3. Ceza Dairesi 2021/12596 E. , 2021/10824 K.
I- TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2021 tarih ve... sayılı yazısı ile 'Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin kurum ve organlarını aşağılama suçundan sanık ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 301/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair...1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2020 tarihli ve 2018/246 esas, 2020/1081 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii...1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/12/2020 tarihli ve 2020/1054 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/07/2020 tarihli ve 2017/5.MD-1119 esas, ... karar sayılı ilamında “Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir süjesinin talepte bulunması şart değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde CMK'nın 231. maddesinin yedinci fıkrası göz önünde bulundurularak mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.” şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında, her ne kadar...1. Ağır Ceza Mahkemesince '... sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için kabulünün gerektiği, sanığın kabulü yönündeki beyanı alınmadan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu…' gerekçesiyle sanık tarafından yapılan itirazın kabulüne karar verilmiş ise de,...1. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara sanık müdafiin, sanığın beraat etmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik bir itirazın bulunmadığı, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının bulunmadığı göz önüne alındığında, sanık lehine olan durumun sanık aleyhine olacak şekilde kaldırılıp, yeniden duruşma yapılarak hükmün açıklanmasına karar verilmesi yönünde karar verilemeyeceği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 22/06/2021 gün ve 94660652-105-72-4551-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden gönderilen ihbar ile mevcut evrak, 23.06.2021 tarih ve 31520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararının II/1-a maddesi gereğince Yargıtay 16. Ceza Dairesi numarasının 3. Ceza Dairesi olarak değiştirilmesine müteakip devralınmıştır.
II-OLAY:
'Tutuklanan HDP Milletvekilleri, Belediyelere atanan Kayyumlar ve son KHK kararları” ile ilgili olarak, 05.12.2016 tarihinde, Gülistan Caddesi girişi İnsan Hakları Anıtı önünde HDP...İl Başkanlığı ve DBP...İl Başkanlığı organizesinde toplanan ve 'irademe dokunma' yazılı pankartı açan, aralarında diğer sanıklardan ...nün de bulunduğu otuz kişilik grup içinde bulunan ve olay tutanaklarında görevden uzaklaştırılan Gercüş Belediyesi sözde eş başkanı olarak belirtilen sanık ... tarafından, diğer sanıklardan DBP...İl Başkanı Abdulbari Karaağaç'ın konuşmasına müteakip basın açıklamasında bulunulmuştur.
Görevli polis memuru tarafından izin talebi olmadan yapıldığına dair toplanan gruba bilgilendirmede bulunulan eylemde sanık tarafından yapılan basın açıklaması şöyledir;
“Basına ve kamuoyuna,
Meşru seçimlerde, demokratik zeminde yaşadığı kan kaybını, önce Türkiye halkları ardından da Ortadoğu halklarının dökülen ve dökülecek kanlarıyla telafi edebileceğine inanan AKP faşist rejimi, ülke içinde ve dışında kurduğu kontra yapılarla bu akıl dışı uygulamaları sürdürmekte sonuna kadar kararlıdır. Bütün bir ülke, rant ve kan müteahhitliği yapan bir iktidarın ve dünyadaki tüm uygulamalarından daha katı bir diktatörlük rejimini Türkiye’de hayata geçirmek isteyen bir tek adamın çılgın hevesleri uğruna ateşe veriliyor. Meclisteki iki partiyi de yedeğine almakta zorlanmayan iktidarın, bu ülkede yaktığı ateşe su dökebilecek tek gücün Kürt demokratik muhalefeti ve onun dostları olduğunun bilinciyle, tüm saldırılarının merkezine bu kesimleri koyması bir tesadüf değildi.
Devletin Kürtler için öngördüğü tek şey, sömürgeci bir hukuk ve onun görünür bir uygulaması olarak Kayyım rejimidir. Vahşi sömürgeciliğin, yağma ve talanının meşruiyet zemini olarak kamuoyuna sunduğu kayyım rejimi, başta yürürlükteki kendi anayasasının bir çok maddesine, Türkiye 'nin imzalamış olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da dahil olmak üzere uluslararası tüm demokratik anlaşmalara, evrensel hukuka ve temel insan haklarına aykırı bir suç rejimidir.
AKP faşizmi, Kürt halkını merkeze alan ülke içinde ve dışında bir yılı aşkın sürdürdüğü bu korkunç savaşı kaybedecektir. Ne insanlık dışı cinayetleri, ne siyasi soykırım harekatları, ne işgal ve talanı ona arzu ettiği mutlu sonu vermeyecektir. AKP’nin kaybedeceği kesindir, ama bu vahşi saldırganlığı onunla birlikte bu ülkeye de çok şey kaybettirecektir. Biz yürürlükteki faşist barbarlığın mağdurları olarak, bu hukuk ve ahlak dışı sömürgeci saldırganlığa karşı sonuna kadar direneceğimizi, onu kabul etmeyeceğimizi ve mücadele etmekten geri durmayacağımızı bir kez daha tüm halkımızın huzurunda ilan ediyoruz.
Vicdanları sağır edecek kadar gürültülü bir sessizlik var havada... Korkuyla sinmiş büyük bir kitle, olup biteni susarak alkışlıyor...”
Olaysız dağıldıkları belirtilen grup içerisinde bulunarak 2911 sayılı Kanun'un 10. ve 28. maddelerine muhalefet etmeleri ayrıca yaptığı konuşmaya istinaden diğer sanık Abdulkadir hakkında TCK'nın 301. maddesi, okuduğu basın açıklaması içeriğine istinaden de sanık ... hakkında TCK'nın 301. ve 299. maddelerine istinaden soruşturma başlatılmıştır.
'Bütün bir ülke rant ve kan müteahhitliği yapan bir iktidarın ve dünyadaki tüm uygulamalarından daha katı bir diktatörlük rejimini Türkiye'de hayata geçirmek isteyen bir tek adamın çılgın hevesleri uğruna ateşe veriliyor” şeklinde basın açıklamasında bulunması nedeni ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yürütülen soruşturma evrakı,...Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2017 tarih, 2016/21489 soruşturma ve 2017/7 karar nolu ayırma kararı ile tefrik edilerek 2017/68 numaraya kaydedilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/214489 soruşturma ve 2017/3 sayılı fezlekesine istinaden sanıklar hakkında TCK'nın 301/4 maddesince 11.04.2017 tarihli Bakan oluru ile soruşturma izni verilmiştir.
14.11.2017 tarihinde Abdulbari Karaağaç, 16.11.2017 tarihinde ise ... müdafiileri eşliğinde...Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermişlerdir.
16.11.2017 tarihinde dosyaya ibraz edilen genel vekaletnamede sanık ... müdafiilerinin, 'CMK gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını ve ertelenmesini talep etme' ile yetkilendirildikleri belirtilmiştir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2017 tarih, 2017/14900 soruşturma ve 2017/3651 esas sayılı iddianamesi ile sanık ...'nın basın açıklamasında, diğer sanık Abdulbari Karaağaç'ın ise konuşmasında geçen ve ayrıntıları iddianame anlatımında belirtilen ifadelerine istinaden Türk Milletini, Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Alenen Aşağılama suçunu işledikleri iddiası ile Türk Ceza Kanunu'nun 301/1, 53 maddelerinden cezalandırılmaları istenilmiştir.
Sanık ...'nın adli sicil ve arşiv kaydına göre sabıkası bulunmamaktadır.
...1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.12.2017 tarihli kararı ile iddianame kabul edilmiş ve mahkemenin 2017/978 esasına kayden kovuşturmaya başlanmıştır.
18.12.2017 tarihli tensipte sanık ...'nın savunma ve delillerinin tespiti için talimat yazılmasına ve müdafiine duruşma günü bildirir davetiye çıkartılmasına, diğer sanık Abdulbari Karaağaç'a ise CMK 176 madde meşruhatını taşır davetiye tebliğine karar verilmiştir. İddianame ekli duruşma gününü bildirir davetiyeler sanık ... müdafiine 22.12.2017, diğer sanık Abdulbari Karaağaç müdafiine ise 21.12.2017 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Sanık ...'nın sorgu ve savunmasının alınmasına yönelik süreçte Gercüş Asliye Ceza Mahkemesine yazılan talimat ise sanığın duruşma gününden bilgisi olduğunu, asıl mahkemesine katılacağını bildirmesi nedeni ile iade edilmiştir.
Kovuşturma sürecine yönelik duruşma zabıtları incelendiğinde;
22.03.2018 tarihli duruşmaya diğer sanık Abdulbari Karaağaç ile sanık ... müdafiinin katıldığı, diğer sanık ...'ın savunmasını yaparak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğini ve duruşmalardan bağışık tutulmak istediğini beyan ettiği, vekaletnamede adı geçen sanık ... müdafiinin ise sanığa ait istirahat raporunu sunarak, sağlık proplemleri nedeniyle müvekkilini duruşmada hazır edemediklerini beyanla, sanığın hazır edilmesi için tarafına süre verilmesini ve TCK'nın 301/3 maddesinin her iki sanık açısından dikkate alınmasını talep ettiği, 29.05.2018 tarihli duruşmada, sanık ... ile vekaletnamede adları geçen her iki müdafiinin hazır bulunduğu, kimlik tespiti yapılan sanığa haklarının hatırlatıldığı, bu aşamada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik bir açıklama yapıldığına dair duruşma zaptında bir bilginin bulunmadığı ve sonrasında savunmasını yaparak beraatine karar verilmesini isteyen sanığın, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rızasının olup olmadığını ise daha sonra avukatları aracılığıyla açıklayacağını, duruşmalardan bağışık tutulmak istediğini beyan ettiği, sanık müdafiilerinin ise atılı suçun oluşmadığını beyanla, yazılı savunma sunacaklarını belirttikleri, 24.10.2018 tarihli duruşmada sanık ... müdafiinin bulunduğu, hakim değişikliği nedeni ile önceki zabıtlar okunarak sanık müdafiine savunma yapması için süre verildiği, 11.01.2019 tarihli duruşmada sanık Abdulkerim müdafiinin yetki belgesine istinaden başka bir avukatın duruşmaya katıldığı, başkaca gelenin ise olmadığı, hakim değişikliği nedeni ile önceki zabıtların okunduğu, müdafiinin önceki celse esasa ilişkin savunmalarını yapmak için süre verildiğini ancak müvekkilinin ağır ceza mahkemesinde aynı eylem kapsamında yargılandığını öğrendiklerini, bu nedenle iki dosyaya beraber savunma vermek ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rıza olup olmadığına dair beyanda bulunmak istediklerinden taraflarına süre verilmesini talep ettiği ancak; tefhim olunan hükümle dosyanın 2018/246 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildiği görülmüştür.
...1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2019 tarih, 2017/978 esas ve 2019/58 karar sayılı gerekçeli kararında özetle, mahkemenin 2018/246 esas sayılı, sanıklarının Abdulbari Karaağaç ile ..., iddianame tarihinin 08.02.2018, suç tarihinin ise 31.05.2016 tarihi olan dosyası ile iddianame tarihinin 16.11.2017, suç tarihinin 05.12.2016 ve sanıkların ... ile Abdulbari Karaağaç olduğu dava dosyasının suç tarihleri arasında kısa süre olduğu ve iddianame ile kesintinin gerçekleşmediği anlaşıldığından, sanık Abdulbari Karaağaç hakkında suçunun subutu halinde TCK'nın 43. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, dosyanın 2018/246 esas sayılı dosyada birleştirilmesine karar verildiği belirtilmiştir.
19.02.2019 tarihinde gerekçeli karar diğer sanık Abdulbari Karaağaç'a tebliğ edilmiştir.
Sanık Abdulkerim müdafii, 13.11.2018 tarihli dilekçesiyle özetle, birleştirilmesine karar verilen dosya ile davaya konu dosya arasında hukuki ve fiili bir irtibatın, kanunun belirttiği manada dar veya geniş bir bağlantının söz konusu olmadığını, taraflarının aynı olmadığı gibi suç tarihlerinin de her iki dosyada farklı olduğunu, diğer sanığın her iki davada yargılanmasının müvekkilleri yönünden birleştirme sebebi sayılamayacağını, iki davanın suç tarihleri arasında yedi aylık bir sürenin söz konusu olduğunu ve suçun temadi eden bir suç olmadığını, ilk açılan dosyada davanın birleştirilmesi gerektiği kuralına ve CMK'nın ilgili düzenlemelerine de riayet edilmeden karar verildiğinden kararın kaldırılması aksi halde dosyanın üst mercie gönderilmesine dair itirazda bulunmuştur.
01.04.2019 tarihli dosya gönderme formu ile dosya sanık ... tarafından 29.03.2019 tarihinde istinaf edildiğinden bahisle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmiştir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 29.01.2020 tarih, 2019/758 esas ve 2020/176 karar sayılı kararı ile dava dosyasının bir başka kovuşturma dosyası ile birleştirilmesine dair kararların itiraz yasa yoluna tabi olup bu nevi kararlara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması olanaklı bulunmadığından, istinaf isteminin itiraz talebi olarak kabulü ile gereği mahkemesince yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine tevdiine kesin olarak oy birliği ile karar verilmiştir.
...1. Asliye Ceza Mahkemesi, 11.02.2020 tarihli yazı ile kararda düzeltilecek bir husus bulunmadığını belirterek dosyayı CMK'nın 268/3-c maddesince itirazen incelenmek üzere...3.Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir....3 . Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 08.03.2020 tarihli mütalaada, Cumhuriyet savcısınca itirazın reddine karar verilmesi istenilmiştir....3.Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2020 tarih 2020/109 değişik iş sayılı kararı ile karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan itirazın reddine, kararın ilgililere mahkemesince tebliğine, oy birliği ile kesin olarak karar verilmiştir.
Dosya içeriğinde...1 Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/978 esas ve 2019/58 karar sayılı kararının itirazın reddi ile 30.03.2020 tarihinde kesinleştiğine dair, 10.04.2020 tarihli kesinleşme şerhinin bulunduğu görülmüş ise de ilgililere kesin kararın tebliğine dair bir belgenin bulunmamaktadır.
Mahkemenin 2018/246 esas sayılı dosyası ise, 31.05.2016 tarihinde Gülistan Caddesi İnsan Haklan Anıtı Önünde DBP...İl Başkanlığı organizesinde toplanarak “Hürşit Külter nerede? Şırnak Nusaybin ve Gever’e sessiz kalmayalım, irademize sahip çıkalım!' ve “DBP...İl Örgütü” pankartları açarak 'Şırnak ve Nusaybin’de yaşanan olaylar” ile ilgili toplanan grup içerisinde yer aldıklarının tespiti ile konuşma gerçekleştiren DBP...İl Başkanı olan sanık Abdulbari Karaağaç ve hakkında milletvekili olması nedeni ile ayrı tahkikat evrakı hazırlandığı belirtilen HDP...Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve basın açıklaması yapan tutanaklarda belirtildiği şekli ile DBP...İl sözde eş başkanı olan ... hakkında TCK'nın 301 maddesine muhalefet suçundan başlatılan soruşturma dosyası ile ilgilidir.
...Cumhuriyet Başsavcılığının bila tarihli, 2017/1 nolu fezlekesine istinaden diğer sanıklar ... ve ... hakkında, 16.10.2017 tarihli Adalet Bakanı oluru ile Türk Ceza Kanununun 301/4 maddesi uyarınca soruşturma izni verilmiştir.
13.12.2017 tarihinde şüpheli sıfatı ile savunmasını kendisinin yapacağını ve müdafii istemediğini beyanla sanık ...; 19.12.2017 tarihinde ise müdafii eşliğinde sanık Abdulbari Karaağaç, Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermişlerdir.
Sanıklardan ...nün ve Abdulbari Karaağaç'ın adli sicil kayıtlarında başkaca dosyalardan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının bulunduğu görülmüştür.
...Cumhuriyet Başsavcılığı, 08.02.2018 tarih,...soruşturma, 2018/750 esas ve 2018/508 numaralı iddianamesi ile sanıklar ...'ın konuşmasında ve ...nün okuduğu basın açıklamasına istinaden Türk Ceza Kanununun 301/1 maddesince ''Türk milletini Türkiye Cumhuriyetini Devletini, Devletin kurum ve Organlarını Aşağılama'' suçunu işledikleri iddiası ile cezalandırılmaları istenilmiştir.
...1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.02.2018 tarihli kararı ile iddianamenin kabulüne müteakip mahkemenin 2018/246 esas sayılı dosyasına kayden, sanıklar hakkında kovuşturmaya başlanmıştır.
Duruşma tutanakları incelendiğinde özetle; sanık Abdulbari Karaağaç müdafiinin hazır bulunduğu yargılamanın 27.02.2019 tarihli 3. celsesinde, birleştirilmesine karar verildiğinin mahkemenin malumunda olduğu belirtilen mahkemenin 2017/978 esas sayılı dosyasının kalemden getirtilerek incelendiği ve ... vekilinin birleştirme kararına itirazda bulunulması nedeni ile kararın henüz kesinleşmediğinin belirtildiği, sanık Abdulbari Karaağaç müdafiinin birleşen dosya yönünden karar kesinleşmesinden sonra beyanda bulunmak için süre istediği, 11.06.2019 tarihli 4. celsede mahkemenin 2017/978 esas sayılı dosyasının istinafa gönderildiği belirtilerek dönüşünün beklenilmesine karar verildiği, 15.10.2019 tarihli 5. celsede birleşen dosyanın sehven istinafa gönderildiği, sanık müdafiinin inceledikten sonra beyanda bulunacağını beyan ettikleri ve dosyanın akıbetinin araştırılmasına karar verildiği, 28.01.2020 tarihli 6.celsede sanık Abdulbari'nin başka bir suçtan cezaevinde bulunduğu, birleşen dosyanın ise istinaftan dönmediği belirtilerek, sanık Abdulbari müdafiine TCK’nın 58, 43 maddelerinin uygulanması ihtimaline binaen CMK’nın 226 maddesi uyarınca ek savunma hakkı verildiği ve sanık müdafinin ek savunma için süre talep etmediğini beyanla müvekkilinin beyanlarının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek beraatine karar verilmesini talep ettiği, birleşen dosyanın İstinaftan dönüşünün beklenilmesine karar verildiği, 31.03.2020 tarihli tutanakla duruşmanın Covid 19 tedbirleri nedeni ile ertelendiği, bu kapsamda sanık veya sanıkların ve müdafiilerin mazeretli sayıldıkları, ilk defa davetiye çıkarılan ve usulüne uygun olarak tebliğ yapılan sanıklar için yeniden duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye çıkarılmasına; savunma ve beyanları talimat ile alınan sanıklar için yeniden duruşma gün ve saatini bildirir şerhsiz davetiye çıkarılmasına, ayrıca sanıkların UYAP sisteminde kayıtlı telefon numaralarının mevcut olması halinde bilgilendirme mesajı gönderilmesine, duruşmaya çağrılan ve tebligat yapılamayan, talimat evrakı bila ikmal edilen sanıklar için adres araştırması yapılarak verilecek cevabi yazılara göre usulü işlemlerin yapılmasına, dosyada görev yapan vekil ve müdafiler için belirlenecek duruşma gün ve saatinin 7201 sayılı TK'nın 7/a-9 madde ve bendi uyarınca elektronik tebligat yolu ile bildirilmesine, dosyaya gelen yazı cevapları veya beyanların gelecek celse açık duruşmada okunmasına ve gereği hakkında karar verilmesine, dosyanın esası veya herhangi bir delil hakkında yazılı olarak beyanda bulunmaları üzere taraflara veya vekillerine süre verilmişse sürenin gelecek celseye kadar uzatılmasına karar verildiği, 15.09.2020 tarihli 7.celsede başka suçtan ceza infaz kurumunda bulunan sanık Abdulbari Karaağaç'ın segbis sistemi ile hazır edildiği, müdafiinin hazır bulunduğu, birleşen dosyanın iddianame, kabul kararı ve birleştirme kararının okunduğu, sanık müdafiinin tebliğ edilmediğinden birleştirme kararını kabul etmediklerini beyan ettiği, diğer sanık Abdulbari'nin ve müdafiinin birleşen dosyaya yönelik savunma ve beyanlarının alındığı, iddia makamının esas hakkında mütalaasını sunduğu ve sanıkların TCK'nın 301/1, 53 maddeleri uyarınca, sanık Abdulbari Karaağaç'ın ise aynı zamanda cezasında TCK'nın 43/1 maddesi uyarınca arttırım yapılmasının istenildiği, duruşmada hazır bulunan sanık Abdulbari'nin esas hakkında ve mütalaaya karşı beyanda bulunduğu, müdafiinin ise süre talep ettiği, sanık müdafıne talebi doğrultusunda gelecek celseye kadar süre verilmesine, sanığın gelecek celse segbis ile hazır edilmesi için müzekkere yazılmasına ve 2018/246 esas sayılı dosyasında yer alan iddianame, tüm duruşma tutanakları ile 2017/978 esas sayılı dosyada yer alan iddianame, tüm duruşma tutanakları, birleştirme kararının sanığa tebliğine karar verildiği, 01.10.2020 tarihli 8. celsede sanık ... ile müdafii ve sanık ... ile müdafiinin bulunduğu, sanık Nurten müdafiinin vekaletname ibraz ettiği ve sanıklar ile müdafiilerinin esasa ve mütalaaya karşı beyanda bulundukları ve hükümlerin tefhim olunduğu görülmüştür.
Bu kapsamda, sanık ... ve müdafiilerinin yokluğunda tefhim olunan hükümle, sanığın suçu işlediği sabit görülerek TCK'nın 301/1, 62/1, 53 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, daha önce kasıtlı bir suçtan sabıkasının olmaması, kişiliği, yargılama sürecindeki tutum ve davranışlarına nazaran ileride yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat hasıl olduğundan, oluşan şartları itibari ile CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmak üzere takdiren hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, denetim süresi içerisinde herhangi bir yükümlülük belirlenmesine takdiren yer olmadığına, itiraz kanun yolu açık olmak üzere, mütalaaya uygun karar verilmiştir.
...1.Asliye Ceza Mahkemesinin 01.10.2020 tarihli 2018/246 esas ve 2020/1081 karar sayılı gerekçeli kararında sanığın, Devletin, hükumet eliyle emniyet ve askeri teşkilatını kullanarak 'sivillere yönelik cinayet işlediği, sivilleri katlettiği, işkencelerden geçirerek tutukladığı vb.' yukarıda ayrıntısı yazılı beyanatının nefret söylemi kapsamında alenen aşağılama şeklinde vücut bulduğu ve bu nedenle ifade hürriyetinin hukuki sınırları içerisinde değerlendirilerek korunamayacağı, bu suretle üzerine atılı suçu işlediği sabit olduğundan, hapis cezası ile cezalandırılmasına ve duruşmada açıkça karşı çıkmadığı anlaşıldığından, oluşan şartları itibariyle CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmak üzere takdiren hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
Gerekçeli karar, 13.10.2020 tarihinde sanık ... ile birlikte ikamet eden akrabası, ...'ya tebliğ edilmiştir.
Sanık ... müdafii, 19.10.2020 havale tarihli...Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere...1. Asliye Ceza Mahkemesine sunduğu dilekçesi ile özetle; suçun yasal unsurlarının oluşmadığından müvekkilinin beraatine karar verilmesini, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, yasal düzenlemelere ve hukuka aykırı olması nedeni ile iş bu kararın kaldırılarak beraatine karar verilmesini, söylemlerin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, söz konusu suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği halde müvekkili hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin hak ihlaline yol açacağından kararın esastan incelenip kaldırılarak beraatine karar verilmesini, itiraz merciinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına göre suçun sabit olmadığı gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itirazı maddi olay yönünden de incelenmesi gerektiğini belirtilerek itiraz başvurusunun kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılarak, beraatine karar verilmesini istemiştir.
İtiraz incelemesi yapılmak üzere gönderildiği anlaşılan dosyaya yönelik,...1. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 05.11.2020 tarihli mütaaada cumhuriyet savcısı itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
...1.Ağır Ceza Mahkemesi 11.12.2020 tarih, 2020/1054 değişik iş sayılı kararı ile CMK'nın 231 maddesine göre sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması ve sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmesi hallerinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceği belirtilerek,...1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2017/798 esas, 2019/58 karar sayılı dosyasının mahkemenin 2018/246 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği ve yargılamanın bu dosya üzerinden devam ettiği, sanığın 2017/798 esas sayılı dosyasındaki beyanın 29.05.2018 tarihli celsede alındığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması konusunda rızasının olup olmadığını bildirmek için süre istediği, 11.01.2019 tarihli celsede ise sanık müdafiinin bu konuda süre talep ettiği, aynı celse dosyaların birleştirilmesine karar verildiği, dosya kapsamında sanık ve müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması konusunda rızasının olup olmadığına dair beyanlarının alınmadığı, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için kabulünün gerektiği, sanığın kabulü yönündeki beyanı alınmadan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan itirazın kabulü ile verilen kararın sanık yönünden kaldırılmasına oy birliğiyle, mütalaaya aykırı ve kesin olarak karar verilmiştir.
...1. Asliye Ceza Mahkemesi 03.02.2021 tarihli yazı ile CMK'nın 231/6.c-son maddesine göre sanığın kabul etmemesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2017/5. MD-1119 esas, ... karar sayılı kararında hükmün sanığın kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması şeklinde tefsir edilmesi gerektiğinin belirtildiği, müstakar uygulamanın da bu yönde olduğu, somut olayda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair sanığın beyanda bulunmak için süre istediği, verilen süreye rağmen ikinci kez sanık müdafınin süre istediği, kovuşturmanın hiçbir aşamasında ve hüküm anına kadar sanığın kabul etmediğine dair bir beyanın bulunmadığı, sanık müdafınin itiraz dilekçesinde de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediklerine dair bir beyanın olmadığı, açıklanan maddi vakıa ve hukuki durum karşısında mercii kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilerek işlem tesis edilmesi hukuken kabul edilebilir görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi gereği kesin kararın kanun yararına bozulması hususunda ihbarda bulunmuştur.
Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2021 tarih,...sayılı yazısı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair beyanda bulunmak için süre verilen sanık ile müdafii tarafından hüküm anına kadar kovuşturmanın hiç bir aşamasında ve sunulan itiraz dilekçesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediklerine dair beyanda bulunmadıklarından, düzenlemenin sanık lehine olduğu ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ... karar sayılı kararında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin değerlendirme yapılması için yargılamanın herhangi bir süjesinin talepte bulunmasının şart olmadığı, şartlarının varlığı halinde 6008 sayılı kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması halinde değerlendirilmesi gerektiğine dair kararına nazaran merciinin kesin kararının kanun yararına bozulması hususunda Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne görüşte bulunulmuştur.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Koşulları gerçekleşse bile gerek kendisi gerekse vekaletnamesinde yetki verdiği müdafii tarafından uygulanmasını kabul ettiğine dair açık beyanda bulunmayan sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda isabet bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
IV-HUKUKİ MEVZUAT
Karar tarihinde yürürlükte olan mevzuat şöyledir;
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Madde 231 – ...
(6) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir. (Ek cümle: 22.7.2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
...
(12) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
...
(14) (Değişik: 23.1.2008 – 5728/562 md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
5271 SAYILI KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER
(4) 6008 sayılı Kanunun Geçici 2 nci Maddesi:
GEÇİCİ MADDE 2 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren onbeş gün içinde mahkemeye başvurmaları halinde, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı geri alınır ve Ceza Muhakemesi Kanununun 231 inci maddesinin yedinci fıkrasındaki kayıtla bağlı olmaksızın, başvuruda bulunan sanık hakkında yeniden hüküm kurulur.
6008 SAYILI KANUNUN 7. MADDE GEREKÇESİ
Tasarıya, aşağıda belirtilen gerekçelerle 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen 231 inci maddesinin altıncı fıkrasının sonuna bir cümle eklenmesini öngören yeni çerçeve 7 nci madde Alt Komisyonca kabul edilmiştir.
Uygulamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle yargı yoluna müracaat halinde beraat edeceğini düşünen sanığın bu hakkı elinden alınmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir. Alt Komisyonca Tasarıya eklenen 7 nci madde Komisyonumuzca da kabul edilmiştir.
Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Konseyi Denetimli Serbestlik Kurallarına İlişkin CM/REC(2010)1 Nolu Tavsiye Kararı;
Bölüm I – Kapsam, uygulama, tanımlar ve temel ilkeler
Kapsam ve uygulama
..Bu kuralların, Kamusal Yaptırım ve Tedbirlere Dair Avrupa Kurallarına ilişkin R (92) 16 Nolu Tavsiye Kararıyla birlikte okunması gerekmektedir.
...Kamusal yaptırım ve tedbirler: Hükümlüleri toplumda tutan, şartlar ve/veya yükümlülüklerin verilmesi yoluyla hürriyetlerine bazı kısıtlamalar getiren yaptırımlar ve tedbirler anlamına gelir. Terim, adli veya idari bir makam tarafından verilen herhangi bir yaptırımı ve bir yaptırıma ilişkin bir karardan önce veya karar yerine alınan herhangi bir tedbiri, ve ayrıca bir cezaevi kurumu dışında hapis cezasının uygulanması yollarını tanımlar.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Kamusal Cezalar ve Tedbirler Hakkındaki R(92)16 sayılı Tavsiye Kararı
(Kural 31)
'Bir kamusal ceza veya tedbire, sadece suçlunun işbirliği yapmaya ve bunlara uymaya hazır olduğunun ve hangi koşullar ile yükümlülüklerin uygun olacağının bilinmesi hükmedilmelidir.'
(Kural 35);
“Yargılama öncesinde uygulanacak herhangi bir kamusal tedbirin alınmasında yada bunun yerine bir cezanın verilmesinde suçlunun muvafakati alınmalıdır.”
(Kural 36).
“Muvafakatinin gerekli olduğu suçluya bildirilmeli ve bu açık olmalıdır. Bu muvafakat hiçbir zaman suçlunun herhangi bir temel hakkından yoksun kalması sonucunu doğurmamalıdır.”
V-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesiyle kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralarıyla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 25.07.2010 tarihli ve 27650 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 22.07.2010 tarihli ve 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna 'Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez' cümlesi, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına 'Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez' cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum edilmemiş olması,
b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli ve 346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıklandığı gibi; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının varlığı halinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması halinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda resen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte 'Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına' ilişkin takdire dayanan subjektif koşulunda gerçekleşmesi gerekmektedir.
Ayrıca, 6008 sayılı Kanunun 7. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendinin sonuna 'Sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez' cümlesi eklenmiş olup, Kanun koyucu bu değişikliğin gerekçesini '...Uygulamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle yargı yoluna müracaat halinde beraat edeceğini düşünen sanığın bu hakkı elinden alınmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir' şeklinde açıklamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında yasa metninde 'sanığın kabul etmemesi' ibaresinin kurumun uygulanmamasını şarta bağladığından sanığın kurumun uygulanmasını açıkça reddetmemesi halinde diğer koşullar gerçekleşmişse yani sanığın açıkça reddettiğini beyan etmemesi veya susması durumunda da uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Yine uygulamaya göre sanığın veya müdafiinin yokluğunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara itiraz etmemeleri, zımnen muvafakat edildiği anlamına gelmektedir (CGK.17.03.2015 tarih 2015/4-222 esas ve 2015/48 karar ; YCGK. 03.07.2018 tarih, 2017/479 Esas, 2018/327 Karar; Yargıtay 7. Ceza Dairesi 18.06.2015 tarih, ... karar).
Sanığın savunmasının alınması sırasında bu hususun sorulmadığı ve sonraki oturumlara sanığın katılmadığı durumlarda ise; şüphesiz, adil yargılanma hakkı kapsamında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, duruşmanın temel ilkelerinden olan yüz yüzelik ve doğrudanlık ilkeleri ile sözlülük kuralı gereğince, sanığın duruşmada hazır edilip hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun hukuki anlam ve sonuçları hakkında bilgilendirilerek bu husustaki beyanı alındıktan sonra karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Ceza Genel Kurulan göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına sanığın itiraz hakkı bulunmasına rağmen 6008 sayılı Kanunun 7. maddesi ile 231. maddenin 6. fıkrasına eklenen 'Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez' cümlesi ile getirilen düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 534-15 sayılı kararında belirtilen itiraz merciin esasa müessir inceleme yapabileceğine ilişkin kabulü birlikte değerlendirildiğinde; hakkında verilecek olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz hakkı bulunan sanığın, esasa müessir incelemeye yönelik yaptığı itirazların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul etmediği şeklinde yorumlanması mümkün değildir. Zira, suçlamayı kabul etmeme ile hakkında verilen karara itiraz etme olguları birbirlerinden farklı anlam ve sonuçlar taşıyan hususlar olup itiraz suçlamayı kabul etme sebebine ilişkin olabileceği gibi başka birçok nedene yönelik de olabilir. Aksinin kabulü, esasa müessir incelemeye yönelik itirazda bulunmak isteyen sanığın, itirazının reddine karar verilmesi durumunda artık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da verilemeyeceği düşüncesiyle karara itiraz etme hakkını kullanıp kullanmama konusunda çekince göstermesine yol açan, uluslararası sözleşmeler ile Anayasa'da bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanan hak arama özgürlüğünün tam anlamıyla kullanılmasına engel teşkil eder nitelikte daraltıcı bir yorum olacaktır ki bu durum hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak adına hareket ederek söz konusu düzenlemeyi getiren kanun koyucunun amacına aykırılık teşkil edecektir (CGK'nun 03.07.2018 tarih, 2017/19-479 Esas ve 2018/327 Karar).
Yukarıda belirtilen bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin kurum ve organlarını aşağılama suçundan cezalandırılması istemi ile açılan, süreçte birleştirilmesine karar verilen dosyada yargılanan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rızasının olmadığını beyanla beraatine karar verilmesini isteyen diğer sanık Abdulbari ile birlikte yargılandığı davada, yokluğunda yapılan ilk duruşmada, TCK'nın 301/3 maddesinin her iki sanık yönünden nazara alınmasını talep eden vekaletnamesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yetkili kıldığı müdafiileri eşliğinde yaptığı savunmasında beraatine karar verilmesini talep ederek, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rızasının olup olmadığını daha sonra avukatları aracılığıyla açıklayacağını beyanla duruşmalardan bağışık tutulan, esasa yönelik beyanda bulunmaları için süre verilen müdafiilerinin yerine, yetki belgesi ile duruşmaya katılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden hem de aynı eylemden yargılandığı belirtilen ağır ceza mahkemesi dosyası ile birlikte savunma yapacağından yeniden süre verilmesini isteyen avukatın bulunduğu duruşmada verilen karar ile birleştirilmesine karar verilen ancak; süreçte birleştirme yönünden ortaya çıkan uyuşmazlığa istinaden verilen 30.03.2020 tarihli mercii kararı sonrasında, gerek merci kararının gerekse birleştiği dosyanın duruşma gün ve saatinin sanık veya müdafiilerine bildirildiğine dair evrak veya bilgiye rastlanılmayan davanın 01.10.2020 tarihli duruşmasında tefhim olunan hükümle, atılı suçtan hapis cezası ile mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanık hakkında verilen karara, sanık müdafiince esasa ilişkin olarak itirazlarda bulunulmasının yanı sıra sebeple bağlı olmadan incelemeye yetkili merciiye sunulan dilekçede, kararın usule aykırı olduğundan bahsedilerek kaldırılmasının istendiğinin görülmesi karşısında; duruşmanın temel ilkelerinden olan yüz yüzelik ve doğrudanlık ilkeleri ile sözlülük kuralı gereğince, süre isteyen sanık ve müdafiilerinin duruşmada hazır edilip beyanları alınması gerekirken bu işten zuhulle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi yerinde bulunmamakla, netice itibari ile verilen merci kararında isabetsizlik görülmediğinden istemin reddine karar verilmiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2021 tarih ve... sayılı sayılı kanun yararına bozma isteğinin, CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.