4. Ceza Dairesi 2016/2614 E. , 2016/5379 K.
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ...'ın hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.02.2015 gün ve 2014/94 esas, 2015/ 10 karar sayılı hükmün Adalet Bakanlığı'nca Kanun Yararına Bozma istemi üzerine,
Dairemizin 23.12.2015 gün ve ... sayılı kararıyla;
'Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1, 125/1, 43/1, 52/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis ve 1.100 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5-8. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair ... Sulh Ceza (kapatılan) Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli ve 2010/81 esas, 2012/61 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun'un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükümlerin açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1, 125/1, 43/1, 52/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 7 gün hapis ve 1.860.00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 18/02/2015 tarihli ve ... sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07/09/2015 gün ve 300544 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre,
1-... Sulh Ceza (kapatılan) Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli ve ... sayılı kararına yönelik yapılan incelemede, sanığın eylemini aynı mağduru birden fazla kez işlediği kabul edildiği hâlde, tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-1. maddesi ve hakaret suçundan aynı Kanun'un 125/1. maddesi gereğince verilen cezaların, aynı Kanun'un 43/1-2. maddesine göre artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde indirim yapılmasında,
2-... Asliye Ceza Mahkemesinin 18/02/2015 tarihli ve ... sayılı kararına yönelik yapılan incelemede, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesinde yer alan, 'Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.' şeklindeki düzenleme ile aynı maddenin 11. fıkrasındaki 'Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.' biçimindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece kasten yeni bir suç işleyen sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hükümde mahkemece bir değişiklik yapılması imkanı olmadığı ve sanık hakkında, açıklanması geri bırakılan hükümden farklı bir ceza ve uygulamayı içermemesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli kararı ile 3 ay 22 gün hapis ve 1.100 Türk lirası adlî para cezası verilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın kesinleşmesinden sonra sanığın deneme süresi içerisinde, 26/04/2013 tarihinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 15/07/2014 tarihli kararı ile mahkumiyetine karar verildiği, kararın 04/09/2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine ihbarda bulunulduğu, ihbar üzerine ... Asliye Ceza Mahkemesince duruşma açılarak, 18/02/2015 tarihli karar ile hükmün açıklanmasına ve sanığın 6 ay 7 gün hapis ve 1.860.00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, temyiz edilmeksizin kesinleşen bu kararın kanun yararına bozma konusu yapıldığı anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında TCK'nın 43/1. maddesi ile ¼ oranında artırım yapılması gerekirken, indirim yapılması,
2- CMK’nın 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına karar verilirken, hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağının belirlenmesine, ilişkin hukuka aykırılıklar.
III- Hukuksal Değerlendirme:
1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararındaki hukuka aykırılığın değerlendirilmesi,
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrasında; ' Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.' hükmü düzenlenmiştir.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması, esas itibariyle bünyesinde iki karar barındıran bir kurumdur. İlk karar teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan, bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmü, ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır. Bu ikinci kararın en temel ve belirgin özelliği, varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamamasıdır.
Kanun yararına bozma yasa yolu, temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yolu olup, amacı, ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesidir. Bu yasa yoluna başvurabilmenin ilk ve temel koşulu, verilen hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının dayanağını oluşturan mahkûmiyet hükmü ise; hükmün açıklanması, düşme kararının verilmesi veya yeni bir mahkûmiyet hükmünün tesisinden sonra temyiz incelemesine konu olabilecek ve ancak bu aşamadan sonra temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde, koşulları bulunduğu takdirde kanun yararına bozma yasa yolu ile denetlenebilecektir.
Görüldüğü gibi hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceğinden, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği ahvalde hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma kanun yoluyla denetlenmesi olanağı bulunmamaktadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 29/06/2010 tarih ve ... sayılı kararı)
Somut olayda; ... Sulh Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarih ve ... sayılı açıklanması geri bırakılan kararında, tehdit ve hakaret suçlarının zincirleme olarak işlendiği kabul edilerek TCK'nın 43/1. maddesi uygulanmasına karşın, cezalarda artırım yapılması gerekirken, indirim yapılmış olmasının, açıklanması geri bırakılan kararın içeriğine ilişkin hukuka aykırılık niteliğinde bulunduğu, ayrıca sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemiş olduğu ve CMK'nın 231/11. maddesine göre, açıklanması geri bırakılan hükmün ... Asliye Ceza Mahkemesince 18.02.2015 tarihli karar ile açıklandığı anlaşıldığından, açıklanması geri bırakılan kararın kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenme olanağı bulunmamaktadır.
2- CMK’nın 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına karar verilirken, hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağının belirlenmesi,
5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında; ' Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur.' 10. fıkrasında; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.” 11. fıkrasında; ' Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.' hükümleri yer almaktadır.
Deneme süresi içerisinde suç işlendiğinden söz edilebilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi ve bu kararın kesinleşme tarihi itibariyle başlayacak 5 yıllık deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suçun işlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosyada; Tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... Sulh Ceza Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarihli kararı ile hapis ve adli para cezaları verilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın 05.09.2012 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın deneme süresi içerisinde, 26/04/2013 tarihinde hakaret suçlarını işlemesi nedeniyle, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 15/07/2014 tarihli kararı ile mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 04/09/2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine ihbarda bulunulduğu, ... Asliye Ceza Mahkemesince ihbar üzerine duruşma açılarak, 18.02.2015 tarihli karar ile hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sanık hakkında herhangi bir yükümlülük belirlenmeden, açıklanması geri bırakılan kararın, 5271 sayılı CMK'nın 231/11. maddesine göre, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle açıklanmasına karar verilirken, TCK'nın 43/1. maddesinin uygulanması sırasında yapılan hata düzeltilerek, yeni hüküm kurulmuştur. Mahkemece hüküm açıklanırken, eylemin açıkça suç teşkil etmemesi halinde beraat kararı veya kovuşturma şartının bulunmadığının anlaşılması halinde düşme, yine tedbire çevirme zorunluluğuna uyulmaması durumunda bu zorunluluk gereğinin yerine getirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan, açıklanması geri bırakılan karar, CMK'nın 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması ve ceza miktarı bakımından 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesine konu edilememesi karşısında, daha önce yapılan uygulama hatalarının giderilerek karar verilmiş olması hukuka uygundur.
V- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE' karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/02/2016 gün ve ... sayılı yazısı ile;
'İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık:
CMK'nın 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına karar verilirken, açıklanması geri bırakılan önceki hükümde değişiklik yapılıp yapılmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
... Sulh Ceza Mahkemesinin 19/06/2012 tarih ve ... karar sayılı ilamı ile sanığın tehdit ve hakaret suçlarından TCK'nın 106/1-1, 125/1, 43/1, 52/2, 62/1 ve CMK'nın 231/5-8. maddeleri gereğince 3 ay 22 gün hapis ve 1.100 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına ve verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın kesinleşmesine müteakip, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında yapılan bildirim üzerine ... Asliye Ceza Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde 18/02/2015 tarih ve ... karar sayılı ilamı ile bu kere sanığın tehdit ve hakaret suçlarından TCK'nın 106/1-1, 125/1, 43/1, 52/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 7 gün hapis ve 1.860 TL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK'nın 231/11. fıkrasında, 'Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurulabilir' hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenleme karşısında, daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ve denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen sanıkla ilgili olarak, CMK'nın 231/11. maddesi gereğince, açıklanması daha evvel geri bırakılan hükümde herhangi bir değişiklik yapma imkanı bulunmamaktadır.
Bu anlamda sanık hakkındaki hükmün ilk şekliyle açıklanması, açıklanan bu hükümdeki hukuka aykırılıkların ise temyiz veya kanun yararına bozma yoluyla yapılacak inceleme sonucunda giderilebileceği kabul edilmelidir.
Dolayısıyla, yerel mahkemece evvelce verilen hükmün açıklanması ile yetinilmesi gerekirken ilk hükümden farklı olarak sanık aleyhine yazılı biçimde fazla ceza verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu değerlendirilmiştir.
Bu nedenle, Yüksek Dairenizin 23/12/2015 gün ve ... Karar sayılı, KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE ilişkin ilamına karşı sanık lehine itiraz yoluna gitmek zorunluluğu doğmuştur.
Sonuç ve istem: Yukarıda açıklanan nedenlerle, itirazımızın kabulü ile Yüksek Dairenizin 23/12/2015 Gün ve ... Karar sayılı kararının düzeltilmesi, yerel mahkeme hükmünün denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi nedeniyle 19/06/2012 günlü hükmün açıklanması ile yetinilmesi gerekirken CMK'nın 231/11. madde ve fıkrasına aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması nedeniyle kanun yararına bozma talebinin kabul edilerek hükmün BOZULMASI,
İtirazımızın, Dairenizce, yerinde görülmemesi halinde ise de, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur.' isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, tehdit ve hakaret suçlarından sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarına karşı Kanun Yararına Bozma isteminin reddine dair, Dairemizin ... tarihli kararına ilişkindir.
III- KARAR
Denetim süresi içinde yeniden kasıtlı suç işleyerek mahkum olduğu saptanan sanık hakkında verilen önceki kararın CMK’nın 231/11. maddesine göre aynen açıklanması gerekmekte ise de, aynen açıklanacak hüküm bünyesinde herhangi bir hukuka aykırılık barındırmayan ve açık yanlışlık içermeyen hüküm olup fıkranın ihdas amacı da infazı mümkün bir hükme varlık kazandırmaktan ibarettir. Daha önceki karardaki maddi hesap hataları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/4. maddesinde öngörülen usul ekonomisinin bir gereği olarak düzeltilmesi gerekmektedir. Buna göre mahkemece hüküm açıklanırken, eylemin açıkça suç teşkil etmemesi halinde beraat kararı veya kovuşturma şartının bulunmadığının anlaşılması halinde düşme kararı verilebileceği gibi, yine tedbire çevirme zorunluluğuna uyulmaması durumunda da bu zorunluluk gereğinin yerine getirilmesi, keza suça sürüklenen çocuk bakımından cezada yaş nedeniyle indirim yapılması unutulduğunda hüküm açıklanırken yaş indiriminin yapılması suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan, açıklanması geri bırakılan karar, CMK'nın 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması ve ceza miktarı bakımından 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesine konu edilememesi karşısında, daha önce Kanuna aykırı olarak yapılan uygulama hatalarının giderilerek karar verilmiş olmasının hukuka uygun olduğu anlaşıldığından,
Dairemizin 23.12.2015 gün ve ... Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 21/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.