10. Ceza Dairesi 2021/1495 E. , 2021/4950 K.
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarihli ve 2017/856 esas,2018/545 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 15/12/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli .... hakkında, 12/05/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 15/07/2014 tarihli ve 2014/6034 soruşturma, 2014/11 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, aynı kanunun 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına, karar verildiği, kararda itiraz kanun yolu ve itiraz mercii gösterilmesine rağmen itiraz süresinin belirtilmediği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 04/08/2014 tarihinde MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği, 04/11/2014 tarihinde infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, 14/11/2014 tarihli ve 2014/15940 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 04/12/2014 tarihinde MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmadığı, 31/12/2014 tarihinde dosyanın kapatılarak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edildiği sırada şüphelinin 04/09/2014 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği,
4- Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak 03/12/2014 tarihli, 2014/6034 soruşturma, 2014/3790 esas ve 2014/2132 sayılı iddianame ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle Düzce 6. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
5- Düzce 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 02/06/2015 tarihli ve 2014/576 esas, 2015/244 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,kararın 24/06/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
6- Sanığın denetim süresi içerisinde 17/03/2016 tarihinde işlediği “basit yaralama suçu” nedeniyle, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi(nin 05/10/2017 tarihli ve 2016/227 esas, 2017/480 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2 ve 62. maddeleri uyarınca doğrudan 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren Düzce 6. Asliye Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulmasına kesin olarak karar verildiği,
7- İhbar üzerine, Düzce 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kapatılması nedeniyle dosyanın devredildiği Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu, 25/10/2018 tarihli ve 2017/856 esas, 2018/545 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62.maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 02/01/2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15/07/2014 tarihli ve 2014/6034 soruşturma, 2014/11 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin denetim süresi içerisinde aynı nitelikte suçu işlemesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına dair Düzce 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 02/06/2015 tarihli ve 2014/576 esas, 2015/244 sayılı kararının 24/06/2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 17/03/2016 tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbarı üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarihli ve 2017/856 esas, 2018/545 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı, Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/1582 esas, 2016/3201 karar sayılı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16/05/2016 tarihli ve 2016/927 esas, 2016/4447 karar sayılı ilâmlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15/07/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın 04/08/2014 tarihinde doğrudan şüphelinin mernis adresine tebliğ edilerek usulsüz şekilde tebliğ edildiği gibi, İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan çağrı kağıdının 14/12/2014 tarihinde yine sanığın doğrudan mernis adresine tebliğ edilerek usulsüz şekilde tebliğ edildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanığın başvuruda bulunmaması gerekçesiyle denetim dosyasının kapatılarak Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması üzerine kamu davası açılmış ise de, söz konusu denetim sırasında yapılan tebligatların usulsüz olduğu nazara alınarak, henüz denetime başlanmış sayılamayacağı bu nedenle kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, geçerli tebligat işlemleri yapıldıktan sonra denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarihli ve 2017/856 esas, 2018/545 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada; şüpheli hakkında 12/05/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 15/07/2014 tarihli ve 2014/6034 soruşturma, 2014/11 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına, aynı Kanun'un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği,kararda itiraz kanun yolu ve itiraz mercii gösterilmesine rağmen itiraz süresinin gösterilmediği, şüphelinin erteleme süresi içerisinde 04/09/2014 tarihinde aynı nitelikte suçu işlemesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Düzce 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 02/06/2015 tarihli ve 2014/576 esas, 2015/244 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına karar verildiği, kararın 24/06/2015 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içerisinde 17/03/2016 tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbarı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25/10/2018 tarihli ve 2017/856 esas, 2018/545 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
1-28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan 'Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.' şeklindeki düzenleme gereği, 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesinin gerektiği, şüpheli hakkında verilen karar kendisine tebliğ edilmeden ve itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda; şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bir yıl süre ile denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın itiraz yolu açık olmak üzere verildiği, ancak kararda itiraz süresinin gösterilmediği, Anayasanın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40.maddesindeki düzenleme ile 5237 sayılı TCK'nın 191/2.maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 171,172 ve 173. maddeleri uyarınca, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmekte olup; 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararda kanun yolu başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının belirtilmediği, bu nedenle kararın usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden sözedilemeyeceği gibi,
2-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın şüphelinin doğrudan MERNİS adresine tebliğ edildiği, tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, bu nedenle somut olayda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin doğrudan MERNİS adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, dolayısıyla başvurulacak kanun yolunun, merciinin, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmemesi nedeniyle usulsüz olarak olarak verilen ve ayrıca usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, bu durumda sanığın 04/09/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, erteleme süresi içerisinde işlendiğinin söylenemeyeceği anlaşıldığından; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak erteleme ve denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlere göre; kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin kararın,karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve infazının sonucunun beklenilmesi için Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2017/856 esas, 2018/545 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 21/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.