10. Ceza Dairesi 2021/18672 E. , 2022/5370 K.
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/09/2020 tarihli ve 2020/144 esas, 2020/429 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 29/09/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık ... hakkında, 11/03/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 30/04/2012 tarihli ve 2012/38768 soruşturma, 2012/15785 esas ve 2012/7321 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2- İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli ve 2012/585 esas, 2012/1138 sayılı kararı ile, sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 17/10/2012 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3- Batman Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 15/03/2013 tarihli ve 2013/162 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, bilatebliğ iade edilmesi üzerine MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı, müdürlüğe başvurmaması üzerine dosyanın kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
4- İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/11/2013 tarihli ve 2013/604 esas, 2013/1009 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın kararı temyiz ettiği,
5- Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ve 2015/3515 esas, 2017/133 sayılı kararı ile, 6545 sayılı Kanun hükümleri gereğince değerlendirme yapılmak üzere hükmün bozulmasına karar verildiği,
6- Bozmadan sonra dosyanın İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesine devredildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2017 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/742 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 19/12/2017 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
7- Sanığın denetim süresi içerisinde 18/04/2018 tarihinde işlediği “kumar oynanması için yer ve imkan sağlama ve 1072 sayılı Kanun’a aykırılık” suçlarından, İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/09/2018 tarihli ve 2018/464 esas, 2018/842 sayılı kararı ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine;
İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 03/09/2020 tarihli ve 2020/144 esas ve 2020/429 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında,
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ... hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli ve 2012/585 esas, 2012/1138 sayılı kararının 17/10/2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, anılan Kanun’un 191/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/11/2013 tarihli ve 2013/604 esas, 2013/1009 sayılı kararının Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ve 2015/3515 esas, 2017/133 karar sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip, yapılan yargılama neticesinde adı geçen sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına dair İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2017 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/742 sayılı kararının 19/12/2017 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 18/04/2018 tarihinde kasıtlı olarak işlediği suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/09/2020 tarihli ve 2020/144 esas, 2020/429 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1-7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan, ''(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.' şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 35. maddesinde yer alan, 'Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır...' şeklindeki düzenlemeler uyarınca öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılması, önceki adresine tebliğ yapılamaz ise bu defa sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılması, mernis adresinin tespiti halinde 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesine göre tebliğ yapılması, mernis adresinin olmadığının tespiti hâlinde ise bu duruma ilişkin kayıt dosya içerisine alındıktan sonra, kendisine daha önce kanunî usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği,
Somut olayda, İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli denetimli serbestlik kararını müteakip, Batman Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen çağrı yazısının sanığın mernis adresi olan 'Orta Mah. ...' adresine 'Mernis Adresi' şerhiyle çıkartılan tebligatın iade edilmesini takiben, bahsedilen adrese bu defa 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince çıkartılan tebligatın 06/05/2013 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, süresinde müracaat etmediği değerlendirilen sanık hakkındaki denetim dosyasının kapatılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, yapılan tebligat işlemlerinin usulsüz olduğu, bu halde hükümlünün hakkındaki işlemlerden haberinin bulunduğunun kabul edilemeyeceği gözetilmeden, kamu davasının durmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde sanığın cezalandırılmasına karar verilmesinde,
Kabule göre de,
2- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanığın 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair verilen İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/11/2013 tarihli kararı Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ilamı ile bozulmuş ise de, Mahkemenin kararına karşı sadece sanık tarafından temyize başvurulduğu, aleyhe temyiz başvurunun bulunmadığı ve söz konusu kararın da sanık aleyhine bozulmadığı, bu halde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 'Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri' başlıklı 307/5. maddesinde yer alan, 'Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.' şeklindeki düzenleme uyarınca Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ilamından önce tayin olunan cezanın sanık lehine kazanılmış hak teşkil edeceği ve yeniden kurulan hükümde netice cezanın 6.000,00 Türk lirası adli para cezası olarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/09/2020 tarihli ve 2020/144 esas, 2020/429 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında,11/03/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli ve 2012/585 esas, 2012/1138 sayılı ve 17/10/2012 tarihinde kesinleşen kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/11/2013 tarihli ve 2013/604 esas, 2013/1009 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ve 2015/3515 esas, 2017/133 karar sayılı ilâmı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/10/2017 tarihli ve 2017/323 esas, 2017/742 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına karar verildiği, kararın 19/12/2017 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde 18/04/2018 tarihinde kasıtlı olarak işlediği suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/09/2020 tarihli ve 2020/144 esas, 2020/429 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına göre;
1-7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan, ''(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.' şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun'un 35. maddesinde yer alan, 'Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır...' şeklindeki düzenlemeler uyarınca öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılması, önceki adresine tebliğ yapılamaz ise bu defa sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılması, mernis adresinin tespiti halinde 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesine göre tebliğ yapılması, mernis adresinin olmadığının tespiti hâlinde ise bu duruma ilişkin kayıt dosya içerisine alındıktan sonra, kendisine daha önce kanunî usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği,
Somut olayda, İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/09/2012 tarihli denetimli serbestlik kararını takiben, Batman Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen çağrı yazısının sanığın MERNİS adresi olan 'Orta Mah. ...' adresine 'MERNİS Adresi' şerhiyle çıkartılan tebligatın iade edilmesi üzerine, aynı adrese bu defa 7201 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince çıkartılan tebligatın 06/05/2013 tarihinde tebliğ edildiği, süresinde müdürlüğe başvurmayan sanık hakkındaki denetim dosyasının kapatılmasına karar verildiği anlaşıldığından, yapılan tebligat işlemlerinin usulsüz olduğu, bu nedenle 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi gereğince kamu davasının durmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabule göre de;
2- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanığın 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair verilen İzmir 21. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/11/2013 tarihli kararı (Kapatılan ) Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ilamı ile bozulmuş ise de, Mahkemenin kararına karşı sadece sanık tarafından temyize başvurulduğu, aleyhe temyiz başvurusunun bulunmadığı ve kararın da sanık aleyhine bozulmadığı, bu halde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 'Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri' başlıklı 307/5. maddesinde yer alan, 'Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.' şeklindeki düzenleme uyarınca Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 09/01/2017 tarihli ilamından önce tayin olunan cezanın sanık lehine kazanılmış hak teşkil edeceği ve yeniden kurulan hükümde sonuç cezanın 6.000,00 Türk lirası adli para cezası olarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/09/2020 tarihli ve 2020/144 esas, 2020/429 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
21/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.