Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/2498 E. , 2022/5105 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/2498
Karar No : 2022/5105
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVACILAR)
1- … (…
Mirasçıları;)
9-… (… Mirasçıları;)
12-…
VEKİLİ : Av. … ) II- (DAVALILAR)
1- … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. … 2- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. … 3- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av.…
KARŞI TARAF : … ve diğerleri
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara ili, Çankaya ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parselde yer alan taşınmazın, yürürlükteki imar planlarında 'Okul alanı' olarak ayrıldığı halde amacına uygun olarak kamulaştırılmadığından bahisle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şeklide kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmaz bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 475.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… , sayılı kararda; 'Davacılara ait taşınmazın imar planında 'Okul Alanı' olarak belirlenmesi nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programının belediyece hazırlanmaması ve bunun sonucunda taşınmazının kamulaştırılmaması nedeniyle davacıların mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı ve bu kısıtlamanın kaldırılmadığının sabit olması karşısında, taşınmaz malın değerinin belirlenerek ilgilisine ödenmesi gerektiği' gerekçesiyle, Mahkeme kayıtlarına 26/08/2020 tarihinde giren bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak davacıların tazminat talebinin kısmen kabulü ile bilirkişi raporu uyarınca belirlenen 432.939,00-TL'nin hisseleri oranında davalı idarece davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; 'Davanın, … 'nun üç mirasçısı, … , … ve … 'in de aralarında bulunduğu 17 kişi tarafından, 28/12/2018 tarihinde açıldığı, dosyanın tekemmül ettirilmesinden sonraki aşamada, Av. … tarafından verilen 03/12/2019 tarihli dilekçeyle … 'nun diğer mirasçıları olan … ve … 'in davaya dahil olunması talebinde bulunulduğu, Mahkemece buna yönelik herhangi bir karar alınmaksızın, bu kişilerin kararda davacı konumuna getirildiği, öte yandan bilirkişi raporunda, tespiti yapılan tazminat miktarının davayı açan üç mirasçı göz önünde bulundurularak hesaplandığının anlaşıldığı' belirtilerek, 'Ayrı bir dava açması hukuken mümkün olan kişilerin, dosyanın tekemmülü sağlandıktan sonra, herhangi bir yargılama gideri ya da harç ödemeksizin, davacı konumuna alınmasının, davanın genişletilmesi yasağına aykırı olduğunun kabulü gerekmekte olup, uyuşmazlıkta, bilirkişi raporunda tespiti yapılan tazminat miktarının davayı ilk açan kişiler dikkate alınarak belirlendiği, mahkeme kararında da bu miktarın hükme esas alındığı göz önünde bulundurulduğunda, sonradan verilen bir dilekçeyle, davayı genişletecek nitelikte, ...'nun davayı açan 3 mirasçısından başka, diğer mirasçıları olan … ve … in davacı konumuna getirilmesinde hukuki isabet görülmediği' gerekçesiyle İdare Mahkemesince, yukarıda yer verilen husus değerlendirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararın kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine geri gönderilmesine, konu itibarıyla temyize açık olarak karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Milli Eğitim Bakanlığı tarafından; istinaf taleplerinin incelenmediği, Bilirkişiler tarafından Kamulaştırma Kanununa aykırı hesaplama yapıldığı, Mahkeme hükmünde Hazine adına tescil kararı verilmediği, belirtilen ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; hasım mevkiine alınmaması gerktiği, 1/1000 ölçekli planı ve parselasyonu yapma görevinin ilçe belediyesinde olduğu, okul alanlarının kamulaştırılması görevinin de Milli Eğitim Bakanlığında olduğu, dava konusu taşınmazın kullanım amacının özel kreş ve anaokulu alanı olarak değiştirilmek suretiyle üzerinde tasarrufun mümkün hale geldiği, kararda tescile ilişkin hükme yer verilmediği, belirtilen ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3-Davacılar tarafından; istinaf taleplerinin incelenmediği, Bilirkişi raporunda emsallerin Kanuna uygun seçilmeyerek raporun hatalı düzenlendiği, davalı idareler lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerektiği, belirtilen ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
4-Çankaya Belediye Başkanlığı tarafından; idarelerinin hasım mevkiine alınmasının hukuka uygun olmadığı, bilirkişi raporunda belirtilen bedelin fahiş olduğu, Mahkeme hükmünde davalıların sorumluluk oranlarının belirtilmediği, hükümde tescile yer verilmediği, belirtilen ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAF SAVUNMALARI :
1-Davacılar tarafından; davalı idarelerin temyiz taleplerinin usul ve hukuka uygun olmadığı, reddi gerektiği savunulmaktadır.
2- ...Başkanlığı tarafından; davacıların temyiz taleplerinin usul ve hukuka uygun olmadığı, reddi gerektiği savunulmaktadır.
3- ... Belediye Başkanlığı tarafından; davacıların temyiz taleplerinin usul ve hukuka uygun olmadığı, reddi gerektiği savunulmaktadır.
4- ... Bakanlığı tarafından; savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların hissedarı oldukları, 'Ankara ili, Çankaya ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parsel'de yer alan taşınmazın, yürürlükteki imar planlarında 'Okul alanı' olarak ayrıldığı halde amacına uygun olarak kamulaştırılmadığından bahisle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şeklide kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmaz bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla 475.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
(Aynı taşınmaza ilişkin olarak başka davacılar tarafından açılan davalar Dairemizin E:2018/9008, E:2018/9030, E.2018/9308, E:2018/8801, E:2018/8811, E:2020/4903, E:2020/4919, E:2020/8496, E:2020/8780, E:2020/8785 esaslarına kayden görülmüştür.)
İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrasında 'Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.' aynı Kanunun maddesinin 5. fıkrasında, 'Bölge idare mahkemesinin, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesince bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir'. kuralına yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 50. maddesinin 2. fıkrasında 'Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir.' kuralı yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesini değiştiren 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 19. maddesinin gerekçesinde, '...Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verecektir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yapacak ve yine istinaf başvurusunun reddine karar verecektir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verecektir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esasına girecek ve esas hakkında yeniden bir karar verecektir. İşin esasına girilerek yapılacak inceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilecektir. Bu durumda, istinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle ve ivedilikle yerine getirir. Yukarıda belirtildiği gibi istinaf incelemesinde kural, ilk derece mahkemesince verilen kararda tespit edilen maddi veya hukuki eksikliklerin istinaf mercii tarafından tamamlanarak nihai kararın da istinaf mercii tarafından verilmesidir. Ancak bu kuralın bir istisnası söz konusudur. Şayet ilk derece mahkemesinin 2577 sayılı Kanun'un 14 ve 15'inci maddeleri uyarınca ilk inceleme üzerine vermiş olduğu bir karara karşı istinaf başvurusu yapılmış ve istinaf mercii bu başvuruyu haklı görmüş ise, istinaf mercii bu kararı bozacak ve dosyayı kararı veren mahkemeye geri gönderecektir. Bunun gibi, ilk derece mahkemesindeki davaya görevsiz ya da yetkisiz mahkeme tarafından yahut reddedilmiş ya da yasaklanmış hakim tarafından bakılmış olması hâlinde de, istinaf mercii kararı bozmak suretiyle dosyayı geri gönderecektir. Bölge idare mahkemesinin bu kararları kesindir...' açıklamalarına yer verilmiştir.
6545 sayılı Kanunun 19. maddesiyle yapılan değişiklikle, 2577 sayılı Kanunun 45. maddesinde 'itiraz usulü' kaldırılarak, 'istinaf' kanun yolu getirilmiştir. İstinaf kanun yolu, ilk derece mahkemelerinin kesinleşmemiş nihai kararlarının maddi ve hukukî yönlerden denetlenerek, hukuka aykırılıklarını ortadan kaldırmak amacıyla düzenlenmiştir.
Yukarıda verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 4. fıkrasıyla genel kural konulmuştur, buna göre kural olarak; istinaf merciinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulması halinde istinaf başvurusunun reddine, aksi hâlde ise kararın kaldırılmasına karar vermesi, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verdiği durumlarda ise mahkeme kararında tespit edilen maddî veya hukukî eksiklikleri tamamlayarak işin esası hakkında nihaî kararı vermesi gerekmektedir. Aynı Kanunun maddesinin 5. fıkrası ile tek tek sayma yoluna gidilerek istisnalar getirilmiştir, istisnaî olarak; ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde ise dosyayı ilgili mahkemeye gönderecektir.
Bu durumda; davanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak verilen İdare Mahkemesinin kararının kaldırılarak, yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine geri gönderilmesi yukarıda sayılan istisnalar arasında bulunmadığından, Bölge İdare Mahkemesince işin esasına girilerek, kamulaştırmadan sorumlu idare/idareler de belirlenmek suretiyle nihai kararın verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz isteminin kabulüne,
2. Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile anılan kararın kaldırılarak yukarıda özetlenen gerekçeyle yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine geri gönderilmesine ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 21/04/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinde, bölge idare mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulması halinde istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, hukuka uygun bulmaması halinde ise ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 5. fıkrasında; 'Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir' hükmü yer almaktadır.
Hukuk devletinin çağdaş standartları, (temyiz incelemesi hesaba katılmazsa) tarafların en az iki dereceli bir yargılamadan yararlanmalarını gerektirmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (95) 5 sayılı Tavsiye Kararında, 'Kural olarak alt mahkeme tarafından verilmiş olan her karar bir üst mahkemenin kontrolüne tabi kılınabilmelidir.' denilmek suretiyle istinaf sisteminin uygulanmasını insan hakları ve temel hürriyetlerin korunması bakımından bütün üye ülkelere tavsiye edilmiştir. İlk derecede işin esasına girilerek usulüne uygun verilmiş bir karar olmaksızın, ikinci derece yargılama yapılamayacak olması nedeniyle, ilk derece mahkemesince eksiklikler giderilerek yeniden bir karar verilmesi istinaf sisteminin doğasına daha uygundur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-a maddesinde, ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığının anlaşılması üzerine; bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye kesin olarak gönderilmesine karar vereceği haller düzenlenmiş olup, 6. alt bendinde (Değişik: 22/07/2020-7251/35 md.) mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması hali sayılmıştır.
İstinaf dairelerinin hem denetim, hem de maddi vakıa incelemesi yapan mahkemeler olarak kurulmuş olması, denetim sonucu inceleme ve hukuki değerlendirme eksiklikliklerini tamamlayarak yargının gecikmeden bir karar vermesini sağlamaya yönelik olup, istinaf dairelerinin görevi, maddi olayın aydınlatılması için ilk derece mahkemelerinin yapması gereken işlemleri yapmak değildir.
İstinaf incelemesine tabi uyuşmazlıklarda verilen kararların istinaf yoluyla incelemesinin gereği gibi yapılabilmesi, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın tüm unsurları yönünden inceleme yapılarak davanın esası hakkında bir karar verilmiş olmasına bağlıdır. İlk derece mahkemesince, dava konusu edilen işlemlerin tüm unsurları yönünden 2577 sayılı Kanunun 2. maddesine uygun olarak bir inceleme ve hukuki değerlendirme yapılmadan, dava konusu işlemde, örneğin, yetki yönünden hukuka aykırılık olmadığı halde, işlemin sebep ve konu yönlerinden incelemesi yapılmaksızın yetki yönünden iptaline karar verilmesi ya da keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak işin maddi yönden aydınlığa kavuşturulması gereken hallerde söz konusu incelemeler yapılmaksızın işin esası hakkında karar verilmesi durumunda, istinaf dairesi tarafından, ilk derece mahkemesi kararını, gerekli inceleme ve yargılama yapılmamış kısımlar yönünden de denetime tabi tutarak, uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir.
Başka bir ifadeyle, istinaf incelemesi, davaya konu edilen işlemlerin bütün unsurları yönünden yargılaması yapılmış ve hüküm kurulmuş bir kararın varlığına işaret etmekte olup, örneğin, ilk derece mahkemesince davanın yanlış nitelendirilmesi ya da, iptal gerekçesinin sadece yetki ve şekle ilişkin olduğu, belirtilen iptal gerekçesinin ise hukuka aykırı olması sebebiyle işlemin diğer unsurları yönünden incelenmemesi ve bu nedenle eksik hüküm kurulmuş olması halinde, davanın istinaf incelemesi aşamasında, belirtilen eksiklikler yönünden yeniden yargılamaya tabi tutularak işin esasının incelenmesi suretiyle doğrudan çözümlenmesi usul hükümlerine aykırılık teşkil eder. Aksi kabul, yasa koyucu tarafından benimsenen iki dereceli yargılama sistemi dışında bir yargılama usulünün benimsenmesi ve istinaf usulünün getiriliş amacının dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi istinaf usulüne tabi davalarda, kararın istinaf kanun yoluyla denetiminin yapılamamasını da beraberinde getirecektir.
Aynı şekilde, dava konusu edilen istemlerin tamamı hakkında değerlendirme yapılmayarak eksik hüküm kurulması, davanın konusunun yanlış nitelendirilmesi, dosyanın usulüne uygun olarak tekemmül ettirilmeden karar verilmesi, heyetle karar verilmesi gerekirken tek hakimle karar verilmesi, görüşme tutanağının ve kararın aynı heyet tarafından imzalanmaması gibi usul kurallarına aykırı olarak karar verilen hallerde, ilk derece mahkemesince işin esasının gereği gibi incelenerek verilmiş bir karardan söz etmeye imkan bulunmamaktadır.
İlk derece yargı yerlerince verilen kararın, istinaf dairelerince incelenebilmesi için mahkemesince, uyuşmazlığın konusuna ve maddi olayın özelliğine göre gerekli maddi ve hukuki inceleme yapılmak suretiyle dava konusu edilen işlemin bütün unsurlarıyla hukuka uygunluğunun denetlenmesi ve konuya ilişkin eksiksiz, denetlenebilir bir hükmün kurulmuş olması gerekmektedir.
Aksi durum, ilk derece mahkemesince gerekli inceleme ve yargılama yapılmadan istinaf dairesi tarafından ilk derece yargılamanın yapılması, temyiz sınırının altında kalan davalarda da istinaf dairesince ilk ve son derece yargılama yapılması sonucunu doğurur ki, bu durum, istinaf dairelerini ilk derece mahkeme kararlarını inceleyen/hukuki denetimini yapan mercii olmaktan çıkararak istinaf sisteminin kuruluş amacından sapmasına yol açacağı gibi, ilk derece mahkemesinin yerine istinaf dairesinin ikame edilmesi ve istinaf kanun yolu incelemesinin yapılamaması sonucunu doğurur.
Yukarıda belirtildiği üzere, ilk derece mahkemesince, gerek hukuki, gerekse maddi olaya ilişkin gerekli incelemeler yapılarak, istinaf incelemesine uygun nitelikte verilmiş bir kararın bulunmaması nedeniyle, belirtilen eksikliğin giderilmesi amacıyla gerekli incelemenin istinaf dairesince yapılması halinde, istinaf dairesince ilk kez karar verilmiş olacağından, şeklen iki dereceli yargılama yapılmış olmakla birlikte, gerçekte uyuşmazlığın esası tek derecede sadece istinaf dairesi tarafından karara bağlanmış ve davanın taraflarının ikinci derece yargılanma hakları fiilen ellerinden alınmış olacaktır.
Benzer şekilde; ivedi yargılama usulüne tabi davalarda, idare mahkemelerince uyuşmazlığın esası hakkında verilen kararlara ilişkin Dairemizde görülen temyiz incelemelerinde, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı durumlarda, mahkeme kararlarının yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak işin esası hakkında karar verilmek üzere bozulmasına karar verilerek dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesi Dairemizin yerleşik uygulamasıdır.
İşin esasına gelince;
Kamulaştırma Kanunun 14. maddesinin 5. fıkrasında 'İdare tarafından, bu Kanun hükümlerine göre tespit olunan malike ve zilyede karşı açılan davaların görülmesi sırasında, taşınmaz malın gerçek malikinin başka bir şahıs olduğu anlaşıldığı takdirde, davaya bu gerçek malik, tapu malikinin daha önce öldüğü sabit olursa mirasçıları da dahil edilmek suretiyle devam olunur' hükmü getirilmiş olup uyuşmazlığın çözümü Kamulaştırma Kanunu'nda yer alan hükümlerin tatbikine bağlı olduğu gibi kamulaştırma bedeline göre hesaplanacak tazminatın bütün maliklere ödeneceği dikkate alındığında Kamulaştırma Kanunu'nun 14. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, davanın devamı esnasında davaya müdahil olan dört mirasçının da talepleri halinde davacı olarak (… ve … ) davaya dahil edilmesi mümkündür.
Bakılan uyuşmazlıkta istinaf dairesince, davaya sonradan dahil olma talebinde bulunan diğer dört mirasçının, Mahkeme tarafından bir ara karar alınmadan davacı konumuna alınmasının davayı genişletme yasağına girdiği gerekçesiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmiş ise de, Kamulaştırma Kanununun 14. maddesinin 5. fıkrası uyarınca adı geçen mirasçıların davaya dahil edilmesi mümkün olduğundan temyize konu gönderme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesi yönündeki temyize konu İdari Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, anılan kararın belirtilen gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.