10. Ceza Dairesi 2020/20398 E. , 2022/9395 K.
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/163 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 28/10/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 16/09/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığının 23/02/2017 tarihli ve 2016/11453 soruşturma, 2017/41 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolu ve itiraz merciinin gösterildiği, ancak itiraz süresinin 7 gün olarak gösterildiği, kararın şüpheliye tebliğ edilerek infazı için İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Denetimli serbestlik tedbirinin infazı aşamasında, şüphelinin uyarılmasına rağmen yükümlülüklerini ihlalde ısrar etmesi nedeniyle infaz dosyasının kapatılması üzerine, İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararının kaldırılarak 02/10/2017 tarihli ve 2016/11453 soruşturma, 2017/3484 esas, 2017/2796 sayılı iddianame ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
3- İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 31/05/2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/163 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
4- Dosya arasında bulunan İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/475 esas sayılı dosyasının incelenmesinde;
a-) Sanığın 22/03/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 12/05/2014 tarihli ve 2014/65301 soruşturma, 2014/27592 esas, 2014/14414 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
b-) İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2016 tarihli ve 2014/608 esas, 2016/388 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 20/06/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/163 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” ve anılan Kanun'un 191. maddesinin 9. fıkrasında ise 'Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır' şeklindeki düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, adı geçen sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/608 esasına kayden görülen kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, sanık hakkında daha önce tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmediği gerekçesi ile anılan Mahkemenin 16/05/2016 tarihli ve 2014/608 esas, 2016/388 sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına hükmedildiği ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile eklenen geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın 20/06/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, adı geçen sanığın 16/09/2016 tarihli aynı nitelikteki eylemi sebebiyle İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığının 02/10/2017 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/595 esasına kayden görülen iş bu dava neticesinde ise, adı geçen sanık hakkında hapis cezasına hükmedildiği ve kararın olağan kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleştiğinin anlaşıldığı,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07/10/2019 tarihli ve 2019/2219 esas, 2019/6135 karar sayılı ilâmında da kabul edildiği üzere, sanık hakkında verilen İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair 16/05/2016 tarihli kararının 20/06/2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra 5 yıllık denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen 16/09/2016 tarihli suçun, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi gereğince “ihlal” niteliğinde olup olmadığının ve buna bağlı olarak da hükmün açıklanıp açıklanmayacağının ilk suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren Mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle, 16/09/2016 tarihli eylemden dolayı kendisine dava açılmış olan İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesince, ilk suça ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veren Mahkemesine birleştirme talepli ihbarda bulunularak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ilk suça ilişkin davanın derdest hale gelmesi sağlandıktan sonra, her iki suça ilişkin birlikte incelenme yapılarak delillerin değerlendirilmesi, bu suçlar bakımından mahkûmiyete yeterli delil bulunduğu ve bu suçların ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlendiğinin tespiti halinde bir karar verilmesi gerektiği, sanığın 16/09/2016 tarihli eylemini İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/06/2016 tarihinde kesinleşen 16/05/2016 tarihli zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi sebebiyle, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçların sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği cihetle, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren Mahkemesince değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/163 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında,16/09/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığının 23/02/2017 tarihli ve 2016/11453 soruşturma, 2017/41 sayılı kararı ile, beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi nedeniyle İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığının 02/10/2017 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/163 sayılı kararı ile, sanığın 5237 Türk Ceza Kanunu'nun 191/1. maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” amir hükmü ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan 'Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır' şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında;
Somut olayda, sanık hakkında daha önceden İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/05/2016 tarihli ve 2014/608 esas, 2016/388 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 20/06/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca verildiği, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda, incelemeye konu suç tarihinin 16/09/2016 olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlenmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcısı tarafından yeni bir soruşturmaya konu edilmeyip hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren mahkemeye ihbarda bulunması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılarak kamu davası açılması ve yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan;
Sanığın 16/09/2016 tarihli eylemini, İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesince kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle açılan kamu davasında mahkemesince “düşme kararı” verilip mahkemesine ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırıdır.
2-Kabule göre de;
Şüpheli hakkında verilen 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda, şüpheli hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye tebliğ edilmiş ise de, söz konusu karara karşı itiraz yoluna başvuru süresinin 15 gün yerine 7 gün olarak belirtilmek suretiyle şüphelinin yanıltıldığı, Anayasanın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40.maddesindeki düzenleme ile 5237 sayılı TCK'nın 191/2. maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 171,172 ve 173. maddeleri uyarınca, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmekte olup; 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararda kanun yolu başvuru süresinin şüpheliyi yanıltacak biçimde “7 gün” olarak gösterildiği, bu nedenle kararın usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden sözedilemeyeceği, usulsüz olarak verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, denetimli serbestlik müdürlüğünce yapılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı anlaşıldığından; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak erteleme ve denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi de kanuna aykırıdır.
Sonuç olarak; yukarıda ( 1 ) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle açılan kamu davasında mahkemesince “düşme kararı” verilip mahkemesine ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince “düşme kararı” verilerek İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden
mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/05/2018 tarihli ve 2017/595 esas, 2018/163 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
21/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.