10. Ceza Dairesi 2020/7300 E. , 2020/6026 K.
Adalet Bakanlığı'nın 19/07/2019 tarih ve 94660652-105-81-6937-2019-KYB sayılı yazısı ile, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16/04/2015 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03/08/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyaların Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosyalar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 09/07/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeni ile Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda, 16/10/2014 tarihli ve 2014/9244 soruşturma, 2014/68 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'unun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun'un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına kesin olarak karar verildiği, kararın doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 14/11/2014 tarihinde MERNİS adresinde aynı konutta oturan yakını imzasına tebliğ edildiği, kararın tebliği beklenmeksizin 27/10/2014 tarihinde infazı için Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nün 13/11/2014 tarihli ve 2014/1566 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 21/11/2014 tarihinde aynı konutta oturan babası Mustafa Yüksel imzasına tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 02/12/2014 tarihli kararı ile kaydın kapatılmasına karar verilerek dosyanın 05/12/2014 tarihinde Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak 09/12/2014 tarihli, 2014/15574 soruşturma, 2014/3883 esas ve 2014/2214 sayılı iddianame ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'unun 191/4-a maddesi delaletiyle 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Kanun yararına bozma istemine konu Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16/04/2015 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'unun 191/1 ve 62. maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 51/1. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine, 2 yıl denetim altında bulundurulmasına karar verildiği, kararın 13/05/2015 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
5- Sanığın 27/05/2015 tarihinde işlediği yaralama suçu nedeniyle, Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesince cezalandırılmasına karar verildiğinin ihbar edilmesi üzerine, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 03/01/2018 tarihli ve 2014/632, 2015/312 sayılı ek kararı ile; 1 yıl 8 ay hapis cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'unun 51/7. maddesi uyarınca aynen infazına karar verildiği, sanığın aynen infaz kararına itiraz ettiği, itirazı inceleyen mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21/02/2018 tarihli ve 2018/248 değişik iş sayılı kararı ile, itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, anlaşılmıştır.
B-) Kanun yararına Bozma İstemi:
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/10/2014 tarihli ve 2014/9244 soruşturma, 2014/68 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın çağrı kağıdının tebliği üzerine müracaatta bulunmaması sebebiyle denetim yükümlülüğünü ihlâl ettiğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'unun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun'un 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine dair Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16/04/2015 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Adı geçen sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, bahse konu hapis cezasının aynen infazına dair Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 29/03/2017 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21/02/2018 tarihli ve 2018/248 değişik iş sayılı kararının, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2015 tarihli ilk kararının kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında her hangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006-5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3) Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sonrasında Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen çağrı kağıdının 21/11/2014 tarihinde sanığa tebliğ edilmesini müteakip sanığın yasal süre içerisinde anılan Müdürlüğe müracaat etmediğinden bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak sanık hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta 'ısrar' ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa 'önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı' uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde ısrar şartının gerçekleşeceğinin anlaşılması karşısında, bu hâliyle usulüne uygun tebliğ yapılmayan sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği cihetle, mahkemesince tebligat işlemlerinin tamamlanabilmesi amacıyla durma kararı verilmesi gerekirken, açılan kamu davası hakkında yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16/04/2015 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/10/2014 tarihli ve 2014/9244 soruşturma, 2014/68 sayılı karar ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına kesin olarak karar verildiği, Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, şüphelinin yapılan tebligata rağmen müdürlüğe başvurmaması nedeniyle denetim yükümlülüğünü ihlâl ettiği gerekçesiyle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2015 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'unun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
Sanığın denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, hapis cezasının aynen infazına ilişkin Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 29/03/2017 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 21/02/2018 tarihli ve 2018/248 değişik iş sayılı kararının, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16/04/2015 tarihli ilk kararının kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1-28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan 'Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.' şeklindeki düzenleme gereği, 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesinin gerektiği, şüpheli hakkında verilen karar kendisine tebliğ edilmeden ve itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda; şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz mercii ve süresi de gösterilerek itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle yapılan tebligatlar geçerli olmayacağı gibi,
7201 sayılı Tebligat Kanun'unun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; somut olayda denetimli serbestlik müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazılarının öncelikle bilinen en son adrese, mernis adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanun'unun 23/1-8 ve Tebligat Kanun'unun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanun'unun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda, şüphelinin doğrudan MERNİS adresine çıkarılan tebligatların da usulsüz olduğu, bu durumda kovuşturma şartı olan ısrar şartının da gerçekleşmeyeceği, anlaşıldığından usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci bulunmadığından kamu davasının açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla, bu usulsüzlüğü ortadan kaldırmak için,şüpheliye “kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi gerektiği, bu nedenle mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırıdır.
Kabule göre de;
2-Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesinden sonra, Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen çağrı kağıdının 21/11/2014 tarihinde sanığa tebliğ edilmesini takiben sanığın yasal süre içerisinde Müdürlüğe başvurmadığı gerekçesiyle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak sanık hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ise de, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta 'ısrar' ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa 'önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı' uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde ısrar şartının gerçekleşeceğinin anlaşılması karşısında sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilemeyeceği ve ısrar koşulunun gerçekleşmediği, mahkemesince tebligat işlemlerinin tamamlanabilmesi amacıyla durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, açılan kamu davası hakkında yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırıdır.
Yukarıda açıklanan (1) nolu nedenle, şüpheliye, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi/denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması için mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi koşullarına uygun biçimde değerlendirilme yapılmak üzere dosyanın Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi değişik gerekçe ile yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; “kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve tedavi/denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğinin sağlanması için mahkemece kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 223/8-2. cümlesi uyarınca şartın gerçekleşmesini beklemek üzere kamu davasının durmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi koşullarına uygun biçimde değerlendirilme yapılmak üzere dosyanın Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16/04/2015 tarihli ve 2014/632 esas, 2015/312 sayılı kararının CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince değişik gerekçe ile kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
21/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.