Ceza Genel Kurulu 2019/190 E. , 2021/489 K.
Sanık ... hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın TCK'nın 86/1, 86/3-a,e, 29, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 2 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.12.2013 tarihli ve 271-302 sayılı hükmün sanık müdafileri, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 21.04.2015 tarih ve 7928-14097 sayı ile;
'Sanık soruşturmadaki ifadesinde kaçamaklı olarak nereye ateş ettiğini hatırlamadığını söylemiş, tanık ... da soruşturmadaki ifadesinde sanığın babasına yönelik ateş ettiğini söylemiş, katılan beyanlarında iş yerinden kaçmasına rağmen sanığın birçok kere ateşlediği mermilerden birisinin kafasının yanından geçtiğini, birisinin başının üzerinden geçtiğini söylemiştir. Olay yeri inceleme raporu ve ekindeki krokilerden mermilerden ikisinin otopark karşısındaki 5 no'lu dairenin pencere altına ve camına isabet ettiği, ... plakalı araçta 5 adet mermi izi bulunduğu, bu izlerin alttan yukarıya doğru olup araç motoru içinde mermi çekirdeği bulunduğu, sol ön camının mermi ile kırılmış olduğunun anlaşıldığı, olayın hemen akabinde polis tarafından düzenlenen tutanakta suça konu tabanca ile boş şarjörünün muhafaza altına alındığı görülmüştür.
Dosya içeriğine göre, sanığın husumetli olduğu anlaşılan babasına tabancayla sadece alt bölgesine değil hayati önem taşıyan üst bölgesine de birçok kez ateş ettiği, bu mermilerin isabet etmeyerek araca ve karşı binaya geldiği, sanığın tabancanın şarjörünü boşalttığı anlaşılmıştır. Böylece sanığın tabancanın şarjörünü boşaltarak 8 kez katılanın muhtelif bölgelerine ateş ettiği anlaşıldığı hâlde, sadece katılandaki yaralanmayı oluşturan merminin isabet ettiği bölgeyi değerlendirerek sanığın eyleminin yaralama olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp eyleminin adam öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı gözetilmeden, hatalı değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince 11.12.2015 tarih ve 232-380 sayı ile; sanığın nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK'nın 82/1-d, 35/1-2, 29/1, 62, 53/1, 63 ve 54/1. maddeleri uyarınca 5 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verilmiş; bu hükmün de sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.11.2017 tarih, 1773-3672 sayı ve oy çokluğuyla;
'Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, olay günü maddi yardım talebinde bulunmak için babası olan katılanın iş yerine giden sanığa, katılan tarafından 'Siz benden değilsiniz, annen kimden peydahladı ise ona gidin, annenizi satın, hırsızlık yapın' şeklinde hakarette bulunulması üzerine, sanığın silahını çekerek katılana doğrulttuğu ve akabinde kaçmaya başlayan katılanın arkasından birden fazla kez ateş ederek, sağ kalça üst dış tarafından hayati tehlikeye neden olmayacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladığı anlaşılan olayda;
1- Teşebbüs nedeniyle 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı TCK'nın 35. maddesi ile yapılan uygulama sırasında, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı birlikte gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini yerine yanlızca hiç isabet almayan hâllerde uygulanacak şekilde 13 yıl hapis cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini,
2- 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinin uygulanması sırasında katılandan kaynaklanan tahrik oluşturan söz ve davranışların ulaştığı boyuta göre asgari oranda indirim yapılmasının yeterli olduğu gözetilmeden, 2/4 oranında indirim tatbiki suretiyle eksik ceza tayini,
3- 24.11.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,' nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesince 22.02.2018 tarih ve 637-112 sayı ile; sanığın nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK'nın 82/1-d, 35/1-2, 29/1, 62, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verilmiş; bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.12.2018 tarih, 3957-5274 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
Daire Başkanı ... ve Daire Üyesi M. Üstüner; '...Katılan ... ..., sanık ...'in babasıdır. Suç tarihinden önce taraflar arasında miras paylaşımından kaynaklı ihtilaf söz konusu ise de, aile arasındaki bu ihtilafın öldürmeyi gerekli kılacak dereceye vardığını kesin ve net olarak söylemek olanaksızdır. Zira, olay günü taraflar bu meseleyi konuşmak için bir araya gelmiş iken, aralarındaki konuşmanın sözlü münakaşaya, hatta fiili münakaşaya dönüşmesi sonrasında bu şekilde neticelenmiştir.
Olayın sıcaklığı ile bir kısım görgü tanıklarının beyanlarına başvurulmuş, ancak olay yerinde bulundukları hâlde aile içerisinde meydana gelen bu tartışmaya dâhil olmamak için beyanda bulunmamışlar, tanık ... ise, aşamalardaki beyanlarında kendi içerisinde çelişkili olduğu görülmüştür. Zira tanık ..., mahkemedeki beyanında sanığın ateş ettiğini görmediğini beyan etmiş ise de, soruşturma aşamasında olay günü alınan ilk beyanında '...Otoparkta iken birden silah sesi duyduğunu, döndüğünde sanığın mağdura 7-8 el ateş ettiğini gördüğünü, sanığın üzerine atlayıp elindeki tabancayı aldığını' belirtmiştir. Bu nedenle tanık beyanlarına göre, eylemi vasıflandırmak mümkün olamamaktadır ki, maddi deliller bu aşamada suç vasfının belirlenmesinde heyete ışık tutması gerekecektir.
Dosyada mevcut olay yeri tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere 8 adet boş mermi kovanı, kapı önünde 2 adet deforme olmuş mermi gömleği, l adet 9 mm çaplı tabanca ve bu tabancaya ait boş şarjör bulunarak muhafaza altına alınmıştır.
Mağdurun doktor raporuna göre sağ kalçasından mermi sıyrığı tespit edildiği, başkaca bir yaraya rastlanmadığı da sabittir. Ayrıca mağdurun giysileri üzerinde atış mesafelerinin tespitine yönelik yaptırılan incelemede ise, sol bacak arka taraftaki mermi çekirdeği sekmesi/parçalanması sonucu oluşmuş olabileceği, sağ bacak arka taraftaki deliğin ise atış artıklarına rastlanılmadığından mesafesinin tespitine olanak tanımayacağı belirtilmektedir.
Yine olay yeri basit krokisi ile resimlerine bakıldığında ise, olayın meydana geldiği yazıhanenin kapısından hemen yaklaşık 1,5 metre sonra köşe başına gelindiği, tam karşısındaki evin yerden yaklaşık 4,20 metre yüksekliğindeki duvarına bir merminin isabet ettiği, yine 14,30 metre görüş alanındaki aracın şöför kapı altına doğru yine başka bir merminin isabet ettiği sabittir. Kaldı ki, mağdurun pantolonu üzerindeki ekspertiz incelemesinden de anlaşılacağı gibi mermi çekirdeği sekmesi/parçalanmasına ilişkin bir delinme de sabittir. Yani mermi isabet edilen yerler ya çok aşağıda ya çok yukarıda ya da mağdura isabet eden çekirdek itibarıyla sekme ile olduğu görülmektedir.
Kast, suçun manevi unsurunu oluşturmakta olup, kişinin iç dünyasını ilgilendiren bir durum ise de, bunu dış dünyaya yansıyan hareketleriyle tespit etmemiz mümkün olacaktır.
Şimdi, sanığın savunmasını irdelersek; mağdur babası ile konuşma mesafesinde yani çok yakın iken tabancasını ateşlemiş, buna rağmen hedefte mutlaklık var iken vurmamıştır. Mağdurun kaçmak için iş yerinden çıkıp 1,5 metrelik köşebaşını döndüğü esnada, pantolonunun ekspertiz incelemesine göre büyük ihtimal ile sekme ile sağ kalçasından sıyrık şeklinde yaralandığı, yine mağdurun köşeyi dönüp, hedeften tamamen çıkmasına rağmen rastgele atışına devam etmiştir. Olay yerinde tabanca ve boş şarjör bulunduğuna göre, sanık eylemini şarjörünü boşaltana kadar tabancasını kullandıktan sonra olay yerine bırakarak oradan yaya olarak uzaklaşmıştır. Bu nedenle, tanık ...'ün sanığı tutması ile eylemine son vermesi şeklinde, yani engel neden dolayısıyle bitirmediği de açık ve nettir.
Tüm ileri sürülen bu nedenler dolayısı ile ve maddi delillerin ışığı altında, sanığın eylemini, yakın mesafeden mutlak şekilde neticeyi alma olanağı var iken, tabancasını kullanmaya başlamış, mağdurun kaçmaya başlayıp kısa mesafede hedeften mutlak çıkmasına rağmen yine rastgele atışlarına devam ederek olay yeri resimlerinden de anlaşılacağı üzere, çok farklı mesafelere karşı kullanmış olduğundan neticesi itibarıyla eyleminin yaralama olduğu,' düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.02.2019 tarih ve 36704 sayı ile;
“...Sanık, yakın mesafeden mutlak şekilde neticeyi alma olanağı var iken, tabancasını kullanmaya başlamış, mağdurun kaçmaya başlayıp kısa mesafede hedeften mutlak çıkmasına rağmen yine rastgele atışlarına devam ederek, olay yeri resimlerinden de anlaşılacağı üzere, çok farklı mesafelere karşı kullanmış olduğundan, neticesi itibarıyla sanığın eyleminin yaralama olduğunu kabul etmek gerekmiştir.
Olayda taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmamaktadır. Sanığın kastının belirlenmesinde kastın daha çok dış dünyaya yansıyan eylemler ile ortaya konulmakta olduğu, sanık ...'in suç işlerken kullandığı silahın çapı ve atış sayısı göz önünde bulundurulduğunda mağdur babasının kaçmasına rağmen ısrarlı takip sonrası eylemini sürdürmemesi, sanığın sonuç alma veya eylemini sürdürme konusunda ciddi bir çaba içerisinde olmaması, olayın meydana geliş şekli bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, sanığın ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olmadığı,' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.03.2019 tarih, 819-1693 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme; sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet kararı ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
01.04.2013 tarihli olay, araştırma, muhafaza altına alma ve Cumhuriyet savcısı ile görüşme tutanağında; aynı tarihte saat 13.00 sıralarında Haber Merkezi’nden Yeni Mahalle, 507. Sokak, 27 sayılı adreste faaliyet gösteren Kızıltepe ... Otopark isimli iş yerinde silahlı kavga olduğunun ve silahla yaralanan bir şahsın Kızıltepe Devlet Hastanesine kaldırıldığının anons edilmesi üzerine olay yerine gidildiği, söz konusu otoparkın avlu kısmında, yerde toplam 8 adet kovan, kapı önünde 1 adet deforme olmuş mermi gömleği, yine söz konusu sokak üzerinde kana benzer kırmızı lekeler ve 1 adet de kabza kısmı kahverengi sedef kaplama, namlu kısmı beyaz renkli krom kaplama olan, üzerinde TARIQ 9 MM IRAQ BERETTA ibareleri bulunan tabanca ve bu tabancaya ait 1 adet boş şarjör görüldüğü, olay yeri inceleme ekibinin çağrıldığı, çevrede yapılan çalışmalarda ... ile öz babası olan ... arasında husumet nedeniyle tartışma çıktığı, bu tartışma sonucu ...’nın babası ...’i silahla yaraladığı, yaralanan şahsın araç ile hastaneye götürüldüğü, ...’in olaydan sonra suç aletini olay yerine bırakarak yaya bir şekilde kaçtığının öğrenildiği, ...’in yakalanamadığı ve telefonla kendisine ulaşılamadığının belirtildiği,
01.04.2013 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; otopark yazıhanesi önünde tabure üzerinde gümüş-gri renkli 1 adet tabanca ve 1 adet şarjör olduğu, 507 numaralı sokağa doğru otopark girişinde beton zemin üzerinde 8 adet ... ibareli kovan ile 1 adet mermi çekirdeği gömlek parçası, 507. Sokak üzerinde, otopark girişi karşısında kan benzeri leke, otopark karşısında bulunan 32 numaralı binanın 5. dairesinin sokağa bakan pencere altında bina duvarı üzerinde 1 adet mermi sekme izi, 5 numaralı dairenin çocuk odası pencere camında 1 adet mermi isabeti, oda içerisinde 1 adet nüve parçası olduğu, hastanede ...’e ait krem renkli, üzerinde delik bulunan kanlı keten pantolonun muhafaza altına alındığı, ...’in el svaplarının alındığı, hastane otoparkında bulunan ... plaka sayılı Ford Transit marka araç üzerinde yapılan incelemede, aracın sol ön çamurluğunda 2 adet mermi isabet deliği, sol ön kapıda bir adet mermi sekme izi olduğu, sol ön kapı camının kırık, cam parçalarının araç içerisine dağılmış olduğu, motor kaputu açıldığında motorun üst kısmında bir adet mermi çekirdeği gömlek parçası bulunduğunun belirtildiği,
Kızıltepe Devlet Hastanesince düzenlenen 24.04.2013 tarihli genel adli muayene raporunda; sağ kalçasından kurşunlanan ...’in hayati tehlikesinin olmadığı, yaralanmasının basit tedavi ile geçeceği, sakatlık bırakmayacağının ifade edildiği,
Mardin Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 13.12.2013 tarihli raporda; ...'in sağ kalça üst dış tarafta 1,5 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği yara izi, sağ femur üst iç tarafta 2, 5 cm’lik ameliyat yara izi olduğu, her iki kalça ve diz hareketlerinin tam bulunduğu, yaralanmasının hayatını tehlikeye maruz kılmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin bildirildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 14.05.2013 tarihli ekspertiz raporunda; ...’den alınan el svaplarında atış artıklarına rastlanılmadığı; kendisine ait pantolunun sol bacak arka tarafında, paça alt ucundan 15 cm yukarıda, dış yan dikiş hattına 3,5 cm mesafede, 1x3 cm ebadında 'L' şeklinde 1 adet delik etrafında atış artıkları tespit edildiği, ayrıca söz konusu deliğin mermi çekirdeği, mermi çekirdeği sekmesi/parçalanması sonucu oluşmuş olabileceği değerlendirildiğinden, atış mesafesi hakkında kanaat belirtmenin mümkün olmadığı; sağ bacak arka tarafta, kemer hattından 26 cm aşağıda, dış yan dikiş hattına 5 cm mesafede 2x2,5 cm ebadında etrafı yoğun kurumuş kanlı 1 adet delikte atış artıklarına rastlanılmadığından atış mesafesi tayinine yönelik fikir ve kanaate varmanın mümkün olmadığı ifadelerine yer verildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 14.05.2013 tarihli ekspertiz raporunda; sanığa ait 9x19 mm çap ve tipinde fişek atan, Irak yapımı, Tarıq marka, yarı otomatik tabancanın, 6136 sayılı Kanun'a göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlardan olduğu; olay yerinden elde edilen 9x19 mm çap ve tipinde 8 adet kovan ve 2 adet mermi çekirdeği gömlek parçasının sanığa ait tabancadan atıldığının belirtildiği,
Mahkemece 18.09.2015 tarihinde yapılan keşif sonrasında olay yeri inceleme uzmanı tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; otoparkın yazıhanesi içerisinde tartışma olması üzerine yazıhane kapısının önünde olayın meydana geldiği, yazıhane önünde, çıkışa doğru yerde dağınık şekilde 8 adet boş kovanın olduğu, yazıhanede tartışma çıkması üzerine ...’in, koşarak eve geçmek için çıktığı sırada 3 kişinin ...’e müdahale ederek tutmaya çalıştığı esnada silahla ateş etmesi üzerine yaralandığını beyan etmesi karşısında, sanık ...’nın, yazıhane önünde 3 kişinin müdahale ederek tutmaya çalıştığı sırada ateş etmiş olabileceği, ...’in yazıhaneden ana yola çıktığı yer ile yolun ilerisinde düştüğü yer arasında 1410 cm, yazıhane karşısında bulunan ... plakalı araç ile yazıhane arasının 1430 cm, yazıhaneyle isabet alan ev arasının yaklaşık 15 metre olduğu, yazıhane önünde çıkışa doğru bölgede 8 adet kovan bulunduğu, sanık ... tarafından koşan ...'e silahla ateş ettiği sırada üç kişinin müdahale edip tutması üzerine ...'e,... plakalı araca ve 5 numaralı eve isabet etmiş olduğu, sanığın ateş ettiği sırada kendisine yapılan müdahale nedeniyle hedefinin şaşmış olduğu kanaatinin belirtildiği,
09.10.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda; sanık ...’in yaklaşık 180 cm boyunda olduğu, silah göz hizasında kol açık bir şekilde hedef alınarak tutulduğunda kol ile yer arasındaki mesafenin 150 cm olduğu, üç kişinin müdahale ederek tutmaya çalıştığı sırada sanığın silahla ateş edebileceği, aracın isabet aldığı bölge ile yer arasında 125 cm, evin duvarındaki isabet bölgesi ile yer arasındaki mesafenin 420 cm olduğu, sanığın hedef alarak ateş edemediğinin anlaşıldığı, katılan ...’in yaklaşık 178 cm boyunda olduğu, baş hizasından fişeklerin geçebileceği, sanığın hedef alarak ve kimsenin müdahalesi olmadan kendi iradesi ile ateş etmesi hâlinde, katılanı öldürme mesafesinde (yaklaşık 5 metrede) olduğunun görüldüğü ifadelerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... (...) ... Kollukta 09.04.2013 tarihinde; “Ben ticaretle uğraşmakatayım. 01.04.2013 günü saat 11.00 sıralarında ortağı olduğum Hacıfelemez Oğulları LTD’nin evrak konusu için Ticaret Odasına gitmiştim. Ticaret Odasında iken saat 12.50 sıralarında mülkiyeti bana ait olan ... Otopark isimli iş yerimde çalışanım olan ... beni arayarak oğlum ...'nın benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben de ‘Ticaret Odasında yarım saat işim var, yarım saat sonra geleceğim’ dedim. Ticaret Odasında işim bitince saat 13.30 sıralarında otoparka gittiğimde elimdeki evrakı ...'a vererek lavaboya gittim. Lavabodan çıkınca masama geçtim, oturdum. Oğlum ...'ya ‘Hayırdır benimle konuşmak istiyormuşsun’ dedim. Oğlum ...bana hitaben 'Üzerine olan ne kadar mülkiyetin varsa kardeşlerime devret, ben birşey istemiyorum zaten bana ait yeterince mülkiyet var' dedi. Ben oğlum ...'ya ‘Büyük miktar borcum var, bu borçları kapatırsanız sana ve diğer kardeşlerine üzerime ne varsa hepsini devredeceğim’ dedim. Böyle söylemem ile birlikte belinden tabancayı çıkartarak benim üzerime doğrulttu. Bunun üzerine ... ve ..., ...’yı engellemek istediler ve ...'ya sarıldılar. Ancak ...silahı bırakmadı. Ben de kendimi hemen dışarıya attım. Oğlum ...ben dışarı çıkınca arkamdan ateş etmeye başladı. Yaklaşık 10-12 el ateş etti ve ben bu esnada sağ baldırımdan vuruldum. Başka bir yerime mermi isabet etmedi. Bir süre sonra beni çevredeki esnaftan biri Kızıltepe Devlet Hastanesine götürdü. Bir gece Kızıltepe Devlet Hastanesinde müşahede altında kaldıktan sonra Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesine sevk edildim ve hâlâ tedavim devam etmektedir. Ben bu olayda beni yaralayan oğlum ...'yı eski eşim olan ... ... ve oğlum ... ...’in azmettirdiğini düşünüyorum. Zaten daha önce oğlum ... ... 3-4 ay önce bana bıçakla saldırıp beni tehdit etmişti. Benim bundan dolayı hayati endişem vardır ve başıma herhangi bir olay gelirse bundan eski eşim ... ... ve kardeşleri sorumludur. Oğlum ...’dan herhangi bir şikâyetim yoktur. Ancak ...’yı azmettiren eski eşim ... ... ve oğlum ... ...’den davacı ve şikâyetçiyim.”,
Savcılıkta; “... benim oğlum olur. Kendisi benden ayrı bir malının olmasını istemesi nedeniyle benimle sürekli tartışıyordu. Olay tarihinde oğlum ...işletmiş olduğum otoparka gelerek benimle tartıştı. Daha sonra belinden çıkarttığı silahı bana doğrulttu. Ben de o korkuyla dükkândan çıktım ve kaçmaya çalıştım ancak oğlum ...bana 5-6 el ateş etti. Çünkü ben bu mermileri hissettim. Bir mermi benim sağ kulak hizamdan, diğer mermi ise baldır tarafımdan geçti. Ben küçük bir hamleyle bu kurşunlara hedef olabilirdim. Ayrıca bir kurşun da kemerime isabet etti. Ben o gün şans eseri kurtuldum. Her ne kadar daha evvelki ifademde ...'nın oğlum olması nedeniyle şikâyetçi olmadığımı beyan etmiş isem de ben ...'dan şikâyetçiyim. Çünkü geçtiğimiz pazartesi günü yani 11.11.2013 tarihinde oğlum ...yine arabama zarar verdi, kayınbiraderimi darbetti ve hamile olan eşimi de tehdit etti. Bununla ilgili Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca ayrıca bir soruşturma yürütülmektedir. ...'nın beni yaralama kastıyla değil öldürme kastıyla ateş ettiğini çok iyi biliyorum. Az önce de belirttiğim gibi ben olay tarihinde şans eseri kurtuldum. Ayrıca otoparkta çalışan görevliler olmasaydı sonuç çok daha vahim olabilirdi. Benim can güvenliğim yoktur. Oğlum ...'nın öldürmeye teşebbüsten dolayı savcılığınızca yargılanmasını istiyorum. Başka da bir diyeceğim yoktur.”,
Mahkemede; “Olay günü ben iş yerinde değildim. Beni ... aradı ve oğlum ...’in iş yerinde olduğunu söyledi. Ben iş yerine gittim. İş yerinde ... vardı. Hacı ... ve ... da iş yerindeydi. Ben iş yerine girdikten sonra ... bana benim üzerime kayıtlı olan malların kendisi ile birlikte diğer çocukların üzerine kaydedilmesini istedi. Ben kabul etmedim. Bunun üzerine bir tabanca çıkarttı. ... ile ... üzerine atladılar. Ancak onlardan kurtuldu. Ben de bu sırada iş yerinden dışarı doğru kaçtım. Bana 5-6 kez ateş ettiğini hissettim. Zira mermilerden biri benim sağ kulağımın yanından, biri başımın üstünden geçti, biri de bacağıma isabet etti. Biri kuyruk sokumuma gelecekken kemerimde kalmış. ...’in bana ateş ettiği mesafe 4-5 metreydi. Kaç el ateş ettiğini şu an hatırlamıyorum. Ancak kendisini bana ateş ettikten sonra engellemeye çalışmışlar. Bunu ...’dan duydum. ... ile boğuştuklarını gördüm. Ben kendisinden şikâyetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Ben sağ bacağımdan yaralandım. Olaydan sonra Kızıltepe Devlet Hastanesine gittim. Orada ameliyat oldum. Orada mermiyi çıkardılar. Şu anda merminin nerede olduğunu bilmiyorum. Polise ben mermiyi kendim teslim etmiştim. Olay sırasında ben oğluma hakaret etmedim. Bu yöndeki beyanları doğru değildir. Oğlum ...17.11.2011 tarihine kadar benimle yaşadı. Sonra da benim yanıma gidip geldi”,
Mahkemece 18.09.2015 tarihinde yapılan keşifte; “O gün ben işlerimi halletmek için Kızıltepe Ticaret Odasına gitmiştim. ... saat 12.00 sıralarında beni telefonla arayarak ... ... ve ...'ın oğlum ...'in gelmiş olması dolayısıyla onunla görüşmemi istediklerini söylediler. Ben de işlerimi bitirince yazıhaneme geldim. Ben yazıhaneye geldiğimde ... ... ve ... oğlum ... ile birlikte yazıhanede oturuyordu. Ben koltuğuma oturdum. Oğlum ... ‘Bizim durumumuz ne olacak?’ diye sordu. Ben de kendisine üzerine yeteri kadar mal varlığı yaptığımı ve maddi yönden bir sıkıntı yaşamayacağını söyledim. Bu sırada ...hemen elini montunun altına atarak tabancayı çıkardı. Bu sırada ben hemen yerimden kalkarak arka tarafta bulunan demir kapılı evime geçmek istedim. Bu sırada ..., ... ve ... ...'ya müdahale ederek tutmaya çalıştılar. Ben de o sırada dışarı çıktım. Ben çıkar çıkmaz ...kendisini tutanların ellerinden kurtulmuş olacak ki hemen arkamdan çıktı. O sırada ateş etmeye başladı. Ben yazıhanenin ön tarafına döner dönmez ilk ateş sesini duydum. Ben giderken ...da arkamdan ateş ederek geldi. Yazıhanenin yola doğru olan kısmından yola çıkıp 5 metre kadar ilerlediğimde vuruldum. Ben vurulduktan sonra da ...ateş etmeye devam etti. O sırada ... gelip ...'ya müdahale etti. ... ...'ya müdahale ederken ...ateş ettiği için kurşunlar ... plakalı araca ve karşıda bulunan evin camına ve duvarına isabet etti. Mermi bittikten sonra komşular beni hastaneye kaldırdı. Ben size ilk ateşin yapıldığı yerleri ve vurulduğum yeri gösteriyorum”,
Tanık ... Kollukta; “Bugün yani 01.04.2013 günü saat 13.15 sıralarında ...’in oğlu ...otoparka geldi. Yazıhanede babası ile beraber oturup konuşmaya başladılar. Konu aile meselesine gelince ben odadan dışarı çıktım. Bu arada otoparka araç geldi. Ben aracı yerleştirirken birden silah sesleri duydum. Arkamı döndüğümde ...sağ elinde bulunan beyaz renkli tabanca ile babası ...’e ateş ediyordu. Yaklaşık 7-8 el ateş etti. Ben o şokla hemen ...'nın üzerine atladım. ...'nın elinden tabancayı alarak sandalyenin üzerine koydum. ...'yı da yazıhaneye oturttum. ... bağırarak araba getirmemi söyledi. Galiba yaralıydı. Ancak neresinden yara aldığını bilmiyorum. Yoldan geçen plakasını bilmediğim bir araçla hemen hastaneye götürdüler. ...'i hastaneye gönderdikten sonra odaya baktığımda ...yerinde yoktu. Daha sonra olay yerine polis ekipleri geldi. Aralarındaki aile meselesi nedir bilmiyorum.”,
Savcılıkta; “Ben ... ...'in yanında çalışırım. Kendisinin otoparkı vardır. Olay tarihinde oğlu ...babasının yanına gelerek sözlü tartışma yaşadıklarını duydum ancak ne konuştuklarını o sırada tam olarak bilmiyorum. Çünkü ben o sırada dışarıdaydım onlar da dükkânın içindeydiler. Ben de merak ederek tekrardan dükkâna girmeye çalıştığım esnada ...belinden silahı çıkarttı. O sırada ... korkarak dükkânın içinden kaçmaya başladı. Ben ve diğer arkadaşlarım ...'yı ateş etmesine engel olmaya çalıştık ve kolundan tuttuk ancak ...tam olarak emin değilim ama aşağı yukarı 7-8 el ateş etmişti. Yalnız şunu da özellikle belirtmek isterim ki ...'nın o sırada babası ...'i hedef göstererek ateş edip etmediğini görmedim. Ancak ... o sırada yaralandı ve komşuları tarafından hastaneye kaldırıldı. Hatta ben ...'in öldüğünü bile düşünmüştüm.”,
Mahkemede; “Olay günü ... de iş yerine geldi. Ben dışarıdaydım. Baba oğul tartışırlarken birden silah sesi geldi. Ben kimin ateş ettiğini görmedim. Silah sesi 5-6 el geldi. Hemen içeri girdim. ...silahı yere bırakmıştı. Kendisini tutup oturttum. İş yerinde bu sırada Hacı ... ve ... isimli şahıslar vardı. Onlar da bu olayı gördüler. Ben silaha hiç bakmadım. Dolayısıyla içerisinde mermi olup olmadığını bilemiyorum. Benim mahkemedeki beyanım doğrudur.”,
Keşifte; “Olay günü ...saat 10.30-11.00 sıralarında babasının işlettiği yazıhaneye geldi. ...yazıhaneye geldiğinde ... ve ben vardık. ... daha sonra geldi. ... bana ...'i ara gelsin oğluyla görüşsün dedi. Ben de aradım. Bir süre sonra ... yazıhaneye geldi. Koltuğuna oturdu ben bu sırada araç park etmek ve çıkarmak için dışarıya çıktım. Bir müddet sonra silah sesi duydum. Silah sesi duyar duymaz yazıhaneye koştum ben geldiğimde ...yazıhanenin kapısının önünde idi. Silahı yere bıraktı ben de ...'yı yazıhanenin içine doğru ittim. Daha sonra da silahı yerden alıp sandalyenin üzerine koydum. Ben ...'ya müdahale ederken ...'in çıkış kapısına doğru gittiğini gördüm. Nerede vurulduğunu görmedim. Daha sonra ...bana 'Polisleri çağır' dedi. Ancak beklemeden olay yerinden çıkıp gitti. Biz olaydan sonra kovanların yerini değiştirmedik ancak gidip gelirken kovanların yeri değişmiş olabilir. Ben ifademde belirttiğim gibi olay olduğunda ... de ... de buradaydı. Ancak onların ne yaptığını görmedim. Olaydan sonra bu olay dolayısıyla patronum olan ... beni işten çıkardı. Ben şu anda başka bir yerde çalışmaktayım. Sanık babasına ateş ederken ‘Seni öldüreceğim, seni geberteceğim' şeklinde bir laf söylemedi, ben öyle bir laf duymadım.”,
Tanık ... Kollukta; “01.04.2013 tarihinde saat 13.15 sıralarında beni telefonla biri aradı ve ...’nın babası ile kavga edeceğini söyledi. Ben de hemen evden çıkarak otoparka gittim. Otoparka gittiğimde polis ekipleri oradaydı. Amcamın hastaneye götürüldüğünü söylediler. Ben olayı hiçbir şekilde görmedim. Daha önce de ...ile babası arasında tartışma olmuştu. Ama olayın bu boyuta geleceğini bilmiyordum. Ancak aralarındaki problemin ne olduğunu bilmiyorum.”,
Mahkemede; “Benim olay hakkında görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Olay olduktan sonra olay yerine gittim. Ben gittiğimde polisler vardı. Dolayısıyla olayın nasıl meydana geldiği konusunda bir bilgim yoktur. Bana kimse ...’nın babası ile kavga edeceğini söylemedi. Olaydan sonra beni birisi aradı. Kavga ettiklerini söyledi.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta 10.09.2013 tarihinde müdafi eşliğinde; “... benim öz babam olur. Babam ile annem 2006 yılında boşanmışlardır. Öz kardeşim olan ... ... 2011 yılında intihar ederek vefat etmişti. Bu konu ile ilgili olarak 01.04.2013 tarihinde saat 11.00 sıralarında babamın iş yeri olan ... Otopark'a babam ile konuşmaya gittim. Babama abimin intiharından itibaren benim, annemin ve kardeşlerimin psikolojik sorunlar yaşadığımızı söyledim. Yaklaşık bir yıldır da maddi zorluklar yaşadığımızı kendisine anlattım. İntihar eden abimin bizim yanımızda kalan 5 yaşındaki çocuğuna bari yardım etmesini istedim. Ayrıca babama kendisinin çevredeki bütün tanıdıklara bize iş vermemeleri konusunda uyarılar yapmasından dolayı iş bulamadığımızı belirttim. Ben kendisine bu şekilde durumumuzu anlattıktan sonra babam bana ‘Siz benden değilsiniz, annen sizi kimden peydahladı ise ona gidin, gidin annenizi satın, hırsızlık yapın’ diyerek hakaret ve küfürlü kelimeler kullandı ve benim yakamı tutarak beni tartakladı ve bu şekilde dışarıya kadar çıktık. Çevremizde büyük bir kalabalık oluştu. Bu kalabalıktan dolayı panikledim ve korktum. Bu esnada babam iş yerinde çalışan bir işçiden iş yerinde çantasının içinde silahı olduğunu ve kendisine getirmesini söyledi. Bunun üzerine ben iyice panikledim. Bu esnada babamın daha önceden bana verdiği, babamın borçlu olduğu tanımadığım bazı şahısların bizden para istemeleri nedeniyle yanımda taşıdığım ruhsatsız tabanca ile rastgele ateş etmeye başladım. Ancak kime nereye ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Bir süre sonra tanımadığım bir kişi elimden silahı aldı. Ben de olay yerinden uzaklaştım. Bu zamana kadar Mardin ili dışında çeşitli illerde tek başıma gezdim. Ancak 10.09.2013 tarihinde konu ile ilgili ifade vermek üzere Kızıltepe Cumhuriyet Polis Merkezine geldim. Ben bu konu ile ilgili babamı yaralama gibi bir amacım yoktu. Babam ...'nin o an beni tahrik eder şekilde konuşması nedeni ile bir anlık sinirle yapmış olduğum bir olaydır. Yapmış olduğum bu olay nedeni ile çok pişmanım.”,
Savcılıkta; “Olay tarihi olan 01.04.2013'te saat 11.00 sıralarında babam ...'in iş yeri olan ... Otopark’a babamla konuşmak amacıyla gitmiştim. Daha evvelden intihar eden ağabeyim konusunda psikolojik sorunlar yaşadığımı söyledim. Ben babama durumumuzu anlatmama rağmen 'Siz benden değilsiniz, anneniz sizi kimden peydahladıysa ona gidin' şeklinde hakaret içerikli sözler sarf etmişti ayrıca bu sırada babam yakamı tutarak beni tartakladı ve dışarı çıkardı. Bu esnada babam iş yerinde çalışan bir işçiden iş yerinde bulunan çantasındaki silahı getirmesini söyledi. Bunun üzerine ben çok panikledim daha sonra babamın bana daha önceden verdiği ruhsatsız tabanca ile rastgele ateş etmeye başladım ancak kurşunun nereye isabet ettiğini de bilmiyorum. Ben o sırada havaya doğru mu ateş ettim yoksa babamı hedef göstererek mi ateş ettim bunu hiçbir şekilde hatırlamıyorum. Çünkü o sırada şuurumu kaybetmiştim ve ne yaptığımı da bilmiyordum. Dosyada tanık olarak dinlenen şahısların beyanlarına katılmıyorum. Çünkü hepsi babamın adamlarıdır ve yine babamın lehine ifade vermişlerdir. Ben babamı yaralamak ya da öldürmek maksadıyla iş yerine gitmedim. Benim amacım babamla konuşup ortak bir yerde buluşmaktı, ancak babam ‘Silahımı getir’ deyince ben de panik üzerine silahla ateş ettim. Ben günlük hayatımda silahla dolaşan biri değilim. Ancak babamın alacaklıları olan şahıslardan korkmam sebebiyle son zamanlarda silah taşımaya başladım. Üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Ayrıca olay anında sağa sola rastgele ateş etmem nedeniyle bazı şahısların aracında zarar olduğunu öğrendim. Ancak ben rastgele ateş ettiğim için kasten kimsenin malına zarar vermedim. Üzerime atılı öldürmeye teşebbüs suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde de benzer şekilde savunma yapan sanık Mahkemede; “Annem ile babam daha önceden ayrılmışlardı. Ben babamın yanında uzun süre kaldım. Sonra annemin yanına gittim. Onun yanında kalmaya başladım. Durumumuz iyi olmadığı için olay günü yardım etmesi amacıyla babamın yanına gittim. Kendisinden yardım istedim. Bana ‘Siz benden değilsiniz, sizi kim peydahladı ise ondan gidin yardım alın’ dedi. Ayrıca bana sinkaflı şekilde sövdü. Bu sırada ‘Tabancamı getirin’ diye bir söz söylediğini hatırlıyorum. Bunun üzerine de ben kendisini korkutmak için önce havaya bir el ateş açtım. Sonra rastgele ateş ettiğimi hatırlıyorum. Ancak kesinlikle kendisini hedef alıp ateş etmiş değilim. Nasıl yaralandığını bilmiyorum. Rastgele sıktığım zaman tabancayı yere yönelttim. Bu sırada babam yaralanmış olabilir. Tabancayı benim elimden ... haricinde birisi aldı. Ancak kimin aldığını bilmiyorum. Ben babamı öldürmek istemedim. Amacım sadece kendisini korkutmaktı. Tabancanın kaç mermi aldığını hatırlamıyorum. Kaç el ateş ettiğimi de hatırlamıyorum.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 'Suça teşebbüs' başlıklı 35. maddesinde;
“Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kastolunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna 'subjektif unsur' denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, ...,...,...,...2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315.).
Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK'nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasıttır” şeklinde açıklanmıştır.
Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun çözülmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüsü oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda yara meydana gelmiş ise bu yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kızıltepe ilçesinde ... Otopark adlı iş yerini işleten katılan ... (...) ...’nın 2010 yılında eski eşi ... ...’den boşandıktan sonra ailesinden ayrı olarak yaşamaya başladığı, bir süre babası katılan ...’in yanında kalan sanık ...'in, babasının yanından ayrılarak annesi ... ve kardeşleriyle birlikte yaşamaya başladığı, 2011 yılının Aralık ayında sanık ...’nın kardeşi, katılan ...’in de oğlu olan ... ...’in intihar ederek yaşamına son verdiği, gerek bu olay gerekse kardeşleri ve annesinin ekonomik sıkıntı çekmesinden rahatsız olan sanık ...’nın 01.04.2013 tarihinde katılan ...’in işlettiği otoparka gittiği, sanığın 9 mm çaplı ruhsatsız tabancasını yanına aldığı, o esnada işleri nedeniyle Ticaret Odasında bulunan ...’i otoparkta çalışan tanık ...’ün arayarak oğlu olan sanığın geldiğini ve kendisiyle konuşmak istediğini söylediği, bunun üzerine katılan ...’in otoparka giderek otoparkın yazıhane kısmına girdiği, burada sanıkla katılanın bir süre konuştukları, sanığın, kardeşinin ölümü ve annesi ile diğer kardeşlerinin ekonomik sıkıntı içerisinde olduklarından bahsedip katılandan bazı mallarını kendilerine devretmesini istediği, bunun üzerine katılan ...’in, sanığa “Siz benden değilsiniz. Annen sizi kimden peydahladıysa ona gidin. Gidin annenizi satın, hırsızlık yapın” dediği, bunun üzerine sanık ...’nın yanında getirdiği tabancayı çıkardığı, bunu gören katılan ...’in yazıhaneden çıkarak kaçmaya çalıştığı, sanık ...’nın da yazıhane önüne çıkarak yola doğru kaçmakta olan katılan ...’in arkasından 8 el ateş ettiği, tabancasındaki tüm mermileri boşaltan sanığa tanık ...’ın müdahale ederek sanığın elindeki tabancayı alıp yazıhane önündeki tabureye koyduğu, sanığın da olay yerinden kaçtığı, ateşlenen mermilerden bir tanesinin katılan ...’in sağ kalçasının dış yüzüne isabet ettiği, sanığın ateş ettiği yer ile kan birikintisinin bulunduğu yer arasında yaklaşık 14 metre bulunduğu, sanığın ateşlediği mermilerden bir tanesinin 16,5 metre uzaklıktaki binada bulunan yaklaşık 4,5 metre yükseklikteki dairenin penceresine, 2 tanesinin park hâlindeki Ford Transit marka aracın yerden 125 cm yükseklikteki çamurluğuna isabet ettiği, binada ve araçta mermi sekme izinin bulunduğu, bu aracın sol ön camının da kırıldığı, katılan ...’in hayati tehlike geçirmeyecek şekilde ve basit bir tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek ölçüde yaralandığı olayda;
Sanıkla katılan arasında, sanığın annesi ve kardeşlerinin ekonomik sıkıntı içerisinde olmaları nedeniyle önceye dayalı anlaşmazlık bulunmakla birlikte, aralarında öldürmeyi gerektirecek derecede bir husumet bulunduğuna dair kesin bir belirleme yapılamaması, tabancasındaki 8 adet merminin tamamını boşaltan sanığın, ateş ettiği esnada kendisine herhangi bir müdahalede bulunulmadığı, büro içinde çok yakın mesafeden mutlak şekilde neticeyi alma olanağı varken hedef almaksızın rastgele ateş ettiğinin anlaşılması, yine katılanın vücuduna isabet eden merminin doğrudan mı yoksa sekme neticesinde yaralanmaya sebebiyet verdiğinin belirlenemediği gibi hedef alınan vücut bölgesi ve katılanın hayati tehlike geçirmeyecek şekilde ve basit bir tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek ölçüde yaralanması karşısında, sanığın öldürme kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden, kastının yaralamaya yönelik olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanan itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri ..., ..., ... ve ...; 'İtiraza konu olayda sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş farkının temelini sanık ...’in babası katılan ... ...’e yönelik eyleminin TCK’nın 82/1-d ve 35. maddeleri kapsamında nitelikli şekilde öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu yönündeki düşüncemiz oluşturmaktadır.
Yapılan yargılama ve incelenen dosya kapsamına göre;
Suç tarihinde babası katılan ... ...' in iş yerine gelen sanık ... ile katılan arasında arazi meselesi ve mal paylaşımı konularında yaşanan tartışma sırasında sanığın yanında taşıdığı ruhsatsız tabancayı belinden çıkarması üzerine kendisine yönelik silahlı saldırıdan endişe duyan katılanın korku ve telaşla iş yerinden çıktığı, peşinden koşan sanığın babası katılanın arkasından toplam 8 el ateş ettiği, mermilerden birinin müştekinin sağ baldırına isabet ederek onu Mardin Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim edilen 13/12/2013 tarihli rapora göre yaşamını tehlikeye maruz bırakmayacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaraladığı, katılanın anlatımlarında kendisine yönelik olarak ateşlenen mermilerden birinin sağ kulağının yanından, birinin de başının üstünden geçtiğini belirttiği, olay yeri inceleme raporu ve ekindeki krokilerden mermilerden ikisinin otopark karşısındaki 5 no'lu dairenin pencere altına ve camına isabet ettiği, yine olay yerinde bulunan ... plakalı araçta da 5 adet mermi izi bulunduğu, bu izlerin aşağıdan yukarıya seyirli olduğu, görgü tanığı ...' ün henüz soruşturma evresinde araya harici etkiler girmeden alınan samimi beyanında kendisinin ve diğer arkadaşlarının sanığın ateş etmesine engel olduklarını ve kolundan tuttuklarını, buna rağmen sanğın tahminen 7-8 el ateş ettiğini, katılanın yaralanmasından sonra vatandaşlar tarafından hastaneye götürülerek tedavi altına alındığı olayda;
Esasen failin iç dünyasını ilgilendiren kastının niteliğinin belirlenebilmesi için dış dünyaya yansıyan davranışlarından hareketle sonuç çıkarmak olanaklıdır. Başka deyişle, failin olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışları kastının belirlenmesinde ölçü olarak alınmalıdır. Bunun yanında gerek Ceza Genel Kurulunun, gerekse 1. Ceza Dairesinin uzun yıllara dayanan uygulamalarında öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama suçlarına ilişkin kabul ettikleri ölçütler çerçevesinde olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında önceye dayanan mülkiyet temelli husumet, sanığın babası olan katılanın iş yerine öldürmeye hazır olduğunu gösterecek şekilde silahlı gelmesi, suçta kullanılan öldürmeye elverişli nitelikteki silah, isabet bölgesi, basit bir gözdağı verme ya da sadece yaralama kastının çok ötesine geçen sayıdaki atışın varlığı, mermilerin izlediği seyir açısının aşağıdan yukarıya ve bu itibarla vücudun hayati bölgelerini hedefler görünümde oluşu, sanığın kastettiği ve istediği neticenin gerek katılanın kaçması, gerekse araya giren tanıkların müdahalesiyle gerçekleşmemesi bir bütün halinde öldürmeye teşebbüs suçuna vücut vermektedir. Bu bakımdan, sayın çoğunluğun sanığın eylemini silahla kasten yaralama suçu olarak niteleyen aksi yöndeki düşüncesine iştirak etmiyoruz.' düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 11.12.2018 tarihli ve 3957-5274 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 637-112 sayılı mahkûmiyet hükmünün, sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.09.2021 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 21.10.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.