Ceza Genel Kurulu 2020/325 E. , 2021/659 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 1078-1256
Sanık ... hakkında maktul ...'ı kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK'nın 81/1, 29/1, 62, 53, 63 ve 58. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.11.2017 tarihli ve 39-349 sayılı hükmedilen ceza miktarı yönünden resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak sanık ve müdafisi ile katılanlar vekili tarafından da istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 05.02.2018 tarih ve 1144-80 sayı ile;
'...A) Aynı eylemlerin failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden; somut olayda aralarında yakın akrabalık ilişkisi bulunan ... soy isimli sanıkların savunmalarının ayrı ayrı müdafiler yerine aynı müdafiler tarafından yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 152. maddelerine aykırı davranılması suretiyle sanıkların savunma hakkının kısıtlanması (Aynı mahiyette Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2009/1-85 esas 2009/242 karar sayılı ve 20/10/2009 tarihli kararıyla Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 2015/584 esas 2015/4638 karar ve 08/10/2015 tarihli kararı)
B) Kabule göre de;
... soy isimli sanıklar ile...soy isimli sanıkların aynı mahalle ve sokakta oturdukları, aralarında araç parkı ve komşuluk ilişkisinden kaynaklı sorunlar bulunduğu, iki aile arasında zaman zaman tartışmalar da yaşandığı, olay günü sanıklar ......ile ...'nin'ın araçları ile trafikte korna çalma meselesinden dolayı tartıştıkları, tartışmanın yol boyu sürdüğü ve akabinde evinin bahçesine giren mağdur ...ı takip eden sanık ...'ın eline geçirdiği demir sopa ile bu mağdura saldırdığı ve bu mağdurun da karşılık verdiği kavga sırasında balkon demirinin kırılması ile birlikte ikisinin yere düştükleri, mağdur ...in olay sebebiyle yaşamını tehlikeye sokmayacak, basit tıbbi müdahale ile giderilecek ve sol göz altında yüzde sabit iz niteliğinde olacak şekilde yaralandığı, kavgaya diğer ... soy isimli sanıklar ile...soy isimli diğer sanıkların da dahil olduğu ve kavganın...soy isimli sanıkların evlerinin müştemilatından sayılan bahçede devam ettiği, kavga sırasında sanık ...'ın elindeki demir çubukla maktulun kafasına vurması sonucu maktulun künt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü, diğer mağdur sanıkların ise basit tibbi müdahale ile giderilir şekilde yaralandıkları anlaşılan olayda;
aa) ... soy isimli sanıklar yararına maktul ve mağdurlardan kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturacak bir hareketin bulunmadığı, ilk haksız hareketin ... soy isimli sanıkların ... soy isimli maktul ve mağdurların konut dokunulmazlığını ihlal ederek saldırmaları suretiyle ... soy isimli sanıklardan kaynaklandığı hususu nazara alındığında ... soy isimli sanıklar yararına TCK'nın 29 maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 17.05.2018 tarih ve 136-243 sayı ile sanığın TCK'nın 81/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine hükmedilmiştir.
Hükmedilen ceza miktarı yönünden resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak sanık müdafisi ile katılanlar vekili tarafından da istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 10.10.2018 tarih ve 1078-1256 sayılı kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.10.2019 tarih ve 2575-4461 sayı ile; temyiz sebeplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.03.2020 tarih ve 31084 sayı ile;
'...Sanık ... savunmasunda 'Ubayların evlerinin önüne geldiğimde oğlum ...’ı Ubaylara ait evin bahçe duvarının dış tarafında dibinde başı kanlı olarak yanında amcası ... ... ile olduğunu gördüm. Oğluma kafana ne oldu dedim, 'Demir ile beni dövdüler' dedi. Oğlumun yanına gidebilmek için kendilerinin bahçesine girmem gerekiyordu. Bahçeye girdim' dediği, ... mahkemede ' kavga sesleri üzerine etraftan insanlar geldi, bu sırada büyük amcam ... da gelmiş ben ona başımdaki yarayı gösterirken babam da yetişti, birisi babamın başına vurdu tökezleyip yere düştü, tekrar ortalık karıştı' demiştir.
Sanığın olay yerine sonradan geldiği, oğlunu duvarın dibinde kafasından yaralı görünce ne olduğunu sorduğu, demir ile beni dövdüler diye söylemesi üzerine ölenin bahçesine girerek oğlunu yaralayan ev sahibi ...'ın olduğunu düşünerek fiilin meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi ile sopa ile ...'nin başına vurduğu, dosya içeriğine göre ...'ın ...'ye vurmadığı anlaşılmış ise de TCK'nın 30. maddesine göre ...'ın haksız fiili işlediği konusunda hataya düşerek eylemi gerçekleştirdiği, bu hata nedeniyle tahrik hükmünden yararlanması gerektiği düşünüldüğünden haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiği,' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.07.2020 tarih, 1260-1664 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı katılan sanıklar ......ve......hakkında sanık ... ve inceleme dışı katılan sanık ...'ye yönelik kasten yaralama, inceleme dışı katılan sanık ......hakkında sanık ...'yi kasten yaralama, inceleme dışı katılan sanık ......hakkında sanık ...'ye yönelik kasten yaralama suçlarından verilen beraat hükümleri istinaf edilmeksizin, inceleme dışı katılan sanık ... ...'ın inceleme dışı katılan sanık ...'yi, inceleme dışı katılan sanık ...ın inceleme dışı katılan sanık ...'yi, inceleme dışı sanık ...'nin inceleme dışı katılan sanıklar ......ve ...ı, inceleme dışı katılan sanık ...'nin inceleme dışı katılan sanık ... ...'ı kasten yaralama suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 05.02.2018 tarih ve 1144-80 sayılı istinaf başvurularının CMK'nın 279/1-b maddesi gereğince reddine, inceleme dışı katılan sanık ... ...'ın inceleme dışı katılan sanık ...'ye yönelik kasten yaralama, inceleme dışı katılan sanık ... ...'ın sanık ...'ye yönelik kasten yaralama suçlarından verilen beraat hükümleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 05.02.2018 tarih ve 1144-80 sayılı istinaf başvurularının esastan reddi kararı ile, sanık ..., inceleme dışı katılan sanıklar ... ve ... hakkındaki konut dokunulmazlığının ihlali, inceleme dışı katılan sanık ... hakkındaki inceleme dışı katılan sanık ...a yönelik kasten yaralama suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 10.10.2018 tarih ve 1078-1256 sayılı istinaf başvurularının esastan reddi kararı ile kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında maktul ...'ı kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
31.10.2016 tarihinde saat 21.15'te düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 19.15 sıralarında Haber Merkezinin Çubuklu Mahallesi, ... Sokak, 6 numaralı adreste geniş çaplı kavga olduğunu anons etmesi üzerine, Beykoz Asayiş Büro Amirliğine bağlı 6766 ve 6767 kod no'lu ekiplerin bahse konu yere intikal ettikleri, Devriye Ekipler Büro Amirliği görevlilerinin olaya müdahale ettiği, olayın kısmen yatıştığı, konu ile ilgili yapılan araştırmalarda, iki aile arasında geçmişten kaynaklı husumet bulunduğundan dolayı kavga ettikleri ve daha öncede bununla ilgili müracaatlarının bulunduğu bilgisine ulaşıldığı,maktulün başına aldığı darbe sonucu yaralandığı, 112 ekipleri tarafından olay yerinde müdahale edildiği, 112 ekipleri ile yapılan görüşmede, maktulün hayati tehlikesinin bulunduğu, ayrıca konuyla ilgili olarak inceleme dışı katılan sanıklar ... ve ... ...'ın da yaralandığı, 112 ekiplerince hastaneye intikal ettirildiğinin öğrenildiği, ... ailesinden olan katılan ... ile yapılan şifahi görüşmede, 'Kendi ailesinden hafif yaralananlar olduğunu, fakat yaralı şahısların bilgilerini olayın şoku ile şu an hatırlayamadığını, daha önceden aralarında husumet bulunan ..., ..., ... ve ... ... isimli şahıslarla kavga ettiklerini, bu kavga esnasında ismini ... olarak bildiği şahsın kendisinin akrabası olan maktul ...'ın kafasına demir levye ile vurduğunu, şikâyetçi olduğunu,' beyan ettiği, daha sonra yapılan çalışmalarda olayın ikinci tarafı olan ... ailesine ait şahıslardan sanık ..., ..., ... ve ... ... olduklarının tespit edildiği, ... ...'ye telefonundan ulaşıldığı, ekiplere 'Hep birlikte olduklarını' söylediği, şahısların polis merkezine davet edildiği, saat 20.15 sıralarında davete icabet ederek Kavacık Polis Merkezine geldikleri bilgilerine yer verildiği,
31.10.2016 tarihinde saat 23.40'ta düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; aynı tarihte belirtilen adrese 6783 kod no'lu ekibin intikal ettiği, olay yerinin 67157 kod no'lu ekip tarafından güvenliğinin sağlandığı, yaralı ......ve 67157 kod no'lu ekiple yapılan görüşmede, 'Olayın ... Sokak, 5 numaralı ikamet önünde bulunan kaldırımda meydana geldiğini, bahse konu olayın kaldırımda bulunan bir ve iki no'lu bulgu ile ikamet bahçesinde bulunan altı no'lu bulgu ile yapıldığını ayrıca şüpheli şahsın elinde bir adet levyenin bulunduğunu, şüpheli şahsın levye ile beraber olay yerinden ayrıldığını,' beyan ettikleri, ikamet bahçe giriş kapısının sağ tarafında kırmızı leke yoğunluğunun olduğunun görüldüğü, bahse konu olay yerinin iki katlı olduğu, ikametin ikinci katına çıkan merdivenlerin sağ tarafında bulunan demir korkuluğun yerinden sökülmüş yarı yatık vaziyette olduğu, olay yerinin fotoğraflamasının yapıldığı, krokisinin çizildiğinin belirtildiği,
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 29.11.2016 tarih ve 8290 sayılı uzmanlık raporunda; olay yerinden elde edildiği belirtilen 1 bulgu no'lu fırça ile 6 bulgu no'lu demir parçasının tutma kısımları üzerinden epitel hücre olabileceği değerlendirilerek alınan sürüntü örneklerinin üzerinde yapılan incelemede DNA analizlerinden cevap alınamadığı, 2 bulgu no'lu demir parçası üzerinden de DNA profilinin elde edilemediği, 3 bulgu no'lu kan lekesine, 4 bulgu no'lu takke, 5 bulgu no'lu odun parçası ve 6 no'lu demir parçası üzerinde 1 numara verilen kan lekeleri ile 7 bulgu no'lu havlu üzerinde 1 ve 2 numara verilen kan lekelerine ait genotip özelliklerin bir erkek şahsa ait olduğu, 2 bulgu no'lu demir parçası üzerinde 1 numara verilen kan lekesine ait genotip özelliklerin ikinci bir erkek şahsa ait olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği,
05.11.2016 tarihli ölü muayene tutanağında; 31.10.2016 tarihinde Kavacık ilçesinde meydana gelen olayda yaralanarak Medicalpark Hastanesine kaldırılan maktulün hastanede vefat ettiği, hastane morgunda bulunan cesedin 60-65 yaşlarında, beyaz tenli, 110-120 kg civarında, kır kısa saçlı, uzun kır sakallı, mavi gözlü, erkek bir şahsa ait olduğu, ölü katılığının gelişmediği, cesedin sıcak olduğu, ölü lekelerinin vücut arka yüzde, bası görmeyen yerlerde oluşmaya başladığı, frontal üst sağdan başlayıp orta hatta arka pariyetele uzanan 7-8 cm uzunluğunda üzeri santimetrik ipsuture olup sütürler arasında sızıntı şeklinde kanlı erimiş doku parçası sızan yara, sağ gözde periorbital yaygın, sol gözde periorbital az miktarda ekimoz, sağ dudak birleşiminde ve alt dudakta santimetrik boyutlarda ekimoz, sol skapula üst iç kısmında 2x2 cm'lik ekimoz, her iki dirsek iç büklümde, sağ ... sırtında, sağ el sırtında ve sol el bileğinde etrafı ekimozlu enjeksiyon izlendiği, gerekli incelemelerin ve kesin ölüm sebebinin tespiti için klasik otopsi yapılmasına karar verildiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumunu Morg İhtisas Dairesinin 06.02.2017 tarihli otopsi raporunda; 31.10.2016 tarihinde meydana gelen yaralama olayı sonrasında kaldırıldığı hastanede 05.11.2016 tarihinde öldüğü belirtilen maktulün yapılan otopsiden ve tetkiklerden elde edilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında, kanda alkol bulunmadığı, idrarda Metformin, Parasetamol, Metronidazol, Atropin, Ketamin, Lidokain, Midazolam, Pantoprazol, Fenitoin bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin bulunmadığı, maktulün ölümünün küt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği,
09.01.2017 tarihli tutanakta; maktulün oğlu ...'ın vermiş olduğu dilekçede belirtmiş olduğu kamera kayıtlarına ilişkin çevrede yapılan incelemede, olay yerini gösteren kamera kayıtlarına rastlanmadığının belirtildiği,
Tanık ... ... hakkında Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 26.01.2017 tarih ve 8087 sayı ile ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği,
İnceleme dışı katılan sanık ......hakkında Beykoz Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 13.12.2016 tarihli raporda; katılan sanık hakkında düzenlenen Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesince 31.10.2016 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporunda sol göz altı zigoma ödemli, hematom görüntüsü, oksipital orta hatta 1,5 cm düzgün sınırlı olmayan kesi, etrafının ödemli olduğunun kayıtlı olduğu, kafa içi travmatik değişim, kafatası kemiklerinde kırık, iç organ veya büyük damar yaralanması tarif edilmediğine göre, mevcut tıbbi belgelerde tarif edilen yüzeysel yumuşak doku yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, vücudunda kemik kırığı tarif edilmediğinin belirtildiği,
İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 05.04.2017 tarihli raporunda; katılan sanığın sol zigomatik üst kısmında cilt renk ve seviyesine uygun yeterince iyileşmiş yara izlerinin olduğunun görüldüğü, yüz sınırları içerisinde tesbit edilen yara izinin önemli derecede cilt renk ve seviyesini almış olup, belirli bir mesafeden ilk bakışta dikkati çekmediğinden; yüzde sabit iz niteliğinde olmadığının belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen 24.05.2017 tarihli raporda; katılan sanığın 10.05.2017 tarihinde yapılan muayenesinde; sol göz altında lateralde yaklaşık 3 cm uzunluğunda ciltle aynı renkli ciltten çökük üzerinde sütür izleri bulunan nedbe olduğuna göre, 31.10.2016 tarihinde ciltte kesiye neden olan yaralanmasının, kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerde tarif edilen ve kişinin 10.05.2017 tarihinde kurulca yapılan muayenesinde yüz sınırları içerisinde tespit edilen yara izinin belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta fark edildiğine göre yüzde sabit iz niteliğinde olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı katılan sanık ... hakkında Beykoz Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 13.12.2016 tarihli raporda; katılan sanık hakkında Beykoz Devlet Hastanesinin 01.11.2016 tarihli genel adli muayene raporunda: sağ omuz arka yüzde yüzeysel iki sıyrık, kafada sol parietooccipital şişlik olduğunun kayıtlı olduğu, kafa içi travmatik değişim, kafatası kemiklerinde kırık, iç organ veya büyük damar yaralanması tarif edilmediğine göre, mevcut tıbbi belgelerinde tarif edilen yüzeysel yumuşak doku yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişinin üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı katılan sanık ......hakkında Beykoz Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 13.12.2016 tarihli raporda; katılan sanık hakkında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 31.10.2016 tarihli genel adli muayene raporunda; katılan sanık hakkında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesince 31.10.2016 tarihli genel muayene raporunda; sağ kaş lateralde 1 cm kesi, occipital bölgede 3x4 cm ödem,ortasında yıldız şekilli kesi olduğu, beyin cerrahi muayenesinde GKS; 15, bilinç açık, koopere, IR+/+, BBT ve kontrol BBT görüldüğü, şuan için acil NRŞ girişimin düşünülmediği, 2 gün sonra BT raporları ile poliklinik kontrolü uygun olduğunun kayıtlı olduğu, kafa içi travmatik değişim, kafatası kemiklerinde kırık, iç organ veya büyük damar yaralanması tarif edilmediğine göre, mevcut tıbbi belgelerinde tarif edilen yüzeysel yumuşak doku yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun belirtildiği,
İnceleme dışı katılan sanık ......hakkında Beykoz Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 13.12.2016 tarihli raporda; katılan sanık hakkında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesince 31.10.2016 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporunda, sağ kaş lataralinde 1,5 cm vertikal kesi, hassasiyet olduğunun kayıtlı olduğu, mevcut tıbbi belgelerde tarif edilen yüzeysel yumuşak doku yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığını, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği,
Sanık ... hakkında Beykoz Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 13.12.2016 tarihli raporda; sanık hakkında Beykoz Devlet Hastanesince 01.11.2016 tarihli genel adli muayene raporunda, sol ... baş parmak medial yüzde yüzeysel sıyrık, sol ön kol lateral yüzde yüzeysel sıyrık olduğu, aynı hastanenin 01.11.2016 tarihli saat 18.11'deki genel muayene raporunda, sol ... 1. parmak medialde kurutlanmaya başlamış 2 cm çaplı abrazyon, sol ön kol posteriorda kurutlanmaya başlamış 2x10 cm alanda sıyrık alanı, parieta-occipital bölgede sağda 3 cm alanda minimal abrazyon alanı mevcut olduğu, hastanın bu yaralarının tümünün dün olay anında olduğunu ifade ettiği, mevcut tıbbi belgelerden tarif edilen yumuşak doku yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ......Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında ikametinde bulunduğu esnada kapıya vurulduğunu, kapıyı açtığında oğlu ...a ..., ... ve ...'nin arasında bulunan 15-20 kişilik bir erkek grubun ellerinde bulunan demir çubuklarla çocuğunu sıkıştırıp vurduklarını gördüğünü, olayın etkisiyle bağırdığını, bağırınca olay yerine diğer oğulları ... ve ... ile eşi maktulün geldiklerini, merdivenin başından olayı izlediğini, aile yakınlarının ve diğer şahısların bahçeye kadar indiklerini, kendisi de bahçeye indiğinde sanığın elinde bulunan demir çubukla eşi maktulün başından yaralayarak zarar verdiğini, eşinin hayati tehlikesinin devam ettiğini, sanığın ikametlerinin bahçesinde bulunduğu sırada elinde bulunan demir çubukla maktulün başına vurduğunu,
Mahkemede; 1999 yılı depremine kadar Kocaeli'de kaldıklarını, deprem olunca Beykoz ilçesi, Çubuklu Mahallesi'ndeki annesinin evine taşındıklarını, sanık ve çocukları ile aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, olayın olduğu akşam oğlu ... ve ... ile eşi maktul olduğu hâlde evdeyken dış kapıya sertçe vurulduğunu duyduğunu, kapıyı açınca oğlu inceleme dışı katılan sanık ...i inceleme dışı katılan sanık ... ve arkadaşlarıyla 15-20 kişi olduğu hâlde sıkıştırıp duvara ve kapıya çarptıklarını, bunun üzerine 'Yapmayın, etmeyin.' diye bağırdığını, evde olan çocuklarını çağırdığını, evde olan çocukları ... ve ... ile eşi maktulün dışarıya çıktıklarını, ...'ın elinde demir sopa, arkadaşlarının bır kısmının elinde demir sopa, bir kısmının elinde odun sopası olduğu hâlde çocuklarına saldırdıklarını, çocukları ... ve ... ile dövüşmeye başladıklarını, balkon korkuluk demirlerinin koptuğunu, hep birlikte aşağıya düştüklerini, maktulün 'Yapmayın, etmeyin çocuklar,' diye yalvardığını, bu sırada maktulün bahçede olduğunu, sanığın ara sokaktan kopardığı yarım metre uzunluğunda bir iki parmak kalınlığında demir ile merdiven basamağına çıkarak iki eli ile tutup maktulün başına ön taraftan bir kez vurup olay yerinden kaçtığını, maktulün yere düştüğünü, oğlu ...in babası maktulü kucağına alarak 'Baba, baba' diye bağırdığını, bu sırada ...'nin gelerek boru anahtarı gibi demir parçası ile oğlu ...in başına vurduğunu, maktul yere düşünce hepsinin dağıldığını, kimseye vurmadığını,
Katılan ... Mahkemede; maktulün babası olduğunu, olay yerinde olmadığını, olayı görmediğini,
Katılan ... Mahkemede; işte olduğu için olayı görmediğini, arkadaşlarının haber vermesi üzerine eve geldiğini,
Katılan ... Kollukta; 31.10.2016 tarihinde akşam saatinde evlerinin bahçesinde kargaşa olduğunu, ayırmak için araya girdiğinde ...'nin sırtına ve sağ omzuna demir çubukla vurduğunu, olay yerinde babası maktulün yerde yattığını, o kargaşada birisinin 'Ölü var, yaralı var.' diye bağırdığını, bunun üzerine ..., ..., sanık ve 15-20 kişilik grubun gittiğini, olayın sonuna geldiği için kimin kimi darbettiğini görmediğini, babası maktule kimin vurduğunu görmediğini, olay yerinde kimseyi darbetmediğini, ayrıca..., ... ve sanığın ellerinde demir çubuklar olduğunu,
Mahkemede; olayın başlangıcında olmadığını, bitimine yakın geldiğini, kalabalık görünce bahçeye girdiğini, burada ...'nin 'Sen kimsin?' diye yakasına sarıldığını, yanındaki arkadaşı 'Bizden değil.' deyince yumrukla suratına vurduğunu, etrafta 'Ölen var' diye bağrışmalar gelince ... ve...'nın bahçeden çıkıp kaldırıma çıktıklarını,
Katılan ... ... Savcılıkta; ölen ...'ın babası olduğunu, olay sırasında Seyrantepe'de evinde olduğunu, kardeşi katılan ...'ın araması ile Beykoz'a geldiğini, evlerinin önüne geldiğinde aşırı bir kalabalık olduğunu, polislerin geldiğini, kavganın bittiğini, olay yerine geldiğinde babası maktulü ambulansla hastaneye götürdüklerini, kardeşlerinin de yaralı bir şekilde dolaştıklarını, kesinlikle kavgaya karışmadığını,
Mahkemede; olay yerinde kesinlikle olmadığını, annesi ve babasından ayrı yaşadığını, olayın kendisine telefonla haber verilmesi üzerine olay yerine gittiğini, gittiğinde babası maktulü ambulansla hastaneye götürdüklerini, ambulansın arkasından takip ettiğini, kimseye vurmadığını, kimsenin de kendisine vurmadığını,
Tanık ...... Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında ikametinde bulunduğu sırada dışarıdan sesler geldiğini, dışarı çıkıp baktığında üst katta ... ile yeğeni ...ın kavga ettiklerini, şahısların merdivenden düştüklerini, kapıya çıktığında ... ile ...in bahçede tartıştıklarını, araya girmek istediğinde ...'ın elinde bulunan boru anahtarı ile ...in başına vurduğunu, olay yerine ... ve yanında açık adres ve kimlik bilgilerini bilmediği 4-5 kişilik bir erkek grupla geldiğini, ......ile ... tartıştığı sırada ...'nin...in yüzüne yumruk attığını, ...'ın elinde bulunan boru anahtarıyla...in başına vurduğunu, bu sırada sanık ... elinde bulunan demir boruyla dayısı maktul ...'ın başına vurduğunu, maktulün yere düştüğünü ve baygın olduğunu, adı geçen şahısların olay yerinden ayrıldıkları sırada hep bir ağızdan 'Hepinizin kökünü kazıyacağız. defolup gideceksiniz, öldüreceğiz.' şeklinde bağırdıklarını, dayısı maktulü ... elinde bulunan demir boruyla kafasına vurarak yaraladığını,
Mahkemede; katılan ...'in teyzesi olduğunu, sanığı ve inceleme dışı katılan sanığı aynı mahallede oturdukları için tanıdığını, teyzesi ile iki katlı binada altlı üstlü oturduklarını, kendilerinin alt katta oturduğunu, hatırlamadığı bir tarihte akşam saat 20.00-20.30 sıralarında bağırma sesi üzerine dışarıya çıktığını, üst katta balkonda ... ve ...in sözlü olarak tartıştıklarını gördüğünü, ...'ın elindeki demirle ...e vurduğunu, balkondaki demir korkuluk kopunca her ikisi birlikte tahminen 2 metreden aşağıya düştüklerini, kendisi, abisi ve babası her ikisini ayırmaya çalışırken bir anda tanımadığı 15-20 kişinin bahçeye girdiğini, olay yerinin karıştığını, ...'nın demirle...e vurduğunu gördüğünü, ayrıca ... yere düştükten sonra elindeki demirle tekrar ...e vurduğunu gördüğünü, ayrıca ...'ın telefonla babası sanığı arayıp olay yerine çağırdığını, iki dakika sonra sanığın geldiğini, elindeki demir boru olduğu hâlde oradaki çardağın olduğu taraftan eğilerek geldiğini ve elindeki demir boruyu maktulün başına vurduğunu gördüğünü, vurduktan sonra diğerlerinin de onunla birlikte kaçtıklarını,
Tanık...... Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında ikametinde bulunduğu sırada dışarıdan sesler geldiğini, dışarı çıkıp baktığında üst katında ... ile ...in kavga ettiklerini, şahısların merdivenlerden aşağıya düştüklerini, ikametin bahçe kısmında ... ve ...'nin içerisinde bulunduğu kalabalık bir erkek grubun yeğenleri ..., ... ve...e saldırıp darbettiklerini, kavga sırasında ...'in elinde bıçak olduğunu gördüğünü, bu sırada eniştesi maktul ...'nin şahısları ayırmaya çalışıp, şahıslarla konuşmak istediği sırada sanığın elinde bulunan levye ile maktulün kafasına vurduğunu, maktulün yere düştüğünü ve kafasından kan geldiğini, kendisinin 'Eniştem gidiyor, eniştem gidiyor.' diye bağırdığını, bayan olduğu için olaya müdahale edemediğini,
Mahkemede; katılan ...'in ablası olduğunu, ablası ile yaklaşık 20 yıldır altlı üstlü birlikte oturduklarını, kendisinin alt katta oturduğunu, sanığı komşuları olduğu için tanıdığını, eşi ve çocukları ile otururken dışarıdan ses duyunca hep birlikte dışarıya çıktıklarını, baktıklarında üst katta balkonda ... ile ...in kavga ettiklerini gördüğünü, kavga sırasında balkonun demir korkulukları koptuğu için her ikisi birlikte aşağıya düştüklerini, her ikisinin düşmesi ile olay yerinin dolduğunu, rahmetli eniştesi maktulün kavga sırasında ... ile karşılıklı konuştuklarını gördüğünü, maktulün merdivenlerde olduğunu, sanığın bu sırada evin orada olan çardağın tarafından sinsice eğilerek gelip merdivenlere çıkıp arkadan asfalt yollarda olan kırmızı renkli çizgili demir boru ile eniştesi maktulün başına vurduğunu, maktulün yere düştüğünü, sanığın maktule vurduktan sonra hemen çıkıp gittiğini, kavganın 4-5 dakika sürdüğünü, kalabalık olduğu için kimin kime vurduğunu görmediğini,
Tanık ..... Mahkemede; katılan ...'in teyzesi olduğunu, ... ve ...i kavga ederken gördüğünü, birbirlerine yapıştıklarını, o anda ellerinde herhangi bir demir veya sopa parçası olmadığını, sonra her ikisinin balkondan düştüklerini, bu sırada ...'nin kapının geldiğini, ...'nın sözlü olarak kendilerini uyardığını, ... ailesine yönelik olarak 'Babam öldü. Rahat durun kimsiniz' diye konuştuğunu, konuştuktan sonra bahçeden içeri kapının önüne geldiğini, ... ile kavga ederken ...'ı ayırmak isterken isimlerini bilmediği ...'ın 3-4 arkadaşı ellerinde sopalarla geldiğinde, onların ... ve...e vurduklarını, bu sırada ...'ın cep telefonu ile babası sanığı aradığını, 60 saniye kadar sonra babası sanığın kavganın olduğu yere sinerek çardağın olduğu yerden elinde demir levye olduğu hâlde geldiğini, maktulün yan tarafından başına elindeki demir levye ile bir kez vurduğunu ve hemen olay yerinden kaçıp gittiğini, maktulün yere düştüğünü, ...in yatan babasının başını tutarken...'nın gelip ...e odunla vurduğunu, onunda olay yerinden kaçtığını, olayın bir veya bir buçuk dakika kadar sürdüğünü, ... ...'nin olay yerinde olmadığını, ... ...'nin olayın sonuna doğru geldiğini,
Tanık..... Mahkemede; maktulün bacanağı olduğunu, iki katlı evde birlikte oturduklarını, kendisinin alt katta, maktulün üst katta oturduğunu, sanığı da yaklaşık 20 yıldır tanıdığını, her iki aile arasında evin önüne aracın park edilmesi yüzünden zaman zaman ufak tartışmalar olduğunu, olayın olduğu gün saat 20.30-21.00 sıralarında evde iken kavga sesleri geldiğini, dışarı çıktıklarında yeğenleri ..., ...,...'ın başlarından kan aktığını gördüğünü, ...'nın ...e elindeki demirle vurduğunu, ...'ın orada birilerini vurduğunu net şekilde görmediğini, sanığın kavganın sonuna doğru eğilmiş vaziyette evin merdiveninin iki basamağına kadar çıkıp oradan elinde beyaz kırmızı fosforlu demir ile maktulün başına çaprazından vurduğunu ve olay yerinden kaçıp gittiğini, maktulü hastaneye götürdüklerini, götürdükten sonra polislerin geldiğini, ... ...'yi olay yerinde görmediğini, ...'ın kaçmakta olan sanığa 'Ne yaptın?' diye söyleyip saldırdığını duyduğunu ve gördüğünü, ...'ın kimseye vurduğunu görmediğini,
Tanık .... Kollukta; çay ocağında çay içerken arkadaşlarından birisine telefon geldiğini, koşarak çıktığını, arkasından kendisinin de çıktığını, AK Parti binası önüne gelince karşılıklı iki kalabalık grup olduğunu, çevrede toplanmış insanlarda olduğunu, kalabalık grubun bir tarafında ... ve ... ...'yi dururlarken gördüğünü, ... ve ...'ın bulunduğu gruptaki başka kişileri görmediğini, kişilerde harhangi bir darbedilmiş izlenimi görmediğini, karşı taraftaki şahısları tanımadığını, karşı taraftaki şahıslardan bir tanesinin gözünün altının şiştiğini, tarafların ayrıldığını, ancak birbirleri ile hâlen sözlü münakaşa ettiklerini, 3-5 dakika sonra tarafların birbirlerine girdiklerini, o kalabalık içerisinde bazılarının elinde sopalar olduğunu, havanın karanlık olduğunu, şahısların net seçilemediğini, ...'yi kalabalık grup içerisinde gördüğünü, ancak elinde bir şey olmadığını, ...'ında ayırmaya çalıştığını, kavganın 10 saniye kadar sürdüğünü, kalabalık biraz birbirinden ayrıştığında kalabalığın içine daldıklarını ve ayırmaya çalıştıklarını, sol gözünün altı şiş olan kirli sakallı 25 yaşlarında olan genç şahsın elinde mavi renkli yaklaşık 1 metre boyunda 4x4 cm profil demiri gördüğünü, şahsa 'Dur' diye bağırdığını, şahsın durduğunu, olaylar biraz yatışınca yerde yatan iki kişi gördüğünü, yanında yerde olan sakallı yaşlıca şahsın kafasında kanama olduğunu, tarafların iyice ayrıldığını, ambulans çağırdıklarını, olay esnasında ve sonrasında sanığı hiç görmediğini,
Mahkemede; evin önünde kalabalık olduğunu gördüğünü, olay yerine gittiğinde ...'yi elleri cebinde orada gördüğünü, o an kavga bitmiş gibi olduğunu, evin merdivenlerinin biraz ilerisinde sol gözünün altında hafif şişlik olan erkek şahsın elinde demir boru olduğu hâlde havaya kaldırmış görünce indirmesini söylediğini, bir süre sonra tekrar olay yerinin karıştığını, tanık ... ile ayırmaya çalıştıklarını, yerde sakallı kafasından yaralanmış birini yatarken gördüğünü, buz ve tampon getirdiğini, bu kişiye kimin vurduğunu görmediğini, en az 8-10 kişinin birbirine girdiğini, havada bir şeyler uçuştuğunu, kavganın 10-15 saniye sürdüğünü, sanığın olay yerinde olup olmadığını hatırlamadığını,
Tanık... .... Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında telefonla görüşürken ... ...'yi AK Parti binasına doğru koşarken gördüğünü, kendisinin de peşinden gittiğini, AK Parti binasına giderken binanın çaprazında mahalleden tanıdığı maktulün ikamet ettiği apartmanın önünde ... ve ...'yi gördüğünü, tartışırken görünce yanlarına gittiğini, binanın bahçesinde de bir kalabalık olduğunu, ... ve ...'ın bu kalabalıkla tartıştığını, bu şahısların maktulün akrabaları olduğunu ve aynı binada oturduklarını bildiğini, bu kişilerden sol kaşında kan olan erkek bir şahsın elinde uzun bir sopa gibi bir şey olduğunu, ...'nin bu kalabalığa 'Acım taze niye böyle yapıyorsunuz?' dediğini, sonra birden ... ile bahçedekiler arasında birden kapı ağzında arbede yaşandığını, ...'ın da bu arbedeye karıştığını ve kavga etmeye başladığını, sanığın olay yerine geldiğini, kavganın içerisine girdiğini, sanık geldiğinde elinde hiçbir şey görmediğini, çevredekilerde ayırmak için araya girince sayının iyice arttığını, alanında dar olduğunu, ... ...'nin yerde dayak yiyen birini ayağa kaldırdığını, 'Git buradan.' dediğini,
Mahkemede; evin önünde 6-7 kişinin olduğunu, iki veya üç kişinin yüzünün kanadığını, ...'nin kaldırımın üzerinden...ailesine yönelik 'Niye böyle yapıyorsunuz? Daha acımız taze' diye söylediğini duyduğunu, tanık ...'ın ...'ı 'Eve git geliyorum.' diye ittiğini, bu sırada ...'ın amcası tanık ...'ın yanına gelerek 'Bak amca kafama ne yaptılar?' diye söyleyip kafasını gösterirken o anda sanığın geldiğini, elinde herhangi bir şey olmadığını, kaldırımdan evin olduğu bahçeye girdiğini, arkasından kendisinin ve tanık ...'ın bahçeye girdiğini, tanık ...'ın yerden birisini kaldırıp 'Git eve geliyorum.' dediğini, yerden kaldırdığı kişinin kim olduğunu bilmediğini, karanlık olduğu için görmediğini, ... ailesinin elinde demir sopa veya benzeri bir şey görmediğini, hatırladığı kadarıyla birkaç kişinin elinde fırça sopası olduğunu hatırladığını, ...'nin elinde herhangi bir alet olmadığını, bir bayan 'Öldü, vuruldu.' gibi bağırınca bu ses üzerine ortalığın durulduğunu, herkesin birbirinden uzaklaştığını,
Tanık ... Savcılıkta; olay tarihinde inceleme dışı katılan sanık ...'ın kullandığı araçla evlerine doğru giderken Kavacık'taki Opet Petrol istasyonunun önünde kırmızı ışıkta durduklarını, yeşil yandığı için hareket ettiklerini, bu esnada inceleme dışı katılan sanık ...ın aracını önlerine kırarak kendilerini geçtiğini, ...'ın ileride ...in yanında durarak 'Ne yapıyorsun?' dediğini, ...in de 'Beni seni görmedim. Bak işine.' deyip geçtiğini, evlerinin oraya vardıklarında ...'ın ...in yanına gittiğini, yine 'Ne yapıyorsun?' dediğini, ...'ın eliyle ...i ittiğini, ...in de karşılık vererek onu ittiğini ve 'Eve gidiyorum.' dediğini, ...in evinin bahçesine girdiğini, ...'ın da bahçeye girdiğini, birbirlerini iterlerken merdiven korkuluğunun kırıldığını, birlikte yere düştüklerini, bu esnada sesi duyan kişilerin gelmeye başladığını, evden maktul ve katılan ... ile ismini bilmediği iki oğlunun çıktığını, etraftaki komşular ve vatandaşların da geldiğini, havanın karanlık olduğunu, bu esnada ...'nin geldiğini, sanığı da bir ara gördüğünü, karanlıktan dolayı kimin kime vurduğunu görmediğini, maktulün kalabalığın içerisinde kavga edenleri ayırmaya çalıştığını, maktule vurulduğunu görmediğini, maktulü en son ambulans geldiğinde duvarın dibinde yerde yatarken gördüğünü, hakaret ve tehdit içeren bir söz söylendiğini hatırlamadığını,
Mahkemede; ... soyadlı kişiler ile...soyadlı kişileri mahalleden komşuları oldukları için uzun süredir tanıdığını, olay günü başlangıçta ...'ın kullandığı araçla eve gelirken Çubuklu'da arkadan korna çalınıp araçla üzerlerine doğru kırıldığını, arkadaki aracı ...in kullandığını, bu nedenle aralarında sözlü atışmaları olduğunu, sonra evlerinin önlerine geldiklerini, orada da devam ettiklerini, ayırmaya çalıştığını, her ikisinin de tartışarak ...in evine doğru gittiklerini, ...in evinin kapısına geldiğinde ...'ın arkasında olduğunu, ne olduysa herhalde itiştiklerini, balkon korkuluğunun koptuğunu, her ikisinin en fazla bir buçuk metre yükseklikten aşağıya düştüklerini, herhalde ses üzerine...ailesinden evde olanların dışarıya çıktığını, evden çıkanların bazılarının ... ve ... arasındaki kavgayı ayırmaya çalıştığını, bazılarının ise kavgaya katıldıklarını, sanığı bahçeye girerken gördüğünü, elinde bir şey görmediğini, ...'nin oradakilerle kavga ettiğini, maktulün ne şekilde yaralandığını görmediğini, etraftan komşuların geldiğini, herkes araya girince kavganın bittiğini, ... ailesinin elinde demir sopa veya sopa gibi bir şey görmediğini,
Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ... ... Kollukta; 31.10.2016 tarihinde akşam saatinde eşiyle birlikte alışveriş yaptığını, ... Sokak üzerinde yürürken sokak üzerinde polis ekiplerinin olduğunu, daha sonra olay yerinde sanığı gördüğünü, sanıkla birlikte ikametlerine gittiklerini, daha sonradan öğrendiği kadarıyla sanığın, inceleme dışı katılan sanıklar ... ve...'nın ..., ..., ..., ..., ... ve ......tarafından sopa ile darbedildiklerini öğrendiğini, olay esnasında olay yerinde olmadığını,
Tanık ... ... Kollukta; 31.10.2016 tarihinde akşam vakti hava kararmışken soyadları...olan kişilerin binasının önünden tartışma sesleri geldiğini, eski komşuları olduğu için o tarafa yöneldiğini, kendisinin bu mahalleden 10 yıl önce taşındığını, kardeşi ...'yi ve diğer kardeşinin oğlu ...'ı orada gördüğünü, ... ...'ı görünce kendi insanlarının...ailesi ile tartıştıklarını anladığını, her iki tarafa da bağırdığını, 'Derdiniz ne?' dediğini, ...'ın kafasına bakarken kardeşi sanığın geldiğini, kendisine 'Abi bunlar yine mi ...'ı dövdüler.' dediğini, sanığın binanın avlu girişindeki basamağa takılınca yere düştüğünü, ...'ın arkasında olduğunu, sanık yere düşünce ...'ın birden 'Babama vurdular.' diye koştuğunu, ... hareketlenince karşı tarafında ...'a koştuğunu, kardeşi...'nın da içeriye girdiğini, orada bir arbede yaşandığını, o kalabalıkta ve karanlıkta kimin kime vurduğunun belli olmadığını, yerde arkası dönük olan birini kaldırmak istediğinde kardeşi sanığın olduğunu gördüğünü, karanlık nedeniyle kim olduğunu bilmediği bir erkek şahsın elinde bir demir sopa olduğunu, çevredeki kalabalık olaya müdahale edince tarafların ayrıldığını, sonra yerde bahçe kapısı dibinde maktulü yerde gördüğünü,
Mahkemede; olayın olduğu mahallede oturmadığını, olayın olduğu yere yaklaşık 200 metre uzaklıkta bulunan çay ocağında bulunduğu sırada saatin tahminen 17.00-18.00 sıralarında biraz ilerlerindeki AK Parti binasının önünde kavga olduğu söylenince koşarak kavganın olduğu söylenen yere gittiklerini, kavganın söylenen yerde değil...ailesinin evlerinin önünde olduğunu anladıklarını, ... ile yeğeni ...'ın tartıştıklarını görünce yanlarına gittiiğini, her ikisine de kızdığını, ölen maktulü de orada gördüğünü, kızınca yeğeni ...'ın 'Amca bak ne yaptılar' diye söyleyip kafasını gösterdiğini, kafasının kanadığını, olay yerinin kalabalık olduğunu, ...'ın bu sırada kendisine 'Babam geldi.' dediğini, tökezleyerek birisinin bahçeye girdiğini gördüğünü, ancak karanlıktan kardeşi sanığın olduğunu anlamadığını, etraftakilerin 'İlyas geldi.' diye bağırdıklarını, bu sırada katılan ...'in da balkondan 'Kavga etmeyin.' diye bağırdığını, kavgayı ayırmak için araya girdiğinde yerde yatan birisini boğazından tutarak kaldırdığında abisi sanığın olduğunu gördüğünü, yine katılan ...'in eşi maktul için 'Kafasına vurdular, öldürdüler, kafası kanıyor' diye bağırmaya başlayınca döndüğünde maktulü yerde yatarken gördüğünü, maktul ambulansa bindirilene kadar orada olduğunu, olayın bir dakika bile sürmediğini,
İnceleme dışı katılan sanık ......müdafisi huzurunda Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında araçla tek başına eve giderken Kavacık Mahallesi, Orhan Veli Kanık Caddesi'nde bulunan ışıklarda beklediğini, önünde üç tane araç olduğunu, yeşil ışığın yandığını ve önündeki hiçbir aracın ilerlemediğini, bunun üzerine kornaya basıp sol tarafa geçip yoluna devam ettiğini, ışıklarda hemen önünde bulunan aracın daha sonra arkasından geldiğini, selektör yaptığını, kornaya bastığını, kendisinin de Şok Market'in önünde durduğunu, aracın da sol tarafında durduğunu, araç sürücüsünün ... olduğunu burada gördüğünü, ...'ın kendisine hitaben, 'Benim olduğumu görüpde mi kornaya bastın?' dediğini, bunun üzerine kendisine 'Senin olduğunu bilseydem kornaya basmazdım.' dediğini ve yoluna devam ettiğini, ikametinin garajına aracını park ettiğini, kapıyı açıp araçtan indiğini, ...'ın elinde bulunan boru anahtarı ile kendisine hitaben 'Senin derdin ne?' dediğini, ...'a 'Git.' dediğini, evine doğru giderken ...'ın kolundan tutarak birkaç defa kendisini geri çektiğini, yine durmadığını, evinin merdivenlerinden yukarı çıktığını, evinin kapısın açtığını, bu sırada ...'ın sağ omzundan tutarak kendisini geriye çektiğini, balkon demirine tutunduğunu, balkon demirinin koptuğunu, birlikte aşağıya düştüklerini, ...'ın yerden kalktığını, kendisine vurmaya başladığını, daha sonra dengesini kaybettiğini, yerden kalktığını, döner dönmez orada bulunan ...'nin elinde bulunan demir boru ile kafasının arka tarafına ve yüzüne vurduğunu, sesine evdekilerin çıktığını, abisi ......kendilerini ayırırken ...'nin elindeki demir boruyla onun da kafasına vurduğunu, daha sonra kendilerini ayırmaya kardeşi ... ve babası maktulün geldiğini, sanığın elinde bulunan demir boru ile babası maktulün kafasına vurduğunu, babasının darbenin etkisiyle yere düştüğünü görünce hemen koştuğunu, ...'ın kendilerine hitaben, 'Sizin hepinizin kökünü kazıyacağım. Hepinizi geberteceğim.' diyerek tehdit ettiğini, ...'ın yanında araçta ...'un olduğunu, olay yerinde kimseyi darbetmediğini,
Mahkemede; ... ailesi ile aralarında herhangi bir husumet olmadığını, sadece zaman zaman evin önüne park yüzünden sözlü tartışmaların olduğunu, olayın olduğu gün aracı ile evine giderken Beykoz Çubuklu'da önünde duran aracın yeşil ışık yanmasına rağmen hareket etmemesi üzerine kornaya bastığını, sonrasında yoluna devam edip evinin olduğu yere geldiğini, arkasındaki araçta inceleme dışı katılan sanık ...'ın olduğunu, yanında tanık ...'ın olduğunu, araçtan indiğinde ısrarla ...'ın üzerine geldiğini, elinde boru anahtarı olduğunu, kendisine 'Niye korna çaldın?' diye kızdığını, ...'a 'Seni görsem çalmazdım.' demesine rağmen tavırlarında ısrarcı olduğunu, uğraşmak istemediğini, evinin bulunduğu bahçeye girdiğini, arkasından çekiştirdiğini, yine umursamadığını, balkon merdivenlerinden ikinci kata çıktığını, ...'ın arkasından geldiğini, arkasından çekerek geriye çektiğini, bu esnadan evlerinin kapısına sertçe vurduğunu, geri çekmesi ile birlikte balkon demirlerine tutunmak istediğini, eski olduğu için balkon demirlerinin koptuğunu, ... ile birlikte balkondan aşağıya düştüklerini, yerden kalkmak isterken ...'ın elindeki boru anahtarı ile sol şakağına vurduğunu, yaralandığını, tekrar sendelediğini, doğrulmak isterken bu defa arkasından başına vurduğunu, o anda muhtemelen olay yerinde olan ...'nin vurduğunu, o sırada sesler üzerine evde bulunan annesi , babası, maktul ve kardeşlerinin dışarıya çıktıklarını, bahçedeyken o sırada sanığın elinde kaldırımlarda park edilmesin diye vatandaşların kendisinin yaptığı kırmızı beyaz boyalı demir parçası ile hızla geldiğini ve babası maktulün başına vurup yere düşmesinden hemen sonra kaçtığını gördüğünü, sonrasında babası maktulle ilgilendiğini, sanığa vurmasının söz konusu olmadığını, maktule vurup hemen gittiğini, ...'a vurmadığını, aksine boru anahtarı ile ...'ın kendisine vurduğunu, arkasından aldığı darbeyi de o an sadece orada olan ...'den almış olabileceğini, kendisine vuran ve maktulü öldüren kişilerden şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini,
İnceleme dışı katılan sanık ......Kollukta; 31.10.2016 tarihi akşamı evde bulunduğu sırada kapıda gürültü sesi duyduğunu, annesi katılan ...'in 'Ne oluyor orada?' deyince hemen dışarıya çıktığını, kapının önünde kalabalık olduğunu, aşağıya indiğinde karşısında ...'yi gördüğünü ona 'Ne oluyor?' dediğini, ...'nın hiçbir söylemeden elindeki bir cisimle kafasına vurduğunu, babası maktulün araya girerek 'Ne oluyor burada, çıkın gidin.' dediğini, hemen polisi aramak istediğini, o esnada ...'ın kafasının arka kısmına boru anahtarı ile vurduğunu, yere düştüğünü, hemen ayağa kalktığını, arkasına döndüğünde ... ve yanında tanımadığı iki şahsın olay yerinden kaçtıklarını, ...'nin babası maktule 'Hepiniz buradan gideceksiniz.' dediğini, babasına doğru döndüğünü, baktığında sanığın elinde bulunan demir boru ile maktulün kafasına vurduğunu, maktulün yere yığıldığını, ...ın maktule sarıldığını, o anda ...'nin hâlâ ...e vurmaya devam ettiğini, ... giderken bahçenin dışarısından kendilerine doğru 'Sizin kökünüzü kazıyacağım. hepinizi geberteceğim.' dediğini, daha sonra kalabalığın dağıldığını, polisi aradığını, kimseye vurmadığını, hakaret ve tehdit etmediğini,
Mahkemede; ... ailesi ile 2000 yılından itibaren Beykoz Çubuklu'da aynı sokakta oturduklarını, normalde aralarında bir husumet bulunmadığını, fakat son zamanlarda kendilerinin otobüslerini, arabalarını evlerinin önüne park etmeleri yüzünden sanığın kardeşleri... ve ... ... ile sözlü tartışmalarının olduğunu, bunun dışında bir husumet olmadığını, olayın olduğu 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında evdeyken evin dış çelik kapısının çok sert şekilde vurulmaya başladığını, annesi katılan ...'in kapıyı açtığını, annesi çığlık atınca babası maktul, kendisi, kardeşi ... ile birlikte dışarıya çıktıklarını, dışarı çıktığında kardeşi ...in yerde başında ... ve tanımadığı iki üç arkadaşı olduğu hâlde kavga ederken gördüğünü, kardeşi ...'nin diğer kardeşi ...i kurtarmaya çalıştığını, bu sırada bahçede ...'nin elinde demir olduğu hâlde ...'nin üzerine doğru gittiğini görünce kendisi ve babası maktulün...'nın önüne geçip engellediklerini, bu sırada ...'ın bahçeden çıkıp kaldırımda beklemeye başladığını, babası maktule doğru ne oldu diye merak edip bakmak isterken evlerine ait balkondan kopan demir parçası ile ...'ın bir anda başına vurduğunu, yere düştüğünü, tekrar ayağa kalktığını, bu sırada sanığın elinde demir boru olduğu hâlde hızlıca bahçeye girip babası maktulün başına yan taraftan bir kez vurduğunu gördüğünü, babasının yere düştüğünü, sanığın maktule vurduktan sonra hemen kaçtığını, kaldırımda bulunan ...'ın arkadaşları ile tekrar kendilerine saldırmak için hamle yaptıkları sırada seslere etrafta toplananlar olduğunu, toplananlar 'Adam ölüyor.' diye bağırmaya başlayınca bırakıp kaçıp gittiklerini, babası maktulün başına demir boru ile vuranın sanık olduğundan emin olduğunu, bizzat gördüğünü, maktulün olaydan sonra 05.11.2016 tarihinde vefat ettiğini, olayda ... ve sanığa kesinlikle vurmadığını, kendisine sadece ...'nin vurduğunu, maktulü öldüren sanıktan, kendisine vuran ...'den ve ...'dan da şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini,
İnceleme dışı katılan sanık ......Kollukta; 31.10.2016 tarihinde akşam saatinde evde olduğu esnada dışardan bağırma sesi duyduğunu, koşarak dışarı çıktığını, abisi ...ın ikametin bahçesinde balkonun alt kısmında yerde yattığını, abisinin üzerinde ...'nin olduğunu, ...'ın elindeki demirle abisine vurduğunu, ayırmak için ...'ı tuttuğunda elinde bulunan demir sopa ile yüzüne vurduğunu, yere düştüğünü, tekrar kalktığında babası maktulü vurduklarını duyduğunu, babasının yanına gittiğinde bayılmış vaziyette yerde yattığını gördüğünü, babasına kimin vurduğunu görmediğini, kalabalığın dağıldığını olay yerine ambulans ve polisin geldiğini, kimseyi darbetmediğini, tehdit ve hakaret etmediğini,
Mahkemede; olay akşamı evde olduğunu, dışarıdan bağrışma sesleri gelince koşarak dışarı çıktığında kendilerine ait bahçede abisi ...i yatarken gördüğünü, üzerinde 3-4 kişinin olduğunu, dövdüklerini, bir tanesinin ... olduğunu, diğerlerini tanımadığını, ayırmak için ...'ı tutup duvara yasladığını, o esnada elindeki demir ile başına vurduğunu ve yaralandığını, babası maktule kimin neyle vurduğunu görmediğini, ... ve sanığa vurmadığını, kendisine vuranın sadece ... olduğunu, kendisine vuran ... ve babası maktulü öldürenden şikâyetçi olduğunu, davaya da katılmak istediğini,
İnceleme dışı katılan sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.10 sıralarında Kavacık Mahallesi, Orhan Veli Kanık Caddesi üzerinde bulunan Opet benzinliğinin önünde bulunan ışıklarda beklediği esnada arkasında beyaz renkli, plakasını bilmediği, arkasında Vip Klim yazısı bulunan Citroen marka araç olduğunu, araç sürücüsünün mahalleden tanıdığı ...ın olduğunu, yeşil ışığın yandığını, aracıyla yavaş bir şekilde ilerlerken arkasından gelen bu aracın şiddetli bir şekilde selektör yaptığını ve kornaya bastığını, bunun üzerine kendisinin de araç ile hızlandığını, bu aracın Şok Market önünde kendisini geçtiğini, ...ın camı açarak kendisine 'Adam gibi gitsene lan.' dediğini, kendisinin de ...e 'Bak işine.' diyerek yoluna devam ettiğini, ...in aracıyla ... Sokak'a girdiğini, evinin önüne yanaştığını, kendisinin de aracıyla ... Sokak üzerinde seyir hâline geçtiğini, ...in aracını durduğunu ve aracından indiğini, el işaretiyle 'Dur lan dur.' dediğini, durduğunu, aracından indiğini, ...e 'Ne oldu?' dediğini, bunun üzerine ...in 'Lan velet amcan yetmedi, trafikte bide sen mi karşıma çıkıyorsun? dediğini, bunun üzerine 'Ne diyorsun sen?' dediğini, ...in kendisine bağırmaya başladığını, iteklediğini, ikametinin bahçesinde kendisini demirlere ittiğini, demirlerin kırıldığını, yere düştüğünü, ses üzerine ...in ikametinde bulunan herkesin dışarıya çıktığını, ikametten dışarıya çıkan ..., maktul, ..., ... ve ...'ın demir boru, sopayla kafasına ve sırtına vurarak kendisini darbetmeye başladıklarını, kendisine 'A... koyduğumun oğlu, şerefsiz, orospu çocuğu,' dediklerini, daha sonra olay yerine babası sanık ve amcası inceleme dışı katılan ...'nin geldiğini, babası sanık ve amcasının kendisini kurtarmaya çalıştıkları sırada ismini saydığı kişilerin amcası ve babası sanığı da darbettiklerini, mahalle sakinleri araya girince olay yerinden kaçıp evlerine gittiklerini, daha sonra şikâyetçi olmak için polis merkezine geldiklerini, olay yeri karanlık, dar ve kalabalık olduğu için maktulün kafasını...ailesinin kendisinin kırmış olabileceğini,
Mahkemede; ... ailesi ile uzun yıllardır aynı sokakta oturduklarını, onların 1999 yılında meydana gelen depremden sonra İzmit'ten geldiklerini, 3-4 yıl öncesine kadar hiçbir sorunlarının olmadığını, son 3-4 yıldır ufak ufak sınır ihtilafı ile arabaların park etmesi yüzünden sorunlar çıkmaya başladığını, olayın olduğu 2016 yılının Ekim ayında yanında arkadaşı tanık... olduğu hâlde Beykoz'da kullandığı araçla giderken arkasından sürekli kornaya basılıp selektör yapıldığını, aracı yanaştırınca arkasından sürekli korna basan ve selektör yapan aracın geçtiğini, geçerken da ......olduğunu gördüğünü, ikisi de aynı sokakta oldukları için arka arkaya bulundukları sokağa girdiklerini, araçtan indikten sonra kendisine 'Gel lan buraya.' dediğini, kendisinin yaşca oldukça büyük olduğu için kötü bir şey yapacağını düşünmediği için yanına gittiğini, 'Siz mahallede gözümüze battığınız yetmiyor mu bir de bu şekilde trafikte karşıma çıkıyorsun, amcan yetmedi sen de mi başladın lan velet gibi konuşup küfrettiğini,' küfretmemesi için uyardığını, bu yüzden tartıştığını, aralarında itiş kakış olduğunu, bu yüzden onların bahçesine düştüklerini, ayağa kalktığını, ...in kendisini eve çıkıştaki demir korkulukların olduğu yere sürüklediğini, korkuluğun koptuğunu, ikisinin de yere düştüğünü, acıdan bağırdığını, bu sefer evde bulunan ailesinin dışarıya çıktığını, elinde demir sopa olan...in sırtına ve başına vurduğunu, ...'nin de ahşap sopayla vurduğunu, ...in de yumrukla vurduğunu, bu şekilde kavga olurken amcası...'nın kendilerini ayırmak için yanlarına geldiğini, fakat onun da başına vurduklarını, karanlık olduğu için kimin vurduğunu göremediğini, kavga sesleri üzerine etraftan insanların geldiğini, bu sırada büyük amcası ...'ın da geldiğini, başındaki yarayı amcası ...'a gösterirken babası sanığın yetiştiğini, birisinin babasının kafasına vurduğunu, vurması ile tökezleyip yere düştüğünü, tekrar ortalığın karıştığını, kendisi, babası sanığın ve annesinin olay yerinden ayrılıp şikâyet için karakola gittiklerini, ...in yumrukla, ... ve ...'nin ise demir ve ahşap sopayla vurduklarını, anneleri ...'in vurmadığını, ...'yı olay yerinde görmediğini, ... dâhil kimseye vurmadığını, bir ara baktığında babası sanığı ve maktulü yerde gördüğünü, arkadaşlarından olay akşamında kimsenin olmadığını, kavga etmeyede gitmediğini,
İnceleme dışı sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; 31.10.2016 tarihinde saat 20.00 sıralarında çay ocağından çıktığını, ... Sokak üzerinden yürüyerek evine gittiği sırada yeğeni ...'ı ..., maktul, ..., ..., ... ve ...ın darbettiklerini gördüğünü, 'Ne yapıyorsunuz siz? yapmayın.' dediğini, yeğenini kurtarmaya çalıştığını, o kargaşada başına sopa ile darbe aldığını, fakat kimin vurduğunu görmediğini, darbenin etkisiyle yere düştüğünü, ismini saydığı kişilerin kendisine 'S..r git, orospu çocuğu.' dediklerini, ellerinde sopa olduğunu, yerde iken ellerindeki sopalarla kendisini darbettiklerini, mahalle sakinlerinin araya girdiğini, daha sonra olay yerinden evlerine gittiklerini, kendileri şikâyetçi olmak için polis merkezine geldiklerini, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini,
Mahkemede; 1980 yılından itibaren ve hâlen Beykoz ilçesi, Çubuklu Mahallesi, ... Sokak üzerinde ikamet ettiğini, sanığın abisi olduğunu, ... ailesini de aynı sokakta oturdukları için uzun yıllardır tanıdığı kişiler olduğunu, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, fakat kendilerine ait otobüsleri zaman zaman kendilerine ait yere park etmelerine rağmen...ailesinin oraya park etmeyelim diye sözlü tartışma çıkardıklarını, bunun dışında herhangi bir sorun olmadığını, olayın olduğu gün 200 metre uzaklıkta çay bahçesinde oturduğunu, sonrasında çıkıp eve giderken...ailesinin evinin önünden geçmek zorunda olduğunu, evlerinin önüne geldiğinde abisi sanığın oğlu ...'ı...ailesine ait evin bahçesinde kaldırımın yanında inceleme dışı katılan sanıklar ..., ... ve ... ile tartışırken gördüğünü, üçünün ...'a vurduğunu, bunun üzerine araya girerek ayırdığını, kendisi araya girince üçünün de durduğunu, bu sırada evden ailenin hepsinin çıktığını, yaşlı olduğu için amca dediği maktule '... amca 20 gün önce babam vefat etti, taziyeleri kabul ediyorum. Niye böyle yapıyorsunuz?' dediğinde kendisine 'S...r git buradan kökünüzü kazıyacağız.' deyip yumruk attığını, çocukları ..., ... ve ... herhalde babalarına vuracağımı zannederek kendisine saldırdıklarını, arkasından başına darbe aldığını, darbe nedeniyle yüzükoyun yere düştüğünü, yere düştüğünde de vurulduğunu, sadece ...in elinde demir sopa gördüğünü, onun kendisine vurduğunu tahmin ettiğini, yerden kalktığında 'Adam ölüyor.' diye bağrışma seslerinin geldiğini, yerden kalktığında abisi sanığı olay yerinde gördüğünü, elinde herhangi bir şey olmadığını, 'Bunlar kalabalık, 7 erkekler başımıza iş açmayalım.' diyerek olay yerinden ayrılıp karakola gittiklerini, maktulün kimin tarafından ne şekilde yaralandığını görmediğini, kimseye vurmadığını, elinde herhangi bir şey olmadığını, kendisine de muhtemelen ...in vurduğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; inceleme dışı katılan sanık ...'nin oğlu olduğunu, evde otururken eşinin dışarıda bağrışma sesleri olduğunu söylediğini, camdan baktığında ... Sokak'ın başında ikametine 20-25 metre uzaklıkta kavga olduğunu gördüğünü, aşağıya indiğini, kavganın olduğu yere doğru gittiğinde oğlu ...'ın ve kardeşi ...'nin ..., ..., ..., ..., ... ve ......tarafından sopalarla darbedildiğini gördüğünü, oğlunu ve kardeşini kurtarmaya çalıştığını, fakat ismini saydığı kişilerin ellerindeki sopalarla kendisine vurmaya başladıklarını, mahalle sakinlerinin araya girdiğini, buradan eve giderken ... ...'nin geldiğini, ...'ı da yanına alarak evine gittiğini, daha sonra kendileri şikâyetçi olmak için polis merkezine geldiklerini, hakkında yapılan suçlamaları kabul etmediğini, olay yerinde kimseyi darbetmediğini, ayrıca maktul ...'ın kafasına sopa ile vurmadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, kardeşi ve oğlunu dövdüklerini duyunca olay yerine gittiğini, yakın olduğu için hemen vardığını, karşı tarafın eskiden beri çocuk mevzusundan husumetli oldukları kişiler olduğunu, olay yerine vardığında oğlunu dövdüklerini, ellerinde levyeler olduğunu, kardeşinin oğlunu kurtarmaya çalıştığını, kimseye vurmadığını, ayırmaya çalıştığını, mahallenin yardımı ile oğlunu ve kardeşini kurtardığını, zira onların çok kalabalık olduğunu, ölen kişinin kafasına kendi yakınlarının da vurmuş olabileceğini, oğlunun demir çubuklarla sırtına ve kafasına vurduklarını, çocuğuna bunu üçüncü yapışları olduğunu, kalabalıkta şahsı görmediğini ve vurmadığını, ölen kişiyi mahalleden dolayı tanıdığını,
Mahkemede; yaklaşık 40 yıldır adresini verdiği Beykoz ilçesi, Çubuklu Mahallesi'nde bulunan yerde ikamet ettiğini, ... ailesinin de 1999 yılında olan depremden sonra tahminen 2000 yılında kendisinin oturduğu ... Sokak'a gelerek yerleştiklerini, o tarihten itibaren aynı sokakta olduklarını, kendileri ile aralarında herhangi bir husumet olmadığını, 31.10.2016 tarihinde olan bu olaydan önce yaklaşık 3-4 yıl öncesinden itibaren ise isimlerini hatırlamadığı...ailesinin gençlerinin oğlu olan ve hâla askerde olan ... ile sıkıntı yaşamaya başladıklarını, ... ailesinden iki tanesi ile...ailesinin akrabası olan... soyadlı aileden birisinin ...'ı dövdüklerini, bu nedenle bir gerginlik olduğunu, inceleme dışı katılan sanık ...'nin kardeşi olduğunu, 31.10.2016 tarihinde saat 19.30-20.00 sıralarında evinde bulunduğu sırada eşinin dışarıda sesler olduğunu söylemesi üzerine önce camdan baktığını, bir şey görmediğini, bu defa dışarı çıkıp sokağın başına doğru yürümeye başladığını, Ubayların evlerinin önüne geldiğinde oğlu ...'ı Ubaylara ait evin bahçe duvarının dış tarafında dibinde başı kanlı olarak yanında amcası ... ... ile olduğunu gördüğünü, oğluna 'Kafana ne oldu?' dediğini, kendisine 'Demir ile beni dövdüler.' dediğini, oğlunun yanına gidebilmek için kendilerinin bahçesine girmesi gerektiğini, bahçenin kalabalık olduğunu, çıkış merdivenlerinin başına geldiğinde ayağının tökezlediğini, bu arada başına ve sırtına darbe aldığını, kimin vurduğunu görmediğini, fakat inceleme dışı katılan sanık ... ...'ın elinde sopa olduğunu gördüğünü, darbe nedeniyle yere düştüğünü, etraftan gelenlerin kendilerini ayırdığını, sonrasında karakola gittiğini, maktulün başına demir çubuk veya başka bir şey ile vurmadığını, olay yerine gittiğinde maktulü bile görmediğini, olay yerinin karanlık olduğunu, kendisine vuran kişinin kim olduğu konusunda da emin olmadığını, çünkü görmediğini, katılan ...'i merdivenlerin başında gördüğünü, ...'i kalabalığın içinde elinde demir buçukla gördüğünü, kendisine bir metre kadar uzak olduğunu, ..., ... ve ...i olay yerinde görmediğini, 26.10.2017 tarihli celsede, oğlu ...'ı yaralı olarak görünce olay yerine gittiğini, o sırada eline orada olan 70-80 cm uzunluğundaki demir boruyu da aldığını, kendisine tekrar darbe gelmesin diye elindeki demir boruyu sağa sola sallarken herhalde arkasında olan maktulün başına geldiğini, doğrudan maktulün başına vurmadığını, yine de olaylardan üzgün olduğunu,
Savunmuştur.
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim Aydın, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.).
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M.Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.).
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
'Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir' şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, 765 sayılı Kanun'da yer alan 'ağır – hafif tahrik' ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Evrensel bir ceza hukuku temel ilkesi olan 'kuşkudan sanık yararlanır' prensibi uyarınca bir olayda ilk haksız hareketin sanıktan mı, yoksa maktul ya da mağdurdan mı kaynaklandığının her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması hâlinde, oluşan kuşku sanık lehine yorumlanarak sanığın TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünden yararlandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı açık ise de bu kabulün dosya kapsamından anlaşılan olayın gerçekleşme biçimine, somut olayın özelliklerine ve hayatın olağan akışına uygun düşmesi zorunluluğu karşısında her olayın kendine özgü koşulları değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
Öte yandan; günlük kullanımda “istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı” anlamlarına gelen hata; ceza hukukunda, maddi veya normatif dünyaya ilişkin bir şeyin veya gerçekliğin olduğundan farklı biçimde algılanması veya değerlendirilmesi şeklinde tanımlanmıştır (Francesco Antoliei, Manuale di Diritto Penale, Parte Generale, Milano 2003, s. 411.).
Ceza hukuku alanında hata, niteliği itibarıyla, fiil üzerinde ve kural üzerinde hata olarak iki biçimde ortaya çıkmaktadır. Kural üzerinde hata genel olarak mazeret sayılmaz. 5237 sayılı TCK’nın 4. maddesinde de “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz” hükmüyle tekrarlanan ve katı şekilde uygulanan bu ilke 08.07.2005 tarihli ve 25869 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un dördüncü maddesi ile eklenen 'İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi,cezalandırılmaz' biçimindeki dördüncü fıkra ile esnetilme yoluna gidilmiştir. Böylece “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz” hükmü, sadece fiilin haksızlığı konusunda kaçınılabilir hata ile sınırlandırılmıştır (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku, Genel Kısım, Savaş Yayınevi, Ankara 2016, sayfa 261.). Fiil üzerinde hata ise belirli koşulların varlığı hâlinde kastı kaldıran bir neden olarak kabul edilmektedir. Fiil üzerinde hata, genellikle dış dünyaya ilişkin bir algılama hatasından kaynaklanır. Bu tür bir hata, hataya konu olan şeyin durumundan (uzaklık, ışık durumu gibi) kaynaklanabileceği gibi, kişiye ait bir özellik de (görme kusuru gibi) hatanın nedeni olabilir (Ferrando Mantovani, Diritto Penale, Parte Generale, Milano 2001, s. 377.).
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 'Hata' başlıklı 30. maddesinde;
'Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır.
Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır' şeklinde düzenlenmiş iken, 08.07.2005 tarihli ve 25869 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un dördüncü maddesi ile eklenen 'İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz' biçimindeki dördüncü fıkra ile son hâlini almıştır.
Madde gerekçesinde ise;
“Madde metninde çeşitli hata hâlleri düzenlenmiştir.
Birinci fıkrada suçun maddî unsurlarında hataya ilişkin hükme yer verilmiştir. Kast, suçun kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Bu unsurlara ilişkin bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi sahibi olunması durumu ise, maddî unsurlarda hata olarak adlandırılır. Böyle bir hata kastın varlığına engel olur. Örneğin, kişi vestiyerden kendisininki zannederek başkasının paltosunu alır. Keza, kişi gece karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme ateş eder. Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir insandır ve dolayısıyla; bu insan ölür veya yaralanır. Örnek olarak verilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğe uysaydı; işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata hâlinde kasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün değildir.
Fıkrada ayrıca, maddî unsurlarda hata hâlinde, taksirle sorumluluğa ilişkin hükme yer verilmiştir. Buna göre, meydana gelen neticeye ilişkin olarak gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsaydı böyle bir netice ile karşılaşılmazdı şeklinde bir yargıya ulaşılabiliyorsa; taksirle işlenmiş bir suç söz konusu olur. Ancak bu durumda neticenin taksirle gerçekleştirilmesinin kanunda suç olarak tanımlanmış olması gerekir. Bu nedenle, kendisinin sanarak başkasının çantasını alan kişinin yanılgısında taksirin varlığı kabul edilse bile; kanunda hırsızlık fiilinin ancak yararlanma kasdıyla işlenebileceği belirtildiği için; böyle bir olay dolayısıyla ceza sorumluluğu doğmayacaktır. Buna karşılık, av hayvanı zannederek gerçekte bir insana ateş edip onun ölümüne neden olan kişinin bu hatasında taksiri varsa, adam öldürme kanunda taksirle işlenen bir suç olarak da tanımlandığı için, böyle bir olayda fail, taksirle adam öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulacaktır.
Kastın varlığına engel olan hata, suçun sadece temel şekline ilişkin unsurlar hakkında değil, aynı zamanda failin daha ağır veya hafif ceza ile cezalandırılmasını gerektiren nitelikli unsurları bakımından da ortaya çıkabilir. İkinci fıkra ile kişinin, suçun nitelikli unsurlarına ilişkin hatasından yaralanması öngörülmüştür.
Hükûmet Tasarısının 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinde düzenlemeye paralel olarak şahısta hata ve hedefte sapma hâli düzenlenmiştir.
‘Şahısta hata’ aslında bir ve ikinci fıkra hükümleri bağlamında düşünülmesi gereken bir durum olduğu için, bu hususa ilişkin ayrı bir hükme yer verilmesi gereksiz görülmüştür.
Keza, hedefte sapma hâli ile ilgili olarak bu madde kapsamında düzenleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Çünkü hedefte sapma hâlinde bir hata söz konusu değildir. Bu durumda suçların içtimaı hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gereken bir sorun söz konusudur. Nitekim, uygulamada da hedefte sapma, suçların içtimaı ve özellikle fikri içtima bağlamında ele alınmaktadır.
Hükûmet Tasarısının 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkra veya bendinde düzenlenen ‘hukuka uygunluk nedenlerinde hata’ ile ilgili hüküm, bölüm başlığına paralel olarak değiştirilmiştir. Madde metnindeki ‘hukuka uygunluk nedenleri’ yerine, ‘ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler’ ibaresi konulmuştur. Somut olayda söz konusu nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanabilecektir. Ancak, bunun için hatanın kaçınılmaz olması gerekir. Hatanın kaçınılabilir olması durumunda ise, kişiişlediği fiilden dolayı sorumlu tutulacak ve fakat bu hata, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır.” biçiminde açıklamalarda bulunulmuştur.
Maddede çeşitli hata hâlleri düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında suçun maddi unsurlarında hataya ilişkin hükme yer verilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrası ile kişinin, suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususundaki hatasından yararlanması öngörülmüştür. Buna göre; kardeşi olduğunu bilmediği birisini öldüren fail, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerinden olan kardeşini öldürmekten değil, kasten öldürmenin basit hâlinden sorumlu olacak, değersiz zannederek değerli bir kolyeyi çalan fail hakkında da değer azlığı hükmü uygulanacaktır.
Üçüncü fıkrada ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenlere ait şartların gerçekleştiği konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin, bu hatasından yararlanacağı hüküm altına alınmış, fıkrada hem hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata, hem de kusurluluğu etkileyen hata hâlleri düzenlenmiştir. Failin bu hükümden yararlanabilmesi için, içerisinde bulunduğu şartlar bakımından hatasının kaçınılmaz olması gerekmektedir.
5377 sayılı Kanun ile eklenen dördüncü fıkrada ise, kişinin işlediği fiilden dolayı kusurlu ve sorumlu tutulabilmesi için, bu fiilin bir haksızlık oluşturduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Buna göre fail, işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşmüş, diğer bir ifadeyle eyleminin hukuka aykırı olmadığı, haksızlık oluşturmadığı, meşru olduğu düşüncesiyle hareket etmiş ve bu yanılgısı içinde bulunduğu şartlar bakımından kaçınılmaz nitelikte bulunmuş ise artık cezalandırılmayacaktır. Hatanın kaçınılmaz olduğunun tespitinde kişinin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, içerisinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre şartları göz önünde bulundurulacaktır.
Üçüncü ve dördüncü fıkraların uygulanması yönüyle kişinin kaçınılmaz bir hataya düşmesi şartı aranmakta olup, hatanın kaçınılabilir olması durumunda kişi kusurlu sayılacak, diğer bir ifadeyle fiilinden dolayı sorumlu tutulacak, ancak bu hata temel cezanın tayininde dikkate alınacaktır.
Bu aşamada maddenin uyuşmazlıkla ilgili üçüncü fıkrasının daha ayrıntılı ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK'nın 30. maddesinin üçüncü fıkrasında 'Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır' hükmü yer almaktadır. Fıkrada hem hukuka uygunluk sebebinin maddi şartlarında hata, hem de kusurluluğu etkileyen hata hâlleri düzenlenmiştir. Hatanın kaçınılmaz olması hâlinde, fail bu hatasından yararlanacaktır. Hataya düşmenin kaçınılmaz olmasını, kusursuz olmak şeklinde anlamak gerekir (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku, Genel Kısım, Savaş Yayınevi, Ankara 2016, sayfa 194.). Bunun için fail, fiili işledigi sırada ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususundaki hatası nedeniyle kınanamamalı, dikkatsiz ve özensiz davranmış olmamalıdır.
Bu açıklamalar akla şu sorunu getirmektedir. Peki, ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda hataya düşmekte kusurlu davranan kişinin sorumluluğu nasıl tayin edilecektir? Gerçekten de madde hükmünde ifade edilen durumda, failin ceza sorumluluğundan kurtulabilmesi, hataya düşmekte hiçbir şekilde kusurlu olmaması şartına bağlanmaktadır. Buna karşın ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda hataya düşmekte dikkatsiz ve özensiz davrandığının tespit edilmesi durumunda fail, fiilden dolayı kasten mi sorumlu olacaktır? Örneğin, fail biraz daha dikkat etmiş veya özenli davranmış olsaydı kendisine yönelmiş bir saldırının olmadığını anlayabilecekken, karşısındaki kişiye saldırarak o kişinin ölümüne veya yaralanmasına yol açtığı takdirde, dikkatsizliği veya özensizliği yüzünden düştüğü hata nedeniyle fiilin kasıtlı şeklinden mi sorumlu tutulacaktır? Kanun’un madde gerekçesindeki “Hatanın kaçınılabilir olması durumunda ise, kişi işlediği fiilden dolayı sorumlu tutulacak ve fakat bu hata, temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulacaktır” şeklindeki açıklama karşısında, Kanun koyucu tarafından Kanun’un 30. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen durumlarda hataya düşülmesinin “kaçınılmaz” olması şartının arandığı, hataya düşmekte kusurlu olması hâlinde ise failin kasten sorumlu tutulmak istendiği, anlamına geldiği savunulmuştur (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku, Genel Kısım, Savaş Yayınevi, Ankara 2016, sayfa 194; Devrim Güngör, Ceza Hukukunda Fiil Üzerinde Hata, Ankara, 2007, Yetkin Yayınları, s. 69-70.).
Ceza sorumluluğunu azaltan nedenlerden olan haksız tahrikin varlığı konusunda da hataya düşülebilir. Haksız tahrikin varlığı konusunda kaçınılmaz hataya düşen fail haksız tahrik hükmünden yararlanacaktır. Fakat burada hatanın kaçınılmaz olması zorunludur. Buna karşılık, hata kaçınılabilir bir hata ise, yani failin kişisel özellikleri göz önüne alındığında, daha dikkatli ve özenli davranması durumunda hatasından kaçınabilecekse başka bir anlatımla hata meydana gelmeyecekse artık haksız tahrik hükümlerinden yararlanamayacaktır.
Öğretide bu konuya ilişkin olarak; '... örneğin, kendisine köy kahvesinde küfreden B'yi kahve çıkışında dövmek için geçeceği yol üzerinde bekler. Yoldan geçenin görünüş olarak B'ye çok benzeyen C olduğunu gece karanlığının da etkisiyle fark etmeyip ona sopayla birkaç kez vursa kaçınılmaz bir hata içinde olduğu kabul edilebilirse A haksız tahrik hükmünden yararlanabilecektir. Ancak gerekli özeni gösterseydi gece de olsa yoldan geçenin C olduğunu fark edebilecek idiyse artık tahrikten yararlanamaz' (Veli Özer Özbek, Ceza Hukuku Dergisi, sayı 7, Türk Ceza Hukukunda Hata, s. 93.), 'Kusurluluğu azaltan bir nedenin maddi koşullarında hataya düşülmüşse (örneğin, haksız tahrik, ...m.29), kişi yanılgısı kaçınılmaz nitelikteyse bundan istifade eder ve ilgili kusurluluğu azaltan hâlden faydalanır. Bununla birlikte, hatası kaçınılabilir mahiyette ise, artık kusurluluğu azaltan sebepten faydalanamaz' (M.Emin Artuk-Ahmet Gökcen-A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, s. 531.) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...'nin 45 yaşında, üç çocuklu, halk otobüsü şoförü olduğu, inceleme dışı katılan sanık ...'nin sanığın oğlu, inceleme dışı katılan sanık ...'nin kardeşi olduğu, inceleme dışı katılan sanık ... ...'ın maktul ...'ın eşi, katılanlar ..., ..., ..., inceleme dışı katılan sanıklar..., ..., ......ve ... ...'ın maktulün çocukları olduğu, ... ile...ailesinin 2000 yılından itibaren ve hâlen İstanbul ili, Beykoz ilçesi, Çubuklu Mahallesi, ... Sokak'ta oturdukları, bu olayın olduğu tarihten üç dört yıl öncesinden itibaren aralarında araç parkı ve komşuluk ilişkilerinden kaynaklı sorunlar bulunduğu, iki aile arasında zaman zaman sözlü tartışmalarında yaşandığı, 31.10.2016 tarihinde ... yanında arkadaşı tanık ... olduğu hâlde kullandığı araçla akşam saat 19.30-20.00 sıralarında eve dönerken inceleme dışı katılan sanık ...in kullandığı araç tarafından kendisine arkadan korna çalındığı, sürekli selektör yapıldığı meselesinden dolayı tartıştıkları, tartışmanın yol boyu sürdüğü, ardından ...in Çubuklu Mahallesi, ... Sokak'taki evinin önüne gittiği, evinin bahçesine giren ...i takip eden ...'ın eline geçirdiği demir sopa ile ...e saldırdığı, ...in de ...'a karşılık verdiği, kavga sırasında balkon demirinin kırılması ile her ikisinin de yere düştükleri, olay yerine her ikisinin de akrabalarının geldikleri, ...in olay sebebiyle yaşamını tehlikeye sokmayacak, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ve sol göz altında yüzde sabit iz olacak şekilde yaralandığı, inceleme dışı katılan sanıklar ..., ... ve...in basit bir tıbbi müdahele ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, kavganın...ailesinin müştemilatından sayılan bahçede devam ettiği, bu sırada olay yerine gelen sanığın merdiven üzerinde bulunan maktulün kafasına elindeki demir çubukla bir defa vurarak olay yerinden kaçtığı, maktulün yaralı olarak kaldırıldığı Medicalpark Hastanesinde olaydan 5 gün sonra 05.11.2016 tarihinde küt kafa travmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu hayatını kaybettiği anlaşılan olayda; tüm dosya kapsamı itibarıyla sanığın daha dikkatli ve özenli davranması durumunda maktulün oğlu ...'ı yaralayan kişi olmadığını kolaylıkla öğrenebilecek durumda olması karşısında; sanığın bu hatasının kaçınılmaz nitelikte bir hata olmadığı ve sanığın TCK’nın 30. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususundaki hata hükmünden yararlanamayacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.