12. Ceza Dairesi 2019/894 E. , 2020/845 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma
Suç Tarihleri : 01/01/2013-01/03/2013, 19/09/2013-07/10/2013
Hükümler : A) 2013/313 esas sayılı asıl dava dosyasına dayanak 17.09.2013 tarihli iddianamede sanığa isnat edilen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından;
1- TCK’nın 134/2, 43/1, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince iki kez mahkumiyet
2- TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1, 43/1, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
B) 2013/510 esas sayılı birleşen dava dosyasına dayanak 17.12.2013 tarihli iddianamede sanığa isnat edilen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından;
1- TCK’nın 134/2, 43/1, 62, 53/1-2-3, 58/6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 107/1, 43/1, 62/1, 52/2, 53/1-2-3, 58/6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
3- TCK’nın 106/1-1, 43/1, 62, 53/1-2-3, 58/6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
4- TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1, 125/4, 43/2. maddesi yollamasıyla 43/1, 62, 53/1-2-3, 58/6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
5- TCK’nın 123/1, 43/2. maddesi yollamasıyla 43/1, 62, 53/1-2-3, 58/6-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet
Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) 2013/313 esas sayılı asıl dava dosyasına dayanak 17.09.2013 tarihli iddianamede sanığa isnat edilen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık ...’ın, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdiren mağdur ...’ye tepki olarak, 2013 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında, mağdur ...’nin adını ve soyadını taşıyan ve mağdur ...’nin medeni hali, yaşadığı şehir gibi kişisel bilgilerini de içeren sahte facebook hesapları açıp, mağdur ... ve adı geçen mağdurun kızı olan diğer mağdur ...’in fotoğraflarını, ayrı hesaplarda birçok kez yayımladığı; ayrıca, söz konusu facebook hesaplarının “Bilgiler-Hakkında” isimli kısmında, mağdur ...’nin şeref, onur ve saygınlığını rendice edecek nitelikte açıklamalara yer verdiği iddia ve kabulüne konu olayda;
Mağdurların günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdikleri fotoğraflarının, mağdurların başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyecekleri özel hayatlarına ilişkin görüntüler olarak kabul edilemeyeceği; ancak, mağdurların özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğraflarını ve mağdur ...’nin adı, soyadı, medeni hali, yaşadığı şehir gibi kişisel bilgilerini hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle farklı facebook hesapları üzerinden yayımlayan sanığa, iddianamede eylemlerinin tarif edildiği de nazara alınarak, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 136/1, 43/1. madde ve fıkralarının mağdur sayısınca uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınıp, mağdur ...’ye yönelik hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen ibarelerin sahte facebook hesapları açıldığı esnada ve mağdurlara ait fotoğrafların kullanıldığı sayfada yazılmış olması nedeniyle TCK'nın 44/1. madde ve fıkrasındaki fikri içtima kuralı uyarınca hakaret suçundan ayrıca mahkumiyet hükmü kurulamayacağı da dikkate alınarak, sanığın her iki mağdura yönelik eylemlerinden dolayı yalnızca zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan iki kez mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek ve fikri içtima hükmü göz ardı edilerek, sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle aynı Kanun'un 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi,
b) Hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen eylemlerin, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığa tayin olunan temel cezada, TCK'nın 125/4. madde ve fıkrası gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik ceza hükmedilmesi,
c) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
B) 2013/510 esas sayılı birleşen dava dosyasına dayanak 17.12.2013 tarihli iddianamede sanığa isnat edilen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, tehdit, hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Benzer eylemlerinden dolayı hakkında dava açılmasına rağmen eylemlerine devam edip, mağdur ... ve adı geçen mağdurun kızı olan diğer mağdur ...’in isimlerini taşıyan sahte facebook hesapları açarak, bu hesaplarda, mağdurların günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdikleri fotoğraflarını birçok kez yayımlayan sanık ...’a, iddianamede her iki mağdura yönelik eylemlerinin tarif edildiği de nazara alınarak, CMK'nın 226. maddesi uyarınca TCK'nın 136/1, 43/1. madde ve fıkralarının mağdur sayısınca uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınıp, sanığın her iki mağdura yönelik eylemlerinden dolayı zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan iki kez mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek ve sanığın mağdur ...’e yönelik eylemleri göz ardı edilerek, sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde tek bir mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Sanığın sahte facebook hesapları üzerinden yaptığı paylaşımlarla mağdur ...’ye yönelik şantaj suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
Ayrıntıları iddianamede yer alan paylaşımlarda, sanığın, kendisine veya başkasına yarar sağlamaya yönelik hareket ettiğine dair bir ibare bulunmaması nedeniyle TCK'nın 107/2. madde ve fıkrasında tanımlanan şantaj suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, aynı paylaşımlardan dolayı hakkında zincirleme şekilde tehdit suçundan mahkumiyet kararı verilen sanık hakkında, yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmaksızın, şantaj suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
3- Dosyada mevcut 10.10.2013 tarihli CD inceleme tutanağına ve iddianamenin kapsamına göre, sanığın, İstanbul’da ikamet etmesine ve hakkında 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı olmasına rağmen mağdur ... ile adı geçen mağdurun resmi nikahlı eşi olan diğer mağdur ...’ın birlikte yaşadığı Isparta’daki evlerini bulup, 07.10.2013 günü saat 19.14 sularında mağdurların ikamet ettiği evin etrafına giderek dolaştığı, saat 19.40 sularında evin ziline basarak onları rahatsız ettiği, son olarak 20.19 sularında apartmandan çıkıp, koşarak uzaklaşan ve mağdur ...’nin oturduğu evin giriş kapısına hakaret ve tehdit içerikli ibarelerin yer aldığı bir kağıt da bıraktığı iddia olunan sanığın, mağdur ...’nin saat 20.00 sularında kolluğa ihbarı üzerine mağdurlar ... ile Murat’ın oturdukları sitenin etrafında yapılan araştırma sonunda saat 20.30 sularında bir sokakta yakalandığı olayda;
Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, TCK'nın 123/1. madde ve fıkrasındaki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun unsuru olan ısrar öğesinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve sanığın sırf huzur ve sükunu bozmaya yönelik saikinin olup olmadığı açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeye dayalı olarak kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
4- Sanığın sahte facebook hesapları üzerinden mağdur ...’ye yönelik tehdit ve hakaret içeren paylaşımlarda bulunup, 07.10.2013 tarihinde de mağdur ...’nin oturduğu evin giriş kapısına hakaret ve tehdit içerikli ibarelerin yer aldığı bir kağıt bıraktığı iddialarına konu olayda;
Sanığa yüklenen suçların işleniş biçimine, zamanına, gerçekleşme şekillerine göre; karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 34. maddesi ile değişik CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve TCK'nın 106/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alınması, tehdit suçuyla birlikte işlenmesi nedeniyle CMK'nın 253/3. madde ve fıkrasına 26.06.2009 tarihli 5918 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle eklenen ve 09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” hükmü gereğince suç tarihi itibariyle uzlaşma hükümleri uygulanamayan hakaret suçu açısından da 6763 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik uyarınca uzlaştırma önerisinde bulunulmasının gerektiğinin anlaşılmış olması karşısında, TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun'un 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip, sonucuna göre tehdit ve hakaret suçlarından dolayı sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
5- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK'nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle aynı Kanun'un 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi,
b) Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Isparta 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 06.06.2013 tarihli, 2013/309 esas, 2013/495 karar sayılı ilamındaki mahkumiyetin, TCK'nın 106/1-1. madde, fıkra ve cümlesinde düzenlenen tehdit suçuna ilişkin olması ve hükümlerden sonra, 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve TCK'nın 106/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan tehdit suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; TCK'nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca, aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri ilgili mahkemece yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanık hakkında bahsedilen ilam esas alınarak TCK'nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesinde ve sözü geçen ilamın tekerrüre esas alınamaması halinde sanığa ait adli sicil kaydındaki diğer ilamlar açısından tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
c) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarları yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 22.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.