1. Hukuk Dairesi 2021/4024 E. , 2022/2350 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Giresun ili, Espiye ilçesi, ... köyü Merekyanı mevkinde bulunan 143 ada 12 parselin kadastro tespitinin davalı ... adına yapıldığını, yine 142 ada 18 parsel ve 143 ada 10 parsellerin kadastro tespitlerinin ise davalı ... adına yapıldığını, 143 ada 12 parseldeki yarı payını yarı yarıya her ikisinin de satın aldıklarını, dolayısıyla bu parselin tümüyle davalıya ait olmadığını, müvekkilinin bu parsel üzerinde yarı yarıya yasal payı olduğunu, 142 ada 18 parsel ve 143 ada 10 parselde ise 1/4 paya sahip olduğunu, dolayısıyla bu taşınmazların tümüyle davalılara ait olmadığını, davalı ...'ın ise bu taşınmazlarda hiçbir yasal hakkının bulunmadığını, çekişmeli 143 ada 12 parsel, 142 ada 18 parsel ve 143 ada 10 parseldeki kadastro tespitlerinin iptali ile yasal orandaki paylarının müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II.CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; 1963 yılında ölen babası ...'ın ölümünden yaklaşık 5-6 yıl önce ... köyünde bulunan taşınmazların tamamını ve ... köyünde bulunan taşınmazlardan bir kısmını kendisine, ... köyünde bulunan diğer taşınmazları da kardeşi ...'a vermek suretiyle taksim ettiğini, dava konusu taşınmazları yaklaşık 50 yılı aşkın süredir kendi zilyet ve tasarrufu altında nizasız ve fasılasız olarak babasının sağlığında yaptığı taksim şekliyle kendisinin kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacı ...'ın amcası olduğunu, davacının dava konusu ettiği taşınmazların dedesi ...'dan kaldığını, dedesi ...'ın sağlığında babası ... ile amcası ... arasında bir taksim yaptığını, davacı amcasının kadastro çalışmaları sırasında kendisine düşen taşınmazları kendi üzerine yazdırarak tapularını aldığını, bu taksim sonucunda herkesin kendisine düşen yerleri kullanmaya başladığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26/02/2015 tarihli ve 2012/392 E., 2015/101 K. sayılı kararıyla; ... köyünde kain dava konusu 142 ada 18,143 ada 10 ve 12 parsel sayılı taşınmazların muristen intikal eden taşınmazlardan olduğu, bunların dışında muristen intikal eden ... Köyünde bulunan taşınmazların da bulunduğu, dava dışı mirasçıların katılımı olmaksızın taraflar arasında 50 yıldan fazla bir süre önce taksim yapıldığı, buna göre ... köyünde bulunan taşınmazların davalı ...'a, ... köyünde bulunan taşınmazların ise davacıya verilmesinin kararlaştırıldığı, her ne kadar dava dışı mirasçılar taksime katılmamışsa da, aradan 50 yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen herhangi bir talepte bulunmadıkları, böylece yapılan taksime rıza gösterdiklerinin kabulü gerektiği, muristen kalan taşınmazlar üzerinde davacı ve davalı tarafın fiilen kullanımları ile birlikte taşınmazların adlarına tescil edildiği, kadastro tespitinde davalı ...'ın taksimle kendisine kalan yerlerin bir kısmını diğer davalı olan oğlu ... adına tespit ettirdiği, davalı ...'ın dedesinden kalan yerleri bu şekilde edindiği, muris ...'ın sağlığında iki adet taşınmazını satarak parasını davacıya verdiği, davacının da bununla Samsun'da yer satın aldığı, ayrıca davalı tarafından davacıya ... köyünde ev yapması için arsa verildiği, davacının murisin vefatından ve taşınmazların paylaşımından çok uzun süre sonra taksimin yapılmadığı yönündeki iddialarının yerinde olmadığı, dosyada mevcut kadastro komisyon tutanaklarında davacının taksimin varlığını kabul ettiği, ... köyünde bulunan yerlere itiraz etmediğini bildirdiği, davacının dava konusu ettiği taşınmazları sadece ... köyünde bulunan taşınmaz ile sınırlı tutmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22/06/2017 tarihli ve 2015/10343 E., 2017/4964 K. sayılı bozma kararı ile; “Çekişmeli 142 ada 18 ve 143 ada 10 parsel sayılı taşınmazların davacının kendi payı için açtığı diğer mirasçıların payını kapsamadığından dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, çekişmeli 143 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, çekişmeli taşınmazın evveliyatının kime ait olduğu, revizyon gören tapu kayıtlarının bu yere ait olup olmadığı noktasında toplandığı, Mahkemece tarafların dedesi kök muris ...’ın veraset ilamının dosya içerisine alınması, buna göre revizyon gören kayıtların öncesinin kök muris ...’a ait olup olmadığı, ona ait ise tarafların halası olduğu belirtilen ...’nin payı bulunup bulunmadığının belirlenmesi, gerekli görüldüğü takdirde konusunda uzman bilirkişiden paylara yönelik denetime elverişli rapor alınması, akabinde çekişmeli taşınmazı iyi bilen, davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile mahallinde yeniden keşif yapılarak, taşınmaza revizyon gören tapu kayıtları yerel bilirkişiler yardımı ile zemine uygulanmalı, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, uzman bilirkişiye tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerleri, düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmesi, tapuların revizyon gördüğü diğer taşınmazlarla birlikte dava konusu taşınmaza uyduğunun ve öncesinin kök muris ...’dan geldiğinin belirlenmesi halinde tapu malikleri arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise ne zaman yapıldığı, dava konusu taşınmazın taksimde kime düştüğü en başından beri taşınmazın kim tarafından ne şekilde kullanıldığı hususlarının belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki olması halinde giderilmeye çalışılması, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği' gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkeme Kararı
Mahkemenin 10/09/2019 tarihli ve 2017/363 E., 2019/488 K. sayılı kararıyla; çekişmeli 143 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden keşif yapıldığı, alınan tüm beyanlara göre, dava konusu 143 ada 12 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını davalı ... ... köyünde babasından kalan yeri amcası ile becayiş yaparak iktisap ettiği, kalan kısmın ise her ne kadar veraset ilamında ve nüfus kayıtlarında olmasa da, mahalli bilirkişi beyanları ve taraf beyanlarına göre davalı ...'nın halası olduğu anlaşılan ...'ye kaldığı, ölümünden sonra da kızları ... ... ve ... ...'e kaldığı, ...'nin de buradaki kalan kısımdan 1/2 hissesini davacı ve davalı ...'nın annesi ...'a erkek kardeşinin karısı olması sebebiyle miras payına karşılık bıraktığı, ...'ın buradaki hissesini oğlu olan davalı ...'ya sattığı, ... ...'ün ise hissesini davalı ...'nın askerde olan kardeşi davacı ile birlikte satın aldığı, ancak davalı taraf dava konusu taşınmazda davacının hissesine karşılık olarak ... köyü 142 ada 17 parsel sayılı taşınmazı 23/03/2012 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti sırasında hibe ettiği, dolayısıyla dava konusu yerde davacının hakkı bulunmadığı gerekçesiyle, ... köyü 143 ada 12 parsel sayılı taşınmaz yönünden açılan davanın sübut bulmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mmahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, usulüne uygun taksim yapılmışsa davalının hem ... köyünden hem de ... köyünden pay almasının mümkün olmadığını, davalı ...’nın amca ... ... ile becayiş yaptığı dava konusu taşınmazda davacının babasından kalma payı olduğunu, davalının beyanında ½ hisseyi davacı için satın aldığını ikrar ettiğini, dava konusu taşınmazda hem anneden hem de babadan kalan yasal miras payı hesaplanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi miras yoluyla intikal eden hakka dayalı olarak mirasçılar arasında açılan tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Temyize konu 143 ada 12 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı, irsen intikal ve taksim ile davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
6.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.',
6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi, 'Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. ' hükmünü içermektedir.
6.2.4. TMK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca miras; murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar.
6.2.5. TMK'nın “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde de;
“Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü öngörülmüştür.
6.2.6. TMK'nın 702/4. maddesinde “...ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır...” hükmü öngörülmüştür. Buna göre; olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması bozulacak olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu bulunan işlemin yerine getirilmesi ile istihkak, el atmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin saptanması gibi taksimi mümkün olmayan talepler, ortaklardan her biri tarafından dava yoluyla ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 20.03.2013 tarihli ve 2012/8-861E.,2013/391 K.; 05.10.2016 tarihli ve 2014/14-1243 E., 2016/958 K. sayılı kararları)
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
6.3.2. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Mahkemece, bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, uyulan bozma kararında taşınmaza revizyon gören tapu kayıtlarının yerel bilirkişiler yardımı ile zemine uygulanmasına değinilmiş ise de, temyize konu 143 ada 12 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kayıtları tüm tedavülleri ile birlikte dosya arasına alınmamış, yöntemince zeminde uygulanmadan eksik araştırma ile hüküm kurulmuştur.
3.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, temyize konu 143 ada 12 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritaları ve dayanağı olan belgeler ile birlikte getirtilmeli, bu kayıtların dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği saptanarak, revizyon görmüşlerse revizyon gördüğü taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri ve dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tutanak örnekleri ve varsa oluşumundan itibaren dayanakları olan kayıtlar dosya arasına alınmalı, bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, tarafların gösterecekleri tanıklar ve teknik bilirkişi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmak suretiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi göz önüne alınarak, tapu kaydının sınırları ve kapsamı varsa haritası uygulanmak suretiyle, haritasının bulunmaması ya da uygulanma kabiliyetinin olmaması halinde kayıtların sınırlarına göre tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanmalı, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı tanınmalı, kayıtların kapsamı belirlenirken varsa dava dışı revizyon gördüğü taşınmazlar göz önüne alınmalı ve fen bilirkişisinden, yapılan keşfi ve tapu kayıt uygulamasını takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli, davalı ...’ın davacının satın aldığı hissesine karşılık 142 ada 17 parsel sayılı taşınmazı davacıya verdiği savunmasına karşılık bildirdiği tanıkları dinletmesine süre imkan tanınmalı, öte yandan tapuların revizyon gördüğü diğer taşınmazlarla birlikte dava konusu taşınmaza uyduğunun belirlenmesi halinde, tapu malikleri arasında taksim yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne zaman yapıldığı, dava konusu taşınmaz ile davalı ...’ın savunmasında belirtmiş olduğu dava dışı 142 ada 17 parselin taksim sonucu kime düştüğü, taşınmazın evvelinden beri kim tarafından ne suretle kullanıldığı hususları sorulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.