3. Ceza Dairesi 2021/6269 E. , 2022/1484 K.
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.07.2018 tarih ve 2017/22 - 2018/131
Suçlar: -Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
-T.C. Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme
-Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadankaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme
-Askeri komutanlıkların gaspı ve askeri komutanlıkların terk emrine uymama
Hüküm: 1-Tüm sanıklar hakkında:
Anayasal Düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan, TCK’nın 309/1. maddesi, 3713 sayılı Kanunun 3, 5, 8/A maddesi, TCK’nın 58/9, 53/1, 63. maddeleri gereğince ayrı ayrı,
2-Sanık ... hakkında:
Adam öldürmeye teşebbüs etme suçundan, TCK’nın 82/1-g, h, maddesi, 3713 sayılı Kanunun 3, 5, 8/A maddesi, TCK’nın 35/2, 266/1, 53/1, 58/9. maddeleri gereğince,
3-Sanık ... hakkında:
Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan,TCK’nın 109/3-a, b, c maddesi, 3713 sayılı Kanunun 3,
5, 8/A maddesi, TCK’nın 53/1, 58/9. maddeleri gereğince, mahkumiyetleri,
4-Tüm sanıklar hakkında:
T.C. Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, askeri komutanlıkların gaspı ve askeri komutanlıkların terk emrine uymama ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına, dair istinaf başvurularının düzeltilerek ayrı ayrı esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatları, başvurularının süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I-)Katılanlar T.C. ... ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının sanıklar hakkında Askeri Komutanlıkların Gaspı ve Askeri Komutanlıkların Terk Emrine Uymama ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarından açılan davalara, atılı suçların niteliği itibariyle suçlardan doğrudan doğruya zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılma hakları bulunmamakla, davaya katılmalarına ilişkin verilen kararlar da hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden CMK'nın 298. maddesi uyarınca katılanlar vekillerinin temyiz istemlerinin REDDİNE,
II-)Sanıklara yüklenen suçların niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakları bulunmayan Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığının davaya katılmalarına ilişkin verilen kararlar hukuki değerden yoksun olup, hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılanlar vekillerinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK'nın 296/1. maddesi uyarınca reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 20.11.2020 tarihli ek kararının ONANMASINA,
III-)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin 01.02.2018 tarih ve 7079 Sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Bölge Adliye Mahkemesinin ve ilk derece Mahkemesinin gerekçeli karar başlıklarında sanık ...’ın “17.07.2016” olan gözaltı tarihinin ve “21.07.2016” olan tutuklama tarihinin yazılmaması; sanık ...’nın tutuklanma tarihinin, '20.07.2016' yerine “21.07.2016” olarak, sanıklar ... ve ...’in tutuklanma tarihlerinin, '24.07.2016' yerine “25.07.2016” olarak, sanık ...’ün tutuklanma tarihinin, '01.08.2016' yerine “15.08.2016” olarak, sanık ...’nin tutuklanma tarihinin, '23.07.2016' yerine “22.07.2016” olarak ve sanık ...’in tutuklanma tarihinin, '19.07.2016' yerine “26.07.2016” olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hatalar olarak kabul edilmiştir.
IV-)Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A) Hukuki Açıklamalar;
Ayrıntıları Dairenin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 Esas 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve ... Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkron ize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında 'doğrudan fail' olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Bağlayıcı emrin yerine getirilmesi kapsamında astların hukuki sorumluluğu:
5237 sayılı TCK'nın benimsediği suç teorisine göre: tipe uygun ve hukuka aykırı fiil, failin kusurlu olması halinde ceza yaptırımı uygulanmasını gerektirir. Her ceza hukuku normu, temelde bir hakkı/bir değeri korur. Bu nedenle ceza hukuku normlarının belirlediği davranış modellerine aykırı düşen her davranış haksızlık içermektedir.
Kast suçun subjektif unsurunu, kusur ise iradenin oluşum süreci ile ilgili olarak, failin işlediği hukuka aykırı fiilden dolayı kınanabilirliğine ilişkin bir değer yargısını ifade etmektedir. Kınanabilirlik, failin hukuka uygun davranmak, haksızlık yapmamak imkan ve yeteneği varken, hukuka aykırı davranması, haksızlığı tercih/irtikap etmesi halidir.
Şu halde kasten işlenmiş, tipe uygun/haksızlık içeren fiil, olayda bir hukuka uygunluk sebebi varsa suç teşkil etmeyecek, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep varsa, suç oluşturmasına rağmen yaptırıma tabi tutulamayacaktır.
Hukuka aykırılık genel bir ifadeyle, hukuka (hakka) karşı gelmek (Heinrich l kn 305) onunla çatışma halinde olmak demektir. Suçun unsuru olarak hukuka aykırılık ise işlenen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma halinde bulunması anlamına gelmektedir. (Koca-Üzülmez, age, s. 252; Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, Av. Serra Karadeniz-LLM, Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler Şerhi, s. 450)
Hukuka aykırılık, tipe uygunluktan sonra suçun yapısında ikinci aşamayı oluşturur. Başka bir anlatımla işlenen fiil ile tipik haksızlığın gerçekleştiğinin tespitinden sonra yine bu fiille hukuka aykırılık yönünden bir değerlendirme yapılacaktır.
Bir davranışın tipe uygunluğunun belirlenmesiyle suç teşkil eden haksızlık gerçekleşmiş olur. Şayet olayda bir hukuka uygunluk nedeni yoksa tipe uygun davranış aynı zamanda hukuka da aykırı olacak ve suç teşkil edecektir.
Suçun hukuka aykırılığını ortadan kaldıran ve dolayısıyla fiilin suç teşkil etmesini engelleyen bu nedenlere hukuka uygunluk sebepleri veya haksızlığı ortadan kaldıran sebepler denir. (Roxin 1, s. 14)
Klasik suç teorisine göre; objektif olarak bir hukuka uygunluk sebebinin bulunması halinde, failin bunu bilip bilmemesi yani iradesinin hukuka uygunluğu kapsayıp kapsamaması önemsizdir. Hareketin hukuka uygun olduğu kabul edilmelidir. Hukuka aykırılık neticeye göre belirlenecektir. Hukuka uygunluk sebeplerinden biri objektif olarak mevcut ise fiil hukuka uygundur.
5237 sayılı TCK'da yer alan hukuka uygunluk nedenleri; kanunun hükmünü yerine getirme (TCK 24/1. m.), meşru savunma (TCK 25/1. m.), hakkın kullanılması (TCK 26/1. m.) ve ilgilinin rızası (TCK 26/2. m.)dır.
TCK'nın 24. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkralarında hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi, kusurluluğu ortadan kaldıran bir sebep olarak düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde işaret edildiği üzere hukuka aykırı olan ve emri verenin hukuki sorumluluğunu kaldırmayan bir emrin yerine getirilmesinin hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değil ise de, Devlet tarafından yerine getirilen kamu hizmetinin yürütülmesinde amirin emrini yerine getirmek durumunda kalan ast yönünden bu durumun bir sorumsuzluk nedeni olarak kabul edilmesinde zaruret bulunmaktadır.
Kural olarak hukuka aykırı emre muhatap olan kamu görevlisinin bu emri denetlemesi, sorgulaması, hukuka aykırı olduğu kanaatinde ise amirin yazılı emri ve ısrarı olmadan yerine getirmemesi gerekir. Ancak Anayasının 137/3. maddesinde 'Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunda gösterilen istisnaların saklı' olduğu belirtilerek, yapılan işin mahiyeti, kamu düzeni ve kamu güvenliği nedeniyle bazı istisnalara yer verildiği de görülmektedir. Muadil düzenleme TCK'nın 24/4. maddesinde de yer almaktadır.
Anayasanın 137/2. maddesinde konusu suç teşkil eden bir emrin yerine getirilmesi halinde sadece emri yerine getirenin sorumluluktan kurtulamayacağı belirtilmiş ise de böyle bir emri verenin sorumlu olacağı da muhakkaktır. Şayet emrin konusu suç teşkil ediyorsa Anayasanın 137/2 ve TCK'nun 24/3. maddeleri gereğince böyle bir emrin yerine getirilmesinden emri veren azmettiren, yerine getiren ise fail olarak sorumlu tutulacaktır. (Koca-Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Baskı, s. 331)
Bir hukuk devletinde kural olarak konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur. (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Amiri tarafından “askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emrin, bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum” olan ast, işlemekte olduğu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünmekte ise cezai sorumluluğu ne olacaktır?
Amirin emrini icra sureti ile işlenen suçlardan dolayı hukuka uygunluk meselesi, Askeri Ceza Hukukunda büyük bir önem taşır. Gerçekten askerlik hizmeti, diğer hizmetlerden farklı olarak, fertlerden daha tam, daha kesin ve daha çabuk bir itaat bekler, hatta böyle bir itaate askerleri zorlar. Nitekim 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 14. maddesine göre: “Ast, amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeye, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur. Ast, muayyen olan vazifeleri, aldığı emri vaktinde yapar ve değiştirmez, haddini aşamaz. İcradan doğacak mes’uliyetler emri verene aittir. İtaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur.”
İşte askerlik hizmetinin bu özelliğini nazara alan Anayasamız, “kanunsuz emir” kenar başlığını taşıyan 137. maddede, kanunsuz emrin yerine getirilemeyeceğini ve böyle bir emri alan memurun ne suretle hareket etmesi gerekeceğini belirttikten sonra “Askeri hizmetlerin görülmesi… için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır” dediği gibi, AsCK da amir tarafından verilen emrin yerine getirilmesine ilişkin olmak üzere, şöyle bir hüküm sevk etmiştir: “Hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse, bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldür. Aşağıdaki hallerde maduna da faili müşterek cezası verilir; kendisine verilen emrin hududunu aşmış ise; amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise”
Bu düzenlemelere göre, emri veren amir ise kesin itaat kuralı her bakımdan geçerlidir; ast emre mutlak surette itaat edecektir. Üst ise kanun ve nizamlara göre kendisine böyle bir emir vermeye yetkili olup olmadığını araştıracak, yetkili olduğuna kanaat getirirse itaat edecektir. İç Hizmet Kanununa göre, amir makam ve memuriyet yönünden emretmek yetkisine sahip kimse iken (m. 9); üst, rütbe ve kıdem büyüklüğünü ifade eder (m. 10). Mevzuat, konusu suç teşkil eden emir müstesna, amir tarafından verilen emrin muhteva itibari ile kanuna uygunluğunu araştırmaktan astı yasaklamıştır. Emrin hizmete ilişkin olması halinde, emri yerine getiren kimsenin prensip itibari ile hiç bir ceza sorumluluğu yoktur ve bütün sorumluluk sadece emri verene aittir. Özel nitelikte olmayan ve bu özel niteliği ilk bakışta anlaşılmayan her emir, hizmetle ilgili sayılmak gerekir.
Ast kendisinden verilen emrin bir suç işlemek maksadı ile verildiğini biliyorsa ve buna rağmen emri yerine getirmişse kendisi de amirle birlikte ceza görecektir. Dikkat edileceği veçhile, astın bu hususta sadece bir şüpheye kapılması cezalandırılması için yeterli değildir, zira her asker, amiri tarafından verilen emrin kanuni olduğunu farz ve kabul etmek zorundadır ve bu konuda ast lehine bir karinenin varlığı kabul edilebilir. (AsCK 41, f. 2 ve 3)(Prof, Dr. Sahir Erman Askeri Ceza Hukuku Syf 176 vd.)
Emrin hukuka uygunluğu konusunda yanılgı olabilir. Ayrıntıları Dairemizin 24.4.2017 tarih ve 2015/3-2017/3 sayılı kararında açıklandığı üzere;
Hata (yanılma); genel olarak kişinin tasavvuru zihinden geçirdikleri ile gerçeğin birbirine uymaması anlamına gelen bir kavramdır. Hata kural olarak iradenin oluşum sürecine etki eder ve gerçeğin yanlış biçimde tasavvuru veya bilinmesi nedeniyle irade bozulmuş olarak doğar. Failin tasavvurunun konusu dış dünyaya ait bir şeye ilişkin olabileceği gibi, normatif dünyaya (kurallar alanına) dair de olabilir. Dış dünyayla ilgili şey olduğundan farklı bir biçimde algılanması halinde unsur yanılgısından (tipiklik hatası), normatif dünyaya ait gerçekliğin farklı biçimde değerlendirilmesi halinde ise yasak hatasından bahsedilir. Kısaca unsur hatası bir algılama hatası olduğu halde; yasak hatası bir değerlendirme hatasıdır.
Hata, kastı ortadan kaldıran veya kusurluluğu etkileyen hata olmak üzere ikiye ayrılır. Suçun maddi unsurlarında (TCK 30/1), suçun nitelikli hallerinde (TCK 30/2), hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında (TCK 30/1-3) hata halleri kastı kaldırır. Kusurluluğu ortadan kaldıran veya azaltan sebeplerin maddi şartlarında hata (TCK 30/3) ile haksızlık yanılgısı (yasak hatası) (TCK 30/4) kusurluluğu etkileyen hata şekilleridir. Kastı kaldıran hata türüne hukuka uygunluk nedenlerinin sınırındaki yanılgıyı da eklemek gerekmektedir. (TCK 27/1)
TCK'nın 30/3. maddesinde 'ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ilişkin koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır.' denilerek hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu etkileyen haller birlikte düzenlenmiştir. Hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarındaki hatayı bu kapsamda değerlendirmek gerekecektir. Hatadan yaralanmak için kaçınılmaz olması gereklidir.
Kaçınılmazlık, failin hataya düşmesindeki kişisel kusurun değerlendirilmesi ile ilgilidir. Failin, yaşı, mesleği, bilgisi, görgüsü, somut olaydaki durumu dikkate alınarak hatanın kaçınılmaz olup olmadığı bu değerlendirmede göz önünde bulundurulacaktır.
Failin hukuk düzenince tanınmayan bir hukuka uygunluk nedeninin var olduğu (Bestandsirrtum / Erlaubnisnormirrtum) ya da hukuken tanınan bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki sınırında yanılgı içinde (Grezirrtum Erlaubnisgrenzirrtum) olduğu durumda izin yanılgısı (Erlaubnisirrtum) ya da dolaylı haksızlık yanılgısından (der indirikte Verbotsirrtum) söz edilmektedir. Bu durumda somut vakıaya değil, münhasıran norma dayalı bir değerlendirme söz konusu olduğundan, haksızlıkla doğrudan bir ilgisi bulunmayan bu yanılgının haksızlık yanılgısı (TCK m. 30/4) kapsamında mütalaa edilmesi gerekmektedir.
Bu yanılgı türünün haksızlıkla doğrudan bir ilgisinin bulunmaması nedeni ile kast üzerinde herhangi bir etkisi de yoktur. Fiil kasten icra edilen bir haksızlık olma özelliğini korur. Hukuka uygunluk nedenlerini düzenleyen normların da bir hukuk normu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu yanılgı norma dayalıdır. Ancak bu norm bir suç tipine dayanak oluşturan yasak normu değil, bu normun yasakladığı davranışa izin veren bir normdur. Failin izin normunu bilmemesine ya da yanlış bilmesine dayalı bir değerlendirme yanılgısı mevcuttur. Fail, hukuk düzeninde mevcut olmayan bir hukuka uygunluk nedenini var saydığı veya hukuki sınırında yanılgıya düştüğü için hukuk düzeninin fiiline izin verdiği kanaati ile hareket etmektedir.
İzin yanılgısının kaçınılmaz olması durumunda, failin haksızlık bilinci ile hareket ettiği söylenemez. Failin içinde bulunduğu izin yanılgısı, yasak normunun uyarı fonksiyonunu tamamen işlevsiz bırakmaktadır. Yasak normu ile izin normunun çatıştığı bir durumda, uygulanma önceliği izin normuna aittir. Buna bağlı olarak izin normu, yasak normunun fiilin icrasından kaçınmak yönündeki uyarısını tümüyle etkisiz bırakmaktadır. Kaçınılmaz izin yanılgısı halinde, kusuru tamamen ortadan kalkacağı için faile ceza verilemez(TCK'nın madde 30/4; CMK m. 223/3-d) (Neslihan Göktürk Haksızlık Yanılgısının Ceza Sorumluluğuna Etkisi sh.125 vd.)
Failin, gerçekte olmamasına rağmen işlemiş olduğu fiili hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğu düşünerek hareket etmesi hali haksızlık yanılgısının ikinci görünüm şeklini oluşturmaktadır. Bu ihtimalde fail işlediği fiilin yasaklılığına ilişkin tam bir bilgiye sahiptir, ancak somut olayda işlemiş olduğu haksızlığı hukuka uygun hale getiren bir sebebin bulunduğunu düşünmektedir. Kısaca fail bir hukuka uygunluk nedeninin hukuki varlığında hataya düşmektedir.(Koca-Üzülmez, ege s.344)
Astın konusu suç oluşturan emri, haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hataya düşerek yerine getirmesi somut olay çerçevesinde bilgi düzeyi, olayın özellikleri, tecrübe, rütbe ve konumu gibi olgular nazara alınarak TCK'nın 30/4. maddesi bağlamında değerlendirilmelidir. Keza astın emrin askeri hizmet alanında verildiği, amirin yetkili olduğu ve zorunluluk teşkil ettiği hususlarında yanılgıya düşerek konusu suç teşkil eden emri yerine getirmesi halinde yapılan değerlendirme neticesinde TCK'nın 30/1. maddesi gereğince kasten hareket etmediği neticesine varılabilir. (Prof. Dr. F. S. Mahmutoğlu-Av. S. Karadeniz, TCK'nun Genel Hükümler Şerhi, s.480-482)
Hatanın kaçınılamaz olup olmadığı, ex ante bir değerlendirme ile failin bilgi düzeyi, gördüğü eğitim, yaşı, rütbe ve görevi, içinde bulunduğu sosyal ve kültürel çevre koşulları somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak belirlenecektir.
B) Somut Olay:
15.07.2016 tarihinde, FETO/ PDY’na mensubu ve mensup olmamakla birlikte fiile iştirak eden failler tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin zorla değiştirilmesi amacıyla gerekleştirilen kalkışma kapsamında; bünyesinde, 350 civarında kursiyer teğmen ve 3.000’den fazla astsubayın eğitim gördüğü Jandarma Okullar Komutanlığının, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığının, değişik rütbeleri haiz asker kişilerin oturduğu 500’den fazla lojmanın yer aldığı Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Kışlasından çıkışların önlenmesi ve kışlada hakimiyet kurulması amacıyla girişilen eylemler davanın konusunu oluşturmaktadır.
Bu eylemlere genel olarak; Ankara’da bulunan çeşitli birimlerde görevli bir kısım general ve subaylar ile kursiyer teğmenler ile astsubaylar katılmışlardır.
Sanıklardan ...’nun tuğgeneral rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanı olarak; ...’ın albay rütbesiyle ... mensubu olarak Milli İstihbarat Teşkilatı Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezinde; ...’ın albay rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında kurmay başkanı iken 2016 yılı genel atamaları ile Van Asayiş Kolordu Komutanlığı emrine ataması yapılarak; ...’in yarbay rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Astsubay MYO’da öğretim görevlisi olarak; ...’ün yarbay rütbesiyle Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığında Harekat ve Eğitim Şube Müdürü olarak; ...’in yarbay rütbesiyle ... mensubu olarak Milli İstihbarat Teşkilatı Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezinde; ...’in pilot yarbay rütbesiyle Kara Havacılık Komutanlığında uçuş öğretmeni olarak; ...’ın kurmay binbaşı rütbesiyle ... Karargah Harekat Başkanlığında; ...’nun binbaşı rütbesiyle ... İstihbarat Başkanlığında teknik malzeme destek kısım amiri olarak; ...’un binbaşı rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Öğretim Kurul Başkanlığında; ...’in binbaşı rütbesiyle ... Personel Başkanlığında iken 2016 yılı genel atamaları ile Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında istihbarat ders öğretmeni olarak ataması yapılarak; ...’in binbaşı rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında İstihbarat Okulunda öğretmen ve aynı zamanda subay temel kurs tabur komutanı vekili olarak; ...’ın yüzbaşı rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı İletişim Grup Başkanlığında; ...’ın yüzbaşı rütbesiyle Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında; ...’in yüzbaşı rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında taşınır mal saymanı olarak; ...’nın yüzbaşı rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Harekat Eğitim Şube Müdürlüğünde; ...’ın yüzbaşı rütbesiyle Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında; ...’ın yüzbaşı rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında; ...’in yüzbaşı rütbesiyle ... Plan ve Güvenlik Dairesi Başkanlığında; ...’ın üsteğmen rütbesiyle Beytepe Jandarma Okulları Komutanlığı Subay Temel Taburunda tabur komutanı olarak; ...’nun üsteğmen rütbesiyle Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında; ...’nun üsteğmen rütbesiyle Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında şube müdürü olarak; ...’nın üsteğmen rütbesiyle Jandarma Özel Asayiş Komutanlığında; ...’ın üsteğmen rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında takım komutanı olarak; ...’ın üsteğmen rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı MYO’da; ...’in üsteğmen rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında takım komutanı olarak; ...’nin üsteğmen rütbesiyle ... Genel Sekreterliğinde; ...’un üsteğmen rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında bölük komutanı olarak; ...’in kursiyer teğmen rütbesiyle Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Subay Temel Taburunda ve ...’ün jandarma üstçavuş rütbesiyle Kara Harp Okulu SUTASAK Bölük komutanlığında görev yaptıkları,
1-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Okullar Karargahı Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
Olay günü, Beytepe Jandarma Okullar Komutanı olan sanık ...’nun sanıklar ... ve ... ile makamında görüştüğü, 2016 yılı genel atamaları ile Van Asayiş Kolordu Komutanlığı emrine ataması yapılıp ilişiğini kesmiş olmasına ve olay günü Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı kışlasında herhangi bir görevi bulunmayan sanık ... ile sabaha kadar makam odasında oturdukları ve gelişmeleri buradan birlikte takip ettikleri, sanık ...’ın saat 22.00 sıralarında karargahtan ayrılıp, Subay Temel Kurs Komutanlığı binasına gittiği, burada bazı sanıklarla görüşme yaptığı, sonrasında karargaha geri dönerek saat 23.00 sıralarında karargah binasında bulunan Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/9 Esas sayılı dava dosyası sanıklarından yarbay Ali Bozgeyik ve sanık ... ile eylemle ilgili değerlendirme yaptıkları, kısa bir süre sonra sanık ...’in, Subay Temel Kurs Komutanlığı binasına gittiği, burada subay temel kursiyerlerinden yaklaşık 15 kişilik silahlı ve teçhizatlı kursiyer Jandarma Teğmenle birlikte Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Karargah binasının emniyetini almak üzere tekrar geldiği, akabinde; bu grup içindeki 2 teğmenin haber merkezine girerek, gelen mesajlar da dahil olmak üzere buradaki faaliyetlere müdahale ettikleri, nöbetçi personele bundan sonraki tüm mesajların sanık ...’na çıkarılması talimatını verip, gelen mesajların sanık ...’na ulaştırılmasını sağladıkları, sanık ...’nun gelen emirleri okuduğu, sanıklar ..., ... ve ...’in, makam odalarında bulunan askeri hatlardan darbe faaliyetinin aktif olarak yürütüldüğü Akıncılar Kışlası, Beştepe’de bulunan ... karargah binası ve nizamiyeler de dahil olmak üzere darbe teşebbüsünün koordinasyonu ve planlanması amacıyla pek çok kez telefon görüşmeleri yaptıkları, sanık ...’nun, darbe teşebbüsünün bastırılması ve başarısız olması nedeniyle sabah saat 07.00’de evine gittiği, diğer sanıklar ... ve Tarık Köroğlu'nun ise yakalanarak gözaltına alındıkları,
2-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlası Jandarma Subay Temel Kurs Komutanlığı Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
... Muhafız Alayı Komutanı olan ...’ın 14.07.2016 tarihinde Alayın mühimmat mal sorumlusu olan Astsubay Kıdemli Başçavuş ... ve Üsteğmen ...'nu yanına çağırarak 8.000 adet G3 piyade tüfeği mermisi çıkarmalarını, Üsteğmen ...'na bu mühimmatı kendi şoförü olan Uzman Çavuş ...'yla birlikte teslim alarak makam odasının yanındaki dinlenme odasına koymalarını emrettiği, bu emir gereğince dinlenme odasına getirilen mermilerin 15.07.2016 günü sanık ...'e Alay Komutanının emri ile teslim edildiği, sanık ...'in ise teslim aldığı mermileri Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığına götürüp, darbe teşebbüsünde kullanılması amacıyla darbeci askeri personele dağıtılmasını sağladığı, sanık ...’nun ise, darbe faaliyeti kapsamında, disiplinsiz oldukları gerekçesiyle, kursiyer teğmenlere gece eğitimi yaptırılması emrini verdiği, bu emir üzerine sanık ...’in, saat:16.00 sıralarında subay temel kurs tabur komutanı odasında yapılan toplantıda, teğmenlerin okul içerisinde davranışlarından, ...’nun memnun olmadığını, bu sebeple o gece teğmenleri disipline etmek maksadıyla eğitim planlandığını, eğitim esnasında silah ve teçhizat alınacağını, saat:17.00’de günlük üniforma ile yoklama alınıp teğmenlerin serbest bırakılmasını, asıl eğitim yoklamasının saat:20.00’te alınacağını, eğitimin saat:00.00’a kadar devam edeceğini, saat:00.00-02.00 arasında saldırı ve sabotaj tatbikatı yapılacağını, bu süreç esnasında kendisinin ve 2’nci Bölük Komutanı sanık ...’un nöbetçi olması, sanık ...’in de Jandarma Okullar Komutanı sanık ...'nun emri ile kışlada kalacağı gerekçesiyle, geri kalan personelin eğitime katılmasına gerek olmadığını, gece eğitiminin sanıklar ... ve ... ile kendisi tarafından yaptırılacağını, bu emir üzerine dava dışı J.Ütğm. ...’ın kursiyer teğmenlerin kullanmış olduğu WhatsApp grubuna mesaj atarak tüm teğmenlerin akşam saat:20:45’te ictima alanında bulunması gerektiğini belirttiği, saat:21.00 sıralarında ictima alanında sanıklar ..., ... ve ...’in nezaretinde toplanıldığı, bu esnada bir kısmı Jandarma Okullar Komutanlığında görevli, bir kısmı da başka karargahlarda görevli olan sivil ve eğitim elbiseli çeşitli rütbelerden sanıkların askeri darbe kapsamında kendilerine verilen görevleri yerine getirmek ve darbeye iştirak etmek amacıyla ictima alanına geldikleri, ictima alanında bulunan kursiyer teğmenlerin silah ve techizatlarını aldıkları, yıllık izinde bulunmasına rağmen sanık ...’ın da bu ictima alanına geldiği, ictima alanında sanık ...’in kursiyerlere hitaben “Arkadaşlar, bugün çok önemli bir gün, artık kursiyer değilsiniz, artık teğmensiniz, teğmen gibi davranın çocuk gibi davranmayın, ülkenin geleceğini siz belirleyeceksiniz, birazdan farklı komutanlarınız gelecek onların emirlerine harfiyen uyun, ateş olursa ateşle karşılık verin, hiç kimse emirlerin dışında hareket etmesin, kimsenin telefonunu açık görmeyeceğim, ışık dahi görürsem o telefonu alır kırarım” şeklinde konuşma yaptığı, sonrasında önceden hazırlanan görev yerlerinin belirlendiği isim listelerinin bulunduğu belgelerin bir poşet içerisinde sanık ... tarafından getirildiği, bu isim listelerinden önceden yapılmış plan uyarınca kursiyer teğmenlerin 8’erli gruplar halinde isimlerinin ve darbeye yönelik olarak görev yerlerinin belirlenerek okunmaya başlanıldığı, timlere ayrılan kursiyer teğmenlerin başlarına kıta kaynaklı (Astsubaylıktan subaylığı kazanan) Jandarma Teğmenlerin görevlendirildiği ve gerçek mermilerin verildiği, müteakiben değişik sayılardaki mangaları bir araya getirmek suretiyle daha kalabalık gruplar oluşturulduğu, bu grupların anılan görevlendirme listesine göre planladıkları görev bölgelerine silahlı ve techizatlı olarak intikal ettikleri, görevlendirmelerin “Beştepe karargahı, 1 No’lu Nizamiye, 2 No’lu Nizamiye, 3 No’lu Nizamiye, Eğitim Komutanlığı, Okullar Komutanlığı, Kurslar Komutanlığı, Hizmet Destek Komutanlığı, Cephanelik, Ulaştırma, Şehitler Anıtı Kavşağı ve Lojman/Hastahane Kavşağı gibi” bölgelere yapıldığı, kışla dışında görevlendirilen personelin 2 nolu nizamiyeden çıkış yaptıkları, bu sırada sanık ...’ın da ictima alanına geldiği, ictima alanında bulunan sanık ...’in sanığa, o anda ictima alanında gruplandırmalara dahil edilmeyen kursiyer teğmenleri Selen Amfisine çıkarması emrini verdiği, sanık ...'ın 8'erli gruplar halinde teğmenleri Selen Amfisine çıkardığı ve orada topladığı; Selen Amfisine çıkartılan grubun başına daha sonra sanık ...’in silahlı techizatlı olarak geldiği ve amfi içerisinde bulunan kursiyer teğmenlere hitaben, hiç kimsenin telefonla konuşmayacağı, tuvalet ihtiyacı olanların telefonlarını bırakmak suretiyle gidebileceklerini söyleyerek, nezaret etmeye başladığı, sanık ...'ın da aynı şekilde silahlı ve techizatlı olarak teğmenlerin başında beklediği, 16 Temmuz 2016 günü saat 04.00’den sonra sanıklar ... ve ...’in kalkışmaya ilişkin görevlendirme listesinin bulunduğu evrakları 2’nci JATEK Tabur Komutanlığı Bilgi Aktarma Merkezinde bulunan kâğıt kırpma makinesinde kırparak, bilahare Subay Temel Kurs Komutanlığı bankamatik arkasında yakarak imha ettikleri,
3-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlasında Bulunan 1 Nolu Nizamiye Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
15 Temmuz 2016 tarihinde tanıklar J.Mu.Asb.Üçvş. ..., J.Uzm.Çvş. Vakkas Üveyk, J.Uzm.Çvş. ..., J.Uzm.Çvş. ... ve dava dışı J.Uzm.Çvş. ... (Ani Müdahale Manga Komutanı)’in nöbetçi heyeti olarak görevlerini ifa ettikleri sırada, 15.07.2016 günü Saat 21.30-22.00 sularında sanık ...’ın emir ve komutasında silahlı ve teçhizatlı kursiyer teğmenlerin, araçlarla nizam karakolu önüne gelerek nizamiye kayıt binasına yöneldikleri, sanık ...’ın nizamiye kayıt binasında bulunan nöbetçi personele hitaben, kışla içerisinde icrasını daha önceden planladıkları darbe teşebbüsü eylemleri kapsamında, “Üst komutanlığın emri, kışlaya fiili bir saldırı olacak, nizamiye emniyet ve kontrol görevini ben devralıyorum. Siz burada oturun, hiçbir şeye karışmayın” diyerek nizamiyede kaç personelin bulunduğunu sorduğu, o esnada nizamiye kayıt binasında bulunmayan personeli de bulunduğu yere çağırtarak, nöbetçi olan personelin üzerinde bulunan tabancaları, cep telefonlarını ve silahları toplattığı, sanık ...’ın, toplatılan silahları darbeye teşebbüs olayında 1 no.lu nizamiye bölgesinde görevlendirdikleri kursiyer teğmenlere dağıttığı, cep telefonlarını ise kendi üzerine aldığı, nöbetçi heyetini nizamiye kayıt binasında gözetim altına alarak başlarına silahlı ve teçhizatlı iki kursiyer teğmeni yerleştirdiği, ardından 25-30 kadar silahlı ve teçhizatlı kursiyer teğmenin kışla içerisinden hareket ederek, sivil ve askeri araçlar ile 1 no.lu nizamiye bölgesine geldikleri, bu gruba J.Gn.K.lığı İstihbarat Başkanlığında Cari İsth. ve Koor. Ş. Md. Olarak görev yapan temyiz dışı sanık J.İs.Kur.Yb. ..., Güvercinlik Kışlasında görevli sanık ..., 1.nolu nizamiye bölgesinin sektör komutanı olarak görevlendirilen sanık ..., Güvercinlik Kışlasındaki İstihbarat Başkanlığında görevli sanık ..., Öğretim Kurulları Başkanlığında görevli sanık ..., Kriminal Daire Başkanlığında görevli sanık ..., Kriminal Daire Başkanlığında görevli sanık ..., Kriminal Daire Başkanlığında görevli sanık ..., Kriminal Daire Başkanlığında görevli sanık ..., Kara Harp Okulunda SUTASAK Bl. K.lığında görevli sanık ...’ün de dahil olduğu, silahlı ve teçhizatlı olan şüpheli kursiyer teğmenlerin de bulunduğu grubun, sanık ... ve temyiz dışı sanık ...’nin verdiği emirler doğrultusunda 1 no.lu nizamiye bölgesinin çevre emniyetini sağlayacak şekilde tertipledikleri, 1 no’lu nizamiye bölgesinin giriş ve çıkışını bariyerler ve darbeye teşebbüs eden sanıklara ait özel araçlar ile kapattıkları, gece boyunca bu bölgeyi kontrol altına alan gruba ait araçlar, lojmanlar bölgesinde ikamet eden ve ısrarla içeriye girmek isteyen birkaç araç ile bir ambulansın ( darbe teşebbüsünde bulunan gruptan yaralı üç askeri şahsın bulunduğu değerlendirilmektedir) dışında, araç ve personel giriş çıkışını engelledikleri, nizamiye kayıt binasında bulunan telefonlara, sanık ... ve nöbetçi heyetinin gözaltına alınmasında görev alan kursiyer teğmenlerin baktığı, 15 Temmuz 2016 günü saat 23.00 sıralarında sanık ...’nun nizamiye kayıt yerini askeri hattan arayarak, sanık ...’a “Nizamiyeye Jandarma Eğitim Komutanı Korg. ... gelirse gözaltına alın, J.Gn.K. Kurmay Başkanı Korg. ... gelirse içeriye almayın, gönderin” talimatını verdiği, 16 Temmuz 2016 günü saat 00.27’de önde sanık ...’in kullandığı ... plakalı sivil otomobil kılavuzluğunda, arkasında silahlı techizatlı sanıkların ve kursiyer teğmenlerin olduğu biri beyaz renk, diğeri haki renk iki minibüs ve bir adet beyaz minibüsün 1 no.lu nizamiyeden çıktıkları, bu grubun sanık ...’ın emir ve komutasında Gölbaşı TÜRKSAT yerleşkesinde meydana gelen darbe teşebbüsünü takviye maksadıyla hareket ettiklerinin anlaşıldığı, ancak kısa bir süre sonra bölgeyi tam olarak bilmedikleri için U dönüşü yaparak tekrar 1 no.lu nizamiyeden kışla içine girdikleri, 15 Temmuz gecesini 16 Temmuz 2016’ya bağlayan gece saat: 00.00’dan sonra mavi bereli, silahlı teçhizatlı, apoletli fakat rütbesiz olan ve görüntü kayıtlarından olay tarihinde Güvercinlik Kışlasında konuşlu Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığında Harekat ve Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapmakta olan sanık ... olduğu tespit edilen şahsın 1 no.lu nizamiye kayıt binasına geldiği, benzer şekilde sanık ...'ın da aynı yere geldiği ve “Burada kuvvet azmış, ben biraz takviye getireyim” diyerek nizamiyeden kışlaya girdiği, bir süre sonra Ford Transit marka askeri araç ile 10-15 silahlı ve techizatlı kursiyer teğmen ile birlikte tekrar aynı yere geri döndüğü, 16 Temmuz 2016 günü saat:02.30 sıralarında uçak ve helikopter seslerinin yoğunlaşması üzerine sanık ...’ın 1 no.lu nizamiye kayıt binasına gelerek “Evet arkadaşlar, Hava Kuvvetleri devreye girdi. Birazdan zırhlı birliklerden tanklar çıkacak, Cumhurbaşkanı Almanya’ya kaçmış. İmam os..a cemaat ne yapar? Hepsini alacağız” diyerek darbecileri yüreklendirdiği, bir süre sonra kursiyer teğmenlerden bir kısmının görev yerlerinden izinsiz olarak ayrılıp gitmeleri sebebiyle, temyiz dışı sanık ...’nin 1 No.lu Nizamiye çıkış kapısı civarında bulunan kursiyer teğmenlere yüksek sesle “Gidecek varsa açın kapıları gitsinler. Çıkanı da vurun!” talimatını verdiği, 1 no.lu nizamiye yaya çıkış kapısı önünde bulunan zırhlı Land Rover aracının, 16 Temmuz 2016 günü saat: 05.09 da nizamiyeden içeri alındığı, saat:06.05 de sanık ... ve temyiz dışı sanık ...’ın 3 kursiyer teğmen ile zırhlı Land Rover aracına binerek 2 no.lu nizamiye bölgesine yöneldikleri, hedefe 10-15 metre kala ön koltukta oturan sanık ...’ün bu bölgenin kendi kontrollerinden çıktığını fark etmesi üzerine, belindeki tabancasını çıkartarak tam dolduruş yaptığı, aracın sağ kapısını açarak 2 no.lu nizamiye bölgesinde bulunan mağdur Albay ...’ye, hedef gözeterek ateş ettiği, mağdurun herhangi bir isabet almadığı, bunun üzerine bu bölgede mağdurla birlikte bulunan grubun ateşle karşılık verdiği, bu ateş üzerine ise sanığın bulunduğu zırhlı Land Rover aracın sol ön camdan isabet aldığı, bunun üzerine sanık ...’ün tekrar 1 no.lu nizamiye bölgesine dönmek zorunda kaldığı, 16 Temmuz 2016 günü saat:06.20 sıralarında darbe teşebbüsünde bulunan silahlı ve teçhizatlı sanıkların, nöbetçi heyetinden topladığı silah ve cep telefonlarını iade ettikleri, saat:07.20’den itibaren ise darbe teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlandığı fark eden sanıkların, sivil araçlar ile 1 no.lu nizamiyeden dışarı çıkarak, İncek istikametine doğru kaçtıkları,
4-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlasında Bulunan 2 Nolu Nizamiye Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
15 Temmuz 2016 tarihinde müşteki J.İkm.Asb.Üçvş. ... emir komutasında, tanıklar J.Uzm. Çvş. ..., J.Uzm.Çvş. ..., J.Uzm. Çvş. ... ve J.Er ...’un nöbetçi heyeti olarak görevlerini ifa ettikleri sırada, saat:21.30 sularında, kışla içinden yaya olarak sanık ... emir komutasında bulunan 5-6 kişilik kursiyer teğmen grubunun, darbe faaliyeti kapsamında silahlı ve techizatlı olarak 2 no’lu nizamiye bölgesine geldikleri, sanık ...’nin nizamiye bölgesinde nöbet tutan personelin silah ve cep telefonlarını aldığı, saat:21:48 sıralarında darbeci askerlere ait 5 araçlık bir konvoyun kışla dışına çıkarak Beştepe’de bulunan ... karargah binasına gittiği, sonrasında kışla içerisinden sivil ve askeri araçlar ile 25-30 kadar silahlı ve techizatlı kursiyer teğmenin 2 no.lu nizamiye bölgesine gelerek nizamiye bölgesini işgal ettikleri, giriş ve çıkışı kapattıkları, kışla sosyal tesisleri misafirhanesinde kalan Ankara İl J.K. müşteki J.Kur.Alb. ...’ın, ülke genelinde meydana gelen olaylar kapsamında, darbe girişiminde bulunanlara karşı koymak maksadıyla Ankara İl Jandarma Komutanlığına intikal etmek üzere 2 no.lu nizamiyeden çıkış yapmak istediği, ancak darbeciler tarafından çıkış yapmasına izin verilmediği, sanık ...’nin talimatı ile müşteki ... ve beraberindeki personelin silah ve cep telefonlarına el konularak 2 no.lu nizamiye karakol binasında rehin tutuldukları, ilerleyen saatlerde alıkonulan müşteki ...’ın ailesi ile görüşmesi gerektiğini, bunun için telefona ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine orada bulunan bir kursiyer teğmenin kendi cep telefonunu uzatarak “Komutanım kısaca hemen şurada görüşün, yalnız kimse görmesin, ben zora girerim, bizim de cep telefonlarımızı topladılar, ben vermedim” diyerek telefonu kullanmasına müsaade ettiği, müştekinin bu telefondan önce Ankara İl J.K.lığı Sekreterliğini arayarak telefonu açan personele, Beytepe 2 no.lu nizamiyede rehin tutulduğunu, bu durumu Ankara Valisi, Ankara Emniyet Müdürü ve Ankara Jandarma Bölge Komutanına bizzat bildirmesini, ayrıca o gün ilişik kesmiş olan ve İl Jandarma Komutan Yardımcısı Albay ...’i aramasını ayrıca İl Jandarma Komutanlığına gelerek emir komutayı almalarını emrettiği, tüm gece boyunca müşteki ...’ın kendilerini gözetim altında tutan kursiyer teğmenlere, bu yaptıklarının Anayasal suç olduğunu, FETÖ/PDY mensuplarının darbe yaptıklarını, kendilerinin buna alet edildiğini, bunun hesabını veremeyeceklerini, hepsinin meslekten atılacaklarını, hatta idam edileceklerini söylemek suretiyle telkinde bulunduğu, bu telkinler neticesinde, artık darbe faaliyetlerine başlamış bulunan 2 kursiyer teğmenin ikna oldukları, ...’ın, müteakiben iki kursiyer teğmeni ikna etme maksadıyla diğer kursiyer teğmenlerin yanına gönderdiği, bir süre sonra geri dönen teğmenlerin müşteki Alay Komutanına, “komutanım, arkadaşlarımızın bir ikisi hariç büyük çoğunluğunun kafaları karışık, korkuyorlar ve ne yapacaklarını bilemiyorlar” dediği, diğer taraftan, sanık ... ’un saat:23.56 da 2 no.lu nizamiye bölgesine gelerek kışla dışına çıktığı, nizamiye alt bölgesini kontrol ettikten sonra 2 no.lu nizamiye bölgesine tekrar geldiği, bu bölge içerisinde sanık ... ve kursiyer teğmenler ile birlikte sabaha kadar nizamiye bölgesinin işgalini sürdürdükleri, ayrıca sanık ... tarafından karakol komutanı odasında bulunan dahili telefon hattının, iletişimin engellenmesi maksadıyla koparıldığı, sabaha doğru müşteki ... ve tanık ...’in, sanık ...’ye müdahale edip etkisiz hale getirmek suretiyle silahını aldıkları, 2 no.lu nizamiye bölgesindeki kursiyer teğmenlerin kışla içine doğru kaçtıkları, sanık kursiyer teğmen ...’in orada kalarak sanık ...’yi yakalamaya çalışan personele direnç gösterdiği ve darbe teşebbüsünü bastırmaya çalışan personele silah doğrulttuğu, akabinde sanık ...’in 2 no.lu nizamiyede görevli personel tarafından yakalandığı,
5-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlasında Bulunan 3 Nolu Nizamiye Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
15 Temmuz 2016 tarihinde; tanık J.Asb.Kd.Bçvş. ... emir komutasında, diğer tanıklar J.Uzm.Çvş. ..., J.Uzm.Çvş. ... ve J.Uzm.Çvş. ...’in nöbetçi heyeti olarak görevliyken, saat:22.30 sıralarında, sanık ... emir ve komutasında 20 kadar kursiyer teğmenin silahlı ve techizatlı olarak 3 Nolu Nizamiye Bölgesine geldikleri, burada; sanık ...’ın nizamiye kayıt binasında bulunan nöbetçi personele hitaben, Jandarma Okullar Komutanı ve Jandarma Okullar Komutanlığı Kurmay Başkanının kendilerini tatbikat amaçlı olarak gönderdiklerini ve tatbikat gereğince nizamiye kontrolünün kendilerince yapılacağını söylediği, daha sonra sanık ...’ın, 3 Nolu Nizamiye Bölgesinde bulunan kursiyer teğmenlere silahlarını tam dolduruş yaptırdığı ve kritik olarak gördüğü bölgelere yerleştirdiği, 3 nolu nizamiyenin giriş ve çıkışlarını engelleyerek araç ve yaya trafiğine kapattıkları, diğer kursiyer teğmenler ile birlikte 3 nolu nizamiye bölgesinin tüm kontrolünü ele geçirdikleri, sanık ... tarafından 3 nolu nizamiye bölgesine gelen sanık ... ve beraberindeki 20 kadar kursiyer teğmenin de Beytepe Asker Hastanesi Nizamiyesine yerleştirildiği, J.Ütğm. ...’in 3 Nolu Nizamiye bölgesine gelerek sanık ...’a “Siz kimsiniz? Ne yapıyorsunuz burada?” diye sorduğunda, sanık ...’ın “Jandarma Okullar Komutanının emri ile buradayız ve nizamiye kontrolü bizde. Bu durumu sorgulamaman gerekir” demesi üzerine, tekrar “Ben buranın bölük komutanıyım, bu olaydan benim niye haberim yok. Jandarma Eğitim Komutanı (Kışla Komutanı) Korgeneral ...’ın bu durumdan haberi var mı?” diye sorduğunda ise sanık ...’ın “Buradan uzaklaş evine git” dediği, J.Ütğm. ...’in, sanık ...’ın yanında Hizmet Destek Komutanı müşteki J.Alb. ...’nu arayarak olayla ilgili bilgi vermesinin ardından, telefonu sanık ...’a uzattığı, sanık ...’ın aynı şeyleri J.Alb. ...’na da söyleyerek telefonu kapattığı, gece ilerleyen saatlerde, Beytepe Asker Hastanesi Nizamiyesine, hastane hizmet veya muhafız takımından sayıları tespit edilemeyen bir grup personelin gelerek, Beytepe Asker Hastanesi Nizamiyesinin kontrolünü darbecilerden devraldığı, 16 Temmuz 2016 gecesi saat 01:30 sıralarında J.Gn.K.lığı Personel Başkanlığında Kurs İşlem Subayı olarak görev yapan ve darbe faaliyetine katılmak amacıyla Okullar Komutanlığı karargahına gelen temyiz dışı sanık ... Kurmay Yüzbaşı Salih Ergün ve sanık ...’in de eğitim kıyafetli, silahlı ve techizatlı olarak 3 nolu nizamiyeye gelerek, bu bölgede yapılan darbe faaliyetini sanık ...’dan devraldığı, yaklaşık saat:04:00’e kadar giriş çıkışları kontrol ettiği, sabaha doğru darbe teşebbüsünün başarısız olduğunu anlayan sanık ...'in 3 nolu nizamiye bölgesinden ayrıldığı, Hizmet Destek Komutanı müşteki J.Alb. ...’nun bu bölgede faaliyet gösteren darbecileri askeri hattan arayarak darbe faaliyetinden vazgeçmeleri ve teslim olmaları hususunda ikna etmeye çalıştığı, ancak darbecilerin bu taleplere olumlu yanıt vermediği, daha sonra müşteki J.Alb. ...’nun J.Uzm.Çvş. ...’i telefonla arayarak nöbetçi heyetinin, orada bulunan kursiyer teğmenlerle görüşmesini, yaptıklarının suç teşkil ettiğini, nizamiye bölgesinden ayrılarak gitmeleri konusunda ikna etmelerini, kendilerinin nizamiye nöbetçi personeli olarak dikkatli ve tedbirli olmalarını, mutlaka kurtarılacaklarını söylediği, bu talimat sonrasında nöbetçi heyetinin fırsat buldukça darbecileri ikna etmeye çalıştığı, sanıklar ... ve ...’nın kursiyer teğmenlere “Gitmeyin, buradan sakın ayrılmayın, tabur komutanınız ... gelecek ve konuşma yapacak” dedikleri, kursiyer teğmenlerin bir kısmının sanıkları dinlemeyerek nizamiye bölgesinden ayrıldıkları, sabah saatlerinde ise nizamiye bölgesinde kalan sanıkların görevlilerce gözaltına alındığı,
6- Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlasında Bulunan Cephanelik Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
15 Temmuz 2016 tarihinde, 414 Nolu Taşınır Mal Saymanı olan sanık ...’in, kendisine ait ... plaka sayılı aracıyla, kamuflaj elbiseli olarak saat 16:00 sıralarında, kendi sorumluluğunda bulunmayan cephanelik bölgesine geldiği, nöbetçi olmadığı halde nöbetçi amiri olduğunu beyan ederek dış tel kafes kapısını kontrol edip gittiği, aynı gün saat:17.00 sıralarında sanık ...'in elindeki anahtarlar ile tekrar cephaneliğe geldiği, dış tel kafes kapıyı açıp içeri girdiği, önce 1 nolu ardından da 2 nolu cephaneliğin kilitlerini elindeki anahtarlarla açıp-açmadığını deneyerek, cephanelikten bölgesinden ayrıldığı, aynı gün saat 22.30-23.15 arasında, kendisine ait özel aracıyla, içinde el feneri olan mavi bir poşetle cephanelik bölgesine geldiği, o sırada nöbetçi olan J.Er Faruk Demir ve J. Er ...’a “Sayman olduğunu, cephaneliği açarak sayım yapacağını” söylediği, nöbetçi askerlerin bu durumu görüntü izleme merkezine bildirmek istediklerinde ise, buna gerek olmadığını beyan ettiği, nöbetçi askerlerin bu duruma izin veremeyeceklerini söylemeleri üzerine de, sanık ...'in aracına binerek cephanelik bölgesinden ayrıldığı, kısa bir süre sonra tekrar hizmet destek komutanlığı istikametindeki ağaçlık ve çalılık bölgeden yaya olarak cephanelik bölgesine yaklaştığı, bu esnada durumu fark eden nöbetçi askerlerin sanık ...'i durdurarak “parola” ve “işaret” sordukları, sanığın parola ve işareti bilememesi üzerine nöbetçiler tarafından dizleri üzerine çöktürülerek kontrol altına alındığı, aynı anda cephanelik bölgesine takviye kuvvet olarak 1 nolu nizamiye bölgesinde bekleyen hazır kıtanın çağrıldığı, bu kapsamda görüntü izleme merkezine telsizle çağrı yapıldığı ancak cevap alınamadığı, nöbetçi askerlerin cephanelikte bulunan ve doğrudan itfaiye ekip amirliğine bağlı telefonla durumu bildirdikleri, tanık J.Ütğm. ...’in birkaç dakika sonra olay mahalline gelerek duruma müdahale ettiği, bu esnada saat: 23.00-01.00 cephanelik nöbetçileri J.Er ... ve J.Er ...’nin de bölgeye intikal ettiği, sanık ...’nun emrinin olduğu söylenmesi üzerine cephaneliğin açıldığı, sanık ... ile birlikte 10-15 kadar kursiyer teğmenin araçlar ile cephanelik bölgesine gelerek cephaneleri araçlara yükledikleri, daha sonra bu faaliyete sanık ... ve temyiz dışı sanık ... ...’nun da dahil olduğu, sanık ...’in, J.Üğm. ...’a hitaben, “Kim mühimmat vermiyor bize? Neden zorluk yaşatıyorsun, beni buraya kadar getirtiyorsun?” dediği, J.Üğm. ...’ın ise “Amiri J.Alb. ...’nun emri olduğunu, kimseye mühimmat veremeyeceğini” söylediği, bunun üzerine sanık ...’in “Şu an sıkıyönetim kanunları geçerli, direnme olursa tutuklama yetkim var, emir ve komuta şu anda Jandarma Okullar Komutanında, ... Albay’ın artık hiyerarşide hiç bir yeri yok” diyerek eve gitmesini emrettiği, araçlara yüklenen mühimmat sandıklarının subay temel kurs tabur komutanlığına intikal ettirildiği, araçtaki mühimmat sandıklarının sanık ...’in emri ile binanın önünde indirildiği ve buradaki darbeci personele dağıtıldığı,
7-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlasında Bulunan Hizmet Destek Komutanlığı Silahlık Ve Doldur Boşalt İstasyonu Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
15 Temmuz 2016 tarihinde, Hiz.Des.K.lığı silahlık nöbetçi subaylığı görevinin J.Uzm.Çvş. Serkan Büyükkaplan tarafından yürütüldüğü, saat:21.30 sıralarında, 15-20 kişilik kursiyer teğmenin Serkan Büyükkaplan’ın yanına gelerek, “Cemil yüzbaşı nerede? Bize mühimmat verecekti, gelmedi mi? Tatbikat var” diyerek mühimmat istemeleri üzerine, Serkan Büyükkaplan’ın mühimmat veremeyeceğini ve konu hakkında nöbetçi amirliğine bilgi vermesi gerektiğini söylemesi üzerine, kursiyer teğmenlerin Hizmet Destek Komutanlığı nöbetçi amiri tanık J.Ütğm. ...’in yanına giderek durumu anlattıkları, ... tarafından durumun normal olmadığı değerlendirilerek burada bulunan mühimmat dolu şarjörlerin devriye aracının içerisine saklandığı ve durumdan kışla nöbetçi amiri olan müşteki J.Mu.Yb. ...’a bilgi verildiği, Jandarma Okullar Komutanı sanık ...’nun, bu esnada telefonla arayarak “Cephanelik açıldı mı, cephaneliğin anahtarları nerede, Yüzbaşı ... oraya geldi mi? Nizamiyelere takviye yapıldı mı?” şeklinde sorular sorduğu, ...’in ise cephanelikle ilgili bilgisinin olmadığını söyleyerek telefonu kapattığı, sonrasında sanıklar ... ve ...'ın, bu bölgeye gelerek nöbete gidecek olan erlere hitaben “Herkes kendi silahlığına gitsin, tatbikat var. Nöbet değişimi geç olacak!” dedikleri ve yanlarında bulunan kursiyer teğmenleri silahlık bölgesine yönlendirdikleri, burada nöbet tutan personeli zorlamak suretiyle 40 adet dolu şarjörü silahlık içerisindeki demir dolabın içerisinden çıkarttıkları ve mühimmat bölümünde bulunan 5 sandık malzemeyi alarak kursiyer teğmenler ile birlikte darbe faaliyetine iştirak ettikleri,
8-Beytepe Jandarma Eğitim Komutanlığı Kışlasında Bulunan Stadyum, Lojmanlar, Spor Tesisleri, Sosyal Tesisler ve Havuz Bölgesinde Olay Günü Meydana Gelen Darbe Girişimi Eyleminin Gelişimi;
15 Temmuz 2016 günü saat:00.00’dan sonra, J.Gn.K.lığı Personel Başkanlığında Kurs İşlem Subayı olarak görev yapan temyiz dışı sanık Salih Ergün ve sanık ...’in emir ve komutasındaki 7-8 kişilik silahlı ve techizatlı kursiyer teğmenin, Subay Temel Kurs Komutanlığı ATM’sinin arkasındaki bölgeden aldıkları mühimmatlar ile birlikte Beş General Anıtının bulunduğu kavşağa gelerek darbe faaliyeti kapsamında anılan bölgeyi işgal ettikleri, daha sonra bu bölge ve sosyal tesislerin bulunduğu alanlara sanık ...’nın gelerek işgali sürdürdüğü, kışla içerisindeki lojmanlar tarafında kalan bölgenin ise sanık ...’ın emir ve komutasındaki 8–10 kişilik silahlı ve techizatlı kursiyer teğmen tarafından işgal edildiği ve kontrol altına alındığının, yerel mahkemenin kabulünden anlaşıldığı olayda;
C) Hukuki açıklamalar ve somut olay çerçevesinde hükümlerin incelenmesi;
Tüm sanıklar hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme ve sanık ... hakkında Kasten Öldürmeye Teşebbüs Etme suçlarından kurulan hükümlere konu somut olaylarda uygulanma şartları bulunmayan 3713 sayılı Kanunun 8/A maddesinin tatbik edilmesi sonuca etkili bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
1-Tüm sanıklar hakkında T.C. Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Askeri Komutanlıkların Gaspı ve Askeri Komutanlıkların Terk Emrine Uymama ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarına ilişkin kurulan ceza verilmesi yer olmadığı hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; kararı temyiz eden sanıklar ve sanıklar müdafileri ile T.C. Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme suçları yönünden katılanlar T.C. ... ve ... vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme, sanık ...’e Adam Öldürmeye Teşebbüs Etme ve sanık ...’ye Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma suçlarına ilişkin kurulan mahkumiyet hükümlerinin yapılan temyiz incelemesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; kararı temyiz eden sanıklar ve sanıklar müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddine, ancak;
a-)Sanıklara Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan, sanık ...’e Adam Öldürmeye Teşebbüs Etme suçundan ve sanık ...’ye Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma suçundan verilen temel cezaların 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi ile artırılması sırasında artırım oranının doğru uygulanmasına karşın uygulanan kanun maddesinin fıkra belirtilmeksizin aynı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi,
b-)Sanık ...’ye Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma suçundan verilen cezada yargılamaya konu somut olayda uygulanma şartları bulunmayan 3713 sayılı Kanunun 8/A maddesinin tatbik edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, kararı temyiz eden sanıklar ve sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK'nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, 1. ve 4. sıradaki hükümlerin 2. paragraflarındaki ve 5. sıradaki hükmün 3. paragrafındaki '5. maddesi” ibaresinin çıkarılması ve yerlerine '5/1. maddesi' ibareleri eklenmesi, 5. sıradaki hükmün 3713 sayılı Kanunun 8/A maddesinin tatbik edilmesine ilişkin 4. paragrafının hükümden tamamen çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçuna ilişkin kurulan mahkumiyet hükümlerinin yapılan temyiz incelemesinde;
a-) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... bakımından;
a.1-)Sanıkların eylemlerinin niteliği, konum ve etkinlik dereceleri de gözetilerek TCK'nın 39/2-c. maddesi uyarınca kusurlu hareketleri ile orantılı, hakkaniyete uygun bir ceza tertip edilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıklar hakkında hatalı değerlendirme ile doğrudan fail olarak mahkumiyet hükümleri kurulması,
a.2-) Kabul ve uygulamaya göre;
Gerekçeli karar başlığında sanık ...’ın tutuklanma tarihinin, '24.07.2016' yerine “25.07.2016” olarak, sanık ...’ün tutuklanma tarihinin, '01.08.2016' yerine “15.08.2016” olarak gösterilmesi,
b-) Sanık ... bakımından;
b.1-)Soruşturma aşamasındaki müdafi huzurundaki savunmalarında, sanığın olay günü Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığındaki lojmanlarda oturduğunu ve aynı kışlada nöbetçi olarak bulunan binbaşı ...’in emri ile hareket ettiğini, bu emir kapsamında komutası altına 8-10 adet teğmenin verildiğini anlattığı; sanığın bu anlatımına göre, sanığın komutası altındaki teğmenlerin kimliklerinin tespit edilerek, sanığın olay günü gerçekleştirdiği eylemlerin neler olduğunun ayrıntılı olarak açıklattırılması, sanığın ...’in emri ile görev yaptığını beyan ettiği lojmanlar bölgesinde ve civarında olay yerini gören kameraların bulunup bulunmadığının tespiti, bulunması halinde silahlı ve hücum yelekli olduğunu kabul eden sanığın ne şekilde hareket ettiğinin belirlenmesi,
b.2-)UYAP sisteminde bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzu araştırılmak suretiyle sanık hakkında bilgi ve beyana rastlanması halinde varsa belgelerin duruşmaya getirtilip sanığa ve müdafiine okunması, varsa beyanda bulunan kişilerin duruşmada tanık olarak dinlenilmelerinin sağlanması,
Yukarıda belirtilen hususlar araştırıldıktan sonra sonucuna göre, konumu, rütbesi ve mesleki tecrübesi itibariyle kendisine ... tarafından verilen emrin muhtevasının sanığın görev kapsamı içinde yer almaması ve ayrıca emrin verildiği saat itibariyle eylemin kalkışma olduğunun anlaşılması nedeniyle, bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan doğrudan ika ettiği icrai hareketleri ile müsnet suça TCK'nın 37. maddesi kapsamında fail olarak iştirak ettiğininin yahut TCK'nın 309 ve 39. maddeleri kapsamında Anayasayı ihlal suçuna yardım suçunun oluşup oluşmadığı tartışılmadan eksik araştırma ve hukuki olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, kararı temyiz eden sanıklar ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, verilen ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süreler ile mevcut delil durumları dikkate alınarak sanıklar ve sanıklar müdafilerinin tahliye taleplerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.