9. Hukuk Dairesi 2019/250 E. , 2019/9462 K.
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 29. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : ... 4. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin red kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunun kabulü ile; ... 4. İş Mahkemesi'nin 16/03/2017 tarih 2016/180 Esas, 2017/103 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, Davacının 1994 yılından 30 Haziran 2015 tarihine kadar davalı şirkette çalıştığını, müvekkili davacının davalı şirkette 21 yıl süre ile başarılı bir şekilde görev yaptığını, bu süre içinde de şirket tarafından yapılan değerlendirmeler neticesinde; 1994 yılında üretim mühendisi olarak başladığı işinde sırasıyla 1998 yılında üretim şefi, 2004 yılında müdür yardımcısı olarak olmak üzere seneler içinde terfi ederek görevini başarıyla yerine getirdiğini, ancak 29 Aralık 2014 günü müvekkiline ... tarafından bir mail gönderildiğini ve bu mail ile kendisinin 01.12.2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığına atandığı bildirildiğini, davacının İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı olarak görevini sürdürürken, 30.06.2015 tarihinde çağrılarak “uzman, profesyonel kuruluşlardan, şirketlerden daha nitelikli hizmet alınabileceği sonucuna varılmıştır ’’ gerekçesi ile İş Kanunu’nun 17. ve 18. Maddeleri doğrultusunda müvekkilin işine son verildiğini, Devamında “Şirketimizde başka bir pozisyon veya görevde değerlendirilmeniz hususu incelenmiş, ancak mevcut durumda ve ileriye dönük 6 aylık dönemde çalışabileceğiniz uygun herhangi bir pozisyonun veya görevin bulunmadığı tespit edilmiştir.” denildiğini, davacının iş akdi sona erdirildiğini ve firma bünyesinde kendisine uygun bir iş olmadığı bildirildiğini halbuki müvekkilin üretim bölümünde üretim müdür yardımcısı iken İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanlığına geçirildiğini, geçirildikten 7 ay sonra da bu bölümün kapatılacağının kendisine bildirildiğini, kendilerinin de beyan ettikleri üzere bu derece önemli bir konu hakkında şirket bünyesindeki müdürlüğün kapatılması ve konu ile ilgili olarak dışarıdan destek alınmasına karar verilmesi için 7 aylık sürenin kısa olduğunu, bu süreç dahilinde davacının konu ile ilgili olarak hiç bir şekilde bilgilendirilmediğini, ayrıca bölümün kapatılması hakkında karar alındıktan sonra müvekkil 21 yıldır hizmet ettiği üretim bölümünde çalışmaya devam ettirilebileceğini ancak bununla ilgili olarak davacıya bir teklifte dahi bulunulmadığını iddia ederek; davacının iş akdinin feshinin geçersizliğinin tespitine, davacının işe iadesine, boşta geçen sürelere ilişkin olarak 4 aylık brüt maaşı ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin ve işe iadesinin gerçekleşmemesi halinde 8 aylık brüt maaşı tutarında tazminatın davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının, müvekkili Şirkette 14.04.1993 tarihinde üretim mühendisi olarak başladığı işinde 01.01.1998 tarihinden itibaren üretim şefi olarak devam ettiğini ve daha sonra 01.12.2014 tarihinden iş akdinin sona erdiği 30.06.2015 tarihine kadar A sınıfı belgeli İş Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı olarak çalıştığını, Müvekkili işyeri, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuatı çerçevesinde çok tehlikeli sınıfta yer aldığını, gerek İş Sağlığı ve İş Güvenliği gerekse Çevre Kanunu ve ilgili mevzuatları çerçevesinde çalışan ve toplum sağlığının korunmasını teminen operasyonel iş yükü de dahil olmak üzere ağır yükümlülükleri bulunmakta olduğunu, yasal yükümlülüklerin gereği gibi takibi için ,müvekkil şirkette önceleri İş Sağlığı ve İş Güvenliği için bir, Çevre için bir Uzman ile yerine getirilmekte olduğunu, ancak , Müvekkili Şirket, 01.04.2013 tarihinde tebellüğ olunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ... Valiliği İl Çevre Müdürlüğü tarafından Çevre Kanunu 20 (b) maddesi gereği 40.636,00 TL idari para cezası verilmesi , 05.08.2015 tarihinde tebellüğ olunan , 11-16/02/2015 teftiş dönemi itibariyle yapılan denetim ile 23.02.2015 tarihinde düzenlenen rapor neticesinde 23.427 TL idari para cezası uygulanması gibi art arda yüksek para cezalarına maruz kaldığını, özellikle AB müktesebatı çerçevesinde SEVESO II,III AB Direktifleri uyumlaştırma çalışmaları neticesi 24 Ocak 2015 tarihinde yayımlanan Yönetmelik ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanununda 6645 sayılı yasa ile 23.04.2015 tarihinde yapılan değişikliklerle getirilen yeni düzenlemelerle Müvekkili davalının bu alanda yükümlülüklerinin yerine getirilmesi konusunda iş yükünün operasyonel olarak daha da arttığını, müvekkili Şirketin , davacıdan ve yapmakta olduğu işten bağımsız biçimde yasal yükümlülükleri gereği gerek Çevre Uzmanı hususu, gerekse İş Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı ve Tehlikeli Madde Taşıma Danışmanlığı gibi ağır risk içeren işlerle ilgili risk denetim ve bertarafını dışarıdan uzman kuruluşlardan almayı yeğlediğini bu amaçla, Müvekkili İşveren tarafından yönetim hakkı kapsamında ,12.06.2015/34 tarih ve sayılı Yönetim Kurulu'nun almış olduğu işletmesel karar sonucunda yani davacının yapmakta olduğu işin dışarıdan hizmet alma suretiyle profesyonel bir kuruluş ile anlaşma çerçevesinde yapılması kararı üzerine davacının yapmakta olduğu işin sona erdiğini, kadrosunun iptal edildiğini, Yönetim Kurulu kararını takiben Genel Müdürlük İnsan Kaynakları ve Kalite Müdürlüğü tarafından davacıyı uygun bir başka işe yerleştirme çabası içerisinde, Şirket Genel Müdürlüğü ve tüm Bölge Müdürlüklerinde gelecek altı ay gözetilerek Davacının çalışabileceği istihdam/kadro ihtiyacı olup olmadığı sorgulandığını, ancak , Davacının çalışabileceği bir istihdam ihtiyacının bulunmaması neticesinde Davacı istihdam fazlası olması itibariyle iş sözleşmesi kaçınılmaz olarak feshedilmek zorunda kalındığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince, tarafların yazılı ve sözlü beyanları, tanık anlatımları, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ve yasal mevzuat değerlendirildiğinde; Fesih tarihinde davalı işyerinde otuzdan fazla işçi çalıştığı, işçinin işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olduğu, 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığı ve işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcısı veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekil olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre işçi İş Kanunu’ndaki iş güvencesi hükümleri kapsamında olduğu, İşe iade davasının bir aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı, davalının fesih bildirimini yazılı yapmak ve fesih nedenini açık ve kesin bir şekilde belirtmek yükümlülüğüne uyduğu , davalı tarafça fesih bildiriminde ifade edilen hususlara ilişkin ispat külfetinin 4857 sayılı Kanunun 20. Maddesi uyarınca davalı tarafta olduğu, fesih işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle yapılmadığında savunma alma yükümlülüğü yoktur. Fesih bildiriminde açıkça işyerinden kaynaklanan nedene dayanıldığı, fesih bildiriminin imzalı olduğu, tüm bu hususlara ve dosya kapsamına göre işveren fesih bildirimini fesih sırasında yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek yükümlülüğünü yerine getirdiği, bu bakımdan akdin feshinde usule uyulduğu, feshin davalı tarafça 4857 sayılı yasanın 18 vd md uyarınca geçerli nedenle yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D)İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkilinin fesihten 6 ay önce kendisine danışılmadan A sınıfı güvenlik sertifikası olduğu için iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığına getirtildiğini, bu bölüme geçildikten 6 ay sonra bölümün kapanacağının bildirildiğini, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığını, müvekkilinin çalışabileceği başka departmanlar olmasına rağmen işten çıkartıldığını belirterek; yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince davacı işçinin A sınıfı güvenlik sertifikasına sahip olması nedeni ile talebi de bulunmadığı halde, iş sağlığı ve Güvenliği uzmanlığına getirtildiği, bu göreve getirtildikten 6 ay sonra 12/06/2015 tarih ve 34 nolu yönetim kurulu kararı ile İş sağlığı ve Güvenliği uzmanlığı kadrosunun iptaline karar verildiği, buna ilişkin hizmetin dışardan satın alındığı, davacının Yıldız Teknik Üniversitesinden Kimya Mühendisliği bölümü olarak diplomasının bulunduğu, ilk derece mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı şirkete iş akdinin feshi öncesindeki 6 aylık dönemde 28 personelin, fesih tarihinde 1 personelin, fesih sonrasındaki dönemde ise 12 personelin işe alındığı, işe alınanlardan birinin satın alma memurluğu kadrosunda olduğu ve uzmanlığının da kimya bölümü olduğu dikkate alındığında, işletmesel kararın tutarlı bir şekilde uygulanmadığı, davacının uzmanlık alanı da dikkate alındığında, alternatif iş imkanlarının yeterince araştırılmadığı, davacıya alternatif iş tekliflerinin sunulmadığı, dolayısıyla feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı dikkate alındığında, davacının davasının ilk derece mahkemesince red edilmesinin dosyadaki delil durumu dikkate alındığında yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf sebep ve gerekçelerinin haklı olduğu kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi red kararının kaldırılmasına, davacının davasının kabulü ile feshin geçersizliğine, işe iadesine ve davacının kıdemi de dikkate alınarak işe başlatmama tazminatının 6 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine karar verilmiştir.
G)Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından süresinde temyiz talebinde bulunulmuştur.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde işletmenin, iş yerinin veya işin gerekleri kavramına yer verildiği halde, işletmesel karar kavramından söz edilmemiştir. İşveren amaç ve içeriğini belirlemekte serbest olduğu kararlar, yönetim hakkı kapsamında alabilir. Geniş anlamda, işletme, iş yeri ile ilgili ve işin düzenlenmesi konusunda, bu kapsamda işçinin iş sözleşmesinin feshi dahil olmak üzere işverenin aldığı her türlü kararlar, işletmesel karardır. İşletmenin, iş yerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan fesihte, yargısal denetim yapılabilmesi için mutlaka bir işletmesel karar gerekir. İş sözleşmesinin iş, iş yeri veya işletme gereklerine dayalı olarak feshi, işletmesel kararın sonucu olarak gerçekleşmekte, fesih işlemi de işletmesel karar çerçevesinde değişen durumlara karşı işverene tepkisini oluşturmaktadır. Bu kararlar işletme ve iş yeri içinden kaynaklanan nedenlerden dolayı alınabileceği gibi, iş yeri dışından kaynaklanan nedenlerden dolayı da alınabilir.
İşletmesel karar söz konusu olduğunda, kararın yararlı ya da amaca uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılamaz; kısaca işletmesel kararlar yerindelik denetimine tabi tutulamaz. İşverenin serbestçe işletmesel karar alabilmesi ve bunun kural olarak yargı denetimi dışında tutulması şüphesiz bu kararların hukuk düzeni tarafından öngörülen sınırlar içinde kalınarak alınmış olmalarına bağlıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2 maddesinde açıkça, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Bu kapsamda, işveren fesihle ilgili karar aldığını, bu kararın istihdam fazlası meydana getirdiğini, tutarlı şekilde uyguladığını ve feshin kaçınılmaz olduğunu ispatlamalıdır.
İşverenin, dayandığı fesih sebebinin geçerli (veya haklı) olduğunu uygun kanıtlarla inandırıcı bir biçimde ortaya koyması, kanıt yükünü yerine getirmiş sayılması bakımından yeterlidir.
Feshin işletme, iş yeri ve işin gerekleri nedenleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı(tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır.
İşletmesel kararın amacı ve içeriğini belirlemekte özgür olan işveren, işletmesel kararı uygulamak için aldığı tedbirin feshi gerekli kıldığını, feshin geçerli nedeni olduğunu kanıtlamalıdır. İşletmesel kararın amacı ve içeriğini serbestçe belirleyen işveren, uygulamak için aldığı, geçerli neden teşkil eden ve ayrıca istihdam fazlası doğuran tedbire ilişkin kararı, sürekli ve kalıcı şekilde uygulamalıdır. İşveren işletme, iş yeri ve işin gerekleri nedeni ile aldığı fesih kararında, iş yerinde istihdam fazlalığı meydana geldiğini ve feshin kaçınılmazlığını kanıtlamak zorundadır. Feshin kaçınılmazlığı ekonomik açıdan değil, teknik denetim kapsamında, bu kararın hukuka uygun olup olmadığı ve işçinin çalışma olanağını ortadan kaldırıp kaldırmadığı yönünde, kısaca feshin son çare olması ilkesi çerçevesinde yapılmalıdır.
Davacıya tebliğ edilen 30.06.2015 tarihli fesih bildirimiyle: “…Şirketimizin faaliyetlerinin artmasına paralel olarak, Çevre ile İş Sağlığı ve Güvenliği hususlarında risk ve sorumluluklarımızın da artmakta olması gözetilerek, insan sağlığı ve çevre konusunda yüksek seviyede önem veren Şirketimizce risk kontrolünü daha sağlıklı yapabilmeyi teminen yapılan araştırma ve değerlendirme neticesinde uzman, profesyonel kuruluşlardan, şirketlerden daha nitelikli hizmet alınabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle 12.06.2015 tarih ve 34 Nolu Yönetim Kurulu kararı ile İSG Uzmanlığı kadronuz iptal edilmiştir. Şirketimizde başka bir pozisyon veya görevde değerlendirilmeniz hususu incelenmiş, ancak mevcut durumda ve ileriye dönük 6 aylık dönemde çalışabileceğiniz uygun herhangi bir pozisyonun veya görevin bulunmadığı tespit edilmiştir…“ iş akdi feshedilmiştir.
Dosyaya sunulan belgelerden ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün 29.07.2015 tebligat tarihli yazısıyla 11-16.02.2015 tarihlerinde yapılan programlı teftiş sonucu tespit edilen 21 adet noksanlık sebebiyle 23.427,00 TL. idari para cezası uygulandığı ,ayrıca davalıya, ... Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 01.04.2013 tarihli yazısı ekinde gönderilen 25.03.2013 tarihli İdari Yaptırım Karar Tutanağı ile 08.03.2013 tarihli denetimde tespit edilen eksiklik nedeniyle 40.636,00 TL. idari para cezası uygulanmıştır. Davalı şirketin 12.06.2015 tarih, 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile İSG Uzmanlığı ve Çevre Uzmanlığı işlerinin uzman bir şirketinden alınmasına karar verilmiş,15.06.2015 tarihli İnsan Kaynakları ve Kalite Müdürü imzalı yazı üzerine, İSG Uzmanı ve Çevre Uzmanı için Şirkette çalıştırılabilecekleri bir diğer iş olup olmadığı hususunda çeşitli müdürlükler ve Genel Müdür Yardımcılıkları tarafından araştırma yapılmıştır. Bu bölümlerde çalıştırılabilecekleri yer olmadığı hakkında 16-17-18.06.2015 tarihli yazılar yazıldığı, 18.06.2015 tarihinde ... İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti ile sözleşme imzalandığı, sözleşmenin yürürlüğe girişinin 22.06.2016 tarihi olduğu ve davacının iş sözleşmesinin 30.06.2015 tarihli bildirimle aynı tarihte sona ermek üzere ileriye dönük 6 aylık dönemde istihdam olanağı kalmadığından bahisle işverence feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davalı işverenin; davacının iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olduğu dönemde kesilen idari para cezalarından sonra aldığı yönetim kurulu kararıyla iş sağlığı ve güvenliği işinin dışarıdan profesyonel bir şirketten satın almaya karar verdiği, davacı işçinin de bu nedenle işten çıkarıldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının pozisyonuna uygun olarak yeni işçi alınmadığının da tespit edildiği ve davacının çalışabileceği pozisyon bulunmadığı anlaşılmakla davalı işverenin, aldığı karar doğrultusunda istihdam fazlalığı yaratan davacının iş akdini geçerli nedenle feshetmiş olup, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı bulunmuştur.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi'nin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Alınması gereken 44,40 TL karar-ilam harcından peşin alınan 27,70 TL ‘nin mahsubu ile bakiye 16,70 TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 164,00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Kullanılmayan avansların talep halinde ilgilisine iadesine,
7.Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine,
Kesin olarak 22.04.2019 günü oybirliği ile karar verildi.