Ceza Genel Kurulu 2016/1049 E. , 2018/228 K.
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 26.12.2008
Sayısı : 38-65
Nitelikli hırsızlık suçundan sanıklar ... ve ...'un TCK'nun 142/2-g, 143, 62/1, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba, sanık ... hakkında ayrıca aynı Kanunun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ilişkin Ardanuç Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.12.2008 gün ve 38-65 sayılı hükümlerin, sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.05.2014 gün ve 21954-9046 sayı ile;
'Sanıklar hakkında katılanlar ..., ..., ... ve ...’a yönelik eylemleri için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, '4 kez' denilerek hüküm kurulması kanuna aykırı ise de, kararın denetimi olanaklı olduğundan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.' eleştirisiyle onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.05.2016 gün ve 170200 sayı ile;
'Yerel mahkemenin mahkûmiyet gerekçesine bakıldığında, kararın tek dayanağının Ardahan Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/357 Değişik İş sayılı kararı ile yapılan arama sonucunda katılanların atlarına ait yularların sanıkların kamyonetinde bulunduğuna dair 16.07.2005 tarihli jandarma tutanağı olduğu görülmektedir.
Tutanağın incelenmesinde, arama sonucunda kamyonette ..., ... ve ...'a ait atların yular ve zincirlerinin bulunduğu, katılan ...'nün atının yular ve zincirinin bulunamadığı, katılan, her ne kadar yargılama aşamasında kendisine ait atın yularının kamyonette bulunduğunu beyan etmişse de, olayın hemen arkasından Cumhuriyet savcısına verdiği 16.07.2005 tarihli ifadesinde atına ait yular ve zincirin sanıkların kamyonetinde bulunmadığını beyan ettiği, bu beyanının jandarma tutanağına da uygun olduğu, çelişkinin giderilmediği ve sanıkların tüm aşamalarda atılı suçları inkâr ettikleri anlaşıldığından, her iki sanığın bu katılana ait atın çalınması eyleminde mahkûmiyetlerine yeterli delil bulunmadığı, dolayısıyla bu eylemden dolayı sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği' düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 06.06.2016 gün ve 3957-4704 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ... ve ... hakkında katılanlar ..., ... ve ...'a yönelik hırsızlık suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında katılan ...'ye yönelik hırsızlık suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı katılan ...'ye yönelik nitelikli hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup bu kapsamda ayrıca, katılanın soruşturma ve kovuşturma evresindeki beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünden eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
..., ..., ... ve ...'ın, 15.07.2005 tarihinde saat 23.30 sıralarında kolluk görevlilerini arayarak Artvin il sınırları içinde bulunan ....'ndaki evlerinin önüne bağlamış oldukları atların çalındığı, yaylanın aşağı tarafında yapılmakta olan festivale katılan ve soyadı 'Hoş' olan Ardahanlı şahıslardan şüphelendikleri yönünde müracaatta bulunmaları üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
16.07.2005 tarihli arama tutanağında; sanıklar ... ve ...'un babaları olan tanık İsmet Hoş’a ait 75 ... plakalı kamyonette yapılan aramada şikâyetçiler ..., ..., ...’a ait atların zincir ve yularlarının ele geçirildiği, şikâyetçilerin belirtilen malzemelerin kendilerine ait olduğunu beyan ettikleri, arama sırasında tanık İsmet Hoş’un bu zincirlerin aracına nasıl girdiğini bilmediğine dair beyanda bulunduğu bilgilerine yer verildiği,
Aynı tarihli başka bir tutanakta; tanık İsmet Hoş'a ait kamyonetin sol dış tarafındaki takım malzemesine bağlı şekilde ele geçirilen yuların da şikâyetçi ...’a ait olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... savcılıkta; olay gecesi saat 23.30 sıralarında çadırının önünde bağlı hâlde bulunan atının yerinde olmadığını gördüğünü, aynı gece yan komşusu olan inceleme dışı katılan ...'ın atının da çalındığını fark ettiklerini, atının boynunda 4-5 metre uzunluğunda ip ve zincir bağlı olduğunu, ertesi sabah atları çalan şahısların yakalandığını duyduğunu, yapılan aramada ele geçirilen yular ve ipler arasında kendi atına ait zincir ve iplerin bulunmadığını,
Mahkemede ise farklı olarak; ertesi sabah yaylalarının alt tarafında bulunan festival alanına giderek şüphelendikleri aracı jandarma görevlilerine gösterdiklerini, araçta yapılan aramada atlarına ait zincir ve tasmaları bulduklarını, sanıkların arkadaşı olan ....'in şikâyetçi olmamaları hâlinde kendilerini uzlaştırabileceğini söylediğini, bu şahsa güvenemedikleri için şikâyetçi olduklarını,
İnceleme dışı suçun katılanı ...; olay gecesi saat 03.00 sıralarında hayvanlarını kontrol etmek amacıyla dışarıya çıktığında atının yerinde olmadığını gördüğünü, soyadını “Hoş” olarak bildiği şahsın, o gün gündüzleyin bir at ve tayla yaylalarında gezindiğini, bu nedenle atını bu şahsın çalmış olabileceğinden şüphelendiğini, ertesi sabah diğer arkadaşları ile birlikte yaylanın aşağı tarafında bulunan festival alanına gittiklerini, oradaki jandarma görevlilerine şüphelendikleri kişileri söyleyip şikâyette bulunduklarını, jandarma görevlilerinin de Ardahanlı şahıslara ait araçta ip asılı olduğunu söyleyerek kendilerini aracın yanına götürdüklerini, aracın dışındaki ipin inceleme dışı katılan ...'un atına ait olduğunu görünce aracı aramaya başladıklarını, kendi atlarına ait zincirlerin de aracın içinden çıktığını, sanıkların arkadaşı olan ....’in 'Şikâyetçi olmayın, atları geri verdireyim' dediğini, ancak kendilerinin bunu kabul etmediklerini,
İnceleme dışı suçun katılanı ...; olay gecesi saat 03.00 sıralarında zincir ile kapının önüne bağladığı atının yerinde olmadığını fark ettiğini, inceleme dışı katılan ...'ın atının da çalındığını anlamaları üzerine birlikte atları aramaya çıktıklarını, festival alanına giderek jandarma görevlilerine şikâyette bulunduklarını, sanıklara ait aracın üzerinde kendi atına ait tasma ve zincirin ele geçirildiğini, olay sonrası sanıkların arkadaşının, kendilerine “Şikâyetçi olmayın, ben sizi uzlaştırayım” dediğini,
İnceleme dışı suçun katılanı ...; olay gecesi saat 23.30 sıralarında hayvanlarını kontrol etmek için dışarı çıktığında evinin önünde bağlı olan atını yerinde göremediğini, festival alanına giderek jandarma görevlilerine şikâyette bulunduğunu, atına ait tasma ve zincirin sanıkların aracında ele geçirildiğini, olay sonrası .... isimli şahsın yanlarına gelerek “Şikâyetçi olmayın, ben sizi uzlaştıracağım” dediğini,
Tanık İsmet Hoş; 15.07.2005 günü öğleden sonra ailesi ile birlikte ....'na geldiğini, o gece jandarma görevlilerinin iki adet atın çalındığını söylediklerini, sabahleyin de aracında arama yapıldığını, ele geçirilen zincirlerin kendisine ait olmadığını, o gün ata binerek yaylada dolaştığı için şikâyetçilerin kendisini görmüş olabileceklerini,
Tanık Adem Yıldız; Göle İlçe Jandarma Komutanlığında görev yaptığını, 15.07.2005 tarihinde ....'nda yapılan festivalde görevlendirildiğini, etrafı kontrol ederken hırsızlık olaylarına karışmaları nedeniyle tanıdığı sanıkların aracına, eyersiz iki adet atın bağlı olduğunu gördüğünü, aynı gece saat 23.30 sıralarında komutanın telsizle kendisini arayarak yaylada at hırsızlığı meydana geldiğini söylemesi üzerine olay yerine gittiğini, yaptığı görüşmede, sanıkların kendi atlarının da kaçtığını söylediklerini, bir süre sonra sanık ...'un atını bularak yanlarına geldiğini, bu kez eyerli olan atın çok terli ve yorgun olduğunu görünce sanıklardan şüphelendiğini, gündüz inceleme yapmak üzere oradan ayrıldıklarını, ertesi sabah sanıkların aracında yaptıkları aramada kasanın ön kısmındaki brandanın altına gizlenmiş bir şekilde şikâyetçilerin atlarına ait zincir ve urganları ele geçirdiklerini,
Tanık Barbaros Koçak; sanıklara ait aracı kendisinin aradığını, şikâyetçilerin de teşhis amacıyla yanında bulunduğunu, aracın kasasında serili olan yatağı kaldırdığında atlara ait zincirleri gördüğünü, şikâyetçilerin de zincirleri tanıdığını, daha sonra buna ilişkin tutanak tuttuklarını,
Tanık Cemil Ataş; hırsızlık olayı nedeniyle sanıkların aracında arama yaptıklarını, aracın üzerine komutanları olan tanık Barbaros Koçak ile kendisinin çıktığını, yatakları kaldırdıkları sırada zincirleri gördüklerini, şikâyetçilerin de ellerine alıp baktıkları bu zincirlerin kendilerine ait olduğunu söylediklerini, söz konusu zincirleri araçta ele geçirdiklerini, aracın dışında bulmadıklarını, sonrasında buna ilişkin tutanak tuttuklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ...; festival nedeniyle 15.07.2005 günü ailesi ile birlikte Ardahan'dan ....'na geldiğini, gün boyunca yaylada ata bindiğini, akşam olduğunda atını, çadırın yanına bağladığını, gece saat 22.00 sıralarında havai fişek atıldığını, atının ürkerek kaçtığını, kardeşi olan sanık ...'in atı aramaya gittiğini, sonrasında jandarma görevlileri ile kardeşi arasında tartışma çıktığını, atlarının çalındığını söyleyen şikâyetçilerin sabaha kadar araçlarının yanında durduğunu, ertesi sabah jandarma görevlilerinin araçlarını aradığını, aracın yanında zincir bulduklarını, zincirin kendilerine ait olmadığını, olayla ilgisinin bulunmadığını,
Sanık ...; olay günü festival nedeniyle ....'na geldiklerini, yarışa katılmak üzere yanlarında bir de at getirdiklerini, gündüz ata binip eğlendiklerini, akşam olunca atı, çadırın yanına bağladıklarını, atın eyerinin üzerinde olduğunu, gece havai fişek atılınca atın ürkerek zincirini koparıp kaçtığını, bu durumu konuşmak için jandarma ekibinin yanına gittiğini, daha öncesinden aralarında husumet bulunan komutan ile tartışmaya başladığını, bu sırada şikâyetçilerden iki kişinin yanlarına gelip atlarının çalındığını söylediklerini, jandarma görevlilerinin sabahleyin araçlarında arama yaptıklarını, aracın biraz ilerisinde zincir bulduklarını, hırsızlıkla bir ilgisinin bulunmadığını, olay gecesi araçlarına bağlı olan atlardan birinin kendilerine, diğerinin ise komşularına ait olduğunu,
Savunmuşlardır.
Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık konularının ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir.
I- Sanıklar hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı;
Katılan ... soruşturma aşamasında, sanıkların aracında yapılan aramada ele geçirilen yular ve ipler arasında kendi atına ait zincir ve iplerin olmadığını söylemesine rağmen, mahkemede, atlara ait zincir ve yularları sanıkların aracında buldukları yönünde çelişkili beyanlarda bulunmuş ise de; 16.07.2005 tarihli arama tutanağında, sanıkların aracında yapılan aramada inceleme dışı katılanlar ..., ... ve ...’a ait çalınan atların zincir ve yularlarının bulunduğunun bildirildiği, katılan ...'ye ait atın zincir ve yularının ele geçirildiğine ilişkin bir tespite yer verilmediği göz önüne alındığında, katılanın beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla yeniden dinlenmesinin, sanıkların eyleminin sübutuna bir etkisinin olmayacağı ve katılanın, sanıkların aleyhine olan beyanlarında ısrar etmesi hâlinde dahi 16.07.2005 tarihli arama tutanağına itibar edilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, bu hususta katılanın yeniden dinlenmesine gerek bulunmadığı ve eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
II- Sanıklara atılı katılan ...'ye yönelik nitelikli hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' şeklinde, Latincede ise 'in dubio pro reo' olarak ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılan ... ile inceleme dışı katılanlar ..., ... ve ...'ın, 15.07.2005 tarihinde saat 23.30 sıralarında kolluk görevlilerini arayarak Artvin il sınırları içinde bulunan ....'ndaki evlerinin önüne bağlamış oldukları atların çalındığı ve yaylanın aşağı tarafında yapılmakta olan festivale katılan Ardahanlı şahıslardan şüphelendikleri yönünde müracaatta bulunmaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında inceleme dışı katılanlar ..., ... ve ...’un atlarının zincir ve yularlarının sanıklara ait araçta ele geçirildiği olayda; katılanın soruşturma aşamasında, sanıkların aracında yapılan aramada ele geçirilen yular ve zincirler arasında kendi atına ait zincir ve iplerin olmadığını söylemesine rağmen mahkemede, atlarına ait zincir ve yularları araçta buldukları yönünde çelişkili beyanlarda bulunması, 16.07.2005 tarihli arama tutanağında sanıkların aracında yapılan aramada inceleme dışı katılanlar ..., ... ve ...’a ait çalınan atların zincir ve yularlarının bulunduğunun bildirilmesi, katılan ...'ye ait atın zincir ve yularının ele geçirildiğine ilişkin bir tespite yer verilmemesi ve sanıkların suçlamayı kabul etmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; katılan ...'ye yönelik nitelikli hırsızlık suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanıklar ... ve ...'un beraatleri yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının katılan ...'ye yönelik eylem yönünden kaldırılmasına, yerel mahkeme hükümlerinin sanıklar ... ve ...'un, katılan ...'ye yönelik nitelikli hırsızlık suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraatleri yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; 'itirazın reddine karar verilmesi gerektiği' düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 05.05.2014 gün ve 21954-9046 sayılı onama kararının katılan ...'ye yönelik hükümler yönünden KALDIRILMASINA,
3- Ardanuç (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesinin 26.12.2008 gün ve 38-65 sayılı hükümlerinin, sanıklar ... ve ...'un, katılan ...'ye yönelik nitelikli hırsızlık suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraatleri yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.05.2018 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oybirliğiyle, ikinci uyuşmazlık yönünden oyçokluğuyla karar verildi.