Hukuk Genel Kurulu 2020/171 E. , 2022/985 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/383 E. sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde ve birleşen (... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/316 E. sayılı) dosyadaki dava dilekçesinde; davalıya ait ... Çıkışlı ... hattını besleyen su borusunun 04.08.2007 tarihinde patladığını, taşan suların müvekkilinin işyerini bastığını, işyerinde bulunan makinelerin ve emtianın kullanılmaz duruma geldiğini, işyeri binasının ve ... tesisatının hasar gördüğünü, su baskını nedeni ile temizlik ve nakliye masrafı yapıldığını, müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını, işyerini sigortalayan sigorta şirketinin teminatı bulunan kalemlerde yaptığı ödemenin ise toplam zararı karşılamadığını, kazanç kaybı ve ... tesisatı konusunda teminatı bulunmadığını ileri sürerek asıl dosyada; fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutarak, 2.000TL inşaat, 2.000TL ... tesisatı, 2.000TL makine, 2.000TL emtia hasarı, 2.000TL kazanç kaybı zararı ile 1.000TL temizlik ve nakliye masrafının davalıdan 04.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile tahsiline; birleşen dava dosyasında, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkını saklı tutarak 5.000.000TL makine, 1.500.000TL emtia, 350.000TL inşaat, 350.000TL ... tesisat hasarı, 6.500.000TL kazanç kaybı zararının 04.08.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev ve işbölümü itirazında bulunarak tazminat istemlerinin yerinde olmadığını, davacıların zararının sigortalarınca karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2011 tarihli ve 2007/383 E., 2011/127 K. sayılı kararı ile; asıl dava ve birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/316 E., birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/312 E. ve birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/27 E. sayılı davalarının kısmen, diğer birleşen davaların ise tamamen kabulü ile karar altına alınan tazminatların yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.05.2012 tarihli ve 2011/13310 E., 2012/7051 K. sayılı kararı ile;
“…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Asıl ve birleşen dört ayrı dava, tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan tazminat, birleşen altı ayrı dava ise, işyeri sigorta poliçesi uyarınca ödenen tazminatların rucuan tahsili istemine ilişkindir.
Davalının sorumluluğundaki su borusunun patlaması sonucu birleşen bir kısım davaların davacısı sigorta şirketi nezdinde işyeri sigorta poliçesiyle sigortalı, diğer davaların davacıları şirketlere ait matbaa olarak faaliyet gösteren işyerlerinin zarara uğradığı, davacı ... şirketinin tazminatlar ödediği, rucuan tazmini için davalarını açtığı, diğer sigortalı şirketlerin sigorta poliçesi kapsamında olmayan kazanç kaybı zararları ile sigorta poliçesi limitleri üzerinde kalan zararlarının tazmini talebinde bulundukları hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Zararların aynı su patlması sonucu meydana geldiği ve aynı haksız fiilden dolayı zarara uğrayanlarla bu nedenle tazminat ödeyen sigorta şirketinin rucu davalarının birlikte görülmesinde yarar görülerek tüm davaların birleştirilmesine karar verilmiştir. Ancak, davalı vekili birleşen bir kısım davalar itibariyle süresinde işbölümü itirazında bulunarak, davaların ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini bildirmiştir. Davaların tarafları tacirdir. Ayrıca, uyuşmazlık da tacirler arası haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacı ... şirketi de eldeki davalarını TTK'nun 1301. maddesinde düzenlenen halefiyet hakkına dayandırmıştır. O halde, uyuşmazlıkların ticari nitelik taşıdığı tartışmasızdır. Bu durum karşısında, her ne kadar asıl ve birleşen bir kısım davada süresinde işbölümü itirazında bulunulmamış ise de tüm davalar arasında bağlantı olduğu kabul edilerek birleştirildikleri, birlikte görülmelerinde doğru sonuca ulaşmak ve usul ekonomisi bakımından fayda bulunduğu ve tüm davaların ticari nitelik taşıdıkları dikkate alınarak, işbölümü itirazının kabulü ile davaların ticaret mahkemesinde görülmesi yönünde gönderme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuş; bozma kararına karşı davacı vekili ve ( birleşen dosya davacı vekili tarafından) karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Özel Dairece; sair itirazların reddine karar verilmiş ve karar düzeltme talepleri hesaplama yöntemine ilişkin olarak kısmen kabul edilmiştir.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.02.2013 tarihli ve 2013/51 E., 2013/24 K. sayılı kararı ile; asıl ve birleşen dava dosyalarının karar kesinleştiğinde ... Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmek üzere tevzii bürosu müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay ( Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 04.06.2013 tarihli ve 2013/4247 E., 2013/8367 K. sayılı kararı ile; “… Somut uyuşmazlıkta Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bozma kararına uyarak 'işbölümüne dayalı gönderme' kararı tek başına temyiz edilemeyen kesin bir karar niteliğinde bulunduğundan ve Yargıtay bozma kararına uyularak verilen bir karar niteliğinde olduğundan temyiz isteminin REDDİNE…” karar verilmiştir.
Mahkemenin Üçüncü Kararı:
12. Dosya kendisine gönderilen ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.04.2014 tarihli ve 2013/544 E., 2014/357 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 2.000TL inşaat, 2.000TL ..., 2.000TL makine, 2.000TL emtia hasarı, 2.000TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 10.000TL’nin davalıdan tahsiline, 1.000TL makine söküm bedeli ve nakliye ücretinin feragat nedeniyle reddine, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/316 E. sayılı dava dosyasında davanın kısmen kabulü ile, 350.000TL inşaat, 349.409,40 TL ..., 5.000.000TL makine, 1.500.000TL emtia hasarı ile 4.926.821TL kazanç kaybının davalıdan tahsiline; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/405 E. sayılı dava dosyasında davanın kabulü ile 2.000TL makine, 2.000TL emtia hasarı, 2.000TL kazanç kaybının 04.08.2007’den itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/312 E. sayılı dava dosyasında davanın kısmen kabulü ile 61.500TL makine hasarı, 9.765TL emtia zararı, 564.690,49TL kazanç kaybının davalıdan tahsiline, ... Asliye Hukuk mahkemesinin 2008/27 E. sayılı dosyasında davanın kabulü ile 6.635.000TL’nin davalıdan tahsiline; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/126 E. sayılı dosyasında davanın kabulü ile 43.103TL'nin davalıdan tahsiline; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/124 E. sayılı dava dosyasında davanın kabulü ile, 43.103TL'nin davalıdan tahsiline, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/127 E. sayılı dava dosyasında davanın kabulü ile 30.072TL'nin davalıdan tahsiline; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/125 E. sayılı dava dosyasında davanın kabulüile 7.838TL'nin davalıdan tahsiline; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/79 E. sayılı dosyası davanın kabulüne,109.290TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Üçüncü Kararı:
13. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Yargıtay ( Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 23.12.2014 tarihli ve 2014/18543 E., 2014/19292 K. sayılı kararı ile;
“…1- Davalı ... genel müdürlüğü vekilinin davacı ... A.Ş.’ne yönelik temyiz itirazları yönünden; Davacı ... A.Ş. vekili tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 2008/316 E. Sayılı dosyası ile açılan davaların birleştirilmesine karar verilmiş mahkemece esas hakkında verilen kararın temyiz edilmesi üzerine dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK.na göre Yargıtay 11 Hukuk dairesi tarafından davalının işbölümü itirazının kabulü gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak 18.2.2013 tarihinde işbölümü itirazının kabulü ile dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar ayrıca taraflara tebliğ edilmiş, davalı ... Gen. Müd. vekilinin gönderme kararını temyiz etmesi üzerine Yargıtay 17 hukuk dairesi tarafından verilen kararda işbölümü itirazının kabulüne dair verilen gönderme kararlarının tek başına temyiz edilemeyeceği gerekçesi ile davalının temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, dava tarihinde yürürlükte olan HUMK'nun 193/2 maddesi uyarınca gönderme kararlarından sonra on gün içinde dilekçeyle başvuru yapılması ya da diğer tarafa tebligat yapılmasının gerektiği, 11/10/1976 gün ve 5/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca söz konusu on günlük sürenin tefhim tarihinden itibaren başlayacağı, kararın temyizi kabil olmadığından kesinleşmesinin beklenmeyeceği, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gönderme kararının 18.2.2013 tarihinde davacı ... A.Ş. vekilinin yüzüne karşı verildiği ve 20.2.2013 tarihinde tebliğ edildiği ancak davacı vekili tarafından gönderme dilekçesinin 31.7.2013 tarihinde verildiği anlaşılmaktadır. 6762 sayılı TTK m. 5/3’te asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişkinin, iş bölümüne ilişkin bir ilk itiraz oldugu, iş bölümü itirazının kabulü halinde verilecek gönderme kararından sonra, HUMK’nun görevsizlik kararı üzerine yapılacak işlemlere ilişkin hükümlerine yollama yapılmıştır. Bu konuya ilişkin HUMK .nun 193.maddesinde kararın kesinleşme tarihinden itibaren 10 gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya teblig edilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Sürenin başlangıcı konusunda, 11.10.1976 tarih ve 1976/5 E-1976/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında gönderme kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde dosyanın gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemleri düzenleyen HMK m. 20’de bu işlemlere ilişkin olarak süreyi iki hafta olarak düzenlenmiştir.
Tüm bu açıklamalara göre davacı ... A.Ş. tarafından süresi içinde dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi gönderilmesi talep edilmediğinden Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ... A.Ş. tarafından açılan davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
15. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.11.2016 tarihli ve 2016/147 E., 2016/656 K. sayılı kararı ile; davacı ... Tic. A.Ş. tarafından 2007/383 E., ve 2008/316 E. sayılı dosyalar dışındaki diğer dosyaların terfik suretiyle ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş; tefrik edilmeyen dosyalar bakımından ise; asliye hukuk mahkemesinin yüze karşı tefhim ettiği 18.02.2013 tarihli gönderme kararından sonra davacı ... A.Ş. vekilinin 20.02.2013 tarihinde, süresi içinde, Yazı İşleri Müdürü ... tarafından havale edilmiş tahrik dilekçesinin bulunduğu, bu belge hakkında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin kararına yansıyan somut bir değerlendirmeye rastlanılmadığı, söz konusu belgenin (tahrik dilekçesinin) mahkeme yazı işleri müdürünün havalesini taşımakla resmî belge niteliğini haiz olduğundan aksi ispat edilinceye kadar muteber olacağı, aksinin bozma öncesinde iddia ve ispat edilmediği, dosyanın görevli mahkemeye intikalinde bu belgenin esas alınmasının gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin asliye hukuk mahkemesinin esas hakkındaki kararına ilişkin bozma kararından sonra dosyanın karar düzeltme incelemesi için bir kez daha aynı daireye gitmesi ve karar düzeltme incelemesi sonrası dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için bir kez daha tahrik dilekçesi verilmiş olmasının süresinde sunulmuş olan önceki tahrik dilekçesine itibar edilmemesinin gerekçesi olamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
16. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
17. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; asliye hukuk mahkemesince verilen gönderme kararı üzerine dosya kapsamında davacı ... Tic. A.Ş. tarafından süresi içinde verilen tahrik dilekçesi bulunup bulunmadığı ve buradan varılan sonuca göre asliye ticaret mahkemesi tarafından davacı ... Tic. A.Ş.. tarafından açılan davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
18. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
19. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek, yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
20. Başka bir anlatımla mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
21. Somut olayda mahkemece; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin gönderme kararının 18.02.2013 tarihinde davacı ... A.Ş. vekilinin yüzüne karşı verildiği, 20.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği ancak davacı vekili tarafından gönderme dilekçesinin 31.07.2013 tarihinde verildiği, davacı ... A.Ş. tarafından süresi içinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderilmesi talep edilmediğinden asliye ticaret mahkemesi tarafından ... A.Ş. tarafından açılan davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, bu aşamada süresinde verilen tahrik dilekçesinin bulunduğu iddiası ile karar düzelme yoluna gidildiği ve anılan belge hakkında davalı vekili tarafından sahtelik iddiasında bulunularak cezai soruşturma için suç duyurusunda bulunulduğu, karar düzeltme taleplerinin süresinde verilmiş tahrik dilekçesi olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, karar düzeltme incelemesinden sonra mahkemece uyuşmazlığa konu olan 20.02.2013 tarihli belgenin mahkeme kasasına alındığına dair tutanağın düzenlendiği görülmüştür. Dosya kapsamında 20.02.2013 tarihli gönderme dilekçesi bulunmaktadır. Mahkemece bu hususlar değerlendirilerek direnme gerekçesi yapılmış ise de; Özel Dairece, anılan tutanak ve bu tutanağa konu belge incelenmemiştir.
22. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir olguya, delillere ve yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; dosyaların Yargıtay 11. Hukuk Dairesince verilen ilk bozma kararından sonra asliye ticaret mahkemesine gönderildiği, burada ön sorun olarak öncelikle 6762 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 3. fıkrasında yer alan emredici düzenleme gereğince gönderme kararına gerek olup olmadığının tartışılması, yapılacak tartışma sonucunda bir gönderme kararının varlığı gerekli görülür ise bu takdirde süresinde verilmiş bir gönderme kararının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, anılan hüküm karşısında bir gönderme kararına gerek bulunmadığından direnme kararının değişik gerekçe ile uygun olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.
24. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
25. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Somut davada asliye hukuk mahkemesince aralarında bağlantı olması nedeniyle dosyaların birleştirilmesine karar verildikten sonra esas hakkında bir karar vermiştir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince; “Bu durum karşısında, her ne kadar asıl ve birleşen bir kısım davada süresinde işbölümü itirazında bulunulmamış ise de tüm davalar arasında bağlantı olduğu kabul edilerek birleştirildikleri, birlikte görülmelerinde doğru sonuca ulaşmak ve usul ekonomisi bakımından fayda bulunduğu ve tüm davaların ticari nitelik taşıdıkları dikkate alınarak, işbölümü itirazının kabulü ile davaların ticaret mahkemesinde görülmesi yönünde gönderme kararı verilmesi gerekirken” gerekçesi ile bozma kararı vermiştir.
Dairenin bozma kararına uyan asliye hukuk mahkemesi birleştirilen tüm dosyalar yönünden iş bölümü itirazı kabul edilerek asliye ticaret mahkemesine gönderme kararı vermiştir. Bu gönderme kararı temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi gönderme kararlarının verildiği anda kesin olduğu ve tek başına temyize tabi olmadığı gerekçesi ile temyiz talebi reddedilmiştir.
Gönderme kararı veren mahkeme tüm dosyaları asliye ticaret mahkemesine göndermiştir. Asliye ticaret mahkemesi ise kendisine gelen tüm dosyalar açısından esas hakkında bir karar vermiştir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine bu kez Yargıtay 17. Hukuk Dairesi; “..davacı ... A.Ş. tarafından süresi içinde dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi gönderilmesi talep edilmediğinden Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ... A.Ş. tarafından açılan davaların açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın esası hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.” Gerekçesi ile kararı bozmuş mahkeme dosya içerisinde gönderme dilekçesinin bulunduğu gerekçesi ile eski kararında direnmiştir.
Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında iş bölümü itirazının bulunulması ve mahkemece iş bölümü itirazının kabul edilmesi ve gönderme kararı verilmesinden sonra taraflarca gönderme talebine ilişkin bir talep dilekçesinin gerekip gerekmediği, talep dilekçesinin gerekliliği kabul edilmesi durumunda mahkemenin direnme kararında belirttiği gönderme talep dilekçesinin süresinde verilip verilmediği, geçerli olup olmadığı hususunun Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa bozmayı veren dairece mi incelenmesi gerektiği ile ilgilidir.
01.07.2012 tarihine kadar asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev değil iş bölümü ilişkisidir. Yeni TTK. İle birlikte 5. maddede yapılan değişiklik ile bu ilişki görev ilişkisi hâline getirilmiştir.
Davanın açılma tarihi itibarı ile 6762 sayılı TTK yürürlüktedir. Bu nedenle asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında ki ilişki yönünden 6762 sayılı TTK’nun 5. maddesinin uygulanması gerekir.
6762 sayılı TTK’nun 5. maddesine göre;
“Aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir.
Şu kadar ki; bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4 üncü maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır.
İkinci fıkrada yazılı hallerde, munhasıran iki tarafın arzularına tabi olmıyan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur; ancak, davanın mahiyetine göre tatbikı gerekli usul ve kanun hükümlerini tatbik eder. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmıyan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına kafi bir sebep teşkil etmez.”
Görüldüğü gibi mahkemece işbölümü itirazı kabul edilmesi durumunda mahkeme ilgili mahkemeye dosyayı kendiliğinden göndermesi gerekir. Mahkemenin işbölümü itirazı kabul edilerek verdiği gönderme kararının kesinleşmesi beklenmez. Verildiği anda kesin bir karar olup kendisine dosyanın gönderildiği mahkeme yine 5. madde gereği bakmak zorundadır. Bu mahkemenin karşı gönderme kararı verme gibi bir seçeneği bulunmamaktadır. Bu nedenlerle işbölümünün kabul edilmesi ve mahkemece gönderme kararı verilmesinden sonra bir gönderme talebine ihtiyaç bulunmamaktadır.
Keza HUMK’nun 193. maddesine göre;
“Davacı, iptaline karar verilen dilekçenin yerine yeni bir dilekçe düzenleyip vermek zorundadır.
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırması zorunludur.
Her iki hâlde kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesi gerekir.
Aksi takdirde dava açılmamış sayılır. Kanunda belirtilen ayrık hükümler saklıdır.”
Bu madde incelendiğinde gönderme talebinin her “iki halde” yani yetkisizlik ve görevsizlik kararlarının kesinleşmesi hâllerinde uygulanması gereken bir düzenlemedir. Bir başka anlatımla maddede yer alan kararın kesinleşmesinden itibaren on gün içinde gönderme talep dilekçesinin verilme zorunluluğu yetkisizlik ve görevsizlik kararının kesinleşmesine münhasır düzenleme olup iş bölümü itirazının kabul edilmesi durumunda nasıl bir yol izleneceği ile ilgili bir düzenleme yer almadığı gibi iş bölümü itirazının kabul edilerek verilecek gönderme kararına ilişkin usul ve esaslar TTK 5. maddesinde ayrıca düzenlenmiştir.
TTK 5. maddesinde gönderme kararından sonra bir gönderme talebine ihtiyaç olmadan mahkemece kendiliğinden gönderilmesi gerektiği “İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir” şeklinde emredici bir şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle gönderme kararına ilişkin usul ve esaslarda TTK 5. maddesi uygulanmalıdır. Burada HUMK 193. maddesi uygulanmaz çünkü maddede her iki hâlde derken talep dilekçesinin sadece yetki ve görevsizlik kararı ile sınırlı olduğu açıkça gösterilmiştir.
Sonuç olarak; 6762 sayılı TTK’nun 5. maddesinin emredici hükmü gereği işbölümü itirazının kabul edilerek mahkemece gönderme kararı verilmesinden sonra mahkemece birleştirilen dava dosyalarının bir bütün hâlinde re'sen gönderilmesi gerektiği taraflarca bir gönderme talebine ihtiyaç olmadığı bu gerekçelerle işin esasına ilişkin mahkeme kararının Dairece incelenmesi için “Gerekçesi değiştirilerek direnme uygun daireye” şeklinde karar verilmesi gerekirken çoğunluğun gönderme dilekçesi zorunlu olup dosya içindeki dilekçelerin geçerli olup olmadığının Dairece incelenmesi gerektiği gerekçesi ile vermiş olduğu yeni hüküm daireye kararına katılmıyoruz.