Hukuk Genel Kurulu 2021/920 E. , 2022/1022 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tenfiz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine önce onanmış, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; davalının müvekkilinden tahsil ettiği paraları iade etmediğini, bu sebeple ... Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açıldığını, anılan dava sonucunda verilen kararın temyizi üzerine ... Yüksek Eyalet (İstinaf) Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 1-8 U 145/09 numaralı dosyasından verilen 13.12.2010 tarihli karar ile düzeltilerek tenfize konu kararın verildiğini, kararın kesinleştiğini, tenfiz şartlarının somut olayda mevcut olduğunu ileri sürerek Federal Almanya Cumhuriyeti ... Yüksek Eyalet (İstinaf) Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 1-8 U 145/09 numaralı dosyasından verilen 13.12.2010 tarihli kararın ve yargılama giderlerine dair masrafların tayini ile ilgili hükmün tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; müvekkili şirketin tenfiz davasının konusunu oluşturan yabancı mahkeme kararında belirtildiği gibi bir borcunun bulunmadığını, Duisburg Eyalet Mahkemesinin 0149/051/IV/ED sayılı dosyası ile görülen benzer bir davada müvekkilinin borçlu olmadığına karar verildiğini, taraf teşkilinin sağlanmadığını, ilamın tenfizi için 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 54. maddesi şartlarının mevcut olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli ve 2016/8 E, 2016/166 K. sayılı kararı ile; tenfizi istenen ... Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesinin kararının apostil şerhli aslı ile tasdikli örneğinin ibraz edildiği, kararın davacı ile davalı arasındaki borç ilişkisinden kaynaklandığı, kararın Yüksek Eyalet İstinaf Mahkemesine gönderildiği, Almanya Federal Cumhuriyeti ... Yüksek Eyalet (İstinaf) Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince düzeltilerek, 9.397,49Euro anaparayı 13.11.2008 tarihinden itibaren işleyecek %4 faizi ile birlikte 15661, 15662, 15663 ve 27098 seri numaralı hisse senetlerinin geri verilmesi karşılığında ödenmesine hükmedilerek 12.04.2011 tarihinde yürürlüğe girip kesinleştiği, yabancı mahkeme kararının münhasıran Türk mahkemelerinin yetkisine giren bir konuda verilmemiş olduğu, hükmün kamu düzenine aykırı olmadığı, davacı ve davalının mahkemeye usulüne uygun çağırıldıkları, davalının savunmasını yaptığı, tenfiz koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ... Yüksek Eyalet (İstinaf) Mahkemesinin 8. Hukuk Dairesinin I-8U 145/09 sayılı kararının ve ... Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesinin 3 O 114/08 tarihli masraf tespit kararının davalı yönünden tenfizine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.05.2018 tarihli ve 2016/11302 E., 2018/3527 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, bunun üzerine davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur
8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarihli ve 2018/3350 E., 2020/3148 K. sayılı kararı ile; “…1- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ''31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun'un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 54. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2020/306 E, 2021/64 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeye ek olarak; MÖHUK’un 54. maddesinin (a), (b), (ç) fıkraları ile yürürlüğe giren bu yasa arasında bir ilişki bulunmadığı, aynı maddenin (c) fıkrasında ise tenfiz edilecek kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması koşulunun mevcut olduğu, yürürlüğe giren yasanın ancak bu fıkra gereğince bir değerlendirmeye tabi tutulabileceği, ancak yabancı bir kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı sayılabilmesi için kararda yer alan hüküm kısmının Anayasa’nın veya hukuk sisteminin temel ilkelerine (vazgeçilmez prensiplerine) Türk toplumunun genel örf-adet ve ahlak telakkilerine, toplumun ekonomik yapısını temelinden sarsacak olan değerlendirmeye, temel insan haklarına, adalet anlayışına aykırı olması gerektiği, yabancı mahkeme kararına konu teşkil eden hususların, kısmen veya tamamen Türk hukukunda emredici nitelikteki kurallarla düzenlenmiş olmasının kamu düzeni müdahalesi için bir sebep teşkil etmediği, kamu düzeni kavramının zaman ve mekâna göre değişen, izafi niteliği düşünüldüğünde geçici nitelikteki bir hükmün genel kamu düzeni kavramıyla ilişkilendirilmesinin de söz konusu olmaması gerektiği, bu durumda yabancı mahkeme kararında yer alan hükmün icra edilmesi ile ortaya çıkacak sonuç hukukun genel prensiplerine, toplumun genel örf adet ve ahlak telakkilerine aykırı düşmedikçe ve Anayasa’nın temel ilkelerine aykırı bulunmadıkça yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırılığından söz edilemeyeceği, somut davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizi Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmamakla bozma kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmasının MÖHUK’un düzenlenmesindeki kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 07.12.2019 tarihli ve 30971 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (7194 sayılı Kanun) 41. maddesi ile 25.03.1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a eklenen “Geçici Madde 4” hükmünün, dava konusu yabancı mahkeme kararının tenfizine dair işbu davada yapılan yargılama sırasında yürürlüğe girmiş olması karşısında tarafların iddia ve savunmalarının yukarıda anılan kanun hükmü, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi hükmü ve MÖHUK’un 54. maddesi hükmünün birlikte değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).
14. Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Başka bir anlatımla, mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
15. Somut olayda ise; mahkemece verilen ilk kararda; dava konusu yabancı mahkeme kararının tenfiz koşullarının mevcut olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
16. Anılan kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece mahkeme kararı önce onanmış, bu karara karşı davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Özel Dairece; taraf iddia ve savunmalarının 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi hükmü, MÖHUK’un 54. maddesi hükmü ve yargılama sırasında yürürlüğe giren 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile birlikte değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle re’sen bozulmuştur.
17. Bozma kararı sonrasında mahkemece, önceki gerekçeye ek olarak; yargılama sırasında yürürlüğe giren 7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile ilgili olarak dava konusu yabancı mahkeme kararının ancak MÖHUK’un 54/1-c maddesi anlamında bir değerlendirmeye tabi tutulabileceği, yabancı mahkeme kararına konu teşkil eden hususların, kısmen veya tamamen Türk hukukunda emredici nitelikteki kurallarla düzenlenmiş olmasının kamu düzeni müdahalesi için bir sebep teşkil etmediği, kamu düzeni kavramının zaman ve mekâna göre değişen, izafi niteliği düşünüldüğünde geçici nitelikteki bir hükmün genel kamu düzeni kavramıyla ilişkilendirilmesinin de söz konusu olmaması gerektiği, somut davaya konu yabancı mahkeme kararının tenfizinin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturmamakla bozma kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmasının, MÖHUK’un düzenlenmesindeki kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir
18. Görüldüğü üzere mahkemece, bozma kararındaki gerekçede belirtilen hususlarla ilgili olarak yapılan değerlendirme sonrasında yeni bir gerekçeyle karar verilmiştir.
19. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozmaya eylemli uyma ile yapılan değerlendirme sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
20. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
21. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle Hukuk Genel Kurulu kararının mahkemesince taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise doğrudan YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.