3. Ceza Dairesi 2020/10727 E. , 2020/14463 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Oluş, iddia ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında, ..., ..., ... ve ... bir tarafta, ..., ..., ..., ... ve ... bir tarafta olacak şekilde gerçekleşen olayda, sanıkların kendi grupları içinde fikir ve eylem birliği içerisinde iştirak halinde hareket ettikleri nazara alınarak, her bir mağdur sayısınca, her bir sanık yönünden hüküm kurulması gerekirken, sanık ... hakkında, ...’e karşı “Kasten Yaralama” suçundan hüküm kurulmamış ise de iddianamenin anlatım kısmından hareketle, adı geçen sanığa, uygulanma ihtimali bulunan Kanun maddeleri gereği CMK’nin 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınarak, zamanaşımı süresince her zaman bir hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Her ne kadar ..., ... ve ...’ın kamu davasına katılan sıfatıyla kabullerine karar verilmiş ve müdafiilerince de “katılan sanık” sıfatıyla temyiz dilekçesi sunulmuş ise de, dosya kapsamında adı geçenlere karşı işlenmiş herhangi bir eylem bulunmadığı, bu itibarla herhangi bir suç yönünden “mağdur” sıfatına haiz olmadıkları gibi kamu davasına katılan sıfatıyla iştirak edemeyecekleri, bu itibarla temyiz taleplerinin “sanık” sıfatıyla kendileri hakkında kurulan “mahkûmiyet” hükümlerine yönelik olduğunun tespiti ile yapılan incelemede;
1) Sanıklar ... ve ... haklarında, ...’ye karşı “Kasten Yaralama” suçlarından kurulan hükümlere yönelik katılan sanık ... müdafiinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Sanıkların üzerlerine atılı 5237 sayılı TCK'nin 86/2. maddesi kapsamında kalan “Kasten Yaralama” suçunun, 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesi gereği uzlaşma kapsamında kaldığı, taraflara gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamalarında herhangi bir uzlaşma teklifinde bulunulmadığı anlaşılmakla; sanıklar ile katılan sanık arasında, 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
Kabule ve uygulamaya göre de;
b) Mahkemece, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediğinden bahisle sanıklar lehine haksız tahrik indirimi yapıldığının belirtilmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas ve 367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik gösteren uygulamalarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanıklar lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken, TCK'nin 3. maddesinde belirtilen “cezada orantılılık ilkesi” gereği asgari oranda (¼) indirim yapılması gerekirken, (½) oranında indirim uygulanmak suretiyle sanıklar hakkında eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
2) Katılan sanık ... hakkında ... ve ...’a karşı “Kasten Yaralama” suçlarından kurulan hükümlere yönelik katılan sanıklar müdafiilerinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Katılan sanık ...’ın üzerine atılı 5237 sayılı TCK'nin 86/2. maddesi kapsamında kalan “Kasten Yaralama” suçunun, 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesi gereği uzlaşma kapsamında kaldığı, taraflara gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamalarında herhangi bir uzlaşma teklifinde bulunulmadığı anlaşılmakla; katılan sanık ... ile ... ve ... arasında, 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
Kabule ve uygulamaya göre de;
b) Mahkemece, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediğinden bahisle sanıklar lehine haksız tahrik indirimi yapıldığının belirtilmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas ve 367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik gösteren uygulamalarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanıklar lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken, TCK'nin 3. maddesinde belirtilen “cezada orantılılık ilkesi” gereği asgari oranda (¼) indirim yapılması gerekirken, (½) oranında indirim uygulanmak suretiyle hakkında eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... ve katılan sanık ... müdafiilerinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, katılan sanık ... hakkında ...’e karşı bu eylem nedeniyle kurulan hükme karşı aleyhe temyiz bulunmadığından, ...’e karşı CMUK'un 326/son maddesi gereğince katılan sanık ...’ın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına,
3) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında katılan sanık ...’a karşı “Kasten Yaralama” suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Tüm sanıklar yönünden;
a) Sanıkların eylemleri neticesinde katılan sanık ...’da meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, Adli Tıp Kurumu Bursa Şube Müdürlüğünce tanzim olunan ve hükme esas alındığı anlaşılan 26/09/2014 tarihli raporda, “Sağ frontal bölgede, sağ kaş üzerinde cilt renginden açık renkte 3x1 cm.'lik cilt seviyesine yakın ve bu yaranın üzerinde 3 cm. çapında düzensiz kenarlı cilt renginden açık cilt seviyesine yakın skar, L2-L5 arası seviyelerde posterior elemanlarda multiple fraktürler izlendiği, sağ acetabulumda deplase fraktürler mevcut olduğu, yüz bölgesindeki yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde olduğu”nun belirtilmesi karşısında, Adli Tıp Kurumu igili Şube Müdürlüğünden, katılan sanıkta meydana gelen kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etki derecesinin de belirtildiği adli muayene raporunun temini ile sanıkların eylemi neticesinde katılanın vücudunda hem kemik kırığı hem de yüzde sabit iz meydana geldiği gözetilerek, birden fazla nitelikli hal ihlali ile (TCK’nin 87/1-c, 87/3) yargılama konusu suçu işleyen sanıklar hakkında, suçun işleniş şekli, kastının yoğunluğu ve meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nin 3. maddesindeki “cezada orantılılık ilkesi” gözetilerek, TCK’nin 86/1. maddesine göre temel cezanın tespiti sırasında, hakkaniyete uygun ve sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,
Kabule ve uygulamaya göre de;
b) Oluş, iddia, dosya kapsamı ve kabule göre, sanıkların 5237 sayılı TCK’nin 6/1-f maddesi kapsamında silahtan sayılan sopalarla katılan sanığı darp ederek, yüzde sabit iz meydana gelecek şekilde yaraladıkları olayda, sanıklar hakkında hüküm kurulurken TCK’nin 86/1. maddesine göre belirlenen temel cezaların, aynı Kanun’un 86/1-e maddesi uyarınca (½) oranında artırıldığı da nazara alınarak, TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca (1) kat artırılması suretiyle belirlenen ceza miktarlarının “5 yıl”ın altında kalması durumunda, sanıklara, usulüne uygun ek savunma hakkı da tanınarak, aynı Kanun’un 87/1-son maddesi gereği “5 yıl” hapis cezası olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayinleri,
c) Mahkemece, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediğinden bahisle sanıklar lehine haksız tahrik indirimi yapıldığının belirtilmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas ve 367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik gösteren uygulamalarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanıklar lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken, TCK'nin 3. maddesinde belirtilen “cezada orantılılık ilkesi” gereği asgari oranda (¼) indirim yapılması gerekirken, (½) oranında indirim uygulanmak suretiyle hakkında eksik ceza tayinleri,
d) Sanıklar hakkında hüküm kurulurken, TCK’nin 87/1-c maddesinin uygulandığı paragrafta, ceza miktarının (1) kat artırıldığı sırada artırım oranının hatalı şekilde (2) kat olarak yazılması,
e) Sanıklar hakkında hüküm kurulurken, TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddelerine göre belirlenen “1 yıl 6 ay” hapis çezasının, aynı Kanun’un 87/1-c maddesi uyarınca (1) kat artırılması durumunda beirlenmesi gereken ceza miktarı “2 yıl 12 ay” hapis cezası iken, hesap hatası neticesinde “3 yıl” hapis cezası olarak tespiti suretiyle fazla ceza tayinleri,
Sanık ... yönünden ayrıca;
f) Güncel adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkûmiyeti bulunan sanık hakkında, TCK’nin 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
g) Sanığın adli sicil kaydında mevcut ve tekerrüre esas nitelikteki Bursa 10. Asliye Ceza Mahkemesine ait, 2010/1153 Esas ve 2151 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nin 106/2-a maddesi kapsamında yer alan “Tehdit” suçundan hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının, TCK’nin 51/1-a maddesi gereği ertelemeye engel olduğu gözetilmeden, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi,
Sanık ... yönünden ayrıca;
h) Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK'nin 86/1, 86/3-e ve 87/1-c, 87/1-son maddelerinde öngörülen cezanın alt sınırının 5 yıl hapis cezası olması nedeniyle, savunmasının yargılamayı yapan mahkemece bizzat alınması gerektiği gözetilmeyerek, savunmasının talimat yoluyla aldırılması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (F.C.B. v İtalya, No: 12151/86, 28 Ağustos 1991) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve 5271 sayılı CMK'nin 196/2. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık ... müdafii, sanık ... ve sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
4) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... haklarında ...’a karşı “Kasten Yaralama” suçlarından kurulan hükümlere yönelik sanık Kadri ve sanıklar müdafiinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
a) Sanıkların eylemleri neticesinde ...’de meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, Adli Tıp Kurumu Bursa Şube Müdürlüğünce tanzim olunan 25/04/2014 tarihli raporda, “nazal kemikte çökme kırığı, basit tıbbi müdahale ile giderilemez, kırığın hayat fonksiyonlarına etkisi orta (2) derecedir.”; aynı Kurum tarafından düzenlenen 26/09/2014 tarihli raporda ise, “Sağ frontal bölgede 5x0,2 cm.'lik cilten çökük ciltten açık renkte skar, yüzde sabit iz niteliğindedir.” şeklinde açıklamalara yer verilmesi karşısında, sanıkların eylemi neticesinde mağdurun vücudunda hem kemik kırığı hem de yüzde sabit iz meydana geldiği gözetilerek, birden fazla nitelikli hal ihlali ile (TCK’nin 87/1-c, 87/3) yargılama konusu suçu işleyen sanıklar hakkında, suçun işleniş şekli, kastının yoğunluğu ve meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nin 3. maddesindeki “cezada orantılılık ilkesi” gözetilerek, TCK’nin 86/1. maddesine göre temel cezanın tespiti sırasında, hakkaniyete uygun ve sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,
Kabule ve uygulamaya göre de;
b) Oluş, iddia, dosya kapsamı ve kabule göre, sanıkların 5237 sayılı TCK’nin 6/1-f maddesi kapsamında silahtan sayılan sopalarla katılan sanığı darp ederek, yüzde sabit iz meydana gelecek şekilde yaraladıkları olayda, sanıklar hakkında hüküm kurulurken TCK’nin 86/1. maddesine göre belirlenen temel cezaların, aynı Kanun’un 86/1-e maddesi uyarınca (½) oranında artırıldığı da nazara alınarak, TCK’nin 87/1-c maddesi uyarınca (1) kat artırılması suretiyle belirlenen ceza miktarlarının “5 yıl”ın altında kalması durumunda, sanıklara, usulüne uygun ek savunma hakkı da tanınarak, aynı Kanun’un 87/1-son maddesi gereği “5 yıl” hapis cezası olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayinleri,
c) Mahkemece, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediğinden bahisle sanıklar lehine haksız tahrik indirimi yapıldığının belirtilmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas ve 367 Karar sayılı kararı ve bu kararla uyumlu Dairemizin yerleşmiş ve süreklilik gösteren uygulamalarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanıklar lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken, TCK'nin 3. maddesinde belirtilen “cezada orantılılık ilkesi” gereği asgari oranda (¼) indirim yapılması gerekirken, (½) oranında indirim uygulanmak suretiyle hakkında eksik ceza tayinleri,
d) Sanıklar hakkında hüküm kurulurken, TCK’nin 87/1-c maddesinin uygulandığı paragrafta, ceza miktarının (1) kat artırıldığı sırada artırım oranının hatalı şekilde (2) kat olarak yazılması,
e) Sanıklar hakkında hüküm kurulurken, TCK’nin 86/1 ve 86/3-e maddelerine göre belirlenen “1 yıl 6 ay” hapis çezasının, aynı Kanun’un 87/1-c maddesi uyarınca (1) kat artırılması durumunda beirlenmesi gereken ceza miktarı “2 yıl 12 ay” hapis cezası iken, hesap hatası neticesinde “3 yıl” hapis cezası olarak tespiti suretiyle fazla ceza tayinleri,
Sanık ... yönünden ayrıca;
f) Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK'nin 86/1, 86/3-e ve 87/1-c, 87/1-son maddelerinde öngörülen cezanın alt sınırının 5 yıl hapis cezası olması nedeniyle, savunmasının yargılamayı yapan mahkemece bizzat alınması gerektiği gözetilmeyerek, savunmasının talimat yoluyla aldırılması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (F.C.B. v İtalya, No: 12151/86, 28 Ağustos 1991) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve 5271 sayılı CMK'nin 196/2. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, CMUK'un 326/son maddesi gereğince katılan sanık ...’ın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 22/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.