Ceza Genel Kurulu 2018/288 E. , 2020/430 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 492-275
Sanık ...'nın hırsızlık suçundan beraatine ilişkin Tavşanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.09.2013 tarihli ve 60-490 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 20.10.2015 tarih ve 29407-15914 sayı ile;
'Dosya arasında bulunan 08.07.2012 tarihli kolluk tutanağına göre suç tarihinde saat 23:00 sularında sanığın suçta kullandığı ve dur ihtarına uymayarak kaçtığı aracın takibi esnasında meçhul suç ortağının araçtan inerek kaçmayı başardığı, sanığın ve babasının araç içerisinde yakalandığı, deney raporu ile katılan kurumda maden mühendisi olarak çalışan tanık beyanına göre G.L.İ. Müessese Müdürlüğü'ne ait olan suça konu 1760 kg torbalanmış kömürün araç içerisinde ele geçtiğinin anlaşılması karşısında; sanığın suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilerek, hırsızlık suçundan mahkûmiyeti yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 29.03.2016 tarih ve 492-275 sayı ile;
'...Sanığın beyanlarını kolluk tutanaklarının doğruladığı, savunmalarının istikrarlı olduğu, imtiyaz sahasının oldukça geniş bir alanı kapladığı, söz konusu kömürlerin imtiyaz sahasının neresinden temin edildiğini belirlemenin somut dosyaya göre mümkün olmadığı, zira imtiyaz sahası içerisinde bile nitelikleri farklılık arz eden kömür sahalarının bulunduğu, ayrıca maden mühendisi katılan kurum çalışanının da ele geçirilen kömürlerle ilgili kesin bir teşhis yapmadığı, benzerliğe işaret ettiği, suça konu eşyaların içerisinde bulunan aracın kolluk kontrolünden kaçmasının tek başına mahkûmiyete esas kabul edilmesinin mümkün olmadığı,' şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.06.2016 tarihli ve 239709 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1004-1492 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 29.05.2018 tarih ve 339-8413 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık... hakkında ölüm nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmiş olup direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanık hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yakalama tutanağında; 07.07.2012 tarihinde saat 23.10 sıralarında bölge trafik ekiplerince Harmancık yolu üzerinde uygulama yapıldığı sırada ... plakalı minibüsün dur ihtarına uymayarak Tavşanlı istikametine doğru kaçması üzerine haber merkezine anons yapıldığı, diğer ekipler tarafından bahsi geçen aracın Ömer Bey Mahallesi girişinde görülerek durdurulduğu, bu esnada araç içerisinden bir şahsın şoför tarafından aşağıya atlayarak yan taraftaki boş araziye doğru koşmaya başladığı, karanlık nedeniyle kaçıp giderek izini kaybettirdiği, araç içinde şoför koltuğunda oturan ... ile ön yolcu koltuğunda oturan... isimli şahısların yakalandıkları, aracın yapılan incelemesinde arka tarafta bulunan tüm koltukların sökülmüş olduğu ve herhangi bir belgesi ibraz edilemeyen yaklaşık 35-40 adet çuval içinde kömür bulunduğunun tespit edildiği, aracın sağ ön paspasının kabarık olması nedeniyle bakıldığında bir adet kuru sıkı tabanca ile ağaç saplı balta ve bıçağın görülerek el konulduğu bilgilerine yer verildiği,
01.10.2012 tarihli tutanakta; inceleme dışı sanık...’nın kömürleri satın aldığı yer olarak tarif ettiği Gürağaç ve Demirbilek Köyleri arasındaki yol üzerinde herhangi bir yerleşim alanı bulunmadığı, bu bölgede yasal bir şekilde kömür satışı yapılmadığı, açık kömür ocaklarının fazla olması nedeniyle genelde satıcı tarafından eşekle getirilen kömürlerin alıcıya satılarak araçla alıcının adresine götürüldüğünün bildirildiği,
Yediemin teslim tutanağına göre, ele geçirilen kömürün 1760 kg olup katılan kurum görevlilerine teslim edildiği,
İnceleme dışı sanık...’nın yargılama aşamasında 10.09.2013 tarihinde vefat ettiği,
Anlaşılmıştır.
Şikâyetçi; katılan kurumda maden mühendisi olarak görev yaptığını, sanıktan ele geçirilen kömürün işletmelerinden çıkarılan kömür ile eşdeğer olduğunu,
İnceleme dışı sanık... soruşturma aşamasında; Tavşanlı ilçesi Gürağaç Köyü’nde oturduğunu, 07.07.2012 tarihinde saat 22.30 sıralarında kendisine ait olan ... plakalı minibüs ile Gürağaç Köyü’nden Demirbilek Köyü’ne doğru seyrettiği sırada yol kenarında eşek üzerinde kömür satan şahısları gördüğünü, aracı durdurarak tanımadığı bu şahıslardan 100 TL karşılığında 36 torba kömür satın aldığını, kömürleri aracına yükleyerek Gürağaç Köyü’ne geri döndüğünü, köy meydanının önünde aracını park edip kahvehaneden oğlu olan sanık ...’yı çağırdığını, oğluna “Araçta kömür var. Birlikte Tavşanlı’ya götürüp satalım.” dediğini, birlikte yola çıktıklarını, kanser hastası olduğunu, bir ara öksürük nöbetine girince direksiyona oğlunun geçtiğini, Tavşanlı’ya gelmeden Ömer Bey Mahallesine girdiklerini, oğlunun aracı durdurarak tanımadıkları bir şahsa yolu sorduğu sırada polislerin kendilerini yakaladığını, şahsın ise kaçıp gittiğini, aracında ele geçirilen tabancanın ruhsatının olmadığını, balta ve bıçağı ise lazım olduğunda kullanmak üzere aracında bulundurduğunu, kömür aldığı şahısları tanımadığı gibi görse de hatırlayamayacağını, kömürleri satarak parasıyla tedavisini karşılamak istediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... soruşturma aşamasında; Tavşanlı’da ikamet ettiğini, olay tarihinde saat 18.00 sıralarında Gürağaç Köyü’nde oturan babasını görmeye gittiğini, bir süre birlikte oturduklarını, daha sonra babasının saat 22.00 sıralarında herhangi bir şey söylemeden araçla evden ayrıldığını, kendisinin de kahvehaneye gittiğini, bir saat kadar sonra babasının köy meydanına gelerek kahvehaneden kendisini çağırıp “Araçta kömür var. Bunları boşaltalım.” dediğini, kömürleri nereden aldığını ve nereye boşaltacağını sormadan araca bindiğini, Tavşanlı istikametine doğru yola çıktıklarını, babası rahatsızlanınca direksiyona kendisinin geçtiğini, Tavşanlı’ya yaklaştıkları sırada polis aracının kendisine selektör yaptığını, ancak korktuğu için durmadığını ve Ömer Bey Mahallesine saptığını, ileride yol kenarında bekleyen bir şahsa nerede olduklarını sorduğu esnada polislerin gelerek kendilerini yakaladığını, bu şahsı tanımadığını,
Kovuşturma aşamasında önceki beyanlarından farklı olarak, babasının rahatsızlığı nedeniyle zaman zaman komşuların evlerinin önüne kömür yığdıklarını, suça konu edilen kömürlerin de bu şekilde yardım amacıyla getirilen kömürler olduğunu, bu durumu sonradan öğrendiğini, olay tarihinde para bulmak amacıyla köye gittiğini, kahvehanede oturduğu sırada babasının gelerek kendisini dışarıya çağırdığını, “Birlikte Tavşanlı’ya gidelim.” dediğini, bu sırada arabada kömür olduğunu bilmediğini, babasının yolda giderken arabada kömür olduğunu söylediğini, ancak nereye götürdüklerine ilişkin bir açıklama yapmadığını, daha sonra yol kontrolü yapan polislerin kendilerini durdurmak istediğini, arabada kömür olması nedeniyle korktuğu için durmadığını, kömürlerle ilgili tek bilgi sahibinin babası olduğunu,
Savunmuştur.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' şeklinde, Latincede ise 'in dubio pro reo' olarak ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...’nın, babası olan ve yargılama aşamasında vefat etmesi nedeniyle hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilen... ile birlikte katılan kurumun imtiyaz sahası içinde bulunan kömür ocaklarından kömür çaldıklarının iddia edildiği olayda;
Yakalama tutanağına göre olay tarihinde gece saat 23.10 sıralarında yol uygulaması yapan ekiplerin ... plakalı minibüsü durdurmak istedikleri, aracın dur ihtarına uymayarak Tavşanlı istikametine doğru kaçması üzerine haber merkezine anons edildiği, diğer ekipler tarafından yapılan takip sonucunda bahsi geçen aracın görülerek durdurulduğu, bu esnada araç içerisinden bir şahsın şoför tarafından aşağıya atlayarak yandaki boş araziye doğru koşmaya başladığı, karanlık nedeniyle kaçıp giderek izini kaybettirdiği, araç içinde şoför koltuğunda oturan sanık ... ile ön yolcu koltuğunda oturan inceleme dışı sanık...’nın ise yakalandıkları, aracın yapılan incelemesinde arka tarafta bulunan tüm koltukların sökülerek yaklaşık 35-40 adet çuval içinde kömür koyulduğunun tespit edildiği, yine aracın sağ ön paspasının altında bir adet ruhsatsız kuru sıkı tabanca ile ağaç saplı balta ve bıçak ele geçirildiği,
İnceleme dışı sanık...’nın ele geçirilen kömürleri aynı gece saat 22.00 sıralarında yol kenarında tanımadığı bir şahıstan 100 TL’ye satın aldığını, daha sonra köye geri dönerek oğlu ile birlikte kömürleri satmak amacıyla Tavşanlı’ya doğru gittikleri sırada yakalandıklarını beyan ettiği,
Sanık ...’nın olay tarihinde saat 22.00 sıralarında babasının herhangi bir şey söylemeden araçla evden ayrıldığını, kendisinin de kahvehaneye gittiğini, bir saat kadar sonra babasının köy meydanına gelerek kahvehaneden kendisini çağırıp “Araçta kömür var. Bunları boşaltalım.” demesi üzerine Tavşanlı istikametine doğru yola çıktıklarını savunduğu, kovuşturma aşamasında ise babasının rahatsızlığı nedeniyle zaman zaman komşuların evlerinin önüne kömür yığdıklarını, suça konu edilen kömürlerin de bu şekilde yardım amacıyla getirilen kömürler olduğunu, olay tarihinde kahvehanede oturduğu sırada babasının gelerek kendisini dışarıya çağırdığını, “Birlikte Tavşanlı’ya gidelim.” dediğini, bu sırada arabada kömür olduğunu bilmediğini, babasının yolda giderken arabada kömür olduğunu söylediği yönünde aşamalarda çelişkili ve istikrar taşımayan beyanlarda bulunduğu,
Anlaşılmakla birlikte,
Katılan kurum temsilcisinin, sanıktan ele geçirilen kömürün işletmelerinden çıkarılan kömür ile eşdeğer olduğunu beyan etmesi, ancak bu kömürlerin imtiyaz sahası içinden çıkarılıp çıkarılmadığı ya da saha içinde bulunan istif alanından alınıp alınmadığına dair bir tespit ve değerlendirmede bulunmadığının anlaşılması karşısında, aradan geçen zaman da gözetildiğinde kömürlerin, sahanın neresinden ve ne şekilde alındıklarının tespit edilmesinin mümkün olmaması, hırsızlık anına ilişkin herhangi bir delil bulunmaması, olay yerinde sanığa ait bir bulgunun ele geçirilememesi ve sanıktan yakalanmakla birlikte kömürlerin hırsızlık yoluyla elde edilip edilmediğinin belli olmaması hususları dikkate alındığında, sanığın, içinde suça konu kömürlerin bulunduğu araçla polis kontrolünden kaçmış olmasının tek başına hırsızlık suçunu işlediği şeklinde aleyhe yorumlanamayacağı cihetle, tüm aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmeyip suça konu kömürleri çalmadığını savunan sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin sanığın atılı suçtan beraatine ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemenin direnme kararının isabetli olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Tavşanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli ve 492-275 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Usul ve kanuna uygun bulunan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün ONANMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.10.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.