Ceza Genel Kurulu 2011/6-191 E. , 2011/235 K.
İtirazname : 2011/212065
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ÇANAKKALE Ağır Ceza
Günü : 28.05.2009
Sayısı : 338-203
Sanıklar G.E.ve N.E.hakkında itiraza konu edilmeyen diğer sanık R.D.ile birlikte yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından açılan kamu davası sonucunda, yağma suçundan beraatlerine, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCY’nın 109/2, 3-b, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay, kasten yaralama suçundan ise TCY’nın 86/1, 87/1-d, 87/3, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin, Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.05.2009 gün ve 338-203 sayılı hükmün sanıklar müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 26.01.2011 gün ve 7627-316 sayı ile;
“Tüm sanıklar hakkında yağma suçundan beraat ve özgürlüğü kısıtlama suçundan mahkûmiyet hükümleri ile sanıklar G. E.ve N. E.hakkında yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; katılan Ü..D...vekili ile sanık R. D.ve savunmanı ile sanıklar G. E.ve N. E. savunmanının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükümlerin tebliğname gibi onanmasına” karar verilmiş, itiraza konu edilmeyen diğer sanık R.D.hakkındaki kasten yaralama suçundan kurulan hüküm ise; “Sanığın, suç işlemek için diğer sanıklarla önceden anlaşarak, yaptıkları iş bölümü gereği suça doğrudan katıldığı gözetilmeden, TCY.nın 37/1. maddesi yerine yazılı biçimde uygulama yapılarak eksik cezaya hükmolunması” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 08.07.2011 gün ve 212065 sayı ile;
“Suçun sübutuna, eylemin nitelenmesine ilişkin bir ihtilaf bulunmayan olayda itirazın gerekçesi, yaralama eylemi sebebiyle mağdurda meydana gelen hayati tehlike ve kemik kırığı sebebiyle sanıklar hakkında mükerrer artırım sebebiyle fazla cezaya hükmolunmasına ilişkin bulunmaktadır.
Sanıklar ve katılanın birbirini önceden tanıdığı ve husumet sahibi oldukları, suç gecesinde de katılanı gören sanıklar G.ve N.’nin katılanı zorla araca bindirerek itiraz kapsamı dışında bulunan sanık R.ye ait bağevine götürdükleri ve burada birlikte alıkoyup tekme-tokatla ve hortumla su tutarak yaralamaları şeklindeki eylem sonrasında katılanın sevk edildiği Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 25.04.2009 tarihli raporunda ‘katılanın yaralanmasının kişinin hayatını tehlikeye sokan bir durum olduğu ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı ayrıca vücuttaki kemik kırık ve çıkıklarının hayatı ağır (6) derecesinde etkileyecek nitelikte olduğu’ belirlenmiştir.
Adli Tıp raporundaki bu belirlemeler üzerine sübut yönünden de mahkumiyete dair kanaate varan yerel mahkeme yaralama eylemi sebebiyle sanıklar hakkında 5237 sayılı Yasanın ‘kişilere karşı suçlar’ başlıklı 2. kısmındaki ‘vücut dokunulmazlığına karşı suçlar’ başlıklı 2. bölümünde yer alan 86/1, 87/1-d-3, 62 ve 53. maddeleri uyarınca sonuç olarak 5 yıl hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmetmiştir. Uygulama sırasında kasden yaralama sebebiyle 86/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis olarak belirlenen temel ceza hayati tehlikenin varlığı sebebiyle 87/1-d maddesi uyarınca bir kat artırılarak 4 yıl, 87/3. maddesi uyarınca kemik kırığının katılanın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre takdiren yarı oranında artırılarak 6 yıl hapis cezasına çıkarılmış ve takdiri indirim uygulanarak neticeten 5 yıl hapis cezasına indirilmiştir. Dolayısıyla hem kişinin hayatını tehlikeyle sokan eylem sebebiyle 87/1-d maddesi uyarınca temel ceza bir kat artırılıp 4 yıla çıkarılmış hem de 4 yıl üzerinden kemik kırığının hayat fonksiyonlarındaki etkisi sebebiyle yarı oranında bir kez daha artırım yapılarak ceza 6 yıla çıkarılmıştır.
Uygulama bu şekilde yapılmış ise de; 5237 sayılı Ceza Kanununun genel hükümleri arasındaki ‘suçların içtimai’ başlıklı beşinci bölümünde yer alan ‘fikri içtima’ alt başlığındaki 44. maddede ‘işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır’ hükmü ve Yüksek Yargıtay Ceza Dairelerinin istikrarlı içtihatları karşısında bu uygulama sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde yasaya aykırı görülmektedir. Çünkü sanıklar hakkında hayati tehlike ve kemik kırığı sebebiyle iki kez artırım yapılmıştır. 5237 sayılı Yasanın 44. maddesi dikkate alındığında hayati tehlike sebebiyle 86/1 ve 87/l-d, 62. maddeleri uyarınca belirlenecek ceza ile kemik kırığı oluşması sebebiyle 86/1, 87//3, 87/1-son maddeleri uyarınca belirlenecek ceza mukayese edilmeli ve 87/1 son maddesinde yer alan 5 yıl temel ceza olarak belirlenmeli ve bunun üzerinden takdiri indirim yapılarak ulaşılan sonuç cezaya hükmedilmelidir. Kasden yaralama suçlarına bakmakla görevli Yüksek Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 17.01.2011 2008/16921 Esas ve 2011/49 Karar sayılı ilamında ‘eylem nedeniyle mağdurda hem yüzde sabit iz hem kemik kırığı meydana gelmiş olup, sanığın ağır netice olan yüzde sabit iz nedeniyle cezalandırılmasıyla yetinilmesi gerekirken ayrıca kemik kırığı nedeniyle ceza tayini’, Yüksek Yargıtay l. Ceza Dairesinin 2008/5682 Esas, 2010/411 Karar sayılı ilamında ise; ‘...hem mağdurun organlarından birinin işlevinin yitirilmesi hem de kemik kırığından ötürü iki ayrı nitelikli halin birlikte uygulanması suretiyle sanık hakkında yazılı şekilde fazla cezaya hükmolunması’ isabetsizliğinden benzer hükümler bozulmuştur.
Bu sebeplerle sanıklar G. ve N.yönünden fikri içtima gözetilerek en ağır sonucu cezalandıran uygulamanın benimsenmesi gerektiği” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar G.ve N. E.’in kasten yaralama suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanıkların kasten yaralama suçundan cezalandırılmalarına karar verilen somut olayda suçun sübutunda bir uyuşmazlık bulunmayıp, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılanda kasten yaralama eylemi sonucu meydana gelen yaşamsal tehlike ve kemik kırığı sebebiyle sanıklar hakkında mükerrer artırım uygulanarak fazla cezaya hükmolunup hükmolunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu'nun 25.02.2009 gün ve 807 sayılı raporunda, olay nedeni ile katılanın etmoid kemik sol üst kısımda kafa kaide kırığı, sol maksiler sinüs ön ve lateratel duvarlarında, sol orbita lateral duvarında, sol zigomada ve nazal septumda kırıklara, nazal kemikte parçalı kırığa neden olan künt travmanın kişinin yaşamını tehlikeye soktuğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının ve çıkıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecesinde etkileyecek nitelikte olduğu,
Aynı Kurulun 15.04.2009 gün ve 1641 nolu raporunda ise; yüzdeki yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde olmadığı, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk tespit edilemediği,
Anlaşılmaktadır.
“Kasten Yaralama” suçu 5237 sayılı TCY’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde, “Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama” ise aynı Yasanın 87. maddesinde;
“(1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hâllerde sekiz yıldan az olamaz.
(3) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hâllerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hâllerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” biçiminde düzenlenmiştir.
Buna göre kasten yaralama sonucu mağdurda TCY’nın 87/1. maddesi kapsamında bir yaralanma meydana gelmesi halinde aynı Yasanın 86. maddesine göre belirlenen cezanın bir kat arttırılması gerekmektedir. Ancak Yasanın 86. maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren hallerde verilecek ceza 3 yıldan, 3. fıkrasına giren hallerde ise 5 yıldan az olamayacaktır. Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde ise, TCY’nın 86. maddesine göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar arttırılacaktır. Failin bir eylemi ile mağdurda TCY'nın 87. maddesinde yer verilen yaralanmaların birden fazlasının gerçekleşmiş olması halinde ise, bu maddenin ilgili fıkralarının ayrı ayrı uygulanması suretiyle en ağır sonucu doğuran artırım uygulanacaktır. Nitekim, TCY’ nın 87. maddesinin tüm fıkralarında, bu maddeye göre yapılacak artırımın “yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza” olarak ifade edilen TCY'nın 86. maddesine göre belirlenen cezanın üzerine yapılacağının açıkça ifade edilmesi de bu hususu teyid etmektedir. Böyle bir halde, TCY'nın 86. maddesine göre belirlenen cezanın üzerine 87. maddedeki artırımlar ayrı ayrı uygulanarak en ağır sonucu veren fıkraya göre hüküm kurulmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Olay tarihinde sanıkların katılana yönelik eylemleri nedeniyle, katılanın yaşamsal tehlike geçirdiği ve yaşamsal fonksiyonlarını ağır (6.) derecede etkileyecek nitelikte kemik kırıklarının meydana geldiği hususları ile bu yaralanmaların TCY’nın kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin düzenlendiği 87. maddesinin 1. fıkrasının d bendi ve aynı maddenin 3. fıkrası kapsamında kaldığında duraksama bulunmamaktadır.
Olayda sanıkların hukuksal anlamda tek bir fiil kabul edilmesi gereken kasten yaralama eylemi neticesinde birden fazla neticesi sebebiyle ağırlaşmış hal gerçekleştiğine göre, bu durumda yerel mahkemece olaya, gerçekleşen her iki nitelikli halin ayrı ayrı uygulanarak sonuçta ceza miktarı bakımından daha ağır sonuç doğuran nitelikli hale ilişkin hükmün uygulanması, buna karşın temel cezanın belirlenmesi sırasında ise TCY’nın 61. maddesi uyarınca birden fazla neticesi sebebiyle ağırlaşmış halin birlikte gerçekleşmesi nedeniyle diğer nitelikli hal göz önünde bulundurulmak suretiyle alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini yoluna gidilmelidir.
Somut olayda, her iki nitelikli halin ayrı ayrı uygulanması halinde yerel mahkemece uygulanan alt sınırdan uzaklaşma nedenleri de göz önüne alındığında sanıklar hakkında şu sonuçlar ortaya çıkacaktır:
a- “Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma” ilişkin TCY'nın 87/1-d maddesindeki nitelikli halin uygulanması halinde; TCY'nın 86/1. maddesi uyarınca teşdiden 2 yıl hapis, TCY'nın 87/1-d maddesi uyarınca cezanın bir kat arttırılması suretiyle 4 yıl hapis ve TCY'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanarak sonuç olarak 3 yıl 4 ay hapis cezası,
b- “Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması hali” uygulandığında ise; TCY'nın 86/1. maddesi uyarınca teştiden 2 yıl hapis, TCY'nın 87/3. maddesi uyarınca yarı oranında artırım yapılarak 3 yıl hapis ve TCY'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanarak sonuç olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası,
Bulunacaktır.
Görüldüğü gibi böyle bir uygulama yapılması durumunda ağır sonuç veren nitelikli halin, yani TCY'nın 87/1-d maddesindeki yaşamsal tehlikeye ilişkin artırımın uygulanması gerekir.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Dairenin onama kararının sanıklar G. ve N. E.’in kasten yaralama suçuna ilişkin olarak kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bu sanıklar ve suça ilişkin olarak bozulmasına, ancak 1412 sayılı CYUY'nın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yerel mahkeme hükmünden TCY'nın 87/3. maddesinin uygu¬lan¬masına ilişkin kısmın çıkartılması ve sanıklar hakkındaki sonuç cezanın 3 yıl 4 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 26.01.2011 gün ve 7627-316 sayılı onama kararının sanıklar G. ve N. E.’in kasten yaralama suçuna ilişkin olarak KALDIRILMASINA,
3- Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 28.05.2009 gün ve 338-203 sayılı kararının sanıklar G.ve N.E.’in kasten yaralama suçuna yönelik olarak BOZULMASINA,
Ancak bu husus, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY'nın 322. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, yerel mahkeme hükmünden TCY'nın 87/3. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılarak sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan sonuç hapis cezasının 3 yıl 4 ay olarak belirlenmesi ve hükümdeki diğer kısımların aynen bırakılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2011 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.