4. Ceza Dairesi 2018/7267 E. , 2018/20255 K.
Birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/2-c, 43/1, ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15/10/2018 gün ve 94660652-105-45-7097-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/10/2018 gün ve 2018/84431 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, anılan kararın adı geçen sanık ile birlikte aynı suçtan mahkûm edilen diğer sanıklar ..., ... ve ...tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16/04/2015 tarihli ve 2015/1187 esas, 2015/27200 karar sayılı ilâmı ile diğer sanıklar Erkan, Serdar ve Veysel lehine ' ... Sanık ... ile müşteki ...arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, tanık ...s’ın; sanıkların şantiyede yatılı işçi olarak kalıp kalmamaları nedeniyle tartışma çıktığı ve tehdit sözü duymadığına, sanıklar Erkan ve Serdar’ın ise şantiyeye işçi olarak çalışmak amacıyla gittikleri, atılı suçu işlemediklerine dair beyanları karşısında, sanık ...’ın diğer sanıkları azmettirdiğine ve sanıklar Erkan, Serdar ile Fırat’ın, müştekilere yönelik iş yerinde taşeron işçi çalıştırılması konusunda çıkan tartışmada, fikir ve irade birliği içinde birlikte tehdit sözü ya da sözleri söylediklerine dair hangi delillere dayanıldığı açıklanmadan, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyetlerine hükmolunması...sanıklara ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede belirtilmeyen TCK'nın 43/2. maddesi delaletiyle 43/1. maddesi uygulanarak, CMK'nın 226/2. maddesine aykırı davranılması, kanuna aykırı, sanıklar ..., ... ve katılan sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak hükümlerin bozulmasına' şeklinde bozulduğu; yeniden yapılan yargılamada Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/538 sayılı kararında, sanık ... ile diğer sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve bozma ilamının sanık ...'a da sirayet etmesi gerektiğinden bahisle bu sanık yönünden yeniden yargılama yapmayarak 2 yıl 1 ay hapis cezasına ilişkin ilamın infazının durdurulmasına, bozma kararında belirtilen gerekçe ile de diğer sanıklar yönünden beraate hükmedildiği, dolayısıyla sanık ...'ın da atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan sanık ...'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/2-c, 43/1, ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına dair Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı kararının, anılan kararın adı geçen sanık ile birlikte aynı suçtan mahkûm edilen diğer sanıklar ..., ... ve ...k tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16/04/2015 tarihli ve 2015/1187 esas, 2015/27200 karar sayılı ilâmı ile diğer sanıklar Erkan, Serdar ve Veysel lehine ' ... Sanık ... ile müşteki ...arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, tanık ...s’ın; sanıkların şantiyede yatılı işçi olarak kalıp kalmamaları nedeniyle tartışma çıktığı ve tehdit sözü duymadığına, sanıklar Erkan ve Serdar’ın ise şantiyeye işçi olarak çalışmak amacıyla gittikleri, atılı suçu işlemediklerine dair beyanları karşısında, sanık ...’ın diğer sanıkları azmettirdiğine ve sanıklar Erkan, Serdar ile Fırat’ın, müştekilere yönelik iş yerinde taşeron işçi çalıştırılması konusunda çıkan tartışmada, fikir ve irade birliği içinde birlikte tehdit sözü ya da sözleri söylediklerine dair hangi delillere dayanıldığı açıklanmadan, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyetlerine hükmolunması...sanıklara ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede belirtilmeyen TCK'nın 43/2. maddesi delaletiyle 43/1. maddesi uygulanarak, CMK'nın 226/2. maddesine aykırı davranılması, kanuna aykırı, sanıklar ..., ... ve katılan sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak hükümlerin bozulmasına' şeklinde bozulduğu; yeniden yapılan yargılamada Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/538 sayılı kararında, sanık ... ile diğer sanıkların eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve bozma ilamının sanık ...'a da sirayet etmesi gerektiğinden bahisle bu sanık yönünden yeniden yargılama yapmayarak 2 yıl 1 ay hapis cezasına ilişkin ilamın infazının durdurulmasına, bozma kararında belirtilen gerekçe ile de diğer sanıklar yönünden beraate hükmedildiği, dolayısıyla sanık ...'ın da atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan sanık ...'ın TCK'nın 106/2-c, 43/1, ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
TCK'nın 106/2-c maddesinde, tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı hüküm altına alınmıştır.
Ceza Genel Kurulu'nun 31/01/2017 tarihli ve 2016/13-982 esas, 2017/29 sayılı kararıyla 13/02/2018 tarihli ve 2014/4-129 esas, 2018/43 sayılı kararında da belirtildiği üzere; çok sanıklı dosyalarda, sanıkların her biri birbirlerinden bağımsız olarak kanun yoluna başvurma hakkına sahiptir. Kural olarak sanıklardan birinin verilen karara karşı yaptığı kanun yolu başvurusu, diğer sanıklar hakkında verilen hükümleri kapsamaz. Kanun yoluna
başvurulmayan diğer sanıklar hakkında verilen hüküm, kanun yoluna başvurma için öngörülen sürenin sonunda kesinleşir. Bu durum, “davasız yargılama olmaz” ilkesinin bir sonucudur. Ancak temyiz kanun yolu bakımından, gerek 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda gerekse 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda, ilgili hükümlerdeki koşullar oluştuğu takdirde, temyiz edenler lehine oluşacak durumdan, temyiz yoluna başvurmayan, süresinden sonra başvuran veya temyize başvurmakla beraber başvurusu kabul edilmeyen sanıkların da yararlanmaları kabul edilmiştir. Buna; “bozmanın sirayeti”, “bozma kararının genişleme etkisi” ya da “teşmili (yayılma) etkisi” denilmektedir. 1412 sayılı CMUK'nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken “Hükmün bozulmasının diğer maznunlara sirayeti” başlıklı 325. maddesi;“Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbikı kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşcasına hükmün bozulmasından istifade ederler” şeklinde, benzer düzenlemeyi içeren 5271 sayılı CMK'nun “Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi” başlıklı 306. maddesi ise; “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar” biçiminde düzenlenmiş olup, hükmü temyiz etmeyenlerin veya temyiz istemi reddedilenlerin, temyiz edenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmaları adaletsizliğini gidermek amacı ile yasaya konmuştur. Bu suretle temyiz edenler lehine oluşacak durumdan, temyiz etmeyenlerin de istifadesi sağlanmış olacaktır. Bozmanın sirayetinde yerel mahkeme hükmü, temyiz etmeyen sanık yönünden bozulmamakta, anılan maddeler uyarınca sanık, bozma kararının sonucundan yararlandırılmaktadır. Hükmü temyiz etmeyen ya da temyiz istemi reddedilen sanık, bozma kararının sonucundan yararlanacağı için, öncelikle bozmaya uyulması ve cezanın uygulanmasında temyiz eden sanık lehine yeni bir karar verilmesi zorunludur. Lehe bozma bu takdirde, hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirilecektir. Bunun sonucu olarak önceki kararda direnilmesi halinde, sirayetten söz edilemeyecektir. Aksi takdirde temyiz davası açan sanık için kabul edilmeyen bir bozma nedeninin, kanun yoluna başvurmayan sanık lehine kabulü gibi bir sonuca ulaşılacaktır. Bu sonuç ise, temyiz edenin aleyhine, temyiz etmeyenin lehine olup çelişkili bir uygulamaya neden olacağından sirayet müessesesinin amacına aykırıdır.
Halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 325. maddesinin uygulanabilmesi için; birden fazla sanığın aynı suçu işlemiş olması, aynı mahkemede yargılanıp aynı ilamla mahkûmiyetlerine karar verilmesi, hükmün temyiz edilebilir nitelikte olması ve kanuna muhalefet edilmesi nedenine dayalı bozma kararının, sanıkların lehine olması, gerekir. Bozma kararının, hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirilmesi için bu hususun açıkça bozma kararında belirtilmesine ya da sanığın talep etmesine gerek yoktur. Mahkemenin kendiliğinden anılan düzenlemenin gereğini yerine getirmesi mümkündür.
İncelenen dosyada;
Sanık ... ve inceleme dışı sanıklar ..., ... ve Mehmet
Çatal hakkında, TCK'nın 106/2-c maddesi uyarınca yargılanıp cezalandırılmaları talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı kararıyla tüm sanıkların TCK'nın 106/2-c, 43/1, ve 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına hükmolunduğu, inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... yönünden anılan hükümlerin temyiz edildiği, incelemeye konu sanık ...'ın ise hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik olarak temyiz talebinde bulunmadığı ve hükmün kesinleştiği, Dairemizin 16/04/2015 tarihli ve 2015/1187 esas, 2015/27200 karar sayılı ilâmıyla inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... hakkında tehdit eylemlerinden kurulan hükümlerin 'Sanık ... ile müşteki ...arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, tanık ...s’ın; sanıkların şantiyede yatılı işçi olarak kalıp kalmamaları nedeniyle tartışma çıktığı ve tehdit sözü duymadığına, sanıklar Erkan ve Serdar’ın ise şantiyeye işçi olarak çalışmak amacıyla gittikleri, atılı suçu işlemediklerine dair beyanları karşısında, sanık ...’ın diğer sanıkları azmettirdiğine ve sanıklar Erkan, Serdar ile Fırat’ın, müştekilere yönelik iş yerinde taşeron işçi çalıştırılması konusunda çıkan tartışmada, fikir ve irade birliği içinde birlikte tehdit sözü ya da sözleri söylediklerine dair hangi delillere dayanıldığı açıklanmadan, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyetlerine hükmolunması,' biçimdeki gerekçeyle bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılamada bozma ilamına uyulup yargılama neticesinde Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/538 sayılı kararıyla inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ...'ın tehdit suçundan ' ...işçiler Serdar, Erkan ve Fırat'ın ve ayrıca ismi bilinmeyen dördüncü kişinin hiçbir karşılık vermeden durduklarını bildirmesi üzerine, sanık Mehmet'in diğer sanıklar Serdar, Erkan ve Fırat'ı Veysel ve Zafer'e karşı tehdit etmesi için azmettirdiğine dair bir delilin bulunamadığı, müşteki Ömer'in anlatımları sonucu diğer sanıklar Serdar, Fırat ve Erkan'ın da Veysel'i tehdit ettiğine dair bir beyanın bulunmadığı...' şeklindeki gerekçeyle her türlü şüpheden yoksun, somut ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden delil yetersizliği nedeni ile CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine, incelemeye konu sanık ... hakkında kesinleşen 2 yıl 1 ay hapis cezasının infazının durdurulmasına hükmolunduğu, beraat kararlarının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Dairemizin 16/04/2015 tarihli ve 2015/1187 esas, 2015/27200 karar sayılı ilâmıyla inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... hakkında tehdit eylemlerinden kurulan, Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı hükümlerinin 'Sanık ... ile müşteki ...arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, tanık ...s’ın; sanıkların şantiyede yatılı işçi olarak kalıp kalmamaları nedeniyle tartışma çıktığı ve tehdit sözü duymadığına, sanıklar Erkan ve Serdar’ın ise şantiyeye işçi olarak çalışmak amacıyla gittikleri, atılı suçu işlemediklerine dair beyanları karşısında, sanık ...’ın diğer
sanıkları azmettirdiğine ve sanıklar Erkan, Serdar ile Fırat’ın, müştekilere yönelik iş yerinde taşeron işçi çalıştırılması konusunda çıkan tartışmada, fikir ve irade birliği içinde birlikte tehdit sözü ya da sözleri söylediklerine dair hangi delillere dayanıldığı açıklanmadan, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyetlerine hükmolunması,' biçimdeki gerekçeyle bozulması karşısında, sanık ile inceleme dışı sanıkların birlikte işledikleri aynı suç nedeniyle mahkûmiyetlerine karar verildiği, yerel mahkemece haklarında verilen hükümlerin temyiz edilebilir nitelikte olduğu ve inceleme dışı sanıklar hakkındaki bozmanın sanık ...'ın lehine olduğu anlaşıldığından, söz konusu bozma sebebinin sanık ...'a sirayet ettirilebileceğinde kuşku bulunmamakta ise de; bozma sonrası yapılan yargılamada bozma ilamına uyulup yargılama neticesinde Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/538 sayılı kararıyla inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ...'ın, tehdit suçundan dolayı CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine hükmolunması ve bu kararların kesinleşmesi nedeniyle mahkûmiyet hükmüne ilişkin anılan bozma nedenin sanık ...'a sirayet ettirilmesi olanağı ortadan kalkmış olduğundan ve bu hukuka aykırılığın kanun yararına bozma yasa yoluyla giderilmesinin gerektiği anlaşıldığından, incelemeye konu sanık ... hakkında da beraat hükmü kurulması gerekirken mahkumiyetine dair Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan kurulan, Turgutlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve 2010/377 esas, 2013/900 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Yargılamanın tekrarlanması yasağı ve aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrasına göre karardaki hukuka aykırılık sanığın cezasının kaldırılmasını gerektirmekle,
Sanık ...'ın birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçundan cezalandırılmasına ilişkin hüküm fıkralarının,
“Sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca sanığın BERAATİNE,
Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,”
şeklinde DÜZELTİLMESİNE,
bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.