6. Ceza Dairesi 2014/3115 E. , 2018/306 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, etkili eylem
HÜKÜM : Mahkumiyet, düşme, beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanık ... hakkında katılan ...' ye yönelik yağma suçundan açılan kamu davasının yürütülen yargılama sonucunda dönüşen silahla etkili eylem suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı itiraz yolu açık olup, katılan vekilinin bu konudaki istemi üzerine, Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinin 04.03.2013 gün 2013/112 Değişik İş sayılı kararı ile “itirazın reddine” karar verildiği ve itiraz üzerine verilen kararların 5271 sayılı CMK’nın 271/4.maddesi gereğince kesin olduğu anlaşıldığından; katılan ... vekilinin bu konudaki vaki taleplerinin inceleme dışı bırakılarak,
I- Yakınan ...' ye karşı sanık ... hakkında etkili eylem suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Yakınanın 08.03.2012 tarihli oturumda alınan beyanında sanık ... hakkında şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, yakınan ...' nin sanık ... hakkında açılan kamu davasında katılan sıfatı elde etmediği, bu bağlamda temyiz yetkisinin de olmadığı anlaşılmakla; yakınan ... vekilinin bu konudaki isteğinin, 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE,
II- Katılan ...' ye yönelik sanık ... hakkında yağma suçundan açılan kamu davasının yürütülen yargılama sonucunda dönüşen etkili eylem suçundan mahkumiyet kararına yönelik katılan vekilinin suçun vasfı ile sanık
... hakkında yağma suçundan beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılan ... vekilinin açtığı temyiz davasının, sanık ... hakkında yaralama suçundan kurulan hükmün; suçun vasfına yönelik olduğu anlaşılıp kabulle ilk derece mahkemesinin 2012/7- 2012/296 sayılı 07.02.2013 günlü temyizin reddine ilişkin karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Belli bir olay ile ilgili suç işlediği izlenimini veren ve hakkında herhangi bir araştırma yapılan kişi şüpheli statüsüne girer. Şüpheli kişide muhakeme hak ve yetkilerine sahiptir.
Yargılanacak her uyuşmazlık da; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Yani sübut konusunda bir hükme varılır. Sübut (veya ispat) melesi maddi mesele olup bundan geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olayla karşılaştırılacak hukuki norm ve olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır, maddi durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir. Hukuki durumun tespiti durumun tespiti olacaktır.
Hakim bu güne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi ile şüphe yerini belirliliğe terk eder.
Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir (ihtimal) dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispata aranan belirlilik ortaya çıkar. Her olayda lehe ve aleyhe delil vardır.
Kanaati meydana getiren delillerin tek tek değerlendirilişi kadar hep birlikte değerlendirilmesi de mümkündür. Deliller bütünlük teşkil ediyorsa bir bütünün birbiri ile uyuşan birbirini tamamlayan parçaları ise bu hakiki delildir. İspat konusu hüküm verme gerçeğinin bir parçası olan olay hakkında hüküm vermektir.
Gerçekten Hakim geçmişte ne olduğunu nasıl olduğunu bilmeye mecburdur. Elindeki imkan (bugün)dür.
Bu günden maksat da, bu gün var olan ve varlığı duygularımızla öğrendiğimiz şeylerdir. İşte “delil” budur.
Delillerin bu günkü akılcı anlayışına göre Hakimin (kanaati) ispat edilmesi istenen olayların tahlili bir tetkiki ile lehe ve aleyhe bütün şartları tenkidi ile ./..
değerlendirmesinin mahsulü olacaktır. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır.
Delillerden biri de tanıktır. Deliller zümresinde tanık, ceza muhakemesinde anlatımı önemli bir yer işgal etmektedir. Tanık olayın taraflarından olmayan ve olay ile ilgili olarak beş duyusu ile edindiği bilgileri açıklayan kimsedir.
Tanık gördüğünü, müşahede ettiği hususlar ve öğrendiği bilgileri açıklar. Tanık beyanının önemi gözlemlenen maddi vakaları bizzat açığa kavuşturabilirliğinden kaynaklanır.
Tanık bazen kendisinin veya yakınlarına menfaat sağlama, tehlikeyi önleme, bazen toplumsal etki, bazen de duyduğu veya gördüğü yanlış algılaması ve böylede inanması ile yanılgılı anlatımlarada yönelebilir. Hakim tecrübelerine dayanarak tanığın beyanlarının sağlamlığını değerlendirir bu özellik ise delil olarak sayılabilir.
Sanık dışında herkes bu konumda ele alınabileceği dikkate alınarak değerlendirme yapılacağı bir muhakkaktır.
Tanık olmak ile onun beyanına yüklenen ispat gücü farklıdır. Hakim ispat konusunda mantık kuralları ile de bağlıdır.
Somut olayımıza gelirsek;
1-) Katılan ... aşamalardaki ifadesinde özetle;.... Turizmin sahibi olduğunu, Erzurum- Kars arasında yolcu taşamacılığı yaptığını, olay günü olan 23.06.2010 günü yazıhanesini arayarak Sarıkamış'tan Erzurum iline gitmek için 0....... numaralı telefon numarasını bırakan kişileri arayarak nerede olduklarını sorduğunu, Sarıkamış ilçesinde olduklarını beyan etmeleri üzerine Sarıkamış ilçesine girmeyeceğini, çevre yoluna gelmeleri halinde Erzurum iline götüreceğini söyleyip Sarıkamış yol ayrımına geldiğini, gündüz saat 15.30 sıralarında gidiş istikametine göre yolun sağ tarafında bir bayan bir erkeğin valizleri ile beklediğini ve yine yolun sağ tarafında Transit marka beyaz bir minibüsün olduğunu, valizi bagaja koymak için araçtan indiğinde bu bayan ve erkek kişinin kendisine saldırdıklarını, devamında transitten inen ve elinde sopa olan ismini Kafkas kar firmasında çalışan ismini Serhat olarak bildiği şahsın kendisine sopa ile vurduğunu, bu üç kişinin birlikte saldırdıklarını, bunun neticesinde yaralandığını, kendisi yerdeyken üzerinde bulunan pantolonunu ve cebinde bulunan yaklaşık 2.000 TL parayı, şirketine ait iki adet senedini alarak araçlarına binip kaçtıklarını belirtmiş, sanıklar Serhat ve Gülçin' in savunmalarında ileri sürdükleri, katılanın sanık Gürçin' i taciz iddiasını ise kesinlikle kabul etmediği, adli rapora göre katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı tespit edildiği,
02.07.2010 tarihinde Jandarma tarafından yaptırılan sanıkların savunmanlarının hazır bulunmadığı teşhis işleminde katılan ... olay yerinde kendisini yaralayan şahısların ... ve ... olduğunu yedi kişi içerisinden teşhis ettiğini; yine 14.12.2011 tarihinde yeniden yaptırılan teşhis işleminde de, katılan ..., olay yerinde bulunan şahısların ... ve ... olduğunu teşhis etttiği, mahkemede 08.03.2012 tarihli oturumda da “... olay günü sanık ... olay yerinde yoktu, sanıklar ... ve ... ile teşhis ettiğim şu an hazır bulunmayan ... olay yerinde idi, bana üçü birlikte saldırdılar, üçünün elinde de odun sopa vardı, odun sopalarla bana saldırdılar, üçü de beni darp ettiler, ...” diyerek teşhisinde ısrar ettiği,
Olay yeri tespit tutanağında da; 23.06.2010 tarihinde saat 15.30 sıralarında 156 Jandarma İmdat telefonuna Erzurum-Kars karayolu Hamamlı Köyü yol ayrımında kasten yaralamalı olay olduğu ihbarı gelmesi üzerine Kolluk görevlileri olay mahalline intikal etmiş ve....Turizme ait ...... plakalı aracın şoför koltuğunda .... isimli şahsın pantolonsuz bir şekilde ve araçta yolcuların bulunduğu, ve araç sürücüsünün vücudunun çeşitli yerlerinde yara izleri bulunduğu ve üstü ve başının kanlar içerisinde olduğu belirtildiği,
Olay sırasında katılanın aracında yolcu olarak bulunan tanıklar ..., ..., ..., ..., ...,.aşamalardaki ifadesinde, katılanın biri kadın iki kişi tarafından ellerindeki sopalarla dövüldüğü ve üzerindeki pantolonun çıkarılıp yanlarına alınarak götürdüklerini belirttikleri, ancak tanıklara herhangi bir teşhis işleminin yaptırılmadığı,
Temyizin konusu olmayan sanıklar ... ve ... savunmalarında; sanık ...' in katılanın aracında 21.06.2010 günü yolcu olarak bulunurken katılanın tacizde bulunduğunu, bu durumu kardeşi sanık ...' a anlattığını, sanık ...' ın ise 22.06.2010 günü ablası Gülçin'e yapılan davranışları konuşmak amacı ile katılan ...’in kardeşlerinin işyerine gittiğinde, katılanın kardeşlerinin kendisini dövdüğünü, bu konu ile ilgili Yenişehir Polis Karakolunda ifade verdiğini, bu nedenle 23.06.2010 günü sanık ... ve sanık ...' ın birlikte plan yapıp katılanı olay yerine yolcu olduğunu belirterek çağırdıklarını ve burada sanık ...' ın katılanı dövdüğünü belirttikleri;
Sanık ... savunmasında; Erzurum'da oturduğunu, olayın olduğu gün evinde olduğunu, bir gün öncesinde doğum yaptığı için kızının kendisini ziyarete geldiğini, ertesi gün Selim'deki evine dönmek için yola çıktığını, oğlu Serhat'ın eve geldiğinde Cengiz ile kavga ettiğini söylediğini, nedenini sorduğunda ise 'ben ona bacımı emanet etmiştim, o cep telefonunu istemiş' dediğini, olayı bu şekilde ./..
öğrendiğini, kesinlikle olay yerinde olmadığını, ...'yi tanımadığını, kendisini nasıl teşhis ettiğini bilmediğini beyan ettiği;
Sanık ... savunmasında; olayın olduğu gün Sarıkamış'ta olmadığını, ticaretle uğraştığı için Akkozlu köyüne gittiğini, olayın yaşandığı gün olan 23.06.2010 günü saat 14.00' de .... ile birlikte Akkoz Köyüne gittiğini, saat 16.30-17.00 sıralarında Sarıkamış' a döndüğünü, yiğenim Serhat' ın, ... ile kavga ettiğini Sarıkamış' da öğrendiğini, olaya karışmadığını, suçlamaları kabul etmediğini belirtmiştir.
Sanık ...'nun yargılama aşamasında savunma tanıkları olarak belirttiği ..., ..., ... 'in ifadelerinde;
Tanık ... “Ben olay hakkında herhangi bir görgüm yoktur. Ancak olayın sanıklarından ... benim komşum olur. Olay tarihinde komşum olan ... ve diğer komşularımız ile birlikte bahçede oturuyorduk. Bu arada komşum Hazal'a bir telefon geldi ve telefondan sonra komşum olan Hazal ellerini dizine vuruyordu, biz ne olduğunu sorduğumuzda benim çocuklar Sarıkamışta kavga etmişler dedi. Benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir.Başka bir bilgim ve görgüm bulunmamaktadır”; Tanık ... “ Suça konu olayı görmüş değilim. Sanıklardan Hazal'ı ve eşi olarak bildiğim Nurettin isimli kişiyi tanırım. Diğer şahısları tanımam, geçmiş tarihte eski oturduğum mahallemden komşum olan sanık ...'ı bu şekilde tanırım. O tarihte kapılarının önünde bir kalabalık oluşmuştu, ne olduğunu sorduğumda bana sanık ...'ın çocuklarının Sarıkamış ilçesinde kavga yaptıklarını söylediler. O gün sanık ... mahallemizde idi. Başka bir bilgim, görgüm yoktur”; Tanık ... “Suça konu olaya ilişkin doğrudan bilgim ve görgüm yoktur, bilahare sanık ...'ın bana anlatması üzerine haberim oldu, sorulan olay günü sanık ...'la birlikte onun evinde misafirdim, diğer ismi geçen kişilerle müşteki arasında aynı gün bir tartışma ve kavga yaşandığını bana aktardı, ayrıntısını bilemiyorum, ancak onun için sanık ... evde olduğundan bu kavgaya dahil olmadığını anladım, bilgim görgüm bundan ibarettir” şeklinde sanık ...'ın olay günü evde bulunduğuna tanıklık etmelerine karşın sanığın olaydan kısa bir süre önce doğum yaptığına yönelik hiç bir açıklamada bulunmadıkları UYAP sisteminden alınan sanık ...’ya ait nüfus kayıtlarından bu durumun izlenemediği ancak sanığın bu savunmasının ise mahkeme tarafından da hiç bir aşamada araştırmadığı,
Sanık ...'nun tanığı ...'nun 19.04.2012 günlü oturumda, “Ben babam Mehmet Aksu ile birlikte Sarıkamış merkezinde bulunan Aksu Mobilya isimli işyerini çalıştırıyorum. Olay günü bir köye mal teslim edilmek üzere sanık ...'i çağırmıştık. Genellikle bizim nakliye işimizi yapar. Yanılmıyorsam olay günü saat 09.00 - 09.30 sıralarında mağazamıza geldi. Kamyonetine beyaz eşya ve çekyat gibi mobilya yükledik. Bunları Akkoz köyünde şu anda ismini hatırlamadığım bir şahsa götürecekti. Saat 09.30 sıralarında yükleme tamamlandı ve sanık ... hemen yola çıktı. Hatırladığım kadarıyla öğle saatlerinde Sarıkamış'a döndü. Saat 12.00 - 01.00 sıralarında dönmüş olabilir, ben aynı gün dava konusu olayın yaşandığını duydum. Olayı duyduğumda öğlenden sonraki saatlerdi ama saati hatırlamıyorum, kendisine olay günü eşya gönderdiğimiz şahsın kimlik ve adres bilgileri mağazamızdaki kayıtlarda vardır. Ben olay günü sanık ...'in kamyonetiyle Akkoz köyüne gitmedim. O gün kendisini gönderdiğimden eminim ama ben gitmedim” şeklinde beyanda bulunduğu,
Minibüs şoförlüğü yapan katılanın dış giysi ceplerinde şahsi ve/veya maddi değere haiz kısım eşyasını bulundurabileceği hayatın olağan koşulları içinde ehliyetsiz olmayan her normal kişi tarafından öngörülerek bilinebileceği bir muhakkaktır. Katılanın, olayın hemen sonrası alınan ifadesi ve aşamalarda değişmeyen iddiası, bunu doğrulayan tanık beyanları ve olay yeri inceleme tutanağı birlikte değerlendirildiğinde; olay günü katılanın iki erkek bir kadın tarafından sopalarla dövülüp, zorla cebinde maddi değere haiz para ve eşyasının bulunduğu dış giysi (pantolonunu) alıp ayrılan suçun faillerinin eylemi yağma suçunu oluşturur bir muhakkaktır. Burada çözümlenmesi gereken konu yağma suçunun faillerinden birinin sanıklar Hazan Pakko ve ... olup olmadığı yönünde toplanmaktadır. Genelde yağma suçlarında tanık yoktur. Bu durumda mağdurun beyanı bu yönde ve önemlidir. Ancak olayın tanıkları varsa ve/veya taraflar arasında hukuki bir ihtilaf varsa bunlarda araştırılıp sonucuna, iddia, savunma ve deliller bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekir.
Hal böyle olunca:
a-) Olay tanıkları ..., ..., ..., ..., ... ile sanıklar ... ve ...' nun olanaklı ise aynı oturumda hazır bulunmaları sağlanıp usulüne uygun teşhis işlemi yaptırılması, mümkün olmadığı takdirde ise sanıkların teşhise elverişli önden ve yandan görünümlerini içeren resimleri temin ile tanıklara gösterilip yağma suçunun faillerinden olup olmadıkları yönünde duraksamaya yer vermeyecek şekilde beyanları alınıp;
b-) UYAP sisteminden alınan sanık ...'nun nüfus kaydına göre, sanığın olay gününden bir gün önce çocuk dünyaya getirdiğine ilişkin bir kayıt yer almamış ise de, bu durumun kolluk marifeti ile resen araştırılıp gerekirse sanık ...'ın savunma tanıkları ..., ... ve ...' e bu konu ile ilgili sanığın doğum yapıp yapmadığı, yapmış ise bu çocuk ile ilgili gerekli tespitin yapılması;
c-) Sanık ...'nun ifadesinde geçen 22.06.2010 günlü olayla ilgili Erzurum C. Başsavcılığının 2010/8468 kayıtlı olduğu gözüken dosyanın akibeti araştırılıp onaylı suretlerinin getirtilip bu dosya içerisinde varsa delilerin tespit edilip,
d-) Sanık ...’in olay günü eşya götürülen kişi belirlenip, konu hakkında andı beyanı alınıp sonucuna göre yağma suçunun faillerinin ... ve ... olup olmadığı konusunda tüm duraksamalar kaldırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile kanıtların takdirinde ve hukuki vasfılandırılmasına yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Kabule göre de; sanık ... hakkında, yaralama suçunun haksız tahrik altında gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı belirtilerek 1/4 oranında indirim yapılırken 5237 sayılı TCK'nın 29. maddesinin gösterilmemiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 23.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.