10. Ceza Dairesi 2021/17380 E. , 2022/1961 K.
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2020/670 esas ve 2020/830 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 23/06/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 12/09/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; 24/03/2016 tarihli ve 2015/149723 soruşturma, 2016/480 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun'un 191/3. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, tedaviye tabi tutulmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, erteleme kararında itiraz kanun yolunun gösterilmediği, erteleme kararının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 22/04/2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, tedbirin infazı için 29/03/2016 tarihinde İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05/04/2017 tarihli ve 2016/2586 DS sayılı yazısı ile 05/04/2016 tarihinde infaza başlandığı, yükümlülüklerine uygun davrandığı, 05/04/2017 tarihinde infazın tamamlandığı hususunun bildirildiği,
3- Şüphelinin beş yıllık erteleme süresi içerisinde 12/08/2019 tarihinde yeniden uyuşturucu madde ile yakalanması üzerine erteleme kararı kaldırılarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 29/06/2020 tarihli ve 2015/149723 soruşturma, 2020/24681 esas, 2020/19097 sayılı iddianamesi ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-b maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 20/10/2020 tarihli ve 2020/670 esas ve 2020/830 sayılı kararı ile;
“…sanık hakkında verilen 24/03/2016 tarihli dava açılmasının ertelenmesi kararına usulüne uygun tebliğ edilmediği ve bu nedenle hukuken geçerli bir erteleme kararı yokken sanığın eyleminin ertelenmenin ihlali mahiyetinde değerlendirilemeyeceği ve somut olayda kovuşturma şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından CMK 223/8 maddesine göre sanık hakkında açılan kamu davasının DÜŞMESİNE,
Karar kesinleştikten sonra gereğinin takdir ve ifası için dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verildiği, kararın 11/11/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi :
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak, bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının 5 yıl süre ile ertelenmesine, 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve bu süre içinde tedaviye tabi tutulmasına ilişkin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 24/03/2016 tarihli ve 2015/149723 soruşturma, 2016/480 sayılı kararını müteakip, şüphelinin denetimli serbestlik tedbirine uymaması ve yeniden uyuşturucu madde kullanması nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak, hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 29/06/2020 tarihli ve 2015/149723 soruşturma, 2020/24681 esas, 2020/19097 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davası sonucunda, dava şartının gerçekleşmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddesi gereğince kamu davasının düşürülmesine dair İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2020/670 esas, 2020/830 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında '...somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında erteleme kararına itiraz ... bulunduğunun gösterilmediği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ancak bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz ... bulunduğunun hatırlatılmadığı ve TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmışsa da, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz mercii ve süresiyle birlikte itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz ... belirtilmediği gibi ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada itiraz ... bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğundan, bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir.' şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru ... tanınmadığından anılan kararın usulü ile kesinleşmediği cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durması yerine yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2020/670 esas ve 2020/830 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, 12/09/2015 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, 24/03/2016 tarihli ve 2015/149723 soruşturma, 2016/480 sayılı kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine ve erteleme süresi içinde bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere ve uygulanan tedavinin gereklerine uygun davrandığı, ancak erteleme süresi içerisinde 12/08/2019 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2020/670 esas ve 2020/830 sayılı kararı ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğinin usulsüz olması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
Sanık hakkında 12/09/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı verilen 24/03/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verilmiş ise de,
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı ve 22/04/2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
Somut olayda; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarılması usulsüz ise de, 22/04/2016 tarihinde MERNİS adresinde Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edilmesi nedeniyle tebligatın geçerli olduğu, ancak;
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan 'Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.' şeklindeki düzenleme gereği, 'Kamu davasının açılmasının ertelenmesi' kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz ... tanınmadan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, şüpheliye itiraz kanun yoluna başvuru ... tanınmadığı, bu nedenle kararın kesinleşmediği, dolayısıyla 12/08/2019 tarihli eylemin erteleme süresi içerisinde işlendiğinden sözedilemeyeceği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun'un 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, 'Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.' şeklinde hüküm çeşitlerinin sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında, tebligatın usulsüz olduğu gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, aksi halde aynı suçtan tekrar kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta bağlanmış olduğundan, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Kanun’un 223/8-2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği, ayrıca, dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen düşme kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilerek hükmün karıştırılmasının da kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından;
Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz ... bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle, kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz ... bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazın sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından, İstanbul Anadolu 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2020/670 esas, 2020/830 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.