4. Ceza Dairesi 2018/3215 E. , 2018/10265 K.
Tehdit suçundan sanık ...'nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2017 tarihli ve 2017/205 esas, 2017/508 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 17/04/2018 gün ve 94660652-105-48-13656-2017-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/05/2018 gün ve 2018/37114 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, her ne kadar sanık müdafii Avukat Birdal Ertuğrul 29/06/2017 tarihli dilekçesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, müdafiin bu talebinin sanığın ancak bu beyan ve taleplere açıkça karşı çıkmadığı hallerde esas alınabileceği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6-c maddesinde yer alan “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” şeklinde düzenleme ve Bodrum 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/108 esas numaralı dosyasının 22/11/2011 tarihli duruşmasında sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanı karşısında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ...'nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2017 tarihli ve 2017/205 esas, 2017/508 sayılı kararının, her ne kadar sanık müdafii Avukat Birdal Ertuğrul 29/06/2017 tarihli dilekçesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de, müdafiin bu talebinin sanığın ancak bu beyan ve taleplere açıkça karşı çıkmadığı hallerde esas alınabileceği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/6-c maddesinde yer alan “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” şeklinde düzenleme ve Bodrum 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/108 esas numaralı dosyasının 22/11/2011 tarihli duruşmasında sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanı karşısında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmemesine karşın sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemesi halinde, anılan kurumun uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
III-Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle 'sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.' cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b-Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c-Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d-Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re'sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 11.03.2014 tarih ve 2013/14-102 esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere; Ayrıntılarına Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 gün ve 70-159 sayılı kararında yer verildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının itiraz kanunyoluna tâbi bulunması nedeniyle, gerek itiraz edilerek, gerekse itiraz kanunyoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde, olağanüstü bir kanunyolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceğinde şüphe bulunmamaktadır. Ancak, kanun yararına bozma kanunyolunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı; 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinde aleyhe bozma yasağının sadece davanın esasını çözümleyen hükümlerle sınırlı olarak kabul edilmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 5-14. fıkralarındaki şartlar kapsamında denetlenerek, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının bulunup bulunmadığı, ceza miktarı, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet, zararın giderilip giderilmediği, suçun inkılap kanununda belirtilen suçlardan bulunup bulunmadığı ve denetim süresi ile denetim süresi içerisinde uygulanacak denetimli serbestlik tedbirinin doğru tayin edilip edilmediği gibi hususlara ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle bozulabilecek, belirlenen hukuka aykırılıkların yeni bir yargılamayı gerektirdiği ahvalde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilecek, yargılama gerekmeyen ahvalde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca giderilecektir. Özetlemek gerekirse; kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların kanun yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları arasında yer alan “sanığın kabul etmesi” şartı, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasına eklenmiş ve bu değişikliğin gerekçesi olarak, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir.” denilmiştir.
Uygulamada “sanığın kabul etmesi” ibaresi, sanığın itirazının bulunmaması şeklinde yorumlanmaktadır. Diğer bir deyişle sanıktan sorulmadığı halde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar sanığa tebliğ edildiği halde itirazda bulunulmamış ise, objektif koşulların gerçekleştiği kabul edilmektedir.
Maddede açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, bu husus öncelikle hazır bulunan sanıktan sorulmalıdır. Sanığın savunması önceden alınmış ve bu husus sorulmamış ise, adil yargılama yapılmasının bir uzantısı olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun ne olduğu ve sonuçları açıklamalı bir yazıyla sanığa bildirilebilecektir. Ancak yasada tebligat yapılmasına ilişkin açık bir hüküm ve zorunluluk bulunmadığından, bilgilendirme amacıyla yapılan bu tebligat sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde yorumlanmamalıdır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıktan sorulamadığı durumlarda, bulunması halinde müdafiinden de sorulabilecektir. Ancak bu hususta sanık ile müdafiinin iradesi çatıştığında, yasada açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, sanığın iradesine üstünlük tanınacaktır.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında 19/09/2010 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, yargılama neticesinde Bodrum 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 09/04/2013 tarihli ve 2011/108 esas, 2013/245 sayılı kararıyla sanığın hakaret suçundan beraatine tehdit suçundan ise TCK'nın 106/1-1. cümle, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 6000 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, anılan hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 22/02/2017 tarihli ve 2014/51722 esas, 2017/5230 sayılı kararıyla 6763 sayılı Yasayla yapılan değişiklik nedeniyle uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma üzerine yapılan yargılamada sanık ve katılan arasında uzlaştırmanın sağlanamaması nedeniyle Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2017 tarihli ve 2017/205 esas, 2017/508 sayılı kararıyla sanığın TCK'nın 106/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın taraflara yöntemince tebliğ ve tefhim edilmesine karşın itiraz yasa yoluna konu edilmeksizin kesinleştiği, sanık müdafii tarafından anılan kararın, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmemesi nedeniyle yasaya aykırı olduğundan bahisle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
Bodrum 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/108 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında 22/11/2011 tarihli sanık müdafiinin de hazır bulunduğu duruşmada, sanığa ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını isteyip istemediği sorulduğunda sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını istemediğini beyan ettiği, bozma sonrası Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/205 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında sanık müdafiinin sunduğu 29/06/2017 havale tarihli dilekçesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşulları arasında yer alan “sanığın kabul etmesi” şartının, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile CMK'nın 231. maddesinin 6. fıkrasına eklenmesi, bu hususun öncelikle hazır bulunan sanıktan sorulmasının gerekmesi, sanıktan sorulamadığı durumlarda ise bulunması halinde müdafiinden de sorulabilmesi ancak, bu hususta sanık ile müdafiinin iradesi çatıştığında, yasada açıkça “sanığın kabulü” ibaresine yer verildiğinden, sanığın iradesine üstünlük tanınmasının gerekmesi karşısında; incelemeye konu dosyada sanık ...'nun, Bodrum 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/108 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sırasında 22/11/2011 tarihli sanık müdafiinin de hazır bulunduğu duruşmada, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını isteyip istemediği sorulduğunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını istemediğini beyan ettiği gözetilmeden, bozma kararı sonrası sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rıza gösterdiği şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle kurulan, sanığın TCK'nın 106/1 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK'nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2017 tarihli ve 2017/205 esas, 2017/508 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Bodrum 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2017 tarihli ve 2017/205 esas, 2017/508 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 23/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.