Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/5157 E. , 2022/2660 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/5157
Karar No : 2022/2660
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) …
2) …
3) …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları …'ın … Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü kadrosunda gemi adamı olarak çalışmaktayken, 03/12/2013 tarihinde, Trabzon Limanında nöbet görevini yerine getirdiği sırada kıyıda bulunan konteynerin üzerine devrilmesi sonucunda hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek davacılardan müteveffanın eşi … için 500,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 535.804,29 TL) maddi, 200.000,00 TL manevi, oğlu … için 250,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi, kızı … için 250,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 82.838,19 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu olayla ilgili olarak devrilen konteynerin alımı ve teslimi sırasında ihale komisyonu ve muayene kontrol komisyonu üyesi olan … Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü görevlileri ile konteyneri satan … Tic. Ltd. Şirketinin yetkilisi hakkında 'Taksirle ölüme neden olmak' suçundan yapılan ceza yargılaması sonucunda, ... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; personelin dinlenmesi için kıyıya konulan konteynerin yere güvenli ve sağlam şekilde sabitlenmemesi nedeniyle teslim alan muayene kontrol komisyonu üyelerinin kusurlu bulunarak mahkumiyetlerine karar verildiği görüldüğünden, olayın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, müteveffa …'ın ise kusurunun olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin davacıların bu nedenle uğradığı zararları karşılamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle maddi zararın tespiti için hazırlatılan bilirkişi raporu doğrultusunda; müteveffanın eşi … için 299.306,38 TL, çocuklarından … için 37.739,60 TL maddi tazminat ile olayın oluş şekli, davalı idarenin kusur derecesi göz önüne alınarak takdiren … için 20.000,00 TL, … ve … için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın, maddi tazminat miktarlarının dava dilekçesinde belirtilen 1.000,00 TL'lik kısmına idareye başvuru tarihi olan 28/01/2016 tarihinden, artırılan 336.045,98 TL'lik kısmına miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 06/03/2017 tarihinden, manevi tazminat miktarlarına ise idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince, Dairelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun kısmen reddine, kısmen kabulüne yönelik kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2019/10638, K:2019/8963 sayılı kararı ile manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması üzerine bozma kararına uyularak bozulan kısma ilişkin olarak yapılan incelemede 27/10/2020 tarihli ara kararıyla Sosyal Güvenlik Kurumundan davacılara bağlanan vazife malullüğü aylıkları tutarlarının ve bağlanan vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin sorulduğu, dosyaya sunulan 14/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda …'ın bağlanan vazife malullüğü aylıkları tenzil edildiğinde ölenin desteğinden yoksun kaldığı tutarın 182.269,62 TL olduğu, …'ın bağlanan vazife malullüğü aylıkları tenzil edildiğinde müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı tutarın 1.896,82 TL olarak hesaplandığı, raporun, hesaplanan destek tutarlarından rapor tarihine kadar ödenen vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü kısma mükerrer bir tenzilat olması nedeniyle itibar edilmediği, ancak hesaplanan destek tutarlarından bağlanan vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü kısmın hükme esas alınabilir yeterlilikte bulunduğu, bu çerçevede …'ın müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı tutarın 457.984,61 - 221.927,67= 236.056,94 TL olduğu, …'ın 70.689,84 - 41.640,72=29.049,12 TL olduğu, …'ın destekten yoksun kalma zararının bulunmadığı gerekçesiyle … için talep edilen 535.804,29 TL maddi tazminatın 236.056,94 TL'ye ilişkin kısmının, … için talep edilen 82.838,19 TL maddi tazminatın 29.049,12 TL'ye ilişkin kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin istemleri ve … için talep edilen 250,00 TL maddi tazminatın reddi ile hükmedilen toplam 265.106,06 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 28/01/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından, Bölge İdare Mahkemesince verilen kararla taleplerinin tam olarak karşılanmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, davanın süresinde olmadığı, dava konusu olayın doğal afet neticesinde gerçekleşip idarelerinin kusuru bulunmadığı, davanın ihbarına yönelik taleplerinin değerlendirilmediği, miktar artırımına ilişkin tutara da idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği; davalı idare tarafından davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten, dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar tarafından, yakınları …'ın … Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü kadrosunda gemi adamı olarak çalışmaktayken, 03/12/2013 tarihinde, Trabzon Limanında nöbet görevini yerine getirdiği sırada kıyıda bulunan konteynerin üzerine devrilmesi sonucunda hayatını kaybetmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek davacılardan müteveffanın eşi … için 500,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 535.804,29 TL) maddi, 200.000,00 TL manevi, oğlu … için 250,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi, kızı … için 250,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 82.838,19 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere 'adi malullük aylığı'; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle 'vazife malullüğü aylığı' bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, 'Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.' hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare Mahkemesince davacıların maddi zararlarının belirlenmesine yönelik yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 25/06/2019 tarihli raporda, müteveffanın ilk 7 yıl kendisine 2 pay, eşine 2 pay, kızına 1 pay ayıracağı, sonraki dönemlerde de 1 pay kendisine, 1 pay eşine ayıracağı esası ile müteveffanın eşinin 457.984,61 TL, kızının 70.689,84 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğunun hesaplandığı, bağlanan vazife malullüğü ölüm aylıklarının peşin sermaye değerinin zarar tutarından düşülmesi gerektiği yolundaki Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarihli bozma kararı üzerine alınan 11/08/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda, müteveffanın eşinin 188.315,39 TL, kızının 16.919,24 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğunun, 08/04/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda ise, ödenen vazife malullüğü ölüm aylıkları ile bağlanan vazife malullüğü ölüm aylıklarının peşin sermeye değeri düşülerek müteveffanın eşinin 182.269,62 TL, kızının 1.896,82 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğunun belirtildiği görülmekte olup; Bölge İdare Mahkemesince hesaplanan destek tutarlarından rapor tarihine kadar ödenen vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü kısma mükerrer bir tenzilat olması nedeniyle itibar edilmediği, hesaplanan destek tutarlarından bağlanan vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü kısmın hükme esas alınabilir yeterlilikte bulunarak …'ın müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı tutarın 457.984,61-221.927,67= 236.056,94 TL olduğu, …'ın 70.689,84-41.640,72= 29.049,12 TL olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 03/12/2020 tarih ve 15072253 sayılı yazısında, dava konusu olay neticesinde müteveffa …'ın eşi …'a, kızı ….'a, annesi …'a ve babası …'a vazife malullüğü ölüm aylığı bağlandığı belirtilerek bağlanan aylıkların peşin sermaye değerleri bildirilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun 03/12/2020 tarihli yazısından da anlaşılacağı üzere müteveffanın hayatta olan anne ve babasına da vazife malullüğü ölüm aylığı bağlanmış olup, davacıların destekten yoksun kalma zararı belirlenirken müteveffanın kazancından sadece kendisine, eşine ve çocuğuna pay ayırmakla kalmayıp hayatta olan anne ve babasına da pay ayıracağı varsayımından hareketle davacıların destek paylarının ve destekten yoksun kalma zararlarının belirlenmesi gerekirken, müteveffanın anne ve babasına ayıracağı pay dikkate alınmaksızın yapılan hesaplamada bu yönüyle isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca davacılardan müteveffanın kızı … için bilirkişi raporunda 25 yaşına kadar destekten yoksun kalma zararı hesaplaması yapılmış olup, Dairemize UYAP kayıtlarından yapılan incelemede …'ın 12/04/2019 tarihinde 24 yaşında evlendiği, dolayısıyla evlilik tarihi itibariyle desten çıktığı gözetildiğinde …'ın destekten yoksun kalma zararının da evlilik tarihine kadar olan süre için yapılması gerektiği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Öte yandan peşin sermaye değeri 5510 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 1. fıkrasının 28. bendinde de tanımlandığı üzere, gelecekte tahakkuk edecek mali hakların (gelirlerin) daha önce ve topluca ödenmesi nedeniyle bu gelirlerin yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Bölge İdare Mahkemesince raporun, hesaplanan destek tutarlarından rapor tarihine kadar ödenen vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü kısma mükerrer bir tenzilat olması nedeniyle itibar edilmediği yorumuyla hesaplanan destek tutarlarından bağlanan vazife malullüğü aylıklarının peşin sermaye değerlerinin düşüldüğü kısmı hükme esas alınabilir yeterlilikte bulunarak …'ın müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı tutarın 457.984,61 - 221.927,67= 236.056,94 TL olduğu, ...'ın 70.689,84 - 41.640,72 = 29.049,12 TL olduğu sonucuna varılmasında da hukuki isabet bulunmaktadır.
Davacıların zararının ortaya konulması için gereken hesaplamalarda gözetilmesi gereken ilke ve unsurlar, Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin emsali kamu görevlisinin aylar itibariyle aldığı görev aylıkları ve ek ödemeler ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen vazife malullüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı ve ek ödemeler üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin emsali kamu görevlisinin aylar itibariyle alabileceği görev aylıkları ve ek ödemeler ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malulüğü aylıkları dikkate alınarak, desteğin görev aylığı ve ek ödemeler üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna (TRH 2010 tablosuna göre) kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek vazife malullüğü aylıkları dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan vazife malulüğü aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, dava konusu olay neticesinde hayatını kaybeden müteveffanın eşi ve kızıyla birlikte anne ve babasına da vazife malullüğü ölüm aylığı bağlandığı gözetilerek davacıların zararları belirlenirken müteveffanın kendisine 2 pay, eşine 2 pay, kızına, anne ve babasına yarı ayrı 1'er pay ayıracağı, kızının destekten çıkması, anne ve babasının muhtemel ömrü sonrasında da müteveffanın kendisine 2, eşine 2 pay ayıracağı esası uyarınca hesapla yapılması gerekmekte olup müteveffanın evlenme ihtimali indiriminde de rapor tarihindeki yaşı esas alınarak evlenme ihtimali indirimi yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, temyizen incelenen kararın bozmaya uyma dosyası olduğu ve davacıların … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı temyiz isteminde bulunmadıkları gözetildiğinde işbu bozma kararına uyulmak suretiyle karar verilmesi durumunda aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı ilkesi uyarınca verilecek yeni kararda davalı idare aleyhine hükmedilecek maddi tazminat tutarının … için 236.056,94 TL'yi, … için 29.049,12 TL'yi aşmaması gerektiği noktasında da duraksama bulunmamaktadır.
Buna göre Bölge İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 23/05/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.