Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/4388 E. , 2021/8783 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/4388
Karar No : 2021/8783
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVALI) : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : …, Hukuk Müşaviri (E-Tebligat)
II- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : … İşletmeleri A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
III- (DAVACILAR) :
1- …
2- …
3- …
4- …
5- ..
6- …
7- …
8- …
9- …
10- …
11- …
12- …
13- …
14- …
15- …
16- …
17- …
18- …
19- …
VEKİLLERİ : …
DİĞER DAVACILAR : 20- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
21- … Derneği
22- …
23- …
VEKİLLERİ : Av. …
MÜDAHİL (DAVACILAR YANINDA) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- … İşletmeleri A.Ş.
3- … ve Diğerleri
4- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir İli, Dikili İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde davalı yanında müdahil tarafından yapılması planlanan 'Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. Kapasite Arttırımı' projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı 'Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu' kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 05/03/2019 tarih ve E:2018/5434, K:2019/1606 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda; usule ilişkin olarak, gerçek kişi olan davacılardan, … ve … dışındaki davacıların İzmir İli, Dikili İlçesinde ikamet etmedikleri gibi, ilçe sınırları içerisinde taşınmazlarının da bulunmadığının Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemelerde görülmesi karşısında, anılan davacıların kişisel, güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği ve bu nedenle, bakılan davayı açma ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer davacılarla ilgili işin esasa ilişkin olarak, uyuşmazlığın çözümü amacıyla çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, maden mühendisi, kimya mühendisi, ziraat mühendisi, orman mühendisi, harita ve kadastro mühendisi ile (flora ve fauna uzmanı) iki biyologtan oluşan bilirkişi heyetiyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, Madra Barajını besleyen Madra deresinin iki ana kolunun proje alanı içerisinden geçtiği, bu durumun proje alanında oluşabilecek herhangi bir olumsuzlukta içme ve sulama amaçlı kullanılan Madra barajının olumsuz etkilenmesi sonucunu doğuracağı ve kamu yararı açısından kabul edilebilir bir risk taşımadığı, ÇED raporunda 'açık ocak madencilik faaliyetleri oksitli zon içerisinde yapılacak olmasına karşın, ocak tabanında ve zaman zaman ocak içerisinde yüksek sülfürlü zonların bulunması ve yeraltı madenciliği sırasında cevherli zon içinde ya da yakınında yüksek sülfürlü birimlere rastlanmasının olası” olduğunun belirtilmesi nedeniyle böyle bir durumda açığa çıkacak ve saha içerisinde depolanacak olan bu tip kaya birimlerinin asit kaya drenajına sebep olma potansiyelinin yüksek olduğu, dolayısıyla ÇED raporunda bu tip kayaçlar ile karşılaşılması durumunda, alınacak önlemlerin yeterince belirtilmediği ve projelendirilmediği, fauna açısından yılın belli dönemlerinde yapılması gereken izlem ve gözlem yönlerden eksiklikler bulunduğu, projenin sürüngenler, sucul fauna ile ornitofauna kuşlar bölümünün yetersiz olduğu, alanda bazı önemli fauna türlerinin ÇED raporunda bulunmadığı, ÇED raporunda yer alan bazı türlere ait IUCN koruma statülerinin hatalı olduğu, alanda nesli tehlike altında ve mutlak korunma statüsünde olan türler olduğu halde, ÇED raporuna olumlu görüş verildiği, alanda floristik çalışmaların dört mevsim gerekliliğine göre yapılmadığı, ÇED raporunda flora çalışması arazi günleri olarak yapıldığı, ancak alanın vejetasyon ve habitat bağlamında iyi ve doğru irdelenmediği, alanda önemli bazı habitatların göz ardı edilmiş veya doğru tanımlanmamış olduğu, birkaç saatlik keşif süresi dahilinde bile, floranın en fakir olduğu yaz aylarında 9 taksonun çiçekte tespit edildiği ve bunların ÇED raporunun flora listesinde yer almadığı, alan çevresinin floristik ve habitat çeşitliliğinin doğru ve eksiksiz sunulmadığı, çevre mühendisliği bakımından, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği yönünden bilirkişi raporunda karşılaştırmalı olarak yapılan hesaplamalar dikkate alındığında, ÇED raporunda eksik hesaplamaların yapıldığı, bu durumun faaliyetten kaynaklanacak çevresel etkilerinin öngörülmesini olanaksız kıldığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacılardan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …'a ilişkin kısmı yönünden davanın ehliyet yönünden reddi, diğer davacılar yönünden ise hukuka aykırı bulunan işlemin iptaline karar verilmiştir.
Diğer taraftan, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… sayılı ek kararında; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 310. maddesinde; feragat veya kabulün, hükmün verilmesinden sonra yapılması halinde, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Uyuşmazlıkta; Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla kısmen davanın ehliyet yönünden reddi, kısmen dava konusu işlemin iptali yolunda karar verildiği; ancak, davacı Bergama Belediye Başkanlığı vekili tarafından 12/03/2021 tarihinde kayda giren dilekçeyle davadan feragat edildiği anlaşılmaktadır.
Belirtilen gerekçeyle, davacı Bergama Belediye Başkanlığı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Haklarında davanın ehliyet yönünden reddine karar verilen davacılar tarafından, çevre hakkını ilgilendiren davalarda, dava açma ehliyetinin geniş yorumlanması gerektiği, bakılmakta olan davada, dava açma ehliyetinin proje alanında ikamet edilmesi veya taşınmazlarının bulunmasıyla sınırlandırılmasının hukuka aykırı olduğu, İzmir İlinde ikamet eden veya taşınmazları bulunan davacıların tamamının dava açma ehliyetlerinin bulunduğu, bu nedenle, Mahkeme kararının, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmı ile ilgili olarak, Mahkemece, bozma kararı sonrasında önce ek bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği ve buna istinaden ek bilirkişi raporunun düzenlendiği, sonrasında yeni bilirkişi heyeti oluşturularak yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması neticesinde bilirkişi raporunun düzenlendiği, ancak Mahkemece bu heyetten de ek bilirkişi raporunun alınmasına karar verildiği, yeni heyetin hem kök bilirkişi raporunun hem ek bilirkişi raporunun içeriğinin aynı olduğu ve ayrıca söz konusu raporların, bozma kararından önce aynı unvanlara sahip bilirkişilerce oluşturulan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitlerle çelişen ve bozma kararında belirtilen hususlarla ilgili sınırlı bir inceleme yapılarak, bu hususun açıklığa kavuşturulması yerine, bozma kararında belirtilen hususların dışında da değerlendirme yapıldığı, diğer taraftan bilirkişi raporundaki jeoloji mühendisinin, ziraat mühendisinin, kimya mühendisinin, çevre mühendisinin ve biyologların tespitlerinin yerinde olmadığı ve ÇED raporunun yeterli olduğu, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3- Davalı yanında müdahil tarafından, bazı davacıların dava açma ehliyetinin bulunmadığı, bilirkişi raporundaki jeoloji mühendisinin, ziraat mühendisinin, kimya mühendisinin, çevre mühendisinin ve biyologların değerlendirmelerinin hatalı olduğu ve ÇED raporunda muhtemel risklere ve önlemlere yer verildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : 1- Davadan feragat eden davacı Bergama Belediye Başkanlığı dışındaki davacılar tarafından, ÇED raporunun eksik olduğuna yönelik hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alındığında, dava konusu ÇED Olumlu kararının hukuka uygun olmadığı, Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
2- Davacılar yanında müdahil tarafından, savunma verilmemiştir.
3- Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının; proje alanında ikamet etmeyen ve taşınmazı bulunmayan davacılar yönünden, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının onanması gerektiği savunulmuştur.
4- Davalı yanında müdahil tarafından, İzmir İlinde ikamet eden veya taşınmazı bulunan tüm davacıların, dava konusu ÇED Olumlu kararından etkileneceği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, dava açma ehliyeti değerlendirilirken, ÇED Yönetmeliğinden hareket edildiği, nitekim Yönetmelikte 'ilgili halk'ın gerçekleştirilmesi planlanan projeden etkilenen veya etkilenmesi muhtemel olan halkın anlaşılması gerektiği, bu nedenle, Çukuralan Mahallesinde ikamet etmeyen veya taşınmazı bulunmayanların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığından anılan davacıların temyiz taleplerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabulü, davacılardan …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının onanması, dava açma ehliyeti bulunan davacılar yönünden ise ÇED raporunun jeoloji mühendisliği yönünden eksik olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İzmir İli, Bergama İlçesi, … Köyü civarında davalı yanında müdahil tarafından yapılması planlanan 'Çukuralan Altın Madeni' projesiyle ilgili ilk olarak davalı idare tarafından 02/09/2009 tarihli 'ÇED Olumlu' kararı verilmiştir. Bu kararın, iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada, Mahkemenin … tarih ve K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/03/2015 tarih ve E:2013/4066, K:2015/2198 sayılı kararı ile Mahkeme kararı onanmıştır.
Sonrasında davalı yanında müdahil tarafından söz konusu projede kapasite artışı planlanınca davalı idare tarafından 'Çukuralan Altın Madeni Açık ve Kapalı Ocak İşletmesi Kapasite Artırımı' projesiyle ilgili olarak … tarih ve … sayılı 'ÇED Olumlu' kararı verilmiş, anılan kararın iptali istemiyle ... İdare Mahkemesinin E:...sayılı dosyasında açılan davada, Mahkemenin … tarih ve K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/03/2015 tarih ve E:2013/4061, K:2015/2201 sayılı kararı ile Mahkeme kararı onanmıştır.
Davalı yanında müdahil tarafından anılan projede ikinci kez kapasitenin artırımına karar verilmiş, davalı idare tarafından 'Çukuralan Altın Madeni İşletmesi İkinci Kapasite Artırımı' projesiyle ilgili olarak 11/03/2011 tarihli 'ÇED Olumlu' kararı verilmiştir. Söz konusu kararın iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada, Mahkemenin … tarih ve K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/03/2015 tarih ve E:2013/4067, K:2015/2202 sayılı kararı ile Mahkeme kararı onanmıştır.
Kapasite artışlarıyla mevcut durumda 192 hektara ulaşan ÇED alanının, 132 hektar daha genişletilerek açık ocak ve yer altı ocak işletmeciliği suretiyle altın madeni işletilmesinin planlanması üzerine, toplam 324 hektar olan ÇED alanında gerçekleştirilecek 'Çukuralan Altın Madeni İşletmesi 3. Kapasite Artırımı' projesiyle ilgili olarak davalı idare tarafından … tarih ve … sayılı 'ÇED Olumlu' kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde; 'Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez...' hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde; ''Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 7. maddesinde; '(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) 'ÇED Gereklidir' kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur.' kuralına yer verilmiştir.
13/02/2009 tarih ve 2009/7 sayılı 'ÇED Yönetmeliği Uygulamaları' konulu Çevre ve Orman Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü Genelgesinde; '...Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararları hakkındaki yürütmenin durdurulması/iptal kararları, hakkında ÇED Olumlu Kararı verilen ÇED Raporunun bir ya da birkaç bölümüne ilişkin ise ve yürütmenin durdurulması/iptal kararı, ÇED Raporunun diğer bölümlerini olumsuz yönde etkilemiyor, yani Kararın tümünün yeniden ele alınıp değerlendirilmesini gerektirmiyorsa, ÇED Raporunun hazırlanmasına ilişkin tüm sürecin en baştan tekrarlanmasına gerek bulunmamaktadır.
Böyle bir durumda uygulamanın 'yürütmenin durdurulması/iptal kararının gerekçesi dikkate alınarak, sadece eksik veya yetersiz görülen kısımların yeniden düzenlenerek hazırlandığı ÇED Raporunun Bakanlığa sunulmasını müteakip, Bakanlıkça bir toplantı tarihi belirlenerek, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tekrar toplanır ve komisyonca değerlendirilir. Yapılan düzenlemelerin yeterli görülmesi halinde ÇED Raporu Komisyonca nihai edilir. Komisyonun değerlendirmeleri, üyeler tarafından imzalanarak tutanak altına alınır. Bakanlık, proje ile ilgili olarak ÇED Olumlu ya da ÇED Olumsuz Kararını verir. Bu kararı, proje sahibi ile ilgili kurum ve kuruluşlara yazılı olarak bildirir. Valilik, alınan kararın içeriğini, karara esas gerekçelerini uygun araçlarla halka duyurur.' şeklinde yapılması' düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; Yönetmeliğin 7. maddesi kapsamındaki bir projenin, çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğu ve dolayısıyla projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten ÇED Olumlu kararı alınmadıkça, projenin uygulanamayacağı açıktır.
Diğer taraftan, anılan Genelgeye göre yapılması planlanan projeyle ilgili verilen ÇED Olumlu kararına karşı açılan davada, Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması veya iptal kararları, ÇED Olumlu kararının dayanağı ÇED raporunun bir veya birkaç bölümüne ilişkinse ve ÇED raporunun tamamını kusurlandırmıyorsa, ÇED raporunun yetersiz görülen bu kısımları yeniden düzenlenmek suretiyle davalı idareye sunulması üzerine, Yönetmelikte öngörülen ÇED sürecinin en başından işletilmeyerek değerlendirme yapıldığı anlaşılmakta olup, davalı idare tarafından söz konusu projeyle ilgili revize ÇED raporu hakkında ikinci bir ÇED Olumlu kararının verilmesi ile ilk ÇED Olumlu kararının, zımni olarak geri alındığının ve dolayısıyla hukuken uygulanamayacağının kabulü gerekmektedir. Nitekim, söz konusu projeyle ilgili ilk 'ÇED Olumlu' kararının hukuken geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde, revize edilen ÇED raporuna istinaden verilen ikinci 'ÇED Olumlu' kararının da hukuken geçerli olduğu dikkate alındığında, aynı projeyle ilgili iki farklı 'ÇED Olumlu' kararının birlikte uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta; dava konusu … tarih ve … sayılı 'ÇED Olumlu' kararının iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada, anılan kararın yürütmesinin durdurulması sonrasında yukarıda yer verilen Genelge uyarınca, yürütmenin durdurulmasına ilişkin Mahkeme kararının gerekçesinde yer alan hususlara ilişkin ÇED raporunun 1. bölümü, 4. bölümü, 5. bölümü ve 9. bölümü revize edilerek davalı idareye sunulması üzerine, söz konusu projeyle ilgili … tarih ve … sayılı (ikinci) ÇED Olumlu kararının verilmesiyle, aynı projeyle ilgili iki farklı 'ÇED Olumlu' kararının birlikte uygulanma olanağının bulunmadığı dikkate alındığında, davalı idarece, dava konusu 'ÇED Olumlu' kararının zımni olarak geri alındığının kabulü gerekmekte olup, bakılmakta olan davanın konusunun kalmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kısmen davanın ehliyet yönünden reddine, kısmen dava konusu işlemin iptaline, kısmen feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen ehliyet yönünden reddine, kısmen dava konusu işlemin iptaline, kısmen feragat nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2(i) maddesi uyarınca KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama gideri ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL vekalet ücretinin, davalı idareden alınarak yerel mahkemede yapılan duruşma sırasında vekil ile temsil olunan davacılara verilmesine,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin, davalı idareden alınarak davacılar yanında müdahile verilmesine,
5. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde, …-TL yargılama giderinin ise davalı yanında müdahil üzerinde bırakılmasına,
6. Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan …-TL keşif araç ücreti ve …-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam …-TL'nin davalı idareden tahsili için ilgili Kuruma yazı yazılmasına ve kararın bir örneğinin ilgili Kuruma tebliğine,
7. Kullanılmayan …TL yürütmenin durdurulması harcının isteği halinde davalı yanında müdahile iadesine,
8. Artan …-TL keşif avansının Adalet Bakanlığına iadesine, artan posta avanslarının istemleri halinde davacılara, davacı yanında müdahile, davalı idareye ve davalı yanında müdahile verilmesine,
9. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
10. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 23/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
İptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında; idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edileceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idari işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal geçerliliğine son verilmesidir. Burada sağlanmak istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldırarak, işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlar.
Diğer taraftan, idari işlemin geri alınması, yargısal yolla iptalinde olduğu gibi yapıldığı tarihten itibaren bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. İdari işlemin idarece geri alınması halinde, yargısal yoldan iptal ile aynı sonuçları doğurduğundan, iptal davasını da konusuz bırakmaktadır.
Uyuşmazlıkta konusu olayda ise, dava konusu … tarih ve … sayılı 'ÇED Olumlu' kararının iptali istemiyle ... İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada, anılan kararın yürütmesinin durdurulması üzerine, yukarıda yer verilen Genelge uyarınca, yürütmenin durdurulmasına ilişkin Mahkeme kararının gerekçesinde yer alan hususlara ilişkin ÇED raporunun 1. bölümü, 4. bölümü, 5. bölümü ve 9. bölümü revize edilerek davalı idareye sunulması üzerine, söz konusu projeyle ilgili 2009/7 sayılı Genelge uyarınca ... tarih ve … sayılı (ikinci) ÇED Olumlu kararının verilmiş ise de, davalı idare tarafından bu karar verilirken, dava konusu işlemin açıkça geri alınmadığı dikkate alındığında, bu haliyle, dava konusu işlemin hukuken geçerliliğini koruduğunda hiçbir duraksama bulunmamaktadır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği oyu ile kısmen davanın ehliyet yönünden reddine, kısmen dava konusu işlemin iptaline, kısmen feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozularak, karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.