T.C.
İSTANBUL
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/404 Esas
KARAR NO : 2022/523
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/03/2011
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ -İSTEM /
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine ... 10. İcra Md.nün ... E.sayılı takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yasal takibe geçildiğini, davalı şirket ile kiracı ... arasında bağıtlanan ... 24. Noterliğinin ...tarih, ... yevmiye, ... sözleşme nolu finansal kiralama sözleşmesine müvekkilinin ipotek kefili olduğunu ve taşınmazının 110.000 -EUR tutarla ipotek ettiğini, 81.000 -EUR olan finansal kiralama alacağının kiracı tarafından 13.11.2009 tarihine kadar davalı şirkete ödendiğini, bu tarihte aracın yandığını, araç sürücüsünün kusursuz olup, kiracının tüm bakım ve onarım giderlerini karşıladığını, aracı sigortalayan ... Sigorta AŞ tarafından tam ziya kabul edilerek 27.251 -EUR (57.500,00 -TL) hasar bedelinin davalıya ödendiğini, aracın hasarlı olarak 40.000,00 -TL (18.500,00 -EUR) satıldığını, buna göre; müvekkilinin ödemesi gereken bedelin üstünde davalıya ödeme yapılmış olduğunu, 3226 sayılı FKK nun 14 maddesinde kiracının sorumluluğunun sigortanın ödenmeyen kısmı ile sınırlı olduğunu, ortada ödenmemiş bir borç bulunmadığını, buna rağmen kötüniyetli olarak müvekkili hakkında takibe geçildiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
SAVUNMA /
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Finansal Kiralama Sözleşmesinin ve davacının taşınmazını 110.000 -EUR bedelle ipotek ettiğini doğrulamış, kira bedellerinin ödenmesinde kiracının temerrüde düşmesi nedeni ile Finansal Kiralama Sözleşmesinin feshedilerek kiracı ve davacıya ihtarname gönderildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığından haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçildiğini, davacının 3. kişi sıfatı ile lehine ipotek verdiği kiracının borçlu olmadığının tespiti talebi yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, sigortalı aracın satışından gelen paranın borca mahsup edildiğini, hurda satışının 17.143,73 -EUR , sigorta tazminatının ise 29.040,40 -EUR olarak borçtan düşüldüğünü ve güncel alacak miktarının buna göre belirlendiğini, kiracının 2009 yılı Temmuz ayından itibaren temerrüde düştüğünü belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE /
Dava, İİK.nun 72. maddesine dayalı olarak açılmış olup, davacının davalı şirkete icra takibine dayanak alınan ipotek senedi ve finansal kiralama sözleşmesinden dolayı, borcunun bulunmadığının tespitine ilişkindir.
İİK.nun 72/1. maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını kanıtlamak için menfi tespit davası açabilir.
... 10. İcra Müdürlüğünün ...sayılı takip dosyası kapsamından, hükmün istem bölümünde belirtilen finansal kiralama sözleşmesi ve ipotek senedi dayanak alınarak,davalı şirket tarafından toplam 74.462,00 -EUR tutarındaki varlığı ileri sürülen alacağın ödetilmesi istemiyle, davacı ve dava dışı kiracı ... hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde bulunulduğu tespit olunmuştur.
Mahkememizce davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 24/04/2014 tarih 2014/2328 esas 2014/7864 karar sayılı ilamıyla bozularak 2014/302 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Yargıtay ilamında; ' Hükme esas alınan bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Öte yandan davacı vekili, bilirkişinin kök raporuna da gerekçelerini göstermek suretiyle itiraz etmiştir. Ne var ki mahkemece sadece davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılmış olup davacı vekilinin itirazlarının karşılanması yönünde ise ek rapor aldırılması yoluna gidilmemiştir. Davacı vekili aldırılan ek rapora da itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece davacı vekilinin kök ve ek rapora itirazlarını da karşılar mahiyette konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı incelemeyi içerir ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.' denilmektedir.
Yargıtay bozma ilamı yerinde görülerek uyulmasına karar verilmiş ve yargılama bu şekilde sürdürülmüştür.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınmıştır.
15.01.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; dava dışı asıl borçlu ...'ın davalı şirkete herhangi bir borcunun kalmadığı, asıl borç ödendiğinden taşınmazının başkasının borcu için davalıya ipotek eden davacının da davalıya herhangi bir ipotek borcunun kalmadığı, bu nedenle ipoteğin paraya çevrilmesi takibinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
İtirazlar üzerine düzenlenen 02.11.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda;kök rapordaki görüşler tekrar edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı öncesi alınan bilirkişi raporu ile yargıtay bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğundan ve alacağın ...10. İcra Md.nün ... sayılı takip dosyasında 20.08.2010 takip tarihi ile ve dava tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiğinden dosya içeriği deliller ve davalı şirketin 2007 vd yılları ticari defter ve kayıtları üzerinde yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınmasına karar verilmiştir.
28.04.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; davalı şirketin dava dışı ...ile bağıtlanan finansal kiralama sözleşmesi kapsamında takip tarihi itibariyle asıl borçludan 19.206,38 -EUR tutarında alacaklı olduğu, davacı tarafça sunulan tüm ödeme belgelerindeki tahsilatların borçtan düşüldüğü, ayrıca sigorta şirketinden alınan tazminatın ve pert edilen kamyonun satış bedelinin de finansal kiralama borçlarına mahsup edildiği, davacının mülkiyetinde olan taşınmazı üzerine sözleşme kapsamında davalı şirket yararına 110.000,00 -EUR limitli ipotek tesis edildiği ve bu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile girişilen icra takibinde davalı şirketin davacıdan 19.206,38 -EUR (37.644,52 -TL) alacaklı bulunduğu, sözleşmenin 20. Maddesi gereğince ve ihtarnamenin tebliğ tarihine göre 23.03.2010 temerrüt tarihinden itibaren yıllık %30 oranında faiz isteminde bulunulabileceği, buna göre yapılan hesaplama sonucunda , takip tarihi itibariyle 2.383,69 -EUR, dava tarihi itibariyle 5.793,48-EUR tutarında işlemiş faiz isteminde bulunulabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2019/2987 E, 2020/933 K, sayılı 10.06.2020 karar sayılı ilamıyla bozularak 2020/404 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Yargıtay ilamında; ' Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak bozmanın gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozmaya uyulduktan sonra bozma kararı doğrultusunda alınan 15.01.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalının kanunen tutulması zorunlu defterlerine göre asıl borç ödendiğinden davacının alacağının kalmadığı saptanmıştır. İtiraz üzerine alınan ek raporda da bu görüş benimsenmiştir. Yargıtay bozma ilamı öncesi alınan bilirkişi raporu ile Yargıtay bozması sonrası alınan bilirkişi raporu arasında çelişki olduğundan bahisle çelişkiyi gidermek amacıyla 28.04.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporu alınmıştır. Alınan bu raporda davalının tasdik mecburiyeti olmayan muavin kayıtlarına göre inceleme yapılmış ve davalının davacıdan alacağı olduğu saptanmıştır. Mahkemece bozmadan önce alınan rapor bozma kararımızda eleştirilerek hüküm kurmaya elverişli olmadığı saptanmasına rağmen bozma sonrası alınan raporla çelişki olduğundan bahisle üçüncü bilirkişi raporu alınmış ve bozma öncesi alınan raporla aynı mahiyetteki üçüncü raporun çelişkiyi giderdiği gerekçesiyle son rapor esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Halbuki bozmadan önce alınan ilk bilirkişi raporu Dairemizce benimsenmediğinden mukayeseye dahil edilemez. Bu durumda mahkemece bozmadan sonra alınan ilk bilirkişi raporu ile ikinci rapor arasında açık bir çelişki olduğundan ve bu çelişki ilk raporun davalının kanunen zorunlu tutulması gereken defterlerin esas alınması, ikinci raporda ise muavin defter kayıtlarının esas alınmasından kaynaklandığına göre yeniden bir uzlaştırıcı rapor alınarak çelişkili olan kanunen tutulması zorunlu olan defterlerle kanunen tutulması zorunlu olmayan muavin defterlerinin varlığı karşısında, hangisinin bağlayıcı olacağı hususunun da tartışılarak bir rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce hükmün onanması doğru olmadığından davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin onama ilamının kaldırılmasına yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.' denilmektedir.
Yargıtay bozma ilamı yerinde görülerek uyulmasına karar verilmiş ve yargılama bu şekilde sürdürülmüştür.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak rapor alınmıştır.
21/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Mali Hukuk çerçevesinde (VUK Md. 182 ve TTK Md. 64/3, 4) tutulması zorunlu olan defterler belirtildiğini, büyük defterde değer hareketleri toplu bir şekilde belirtildiğini, bunlara ilişkin ayrıntıların ise yardımcı defterde izleneceğini, yardımcı defterlere isteğe bağlı (ihtiyarî) defterler veya muavin defterler de dendiğini, ancak bilirkişi raporlarındaki çelişkinin özü incelendiğinde; ilgili mevzuat uyarınca zorunlu olan muhasebe kayıtları ile ihtiyari olanlarından hangisinin esas alınacağı değil, önceki bilirkişi raporlarındaki çelişkinin özünde (14.01.2015 ve 02.11.2015 tarihli raporlarda) 'davacının davalıya bir borcu bulunmadığı kanaatine varıldığı', diğerlerinde ise 19.206,38 EUR üzerinden 151 gün veya 318 günlük vade için yıllık %30 oranında faiz hesaplamasına oy ve görüş sunulduğu, ilke olarak, ilgili mevzuat uyarınca zorunlu olan muhasebe kayıtlarının altında yer alan ve detayları açıklayan muhasebe kayıtlarının veya hesaplarının üstte yer alanlara aykırı (çelişkili) olmamasının esas olduğunu, başka bir ifadeyle, hangisi esas alınırsa alınsın, en altta yer alan ayrıntılı (ihtiyari) hesabın ya da kaydın en üstte yer alan ana hesaba aykırı olmaması gerektiğini, önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için esas alınabilecek temel yaklaşımın; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 2. Fıkrasındaki “kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulma, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olma ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasıdır.” hükmüne uygun olmalarının arandığını, davalının ticari defter kayıtlarına ait 29.04.2010 tarihli muhasebe fişine ve 2010 yılı Defter-i Kebir kayıtlarına göre dava dışı ... hesaplarının sıfır olduğu görüldüğünü, bu nedenle (14.01.2015 ve 02.11.2015 tarihli raporlarda) 'davacının davalıya bir borcu bulunmadığı kanaatine varıldığı' bilirkişi raporu esas alınır, yasal zorunluluk olan (Defter-i Kebir) muhasebe kayıtlarını usulüne uygun tutmayan (Muavin hesaplarda Defter-i Kebir ile uyumsuzluk olması halinde) ticari defterler sahibi lehine veya aleyhine delil olabileceği yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. '
14/02/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda; 'Davalı ...Ş. ve Dava dışı ... arasındaki ticari ilişki...tarihli ... numaralı finansal kiralama sözleşmesi üzerine kurulduğunu, ancak 13.11.2009 tarihinde sözleşme konusu aracın tamamen kullanılamaz ve geri kazanılamaz hale geldiğinin tespit edildiğini, bu durumda da taraflar arasındaki sözleşmenin ifası ortadan kalktığını, bu noktada yürütülen muhasebe işlemi; cari döneme ilişkin kiralayanın borçlarının tahsilatı ile sınırlı olduğunu, bu işlemler de sigorta şirketinden alınan tazminat ve hurdaya ayrılan aracın satış bedelinin de finansal kira borçlarına mahsup edildiği 29.04.2010 tarihli muhasebe kayıtlarından görüldüğünü, bunun sonrasında ise finansal kiralama şirketinin kiralayanı borç altına sokacak şekilde yürüttüğü her türlü finansal yükümlülük sözleşmenin son bulması ve gerçek anlamda bir fayda ve maliyet söz konusu olmadığından (sebepsiz zenginleşme) hükümsüz ve geçersiz olduğunu, fatura tarihi fatura numarası açıklama ... matbu evrak masrafı 264,60 TL, 30.04.2010 371090 kanuni takip masrafı 3.920,00 TL, 30.04.2010 371091 ihtarname masraf faturası 3.924,00 TL, 30.04.2010 371092 temerrüt faturası 8.326,50 TL, 30.04.2010 371093 temerrüt faturası 4.538,00 TL, 30.04.2010 371096 temerrüt faturası 2.103,00 TL, 30.04.2010 371100 temerrüt faturası 13.220,58 TL, toplam 36.296,68 TL,...Cumhuriyet Başsavcılığı, ... tarihli ve ... numaralı kararı ile tespit ettiği üzere; 13.11.2009 tarihinde meydana gelen olayda “taksirle yangına neden olma” suçu isnat edilen şüpheli ... hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığının bildirildiğini, buna istinaden tacirin cari hesaplarında 36.296,68 TL tutarında borçlandırılmasının da hükümsüz ve geçersiz olduğunu, nitekim yukarıda kesilmiş olan faturaların kabulü olsa dahi (14.01.2015 ve 02.11.2015 tarihli raporlarda) 'davacının davalıya bir borcu bulunmadığı kanaatine varıldığı' bilirkişi raporunda davalı muavin kayıtlarında 2013 yılında gerçekleştirilen tahsilatların sonucunda cari hesap borcu kalmadığının görüldüğü yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. ' 21/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu, hesaplama yöntemi ve gerekçesi itibariyle yerinde görülerek hükme dayanak alınmıştır.
İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; davalı şirket ile dava dışı ... arasında bağıtlanan ... tarih, ... yevmiye sayılı finansal kiralama sözleşmesi uyarınca sözleşme konusu kamyonun adı geçene kiralanarak teslim edildiği, davacıya ait taşınmaz üzerine dava dışı kiracının borçlarının teminatı olarak davalı şirket lehine 110.000,00 -EUR tutarında ipotek tesis edildiği, dosya içeriği delillerden anlaşılmakta olup, bu durum tarafların da kabulündedir. Kira borcunun ödenmemesi üzerine asıl borçluya ihtarname keşide edilmiş ve tebliğine göre 07.10.2009 tarihinde temerrüde düşmüştür. ... 8. ATM nin ...E.sayılı dosyasından verilen ve kesinleşen kararla finansal kiralama sözleşmesinin feshi ve kiralananın davalı şirkete iadesine karar verilmiştir. Kiralama konusu kamyonun 13.11.2009 tarihinde meydana gelen yangın sonucu pert olduğu ve sigorta şirketince davalıya 57.500 -TL ödendiği, davalı tarafından da aracın 29.04.2010 tarihinde 40.000,00 -TL bedelle dava dışı ...'ye satılarak bedelinin tahsil edildiği belirlenmiştir.
... 10. İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyasında davalının alacağının bulunmadığı, tüm kira borcunun ödenmiş olduğu, sigorta şirketince yapılan ödeme ile de, kiracının sorumluluğunun tamamen sona erdiği belirtilerek istemde bulunulmuştur.
Bozma sonrası alınan 21/03/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; Mali Hukuk çerçevesinde (VUK Md. 182 ve TTK Md. 64/3, 4) tutulması zorunlu olan defterler belirtildiği, büyük defterde değer hareketleri toplu bir şekilde belirtildiği, bunlara ilişkin ayrıntıların ise yardımcı defterde izleneceği, yardımcı defterlere isteğe bağlı (ihtiyarî) defterler veya muavin defterler de dendiği, ancak bilirkişi raporlarındaki çelişkinin özü incelendiğinde; ilgili mevzuat uyarınca zorunlu olan muhasebe kayıtları ile ihtiyari olanlarından hangisinin esas alınacağı değil, önceki bilirkişi raporlarındaki çelişkinin özünde (14.01.2015 ve 02.11.2015 tarihli raporlarda) 'davacının davalıya bir borcu bulunmadığı kanaatine varıldığı', diğerlerinde ise 19.206,38 EUR üzerinden 151 gün veya 318 günlük vade için yıllık %30 oranında faiz hesaplamasına oy ve görüş sunulduğu, ilke olarak, ilgili mevzuat uyarınca zorunlu olan muhasebe kayıtlarının altında yer alan ve detayları açıklayan muhasebe kayıtlarının veya hesaplarının üstte yer alanlara aykırı (çelişkili) olmamasının esas olduğu, başka bir ifadeyle, hangisi esas alınırsa alınsın, en altta yer alan ayrıntılı (ihtiyari) hesabın ya da kaydın en üstte yer alan ana hesaba aykırı olmaması gerektiği, önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için esas alınabilecek temel yaklaşımın; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinin 2. Fıkrasındaki “kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulma, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olma ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasıdır.” hükmüne uygun olmalarının arandığı, davalının ticari defter kayıtlarına ait 29.04.2010 tarihli muhasebe fişine ve 2010 yılı Defter-i Kebir kayıtlarına göre dava dışı ... hesaplarının sıfır olduğu görüldüğü, yasal zorunluluk olan (Defter-i Kebir) muhasebe kayıtlarını usulüne uygun tutmayan (Muavin hesaplarda Defter-i Kebir ile uyumsuzluk olması halinde) ticari defterlerin sahibi lehine veya aleyhine delil olabileceği belirlendiğinden, kanunen tutulması zorunlu olan defterlerle kanunen tutulması zorunlu olmayan muavin defterlerinin varlığı karşısında, davalının ticari defter kayıtlarına ait 29.04.2010 tarihli muhasebe fişine ve 2010 yılı Defter-i Kebir kayıtlarına göre dava dışı ... hesaplarının sıfır olduğu görüldüğü, bu doğrultuda taşınmazını, dava dışı ...'ın davalıya karşı finansal kiralama sözleşmesinden doğan borçları için ipotek veren davacının da davalıya bir borcunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki biçimde hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafça kötü niyet tazminatı isteminde bulunulmuş ise de, davalının takibinde haksız olmakla birlikte, kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından istemin reddine karar verilmiş, yine davalı tarafça inkar tazminatı isteminde bulunulmuş ise de, İİK'nun 72/4 maddesindeki yasal koşulların oluşmadığı sonucuna varılarak istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM / Gerekçesi yukarıda izah olunduğu üzere;
1-Davanın Kabulü ile, davacının, ... 10 İcra Dairesinin ... E. Sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Yasal koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı, davalının inkar tazminatı isteminin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 11.180,12.-TL nispi karar ve ilam harcından, davacı taraftan peşin alınan 2.428,15.-TL harcın mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 8.751,97.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan ve (2) numaralı maddede mahsup edilen 2.428,15.-TL harcın, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A....T.'deki esaslara göre belirlenen 19.498,41.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 18,40.-TL başvurma harcı, bozma öncesi 2.852,30 TL ile bozma sonrası 3.000,00.-TL bilirkişi masrafı, 253,20.-TL posta giderleri ve diğer giderler olmak üzere toplam 6.123,90.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hukuk Muhakemeleri Yasasının 333.maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan toplam gider/delil avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yatırılan toplam gider/delil avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davalıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin huzurunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/06/2022
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır