19. Ceza Dairesi 2018/7241 E. , 2019/11652 K.
Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda müşteki vekilinin dava dilekçesinin usulden reddine dair Kaş İcra Ceza Mahkemesinin 22/11/2016 tarihli ve 2016/66 esas, 2016/40 sayılı kararına vaki itirazın reddine ilişkin Kaş Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2018 tarihli ve 2018/41 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı'nın 15.10.2018 gün ve 2018/6054 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/10/2018 gün ve KYB. 2018/84517 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, 6728 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle 5941 sayılı Kanun’un 3. maddesine 10. fıkra eklenerek “Lehine karekodlu çek düzenlenen lehdar, teslim aldığı çeki Türk Ticaret Kanununun 780 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder. Karekodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra çek düzenleyen tüzel kişinin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı sahibi tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” şeklinde karekodlu çekler yönünden yeni bir düzenleme getirildiği, kanun koyucunun 6728 sayılı Kanun’un 76/f maddesindeki düzenleme ile işbu karekodlu çekler için öngörülen yeni düzenlemenin yürürlük tarihinin ertelenmesini amaçladığı zira;
6728 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile değiştirilen 5941 sayılı Kanun’un 5.maddesinde “ (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur…Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.” şeklinde düzenleme yapılarak çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermek eyleminin, adli para cezasını gerektirir bir suç olarak öngörüldüğü, aynı maddede bu suçtan dolayı açılan davaların İcra mahkemelerinde görüleceği ve 2004 sayılı Kanun’un 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usûlüne ilişkin hükümlerin uygulanacağının açıkça hükme bağlandığı, 2004 sayılı Kanun’un 349. maddesinde “Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur.” şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran, 5941 sayılı Kanun’un 5. maddesinde düzenlenen karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet vermek suçundan dolayı şikâyetlerin doğrudan İcra mahkemelerine yapılması gerektiği cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayet tarihinde yürürlükte bulunan 5941 sayılı Kanun'un 3/(6). maddesi;
'(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına (Değişik ibare : 6273 - 31.1.2012 / m.2) “talepte” bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.' iken,
09.08.2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış olan, şikayetten ve yerel mahkemenin 'dilekçenin reddi' yönündeki (25.11.2016 tarihli) kararından hemen sonra 31.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunun 62. maddesiyle değişik 5941 sayılı Kanun'un 'İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası' başlıklı 3/(6). maddesi;
'(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, icra mahkemesine şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.' şeklinde değiştirilmiştir.
Madde metninde değişiklik yapan 6728 Kanun'un 62. maddesinin gerekçesi ve komisyon raporu incelendiğinde; '...bu suçla ilgili yargılama görevi, doğrudan icra mahkemelerine verildiğinden, uygulamada tereddüte neden olmaması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına talepte ibaresinin icra mahkemesine şikayette şeklinde değiştirilmesi suretiyle...' tasarı metninin kabul edildiği, yürürlük maddesinde ise bu değişiklikten sonra bir uyarlama yapılmadığı görülmektedir.
Şikayet tarihi olan 17.11.2016 tarihinde ve karar tarihi olan 25.11.2016 tarihinde yürürlükte bulunan, 6728 sayılı Kanunun 63. maddesiyle değişik 5941 sayılı Kanun'un 'Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı' başlıklı 5/(1). maddesi;
'(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (“...çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından...” ibaresi, 10/10/2017 tarihli ve 30206 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 26/7/2017 tarihli ve E.: 2016/191, K.: 2017/131 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.) az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer yada hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.' şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre; kanun koyucunun 5941 sayılı Kanun'da değişiklik yapan 6728 sayılı Kanunla birlikte 'karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme' suçundan dolayı 09.08.2016 tarihinden itibaren açılan davaların tümünün İcra Mahkemesinde görüleceğini düzenlemeyi hedef aldığında bir tereddüt bulunmamaktadır. Kanun yararına bozma dosyasındaki şikayet tarihinin 17.11.2016 tarihi olması karşısında; suça konu çek nedeniyle yapılan şikayet hakkında İcra Ceza Mahkemesinde davanın görülmesi gerekeceği de açıktır. Ancak, 5941 sayılı Kanun'un 3/6. maddesine 'tereddüte neden olmamak için' konulan ' icra mahkemesine şikâyette' ibaresinin düzenlendiği maddenin esas itibariyle, çek hamilinin şikayet dilekçesine çekin fotokopisini de ekleyebileceğinin düzenlenmesi olduğu, bu hükmün sonradan yürürlüğe girmesinin amacının ise karekodlu çeklerin basılması, dağıtılması sürecinin uzayabileceğinin öngörülmesi nedeniyle buna dair düzenlemenin ertelenmesi olduğu değerlendirilmektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 'itiraz' başlıklı 353. maddesi;
'İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.
İcra mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği 'hükümlerle' ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.'
5271 sayılı CMK'nin 'Duruşmanın sona ermesi ve hüküm' başlıklı 223. maddesi;
'(1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.
(8) Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.
(9) Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez...' hükümlerini amirdir.
Buna göre; kanun koyucunun 5941 sayılı Kanun'un 5. maddesinde 'karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme' suçu nedeniyle yapılacak yargılama ve karara karşı gidilecek kanun yollarını 2004 sayılı İİK'nin 353. maddesini de açıkça belirtmek suretiyle sayması, bu suçtan dolayı verilecek hükümlere karşı tıpkı 2004 sayılı kanundaki suçlar gibi itiraza tabi olanlar için 353/1. maddesi, istinaf veya temyize tabi olanlar için 353/2. maddesindeki kanun yolunu öngördüğü görülmektedir. Aksi halde kanun koyucunun, 5941 sayılı Kanuna aykırılık suçu nedeniyle icra mahkemelerince verilecek tüm kararlara karşı doğrudan istinaf veya temyiz yolunu öngörmesi veya kısaca 5271 sayılı CMK'da öngörülen kanun yollarının açık olduğunu belirtmesi gerektiği değerlendirilmektedir ki madde metninden böyle bir çıkarıma gidilememektedir. Ceza yargılaması (usul) kurallarında kıyas yapmak kural olarak mümkündür. Ancak, maddi ceza hukukuna dair hüküm ve sonuçlar doğuran, kişi hak ve özgürlüklerini daraltan, kanunun bazı istisnai hallerde koyduğu emredici nitelikte usul kurallarında kıyas yapılamayacağı, somut olayda dosyanın esasına veya sanığın savunma hakkında dair hiçbir işlem yapılamadığından ve itiraz incelemesinin bir an evvel dosya üzerinden tamamlanarak yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden bu hususun da kıyas (yorum) yöntemiyle çözülebileceği değerlendirilmektedir.
2004 sayılı Kanun'da 'itiraz' başlığı altında yer alan 353/2. maddesinde; bu baptaki suçlardan dolayı verilen 'hüküm'lerle ilgili olarak '5271 sayılı CMK'nin kanun yollarına dair hükümleri' deyiminden maksadın, olağan kanun yolu olarak öngörülen istinaf ve temyiz yolu, olağanüstü kanun yolu olarak ise Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi yolları olduğu değerlendirilmektedir. Keza maddenin başlığı ve amacı 'itiraz' olmasına rağmen, 353/1. maddesinde sadece disiplin hapsi ve tazyik hapsine dair kararlara karşı itiraz yolunun düzenlendiği, diğer suçlar yönünden ise sadece hükümlerle ilgili olarak CMK'de öngörülen kanun yollarının düzenlendiği görülmektedir.
Yukarıda açıklanan mevzuat ve genel değerlendirmeler sonucu somut uyuşmazlığa geri dönülecek olursa;
Kanun koyucunun 5941 sayılı Kanun'da değişiklik yapan 6728 sayılı Kanunla birlikte 'karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme' suçundan dolayı açılan davaların 09.08.2016 tarihinden itibaren İcra Mahkemesinde görüleceğini düzenlemeyi hedef aldığında bir tereddüt bulunmaması ve kanun yararına bozma dosyasındaki şikayet tarihinin 17.11.2016 tarihi olması karşısında suça konu çek nedeniyle yapılan şikayet hakkında İcra Ceza Mahkemesinde davanın görülmesi gerekeceği açıktır.
Yerel mahkemece yargılamaya devamla esas hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, 2004 sayılı İİK, 5271 sayılı CMK veya 6100 sayılı HMK'da hukuksal anlamda açıkça teknik bir tabir olarak düzenlenmeyen 'şikayet dilekçesinin reddine' şeklinde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu görülmektedir. Nitekim bu karar CMK'nin 223. maddesinde sayılan bir hüküm olmamasına rağmen, bu karara karşı başvuru yolu da ne 5941 sayılı kanunda, ne de 2004 sayılı Kanun'da açıkça öngörülmemiştir. Ancak yerel mahkemece verilen kararın 2004 sayılı İİK'da belirtilen suçlarla ilgili olarak yargılamayı bitiren mahiyette bir karar olmaması nedeniyle, teknik anlamda yargılamayı bitirmeyen, Cumhuriyet savcısının iddianame hazırlaması halinde devam edeceğini öngören 'durma' kararı benzeri bir karar olduğu değerlendirilmektedir.
Bu nedenlerle; icra ceza mahkemesinin, Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame hazırlanması gerektiğinden bahisle verdiği 'şikayet dilekçesinin reddine' kararına karşı kanun mercilerinin '...o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daire, son numaralı daire için birinci daire, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesi, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesi...' olarak düzenlendiği, merci tarafından İcra Ceza Mahkemesinde yeni bir iddianame hazırlanmasına gerek olmaksızın 'itirazın kabulüne' karar verilmesi ve yargılamaya devam edilmesi gerekirken, 'itirazın reddine' dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Kaş Asliye Ceza Mahkemesinin 30/03/2018 tarihli ve 2018/41 değişik iş sayılı 'itirazın reddine' dair kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4-a maddesi gereği BOZULMASINA, bozma gereği itiraz merci tarafından (Kaş Asliye Ceza Mahkemesi) kanuna ve yukarıdaki açıklamalara uygun bir karar verilmesi gerektiğine, 23/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.