10. Ceza Dairesi 2020/6442 E. , 2020/4119 K.
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli ve 2015/923 esas, 2015/975 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 08/01/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
İncelenen dosyadan;
1- Şüpheli ... hakkında, 20/11/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 07/01/2013 tarihli, 2013/127 soruşturma, 2013/318 esas ve 2013/117 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2- Bursa 9. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 26/03/2013 tarihli, 2013/96 esas ve 2013/400 sayılı kararı ile, sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 12/04/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştirilerek infaza gönderildiği,
3- Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 18/05/2013 tarihli ve 2013/1361 DS sayılı çağrı yazısının 20/06/2013 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurduğu, 24/06/2013 tarihinde bilgilendirme formu imzalatılarak aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, Bursa Devlet Hastanesinin 24/09/2013 tarihli raporunda, 27/06/2013 tarihinde yapılan tahlillerinde esrar metaboliti saptandığından altı haftalık programa alındığının belirtildiği, Bursa Devlet Hastanesinin 27/01/2014 tarihli yazısında, 7. tetkik için 01/11/2013 tarihinde hastaneye başvurmadığının bildirildiği, yükümlünün 16/12/2013 tarihinde askerliğe sevkedildiği, muhtemel terhis tarihinin 16/12/2014 olduğunun anlaşılması üzerine İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 06/02/2014 tarihli kararı ile, 01/11/2013 tarihinde hastaneye başvurmaması nedeniyle uyarılmasına ve muhtemel terhis tarihi olan 16/12/2014 tarihine kadar denetime ara verilmesine , karar verildiği, 10/02/2014 tarihli uyarı yazısının askerlik adresine tebliğe çıkarıldığı, yükümlünün 09/04/2014 tarihinde izne çıktığı, 16/04/2014 tarihinde birliğe dönmesi gerekirken firar ederek birliğe dönmediğinin bildirilmesi üzerine Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/06/2014 tarihli çağrı yazısının mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, mernis adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre 27/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle, İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 14/07/2014 tarihli kararı ile, asker kaçağı olduğu için adresine davetname gönderildiği,müdürlüğe başvurmayarak yükümlülüklerini 2. kez ihlal ettiği gerekçesiyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 16/07/2014 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
4- Dosyanın Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/385 esas sırasına kaydedildiği, duruşma davetiyesinin sanığa tebliğ edilemediği, savunma alınmadan Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2014 tarihli, 2014/385 esas ve 2014/165 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına,yükümlülük belirlenmesine yer olmadığına karar verildiği, tebligatın bilatebliğ dönmesi üzerine bu kez mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, mernis adresinde 15/12/2014 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, 23/12/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştirildiği,
5- Sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde 14/03/2015 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2015 tarihli, 2015/736 esas ve 2015/789 sayılı kararı ile hapis cezası ile cezalandırılması ve Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulması üzerine, kanun yararına bozma istemine konu Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli, 2015/923 esas ve 2015/975 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına,sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62, maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine, 1 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 05/02/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
6- Sanığın 07/08/2016 tarihinde işlediği basit yaralama suçu nedeniyle Bursa 18. Asliye Ceza Mahkemesince cezalandırılmasına karar verildiğinin ihbar edilmesi üzerine, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/03/2019 tarihli, 2015/923 esas ve 2015/975 sayılı ek kararı ile; 10 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, kararın 11/07/2019 tarihinde kesinleştirildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ... hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Bursa (Kapatılan) 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli ve 2013/96 esas, 2013/400 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığından bahisle dosyanın yeniden ele alınarak yapılan yargılama neticesinde, 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5728 sayılı Kanun'la değiştirilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2014 tarihli ve 2014/385 esas, 2014/165 sayılı kararının itiraz edilmeden 23/12/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 14/03/2015 tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine hakkındaki hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Kanun’un 191/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun'un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine dair Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli ve 2015/923 esas, 2015/975 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli kararının kesinleşmesini takiben, sanığın deneme süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle hakkında verilen hapis cezasının aynen infazına ilişkin Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/03/2019 tarihli ve 2015/923 esas, 2015/975 sayılı ek kararının, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli kararın kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde infaz kabiliyetinin bulunmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2019/486 esas, 2019/1821 karar sayılı ilâmında '...suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilk kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamayacağı...' şeklinde belirtildiği,
Bu açıklamalar ışığında, somut olayda, sanığın yokluğunda verilen Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 23/12/20/2014 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, anılan kararın tebliği için, sanığın bilinen en son adresi olan 'Baruthane mahallesi 1. Çetin Sokak No: 26/1 Yıldırım/Bursa' adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesini müteakip, ' Ulucami Mah. Canavar Çıkmazı Sok. No:7 Yenişehir/Bursa' mernis adresine çıkarılan tebliğin 'Tebliğ imkansızlığı nedeniyle T.K. 21/2' şerhiyle muhtara teslim edildiği, mazbatada sanığın adresinin kapalı olup olmadığının yazılı olmadığı, ihbarnamenin en yakın komşu, kapıcı ya da yöneticiye haber verildiğine dair de bilgi bulunmadığı, bu itibarla sanığa tebliğ işleminin geçersiz olması karşısında; esasen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde,
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi sebebiyle yeniden ele alınıp hükmün açıklanmasına karar verildiğinde, aynı Kanun'un 231/11. maddesi hükmü uyarınca önceki hükümde değişiklik yapılmadan aynen açıklanması, ancak kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumu değerlendirilerek, cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesi ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine dair cezanın bireyselleştirilmesi hükümlerinin tatbik edilebileceği, bunun dışındaki hususlarda hükmün değiştirilemeyeceği gözetilmeden, denetim süresi içerisinde suç işlediği anlaşılan sanık hakkında hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, bu hususa riayet edilmeyerek 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesinin uygulanması suretiyle sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesinde,isabet görülmemiştir.” denilerek Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli ve 2015/923 esas, 2015/975 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Bursa (Kapatılan) 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli ve 2013/96 esas, 2013/400 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığı gerekçesiyle dosyanın yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda , Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2014 tarihli ve 2014/385 esas, 2014/165 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5728 sayılı Kanun'la değiştirilen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeden 23/12/2014 tarihinde kesinleşmesini takiben sanığın denetim süresi içerisinde 14/03/2015 tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli ve 2015/923 esas, 2015/975 sayılı kararı ile, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Kanun’un 191/1 ve 62/1. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun'un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği, bu nedenle öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
7201 sayılı Kanun’un 21.maddesinde yer alan; “Değişik : 6/6/1985 - 3220/7 md.)
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
(Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeden anlaşılacağı üzere,
Somut olayda; Bursa 9.Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı aşamasında, yükümlünün 16/12/2013 tarihinde askerliğe sevkedildiği,muhtemel terhis tarihinin 16/12/2014 olduğunun anlaşılması üzerine İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 06/02/2014 tarihli kararı ile, 01/11/2013 tarihinde hastaneye başvurmaması nedeniyle uyarılmasına ve muhtemel terhis tarihi olan 16/12/2014 tarihine kadar denetime ara verilmesine , karar verildiği, 10/02/2014 tarihli uyarı yazısının askerlik adresine tebliğe çıkarıldığı, yükümlünün 09/04/2014 tarihinde izne çıktığı, 16/04/2014 tarihinde birliğe dönmesi gerekirken firar ederek birliğe dönmediğinin bildirilmesi üzerine Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/06/2014 tarihli çağrı yazısının doğrudan mernis adresine tebliğe çıkarıldığı, mernis adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre 27/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle, İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 14/07/2014 tarihli kararı ile, asker kaçağı olduğu için adresine davetname gönderildiği,müdürlüğe başvurmayarak yükümlülüklerini 2.kez ihlal ettiği gerekçesiyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 16/07/2014 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği , askerlik nedeniyle infaza ara verilmesinden sonra çıkarılan çağrı yazısı tebligatının doğrudan mernis adresine yapıldığı, müdürlüğe başvurmaması üzerine de dosyasının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Tebligat Kanunu’nun 10/2.maddesindeki düzenleme karşısında, sanığın doğrudan mernis adresine çıkarılan tebligatın geçersiz olduğu, 16/12/2014 tarihine kadar denetime ara verilmesine karar verildiği halde 04/06/2014 tarihli çağrı yazısının tebliğe çıkarıldığı, sanığa uyarı yazısı da tebliğ edilmediği, müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmediği, bu nedenle kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi değişik gerekçe ile yerinde görülmüştür.
2- Kabule göre de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi sebebiyle yeniden ele alınıp hükmün açıklanmasına karar verildiğinde, aynı Kanun'un 231/11. maddesi hükmü uyarınca önceki hükümde değişiklik yapılmadan aynen açıklanması, ancak kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumu değerlendirilerek, cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesi ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine dair cezanın bireyselleştirilmesi hükümlerinin tatbik edilebileceği, bunun dışındaki hususlarda hükmün değiştirilemeyeceği gözetilmeden, denetim süresi içerisinde suç işlediği anlaşılan sanık hakkında hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesinin uygulanması suretiyle sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle, mahkemece kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi değişik gerekçe ile yerinde görüldüğünden, Bursa 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/12/2015 tarihli ve 2015/923 esas, 2015/975 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince değişik gerekçe ile kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
23/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.