Hukuk Genel Kurulu 2011/6-537 E., 2011/698 K.
Hukuk Genel Kurulu 2011/6-537 E., 2011/698 K.
DAVANIN KONUSUZ KALMASI
İTİRAZIN İPTALİ VE TAHLİYE
KISA KARAR İLE GEREKÇELİ KARAR ARASINDA ÇELİŞKİ BULUNUP BULUNMADIĞI
YARGILAMA GİDERLERİ
6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 323 ]
6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 326 ]
6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 331 ]
6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 332 ]
1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 417 ]
1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 423 ]
1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 426 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki 'itirazın iptali ve tahliye' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İzmir Birinci Sulh Hukuk Mahkemesi)'nce konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 09.02.2010 gün ve 2008/1468 E., 2010/125 K. sayılı kararın incelenmesi davacı/alacaklı vekili ve davalı/borçlu tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi'nin 14.10.2010 gün ve 2010/5420-10829 sayılı ilamı ile;
(...Dava, itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir.
Mahkemece, 09.02.2010 tarihli kısa kararda, konusu kalmayan kira alacağı ve tahliye hakkında karar verilmesine yer olmadığını, icra tazminatına yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği halde gerekçeli hükümde konusu kalmayan kira alacağı ve tahliye hakkında karar verilmesine yer olmadığını, icra tazminatına yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine 933 TL vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
Bu durumda kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili bulunmaktadır.
10.04.1992 gün, 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni oluşturur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibarettir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak, bozma nedenine göre sair hususlar incelenmeksizin dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davacı/alacaklı vekili ve davalı/borçlu
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı/alacaklı vekili, davalının müvekkiline ait mecurda kiracı olduğunu, ödenmeyen kira parasının tahsili için davalı aleyhine İzmir Onüçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2008/13611 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, mecurun tahliyesine, %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı/borçlu vekili, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, kira artışı konusunda sözleşmede herhangi bir hüküm olmadığını, talep edilen borcun fazla olduğunu, ifadeyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kısa kararda aynen 'Konusu kalmayan kira alacağı ve tahliye davası hakkında karar verilmesine, taraflar lehine tazminata hükmolunmasına yer olmadığına, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalıya depozite bedelini talep etmekte muhtariyetine' karar verilmiş; gerekçeli kararda da aynen 'Konusu kalmayan kira alacağı ve tahliye davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, taraflar lehine tazminatına hükmolunmasına yer olmadığına, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalıya depozite bedelini talep etmekte muhtariyetine, davacı lehine ücreti vekalete hükmedilmesine yer olmadığına, davalı davasında kısmen haklı olduğundan ve kendisini zaman zaman vekili ile temsil ettirdiğinden 933 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına' hükmedilmiştir.
Tarafların temyizi üzerine karar, Özel Daire'ce, yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkiye işaretle usulden bozulmuştur.
Mahkemece, kısa kararda yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği, vekalet ücretinin de yargılama giderleri içerisinde olduğunu, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmadığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir.
Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmelidir ki, usul hukuku anlamında çelişkiden maksat, birbiriyle ters düşecek, biri diğerine aykırı ve uyumsuz hükümlerin söz konusu olmasıdır.
Eldeki davada, kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlığı teşkil eden husus birinde sadece 'yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına' karar verilmişken, diğerinde bunun yanında vekalet ücretine ilişkin hükümlere de yer verilmiş olmasıdır.
Bu nedenledir ki, öncelikle 'yargılama giderleri', 'vekalet ücreti' ve 'hüküm' hakkındaki yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Genel olarak yargılama giderleri, bir davanın açılması, uyuşmazlığın esasını çözmeye yönelik belli bazı işlemlerin yapılması ve sonuçlandırılması için ödenmesi gereken paradır.
Yargılama giderlerinin kapsamı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 323. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 423.) maddesinde açıklanmıştır.
Anılan maddede yargılama giderleri:
'Celse, karar ve ilam harçları; dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri; dosya ve sair evrak giderleri; geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekaletname düzenlemesine ilişkin giderler; keşif giderleri; tanık ve bilirkişiye ödenen ücret ve giderler; resmi dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler; vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hakimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu halde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap edilmek veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti (ğ bendi); yargılama sırasında yapılan diğer giderler'
şeklinde sıralanmıştır.
Görüldüğü üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 323. maddesinde yargılama giderlerinin neler olduğu açıklanmakta; maddenin 'ğ' (HUMK m. 423/6) bendinde açık biçimde, vekalet ücreti de yargılama giderleri arasında sayılmaktadır.
29.05.1957 gün ve 1957/4 E. 1957/16 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, yargılama giderleri hakkında karar verilmesi için tarafların dilekçe veya savunmalarında yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmelerine gerek yoktur. Mahkeme, istem olmasa bile yargılama giderlerine, her iki taraf için olmak üzere, kendiliğinden (re'sen) hükmetmeli ve hangi tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olacağını kararında açıkça göstermelidir.
Davada yargılama giderleri davanın taraflarına yükletilebilir. Davanın tarafları dışında üçüncü bir kişiye yargılama giderlerinin yüklenmesi -istisnalar dışında- söz konusu olmaz.
Kural olarak, yargılama giderleri, davada haksız çıkan, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/1; HUMK m. 417/I c.1). Bir davada her iki taraf da kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini, haklı çıkma oranına göre taraflar arasında paylaştırır (6100 sayılı HMK m. 326/2; 1086 sayılı HUMK m. 417/I c.2).
Bu noktada şunu belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. (1086 sayılı HUMK 417.) maddesinde tarafların kusuru esası değil, davada haklı çıktıkları oran gözönünde tutulmuştur (Aynı yönde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.12.1955 gün ve E: 1/205, K: 439 sayılı ilamı).
Davayı kazanan tarafın vekalet ücretine hak kazanabilmesi için davayı bizzat değil, bir vekil vasıtasıyla yürütmesi gereklidir.
Bu açıklamalardan sonra, 'hüküm' konusundaki yasal düzenlemelere gelince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun;
'Hüküm, Hükmün Verilmesi ve Tefhimi' başlıklı 294. maddesinde:
'(1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
(2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
(3) Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
(4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
(5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
(6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.'
'Hükmün Kapsamı' başlıklı 297. maddesinde:
'(1) Hüküm 'Türk Milleti Adına' verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hakim veya hakimlerin ve zabıt katibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.'
'Hükmün Yazılması' başlıklı 298. maddesinin 2. fıkrasında da:
'Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.'
düzenlemeleri yer almaktadır.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK'nın 'Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri' başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği; 'Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi' başlıklı 332. maddesinde de; yargılama giderlerine, mahkemece re'sen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılacağı, düzenlenmiştir.
Bu yasal düzenlemeler göstermektedir ki, daha önce mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda da (381, 389 ve 389. maddeler) düzenlendiği üzere, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı gibi; hükmün sonuç kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Buna göre hüküm fıkrasında, yargılama giderlerinin de açık biçimde gösterilmesi gerekir (HMK'nın 297/ç). Eş söyleyişle, hükümde, bütün yargılama harç ve giderleri ile bunların kimler tarafından ödeneceği açık bir şekilde gösterilir (HMK m.332; HUMK m. 426).
Bu düzenlemelerden beklenen, tarafların kendilerine yüklenen borçlar ile tanınan haklardan haberdar olmasıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Mahkemece kısa kararda, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildikten sonra, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına da karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, vekalet ücreti de HMK'nın 323. maddesinin 'ğ' bendi gereğince yargılama giderleri arasında sayılmış, davalı da yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiştir.
Mahkemece, davalı yararına hükmedilen vekalet ücreti de yargılama giderleri kapsamında olmasına ve kısa kararda 'yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına' karar verilmiş olmasına göre, kısa kararda ayrıca vekalet ücretine ilişkin hüküm kurulmamış ve yargılama giderlerinin detaylarının burada açıklanmamış olması eksiklik olarak kabul edilemez. Yargılama giderlerine ilişkin detaylar gerekçeli kararda gösterilir ve bu durumda da kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişkili olduğundan söz edilemez.
Daha açık ifadeyle; kısa kararda yer verilen 'yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına' şeklindeki ifadenin, 'davalı yararına hükmedilen vekalet ücretini de kapsadığının' ve bu hükümler arasında çelişki bulunmadığının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece kurulan kısa karar ile gerekçeli karar arasında herhangi bir çelişki bulunmadığından, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi yerindedir.
Ne var ki, işin esası ve davalı yararına takdir edilen vekalet ücretinin miktarı yönünden tarafların temyiz itirazları Özel Daire'ce incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmek üzere dosya Özel Daire'ye gönderilmelidir.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin işin esasına ve vekalet ücretinin miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın ALTINCI HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 23.11.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.