Ceza Genel Kurulu 2019/577 E. , 2021/578 K.
Sanık ... hakkında maktul ...’ya yönelik kasten öldürme, katılanlar ... ve ...’a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüs, sanık ... hakkında maktuller ... ve ...’e yönelik kasten öldürme suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucu Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesince 19.10.2007 tarih ve 211-247 sayı ile; sanık ...’ün maktul ...’ya yönelik kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın katılanlar ... ve ...’a yönelik eylemlerinin kasten yaralama suçunun oluşturduğu kabul edilerek ...’yu kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay, ...’ı kasten yaralama suçundan ise aynı Kanun’un 86/1, 86/3-e, 87/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; sanık ...’ün maktul ...’ya yönelik kasten öldürme suçundan beraatına, maktul ...’e yönelik kasten öldürme suçundan ise TCK’nın 81/1 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki sanık hakkında ayrıca TCK’nın 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına, mahsuba ve müsadereye hükmedilmiştir.
Kısmen resen temyize tabi olan hükümlerin sanıklar müdafileri, Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.05.2009 tarih ve 7594-2848 sayı ile;
“A) 13.09.2006 tarihli duruşmada sanıklardan şikâyetçi olduklarını ifade eden, vekilleri aracılığıyla da davaya katılma talebi içeren dilekçe veren mağdurlar ..., ..., ... ve ...’in katılma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi,
B-a) Sanıklar ..., ... ve ...’ın, anne adları kayden ‘...’ iken iddianameye sanık ...’in anne adı olarak ‘Safiyete’, diğer sanıkların anne adı olarak da ‘Nefiye’ yazılması suretiyle CMK’ 170. maddeye aykırı davranılması,
b) Sanıklar ..., ..., ..., ..., ...ve ...’in, dosya içinde bulunan sabıka kayıtlarının doğum kayıtlarına uygun olmaması,” isabetsizliklerinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesince 12.10.2009 tarih ve 178-255 sayı ile; önceki hükümler gibi karar verilmiştir.
Kısmen resen temyize tabi olan bu hükümlerin sanıklar müdafileri, Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.12.2010 tarih ve 2970-8493 sayı ile; sanık ... hakkında maktul ...’ya yönelik kasten öldürme suçu ile sanık ... hakkında maktul ...’e yönelik kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına; sanık ... hakkında maktul ...’ya yönelik kasten öldürme suçundan kurulan beraat hükmü ile sanık ...’ün katılanlar ... ve ...’a yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin ise;
“...aa) Sanıklar ..., ... ve ...’in irade ve eylem birliği içinde hareket ederek, suçun işlenmesi üzerinde ortak egemenlik kurarak eylemi gerçekleştirdikleri anlaşıldığı halde; sanıklar ... ve ...’un da bu suçun faili olarak cezalandırılmaları gerekirken, dosya içeriğine uygun olmayan gerekçelerle beraatlerine karar verilmesi,
b) Sanık ... hakkında mağdurlar ... ve Şerif’e karşı öldürmeye teşebbüs suçlarından açılan davalardan beraat kararı verildiği halde, bu mağdurlara karşı kasten silahla yaralama suçundan hüküm kurularak, aynı eylem nedeniyle hem mahkûmiyet hem de beraat kararı verilmesi suretiyle hükmün karıştırılması,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesince 12.02.2015 tarih ve 51-22 sayı ile; sanık ...’ün maktul ...’ya yönelik kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis hapis cezası ile, sanık ...’ün katılan ...’ya yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten aynı Kanun’un 81/1, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, katılan ...’a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten ise aynı Kanun’un 81/1, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki sanık yönünden ayrıca TCK’nın 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.
Kısmen resen temyize tabi olan bu hükümlerin sanıklar müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.12.2016 tarih ve 2415-4202 sayı ile; TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise; ayrıntısına gündemde yer verildiği şekilde 19.05.2019 tarih ve 50686 sayı ile;
“...Hükümlüler ... ve ...'in içinde bulunduğu aracın, maktullerin içinde bulunduğu araçla tesadüfen karşılaştığı, iki grup arasındaki mevcut gerilim ve husumeti tetikleyecek bir olay olmadığı sürece olayın meydana gelmeyeceği anlaşılmaktadır. Hükümlüler savunmalarında ısrarla karşıdan araçla geldiklerini gördükleri maktul ...'ın parmak sallayarak el hareketi yapması nedeniyle döndüklerini, bu durumu konuşmak amacıyla diğer tarafın yanına gittiklerini savunmuş olmakla, olayı tetikleyen hareket maktul ...'ın tehditvari şekilde hükümlülerin içinde bulunduğu gruba parmak sallamasıdır. İki tarafın karşılaştıklarında küçük bir tartışmanın yaşanması da bu husus doğrulamaktadır. Bu harekete tepki olarak sanıkların maktulün aracının önünü kesmeleri ve yaşanan küçük tartışma sonrası hükümlülerin tarafında yer alan ...'in maktulün aracının ön camlarını sopa ile kırması orantılı değil ise de, her iki tarafın birbirine ateş ettikleri mevcut delillerle tartışmasız olup, ilk ateşi hangi tarafın başlattığı kesin olarak saptanamadığından, etki-tepki dengesinin sanıklar lehine bozulduğunun kabulü gerekmektedir.
Bütün bu yönleriyle, hükümlü ... hakkında ...'yu öldürmekten, mağdurlar ... ve ...'ı kasten öldürmeye teşebbüsten, hükümlü ... hakkında ... ve ...'yu öldürmekten kurulan mahkûmiyet hükümlerinde TCK’nın 29. maddesi uyarınca tahrik indirimi yapılması gerektiğinden, tahrik indirimi yapılmaması yönündeki yerel mahkemenin kararının bozulması yerine onanmasına karar verilmesinin Yasaya aykırı olduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.10.2019 tarih ve 2296-4242 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında maktul ... ve ...’e yönelik kasten öldürme, sanık ... hakkında maktul ... ve katılanlar ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ... ve ... hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
02.03.2006 tarihli polis fezlekesi ve eklerinde; Batman Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat Hattını, 30.01.2006 tarihinde saat 14.32’de arayan bir şahsın Batman il merkezinde Aydınkonak kavşağında silahla yaralama meydana geldiğini bildirmesi üzerine olay yerine gidildiği, ... Bulvarı ile Körük Caddesi'nin kesiştiği kavşakta çalışır durumda bulunan ve maktul ...’ya ait ... plaka sayılı aracın çalışır vaziyette olduğu, sol ön, sağ ön ve arka camlarının kırık olduğu, maktul ...’ın aracın şoför koltuğunda yaralı vaziyette bulunduğu, sağ elinde bulunan 00386 seri numaralı Walthers marka 7,65 mm çaplı fişek kullanan tabancasının fişek yatağının boş ve şarjörünün dolu olduğu, maktul ...’in aracın arka koltuğunun orta bölümünde yaralı vaziyette bulunduğu, hemen yanında bulunan Star marka tabancasının fişek yatağında bir adet mermi bulunduğu ve şarjörünün boş olduğu, mağdurlar ..., ve ...’in aracın dışında yerde yaralı vaziyette bulundukları, mağdur ...’in elinde...seri numaralı Kılınç 2000 Light marka ruhsatlı silahının bulunduğu, fişek yatağının boş ve şarjörünün dolu olduğu, ... ile araçta bulunan ...’in kaldırıldıkları hastanede aynı gün öldükleri, araçta bulunan ... ve ... ile ... ’ın vücutlarının çeşitli yerlerinden ateşli silahla yaralandıkları, olayı gerçekleştirdikleri düşünülen sanıkların... plakalı gri renkli Volkswagen marka Bora model bir araç ile Körük Caddesi'nden ... Otel yönüne gittikleri, 34 AV 7117 plakalı aracın içerisinde ve etrafında toplam 19 adet kovan bulunduğu, araç içerisinde 9 mm çapında fişek kullanan 1 adet Star marka, 1 adet Kılınç 2000 Light marka, 7,65 mm çapında fişek kullanan Walther tabanca bulunduğu, Kılınç 2000 Light marka silahın katılan ...’a ait ruhsatlı tabanca olduğu bilgilerine yer verildiği,
Uzmanlık raporlarında; olay yerinde 7 adedi 9 mm çaplı, 12 adedi ise 7,65 mm çaplı olmak üzere toplam 19 adet boş kovanın bulunduğu, 7 adet 9 mm çaplı boş kovanın ( 4 - 2 - 1 ) olmak üzere üç farklı silahtan atıldığı, 12 adet 7,65 mm çaplı boş kovanın ise ( 8 - 3 - 1 ) olmak üzere yine üç farklı silahtan atıldığı, olayda toplam 6 adet farklı silahın kullanıldığının belirtildiği, olay yerinde bulunan kovanlardan, maktullere ait aracın sağ ön koltuğu üzerinde, sağ ön koltuk alt zemininde ve sol ön koltuk yanında bulunan toplam 3 adet 7,65 mm çaplı kovanın inceleme dışı sanık ...’e, arka koltuk bölgesinde bulunan 6 adet 9 mm çaplı boş kovandan 2 adedinin sanık ...’e, 4 adedinin ise maktul ...’e, yol üzerinde bulunan 8 adet 7,65 mm çaplı kovanın sanık ...’e ait silahtan atılmış olduklarının tespit edildiği, geri kalan bir adet 9 mm çaplı boş kovan ile bir adet 7,65 mm çaplı boş kovanın ise iki farklı silahtan atıldığı, bu bir adet 9 mm çaplı boş kovanın 24.02.2011 tarihli duruşmada inceleme dışı sanık ... müdafisinin verdiği dilekçe üzerine ...'ün çalıştığı ve yönetici olduğu hastanedeki odasında bulunan ve maktul ... adına ruhsat kaydı olan THC6544 Mod 5904 seri numaralı Smith - Wesson marka silahtan atılmış olduğu, olay nedeniyle sadece bir adet 7,65 mm çaplı boş kovanın hangi silahtan atıldığı konusunda tespitin yapılamadığının ifade edildiği,
30.01.2006 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; maktul ...’nun sağ temporal, sağ alt çene, sağ koltuk altı, sol göğüs ve sağ ön kol bölgelerinden toplam beş mermi isabetiyle yaralanarak ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasından kaynaklanan yaygın beyin harabiyetine bağlı solunum durması ve hemopnomotoraks nedeniyle öldüğü; maktul ...’in ise sağ kürek kemiği, boyun orta hat ve sol ön kol bölgelerinden üç mermi isabeti aldığı, maktulün boynuna isabet eden merminin büyük damar yırtılmasına yol açarak hipovolemik şokla ölüme neden olduğu belirtilerek, her iki maktulün cesetleri üzerinde klasik otopsi yapılmasına gerek görülmediğinin bildirildiği,
Diyarbakır Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünce katılan ... hakkında düzenlenen 26.05.2006 tarihli raporda; sol orta kadranda göbekten 10 cm lateralde mitklavikuler hat üzerinde ve batın sağ alt kadrandan ateşli silah mermi girişine bağlı olarak yaralandığı ancak yaralanmaların cilt altı seyirli olması nedeniyle hayati tehlike geçirmeksizin basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, katılan ... hakkında düzenlenen aynı tarihli raporda ise; sol posterior aksiller hatta 3. kot seviyesinde ateşli silah mermi çekirdeği girişi ve sol 4. paravertebral bölgeden çıkış deliği oluşacak şekilde ateşli silah mermi yaralanması saptandığı, sol 4. kot posteriorda kırık olduğu, yaralanmasının hayati tehlike geçirmeksizin basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte, kırığın hayati fonksiyonlara etkisinin ise orta (2.) derecede olduğu bilgilerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu Diyarbakır Şube Müdürlüğünce düzenlenen 18.10.2006 tarihli raporda; inceleme dışı sanık ... ’ün sağ koltuk hattında 3. aralıkta yara nedbesi görüldüğü bu yaranın ateşli silah yarası olabileceği, yaranın şahsın yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, sanık ... hakkında ise; sağ el üzerinde ciltten koyu renkte 1 cm yara nedbesi olduğunun belirtildiği,
Mahkemece Beşiri ilçesi, Örmegözü Mezarlığında yapılan 16.10.2006 tarihli keşif işleminde; ...’nun mezarının başına gidildiği, mezar kazıcılara sorulması üzerine üç mezar kazıcısının da toprağın çok sert olduğunu, bu nedenle definden sonra mezara müdahale edilmediğini belirttikleri, Mahkemece mezar açma işleminin izlenmesi sonucu, mezar derinliğinin yarısına denk derinlikte beş adet beton sıra taşının bulunduğunun görüldüğü, beton taşların kaldırılmasından sonra mezardaki kefenin açığa çıktığı, cesedin başı ve saçlarını kefenden sıyırarak bakıldığında, sarıya yakın renkte saçlı kadın cesedi olduğunun görüldüğü, mezarın 10 ay önceki defin işleminden sonra hiç açılmadığı, kefene önceden müdahale edilmediği, ilk defnedildiği şekliyle ancak çürümüş hâlde bulunduğunun görüldüğüne ilişkin tespitlere yer verildiği,
Batman Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/294 sayılı soruşturma dosyasında; inceleme dışı sanık ...’ün 05.01.2006 tarihinde evinin önünde kimlikleri tespit edilemeyen 5 kişi tarafından sopalarla darbedildiği, ...’ün sağ el serçe parmağında kırık, kafa üstünde, üst dudakta, cilt altı kesi, tüm vücutta yaygın ekimoz ve ödem, sağ el tırnak altında hematom, üst dudakta abrazyon oluşacak şekilde yaralandığı, ...’ün kendisini yaralayan şahısları tanımadığını, bu şahısların kendisini neden darbettiklerini bilmediğini, kimseden şüphelenmediğini beyan ettiği, dosya hakkında daimi arama kararı verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Mahkemede; olay tarihinde yanlarında misafir olarak bulunan ..., ... ..., ..., ... ve babası olan maktul ... olduğu hâlde Batman iline geldikleri sırada Aydınkonak kavşağında ...'ün kırmızı ışıkta duran babasına sağ çaprazdan 3-4 el ateş ettiğini, olay yerinde ateş eden ..., ... ve ...'in de olduklarını, ilk ateşi ...'un yaptığını, daha sonra diğerlerinin devam ettiklerini, cipin arka tarafında bulunan ..,.... ve ...'ün de ellerinde silah gördüğünü, ancak ateş ettiklerini görmediğini, ...Tüzün'ü de elinde silahla karşısında gördüğünü, başından bir darbe aldığını, yere düştüğünü, kimin vurduğunun farkında olmadığını, kendine geldiğinde abisi Selman'ı aradığını, olayın bu şekilde meydana geldiğini,
Katılan ... Mahkemede; olay tarihinde kendisine ilgi duyduğu ...'nun bulunduğu yerde bulunan ziyarete gittiğini, daha sonra ...'yu da ziyaret ettiğini ve onunla Batman'a gitme konusunda görüştüklerini, bunun üzerine...'ın kullandığı cip ile arkada 4 kişi olmak üzere önde ... olmak üzere Batman'a geldiklerini, olay yerine geldikleri sırada kendilerine ateş edildiğini, olay yerinde ..., ..., ... ve ...'i gördüğünü, bu dört kişinin de ateş ettiklerini gördüğünü, tabancasına davranmak üzere olduğu sırada sanık ...'in kendisine sinkaflı küfrederek kendisine ateş ettiğini, arka tarafta da başka kimselerin bulunduğunu, ancak bunları görmediğini, bu dört şahıs dışında başka kimseleri fark etmediğini, ancak etrafın kalabalık olduğunu, başka kimselerin de olay yerinde olduğunu, öldürme kastının ...'ya karşı olduğunu, arabanın içinde oldukları için kendilerinin de yaralandıklarını, öldürmek istemeleri hâlinde hepsini kolayıkla öldürebileceklerini, hatta 'Onu vurmayın' diye bir bağırtı duyduğunu, kendisini vuran şahsın ... olduğunu, ancak hedef gözeterek vurmadığını,
Tanık Şahabettin Bilgiç Mahkemede; olayın meydana geldiği saatte, olay yerine 100 metre uzaklıkta yemek yediğini, bir arabanın gelerek u dönüşü yaptığını ve cipin önünde durduğunu, araçtan dört kişinin inerek önce cipin camına vurduklarını, daha sonra silahların patladığını, olayın 5 dakika sürdüğünü, araçtan inen şahıslarla cipten inen şahısların tartıştıklarını, daha sonra silahların patladığını, olayın bu şekilde meydana geldiğini,
Tanık Kutbettin Yıldırım Mahkemede; olayın meydana geldiği sırada olay yerine yaklaşık olarak 100 metre uzaklıkta bulunduğunu, ...'nun kullandığı cipin önünün gri bir araç tarafından kesildiğini, sanıkların olay yerinde olup olmadıklarını bilmediğini, aralarında mesafe olduğu için kimseyi teşhis edemediğini,
Belirtmişlerdir.
İnceleme dışı sanık ... Kollukta; '... benim babamın amcasının çocukları olmaktadır. Kendileri ile sık sık görüşmem, ... ile annem ...'nun rahatsızlığı dolayısıyla benim Diyarbakır'da bulunan evimde ziyaret için geldikleri sırada görüşmüştüm. Annem ile ... hastalığı döneminde ziyaret için Diyarbakır'a geldiğinde annem ...'ya ziyaretinin kapısının civarına gömülmek istediğini söylemişti. Çünkü ... halk arasında şıh olarak bilindiği için genelde ziyarete gömülmek istenen kişiler ondan izin istiyorlardı zaten ... da kendini ziyaretin sorumlusu görüyordu. ... anneme ‘Ben senin mezarını benim annemin mezarının yanına yapacağım’ diye söylemişti. Annem 2006 yılının Ocak ayında Diyarbakır'da bulunan evimde vefat etti. Annemin cenaze defin işleri için Batman'a geldim. Annemin cenazesini Beşiri ilçesine yakın Örmegözü köyü yanında bulunan Ziyaret mevkisine aile kabristanına gömmek için getirdim. Ziyaretin yanında bulunan camide annemin cenaze namazı kılındı. Annemin cenazesini defnetmek için mezar kazmaya ...'nun annesinin mezarının yanına gittik ancak ... bize ‘Cenazeyi buraya gömemezsiniz. Ben buraya gömmenize izin vermiyorum.’ dedi. Oysa ki ... daha önce anneme mezarını kendi annesinin yanına gömüleceğini söylemişti. Biz mezarı kazmaya başladık. ... yanında oğlu Selman Bağdu ve tanımadığım kalabalık bir grup ile geldi ve mezarı kazmamıza izin vermedi. Bunun üzerine ... ağabeyim ...ile ağız münakaşası yapmaya başladı. Ağabeyimin yanında bulunan ablam İlhan Tüzün’ün üvey çocukları olan ..., ... ve ... de ağabeyime destek vererek tartışmaya katıldılar. Bu tartışma sırasında bir ara arbede oldu. ...’nun yanında bulunan şahıslar bizim elimizde bulunan kürekleri ve kazmaları almak istediler. Bizde elimizdekileri vermeyince orada bulunan cenaze için gelen kalabalık grup araya girdi bizi ayırdı. Oradaki kalabalık ...'yu oradan uzaklaştırdı. Biz mezarı kazmaya devam ettik. Ağabeyim ... cenazede tatsızlık olmasın diye ...'nun tekrar yanına gitti, ...'yu alarak mezarın başına getirdi ve burada barıştılar. Cenazenin defninden sonra ... ve bizler birlikte cenaze için gelen kalabalığın taziyelerini kabul ettik. Olayın ertesi günü ...'nun eşi ile oğlu ...bizim ikamet adresimiz olan Ortaköy köyüne gelerek taziyede bulundular. Annemin cenazesinden yaklaşık 20-25 gün sonra oğlum Tufan Bağdu ile annemin mezarını ziyaret için gittiğimizde, annemin mezarının başında ..., ...,..., ... ve tanımadığım 5-6 kişi vardı. Bu şahısların annemin mezarının bulunduğu yerde ellerinde kürekler ile bir yer kazmışlar mezarın yanında beyaz kefene sarılı cenazeye benzeyen bir şey ve küçük bir toprak yığını vardı. Ben mezara doğru gittiğimde ... ve yanında bulunanlar beni fark ettiler ve hep birlikte benim ve oğlumun üzerine hızlı bir şekilde geldiler. Ben ve oğlum korkarak hızlı bir şekilde aracımın yanına doğru koştum. Aracımın yanına geldiğimde şahıslar beni takip etmekten vazgeçtiler ben aracıma binerek oradan uzaklaştım. ... ve yanında bulunan şahısların kazılmış olan mezarın anneme ait olduğunu ve annemin cenazesinin mezardan çıkartılmış olduğunu anladım. Yoksa bu şahıslar benim üzerime saldırmazlardı. Ben bu duruma çok kızdım ve üzüldüm. Bu olayı herkese anlatmak istedim, oğlumu Batman’a bıraktıktan sonra aracımla köyüme giderken akrabalarım olan ve Uzunçayır köyü Canik Mezrasında ikamet eden ... 'ün evine gittim. ... Tüzün’ün evinde ..., ..., ... ve aileleri vardı. Olayı kendilerine anlattım onlar da olayı çok üzüldüler. Beni teselli etmeye çalıştılar. Ben burada yaklaşık bir saat kadar durduktan sonra evime gittim. Burada da olayı herkese anlattım. Ben bu olaydan sonra bir daha annemin mezarını ziyaret için gitmedim. 30.01.2006 günü ikametim olan Ortaköy köyündeydim, öğleye kadar evimdeydim. Öğle sırasında aynı köyde ikamet eden ... isimli komşum evime geldi. Birlikte yeni hacdan gelen ...’un evine ziyaret için saat 12.00 sıralarında gittik. Burada yaklaşık saat 18.00 ila 19.00 sıralarına kadar oturdum. Burada otururken tahminen ikindi vakti ağabeyim...beni cep telefonumdan arayarak bana ...'nun silahla oğlu ile birlikte yaralandığını, bana nerede olduğumu ve olay hakkında bilgim olup olmadığını söyledi. Ben de kendisine olayı ilk kez kendisinden duyduğumu köyde ...’un evinde olduğumu söyledim. Daha sonra akrabalarımı olayın gerçek olup olmadığını öğrenmek için aradım. Olayın doğruluğunu öğrendim. Olayı kimin yaptığı konusunda kimseden bilgi alamadım. ...'nun oldugunu ve oğlu ...'nun yaralandığını ve olayda yedi-sekiz kişinin de yaralandığını aynı gün akşam geç saatlerde çevremde bulunan şahıslardan ve bana gelen telefonlardan öğrendim. Olayın ertesi günü ...'nun yanında bulunan bir kişinin de öldüğünü ve oğlu ...'nun yaralandığı aynı zamanda iki kişinin yaralandığını televizyonlardan ve çevremde bulunan şahıslardan duydum. ...'nun öldürülmesi olayından sonra hem annem için hem de ... için evimize taziyede bulunmak için gelenler oluyordu. Olaydan yaklaşık 1 ay sonra ablam İlhan Tüzün'den ..., ... ve ...'ün ... ve yanında bulunan şahıslann öldürülmesi ve yaralanması ile ilgili tutuklandıklarını ve olayı ..., ... ve ...’ün gerçekleştirdiklerini ve benim de bu olay ile ilgili olarak arandığımı öğrendim. Konu hakkında ayrıntılı bir bilgi almak için ... ve kardeşlerine telefon ile ulaşmaya çalıştım ancak telefonları kapalı olduğu için ulaşamadım. ... ile aramızda herhangi bir husumet yoktur. Olaydan dolayı arandığımı yaklaşık 15 gün önce evime beni aramak için gelen jandarmadan ailem vasıtası ile öğrendim. Bu güne kadar ben çoğunlukla köyümdeki evimde kaldım. Teslim olmamamın nedeni işlerimin yoğunluğundan ve kesin olarak arandığımı 15 gün öncesinden öğrendiğim içindir. İşlerimi yoluna koydum teslim olmaya karar verdim. Ancak bugune kadar hiç kaçmadım. Benim kendi adıma bulundurma ruhsatlı Browning marka 9 mm çapli bir silahım vardır. Benim ...'nun öldürülmesi ve diğer şahısların yaralanması olayı ile ilgili kesinlikle hiçbir ilgim ve alakam yoktur. Bu olayda benim adımın geçmesi annemin mezarına yapılan saygısızlığı bizzat görmem ve bunu diğer insanlara anlatmış olmamdır kanaatindeyim.',,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık ... 12.10.2009 tarihli duruşma sırasında Mahkemede; “Maktulün ve bizlerin de akrabası olan ...'nun vefatı sonrasında oğlu olan ... mezarını kendi belirlediği yere kazmak istedi, hatta kazdı da. O sırada maktul ... oraya gelerek mezarın oraya kazılamayacağını söyledi, bu nedenle aralarında bir tartışma çıktı, benim ve kardeşlerimin bu tartışma ile doğrudan hiçbir ilgimiz yoktu, tartışmanın uzaması üzerine biz sadece aracı olduk, daha sonra ... kendi evine gitti ve olay yatıştı. Ancak kendi içerisinde bu olayı büyüttüğünü daha sonra gelişen olaylar nedeniyle anladık. Olay tarihi olarak gösterilen tarihte abim ... ve ben Batman'a ihtiyaçlarımızı görmek için gelirken ...'nun bulunduğu araç ile tesadüfen karşılaştık, bu karşılaşma sonucunda önce ... 'Üçünü de öldürün' diyerek bağırdı, biz hiçbir şekilde ilk anda karşı taraftakilere silahla ateş etmedik, sadece abim ..., araçta bulunan bir sopa ile araçtan inerek kendisini korumak istedi, ilk anda da araç içerisinden ateş açıldı, bu husus keşifte dinlenen polisin beyanlarından da anlaşılmaktadır. Bu beyanlarda da sunulan raporda da belirtildiği gibi aracın camları dışarı doğru dökülmüştür.”,
12.02.2015 tarihli duruşma sırasında Mahkemede; “İddia makamı her ne kadar mütalaasında Bora marka araç içerisinde benimle birlikte ..., ... ve ...'un birlikte olay yerine geldiklerini belirtmiş ise de maktul ...'nun oğlu ... tarafından verilen ifade de dahi olayı haber alması üzerine Batman Merkez'e gelmek üzere yola çıktığını yolda geldiği sırada son virajda ...'ün tek başına kullandığı araç ile Beşiri istikametine doğru gittiğini söylemiştir, ikinci olarak mahkemenin ilk başkanı tarafından anneannemin mezarı başında yapılan fethi kabir sırasında dahi maktulün oğlu... ailelerimiz arasında herhangi bir husumet bulunmadığını, aynı kökenden gelmekle birlikte yaklaşık 100 yıldır ailelerin ayrıldığını kendi dedesinin mezarının ve ziyaretinin farklı bir köyde olduğunu, bizim ailemiz olan Tüzünlerin ise Yeniçağlar köyünde ziyaretinin olduğunu açıkça belirtmiş ayrıca anne annemin defni sırasında da bizim aile ile ... arasında herhangi bir gerginlik yaşanmadığın sadece ... ile kendi amca oğlu olan Nasır Bağdu arasında bir gerginlik yaşandığını bunun da daha sonra tatlıya bağlandığını belirtmiştir, bu durumda bizim ailemiz olan Tüzün ailesi ile maktul ... arasında herhangi bir husumet olmadığının göstergesidir, her ne kadar iddia makamı mağdur ...'in göbek bölgesinden yaralandığı belirterek öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmamızı istemiş ise de ...'da 2 adet ateşli silah yaralanması tespit edilmiş olup bunlardan bir tanesi kasık bölgesinden çıkarılmıştır ve Şifa hastanesinde basit bir müdahale ile çıkarılmıştır, diğer kurşun ise halen vücudumda bulunmaktadır ...'nun vücudundan çıkarılan mermi çekirdeği de bana ait olan Belçika marka 206366 seri numaralı silah tan atılmıştır, bu silah benim ruhsatlı silahımdır kaçak silah olması söz konusu değildir, olay tarihinde ben ağabeyim ... ve kardeşim ... ile birlikte köyden ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere Batman'a gelmiştik, ihtiyaçlarımızı giderdikten sonra köye doğru gittiğimiz sırada kavşağı geçip yeni hızlandığım sırada karşıdan dayı dediğimiz ...'nun cipi kullanarak geldiğini fark ettim kendisi cipi kullandığı sırada sol eliyle parmak işareti yapıp tahminimce bize küfrediyordu, bende bu hareketi görünce sadece bizden ne istediğini sormak için aracı çevirdim kesinlikle araçlarının önünü kesmedik hatta duruşma sırasında dinlenen mağdur ...'in kendisi dahi mahkeme başkanı sorduğunda aracın önünün kesilmediğini ancak kavşakta durduklarında etraflarının 20-25 kişi tarafından sarılarak çapraz ateşe alındıklarını söyledi mahkeme başkasının niye hareket etmediklerinin sorusu üzerine de kendisi kırmızı ışık yanmadığı için hareket etmediklerini söyledi mahkeme bitip cezaevine gittikten sonra ...'in bu ifadesinin zabta geçirilmemiş olduğun fark ettim hatta bu nedenle avukatımı azletme noktasına geldim, anne annemin cenazesi sırasında ... ile aramızda herhangi bri tartışma yaşanmamıştır sadece ... anne annemin söz konusu yere gömülmesini istemeyince bizde kendisine kalabalığı göstererek bu kadarın insanın önünde açılan mezarın kapatılmasının ayıp olacağını söyledik, aramızda başkaca herhangi bir tartışma olmadığı aramızda da husumet yoktur, ben aracı tekrardan çevirip kavşakta maktul ...'ın kullandığı aracın yanında durduğumda aracın ön kapısını açıp inmek istediğim sırada cipin ön sağ ve arka sağ kapıları açıldı, ... araçtan inen şahıslara bu üçünü vurun öldürün diye bağırdı niye bu şekilde bir talimat verdiğini bizde anlamadık, araçtan indikten sonra ... bana saldırdı birbirimize tekme tokat girdik ikimizinde elinde silah yoktu, cipin içinden silah sesleri gelmesi üzerine ... beni bırakıp belinde bulunan silahını çekmeye çalıştı, silah kendisinin vücudunun sol tarafında kemerine takılı vaziyetteydi ancak ben kendisinden daha atik davranarak ruhsatlı silahımı çekerek çekme istediği silaha ve eline doğru ateş ettim, hatta dikkat edilirse mağdur ...'in yaralanma yeri de silahı çekmek istediği yerdir ben toplamda 2 el ateş ettim, mağdur ...'in yere düşmesi üzerine bir daha da kendisine ateş etmedim isteseydim ateş edebilirdim mağdur ...'in arka tarafında bulunan Şerif'in belindeki silahını çekmeye çalıştığını fark ettim silahını kendisine doğrulttum ancak Şerif ısrarla silahını çekmeye çalışınca kendisine 2 el ateş ettim, yine silahı çekmek isteyince silahı çekmek istediği eline doğru ateş ettim, kendi kendini yere attı, kendisini yere attıktan sonra bir daha ona doğru ateş etmedim, daha sonra olay yerinde ağabeyim olan ... 'ü cipin sol tarafında olduğunu ve şoför koltuğunda oturan ...'nun ağabeyim ...'e silah doğrulttuğunu gördüm hatta ağabeyim ateş etmesin diye elindeki sopa ile arabanın camına vurdu ama buna rağmen ... ağabeyime doğru ateş etti, ağabeyim yaralandım diye bağırınca bende ...'ya doğru tabancamda kalan diğer mermilerin tamamını sıktım ancak isabet alıp almadığını bilmiyorum, bundan sonrada olay yerinden benim kullandığım araç ile ayrıldık olay sırasında ...'nun Smith-Wesson marka silahı vardı, ancak her nasılsa olay yerinde bulunanlar tarafından eline 7,65 mm çaplı silah tutuşturulmuştur kendi silahı da ortadan kaybolmuştur Yargıtay bu hususları göz ardı ederek değerlendirme yapmıştır, bu nedenle Yargıtay bozma ilamını kabul etmiyorum, huzurda dinlenen müştekilerin tamamı ...'nun üzerinde Smith-Wesson marka silah olup olmadığı sorulduğundan hepsi de üzerinde olduğun belirtmelerine rağmen birileri tarafından ...'nun elinde bulunan silah maktul ...'nun eline tutuşturulmuştur, ...'nun kullandığı silahta ortadan kaybolmuştur, otopsi sırasında da ...'nun eline tutuşturulan silahın şarjörü ...'in cebinde bulunmuştur, mağdurlar ... ve... her ne kadar beyanlarında arabanın içinde bulundukları halde silahla yaralandıklarını belirtmiş iseler de arabanın sağından yapılan ateş sonucunda her iksininde solundan yaralanmaları mümkün değildir ayrıca daha önce duruşmaya çıkan C.Savcısı da mütalaasında karşı tarafın beyanlarının şeyh mürit veya baba oğul ilişkisi içerisinde verildiğini belirterek beyanlara itibar edilmeyeceğini belirtmiştir bu hususlarında göz önüne alınmasını istiyoruz, olay yeri inceleme ekipleri tarafından gerek kamera kayıtlarında gerek fotoğraflarda tespit edilen ...'nun kullandığı smetwesson marka silahın boş kovanı aracın ön koltuğunun önünde iki bacağının arasında bulunmuştur, 5 yıl sonra dosyaya ibraz edilen bu silahın incelenmesi sonucunda söz konusu boş kovanın bu silahtan atıldığı kriminal inceleme sonucunda da anlaşılmıştır, halbuki karşı taraf öncesinde sadece ölen ...'in elinde silah olduğunu belirtmişti, bu boş kovanın bulunması dahi karşı tarafın beyanlarının doğru olmadığını göstermektedir, mahkeme huzurunda biz herhangi bir şekilde saygısızlık yapmak aklımızdan geçmez olayları olduğu gibi anlattık, adaletinize sığınarak doğru kararın verileceğine inanıyoruz.”,
Sanık ... 12.10.2009 tarihli duruşma sırasında Mahkemede; “Kardeşim ... ve benim elimde silah olmadığını görgü tanıkları söylemektedirler, yine aynı şekilde dosyadaki bilgilerden ilk önce karşı taraftakilerin ateş ettikleri de açıktır, vefat eden...bana ateş etmezse ben kesinlikle kendisine ateş etmeyecektim, bu şahsın bana ateş ettiği de sabittir, çünkü elimden yaralandım, ayrıca mermi deliği olan palto da emanettedir, bu delikten de bu maktulün benim kalbime doğru ateş ettiği açıktır, yine bu mermilerin Star marka ele geçirilemeyen bir silahtan atıldığı da belirlenmiştir. Maktul elini bana doğru doğrultarak ateş ettiğinden dolayı ben de kendisinin eline doğru ateş etmek istedim, ancak mermi boynuna saplandı, kendisini daha önceden tanımıyordum, vefat ettiği için de çok üzgün durumdayım.”,
12.02.2015 tarihli duruşma sırasında Mahkemede; “Dosya kapsamından kaçak silah kullandığım belirtilmiş ise de olayda kullanılan silahın ruhsatı vardır, benim ...'yu öldürmek gibi kesinlikle bir kastım yoktur, olay esnasında silah sesleri sustuktan sona maktul ...'in bana ateş etmesi üzerine sol elimden yaralandım, kurşun avuç içimden girip elimin dış tarafından çıkınca bende kendimi korumak maksadıyla silahlımla iki el ateş etmek zorunda kaldım, silahla sadece Abdullatif'e ateş ettim omzundan yaralandığı ve elinden silahının düştüğünü görünce de ateşi kestim, isteseydim ateşe devam edebilirdim ancak eyleme kendiliğimden son verdim, ben başka kimseye de ateş etmedim üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, silahım ruhsatlı olup ...markadır ve ruhsat numarası da 121763'tür, silah ruhsatımı da Batman Emniyet Müdürlüğüne müracaat ederek almıştım, dosyada müşteki olarak dinlenen 4 şahısta dosya kapsamında aşamalarda farklı farklı ifadeler vermişlerdir ve bu ifadelerinde de benim elimde silah gördüklerine ilişkin bir beyanları da bulunmamaktadır, dosya kapsamında bulunan ve olay yeri inceleme ekiplerince çekilen fotoğraflarda dikkate alındığında bizim maktul ...'nun bulunduğu aracın önünü kesmemiz söz konusu olmayacağı görülecektir kaldı ki karşı şeritten bizim aracın geldiğini görünce ... tehditvari şekilde bize elini sallamıştı, ben suçlamaları kabul etmiyorum, kaldı ki olay yeri inceleme ekiplerinin çektiği ikinci fotoğrafa dikkat edildiğinde bu durum daha da netleşecektir biz tekrardan aracı döndürerek kavşağa girmemizin ana nedeni dayımız olan ...'ya neden bu şekilde bize elini salladığını sormaktır, başkaca da bir amacımız yoktur, ayrıca olay sırasında elimden yaralandığıma ilişkin doktor raporları da dosya arasında mevcuttur, ayrıca dosya kapsamında ...'in silahla ateş ettiğine dair svap raporları da mevcuttur, kendisi benim ateşimden önce bana doğru 4 el ateş etti, ben bu ateşlerden sonra kendimi korumak amacıyla ateş ettim, ben kimsenin eylemini kolaylaştırmadım diğer kimsenin eylemine iştirak etmedim bana yapılan saldırı nedeniyle sadece 2 el ateş etmek zorunda kaldım, takdiri mahkemeye bırakıyorum.”,
Şeklinde savunmalarda bulunmuşlardır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 'haksız tahrik' madde başlığı altında 29. maddede;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
5237 sayılı TCK'da tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’da yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayırımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
b) Bu fiil haksız olmalı,
c) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
e) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması halinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hal almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun yekdiğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması halinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanıklar ... ve ... ile haklarında ayırma kararı verilen inceleme dışı sanıklar ... ve ...’ün kardeş oldukları, maktul ... ile akrabalık bağlarının bulunduğu, katılan ...’in maktul ...’ın oğlu, diğer katılanlar Şerif, ..., ... ve maktul ...’in ise maktul ...’ın tanıdıkları oldukları, olaydan yaklaşık bir ay önce inceleme dışı sanıklardan ...'un anneannesi Afife’nin naaşının defnedildiği sırada maktul ...’ın defin yerine itirazı üzerine sanıklar ile maktul ... arasında tartışma çıktığı, buna karşın naaşın sanıkların istediği yere defnedildiği, tarafların cenaze töreni sırasında barıştırıldıkları ve taziyeleri birlikte kabul ettikleri, ancak maktul ...’ın, sanıkların evlerindeki taziye ziyaretlerine gitmediği, oğlu ve eşini göndermekle yetindiği,
Olay günü saat 14.30 sıralarında sanık ...’in kullandığı ve içinde sanıklar ... ile haklarında ayırma kararı verilen inceleme dışı sanıklar ... ve ...’in de bulunduğu otomobil ile Batman il merkezi, Ahmet Necdet Sezer Bulvarı üzerinde seyrettikleri sırada Aydınkonak kavşağı civarında karşı yönden gelmekte olan maktul ...’nun kullandığı ve yanında diğer maktul ... ile mağdurlar ..., ..., ... ve ...’nın bulunduğu araçla karşılaştıkları, sanık ...’in U dönüşü yapıp maktul ...'ın kullandığı aracı takip ederek kavşakta kırmızı ışıkta beklemekte olan maktul ...’ın aracının önünü kapatacak şekilde durduğu, sanıkların araçtan inerek maktullerin aracına yöneldikleri, sağ önde oturan mağdur ... ile arkada oturan mağdurlar ... ve ...’nın da araçtan indikleri ve kısa bir tartışma yaşandığı, sanık ...’in elindeki sopa ile aracın ön camına vurduğu, ...'in bu hareketinden sonra gerek maktullerin bulunduğu araç içerisinden gerekse de sanıkların içeresinde bulunduğu grup tarafından karşılıklı ateş açıldığı, araca yaklaşan sanıklar ... ve ...'in kendi adlarına kayıtlı ruhsatlı tabancalarını çekerek ateş ettikleri, araç içerisinde arka koltukta oturan maktul ...’in de sanıklara doğru ateş ettiği, sanık ...’in ani gelişen kasıtla aralarında daha önce husumet bulunmayan maktul ...’e ateş ederek öldürdüğü, katılanlar ... ve Şerif’in de sanıklara yönelmeleri üzerine sanık ...’in ani gelişen kastla katılanlara ateş ederek ...'i karın bölgesinden iki mermi isabeti olacak şekilde, Şerif'i ise göğüs bölgesinden tek mermi isabeti olacak şekilde yaraladığı, sanıkların daha sonra araçlarına binerek olay yerinden kaçtıkları, maktul ...’in vücudundan çıkarılan 1 adet mermi çekirdeğinin sanık ...’e, katılan ...’in vücudundan çıkarılan 1 adet mermi çekirdeğinin sanık ...’e ait silahtan atılmış oldukları, maktul ...’ın vücudundan çıkarılan bir adet mermi çekirdeğinin ise sanıklar ... ve ...'in silahından atılmadığının saptandığı, olay yerinden kaçan sanıklardan ... ve ...'in olaydan bir ay sonra yakalandıkları, sanıkların olayda kullandıkları ruhsatlı silahların da ele geçirildiği, olaydan hemen sonra olay yerine giden kolluk güçleri tarafından yapılan tespitte maktuller Süleyman ve Abdullatif ile katılan ...'in ellerinde bulunan silahlar dikkate alındığında, maktul ...'ya ait 9 mm çaplı Smith-Wesson marka silahın da ayrıca olayda kullanılarak, bu silahla da bir el ateş edilmiş olduğu ancak maktuller ve katılanlardan hangisi tarafından kullanıldığının tespit edilemediği, sanıkların olay günü karşı yönden gelen araçta rast geldikleri maktul ...’ın kendilerine el hareketi ve sözle hakaret ettikten sonra bu hareketin sebebini sormak için araçla yanına gittiklerinde araçta bulunanlara “Üçünü de öldürün” şeklinde talimat vermesi üzerine kendilerine ateş edildiğini, yaralandıklarını, kendilerini müdafaa amacıyla maktul ve yanındakilere ateş ettiklerini savundukları olayda; sanıkların kardeşi inceleme dışı sanık ...’un anneannesi Afife’nin olaydan 1 ay kadar önce vefat etmesinden sonra maktul ...’nun dede ve babasının gömülü olduğu türbenin de bulunduğu Örmegözü Mezarlığında belirlenen yere gömüleceği sırada, ...’nun ...'nin yakınlarınca belirlenen yere gömülmesine itiraz etmesi, Afife’nin yakınları olan sanıklarla tartışması, olay günü de Batman Beşiri arasındaki ....Bulvarında kendi kullandığı araçla seyir hâlinde iken sanık ...’in bulunduğu araçtakilere el hareketi yaparak, sanıklara hakaret etmesi, inceleme dışı sanık ...’in maktul ...’ın kullandığı aracın camına sopayla vurması üzerine karşılıklı ateşin açılmasıyla gelişen olayda, ilk ateşi hangi tarafın açtığının da belirlenememesi karşısında, maktuller ve katılanlardan kaynaklanan ve sanıklara yönelen bu haksız eylemler nedeniyle maktul ... ile diğer maktul ve katılanların eylemlerindeki haksızlık oluşturan eylemlerin ulaştığı boyut ayrı ayrı gözetilerek sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanan itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 28.12.2010 tarihli ve 2970-8493 ile 07.12.2016 tarihli ve 2415-4202 sayılı onama ilamlarının, sanık ... hakkında maktul ... ve ...’e yönelik kasten öldürme, sanık ... hakkında maktul ... ve katılanlar ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri yönünden kaldırılmasına, Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2009 tarihli ve 178-255 sayılı ve yine aynı Mahkemenin 12.02.2015 tarihli ve 51-22 sayılı, sanık ... hakkında maktul ... ve ...’e yönelik kasten öldürme, sanık ... hakkında maktul ... ve katılanlar ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri yönünden; sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddedilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 28.12.2010 tarihli ve 2970-8493 sayılı ile 07.12.2016 tarihli ve 2415-4202 sayılı onama ve düzeltilerek onama ilamlarının, sanık ... hakkında maktul ... ve ...’e yönelik kasten öldürme, sanık ... hakkında maktul ... ve katılanlar ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri yönünden KALDIRILMASINA,
3- Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2009 tarihli ve 178-255 sayılı ve yine aynı Mahkemenin 12.02.2015 tarihli ve 51-22 sayılı, sanık ... hakkında maktul ... ve ...’e yönelik kasten öldürme, sanık ... hakkında maktul ... ve katılanlar ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümleri yönünden; sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.11.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.