Ceza Genel Kurulu 2017/260 E. , 2021/666 K.
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Katılanlar : 1- ..., 2- ...
Sanıklar ... ve ...’nın kasten öldürme suçundan beraatlerine ilişkin ... 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.02.2013 tarihli ve 44-50 sayılı hükümlerin katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.11.2014 tarih ve 1977-5006 sayı ile;
“...1) Sanıklar ve maktul arasında geçen olaylarda bilgisi olduğu anlaşılan tanık ... ile maktulün kaybolduğu tarihlerde sanıkların yanında bulunan ve şüpheli hareketleri konusunda bilgi veren tanık ...'in sanıklar ve müdafileri ile katılanlar ve vekilinin bulunduğu oturumda hazır edilerek ve taraflara soru sorma hakkı tanınarak ayrıntılı şekilde beyanlarının alınması,
2) Maktulün evden ayrılmasının ardından maktulün ikamet ettiği bölgede büfecilik yapan ... Uysal'ın kullandığı 0232 ... numaralı telefon hattını arayan kişilerin tespit edilerek bu konuda ayrıntılı araştırmanın yapılması,
Sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 9. Ağır Ceza Mahkemesi ise 04.02.2015 tarih ve 406-12 sayı ile;
'...Her iki sanık savunmalarında suçlamayı reddetmişlerdir. Maktulün anne babası olan katılanlar ile dinlenen tanıkların hiç birinin görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgilere göre sanık ... ... numaralı mobil telefon ile ... numaralı sabit telefonu, sanık .... numaralı mobil telefonları ve ... numaralı sabit telefonu kullanmaktadır. Bu numaralar ile 0232 ... numaralı büfecilik yapan ... Uysal'a ait telefon arasında görüşmeler olup olmadığı TİB Başkanlığının 22.02.2008 tarihli yazısında bellidir. ... Uysal'ın sabit numarasını sanıklara ait mobil ve sabit telefonlar suç tarihleri itibarıyla aramamıştır. Bu husus telefon dökümlerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Tanık ...'in tekrar dinlenmesi talep edilmiş ise de; bu tanık başvurusu üzerine celse arası mahkeme huzurunda dinlenmiş olup ne bu tanığın ne de sanıkların işlettiği at çiftliğinin maliki olan ve yurt dışında yaşadığı hazırlık ifadesinden anlaşılan tanık ...'in görgüye dayalı bilgileri yoktur. Dolasıyla yargılamanın sürüncemede kalmaması açısından bu tanıkların yeniden dinlenmelerinde fayda görülmemiştir. Ayrıca maktulün evden ayrılmasının ardından maktulün ikamet ettiği bölgede büfecilik yapan ... Uysal adlı kişinin ... yerine bağlı 0232 ... no'lu telefonun, bildirilen tarihlerde hangi telefonlar tarafından arandığı hususunda hazırlık aşamasında mahkeme kararına istinaden iletişimi tespit edilerek çözümü yaptırılmış olup arayan telefonlar arasında dosya kapsamına göre, sanıklarca kullandığı belirlenen telefon numaralarına rastlanmamıştır. Kaldı ki, büfeci ... 'ın ... yerinin sanıklardan biri tarafından arandığının belirlenmesi hâlinde bile, bu durum tek başına sanıkların yüklenen suçtan mahkûmiyetlerine yeterli kabul edilemez.
Gerek ...'in gerekse soruşturma sırasında dinlenen ve Almanya'da oturan ... olayla ilgili hiç bir görgüsü ve duygusu mevcut değildir. Bu husus beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır. Olaya ilişkin görgüsü, duygusu olmayan tanıklara sorulacak sorular ve alınacak yanıtlar ne olursa olsun olayı aydınlatması da söz konusu olamaz. Çünkü açıklandığı gibi her iki tanık da olayla ilgili görgüye ve duyguya dayalı hiç bir bilgiye sahip değildir...' şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatlerine hükmetmiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.11.2016 tarihli ve 127424 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1382-2078 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.03.2017 tarih ve 230-720 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir
İncelenen dosya kapsamından;
Katılanlar ... ile ...’ın 25.10.2006 tarihinde ... Polis Karakoluna başvurarak 19 yaşındaki oğulları ...’ın 24.10.2006 tarihinde saat 12.00 sıralarında bakkala ekmek almaya gittiğini ancak bir daha eve dönmediğini, oğullarının evden çıktığında yanına kimliğini ve cüzdanını da almadığını belirttikleri, dilekçelerine ekledikleri oğullarına ait fotoğraflarla kayıp oğullarının bulunmasını talep ettikleri, aynı taleple ... Cumhuriyet Başsavcılığına da müracaat ettikleri,
Soruşturma kapsamında ... ve ...’ın defalarca ifade verdikleri, katılan ...’ın, kendi beyanına göre 20.01.2008 tarihine kadar, açık kimliği tespit edilemeyen yaklaşık 250 cesedin teşhis işlemine bizzat ya da fotoğrafına bakarak katıldığı, yapılan aramalara karşın ...’a ulaşılamadığı,
20.01.2008 tarihinde ... ili, ... ilçesi sınırları içerisinde bulunan ... köyü Çaltı Çukuru mevkisinde avlanmakta olan ...’in ormanlık alanda bir insana ait kafatası ve çeşitli kemik parçalarını görmesi üzerine durumu Kolluk kuvvetlerine bildirdiği,
20.01.2008 tarihli olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağında; “Olay yerinin Kayadibi doğal gaz istasyonunun 500 metre ... istikameti yönünde olduğu, gidiş yönüne göre sol tarafta ormanlık alan içinde yol kenarına yaklaşık 40-50 metre kadar uzaklıkta ağaçların içinde olduğu görüldü. Kesilmiş çam ağacı dibinde üstü hayvanlarca açılmış olabileceği düşünülen 15-20 cm derinliğinde çukur, üstünde maktule ait olduğu sanılan giysi parçaları ile çukur etrafına yayılmış olduğu görülen bir çift spor ayakkabısı ile iskelet yapısına ait kemikler ve kafatası kemiği görüldü. Olay yeri inceleme ekiplerince olay yerindeki kazma ve kürek yardımıyla çukurun derinleştirilmesi ile elbise parçaları ile bir adet kırmızı renkli çakmak, camları sağlam gözüken yakın okuma gözlüğü, içi dolu sigara paketi çıktığı görülerek bunların delil poşetlerine konması talimatı verildi. Olay yerinde bulunan spor ayakkabısının mavi parlak renkli, 42 numaralı ... marka olduğu tespit edildi. Triko kazağın mavi beyaz çizgili ve toprağa bulanmış vaziyette olduğu görüldü. Bir kısım giysilerin parçalanmış, toprağa bulanmış, bütünlüğü bozulmuş, ne tür bir kıyafet olduğu tespiti mümkün olmayan kıyafet parçaları olduğu görüldü. 1 adet alt çene kemiği bulunmayan yumuşak dokudan ayrılmış bütünlüğü bozulmamış kafatası, 2 adet 32 cm ve 30 cm uzunluğunda femur kemiğine ait olduğu düşünülen, 23, 26, 22, 15, 11 ve 22 cm uzunluğunda kemik parçaları ile 14x7 cm’lik muhtemel kürek kemiği parçası saptandı. Bu kemiklerin muhtemelen vahşi hayvanlarca bütünlüğü bozulmuş özellikle uç kısımlarının parçalanmış hâlde olduğu görüldü.” ibaresine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığınca düzenlenen 07.02.2008 tarihli raporda; ... ilçesi, Kayadibi mevkisindeki ormanlık alanda bulunan kimliği belirsiz kafatası ve kemik parçalarının % 99,99 ihtimalle katılanlar ... ve ...’ın müşterek çocuklarına ait olabileceğinin ifade edildiği,
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 07.04.2008 tarihli raporda; “Mevcut bulgularla postmortem muhtemel köpekler tarafından oluşturulmuş diş izleri ve çürüme bulguları içeren kemik defektleri dışında herhangi bir travmatik özellik görülmeyen gönderilmiş kemik parçaları üzerinde kişinin ölüm sebebini izah edecek lezyon tespit edilmedi. ... Cumhuriyet Başsavcılığının 28.2.2008 tarih ve 2008/6069 sayılı yazısıyla gönderilen ...’a ait kemiklerin Morg İhtisas Dairesinde yapılan makroskopik incelenmesinden elde edilerek yukarıya kaydedilen bulgular dikkate alındığında; mevcut kemik parçalarında; kişinin ölümünü izah edebilecek travmatik lezyon saptanmadığı kanaatini bildirir rapordur.” ifadesine yer verildiği,
Görevli polis memurlarınca düzenlenen 22.01.2008 tarihli tutanakta; ... lakaplı şahsın ... ili, ... ilçesi nüfusuna kayıtlı olup 2668. Sokak, No 27, ..., ... adresinde ikamet eden 1986 doğumlu ... olduğunun belirtildiği,
Cinayet Büro Amirliği görevlilerince düzenlenen 01.03.2008 tarihli tutanakta; “...’ya ait 543 479 53 35 no’lu telefonun baz istasyonu incelendiğinde ...’ın kaybolduğu tarih olan 24.10.2006 tarihinde saat 09.20’de ..., Yenişehir, Selimiye Caddesi'nden baz verdiği, 24.10.2006 tarihinde saat 10.39.49’da ... Caddesi, Karahan ... merkezi Çamdibi, ... adresinden baz verdiği, 24.10.2006 tarihinde saat 10.39.49’dan 24.10.2006 saat ll.13.17’ye kadar Yenişehir santralı ... Caddesi’nden baz verdiği, yine saat 12.30’a kadar Yenişehir civarından baz verdiği, bu saatten itibaren güzergâhı takiben ... Kayadibi mevkisinde bulunan çalışmış olduğu at çiftliğine gittiği tespit edilmiş, çalıştığı hayvan çiftliği ile maktulün cesedinin bulunduğu yer karşılıklı iki hâkim tepe olması nedeniyle aynı baz istasyonlarını verdiği, bu nedenle maktulün cesedinin bulunduğu yerde sabit baz istasyonu alınamadığından baz istasyonundan herhangi bir netice elde edilemediği sadece ...’nın Jandarmada alınan ifadesinde maktulün kaybolduğu 24.10.2006 tarihinde akşam saat 17.00-18.00 sıralarında hayvan çiftliğine gittiğini beyan etmesine rağmen, baz istasyonları incelendiğinde ...’nın saat 11.00’den itibaren güzergâhı takip ederek saat 13.21.17’de hayvan çiftliğine gittiği tespit edilmiş ve ...’nın üzerine kayıtlı bulunduğu hâlde kız arkadaşı ... tarafından kullanıldığı tespit edilen 0 543 479 53 36 no’lu telefonlardan ise olay günü olan 24.10.2006 tarihinde saat 09.00’dan itibaren ... ile yoğun bir şekilde mesajlaştıkları tespit edilmiştir.” şeklinde tespitlere yer verildiği;
HTS kayıtlarından; maktul ...'ın ikametinde kurulu bulunan ... numaralı telefon hattının 24.10.2006 tarihinde saat 00.35 sıralarında ... adına kayıtlı 232 457 28 38 hat numaralı telefondan arandığı ve 528 ... süreyle görüşme yapıldığı, ilgili polis tutanağına göre ...'in ...'de büfe işlettiği, aradan geçen uzun zaman da göz önüne alındığında büfesinde kurulu bulunan kontörlü telefondan yapılan bu aramaya ilişkin herhangi bir şey hatırlamadığını beyan ettiği,
Sanık ... ile tanık ... arasında yapılan 08.04.2009 tarihli telefon görüşmesine ilişkin 14.04.2009 tarihli iletişimin tespiti tutanağında;
'...
... : Alo
... : Sen ben ne laf geveliyon kızım
... : Vallaha kusura bakma, ben beni arayan polislere arıcam, söylicem hiç uğraşamam seninle.
... : Ara kızım ara bak, ananın a.ından çıktığına nasıl pişman olursun, yarın görürsün sen.
... : İyi görüşürüz
... : Bak kızım getirtirme beni evine bak...”,
15.04.2009 tarihinde saat 22.03'te tanık ...'in kullandığı telefon hatttından sanıklardan ...'nın kullandığı hatta gönderilen mesajda;
'Ananın a.ından bn gdym attn msj polse gndrcm tamam. Uğraşamam ytr.'
15.04.2009 tarihinde saat 22.04'te sanıklardan ...'nın kullandığı hattan tanık ...'in kullandığı telefon hatttına gönderilen mesajda;
'Sylersen söyle kızım umrumda dğl ya olan olmuş mevzu kapanmış daha nedir hani',
Sanık ... ile tanık ...’in kullandığı telefon hattı arasında yapılan 14.04.2009 tarihli telefon görüşmesine ilişkin aynı tarihli iletişimin tespiti tutanağında;
“... : Kimsin?
X Bayan : ... ile görüşebilir miyim?
... :Kimsin sen
X Bayan : ...’nun arkadaşı
... : Kim o arkadaşı
X Bayan : ...
... : ..., ... şu anda ... burada yok
X Bayan : Sen kimsin?
... : Ben ...’nun çok yakın bir arkadaşıyım.
X Bayan : Hı
... : Ben senin kim olduğunu biliyorum ama iyi mi
X Bayan : Kimmişim or.spunun çocuğu
... : Bak bak
X Bayan : Kimmişim ben, kahpe doğurduğu, söyle bakim kimmişim?
... : Bak oğluna böyle yaptım diye yapma bunları
X Bayan : Sen mi yaptın or.spu doğurduğu, sen gelsene ulan ... meydanına kahpe doğurduğu
... : Sen bak sen birtakım fuzuli konuşma
X Bayan : Sen var ya bak şimdi ben kadınsam sen de erkeksin, tek kişiye öyle yapılmaz oğlum
... : Ben yapmadım ki arkadaşlarım yaptı.
X Bayan : Adam olan adam böyle bir şey yapmaz gel erkeksen bir yerde buluşalım ben seni davet ediyorum oğlum ben seni davet ediyorum
... : Ya bak
X Bayan : Sen ne istedin ulan, benim evladımdan, neyi istedin ulan.” şeklinde görüşme içeriğinin yer aldığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Mahkemede ve aşamalarda benzer şekilde; “... Bayramı’nın ikinci günü 2006 yılında maktulü bakkala gönderdim, maktul arkadaşıma gideceğim diyerek ayrılıp gitti, bir daha da geri gelmedi. Duyduğuma göre maktul fırının bulunduğu sokağa girmiş, bir daha da bu sokaktan geriye gelmemiştir. Sanıklar bizim oturduğumuz sokaktan farklı bir sokakta oturmaktadırlar. Maktulün girdiği sokakta oturmamaktadırlar. Duyduğuma göre maktul, maktulün arkadaşı ... ve maktulün kız arkadaşı ... bayramın birinci günü eğlenmeye gitmişler, akşam saat 21.30 sularında geldiler. Maktul günlerinin iyi geçtiğini söyledi ve yattı, gece saat 00.30 sularında sanık ... ev telefonumuzu arayarak, maktul uyuyordu, büyük oğlum ... ... telefona baktı, sanık ... telefona çıkan ...'a ‘Ben ...'yum ...'i telefona ver.’ diyor, oğlum ... de ‘Sen ... değil, sen ...'sın.’ diye karşılık vermiş, bu defa sanık ... maktule ‘Erkeksen ...'ye çık demiş, bu laf üzerine gece saat 00.30 sularında maktul ve ...'ın durağına çıkmışlar. Bir müddet sonra geri geldiler. Sabahleyin saat 11.00 sularında maktul yatağından kalktı, bakkala gönderdim, ekmek almasını istedim, giderken maktul ‘Ben arkadaşım ...'e gideceğim.’ dedi, ... diye bir arkadaşı vardı, bana söylediğine göre arkadaşına gidecekmiş, maktul ayrılıp gitti, bir daha da geri dönmedi. Gece saat 01.00 sularında ... Karakoluna gittim, maktulün hayatının tehlikede olduğunu söyledim, sanık ... aynı mahallede olduğu için ... ile maktul arkadaştılar. Aradan 7 gün geçti sanık ...'in çalıştığı at çiftliğine gittim, çiftliği bilmiyordum, jandarmadan sordum, jandarmanın tarifi üzerine çiftliğe gittim, sanık ...'in at çiftliğinde çalıştığını duymuştum, o nedenle çiftliğine gittim, ben çiftliğe gittiğimde sanık ... suçluydu, sanki bir şeylerden korkar hâli vardı, sanığa maktulle evde kavga ettiğimi söyledim, halbuki kavga etmemiştim, benim bu sözüm üzerine sanık ... maktulün kayıp olduğunu bildiğini söyledi, kimden öğrendin diye sordum, ...'nun söylediğini ifade etti, ben de bu durumdan şüphelendim, sanıklardan şikâyetçiyim, cezalandırılmalarını istiyorum, davaya katılmak istiyorum.”,
Katılan ... Mahkemede ve aşamalarda benzer şekilde; “Maktul oğlum olur, yıllarca ... ile arkadaşlık yaptı, kaybolmadan bir gün önce bayramın birinci günü maktul kız arkadaşı ... de olduğu hâlde birkaç arkadaşı ile diskoya gitmişti, bildiğim kadarı ile sanık ... de ... ile arkadaşmış, gece saat 24.00 sularında telefon gelmiş, telefona ben çıkmadım, duyduğuma göre büyük oğlum ... telefona bakmış, telefonda telefon eden şahıs, ‘Ben ...'yum, ...'i kaldır, onunla görüşeyim.’ demiş, bu söz üzerine maktul yatağından kalkmış, telefonda telefon eden şahsa ‘Sen ... değilsin, ...'sin.’ diye karşılık vermiş, telefon eden şahıs maktulü ...'ye davet etmiş, maktul abisi ... ile birlikte davet edilen yere gitmiş, daha sonra dönüp geri gelmişler, sabahleyin ben kalkıp işe gittim, bayramın ikinci günü maktul kaybolmuş, bir gün bekledik eve dönmedi, duyduğuma göre maktulü alıp götürmüşler, sanıklardan şikâyetçiyim, cezalandırılmalarını istiyorum, davaya katılmak istiyorum.”,
Tanık ... Cumhuriyet Başsavcılığında; “...'in kaybolduğu tarihi takip eden günlerde ...'in annesi evimize geldi. Oğlunun evden kaçmış olabileceğini düşünüyordu. Bu nedenle MSN'de onunla yazışmamı istedi. ...'in benim yazdığım mesajlara cevap vereceğini düşünüyordu. Hatta annesi ...'in halasının oğlu olan ... ile ...'in babasını dövdüğünden dolayı husumet olduğunu ve ...'in saklanarak daha sonra ...'a bir zarar vereceğini düşünüyordu. Biz ...’in annesi ... Teyze ile birlikte internet kafeye gittik. ... ile konuşabilmek için bana ait olan ....com adresine girdim. ...'in kullanmış olduğu hatırlayamadığım MSN adresinden yazıştık. Ben kendisi ile 'Nerdesin' şeklinde görüşmeler yaptım ancak bu şahsın ... olup olmadığından emin değilim, hatta ben bu kişiden telefon numarası istedim ancak vermedi. Şüpheli ...’ya ait MSN adresi ....com adresinden ...'in kaybolduğu ilk günlerde de görüşmelerimiz olmuştu. Benim suçla alakam yoktur.”,
Mahkemede; “Maktul, sanık ... ve ben aynı mahallenin çocuklarıyız, maktul ile sanık ...’in arasında 50 metre mesafe ya var ya yoktur, birbirlerine yakındırlar. Onların oturdukları mahalle Boğaziçi Mahallesi olarak geçiyordu, benim oturduğum mahalle de ... Mahallesi olarak geçerdi, bu nedenle aynı mahallenin çocuklarıyız ifademi bu şekilde düzeltmek isterim. Maktulün akrabalarından birisi bizim kiracımızdı, kiracımızın kızı ile maktul arasında duygusal bir yakınlaşma vardı, daha doğrusu kiracımız maktule karşı ilgi duyuyordu, maktulün bir ilgisi yoktu, kızın ismi ...’di. Ben ...’e ‘Abla’ diye hitap ederdim, ... gelip geçtikçe biz koşup ... Abla'ya ...’in geçişini haber verirdik, maktul ...’e ilgi duymuyordu, bana karşı ilgisi vardı, bizim kapımızda adeta yatıp kalkıyordu, ben o tarihlerde 12-13 yaşlarında idim, maktul uyuşturucu aldığı zamanlar bizim kapılarımızı tekmelemişti, maktulün bu olayı nedeniyle maktulün akrabası olan Lütfiye adlı soy ismini bilmediğim şahıs bizim lehimize tanıklık yapmıştı, yani maktulün beni rahatsız ettiği, kendilerinin de bu olaya tanık oldukları yönünde karakolda ifade verdiler. 2006 yılı ... Bayramı’nın 1. günü maktulü görmüştüm, ben arkadaşlarımla dışarıya gezmeye gidecektim, maktul her zaman yaptığı gibi bizim evin kapısına yakın yere gelmiş, kaldırımın kenarında oturuyordu. Aynı mahalleden soyadını bilmediğim yine ... adlı şahıs da maktulün yanında idi, bir de adını soyadını bilmediğim bir şahıs maktulün yanında idi, maktulün amacı ben evden çıktıktan sonra beni takip etmek ve gittiğim yere gelmekti. Maktulün bu hareketini annem de bildiği için maktule çıkıp 'Dokunma kızlar gidip gezsinler, rahatsız etme’ diye uyarıda bulundu. Maktul de ‘Tamam’ diyerek ayrıldı. Burada Boğaziçi durağı olarak bilinen belediye otobüs durağına gitmiş. Ben Banu adlı arkadaşımla belediye otobüsüne bindim, bizden iki durak sonra maktul yanında bulunan arkadaşları ile otobüse bindiler, indiğimiz ... tarafında bizimle birlikte otobüsten indiler, ben yanımda bulunan arkadaşımla bir bara girdim, bizim arkamızdan maktul ve yanında bulunan arkadaşları da bizim girdiğimiz bara geldiler, maktulün yanındaki arkadaşları barda kaldı, maktul dışarıya çıktı, epey bir süre sonra maktul bizim bulunduğumuz bara geri geldi, ben arkadaşımla bardan ayrılıp yemek yemeğe gittik, maktul de tek başına bardan ayrılarak bizi takip etti, yemek yediğimiz sırada maktulün yemek yediğimiz yerin önünde uyuyup kaldığını gördük, sanıyorum alkolün etkisi ile sızmıştı. biz yemeğimizi yedik maktulü uyandırdık çünkü yemek yediğimiz yerde bulunanlar ‘Sizin arkadaşınız mı? Uyandırın yardımcı olun’ demişlerdi. Arkadaşımla birlikte şu an hatırlamadığım bir saate eve gitmek üzere belediye otobüsüne gittik, belediye otobüsünde bulunan tanımadığım iki kişiden maktulün beni zorla otobüsten indireceğini düşünerek yardım istedim, çünkü daha önceleri beni otobüsten indirmişti. Benim yardım istediğim şahıslar bir süre sonra otobüsten indiler, maktul beni otobüsten indirmeye çalıştı, ben de annemi aradım, kendisinden yardım istedi, annem ‘Ben ne yapabilirim’ diyerek korkusunu belirtti, mahallede indik, yukarıda söylemeyi unuttum ben eve dönmek üzere otobüse bindiğimde yalnızdım, arkadaşım ayrılmıştı, mahallede indiğimizde maktul ile aramızda itiş kakış oldu, bu durumu komşumuz da görmüştü, ben maktulden ayrılarak evime gittim, aradan birkaç saat geçtiğinde maktul bizim kiracımızın ve annemin yanına gelerek ‘Hakkınızı helal edin’ diyerek yanlarından ayrılmış, ben bu durumu kiracımız ... ve annemden duydum, maktulün hakkınızı helal edin demesinin sebebi sonradan duyduğuma göre maktulün halasının oğlu ... ile babası tartışmışlar, aynı gün ya da Bayramın ikinci günü annemle birlikte ...'ya gittik, çünkü ablamlar ...’da oturuyorlardı. Bayramın ikinci günü maktulün annesi beni arayarak maktulün kaybolduğunu bildirip, ‘Yine senin peşine takılarak ...’ya mı gitti?’ dedi, bunu söylemesinin sebebi de sanıyorum, maktul dedemlere kadar benim arkamdan daha önce gelmişti, bu gelişlerinde sanık olarak yargılanan ..., ... ...’la maktulün yanındaydı. Ben üçünü bir arada dedemin evinde gördüm, maktulün annesinin beni telefonda aramasından sonra aynı gün ...’dan ...’e döndük, maktulün annesinin evine gittim, maktulün annesi bana, orada da maktulün ...’ya gelip gelmediğini sordu, maktulün neden kaybolduğunu annesinden sordum, benim bu sorum üzerine maktulün annesi maktulün halasının oğlu ... ile maktulün babasının kavga ettiğini, belki de maktulün ...’ı öldürmek amacıyla saklanmış olabileceğini söyledi, bu olay üzerine maktulün annesi birkaç gün bizim eve gidip geldi, geliş sebebi de maktulün benimle internette konuşabileceğini düşünmesidir. Maktulün ailesi daha sonra bizden şikâyetçi oldu. Maktulün bana karşı ilgi duyduğu dönemlerde benim sanık ... ile ilişkim vardı. Benim bu ilişkimi maktul biliyordu, sanık ... da maktulün bana olan ilgisini biliyordu, maktulün bana olan ilgisini bilmeyen yoktu, ben ... ile ilişkimi bugünkü tarih itibarı ile 3 yıl önce bitirdim, ... ile ilişkimiz 6-7 yıl devam etti, ... ile benim ilişkim devam ettiği sürede sayısını bilmiyorum ancak kavga ettiklerini yani ... ile maktulün kavga ettiklerini biliyorum, kavganın sebebini ben olduğunu düşünmüyorum çünkü maktul sürekli olarak haplı geziyordu, ... bana hiçbir zaman maktulü döveceği, öldüreceği ya da herhangi bir kötü muamele yapacağı konusunda herhangi bir şey söylemedi, maktulun 2006 yılı ... Bayramı’nın 2. günü kaybolmasından 2 yıl geçtikten sona av köpekleri tarafından bir kısım cesedinin bulunması üzerine öldüğünü duydum, kimin öldürdüğünü bilmiyorum, bu konuda herhangi bir şey duymadım, şüpheliler arasında sanık ...’nın ve Balaban kahvesinin sahibinin ismini duydum ancak şu an bu kahvehanenin ismini hatırlamıyorum. Ben hiçbir zaman maktulün annesi ...’a maktulün yerini bildiğimi ...’in yanında söylemedim, maktulün annesinin ve ...’in bu yöndeki ifadelerini kabul etmiyorum. Ben ...’ya maktulün bana ilgi duyduğunu beni rahatsız ettiğini hatırlamıyorum ancak mutlaka söylemişimdir, bunun sebebi de erkek arkadaşımla yaşadıklarımı paylaşmak istememdir.”,
Tanık ... Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz kayıp şahıs ...’ı tanırım, kendisi benim mahalleden arkadaşım olur. Ben ... ile yaklaşık iki yıldan beri samimi bir arkadaşlık kurdum ve ortak noktalarımız oluşmaya başladığı için beraber her yere gidip gelirdik. ...’in aynı zamanda benim de tanıdığım mahallede oturan ... isimli bir kız ile duygusal bir arkadaşlığı vardı. ...’nun aynı zamanda mahallemizde oturan ‘...’ lakaplı ... isimli arkadaşımız ile birlikte arkadaşlığı vardı. Bunu ... de biliyordu fakat ...’yu çok sevdiğini, vazgeçmesinin mümkün olmadığını söylüyordu. Bu yüzden ... ile birlikte çok sık kavga ediyorlardı ve bu olay her zaman tekrarlanıyordu. 24.10.2006 tarihinde yani ... Bayramı’nın birinci günü ... bana telefon ederek ...'nun bir arkadaşı ile ...’ta bulunan ... isimli bara gideceklerini ve beraberce gitmemizi istedi. Ben, ... ve ... isimli arkadaşımızla ile birlikte ... ile ...’ta buluşup yürüyerek ...’ta bulunan daha önce kararlaştırdığımız bara gündüz saat 13.00 civarında girdik ve oturduk. Barda yaklaşık dört saat kadar oturduk ve çıktık. Daha sonra ... evden kaybolduktan sonra ... isimli bir şahıs gece yarısı ...’e telefon ederek ...’de bulunan parka çağırmış, biz de bunun doğruluğunu öğrenmek için ben, ... ve ...’in ağabeyi olan ... ile birlikte ...’de bulunan parka gittik ve ... isimli şahısla görüştük olayı anlatıp doğruluğunu sorduk, o da bize ... isimli bir şahsı tanımadığını ve gece yarısı kimseye telefon etmediğini söyledi, biz de şahsın yanından ayrılarak kendi mahallemize döndük. ... inatçı bir kişiliğe sahip olup kendisi cesaretli, gözünü hiçbir şeyden sakınmayın, belanın üstüne giden arkadaşımızdı. ...’in veya başkaları tarafından kaçırıldığını düşünmüyorum.”,
Mahkemede; “Bayramın birinci günü maktul, ben, ... ve bir arkadaşımız da olduğu hâlde eğlenmeye gittik, akşam 20.00 sularında eve döndük, herkes kendi evine gitti, bir gün sonra maktulden haber alamaz olduk, maktul benim yanıma gelmedi, bildiğim kadarı ile maktul ile ... arkadaştılar, sanık ... da ...'e mesaj atıyordu, ... yüzünden maktul ile sanık ... sürekli kavga ediyorlardı, birbirlerini gördüklerinde kavga ediyorlardı. Maktulün sanık ... tarafından kaçırıldığını soruşturma aşamasında söylemedim, ifademin o kısmı doğru değildir, diğer kısımlar doğrudur bana aittir. Benim yanımda maktulun kız arkadaşı ... maktulün yerini bildiğine ilişkin herhangi bir söz söylemedi.”,
Tanık ... Mahkemede ve aşamalarda benzer şekilde; “Benim görgüye dayalı herhangi bir bilgim yoktur, maktul ve sanık ... mahallemizin sakinlerinden olurlar. Sanık ... ile maktul arasında olay öncesinde bir husumet vardı. Husumetin sebebi bir kız meselesidir. Her ikisi de aynı kızı seviyorlardı. Ben kızı görmedim, adını da bilmiyorum bu kız nedeni ile ara sıra kendi aralarında yani maktul ile sanık ... Kavga ediyorlardı. Öldürme olayının tarihini bilmiyorum, maktulün bir kısım vücut parçalarının bulunduğunu duydum. Bir ara ... ile askere gitmeden önce aramızda bir konuşma oldu, bu konuşma sırasında sanık ... bana hitaben ‘Kafam rahat, askere gidiyorum, manitamı rahatsız edecek kimse de yok, rahat rahat askerliğimi yapıp geleceğim’ dedi. Ben alkol alıyordum, söylediği sözün ne anlama geldiğini ...'den sormadım, başkaca bilgim yoktur.”,
Tanık Serhat Demirel Mahkemede; “Ben 2004 yılında maktul ile birlikte çalıştım. Maktulün ... adlı bir kızla ilişkisi vardı. Sanık ... de ...'ya ilgi duyuyordu, bu yüzden ... ile maktul arasında husumet vardı, 5-6 kez bu husumete dayalı olarak kavga ettiklerini biliyorum. Maktul kaybolmadan 5-6 ay önce belirttiğim kavgalar olmuştu.”,
Tanık ... Kaptan Mahkemede; “Sanık ... ile maktul bir kız yüzünden zaman zaman kavga ediyorlardı. Kavgaya sebep olan kız ise ... adlı bir kızdır. Komşu olmamız nedeni ile araya girip kavgayı ayırıyorduk,”,
Tanık ... Kaptan Mahkemede; “Maktul şu an adını hatırlamadığım bir kızı seviyordu. Maktulün sevdiği kız sanıklardan ...’le de arkadaşlık yapmaya ve çıkmaya başladı, bu durum nedeni ile sanık ... ile maktulün arası açıldı, devamlı kavga ediyorlardı, zaman zaman kavgalarına ben de şahit oldum, sanık ...’in babasına da ‘Bu duruma bir çare bulalım, bu işin sonu iyi gitmiyor.’ diye uyarıda bulundum. Bayramın 1. günü sanık ...’i bizim mahallede gördüm. Maktul de o gün mahallemizde idi, 2. günden itibaren gerek maktulü gerekse sanık ...’i hiç görmedim, maktul benim halamın oğlu olur. Sanık ... sağda solda maktulü kastederek ‘Yaşatmayacağım’ diye sağdan solda sözler söylemiş duydum. Bunun üzerine ...’in babasına giderek yukarıda belirttiğim görüşmeyi yaptım, Mahallemizin gençlerinden bu sözleri duydum, bilgim bundan ibarettir.”,
Tanık ... Mahkemede; “Öldürme olayı ile ilgili bilgim yoktur, sanık ... maktulü tanımadığını söylemektedir. Maktul, sanık ... ve ben samimi arkadaştık, maktul kaybolduğu andan itibaren maktulün annesi maktulü aramaya başladı, arama ile ilgili bir canlı yayına katıldı, canlı yayına katılan kişiler maktulün anne ve babasıdır, canlı yayın sırasında maktulün kız arkadaşı ... canlı yayına bağlandı. maktulün esrar ve uyuşturucu madde kullandığından bahsetti, maktulün esrar ve uyuşturucu madde içmediğini bildiğim için ben de canlı yayına katılmak istedim, o sırada ... ile benim aramda bir tartışma oldu, ... canlı yayın sırasında benim ismimi verdiği için ... ile beni telefonda görüştürdüler, telefonda tartıştık, ... maktulü tanımadığını söyledi, ben de ...'ya ‘Maktulü nasıl tanımazsın?’ diyerek kızdım, muhitimizdeki herkes maktul ile ...'nun birbirlerini sevdiklerini ve çıktıklarını biliyordu, biz de maktulün kaybolmasından dolayı tedirgin olduk, canlı yayında ... ile tartışma yaşadım, ... bana canlı yayında ‘Siz nasıl arkadaşsınız?’ diyerek maktulü kastedip ‘O esrar ve eroin içmektedir,’ dedi. Daha sonra canlı yayın bitti 2-3 saat sonra ben mahallemize çıktım, Boğaziçi’nde ganyan bayisi diye bir yer var oraya gittiğimde sanık ... ile karşılaştım, ... bana ... ile tartıştığım için yumruk attı, ‘Sen ... ile neden böyle konuşuyorsun?’ dedi. Yani ... ile tartışmamız sebebiyle bana yumruk attı, maktulü daha sonra aramalara devam ettik, başkaca bilgim yoktur.”,
Tanık ... Mahkemede; “Ölüm olayı ile ilgili bilgim yoktur, maktul ile ... birbirlerini seviyorlardı ve çıkıyorlardı, sanık ... ...'nun maktul ile çıktığını öğrenince maktulün üzerine yürümeye başladı ve maktulü rahatsız etmeye başladı, birlikte dağa çıkıp maktul ile sanık ... kavga ettiler ve geri geldiler, Bayramın ikinci günü maktul kayboldu. Kaybolduğu yılı hatırlamıyorum, katılan ... ile sanık ...'in babası kahvenin önünde maktulün kaybolması nedeni ile tartışıyorlardı, bu tartışma sırasında sanık ...'in babası ‘Ben öldürmedim, oğlum öldürdü, gidin onu bulun,’ dedi, başkaca bilgim yoktur.”,
Tanık Aytaç Kaptan Mahkemede; “Maktulü sanıkların öldürüp öldürmediğini bilmiyorum, maktul ile sanık ..., ikisi de ... adlı kızı sevmeleri nedeni ile maktulün sağlığında kavga ediyorlardı. ... benim yanımda maktule ‘Benim ... ile hiçbir ilgim yok, ben seni seviyorum, ... beni rahatsız ediyor’ diyordu. Bayramın 2. günü maktul benden para istedi, bana anlattığına göre ... ile birlikte diskoya gideceklermiş, ben de parayı verdim, ayrılıp diskoya gittiler, akşamleyin maktul yanıma geldiğinde ‘Bugün hayatımın en güzel gününü yaşadım’ dedi. Tarihini tam olarak hatırlamıyorum, Bayramın 1. veya 2. günü maktul kayboldu, benden para aldığı gün Bayramdı. Maktulün kaybolmasından sonra ... halamın evine geldi, maktulu kastederek ‘O kaybolmamıştır, bir yerlere girmiştir sizi aramasa da, beni mutlaka arar, ben size bilgi veririm, o beni aramadan duramaz.’ dedi ve ağlar bir durumu vardı. Bir televizyon programında maktulun kaybolmasından epey bir süre sonra ... televizyona telefonla canlı yayına bağlandı, ‘Benim maktule herhangi bir ilgim yoktur, maktul beni sürekli olarak rahatsız etti, benim hiçbir zaman sevgilim olmadı.’, maktulun uyuşturucu kullandığını söyledi, benim yanımda maktul için ‘Sevgilim’ diye ağlayan ... ile televizyonda canlı yayına bağlanan ... arasında çok büyük fark vardı.”,
Tanık ... Kollukta; Ben kaybolan ve öldürülmüş olan ...'ı hiç tanımıyorum. Bir buçuk yıl kadar önce kimsenin evini telefonla aramadım. Ben ...'in ev telefonunu bilmem ancak abisi olduğunu söyleyen kişiler ... taksi durağında yanıma geldiler, bana kardeşlerinin kayıp olduğunu, bu konuda bilgim olup olmadığını sordular. Ben de kardeşlerini tanımadığımı, konu hakkında bir bilgim olmadığını söyledim. ... lakaplı ...'yı tanırım. Arkadaşım olur. Ben ...'in kız arkadaşı olup olmadığını, kim olduğunu, bu nedenle kimseyle husumeti olup olmadığını bilmiyorum.',
Tanık ... Kollukta; “...Almanya’da yaşarım, sanıklar ... ve ...’nın çalıştıkları at çiftliğinin bulunduğu arazinin mülkiyeti bana aittir, Almanya’dan çiftliğime geldiğim zamanlarda ... benim yanıma gelir, sohbet eder ve birlikte yemek yerdik, bunun dışında kendisiyle herhangi bir yerde görüşmem ve buluşmam olmadı. Kendisi 2006 yılının son aylarına doğru özellikle geceleri eline av tüfeği ve yanında bulunan kurt köpeği ile birlikte benim çiftlik evinin üst tarafında bulunan yani olay yeri olan ormanlık alana doğru sürekli gidip geliyordu. Genellikle geceleri uyumuyordu. Hatırladığım kadarıyla yüksek sesle bağırıp duruyordu, ben kendisine ‘Neden bu şekilde davranıyorsun?’ diye sorduğumda, ‘Hayır ben bağırmıyorum.’ diyordu. Kendisi sürekli telefonla konuşuyordu ve konuştuğu kişi ile yüksek sesle bağırarak kavga ediyordu...”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık ... aşamalarda ve Mahkemede benzer şekilde; “Diğer sanığın at çiftliğinde 2005 yılında çalışmaya başladım. 2007 yılı son aylarına kadar bu çiftlikte çalıştım. Maktul ile kendi aramızda kavgalarımız olmuştur. Maktul alkollü oluyordu, kendi aramızda bu nedenle tartışıp kavga ederdik, maktul ile kız yüzünden kavga etmedim, yılını tam olarak hatırlamıyorum 2004 ya da 2005 yılında ... adlı bayanla arkadaşlığım başladı. maktul ile ... arasında herhangi bir ilişki olup olmadığını bilmiyorum, maktulü ben öldürmedim, maktulün annesi, babası, benim çalıştığım çiftliğe kaybolduktan birkaç gün sonra geldiler, annesi ve babasından maktulün kaybolduğunu duydum, 2007 yılı sonlarında askere gitmiştim, askerde olduğum süre içerisinde maktulün ölümünü duydum, maktulü öldürmedim, kimin öldürdüğünü de bilmiyorum, bildiğim kadarı ile ... adlı bir şahıs 2005 ya da 2006 yılında Boğaziçi Balaban Kıraathanesi’nin önünde öldürülmüştü. Ben bu öldürme olayını görmedim, duyduğuma göre öldürme olayının tek tanığı da maktuldü. Bu durumu herkes bilmektedir. Olay bundan ibarettir, yüklenen suçu kabul etmiyorum, öldürülmesinden önce maktulün evini telefonla aramadım, tanık ...'e 'Şimdi kafam rahat beni ve manitamı rahatsız edecek kimse yok, huzurluyum, rahatım' biçiminde herhangi bir söz söylemedim”,
Sanık ... aşamalarda ve Mahkemede benzer şekilde; “Yüklenen suçu kabul etmiyorum, cesedin bulunduğu yerin 1 km ilerisinde benim yarış atı çiftliğim var. 3-4 günde bir çiftliğime malzeme götürüyorum. Kalan günlerde de diğer işlerime bakıyorum, olayla hiçbir ilgim yoktur, yüklenen suçu kabul etmiyorum, mahalleden maktulü tanırım, maktulün ... herhangi bir ilişkisi olup olmadığını bilmiyorum, sanık ... amcamın oğlu olur. Sanık ...'nın ... ile arkadaş olduklarını biliyorum, bunun ötesinde ilişkilerinin boyutunu bilmiyorum, maktulün kaybolmasından sonra ailesi bizim çiftliğe gelmiş, o anda ben çiftlikte yoktum, maktulün kaybolduğunu sanık ...'dan duydum, kaybolduğu tarihten yaklaşık 2 yıl sonra da öldüğünü duydum, maktulü kimin öldürdüğü konusunda bilgi sahibi değilim.”,
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Tüm uygar hukuk düzenleri insan yaşamını en üstün değer kabul etmişlerdir. Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde gerek Anayasa'da mutlak, en üstün değer olarak algılanan insan hayatı, korunmasında sadece bireyin çıkarı olduğu için değil, aynı zamanda toplumun da menfaati olduğu için ceza himayesinin konusu yapılmıştır. Bu bağlamda, 5237 sayılı TCK'nın “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Hayata Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünün 81. maddesinde “Kasten Öldürme” suçu; 'Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır' şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Maktul ...’ın olay tarihinde 19 yaşında olduğu, ailesi ile birlikte ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi'nde ikamet ettiği, tanık ... ile sanıklardan ...’in de maktul ile aynı çevrede yaşadıkları ve çocukluklarından beri birbirlerini tanıdıkları, maktul ... ile tanık ...’in bir süre duygusal yakınlık duydukları, maktul ile duygusal ilişkisini bitiren ...’nun bu kez sanık ... ile duygusal ilişki yaşamaya başladığı, maktul ...’in ilişkileri bitmesine rağmen tanık ... ile görüşmeye devam etmek istediği, bu durumdan haberdar olan sanık ... ile maktul ...'in birçok kez kavga ettikleri ve aralarında husumet bulunduğu, 23.10.2006 tarihinde maktul ...'in tanık ... ve arkadaşları ... ve ... ile buluşup diskoya gittikleri, maktulün arkadaşları ... ve ...'in bu görüşmenin rızaya dayalı bir ortak eğlence olarak geliştiğini anlattıkları, tanık ...'in ise bu olayı kendi rızası dışında maktulün peşlerine takılıp rahatsızlık vermesi şeklinde yaşanan bir durum olduğunu ileri sürdüğü ve maktulün rahatsızlık veren davranışını o tarihte erkek arkadaşı olan sanık ...'ya anlatmış olabileceğini ifade ettiği, maktul ...’in akşam saatlerinde evine gitmesinin ardından gece saat 00.35 sıralarında ev telefonunun arandığı, arayan ve kimliği belirlenemeyen kişinin, kimi tanık ve katılanların beyanına göre kendisini ... veya ... olarak tanıttığı, HTS kayıtlarına göre bu kişinin maktul ... ile 528 ... süren bir görüşme yaptığı, görüşme sırasında ...’i dışarı çağırdığı, maktul ...'in ağabeyi ... ile birlikte dışarıya çıktığı, telefondaki şahısla randevulaştıkları yere gittikleri ancak kimsenin gelmemesi üzerine eve geri döndükleri, 24.10.2006 tarihinde sabah saatlerinde cüzdan ve cep telefonunu almadan ekmek almak üzere evden dışarı çıkan maktul ...'in bir daha eve dönmediği, alınan HTS kayıtlarına göre 24.10.2006 tarihinde ve hemen öncesinde tanık ... ile sanık ... arasında yoğun görüşmeler olduğu, sanık ...'in 24.10.2006 tarihinde bulunduğu yere ilişkin olarak HTS kayıtları ile uyuşmayan savunmalarda bulunduğu, maktul ...'in evden ayrıldığı tarihten birkaç gün sonra maktul ...'in ikametinin bulunduğu bölgede büfecilik yapan maktul ve ailesini de tanıyan ... Uysal'ı kimliği belirlenemeyen bir şahsın büfede bulunan ... numaralı telefonu arayarak bir görüşme gerçekleştirdiği, bu görüşmede arama yapan şahsın kendisini ... olarak tanıtarak 'Amcasının oğlunu öldüreceğini' söylediği, maktulün anne ve babası olan katılanların eve dönmemesi nedeniyle maktul ...'i aramaya başladıkları, yaptıkları araştırmalarda bir sonuç elde edememeleri nedeniyle, karakola müracaatta bulundukları, yapılan araştırmalar sonucunda 20.01.2008 tarihinde maktul ...'in kemiklerinin ve bozulmuş eşyalarının sanık ...'in çalıştığı at çiftliğinin kuş uçuşu 750 metre uzağındaki ormanlık alanda bulunduğu, maktul ...’in kimliğinin belirlenmesinin ardından yapılan soruşturmada at çiftliğinin mülk sahibi olan ...'in 17.06.2011 tarihli kolluk ifadesinde maktul ...'in kaybolduğu tarihlere denk gelen zaman diliminde sanık ...'in şüpheli hareketlerinden bahsettiği anlaşılan dosyada; sanıklar ve maktul arasında geçen olaylarda bilgisi olduğu anlaşılan tanık ... ile olaydan önceki gece yarısı maktulü evlerindeki sabit telefonla arayarak yaklaşık 10 dakika kadar görüştükten sonra maktulü kavga etmeye çağırdığı belirtilen ve bir kısım katılan ve tanıklarca ... veya ... lakabıyla tanındığı belirtilen Kolluk araştırmasına göre ise sanık ...'in arkadaşı, 1986 ... doğumlu olduğu ifade edilen ... ile yine maktulün kaybolduğu tarihlerde sanıkların yanında bulunan ve şüpheli hareketleri konusunda bilgi veren tanık ...'in sanıklar ve müdafileri ile katılanlar ve vekilinin bulunduğu oturumda hazır edilip taraflara soru sorma hakkı tanınarak bu kişilerin ayrıntılı şekilde beyanlarının alınması, tanık ... ile sanık ... arasında gerçekleşen iletişimin tespiti tutanaklarında geçen;
'... : Vallaha kusura bakma, ben beni arayan polislere arıcam, söylicem hiç uğraşamam seninle.
... : Ara kızım ara bak, ananın a.ından çıktığına nasıl pişman olursun, yarın görürsün sen.';
Sanık ... ile maktulün annesi katılan arasında gerçekleştiği anlaşılan görüşmedeki;
'... : Bak oğluna böyle yaptım diye yapma bunları
X Bayan : Sen mi yaptın or.spu doğurduğu, sen gelsene ulan ... meydanına kahpe doğurduğu
... : Sen bak sen birtakım fuzuli konuşma
X Bayan : Sen var ya bak şimdi ben kadınsam sen de erkeksin, tek kişiye öyle yapılmaz oğlum
... : Ben yapmadım ki arkadaşlarım yaptı.'
15.04.2009 tarihinde saat 22.03'te tanık ...'in kullandığı telefon hatttından sanık ...'nın kullandığı hatta gönderilen mesajda;
'Ananın a.ından bn gdym attn msj polse gndrcm tamam. Uğraşamam ytr.'
15.04.2009 tarihinde saat 22.04'te sanık ...'nın kullandığı hattan tanık ...'in kullandığı telefon hatttına gönderilen mesajda;
'Sylersen söyle kızım umrumda dğl ya olan olmuş mevzu kapanmış daha nedir hani', şeklindeki görüşme içeriklerinin sanık ... ile tanık ...'den sorulup açıklattırılması; 24.10.2006 tarihinde saat 00.35 sıralarında maktulün evinde bulunan sabit hatlı ... numaralı telefonun arandığı sırada sanıkların kullandıkları cep telefonlarının içerisinde bulunduğu baz istasyonu bölgelerinin tespitinden ve yine maktulün evden ayrılmasının ardından maktulün ikamet ettiği bölgede büfecilik yapan ... Uysal'ın kullandığı ... numaralı telefon hattını arayan kişilerin tespit edilerek bu arama sırasında da sanıkların kullandıkları cep telefonlarının içerisinde bulunduğu baz istasyonu bölgelerinin tespiti ile ilgili gerekli ayrıntılı araştırmanın yapılmasından sonra ulaşılan sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin; uygar hukuk düzenlerince en üstün değer kabul edilen insan hayatına karşı işlenen bu suçtan dolayı yapılan yargılama sırasında eksik araştırma sonucu hüküm kurulmasında ve yol gösterici Yargıtay ilamına karşın eksik araştırma sonucu verilen bu hükümlerde direnilmesinde bir isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla Yerel Mahkeme hükmünün sanıklar hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen direnmeye konu 04.02.2015 tarihli ve 406-12 sayılı hükümlerde gösterilen gerekçenin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Bu nedenle ... 9. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan 04.02.2015 tarihli ve 406-12 sayılı hükümlerin eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.