9. Ceza Dairesi 2014/1502 E. , 2014/2152 K.
Tebliğname No : 2014/29110
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtiraz Tarihi : 29.01.2014
İtiraz Edilen Daire Kararı : 29.11.2007 tarih ve 2007/7943 – 2007/879 sayılı onama kararı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.05.2006 tarih, 2006/31 - 2006/104 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne yardım etme
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar hakkında “silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan açılan davanın yargılaması sonunda Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25.05.2006 tarih, 2006/31 - 2006/104 sayılı mahkumiyet kararının sanıklar müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.11.2007 tarih ve 2007/7943 – 2007/8790 sayılı kararı ile;
“Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Z.. G..l ve S. T.. suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafii ile C.Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,” oybirliğiyle karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29.01.2014 tarihli itiraz dilekçesinde;
“13.11.2005 tarihinde Kürt sorununa demokratik ve barışçıl çözüm mitingi adı altında yapılan açık hava toplantısı ve müzik şöleninde PKK terör örgütünün
propagandasının yapılacağı ve örgüt elebaşının posterlerinin taşınacağı ve korsan gösteriler düzenleneceğinin ihbarı üzerine, Diyarbakır Emniyet müdürlüğünce alınan tedbirler çerçevesinde 12.11.2005 günü .. plakalı şüpheli aracın polis tarafından durdurulmak istenilmesi üzerine aracın dur ihtarına uymayarak olay yerinden kaçtığı, kendisini takip eden polis araçlarını sıkıştırarak kaza yapmalarına sebebiyet verdiği ve araç içinde bulunan şahısların 4 ayaklı minare civarında aracı terk ederek kaçtıkları, araç içerisinde yapılan aramada 95 adet değişik boyutlarda PKK terör örgütü A.. Ö.. posterleri 131adeti plastik borulara takılı toplam 476 adet sözde konfederalizim bayrağı, 10 adet değişik boyutlarda sözde terör örgütünün bayrağı, l adet pankart, 64 adet bayrak takmak üzere hazırlanmış boru ve bunların yapımında kullanılmak üzere 18 kutu raptiye, 5 tüp yapıştırıcı, 14 adet poşet ele geçirildiği, Diyarbakır Emniyet müdürlüğü olay yeri inceleme ve kimlik tespit şube müdürlüğünce oto içerisinde ele geçirilen malzemeler üzerinde tespit edilen parmak izlerinden bir kısmının sanıklar Z.. G.. ve S.. T.. ait olduğu ekspertiz raporuyla tespit edildiği,
Sanıklar Z.. G.. ve S..T.. savunmalarında; DTP'de çalıştıklarını, .. Plakalı aracın parti çalışmalarında kullanıldığını, kendilerininde bu aracı kullandıklarını, bu sebeple aracın çeşitli yerlerinde parmak izlerinin çıkmış olabileceğini savunarak suçlamaları kabul etmemiş iseler de; .. plakalı otonun sağ ön kapı cam iç yüzeyi üzerinde Z.. G.. parmak izinin tespit edildiği, aynı parmak izinin araçta ele geçirilen 'Eğitime % yüz destek yazılı beyaz renk naylon poşet', l0 adet beyaz karton üzerine yapıştırılmış A.. Ö.. posteri karton üzerinde, siyah sarı yaldızlı naylon poşet, Brons ibareli raptiye ve toplu iğne kutuları, 38 adet W.. ibareli A.. Ö.. posterli gazete sayfaları, 10 adet beyaz karton üzerine yapıştırılmış W. ibareli A.. Ö..posterli karton üzerinden sanık Z.. G..'ün parmak izlerinin tespit edildiği, sanık S.. T.. 4 adet kırmızı karton üzerine yapıştırılmış W.. ibareli A.. Ö.. posterli gazete sayfaları, 4 adet kırmızı karton üzerine yapıştırılmış W.. ibareli A.. Ö.. posterleri üzerinde sanığın parmak izleri tespit edildiği,
Sanıklar Z.. G. ve S..T.. 13.11.2005 tarihinde yapılacak olan mitingde kullanılmak üzere önceden aralarında anlaşarak bilerek isteyerek organize bir şekilde PKK terör örgütünün sözde liderinin posterleri, örgüte ait çok sayıda flama, bayrak, pankart ve bu malzemelerin yapımında kullanılacak plastik boru, raptiye, yapıştırıcı malzemeleri, miting öncesinde hazırlayarak ve mitingden bir gün önce kullanılmak üzere..plakalı araçla nakledilirken polis tarafından şüphe üzerine aracın durdurulmak istenildiği, kaçan aracın terkedilmesi üzerine araç içerisinde bulunan PKK terör örgütüne ait, flama, poster, bayrak ve posterlerde sanıkların parmak izlerinin çıktığı, ayrıca yapılan ihbar tutanağında da
sanıkların bu eyleme katıldıklarının ihbar edildiği, sanıklar Z.. G.. ve S..T.. bilerek ve isteyerek PKK terör örgütü ve ele başına ait olay tutanağında belirtildiği sayıda çok sayıda pankart, poster ve sözde bayraklarının yapımında bulundurulmasında ve taşınmasında bizzat rol aldıkları ve bu faaliyete katıldıkları tespit edildiğinden örgütün hal ve sıfatlarını bilerek yardım ve yataklık suçunu işledikleri kanaatine varılarak, sanıklar Z. G.. ve Ş.. T.. sabit olan eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla 5237 sayılı TCK.nunun 314/2. maddesi, 3713 sayılı yasanın 5. maddesi, 5237 sayılı TCK’nun 62/1. maddesi, 53/1. maddesi, 58/9. maddesi, 63. maddesi, gereğince,sonuç olarak altı’şar yıl üç’er ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiği,
Yüksek Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 29/11/2007 gün ve 2007/7943 Esas, 2007/8790 Karar sayılı ilamı ile Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/05/2006 tarihli ve 2006/31 Esas ve 2006/104 Karar sayılı kararının sanıklar Z.. G. ve S.. T.. haklarındaki cezalandırmaya ilişkin hükmünün onanmasına karar verilmiş olduğu,
Sanıklar Z.. G.. ve S.. T.. malzemelerin propaganda malzemelerinin hem hazırlanması, hem de yerine ulaştırılması görevinin bulunduğu ve malzemelerin hazırlanması tamamlandıktan sonra nakil sırasında yakalandığı , örgüte yardım suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı, zira böyle bir halde, failin üstlendiği ya da kendisine verildiği anlaşılan görev sadece propaganda malzemesinin hazırlanması olmayıp aynı zamanda bunların istenen yere nakledilmesidir ki, sanıklar henüz bu görevi elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamıştır.
Bu nedenle, yerel mahkemenin, sanıkların tamamlanmış silahlı örgüte yardım etme suçundan cezalandırılmalarına karar vermiş olmasının isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Diğer taraftan, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 85. maddesiyle TCY'nın 220/7. maddesinde yapılan değişiklik karşısında; sanıkların, hukuksal durumunun yeniden takdir ve tayininde de zorunluluk bulunmaktadır.
Bu nedenlerle;
1-Yapılan ihbar üzerine kollukça takip edilen ve 'dur' ihtarına uymayıp kaçan otomobil içinde ele geçirilen örgüt bayrakları, örgütün elebaşına ait posterlerin dağıtılmadan yakalanmış olması ve sanıklar S.. T.. ve Z.. G.., bu malzemeler üzerinde parmak izlerinin bulunması karşısında; eylemin silahlı terör örgütüne yardım suçuna teşebbüs aşamasında kaldığı düşünülmeden tamamlanmış kabul edilerek fazla suretle cezalandırılmalarına karar verilmiş olması,
2- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 5. maddesiyle TCY'nın 220/7. maddesinde yapılan değişiklik karşısında; sanıkların hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunduğu” görüşüyle Dairemiz onama kararına karşı itirazda bulunmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, sanıklara atılı silahlı terör örgütüne yardım suçunun tamamlanıp tamamlanmadığı, diğer anlatımla teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İtiraz, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelendiğinde;
TCK’nın 35. maddesinin 1. Fıkrasına göre; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” şeklinde tanımlanan teşebbüsün varlığından sözedilebilmesi için;
1- Kasıtlı bir suçu işleme kararı olmalı,
2- Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,
3- Failin elinde olmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı ya da sonuç gerçekleşmemelidir.
Sanık hakkında silahlı örgüte yardım etme suçuna teşebbüs hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tespiti açısından, “failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamaması ve sonucun gerçekleşmemesi” koşuluna değinmek belirleyici olacaktır.
Bu koşul açısından, yasadaki ifadesiyle 'elinde olmayan nedenler'den maksat, failin iradesi dışında gerçekleşen ve suçun tamamlanmasını engelleyen nedenler olup, icra hareketlerinin bitirilmesinden ya da sonucun meydana gelmesinden önce ortaya çıkmalıdır. İcra hareketlerinin bittiği anın tespiti konusunda esas alınan ölçüt ise, yasa maddesinde düzenlenen tipik sonucun gerçekleşmesi açısından gerekli ya da yeterli bütün hareketlerin yapılıp yapılmadığı hususudur. Bu konudaki araştırmada, failin neticeyi gerçekleştirmek için yapmış olduğu hareketlerin suç tipi bakımından sonucu meydana getirmeye elverişli olup olmadığı belirlenecek ve elverişli olmadığı saptanırsa icranın bitmediği, aksi takdirde icranın bittiği kabul edilecektir.
Böylelikle, suçun tamamlanmasından önce ve fakat hazırlık hareketleri aşamasından sonra gelen, başlanmış ama bitirilememiş bir eylemli evreyi ifade eden teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için, yapılan hareketlerin objektif olarak suçun yasal tanımında öngörülen sonucu meydana getirmeye elverişli olmasıyla birlikte, aracın fail tarafından bu sonucu gerçekleştirmeye uygun biçimde kullanılması, ancak failin elinde olmayan nedenlerle, icra hareketlerinin tamamlanamaması veya tamamlanmasına karşın sonucun gerçekleşmemesi gerekecektir.
Bu genel açıklamalardan sonra, silahlı terör örgütüne yardım etme suçuna teşebbüsün olanaklı olup olmadığı hususu değerlendirilmelidir. Silahlı terör örgütlerinin amaç suçları işleme yolunda oluşturdukları yapılanmalarının ortak özellikleri dikkate alındığında, gizlilik ve güvenlik konularına aşırı duyarlı oldukları, gizlilik ve güvenlik ihtiyacı geniş bir alanda faaliyet gösterme durumuyla birleşince,
detaylandırılmış bir işbölümü olgusunun ortaya çıktığı, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamış yani görev ve denetime bir örgüt üyesi düzeyinde henüz hazır olmayan yardım etme suçunun failleri bakımından eksik kalabilecek olan gizlilik ve güvenlik ihtiyacının, detaylı bir işbölümü ile sağlandığı, yardım edenler zamanlarının büyük bir bölümünü örgüte hasretmiş kişiler olmayıp kendi hayatlarının akışı içerisine bazen örgüte ait işleri kabul eden şahıslar olduğundan, yardım faaliyetlerinin birden fazla bölümler halinde gerçekleştirilmesinin çoğu kez bir zorunluluk olduğu görülmektedir. Örneğin, vücut ısıtıcısı gibi ülkede bulunması zor olan bir eşyanın yurt dışından satın alınıp kırsaldaki bir kampa iletilmesi biçimindeki yardım olayında, yurt dışından bu eşyayı satın alan ile bu eşyayı örgüt üyesine teslim edecek olan mevsimlik orman işçisi arasında, bu kişilerden farklı görevleri üstlenmiş birbirini tanıyan ya da tanımayan, farklı zamanlarda yakalanan ya da hiç yakalanmayan birden fazla kişi olabilecektir. Böyle durumlarda failin örgütçe verilen bir iş ya da görevi veya kendiliğinden örgüt nam ve hesabına üstlendiği bir iş ya da görevi, yardım olayının akışı içinde kendisinden önceki failin getirdiği aşamadan bağımsız olarak tamamlayıp tamamlamadığına bakılmalıdır. Sözkonusu iş, görev ya da hizmet tamamlanmışsa failin yardım suçunun da tamamlandığı, buna karşılık, örgüte yardım etme eylemini gerçekleştirme kararı alarak elverişli hareketlerle iş ya da görevin doğrudan doğruya icrasına başlayan failin, elinde olmayan nedenlerle görevi tamamlayamaması ya da sonuç alamaması halinde de suçun kalkışma aşamasında kaldığı kabul edilmeli, tüm bu olgular olaysal olarak değerlendirilip sanığın hukuksal durumu belirlenmelidir. Başka bir anlatımla; örgüte yardım suçunun tamamlanıp tamamlanmadığı hususu, bu yardım konusuyla ilgili diğer kişi ya da faillerin eylemlerinden bağımsız olarak fail tarafından üstlenilen ya da kendisine verilen görevin tamamlanıp tamamlanmadığına göre belirlenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Amacı Türkiye Cumhuriyetinin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını silahlı mücadele vererek devlet idaresinden ayırıp bu bölgede M..-L.. ilkelere dayalı bir Kürt devleti kurmak olan PKK silahlı terör örgütünün propagandasının yapılacağı yönünde istihbari bilgi elde edilen açık hava toplantısından bir gün önce, görevlilerin dur ihtarına uymayarak hızla kaçan aracın ekiplerin takibi sonucunda terkedilmiş halde bulunduğu, içindeki şahısların kaçtıkları, araç ve araç içinde ele geçen örgütsel propaganda malzemeleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda sanıklara ait parmak izlerinin tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Ertesi günü yapılacak toplantıda ya da başka bir olayda kullanılmak üzere hazırlanan propaganda malzemelerinin ilgililere ulaştırılmak üzere araçla nakledilirken görevlilerce ele geçirilmesine göre, dosya kapsamına göre propaganda malzemelerinin hazırlanması ve yerine ulaştırılması eylemini yerine getirmek için
harekete geçen ve örgüt üyesi olduklarına dair delil de bulunamayan sanıkların, anılan malzemeleri istenen yere ulaştıramadan yakalandıkları nazara alındığında, kendilerine verilen ya da üstlendikleri yardım görevini görevlilerin müdahalesi nedeniyle tamamlayamadıkları anlaşılmakla, ayrıca hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 85. maddesiyle TCK'nın 220/7. maddesinde yapılan değişiklik de dikkate alındığında;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yerinde görülen itirazı kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:
1- Dairemizin itiraz edilen onama kararının kaldırılmasına,
2- Sanıklar S.. T..ve Z.. G. hakkında kurulan hükme ilişkin temyizlerin incelenmesinde;
1- Yapılan ihbar üzerine kollukça takip edilen ve 'dur' ihtarına uymayıp kaçan otomobil içinde ele geçirilen örgüt bayrakları, örgütün elebaşına ait posterlerin dağıtılmadan yakalanmış olması ve sanıkların bu malzemeler üzerinde parmak izlerinin bulunması karşısında; eylemlerinin silahlı terör örgütüne yardım suçuna teşebbüs aşamasında kaldığı düşünülmeden tamamlanmış kabul edilerek fazla ceza tayini kanuna aykırı,
2- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 85. maddesiyle TCK'nın 220/7. maddesinde yapılan değişiklik karşısında; sanıkların hukuksal durumunun yeniden takdir ve tayininde de zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafii ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.