Ceza Genel Kurulu 2013/343 E. , 2015/13 K.
Mahkemesi : SÖKE Ağır Ceza
Günü : 17.02.2009
Sayısı : 71-33
Sanık K.. Ö..'ın şikâyetçiler M.. D.. ve A.. Z..'i kasten yaralama suçlarından 765 sayılı TCK'nun 456/2, 457/1, 51/1, 59/2. maddeleri uyarınca 2 kez 1 yıl 8 ay hapis, G.. B..'u kasten yaralama suçundan aynı kanunun 456/1, 457/1, 51/1, 59/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezalarının 2 yıl 21 ay hapis cezası olarak içtimaına, mahsuba, sanık C.. Ö..'ın M.. D..'a yönelik kavgada yaralıya el uzatma suçundan beraatine, A.. Z.. ve G.. B..'a yönelik kavgada yaralıya el uzatma suçundan 765 sayılı TCK’nun 464/2, 51/1, 81/2 ve 59/2. maddeleri uyarınca 2 kez 2 ay 5 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezalarının 4 ay 10 gün hapis olarak içtimaına ve mahsuba ilişkin, Söke Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2006 gün ve 216-164 sayılı hükmün sanıklar müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.02.2008 gün ve 5691-1441 sayı ile:
“...Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A- Sanık Kemal hakkındaki hükümler yönünden;
a- Sanığın M.... bıçakla vurması sonucu, epigastriumda batın boşluğuna giren kesici delici aletin karaciğer ve diafrağmayı yaraladıktan sonra göğüs boşluğuna girerek perikard yaralanmasında neden olduğu olayda, kullanılan aletin niteliği, darbenin şiddeti, vücut içinde oluşturduğu iç organ yaralanmalarının ağırlığı dikkate alındığında kastın öldürmeye yönelik olduğunun kabulü gerekirken suçun yaralama olarak vasıflandırılması, kabule göre de temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi,
b- 5252 sayılı Kanunun 9. maddesine göre 765 ve 5237 sayılı TCK'nun olayla ilgili bütün hükümlerinin yargı denetimine olanak verecek biçimde uygulanıp sonuçlarının karşılaştırılıp, lehe yasanın belirlenmiş gereği yerine getirilmeden soyut karşılaştırma ile yetinilmesi,
c- Sanığın mağdurlar Ahmet ve Günay'a yönelik eylemlerinde hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerekmesi,
B- Sanık Coşkun yönünden ise;
a-765 Sayılı TCK’nun 464/2. maddesinin 5237 sayılı TCK’daki karşılığının 86/2. madde olduğu dikkate alınarak 5252 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince her iki TCK’nuna göre somut uygulama yapılıp sonuçları karşılaştırılarak lehe yasanın belirlenmesi gereği yerine getirilmeden soyut şekilde 765 sayılı TCK'nun lehe olduğunun kabulü ile hüküm kurulması,
b- Kabul ve uygulamaya göre de tekerrüre dayalı arttırımın 765 sayılı TCK'nun 29. maddesi gereğince takdiri indirimden sonra yapılması gerektiğinin düşünülmemesi' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Söke Ağır Ceza Mahkemesince 17.02.2009 gün ve 71-33 sayı ile; sanık K.. Ö..'ın M.. D..'ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK'nun 81/1, 35/2, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis, A.. Z..'i kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCK'nun 456/2, 457/1, 51/1, 59/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis, G.. B..'u kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCK'nun 456/1, 457/1, 51/1, 59/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezalarının 8 yıl 19 ay hapis cezası olarak içtimaına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ve sanık C.. Ö..'ın A.. Z.. ve G.. B..'a yönelik kavgada yaralıya el uzatma suçundan 765 sayılı TCK’nun 464/2, 51/1, 59/2 ve 81/2. maddeleri uyarınca 2 kez 2 ay 4 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezalarının 4 ay 8 gün hapis cezası olarak içtimaına ve mahsuba karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.09.2012 gün ve 9058-6682 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.02.2013 gün ve 221649 sayı ile;
“Kavga sırasında öldürme veya yaralama suçlarının faillerine yardım kastıyla olmaksızın öldürülene veya yaralanana vurmak, tutmak, itmek ve benzer fiiller iştirak niteliğinde olmayıp, öldürülen ya da yaralanana el uzatmak niteliğinde olup kavga yaralanmayla sonuçlanmış ise sanık 765 sayılı TCK'nun 464/2. maddesi uyarınca cezalandırılacaktır.
Kavga suçu müstakil bir suçtur. Kavgaya katılanların cezalandırılabilmesi için bir kişinin öldürülmüş ya da yaralanmış olması gerekir. Suçun maddi unsuru bir kişin ölümü ya da yaralanması ile sonuçlanan bir kavgaya dâhil olmak olduğundan, asıl suç olan öldürme ya da yaralama suçundan bağımsız bir suç tipi taşımaktadır. Kavgada ölen ya da yaralanan kişilerin birden fazla oluşu temel cezanın tayini sırasında asgari cezadan uzaklaşma nedeni oluşturmakla birlikte mağdur adedince suç oluşması mümkün değildir.
Sanık C.. Ö..’ın kardeşi olan sanık K.. Ö..'ın kasten yaralama eylemine iştirak kastı olmaksızın mağdurlar A.. Z.. ve G.. B..’u vurmak suretiyle kavgada yaralıya el uzatmak suçunu işlediği sabittir. Ancak sanık Coşkun’un eylemi 765 sayılı Kanunun 464. maddesinin 2. fıkrasının bir defa uygulanmasını gerektirir kavgada yaralıya el uzatmak suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yerel mahkemece, 765 sayılı TCK’nun 464/2. maddesinin mağdur adedince iki defa uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi hukuka aykırıdır' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Dairesince 12.03.2013 gün ve 540-2003 sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık K.. Ö.. hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüs ve kasten yaralama suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle, sanık C.. Ö.. hakkında M.. D..’a yönelik kavgada yaralıya el uzatmak suçundan kurulan beraat hükmü ise temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık C.. Ö.. hakkında G.. B.. ve A.. Z..'e yönelik kavgada yaralıya el uzatmak suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ve eylemin vasıflandırılmasına ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde de dosya muhtevası itibarıyla herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kavgada yaralıya el uzatma suçundan sanık hakkında kavga sırasında iki farklı yaralıya el uzatıldığından bahisle iki kez ceza verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
04.05.2005 tarihinde gürültü yapmak meselesinden dolayı sanık K.. Ö.. ile M.. D.., G.. B.. ve A.. Z.. arasında kavga çıktığı, sanık K.. Ö..’ın kavga sırasında bıçakla M.. D..’ı hayati tehlike geçirecek ve 45 gün iş ve gücüne engel teşkil edecek, A.. Z..'i hayati tehlike geçirecek ve 25 gün iş ve gücüne engel teşkil edecek, G.. B..'u ise 15 gün iş ve gücüne engel teşkil edecek biçimde yaraladığı, K.. Ö..’ın kardeşi olan sanık C.. Ö..’ın da ağabeyi olan sanığın kasten yaralama ve öldürmeye teşebbüs eylemlerine iştirak kastı olmaksızın kavgaya katılıp tutmak ve vurmak suretiyle G.. B.. ve A.. Z..’e el uzattığı, yerel mahkemece sanık C.. Ö.. hakkında kavgada iki farklı yaralıya el uzattığından bahisle kavgada yaralıya el uzatma suçundan iki kez uygulama yapılıp ceza verildiği anlaşılmaktadır.
'Kavgada yaralıya el uzatma' suçu, 'kavga' suçunun bir türü olarak 765 sayılı TCK'nun 464. maddesinde düzenlenmiş olup madde metni aynen şu şekildedir:
'Yukarıdaki maddede yazılı ahval müstesna olmak ve ferden irtikâp edilmiş cürümler münasebetiyle hükmedilecek daha ağır cezalara halel gelmemek şartıyla bir kavgada bir şahıs ölmüş olur yahut yaralanmış bulunursa o şahsa karşı kavga esnasında el uzatmış olanlardan her biri aşağıdaki tertip dairesinde cezalandırılır:
1. Adam ölmüş veya ölümü intaç eden bir yara ika edilmiş ise iki seneden beş seneye kadar hapis;
2. Ahvali sairede ceza üç aydan iki seneye kadar hapistir. Şu kadar ki bu ceza fail hakkında münferiden cürüm işlemiş olması halinde verilecek cezanın yarısını tecavüz edemez;
3. Maktul ve mecruha karşı el dokundurmuş olmayıp da yalnız kavgaya dâhil olanlar altı aya kadar hapis olunur;
4. Kavganın hudusuna sebebi aslî olanlar hakkında yukarda beyan olunan cezalar üçte bir miktar artırılır.”
1889 İtalyan Ceza Kanununun 379. maddesinden iktibas edilmiş bu düzenlemenin benzeri 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa ilişkin Hükümet Tasarısına da (m.233) alınmış, ancak komisyon çalışmaları sırasında gereksiz görülerek metinden çıkartılmıştır. Bu nedenle 5237 sayılı TCK'da 'kavga suçu' şeklinde bağımsız bir suç tipi yer almamaktadır. Ancak bu durum 765 sayılı TCK'nun 464. maddesinde yaptırım altına alınan tüm eylemlerin suç olmaktan çıkarıltıldığı anlamına gelmemekte olup 5237 sayılı TCK'da kavgaya katılanların meydana gelen ölüm ve yaralama neticelerinden hukuki sorumluluklarının iştirake ilişkin genel hükümler çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir.
Kavga suçu 765 sayılı TCK'da aynı fasılda düzenlenen adam öldürme ve müessir fiil suçlarından ayrı bağımsız bir suçtur. Her ne kadar kavgaya katılanın cezalandırılabilmesi için en az bir kişinin ölmesi veya yaralanması gerekmekte ise de bu durum suçun bir neticesi olmayıp objektif cezalandırılabilme şartıdır.
Kavga suçu ile korunan hukuki yarar karma bir nitelik taşımakta olup bu suçla hem kişilerin fiziki varlık ve bütünlükleri hem de kamu düzeni korunmaktadır. Kişilerin birbirlerine karşı verdikleri cismani zararlar adam öldürme ve yaralama suçları ile yaptırım altına alındığı halde karşılıklı gruplar halinde fiili çatışma halleri kamu düzeni bakımından ayrı bir tehlike hali görülerek bu düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.
Kavga suçunun mağduru belli bir kişi olmayıp kavga fiili sırasında çatışan gruplardan hiçbiri mağdur konumunda değildir. Kavga sırasında ölen veya yaralanan kimse de kavga suçunun mağduru olamaz. O kimse ancak kendisine karşı işlenen kasten veya taksirle öldürme veya yaralama suçunun mağdurudur. Bu nedenle kavgaya katılan sanıkların birden çok ölü veya yaralıya el uzattığı anlaşılsa bile tek bir kavgada yaralıya el uzatma suçunun oluşacağı, birden çok ölü veya yaralıya el uzatılmasının ancak temel cezanın belirlenmesinde teşdit sebebi yapılabileceği kabul edilmelidir.
Nitekim öğretide genel kabul gören görüşler ve yargısal içtihatlar da bu yöndedir. (Sahir Erman, Çetin Özek, Ceza Hukuku Özel Bölüm, Kişilere Karşı Suçlar, Dünya Yayıncılık, İstanbul 1994, s.171; Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, Beta Yayanları, 16. Bası, İstanbul 2001, s.190; Ayhan Önder, Şahıslara ve Mala Karşı Cürümler ve Bilişim Alanında Suçlar, Filiz Kitapevi, İstanbul 1994, s.155; Faruk Erem, Kavga, Yargıtay Dergisi, Cilt 8, Ekim 1982, Sayı 4, s.550 vd; İzzet Özgenç, Kavga Suçu Üzerine Düşünceler, Yargıtay Dergisi, Cilt 19, Ekim 1993, Sayı 4, s.477 vd; Hasan Tahsin Gökcan, Kavga Suçlarında (TCK 464, 466) Kavga Kavramı ve TCK Ön Tasarısında Bu Suçların Düzenleniş Şekli Üzerine Düşünceler, Ankara Barosu Dergisi,1998/4, s..76 vd; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 26.12.1983 gün ve 162-404, 1.Ceza Dairesi'nin 25.01.1995 gün 4161-117 ve 27.11.1990 gün 2911-2987 sayılı kararları)
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kavgada yaralıya el uzatma suçundan sanık hakkında birden çok yaralıya el uzattığı anlaşılsa bile tek bir kavgada yaralıya el uzatma suçundan hüküm kurulması gerektiği halde iki farklı yaralıya el uzattığından bahisle iki kez cezalandırılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup buna ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan suç tarihi ile Ceza Genel Kurulu inceleme tarihi arasında dava zamanaşımının gerçekleştiği düşünülebilir ise de; ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 22.11.2011 gün ve 204-239 sayılı kararında açıklandığı üzere Özel Daire onama kararı ile Ceza Genel Kurulunun karar tarihi arasında geçen süre dava zamanaşımının hesaplanmasında dikkate alınmayacağından inceleme konusu dosyada dava zamanaşımının gerçekleştiğinden bahsedilmez.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının sanık C.. Ö.. yönünden kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün kavgada yaralıya el uzatma suçundan sanık hakkında birden çok yaralıya el uzattığı anlaşılsa bile tek bir kavgada yaralıya el uzatma suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 19.09.2012 gün ve 9058-6682 sayılı onama kararının sanık C.. Ö.. yönünden KALDIRILMASINA,
3- Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2009 gün ve 71-33 sayılı hükmünün, sanık C.. Ö.. yönünden kavgada yaralıya el uzatma suçundan sanık hakkında birden çok yaralıya el uzattığı anlaşılsa bile tek bir kavgada yaralıya el uzatma suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.02.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.