1. Ceza Dairesi 2022/3698 E. , 2022/3895 K.
B O Z M A Ü Z E R İ N E
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/735 E., 2021/256 K.
SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.12.2014 tarihli ve 2014/208 Esas, 2014/824 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
2. ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.12.2014 tarihli ve 2014/208 Esas, 2014/824 Karar sayılı kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 18.01.2018 tarihli ve 2017/6349 Esas, 2018/439 Karar sayılı kararı ile özetle; mağdurun vücudunda meydana gelen kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etki derecesinin belirlenmesi neticesinde hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.02.2019 tarihli ve 2018/380 Esas, 2019/165 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
4. ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.02.2019 tarihli ve 2018/380 Esas, 2019/165 Karar sayılı kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 22.10.2019 tarihli ve 2019/12575 Esas, 2019/19207 Karar sayılı kararı ile özetle;
'a) Dairemizin 18.01.2018 tarih, 2017/6349 Esas - 2018/439 Karar sayılı bozma ilamının sanık aleyhine olduğu ve bu nedenle 1412 sayılı CMUK'un 326/2. maddesindeki 'Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir.' şeklindeki düzenleme gereğince, sanığa, aleyhe bozma ilamına karşı diyecekleri sorulmadan hüküm kurulması suretiyle 1412 sayılı CMUK'un 326/2. maddesine aykırı davranılması,
b) Kazanılmış hak, CMUK'un 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı açısından olması gerekirken bozmadan sonra yapılan uygulamada kırık konusunda kazanılmış hak olduğu belirtilerek mağdurdaki yaralanmanın 4. derece kemik kırığı olmasına rağmen sanık hakkında verilen cezada (1/6) oranında arttırım uygulanması,
c)Adli Tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla (1/2) oranında arttırılması öngörülmüş olması karşısında, katılanın adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır (4) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, TCK'nin 3. maddesine göre orantılılık ilkesine aykırı olarak sanığın cezasında (1/6) oranında arttırım yapılması suretiyle sanığa eksik ceza tayini,'
Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
5. ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.03.2021 tarihli ve 2019/735 Esas, 2021/256 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca sonuç ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkının korunması suretiyle 5 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
a) Sanık hakkında beraat kararı verilmesi,
b) Sanık hakkında hükmolunan netice cezanın, 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi gereği seçenek yaptırımlara çevrilmesi ya da aynı Kanun'un 51 inci maddesi uyarınca erteleme müessesesinin uygulanması,
c) Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 58 nci maddesinin altıncı fıkrası gereği tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,
d) Sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi,
e) Vesaire,İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Olay günü sanığın kardeşi ... ile temyiz dışı suça sürüklenen çocuk ..., arkadaşları ... ve ... ile birlikte karne aldıktan sonra bir alışveriş merkezinde gezerlerken okulda yaşadıkları bir olay nedeniyle konuşmak için açık otopark tarafına çağrıldıkları, kendilerini çağıran kişilerin arkadaşları olan 10-15 kişilik bir grup ile aralarında yaşanan tartışma sırasında mağdur ...'ın bıçak çektiği, bunun üzerine ...'in, üvey abisi olan sanık ...'i telefonla olay yerine çağırdığı, olay yerine gelen ...'in, ... ve arkadaşlarına 'Size bıçak çeken kim?' diye sorduğu, onların da mağdur ...'ı gösterdikleri belirlenmiştir. Bunun üzerine sanığın, mağdurun peşinden koşup onu alışveriş merkezi içinde yakaladığı, sanığın, mağdur tarafından kardeşine bıçak çekilmesi nedeniyle kapıldığı hiddet altında hareket ederek onu dışarı çıkarırken mağdura vurmak suretiyle, hayat fonksiyonlarına etkisi ağır (4) derecede sağ maksiller sinüs anterior, medial, süperiorda parçalı fraktür hattı meydana gelecek şekilde kasten yaraladığı anlaşılmıştır.
2. Sanığın, kardeşine bıçak çektiğini öğrendiği mağduru kovaladığı ve alışveriş merkezi içinde yakaladığı şeklinde tevilli ikrarı mevcuttur.
3. Mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan, 16.07.2018 tarihli; 'sağ elmacık kemiği üzeri yaklaşık 1 cm. civarı künt kesi, elmacık kemiğinde şişlik, 2x2 cm. ekimoz, sağ göz kapağı üzerinde kızarıklık, BT'de sağ maksiller sinüs içi kanama, sağ maksiller sinüs anterior, medial, süperior parçalı fraktür hattı,' bulunduğunu ve basit bir tıbbî müdahale ile giderilemez nitelikteki yaralanmanın, hayati tehlikeye neden olmadığı, yüzde sabit iz niteliğinde olmadığı, kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır (4) derecede olduğu ve duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel kısıtlılık tarif ve tespit edilmediği' görüşünü içerir adlî muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.
4. Sanığın güncel adli sicil kaydı dava dosyasına alınmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Sanık müdafiinin, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden; oluş, dava dosyası kapsamı, kabul, sanığın tevilli ikrarı ve mağdur hakkında tanzim olunan adlî muayene raporu karşısında, sanığın eyleminin sabit olduğu belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Sanık müdafiinin, sanık hakkında hükmolunan netice cezanın, 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi gereği seçenek yaptırımlara çevrilmesi talebine ilişkin temyiz sebebi yönünden; 5237 sayılı Kanun'un, 'Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar' başlıklı 50 nci maddesinin birinci fıkrası; 'Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;' şeklindeki subjektif kriterlerin somut olayda bulunması karşısında hâkime, kısa süreli hapis cezasının, aynı maddede belirtilen seçenek yaptırımlara çevrilmesi konusunda takdir hakkı tanımıştır. Mahkemece, 'sanığın evvelce kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunduğu ... suçun işleniş biçimi ile sanığın dosyaya yansıyan şahsi ve sosyal durumu gözetilerek' şeklindeki gerekçeye istinaden kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine takdiren yer olmadığına karar verildiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Sanık müdafiinin, seçenek yaptırımlara, ertelemeye, tererrüre ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması müesseselerine ilişkin temyiz sebepleri yönünden; sanığın güncel adlî sicil kaydı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamından temin olunarak incelenmiş ve dava dosyası arasına eklenmiştir.
Sanık müdafiinin bahse konu temyiz sebebinin dört alt başlık altında incelenmesi gerekir:
a) Tekerrür hükümleri yönünden;
Sanığın, ... 11. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.07.2012 tarihli ve 2011/752 Esas, 2012/491 Karar sayılı kararı ile kasıtlı suçtan neticeten 10 ay hapis cezası ve 400,00 TL adlî para cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği, 5237 sayılı Kanun'un 58 inci maddesinin ikinci fıkrasında;
'Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı;
a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl,
b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl,
Geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.'
Şeklinde düzenlemenin bulunduğu, sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilâma konu suçun, inceleme konusu suç tarihinden önce, 11.10.2011 tarihinde işlendiği ve tekerrüre esas alınan ilâmın, 06.05.2013 tarihinde kesinleştiği, özgürlüğü bağlayıcı cezanın inceleme konusu suç tarihi olan 24.01.2014 tarihinden sonra, 24.12.2014 tarihinde infaz edildiği anlaşılmıştır. O hâlde, tekerrüre esas alınan ilâma konu suçun, inceleme konusu suç tarihinden önce işlenmesi ve tekerrüre elverişli bir yaptırımla neticelenip yine inceleme konusu suç tarihinden önce kesinleşmekle tekerrüre esas alınmaya başlanacak ve fakat infaz tarihi üzerinden incelemeye konu suç tarihine kadar üç yıllık süre geçtikten sonra tekerrüre esas alınamayacaktır. Buna göre sanığın, 11.10.2011 tarihinde işlediği kasıtlı suça ilişkin mahkûmiyet kararının, 06.05.2013 tarihinde kesinleştiği ve inceleme konusu suç tarihi olan 24.01.2014 tarihinde tekerrüre esas teşkil ettiğianlaşıldığından, sanığın, 5237 sayılı Kanun'un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası gereği mükerrir olduğu belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
b) Seçenek yaptırımlar yönünden;
Sanığın, gerek dava dosyasında mevcut gerekse UYAP ortamından temin olunan güncel adlî sicil kaydına göre ... 11. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.07.2012 tarihli ve 2011/752 Esas, 2012/491 Karar sayılı kararı ile kasıtlı suçtan neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği ve bu kararın, 5237 sayılı Kanun'un 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca tekerrüre esas teşkil ettiği saptanmıştır. Mahkemece, '... suçun işleniş biçimi ile sanığın dosyaya yansıyan şahsi ve sosyal durumu' gerekçesiyle hükmolunan netice cezanın 5237 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın, yerinde ve kanunî bir gerekçeye dayandığı tespit edildiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
c) Erteleme yönünden;
5237 sayılı Kanun’un, “Hapis cezasının ertelenmesi” başlıklı 51 inci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümünde;
“... erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,Gerekir.”
Şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Somut olayda sanığın, kasıtlı bir suçtan 10 ay hapis cezası ve 400,00 TL adlî para cezası ile mahkûmiyetinin bulunması karşısında Mahkemece, takdiren değil, kanunen erteleme müessesesinin uygulanmasına engel bulunduğu, kaldı ki bu durumun Mahkemece değerlendirildiği ve '... sanığın evvelce kasıtlı suçtan üç aydan fazla hapis cezası ile mahkumiyeti bulunduğu ve sanık hakkında diğer yasal koşulların da oluşmadığı' şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçe ile erteleme kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
d) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu yönünden;
5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinde; “Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması” hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tatbiki yönünden aranan kanunî bir koşuldur.
O hâlde, somut olayda sanığın, kasıtlı bir suçtan 10 ay hapis cezası ve 400,00 TL adlî para cezası ile mahkûmiyetinin bulunması karşısında Mahkemece, takdiren değil, kanunen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına engel bulunduğu, kaldı ki bu durumun Mahkemece değerlendirildiği ve '... sanığın evvelce kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunduğu ve sanık hakkında diğer yasal koşulların da oluşmadığı' şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.03.2021 tarihli ve 2019/735 Esas, 2021/256 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.05.2022 tarihinde karar verildi.