8. Hukuk Dairesi 2021/8196 E. , 2022/4858 K.
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Yargılamanın İadesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılar ... ve Müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Yargılamanın iadesi davasına konu olan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1996 tarihli ve 1994/572-849 Karar sayılı dosyasında, davacı ... tarafından Orman Yönetimi aleyhine orman kadastrosuna itiraz davası açıldığı ve keşifte bilgilerine başvurulan bilirkişiler; harita ve kadastro mühendisi ... ... ve orman yüksek mühendisi Doç. Dr. ... ...’in birlikte düzenledikleri 04.04.1996 tarihli raporda; dava konusu 399 sayılı parselin 3116 sayılı Kanun'a göre 1940 yılında kesinleşen orman tahdidinde orman sınırları içinde bulunduğu, 1950 yılında makiye ayrıldığı ve 1955 yılında 4753 ve 5618 sayılı Kanunlara göre toprak tevzi sonucu tapu kaydı oluşturulduğu ve 1968 yılında yapılan tapulama sonucunda kadastro tapu kaydının oluştuğu, 40 numaralı orman kadastro komisyonu tarafından, 1988 yılında 3302 sayılı Kanun'a göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarında 16352 m2 bölümünün orman sınırları dışına çıkarıldığı, geriye kalan bölümünün orman sınırları içinde bırakıldığı, eğimin % 8-10 arasında değiştiği, toprağının kadim kültür arazisi özelliğinde olduğu, humus, dal, kök gibi orman artığı içermediği, YİBBGK'nin 22.03.1996 tarihli ve 1993/5-1 sayılı kararı uyarınca maki tefrik komisyonlarının yaptığı çalışmaların yasal uygulama kabul edildiği, bu nedenle çekişmeli taşınmazın orman dışında kalması gerektiğini bildirmeleri üzerine mahkemece, davanın kabulüne, ... Köyü 4 pafta 399 sayılı parsele ilişkin 40 Numaralı Orman Kadastro Komisyon kararının iptaline karar verilmiş, Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 02.04.1997 tarihli ve 1997/2854 Esas, 3776 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Orman İdaresi tarafından, bilirkişiler; ... ... ve ... ... hakkında, ... Cumhuriyet Başsavcılığına, taşınmazın fiili orman olduğu halde kültür arazisi olduğu yönünde kasten gerçeğe aykırı rapor düzenleyerek mahkemeyi yanılttıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının 15.05.2992 tarihli ve 2001/23066 Hazırlık 2002/3627 Karar sayılı kararı ile 4616 sayılı Kanun gereğince sanıklar ... ... ve ... ... hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, Orman İdaresinin itirazı üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesinin 25.09.2002 tarihli ve 2002/590 D.İş. 2002/823 Karar sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bilirkişilerin gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri sabit olduğundan yargılamanın iadesini talep etmiştir.
Mahkemece yargılamanın iadesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiş Orman İdaresinin temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 14.12.2004 tarihli ve 2004/8509 Esas, 2004/13069 sayılı kararı ile '' hazırlık soruşturmasına başlanıldığı, ancak 4616 sayılı Kanun uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının verildiğinden HYUY’nin 445. maddesinin 10. bendinin son fıkrasında yazılı (... başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanılmamış veya karar verilmemiş...) olma koşulu oluştuğundan ceza mahkemesi kararı aranmayarak, yargılanmanın yenilenmesi sebeplerinin varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle kanıtlanması gerekeceğinden dava konusu taşınmazın bitki örtüsü, kesin ve gerçek eğimi, ağaçların cins ve yaşları, toprak yapısı, taşınmazın koruma makiliği niteliğinde olup olmadığı, koruma makiliklerinin 4753 sayılı Kanun gereğince tevzi edilemeyeceği konuları uzman bilirkişiler aracılığı ile belirlendikten sonra önceki bilirkişilerin gerçeğe aykırı rapor düzenleyip düzenlemedikleri, bu nedenle yargılamanın yenilenmesi koşullarının bulunup bulunmadığı saptanarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 30.06.2010 tarihli ve 2010/6056 Esas, 2010/9328 Karar sayılı kararında özetle ''Mahkemece hükme dayanak yapılan 08.07.2009 havale tarihli bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın 28.06.1940 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman tahdit haritası içinde olduğu, 1951 yılında makiye ayrıldığı, 1955 yılında toprak tevzi komisyonunca İslam Özlek adına dağıtımın ve tescilinin yapıldığı, 1969 yılında toprak tevzi tapusu uygulanarak tapusunun yenilendiği, 16.600m2 yüzölçümlü bölümünün 15.06.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması sırasında Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, geriye kalan kesiminin yine orman kadastrosu sınırları içine alındığı ve bu işleminde kesinleştiği, taşınmazın tamamının fiilen tapu maliklerinin zilyetliklerinde bulunmadığı ve toprak tevzi komisyonu tarafından dağıtılan yer olmadığı, davalıların çekişmeli yerin doğusunda Paçatarla Deresinin doğu yamacında ve orman sınırı içine kalan başka bir yeri tapulu yerleri olduğu düşüncesiyle kullandıkları, taşınmazın büyük kesimi üzerinde eylemli olarak çam ağaçları bulunduğu açıklanmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1996 tarihli ve 1994/572 Esas, 1996/849 Karar sayılı dosyasında hükme dayanak yapılan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ise taşınmazın %8-10 eğimli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1996 tarihli ve 1994/572 Esas, 1996/849 Karar sayılı dosyasında bilirkişilerin taşınmazın eğimini ve bitki örtüsünü yanlış tespit ettikler ve o dosyanın 18.03.1996 tarihinde yapılan keşif sırasında dava konusu 399 sayılı parselin çap ve sınırları içinde değil, davalı kişilerin fiilen kullandıkları dava konusu taşınmazın doğu bölümünde bulunan taşınmaz üzerinde yaptıkları incelemeye göre, gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri anlaşıldığından yargılamanın yenilenmesi koşulları oluşmuştur. 1976 yılında tamamı eylemli orman olduğundan 2/B madde işlemine dahi tabi tutulmayan ve 1988 yılında ise kısmen eylemli orman olduğundan 2/B madde işlemine tabi tutulmayarak orman kadastro sınırları içine alınan taşınmazın eğim durumu da nazara alındığında ... İlinin içme ve kullanma su ihtiyacını sağlayan Alibeyköy Barajına yakın mesafede muhafaza ormanı olduğu, bu haliyle makiye ayrılmayacağı, ayırma işleminin Kanun ve Yönetmeliğe aykırı olması nedeniyle yok hükmünde olduğu, toprak tevzi komisyonunca tapu kaydı oluşturulmuş ise de 4753 sayılı Kanun'un 8. maddesinde ormanların tevzi edileceğine dair bir hükmün bulunmadığı, 6831 sayılı Kanun'un 1/j bendinin karşı kavramından funda veya makiliklerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlerin orman sayılacağı ve bilimsel olarak da % 12’den fazla eğimli makilik sahaların orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle muhafaza makisi, yani orman sayılması gerektiği, dava konusu parsel ve etrafının 15 milyon nüfuslu ... İlinin içme ve kullanma suyunun önemli bir bölümünü karşılayan Alibeyköy Baraj Gölünün su toplama ve koruma sahası olup, bu baraj gölünü besleyen derelerin dava konusu taşınmazın yakınında geçtiği, orman niteliğini koruyan muhafaza (koruma) makilik alanlarda 22.03.1996 tarihli ve 1993/5-1 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı, kaldı ki 28.6.1940 ve 15.6.1988 tarihlerinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasının kesinleştiği, bu işlemlerin iptali için 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin çoktan geçtiği, çekişmeli parselle aynı hukuki konumda olan komşu ve yakın komşu 182 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/623, 189 sayılı parsel Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 1997/73, 195 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1998/358, 196 sayılı parsel Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2000/191, 204 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2000/347, 247 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1999/38, 250 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2006/809 ve 296 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/194, 301 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2003/96, 307 sayılı parsel Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2001/375, 391 sayılı parsel Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 2002/1111 sayılı ve 401 sayılı parsel Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 2007/5754 sayılı dava dosyalarında davaya konu olduğu ve kişilerin davaların reddine, Orman Yönetimi ya da Hazinenin davalarının kabulüne dair verilen kararların sırasıyla 20. Hukuk Dairesinin 16.12.2005 tarihli ve 2005/9004 Esas, 2005/14766 Karar, 27.11.2001 tarihli ve 2001/4750 Esas, 2001/9040 Karar, 22.04.2004 tarihli ve 2004/3759 Esas, 2004/4469 Karar, 07.03.2005 tarihli ve 2004/12231 Esas, 2005/2304 Karar, 13.12.2005 tarihli ve 2005/11030 Esas, 2005/15236 Karar, 23.09.2003 tarihli ve 2003/7399 Esas, 2003/5866 Karar, 13.05.2004 tarihli ve 2004/4248 Esas, 2004/5314 Karar ve 14.03.2006 tarihli ve 2006/809 Esas, 2006/3298 Karar ve 14.12.2004 tarihli ve 2004/7584 Esas, 2004/13062 Karar, 04.11.2003 tarihli ve 2003/9110 Esas, 2003/7801 Karar, 14.03.2006 tarihli ve 2006/749 Esas 2006/3295 Karar sayılı, 27.06.2007 tarihli ve 2007/5754 Esas, 2007/9020 Karar sayılı kararları ile onandığı, dava konusu 399 sayılı parselle aynı konumda olan ve Orman Yönetiminin aynı nedenle Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2008/68 Esas sayılı dosyasında dava konusu ettiği 389 nolu parsel hakkında verdiği direnme kararının HGK'nin 25.11.2009 tarihli ve 2009/20-446 Esas, 2009/559 Karar sayılı kararı ile '40 Nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılan ve 15.12.1988 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ile 2/B çalışmalarında taşınmazın fiilen orman olması nedeniyle orman sınırları içinde bırakıldığı anlaşılmaktadır. Birleşen davanın davacısı ... ... tarafından 40 Nolu Orman Kadastro Komisyonunun kararları ve tutanaklarının iptali talep edilmiş ise de; dava konusu taşınmazın o tarihte yürürlükte bulunan 6831 sayılı Kanun'un 7.maddesi ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastro Yönetmeliği hükümlerine göre yapılan kadastroda orman sınırı içinde bırakıldığı, çalışmaların 15.12.1988 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihten itibaren anılan hükümde yer alan 10 yıllık hakdüşürücü sürenin geçtiği, diğer bir anlatımla; dava konusu taşınmazın toprak tevzi komisyonunca verilen tapu kaydı dikkate alınmaksızın orman sınırları içinde bırakıldığı 40 nolu Orman Kadastro Komisyonu tutanak ve kararlarının hakdüşürücü sürenin geçmesi nedeniyle kesinleşmesi ile taşınmazın orman niteliğine ilişkin karar ve tutanakların da kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yapılması gereken; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11. maddesinde düzenlenmiş olan hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle Orman Genel Müdürlüğünce açılan asıl davanın kabulü ile ... ... tarafından açılan birleşen davanın reddine karar vermektir' gerekçesiyle ve oy birliği ile bozulduğu, tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanun'un 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 tarihli ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 tarihli ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 tarihli ve 7/25 Esas Karar sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, anayasa ve yasalarda ormanların tevziiye tabi tutulacağı yönünde hiçbir hüküm bulunmadığı, kaldı ki çekişmeli taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı ve mülkiyet ... Hazineye ait kamu malı orman oldukları halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Kanun'un 46/2 ve 3402 sayılı Kanun'un 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (TMK mad. 1025) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet ... kazandırmayacağı ve TMK’nin 1026. (TKM'nin 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet ... kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığı, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda TMK'nin 1023. (TKM'nin 931 - İsviçre MK'nin 974) maddesindeki 'iyi niyetle edinme' kuralının da uygulanamayacağı, davalının bu taşınmazı satın alırken ödediği bedeli taşınmazı kendisine satanlardan koşulları varsa sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği de gözetilerek orman yönetimi tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve Kanun'a aykırı olduğu'' gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda; Orman İdaresinin yargılamanın iadesi davasının kabulüne, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Kadastro Mahkemesi Sıfatıyla) 1994/572 Esas, 1996/849 Karar sayılı ve 26.12.1996 tarihli ilamının kaldırılmasına, Davacı ... tarafından, ... İlçesi ... Mahallesi 399 parsel hakkındaki, 6831 sayılı Kanun'un 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uyarınca 40 numaralı orman kadastro komisyonu tarafından yapılan kadastro çalışmasının ve komisyon kararının iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra bozmaya uygun karar verilmiş ise de yargılama devam ederken yörede 6292 sayılı Kanun'a göre fenni hataların düzeltilmesi çalışması yapılmış ve bu çalışmaya karşı Kadastro Mahkemesinde dava açılmış olup dava dosyası ... Kadastro Mahkemesinin 2015/108 Esas sayılı dava dosyasında davalı iken iş bu dava dosyası ile birleştirilmiş ancak daha sonra tefrik edilmiştir. Eldeki yargılamanın iadesi istenen dava 1988 yılında 3302 sayılı Kanun'a göre yapılan orman kadastrosunun iptali istemine ilişkin olup mahkemece 6292 sayılı Kanun'a göre yapılan çalışma ve bu çalışmaya yönelik açılan dava sonucu dikkate alınmak suretiyle çekişmeli 399 parselin konumu net olarak belirlendikten sonra ... ve müştereklerinin 3302 sayılı Kanun'a göre orman kadastrosuna itiraz davalarına konu yargılamanın iadesi davasının değerlendirilmesi gerekirken değişen durum nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.