Hukuk Genel Kurulu 2017/1324 E. , 2020/470 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 19.09.2008 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 23 Temmuz 2008 tarihli atama kararı ile Aydın İl Çevre ve Orman Müdürlüğü emrine mühendis olarak tayin olmadan önce Muğla İl Çevre ve Orman Müdürlüğü görevini yürüttüğünü, Muğla Yenigün Gazetesinin 25 Temmuz 2008 günlü nüshasında ... kaynaklı haberde “Ak Partili meclis üyesine kira kıyağı” ve 28 Temmuz 2008 günlü nüshasında ise ...’ın hazırladığı haberde “Kira kıyağı koltuğundan etti” başlıklı yazılar ile ulusal medyadan Vatan Gazetesinin 27.07.2008 günlü nüshasının 4. sayfasında “AKP'liye kıyak ters tepti”, Posta Gazetesinin 27.07.2008 günlü nüshasının 21. sayfasında “Kira kıyağı müdürü koltuğundan etti”, Hürriyet Gazetesinin Ege ekinin ilk ve 27. sayfalarında ... kaynaklı “Kira kıyağına makam gitti ve Kira kıyağı koltuktan etti” başlıklı yazılarda davacıyı hedef alan, kişilik haklarına ağır saldırı niteliğinde ve gerçek dışı isnatlardan ibaret olan haberler yayınlandığını, haber kaynakları ile eser sahiplerinin Muğla Yenigün Gazetesi yazarı ve sorumlu yazı işleri müdürü ... ve DHA Muğla Temsilcisi ... olduğunu ileri sürerek, 50.000TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile verilecek kararın en yüksek tirajlı iki gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş; 18.07.2014 tarihli duruşmada her bir yayın için talep ettikleri manevi tazminat miktarının 25.000TL olduğunu bildirmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı asiller ayrı ayrı sunmuş oldukları 26.12.2008 tarihli cevap dilekçelerinde; yaptıkları haberin gerçekle tam bir uyum içerisinde olup, basın meslek ilkelerine uygun olduğunu, kişilik haklarına yönelik bir aşağılamanın mevcut olmadığını, davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığını, nitekim daha önce aynı olayla ilgili davacının Basın Konseyine yaptığı başvurunun da reddedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesi 1. Kararı ve devamında izlenen süreç:
6. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.03.2010 tarihli ve 2008/479 E., 2010/79 K. sayılı kararı ile; yayınların görünür gerçeklik kapsamında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 27.09.2011 tarihli ve 2010/8238 E., 2011/9724 K. sayılı kararı ile;
“... Şu halde davaya konu her iki yayın nedeniyle davacının kişilik haklarının zedelendiği kabul edilmelidir. Davalılardan ...’un Yenigün gazetesinin sorumlu müdürü olması nedeniyle 5187 sayılı Yasa’nın 13. maddesi uyarınca 28.07.2008 tarihli yayın açısından husumetinin bulunmadığı da gözetilerek davacı yararına uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle istemin tümden reddine karar verilmiş olması doğru değildir...”
Gerekçesi ile karar bozulmuştur.
9. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.05.2012 tarihli ve 2012/188 E., 2012/435 K. sayılı kararı ile;
“…davacının Muğla Orman Bölge Müdürlüğünde müdür olarak görevli iken Aydın Bölge Müdürlüğüne mühendis olarak atandığı anlaşılmaktadır. Önceki görevi bürokratik, hiyerarşik, ekonomik ve sosyal açıdan daha üst düzeyde bulunması karşısında, gerekçesi ne olursa olsun, kendi isteğiyle sonraki görevine dönmesi basın açısından dikkat çekici bir durumdur. Aynı zamanlarda gündemde olan ve kent merkezine uzaklığı ile kira bedel ve yöntemi tartışmalı olan hizmet binası kiralama işleminin güncelliği sebebiyle bunun haber olarak verilmesi görünürdeki gerçeğe uygundur. Haberin verilişinde kullanılan ifade şekli de anlatılmak istenilen amaca uygundur.(Örneğin 4. Hukuk Dairesi Esas: 2001/9557 Karar: 2002/549 Tarih: 21.1.2002 sayılı benzer içtihadı)Bu haberle, davacının kişilik haklarına bir saldırı olup olmadığı tartışılabilir. Ne var ki haberde var olan kamu yararı, gerçeklik, güncellik ve özle biçim dengesi gibi unsurlar zaten, onu hukuka, basın özgürlüğüne uygun hale getirmiştir…”
Gerekçeleriyle Yargıtay bozma kararına karşı direnilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
10. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 31.05.2013 tarihli ve 2012/4-1497 E., 2013/810 K. sayılı kararı ile;
“…Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan…”
Gerekçesiyle direnme kararının oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiştir.
12. Davalı ... mirasçılarının karar düzeltme isteminin oy çokluğuyla reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Direnmeye Esas Kararı:
13. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2014 tarihli ve 2014/132 E., 2014/484 K. sayılı kararı ile;
“…yayınlanan dava konusu haberlerin, davacının kişilik haklarına zarar verdiği ve haberin yayınlanması neticesinde davacının maddi ve manevi zor duruma düştüğü anlaşıldığından, dava konusu yayının içeriği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olduğu…”
Gerekçesiyle 25.07.2008 tarihli yayın sebebiyle açılan davanın kısmen kabulü ile,12.000TL manevi tazminatın her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; 28.07.2008 tarihli yayın sebebiyle açılan davanın kısmen kabulü ile, 12.000TL manevi tazminatın davalılardan Sadıka Tokuç ve ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı ... hakkında 28.07.2008 tarihli yayın sebebiyle açılan davanın pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire 2. Bozma Kararı:
14. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
15. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/16235 E., 2014/16523 K. sayılı kararı ile;
Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile, “…Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nasfetle) karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu yayınların tarihi, içeriği ve yukarıdaki ilkeler göz önünde bulundurulduğunda, hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt derecede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, fazla miktarda manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş…”
Gerekçesi ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesi 2. Direnme Kararı:
16. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.04.2015 tarihli ve 2015/100 E., 2015/215 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak, “…her bir yayın için 12.000 TL olarak hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olmadığından, daha alt derecede manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2014/16235 E, 2014/16523 K. Sayılı, 03.12.2014 tarihli bozma ilamının, somut olaya ve olayın işleniş şekli ile tarafların sıfatlarına uygun olmadığı yönünde mahkememizde tam bir vicdani kanaat hasıl olduğundan…”
Gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
17. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
18. Mahkemece davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha alt derece manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A) Manevi tazminatın esasına ilişkin temyiz itirazlarına dair yapılan değerlendirmede;
19. Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
20. Davalılar vekilinin manevi tazminatın esasına ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece reddedilmiş olduğundan, davalılar vekilinin bu husus hakkında temyiz talebinde bulunmasında hukuki yararı yoktur.
21. O hâlde davalılar vekilinin manevi tazminatın esasına ilişkin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
B) Hükmedilen manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
22. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
23. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
24. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24), isme saldırı (TMK m.26), nişan bozulması (TMK m.121), evlenmenin butlanı (TMK m.158/2), boşanma (TMK m.174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma (818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m.47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m.49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
25. 4721 sayılı TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
26. 4721 sayılı TMK’nın 24. maddesinde;
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
27. Dava konusu yayınların yapıldığı ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 49. maddesinde ise;
“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.”
Hükümleri yer almaktadır.
28. TMK’nın 24 ve BK’nın 49. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
29. Görüldüğü üzere BK'nın 49. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
30. Mülga 818 sayılı BK’nın 49. (6098 sayılı TBK'nın 58.) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
31. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
32. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
33. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği 4721 sayılı TMK'nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
34. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.
35. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
36. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
37. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde;
38. Davaya konu edilen yayınlar birlikte değerlendirildiğinde; Muğla İl Çevre ve Orman Müdürlüğü görevini yürütürken ailevi nedenle Aydın iline mühendis olarak atamasının yapılmasını isteyen davacı hakkında, il müdürü olarak görev yaptığı dönemde Ak Partili İl Genel Meclis Üyesine ait şehir merkezine uzak binanın hizmet binası olarak yüksek kira bedeli ile kiralanması nedeniyle Devletin zarara uğratıldığı, bu nedenle Bakanlık tarafından tayininin yapıldığı ve koltuğundan edildiği şeklindeki haberler ile davacının kişilik haklarının zedelenmiş olduğu hususu uyuşmazlık dışıdır.
39. Ancak dava konusu yayınların tarihi ve içeriği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu kanaatine varılmıştır.
40. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
41. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
42. Her ne kadar dava tarihi 19.09.2008 olmasına rağmen direnmeye esas gerekçeli kararın karar başlığında hatalı gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup, esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1) Davalılar vekilinin manevi tazminatın esasına ilişkin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE (III-A),
2) Manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının ise kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (III- B), 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.