16. Ceza Dairesi 2020/5308 E. , 2020/4890 K.
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.07.2020 tarih ve 2020/62119 sayılı yazısı ile; Cumhurbaşkanına hakaret suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 299/1, 43/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Nazilli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli ve 2019/416 esas, 2019/544 sayılı kararına karşı katılan vekili tarafından vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle yapılan itirazın reddine ilişkin Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin 02/01/2020 tarihli ve 2020/58 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 324/1. maddesinde yer alan '(1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.' şeklindeki düzenleme ve anılan Kanun'un 325. maddesinde yer alan '(1) Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir.(2) (Değişik fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.27.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.' biçimindeki düzenlemeler nazara alınarak,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 07/10/2016 tarihli ve 2016/5539 esas, 2016/13189 karar sayılı ilâmında yer alan '...katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, katılan lehine sanık aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden anılan karara yönelik itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden...BOZULMASINA' şeklindeki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği dikkate alındığında, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine sanıktan alınmak suretiyle vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 07/07/2020 gün ve ...-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Nüfus kaydına göre Hollanda vatandaşlığına geçtiğinden vatandaşlıktan çıkmasına izin verilerek 13.03.2006 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kaybeden ancak beyanlarında çifte vatandaşlığının bulunduğunu belirttiği görülen, 29.01.1952 doğumlu, adli sicil ve arşiv kaydı bulunmayan, facebook adlı sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanına hakaret içerir paylaşımlarda bulunduğunun tespiti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında 17.07.2018 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmasına müteakip, rızası ile teslim ettiği cep telefonunda tespit edilen paylaşımların bir kısmının bulunduğu ve hesabın kullanıcısı olduğu tutanakla tespit edilen, 25.06.2019 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca re'sen kaldırılmasına karar verilen Nazilli Sulh Ceza Hakimliğinin 17.07.2018 tarih ve 2018/264 sorgu sayılı kararıyla hakkında yurt dışına çıkmama adli kontrol tedbiri uygulanan, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında müdafii yardımından yararlanmak istemediğini savunmasını kendisinin yapacağını belirterek verdiği ifadelerinde özetle, hesabın kendisine ait olduğunu, bahse konu paylaşımları siyasi eleştiri amaçlı ilgisini çektiğinden yaptığını, uzun yıllar yaşadığı Avrupa'da bu şekilde siyasilere yönelik yapılan paylaşımların suç sayılmadığından olayın bu boyuta geleceğini tahmin edemediğini, Cumhurbaşkanına hakaret kastı ile paylaşımlarda bulunmadığını ve kovuşturma aşamasında da beraatine karar verilmesini aksi takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına rızasının bulunduğunu belirterek atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan eden sanık hakkında, Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan düzenlenen fezleke kapsamında alınan 07.03.2019 tarihli Bakanlık oluru ile atılı suçtan kovuşturma izni verilmesine müteakip hazırlanan Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 10.06.2019 tarih 2019/5501 soruşturma ve 2019/1581 numaralı iddianamesi ile özetle, 15.06.2017, 20.06.2016, 20.06.2017, 22.06.2017, 21.06.2017, 02.06.2017, 07.07.2017, 07.07.2017, 07.07.2017 tarihli paylaşımlarına istinaden 5237 sayılı TCK'nın 299/1-2, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile hazırlanan iddianamenin, 20.06.2019 tarih 2019/309 iddianame değerlendirme numaralı karar ile Nazilli 5 Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilmesine müteakip, mahkemenin 2019/ 416 esasına kayden yürütülen kovuşturmada; 5237 sayılı TCK'nın 43 maddesinin uygulanması ihtimaline binaen 5271 sayılı CMK'nın 226 maddesi uyarınca sanığın ek savunmasını yaptığı ve son sözünün sorulduğu ancak 03.10.2019 tarihli duruşmada suçtan zarar görme ihtimaline binaen davaya katılan olarak kabulüne karar verilen müştekinin ve vekilinin bulunmadığı, 19.11.2019 tarihli duruşmada tefhim olunan hükümle, üzerine atılı 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçunu işlediği sabit görüldüğünden 5237 sayılı TCK'nın 299/1.43/1, 62, 53/1-2-3 maddeleri uyarınca verilen '1 yıl 15 gün hapis cezası' nın belirtildiği şekli ile, 'Sanığa verilen netice cezanın 2 yılın altında hapis/adli para cezası olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olmamış olması, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu kanaat hasıl olması ve CMK’nın 231/6. maddesindeki diğer şartlar oluştuğu' gerekçesi ile 5271 sayılı CMK’nın 231/5 maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına ve 'yargılama giderleri ve sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına' dair itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Süresinde sanıkça yapılan bir itiraz başvurusuna rastlanılmadığı, 06.12.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca görüldü işleminin yapıldığı, bu kapsamda 'iddiaya konu paylaşımların bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğunun kabulü ile atılı suçtan sanığın cezalandırılarak CMK 231/5 ve devamı maddelerinde düzenlenen objektif ve sübjektif şartlar oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği' belirtilen, yargılama giderlerine yönelik ise 'İş bu dava için bu aşamada yapılan yargılama giderinin terkin sınırının altında kaldığından bu aşamada kamu üzerinde bırakılmasına, ancak Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 18.11.2017 tarih 2015/439 esas ve 2017/12567 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hükmün kesinleşmesine kadar yapılacak olan yargılama giderlerinin sanıktan tahsil edilebileceği bu nedenle ileride hükmün kesinleşmesine kadar yapılacak olan yargılama giderleri ile birlikte terkin sınırını aştığı takdirde yapılan toplam yargılama giderinin sanıktan tahsiline' şeklinde hüküm kurulan, elektronik posta ile katılan vekilinin 06.12.2019 tarihinde tanımlı e posta adresine teslimi yapılarak 11.12.2019 tarihinde okundu sayılan ancak itiraz dilekçesinde 06.12.2019 tarihinde tebliğ alındığının belirtildiği görülen Nazilli 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 19.11.2019 tarih 2019/416 esas, 2019/544 karar sayılı gerekçeli kararının, 10.12.2019 havale tarihli katılan vekilinin Nazilli Ağır Ceza Mahkemesine sunulmak üzere mahkemesine sunduğu dilekçesi ile gerekçeli kararda vekalet ücretine hükmedilmediğinden vekalet ücretine hükmedilmesine yönelik yaptığı itirazın, Nazilli 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2019 tarihli yazısı ile yerinde görülmeyerek incelenmek üzere itiraz merciine gönderilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının 20.12.2019 tarihli katılan vekilinin vekalet ücretine ilişkin itirazının reddine dair mütalaasının teminine müteakip, Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin 02.01.2020 tarih 2020/58 değişik iş sayılı kararı ile belirtildiği şekilde özetle;
'Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarih 2012/10-534 Esas 2013/15 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere itiraz mercii olarak mahkemenin görevinin hem maddi olay hem de hukukilik denetiminin yapılması olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede; Nazilli 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.11.2019 tarih ve 2019/416 Esas ve 2019/544 Karar sayılı kararında sanık ... hakkında Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan neticeten 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmolunan cezanın nevi ve miktarı itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında kaldığı, sanığın suç tarihinde sabıkasız oluşu, eylem nedeniyle giderilmesi gerekli somut bir zarar bulunmayışı, kişilik özellikleri ile duruşma sırasındaki davranışları itibariyle mahkemesince yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat getirilişi, kararın esas itibariyle yerinde olduğu ve sanığın talebinin oluşu da dikkate alındığında CMK madde 231/5 uyarınca Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilebilmesi için gerekli koşulları haiz olduğu anlaşıldığından katılan vekili Av... tarafından yapılan itirazın reddine' oybirliği ile kesin olarak karar verilmiştir.
17.01.2020 tarihli dilekçesi ile katılan vekili, Adalet Bakanlığı Ceza İşler Genel Müdürlüğünden müdahilliklerine karar verilmesine rağmen kararda vekalet ücretine hükmedilmediğinden yaptıkları itirazın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan bir itiraz olduğu yanılgısı ile reddine kesin olarak karar verildiği, oysa vekalet ücretine hükmedilmemesinin CMK'nın 324 maddesine aykırılık teşkil ettiği ve Yargıtay 4 Ceza Dairesinin 28.06.2006 tarih 2016/3623 esas ve 2016/12276 sayılı kararı ile de hükmedilmesi gerektiğine karar verildiği de dikkate alınarak kararın bozulması hususunda kanun yararına bozma ihbarında bulunulması üzerine, Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 10.02.2020 tarihli katılan vekili yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin 5271 sayılı CMK'nın 324 maddesine aykırılık oluşturduğundan kesin karara yönelik kanun yararına bozma yoluna gidilmesine dair görüşü ile dosyanın temin edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından Adalet Bakanlığının 07.07.2020 tarihli yazısı ile kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesi isteminde bulunulmuştur.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan cezalandırılmasına ve hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararda katılan vekiline ücreti vekalet hükmedilmemesinde hukuki isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir;
5271 sayılı Kanun;
Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması;
Madde 231 –
(5)(Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22.7.2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(12) (Ek: 6.12.2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
Yargılama Giderleri
MADDE 324. (1) Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.
(2) Hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceği gösterilir.
Sanığın yükümlülüğü
Madde 325
(2) (Değişik fıkra: 06.12.2006 - 5560 S.K.27.md) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır...
1136 sayılı Kanun;
'Avukatlık ücreti' başlıklı 164/1. maddesi;
Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
'Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması' başlıklı 168. maddesi;
Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. (Ek cümle: 16.6.2009-5904/35 md.) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır.
Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır
'Yargı mercilerine karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin miktarı' başlıklı 169. maddesi;
Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.
02 Ocak 2019 tarih ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi;
' Ceza davalarında ücret' başlıklı 14. maddesi;
(1) Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine
Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir
2. kısım 2. bölüm 'Yargı Yerleri ile İcra ve İflas Dairelerinde Yapılan ve Konusu Para Olmayan veya Para ile Değerlendirilemeyen Hukuki Yardımlara Ödenecek Ücret' başlığı altındaki 9. maddesi;
...Asliye Mahkemelerinde takip edilen davalar için 2.725,00 TL. ödenmesini öngörmektedir... şeklindedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2011 tarih ve 2011/3-167 esas, 2011/194 karar sayılı kararında açıklandığı üzere; Avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık ücreti ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı tarafa yüklenen avukatlık ücreti olarak ikiye ayrılan avukatlık ücreti, 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 164. maddenin 1. fıkrasında; “avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
5271 sayılı CMK’nın 325. maddesinin birinci fıkrası gereğince cezaya veya güvenlik tedbirlerine mahkum edilmesi halinde yargılama giderlerinin sanığa yüklenmesi gereklidir. 5560 sayılı Kanunun 27. maddesiyle CMK’nın 325 maddesi ikinci fıkrasında yapılan düzenleme ile de hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hallerinde birinci fıkra hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. CMK’nın 324. maddesi birinci fıkrası uyarınca yargılama masraflarına vekalet ücreti de dahildir. Dolayısı ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanığın yargılama giderleri olarak avukatlık ücretinden sorumlu tutulacağı açıktır.
26.05.1935 gün ve 111-7 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararında da; 'Ceza davalarındaki yargılama giderlerinin hükmün tamamlayıcı bir parçası (mütemmim cüzü) olduğu, bu sebeple ilamlarda açıklanması ve kime yükletileceğinin belirtilmesi gerektiği, yargılama giderleriyle ilgili kararların da Yargıtay incelemesine tabi olup kendiliğinden temyiz yeteneğinin bulunduğu' sonucuna ulaşılmıştır.
Hükmün tamamlayıcı parçası olan yargılama giderleri hüküm ve kararlarda gösterilmeli ve giderlerin kim tarafından karşılanacağı da tereddüte yer vermeyecek biçimde belirtilmelidir. Bu kapsamda mahkemece yargılama giderlerinden olan avukatlık ücretlerinin de kararda gösterilmesi ve ücretlerin hangi tarafça karşılanacağının belirtilmesi gerekmekte olup, aksine bir uygulama 5271 sayılı CMK'nın 324. maddesine aykırılık oluşturacaktır.
Ancak bu durum, Ceza Genel Kurulunun 07.06.1971 gün ve 497-209, 07.02.1972 gün ve 447-72, 24.02.1975 gün ve 37-32, 14.06.2005 gün ve 66-65, 07.02.2006 gün ve 172-10 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, vekâlet ücretinin şahsi hak olma niteliğini değiştirmeyecektir. Nitekim CMK'nın 234. maddesinin 4. fıkrasındaki; “Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre; kişisel haklara ilişkin kararlar, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir” biçimindeki düzenlemede de belirtildiği üzere, hükümde belirtilen ve kamuyu ilgilendiren yargılama giderlerinin tahsili Harçlar Kanunu, kişisel hakka ilişkin bulunan avukatlık ücretinin tahsili ise İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
İnceleme konusu somut olayda; müştekinin suçtan zarar gören sıfatı ile davaya katılan olarak ve vekaletname ibraz eden vekilinin de katılan vekili olarak davaya kabulüne karar verilmesine rağmen Nazilli 5 Asliye Ceza Mahkemesinin 19.11.2019 tarih 2019/416 esas, 2019/544 karar sayılı ilamı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği sabit görüldüğünden cezalandırılarak hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün açıklanmasına karar verilmiş olan sanıktan alınmak suretiyle kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, mercii tarafından itirazın kabulü yerine, reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.07.2020 tarih ve 2020/62119 sayılı 03.10.2019 tarih 2019/94374 sayılı kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Nazilli Ağır Ceza Mahkemesinin 02.01.2020 tarihli ve 2020/58 değişik iş sayılı kararının CMK'nın 309/4-a maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.