12. Ceza Dairesi 2019/7787 E. , 2020/6294 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK'nın 89/4, 62/1, 50/1-a, 52/2-4, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ...’in sevk ve idaresindeki otomobille gündüzün meskun mahal içindeki otoyolda orta şeridi takiben seyrettiği, en sol şeride geçmek istediği sırada sol şeridi takiben aynı yöne seyir halinde bulunan katılan ... idaresindeki otomobilin sağ ön yan kısmına çarpması neticesinde katılanın direksiyon hakimiyetini kaybederek geriden gelmekte olan ... idaresindeki otomobile çarpıp, ileri doğru savrularak gidiş yönüne göre sol tarafta bulunan orta ayrıcı demir bariyerlere çarpması neticesinde katılan ... ve ...’in aracında bulunan müşteki ...’nın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, sanığın ise yaklaşan araçların hızını göz önüne almadan kontrolsüzce şerit değiştirmesi sebebiyle tam kusurlu olduğunun kabul ve tespit edildiği olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, herhangi bir hukuki nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddine ancak;
Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında adli para cezasına esas alınan tam gün sayısının gösterilmeyerek TCK'nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 3. paragrafının hükümden çıkarılarak yerine “Sanığın kişilik ve sosyal özellikleri nazara alınarak, sanığa verilen hapis cezasının TCK'nın 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesine, sanığa verilen adli para cezasının TCK'nın 52/3. maddesi gereğince 225 tam gün karşılığı adli para cezası olarak belirlenmesine, TCK'nın 52/2. Maddesi gereğince sanığın ekonomik ve şahsi halleri gözönünde bulundurularak bir gün karşılığı adli para cezasının takdiren 20 TL olarak hesabıyla 4.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
“Taksirle Yaralama” suçunun düzenlendiği TCK’nın 89. maddesinde suçun basit yaralamaları içeren hali 1. fıkrada, nitelikli yaralamaları içeren halleri 2-3. fıkralarda, 4. fıkrada ise fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hali ayrıca yaptırıma bağlanmıştır. Maddenin 5. fıkrasında ise, taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu, ancak 89/1. maddesindeki yaralamalar hariç suçun bilinçli taksir ile işlenmesi halinde şikayet aranmayacağı düzenlenmiştir.
CMK’nın 253/(1)-b-2. maddesine göre; TCK’nın 89. maddesinde düzenlenen taksirle yaralama suçlarının tüm halleri (bilinçli taksir hali olsa dahi) uzlaşma kapsamındadır.
CMK’nın 253/7. maddesine göre; Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/3. maddesine göre; birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.
Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/4. maddesine göre; birden fazla suç olmasına rağmen kanunda tek ceza öngörülen hallerde her suç için ayrı ayrı uzlaştırma yapılır.
TCK’nın 89/4. maddesinde düzenlenen, taksirle yaralama fiilinin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasında taksirle yaralanan mağdurların şikayetçi olmamaları veya şikayetten vazgeçmeleri halinde bu mağdurlar açısından soruşturma ve kovuşturma sonlandırılacak, şikayetten vazgeçen mağdurlar maddedeki mağdur sayısına dahil edilmeyeceklerdir.
TCK'nın 89. maddesinin 4. fıkrasındaki mağdurların tamamının uzlaşmayı kabul etmesi halinde uzlaşma işleminin yasa ve yönetmeliklerde öngörüldüğü şekilde yürütülüp sonuçlandırılacağı ve sonucuna göre kanuni gereğinin takdir ve ifa edileceği konusunda uygulamada bir tereddüt yoktur. Ancak, taksirle yaralananlardan bir kısmının uzlaşmayı kabul etmesi/uzlaşmaları, bir kısmının ise uzlaşmayı kabul etmemesi/uzlaşamamaları durumunda CMK’nın 253/7. ve Yönetmeliğin 7/3. maddesi gereği, mağdurların tamamının uzlaşmamış olması nedeniyle TCK’nın 89/4. maddesindeki mağdur sayısına, uzlaşmayı kabul edip uzlaşan mağdurların da dahil edilip edilmeyeceği konusu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019 yılına ilişkin sınırlı kararlarında özetle “... TCK’nın 89/4. maddesi uygulamasında taksirle yaralanan mağdurlardan hepsinin birden uzlaşmayı kabul etmesi halinde tüm mağdurlar için uzlaştırma prosedürünün uygulanacağı, mağdurlardan birisinin dahi uzlaşmayı kabul etmemesi halinde tüm mağdurlar uzlaşmamış kabul edilerek iki mağdurdan birinin uzlaşmayı kabul etmesi ve uzlaşması, diğerinin ise uzlaşmayı kabul etmemesi veya uzlaşmayı kabul edip uzlaşamaması halinde suçun TCK’nın 89/4. maddesinden 89/1. maddesine dönüşmeyeceği...” yönünde uygulamayı benimsemişti. (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 09/01/2019 tarih 2017/5047 Esas ve 2019/270 sayılı, 24/04/2019 tarih 2017/9155 Esas ve 2019/5555 sayılı, 24/09/2019 tarih 2018/810 Esas ve 2019/9289 sayılı kararları)
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019 ve 2020 yılına ilişkin çok sayıda başka kararlarında özetle “... taksirle yaralama suçunun mağdurlarından birinin veya birkaçının uzlaşmayı kabul etmemesi, bir kısım mağdurların ise uzlaşmayı kabul etmesi durumunda, uzlaşmak isteyen mağdurlar açısından CMK’nın 253/254. maddelerindeki uzlaştırma prosedürünün işletilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi, uzlaşmanın sağlanması halinde suç vasfının değişebileceği, iki mağduru olan bir olayda mağdurlardan biri ile sanık arasında uzlaşma sağlanması diğer mağdur ile sanık arasında uzlaşma sağlanamaması durumunda, suç vasfının TCK’nın 89/1. maddesine dönüştüğü halde TCK’nın 89/4. maddesi gereğince mahkumiyet kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, yine CMK’nun 253/7. maddesindeki mağdurlardan hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerektiği şartının “ bir suç “ olan durumlarda aranacağını, “ birden fazla suç “ varsa mağdurların tamamının uzlaşmayı kabul etmesi şartının aranmayacağını, birden fazla suçun bulunduğu taksirle yaralama suçu mağdurlarına ayrı ayrı uzlaştırma prosederünün uygulanarak suç vasfının buna göre belirlenmesi gerektiği ...” vurgulanarak TCK’nın 89/4. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16/12/2019 tarih 2019/10571 Esas ve 2019/11810 sayılı, 06/01/2020 tarih 2019/4622 Esas ve 2020/97 sayılı, 17/02/2020 tarih 2019/4882 Esas ve 2020/1581 sayılı, 19/02/2020 tarih 2020/4853 Esas ve 2020/1713 sayılı, 10.03.2020 tarih 2020/164 Esas 2020/2640 sayılı, 11.03.2020 tarih 2019/5588 Esas ile 2020/2684 sayılı kararları)
TCK’nın 89/4. maddesindeki “mağdurların hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi” hali maddi olayda “bir suç” olması durumunda geçerlidir. Eğer maddi olayda “birden fazla suç” var ise, bu durumda her bir mağdur için ayrı ayrı uzlaştırma prosedürü yürütülüp sonuçlandırılacak ve uzlaşan mağdurlar soruşturma/kovuşturma sürecinden çıkacaklar, uzlaşmayan/uzlaşamayan mağdurlar açısından soruşturma/kovuşturma süreci devam edecek ve kalan mağdur sayısına göre suç vasfı (TCK’nın 89/4 veya TCK’nın 89/1) belirlenecektir.
Hangi hallerde tek suç, hangi hallerde birden fazla suç olduğunu belirlemede öğretideki görüşlere de bakmak gerekir. Özetle; “... TCK’nın 89/4. maddesinde aslında şüpheli tarafından mağdurlara karşı gerçekleştirilen tek fiil ile birden fazla suçun işlendiği, aslında TCK’nın 43/2 anlamında aynı neviden fikri içtima söz konusu olduğu, ancak kanun koyucunun TCK’nun 89/4. maddesinde bu durumu özel olarak düzenleyerek, aynı neviden fikri içtima hükmüne gitmeden failin tek ceza ile cezalandırılmasını istediğini, sonuç olarak birden fazla suçun söz konusu olduğu ancak kanunun tek ceza öngördüğü taksirli fiil ile birden fazla kişinin yaralanması halinde her bir mağdur ile ayrı ayrı uzlaştırma yoluna gidilmesi gerektiği (Doç. Dr. Erdal YERDELEN, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma Eğitim Kitabı s. 43/44), CMK’nın 253/7. maddesi uygulamasında öncelikle tek bir suçun olması gerektiği, birden fazla mağdur veya suçtan zarar gören olduğu durumlarda uzlaştırmanın gerçekleşebilmesi için tüm mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerektiği koşulunun bir suç bakımından uygulanacağını, dolayısıyla öncelikle suç tekliğinin ne olduğunun açıklanması gerektiği, tek bir hareket olsa bile ihlal edilen norm sayısı kadar suç olduğunu, birden fazla kişinin paylı veya elbirliği ile mülkiyetinde bulunan bir eşyanın çalınması durumunda, tek bir suç olduğunu ancak birden fazla mağdur olmasına rağmen TCK’nın 141. maddesindeki normun bir kez ihlal edildiğini, (Doç. Dr. Olgun DEĞİRMENCİ, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma s. 188-190) ... ''
TCK’nın 89/4. maddesi, CMK’nın 253/7. maddesi, Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/3-4. maddesi içerikleri, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin kararları ve öğretideki görüşler birlikte değerlendirildiğinde;
Sonuç olarak, CMK’nın 253. maddesinin 7. fıkrasındaki mağdurların “hepsinin birden uzlaşmayı kabul etmesi gerekir” hükmünün ancak bir (tek) suç ile birden fazla kişinin mağduriyetine neden olunması halinde uygulanabileceği, örneğin iki kişinin ortak malik olduğu bir eşyanın açıktan çalınması (TCK 141/1) veya bu eşyaya zarar verilmesi (TCK 151/1) durumunda tek bir suç ile birden fazla kişi mağdur edilmiş veya zarara uğratılmıştır. Bu duruma özgü olarak ortak maliklerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmeleri veya uzlaşmış olmaları halinde ancak uzlaşma nedeniyle soruşturma veya kovuşturma sonuçlandırılabilecektir. Ortak maliklerden birinin uzlaşmayı kabul etmemesi ve birinin uzlaşamaması halinde diğeri uzlaşsa bile TCK 141/1 ve 151/1’den şüpheli hakkında kamu davası açılacak veya kovuşturmaya devam edilecektir çünkü ortada bir (tek) suç vardır ve mağdurların hepsi birlikte uzlaşmayı kabul etmemiş veya uzlaşamamışlardır. Oysa TCK'nın 89/4. maddesinde ortada bir (tek) suç olmayıp birden fazla taksirle yaralama suçu vardır. Kanun koyucu bu durumda aynı neviden fikri içtima olmasına rağmen, TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanması yerine suçun bir mağdurun yaralanmasını düzenleyen 89/1. maddeye göre daha özel (ağır) bir cezalandırma örgörmüştür. Yine aynı söz, mektup veya mesajla kooperatif yöneticilerine hakaret edilmesi halinde birden fazla yöneticinin şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, TCK’nın 125/1-4, 43/2. maddelerine uyan suç uzlaştırmaya tabidir. Burada aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenilmesi yani aynı neviden fikri içtima hali söz konusudur. Hakaret suçu mağduru üç yönetici varsa ve mağdurların üçüne de uzlaşma teklifi yapılmış ve mağdurların ikisi uzlaşmayı kabul edip uzlaşmaları halinde mağdur sayısı bire düşecek ve soruşturma ve kovuşturma aşamasında TCK’nın 43/2. maddesi yollamasıyla TCK’nın 43/1. maddesi arttırım maddesi olarak uygulanmayarak şüpheli hakkında, tek mağdur kaldığı için sadece TCK’nın 125/1-4. maddesi uygulanacaktır. TCK’nın 89/4. maddesi kapsamındaki yaralanmalarda üç mağdurdan ikisi uzlaşmayı kabul edip uzlaşmaları halinde, uzlaşan mağdurlar soruşturma/kovuşturma süreçlerine sayısal olarak dahil edilmeyip sistemden çıkacaklardır, geriye kalan tek mağdura ilişkin olarak artık TCK’nın 89/4. maddesi uygulamayacağından şüpheli hakkında TCK’nın 89/1. maddesi uygulanacaktır. Çünkü TCK’nın 89/4. maddesinde bir (tek) suç olmayıp aslında birden fazla suç vardır. Her bir taksirle yaralama suçunun mağduru ile şüpheli arasındaki uzlaşma prosedürü birbirinden bağımsız olarak uygulanıp sonuçlandırılacak ve uzlaşan mağdurlar, mağdur sayısından düşülerek kanuni gereği yerine getirilecektir. Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7. maddesinin 4. fıkrasında “Birden fazla suç olmasına rağmen kanunda tek ceza öngörülen hallerde her suç için ayrı ayrı uzlaştırma uygulanır” hükmü ile tam olarak TCK’nın 89/4. maddesindeki birden fazla mağdurlardan her biri için ayrı ayrı uzlaştırma uygulanacağına işaret edilerek uygulamadaki tereddütler giderilmek istenmiştir.
CMK’nın 253/7. maddesinin ancak bir (tek) suç ve birden fazla mağdur olması halinde uygulanacağı, CMK’nın 253/7. maddesinin tek bir eylem ile birden fazla suç olması halinde uygulanamayacağı, TCK’nun 89/4. maddesinde birden fazla suç olduğu için CMK’nın 253/7. maddesinin uygulanmayacağı sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki, uzlaştırmanın, onarıcı adalet anlayışını yansıtan, mağdurların maddi ve manevi zararlarını giderip şüpheli ile uzlaşarak, hem mağdur hem de şüpheliler açısından sosyal barışı içeren bir yönünün olması, mağdurların adalet sisteminden kısa sürede etkin bir şekilde beklentilerinin karşılanmasını da içeren bir kurum olduğu düşünüldüğünde, şüpheli veya sanıkla özgür iradesi ile uzlaşan mağdurların bu iradelerine saygı gösterilerek, onları, şüpheli ile uzlaştıkları bir taksirle yaralama suçunda iradelerine aykırı bir şekilde yargılama süreci içinde tutmaya çalışmak uzlaştırma kurumunun ruhuna ve kanun koyucunun amacına aykırıdır.
Temyiz incelemesine konu somut olayda; Sanık ...'in sevk ve idaresindeki aracı kusurlu bir şekilde kullanarak, katılan sürücü Ahmet ile mağdur ...'nın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede yaralanmasına neden olduğu, katılan ... ile Mağdur ...'nın yaralanmalarından dolayı şikayetçi oldukları, şüphelinin uzlaşmak istediği, katılan ...'in de uzlaşmak istediği, mağdur ...’ya uzlaşma teklif edildiği ancak ...’nın 3 gün içinde bu teklife olumlu cevap vermemesi nedeniyle uzlaşmayı reddettiğinin kabulü ile taksirle yaralama suçunun iki mağdurunun da uzlaşmayı kabul etmemeleri nedeniyle şüpheli ile katılan ... arasındaki uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan şüpheli hakkında, mağdurlar ... ve ...’nın taksirle yaralanmalarına neden olduğu iddiasıyla TCK'nın 89/4. maddesi geregince cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, ilk derece mahkemesince TCK'nın 89/4. maddesi gereğince verilen mahkumiyet hükmünün, uzlaşmak isteyen katılan ... ile uzlaşmak isteyen sanık arasında CMK'nın 253/254. madelerinde öngörülen uzlaştırma işlemleri yapılarak tamamlanarak sanık ile katılan ...'in arasında uzlaşma sağlanması halinde suç vasfının TCK'nın 89/1. maddesine dönüşeceği dolayısıyla ilk derece mahkemesinin mahkumiyet kararının, açıklanan uzlaştırma işlemleri yerine getirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumu tekrar değerlendirilmek üzere bozulmasına karar verilmesi gerekirken Dairenin ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 24/11/2020