16. Ceza Dairesi 2019/8884 E. , 2020/6878 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.02.2018 tarih ve 2017/4 Esas 2018/102 Karar sayılı kararı
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırma veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Silahlı terör örgütüne üye olma
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; temyiz edenin sıfatı bakımından 477 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ... kurumuna yapılacak tüm atıfların Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapılacağı göz önünde bulundurularak, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Bir kısım sanık ve sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde silahların eşitliği ile çelişmeli yargılama ilkeleri doğrultusunda savunmaya yeterli imkan sağlanıp bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I)Katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı (Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine İzafeten ...) ve ... vekillerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen suçların niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan Milli Savunma Bakanlığının tüm suçlardan; T.C. Cumhurbaşkanlığının silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden, anılan suçların niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmedikleri ve bu nedenle davaya katılma hakları bulunmadığından davaya katılmalarına ilişkin verilen karar hukuki değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisini vermemesi karşısında katılanlar T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili ile ... vekilinin temyiz taleplerinin CMK'nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
II)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...hakkında kurulan beraat ile ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriği; oluş ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede;
Sanıklar ... ile ... hakkında yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıkların üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği,sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, suçlarının sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’a yüklenen suçları işledikleri konusunda her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığı, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı (...) vekili ile sanıklar ... ve ... ile müdafiilerinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle, beraate ve mahkumiyete ilişkin hükümlerin ONANMASINA,
III)Sanık ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı (...) vekili ile sanıklar müdafiilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
TCK'nın 309/1 maddesi uyarınca Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan temel ceza tayin edildikten sonra TCK'nın 61/4-5 maddesi gereğince öncelikle 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca artırım yapılıp ardından TCK’nın 39/1. maddesi uyarınca indirim yapılması gerekirken TCK’nın 61. maddesindeki sıralama gözetilmeden yazılı şekilde hatalı uygulama ile sanıklar hakkında fazla ceza tayin edilmesi,
Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı (...) vekili ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun İlk Derece Mahkemesinin cezanın tayinindeki takdiri nazara alınarak CMK’nın 303/1-g maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan kurulan hükmün F ve E bendlerinin ikinci, üçüncü ve dördüncü paragrafları bütünüyle hükümden çıkartılarak yerlerine hükmün F ve E bendlerinin birinci paragrafı olarak “Sanığa verilen cezanın, müsnet suçun 3713 sayılı Kanunun 3. maddesinde sayılan mutlak terör suçu olması nedeniyle aynı Kanunun 5/1 maddesi uyarınca ½ oranında artırılarak AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” ibaresinin, hükmün F ve E bendlerinin üçüncü paragrafı olarak “Sanığın suçun işlenmesi sırasında diğer sanıklara yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırdığı anlaşılmakla TCK'nın 39/2-c maddesi yollamasıyla TCK'nın 39/1 maddesi uyarınca yardımın niteliği de dikkate alınarak takdiren 15 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” ibaresinin ve F ve E bendlerinin dördüncü paragrafı olarak 'Cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak sanığın cezası TCK'nun 62/1 maddesi uyarınca 1/6 oranında indirilerek 12 YIL 6 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA' yazılması ile Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan hükmolunan 18 Yıl 9 Ay hapis cezasının 12 Yıl 6 Ay hapis cezasına indirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
IV)Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Ayrıntıları Dairemizin 14.07.2017 tarih 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere; 15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askerî personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250 'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Darbe teşebbüsünün icrası kapsamında;
15 Temmuz gecesi, Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığında bulunan Kara Harp Okulu kursiyer öğrencilerinin bu darbe girişiminde görevlendirilmek üzere önce karayolu ile Isparta Süleyman Demirel Havaalanına, oradan da uçaklarla Ankara'ya sevklerinin sağlanması için verilen talimat doğrultusunda, sanıkların bulunduğu Isparta Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkezi Komutanlığında nakil hazırlıkları yapıldığı, ancak sevk işleminin gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
5237 sayılı TCK'nın 309/1. maddesinde tanımlanan anayasal düzene karşı suçta, tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Görüldüğü üzere, cebir ve şiddet bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve şiddet kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kanunun aradığı cebrilikten maksadın fiziki/maddi cebir olduğu açıktır.
1-)Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
Sanık ...'nun P.Albay rütbesi ile Komando Eğitim Alay Komutanı olarak, ...'in Yarbay rütbesi ile Tabur Komutanı olarak, ...'in Yarbay rütbesi ile Tabur Komutanı olarak, ...'ın Yarbay rütbesi ile Tabur Komutanı, ...'ın P.Albay rütbesi ile Erkan Başkanı olarak görev yaptıkları, sanık ...'nun çağrı üzerine 23:13'de Faaliyet İzleme Merkezine giriş yaptığı, bir süre sonra merkeze İl Jandarma Komutanı ...'in geldiği, bu girişimin FETÖ/PDY tarafından yapılan bir darbe girişimi olduğundan bahisle 'komutanım bu paralel yapının işi, mesajda yazan hiçbir talimatı yapmayacağım, bana bunu kimse yaptıramaz, uygulayacaksanız gerekirse sizinle çatışırım' dediği, sanık ... Nazif Şahinoğlu'nun ise 'devlet millet için gerekirse çatışırız, bu kansızlara mı hizmet edeceğiz' şeklinde ...'i destekleyici beyanda bulunduğu, o sırada orada bulunan diğer sanıklarınsa tepki vermedikleri, yine sanık ...'nun Isparta Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat merkezi komutanı olan Tuğgeneral ...'ın Eğirdir'e harbiyelileri almak üzere gidecek araçların hazırlıklarının yürütülmesi için emir vermesi üzerine 'gece intikali uygun değil, bu konuda emir de var' şeklinde itiraz etmek suretiyle, darbe teşebbüsünün bir kısım FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiğini öğrendiğinin anlaşıldığı halde, bu fiile katıldığı anlaşılan birlik komutanı Tuğgeneral ...'ın açıkça suç teşkil eden emirlerini yerine getirmek suretiyle suçun icrai hareketlerinin gerçekleştirilmesini kolaylaştırarak fiilin işlenmesine katkı sağladığı, diğer sanıklar ..., ... ve ...'in Eğirdir'e gidecek araçların hazırlıkları ile ilgilendikleri, sanıklar ... ve ...'in kurs gören harbiyelilerin alınarak havaalanına taşınacağını söyledikleri, sanık ...'ın Harbiyelilerin Eğirdir'den Ankara'ya nakli hususunda konvoy gönderilmesi için aldığı emirleri tereddütsüz olarak yerine getirdiği; böylelikle bu sanıkların da işlenen suçu öğrenmiş olmalarına rağmen kanuna aykırı olarak verilen emirleri icra ederek suça katıldıkları anlaşılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, sanıkların fiillerinin nitelendirilmesine gelince,
Anayasayı İhlal suçunda hal ve koşullara göre neticeyi önleme yönünden hukuki yükümlülüğü bulunan sanıkların, Anayasal düzene yönelik tehlike ve tehditler ortaya çıktığında, farklı saiklerle çekimser kalınmasının görevle bağdaşmadığı, tehdidi ortadan kaldırmak için zamanında ve isabetli karar vermek, uygulamada oluşabilecek riskleri üstlenmek zorunluluğu karşısında, sanıkların eylemlerinin kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmaması, neticenin/somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde faillerle birlikte fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmasını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımaması, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmesi nedeniyle ika edildiğinin kanıtlanamaması nedeniyle, müsnet suç yönünden TCK'nın 37. maddesi kapsamında fail olarak sorumlu tutulamayacakları ancak, suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan hareketlerin, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olup, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturduğu ve örgüte mensubiyeti olan sanıkların örgüte olan bağlılıkları da dikkate alınarak cezanın belirlenmesi, diğer sanıkların ise konumu, üstlendikleri vazife nazara alınarak ceza tayin edilmesi gerektiği, gözetilmeden atılı eylemi doğrudan fail olarak gerçekleştirdiklerinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-)Sanıklar ... ve ... yönünden;
a-)UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanıklar hakkında bilgi ve beyan olup olmadığının araştırılması,
b-)Sanıklar hakkında FETÖ/PDY'nin mahrem imamlar soruşturması çerçevesinde sabit/ankesörlü hatlardan ardışık şekilde arandıkları yönündeki tespitlerin araştırılarak getirtilmesi,
c-)... yönünden, temyiz aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan başka dosya şüphelileri Ali Osman Uzun ve Halit Ayten'in; ... yönünden, istinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan başka dosya şüphelisi İhan İnce'nin aşama beyanlarının aslı veya onaylı suretleri getirtilerek, gerektiğinde mahkemede tanık olarak dinlenilmeleri ile,
Yukarıda belirtilen belgelerin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunup diyeceklerinin sorulması ile tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucunda oluşa uygun ve hukuki olmayan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı (...) vekili, sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedeni, tutuklulukta geçirilen süre ve mevcut delil durumu dikkate alınarak tutuklu olan sanık ve sanıklar müdafilerinin tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Isparta 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.