10. Ceza Dairesi 2021/7460 E. , 2021/12362 K.
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı ile ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 23/03/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 20/06/2013 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 06/02/2014 tarihli, 2013/26392 soruşturma, 2014/1893 esas ve 2014/1057 sayılı iddianamesi ile ... 4. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2- ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı ile; tensiple birlikte savunma alınmadan sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 04/04/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve infaza gönderildiği,
3- ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/12/2015 tarihli ve 2015/18997 DS sayılı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 13/12/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle infaz dosyasının kapatılarak bildirimde bulunulduğu,
4- ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/06/2016 tarihli ve 2016/385 esas, 2016/545 sayılı kararı ile; sanık savunması alınmadan müdürlükçe tek tebligat yapıldığı, ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın durmasına ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına devam edilmesine karar verildiği, kararın 06/09/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştirildiği ve infaza gönderildiği,
5- ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 01/11/2016 tarihli ve 2016/8688 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, MERNİS adresinde 17/11/2018 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği müdürlüğe başvurmaması nedeniyle 14/12/2016 tarihli uyarı yazısının yine doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 05/01/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 08/02/2017 tarihinde ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
6- ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararı ile; sanık savunması alınmadan sanığın TCK’nın 191/1.maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 12/09/2017 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihtara rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, yapılan yargılama sonunda, sanığın üzerine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi koşulu gerçekleşmediğinden bahisle kamu davasının durmasına dair ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/06/2016 tarihli ve 2016/385 esas, 2016/545 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihtara rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
5271 sayılı Kanun'un 193/2. maddesinde yer alan, '(Ek fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./28.mad) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.' şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 195/1. maddesinde yer alan, 'Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.' şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, atıla suça ilişkin sanığın savunması alınmadan tedavi ve denetimli serbestlik kararı vermenin mümkün olmadığı gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
1- 5271 sayılı Kanun'un 193/2. maddesinde yer alan, '(Ek fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./28.mad) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.' şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 195/1. maddesinde yer alan, 'Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.' şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, atıla suça ilişkin sanığın savunması alınmadan sanığın mahkumiyetine karar vermenin mümkün olmadığı gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, ../...
Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında; somut olayda ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan 01/11/2016 tarihli çağrı kağıdı ile 14/12/2016 tarihli uyarı yazılarının sanığın bilinen son adresi olan '...' adresi yerine doğrudan mernis adresi olan '... adresine“MERNİS adresi” ibaresi ile anılan Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca usulsüz olarak tebliğ edildiği, sanığın müracaat etmemesi üzerine de ısrar şartının oluştuğu kabul edilerek kayıtların kapatılarak Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması üzerine kamu davası açıldığı, söz konusu denetim sırasında yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve ısrar koşulunun oluşmadığı, bu nedenle de kovuşturma şartı bulunmadığı anlaşılmakla, kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilerek ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı ile ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, 20/06/2013 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı ile verilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair kararın kesinleşmesini takiben, denetimli serbestlik müdürlüğünce yükümlülüklerine uymaması nedeniyle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, yapılan yargılama sonunda, ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/06/2016 tarihli ve 2016/385 esas, 2016/545 sayılı kararı ile sanığın yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle kamu davasının durmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesinden sonra, infazı aşamasında denetimli serbestlik müdürlüğünce uyarılmasına rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiği gerekçesiyle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulduğu, ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
5271 sayılı Kanunun 193/2. maddesinde yer alan, '(Ek fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./28.mad) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.' şeklindeki düzenleme ile anılan Kanunun 195/1. maddesinde yer alan, 'Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.' şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, atılı suça ilişkin sanığın savunması alınmadan tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilemeyeceği gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
2- ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
1-) 5271 sayılı Kanunun 193/2. maddesinde yer alan, '(Ek fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./28.mad) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.' şeklindeki düzenleme ile anılan Kanunun 195/1. maddesinde yer alan, 'Suç, yalnız veya birlikte adlî para
cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.' şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, atılı suça ilişkin sanığın savunması alınmadan sanığın mahkûmiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,
2-) 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanunun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanunun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında; somut olayda ... Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan 01/11/2016 tarihli çağrı kağıdı ile 14/12/2016 tarihli uyarı yazılarının sanığın bilinen son adresi olan '...' adresi yerine doğrudan MERNİS adresi olan '... adresine “MERNİS adresi” ibaresi ile anılan Kanunun 21/2. maddesi uyarınca usulsüz olarak tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvurmaması üzerine de ısrar şartının oluştuğu kabul edilerek kayıtların kapatılarak Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması üzerine yargılamaya devam olunduğu, denetim sırasında yapılan tebligatların usulsüz olduğu, bu nedenle ısrar koşulunun oluşmadığı anlaşıldığından; kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; ... (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli ve 2014/237 esas, 2014/274 sayılı kararı ile ... 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/385 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 24/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.