Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/5077 E. , 2021/5805 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/5077
Karar No : 2021/5805
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeler Koruma Şube Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan ve 01/10/1995 tarihinde Yunan Büyükelçiliği önünde nokta nöbetçisi olarak görevli iken karşıdan karşıya geçerken meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanıp malulen emekliye ayrılan davacı tarafından, 390.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 400.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tazmini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/10/2020 tarih ve E:2016/14661, K.2020/3643 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle …İdare Mahkemesince; kamu ajanının kendi kişisel kusurundan doğmamış olması şartıyla, yürüttüğü kamu hizmetinin doğrudan sonucu olan, nedensellik bağı kurulabilen özel ve olağandışı zararının idare tarafından hizmetten yararlanan topluma pay etme esasına dayalı olan kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporu ile ortaya konulan 205.357,63 TL maddi tazminatın her ay hakediş tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; manevi tazminat talebi yönünden, davacının söz konusu olay sebebiyle malul olduğu, erken yaşta mesleğinden ayrılmak zorunda kaldığı gözetildiğinde 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : I- Davalı idare tarafından, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada vazife malullüğü aylığının adi maluliyet aylığını aşan kısmının indirilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin hesaplama yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, anılan bilirkişi raporu esas alınarak verilen İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
II- Davacı tarafından, İdare Mahkemesince tarafına ödenmesine karar verilen manevi tazminatın yetersiz olduğu, maddi ve manevi tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, kabul edilen kısım için belirlenen nispi karar harcının öncelikle kendilerine tamamlattırılmasının ve reddedilen kısım için davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca karşılıklı olarak birbirlerinin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının onanması; davacının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen reddine ilişkin kısmı ile faizin başlangıcı yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
... İl Emniyet Müdürlüğü Hassas Bölgeler Koruma Şube Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacı, 01/10/1995 tarihinde Yunan Büyükelçiliği önünde nokta nöbetçisi olarak görevli olduğu sırada karşıdan karşıya geçerken meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanmıştır.
Davacının sağlık durumu hakkında Çorum Devlet Hastanesi'nce düzenlenen …tarih ve …sayılı sağlık kurulu raporunun, Emekli Sandığı Sağlık Kurulu tarafından incelenmesi sonucu düzenlenen 26/09/2005 tarihli raporda davacının maluliyetinin geçici olduğu, maluliyet derecesinin (6) olduğu ve idari polislik yapabileceği belirtilmiştir.
Bunun üzerine, idari polislik yapma veya malulen emekli olma konusunda davacıdan tercihte bulunması istenilmiş, davacı tarafından idari polislik tercih edilmiş, söz konusu tercih doğrultusunda 07/12/2005 tarihli 'olur' ile davacı idari polis olarak görevlendirilmiş, 08/07/2010 tarihinde vazife malulü olarak emekliye ayrılma talebinde bulunması üzerine, davacı 23/07/2010 tarihinde vazife malulü olarak emekliye sevk edilmiştir.
Malulen emekli olması nedeniyle meydana gelen zararlarına karşılık 390.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle davacı tarafından yapılan başvuruya herhangi bir cevap verilmemesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere 'adi malullük aylığı'; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle 'vazife malullüğü aylığı' bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, 'Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.' hükmü düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi, 4. fıkrasında, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A. İdare Mahkemesi kararının, maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısımlarının incelenmesi :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne ilişkin kısımları, usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B. İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminat istemi yönünden davanın kısmen reddine ilişkin kısmının incelenmesi :
Danıştay Onuncu Dairesinin 12/10/2020 tarih ve E:2016/14661, K:2020/3643 sayılı bozma kararında, davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, davacının meydana gelen olay nedeniyle yasal emeklilik yaşından önce, erken emekliye ayrılmış olmasından, bir başka deyişle normal olarak emekliye ayrılacağı tarihe kadar (aktif dönem) alacağı görev aylıklarının toplamı ile davacıya bağlanan vazife malüllüğü aylıklarının toplamı arasındaki farktan kaynaklandığı belirtilmiş ve İdare Mahkemesince belirtilen zarar kaleminin bilirkişi marifetiyle hesaplanarak tazmine karar verilmesi gerektiği karara bağlanmıştır.
Yukarıda belirtilen bozma kararı uyarınca davacının vazife malullüğü aylığı almaya başladığı tarihten dava konusu olay meydana gelmeseydi yaş haddinden emekliye ayrılacağı tarihe kadar (görevdeki emsaline göre) alacağı aylık net maaşı ile aynı süre içinde aldığı ve alacağı vazife malullüğü aylığı arasındaki farkın zarar olarak hesaplanarak davacıya ödenmesi gerekmektedir.
5434 sayılı Kanun'un 40. maddesi uyarınca, davacı polis memurunun öğrenim durumu itibarıyla görevde yükselme olanağı yok ise 55 yaş; var ise yükselebileceği rütbeye ilişkin anılan maddede düzenlenen emeklilik yaşı dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; doğum tarihi 26/06/1972 olan davacı polis memurunun uğramış olduğu zarar hesabında öğrenim durumu itibariyle görevde yükselme olanağının bulunmadığı varsayımına göre, vazife malullüğü aylığı almaya başladığı 15/08/2010 tarihi ile normal olarak emekliye ayrılacağı 26/06/2027 tarihinin esas alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
Oysa, temyiz incelemesine konu İdare Mahkemesi kararında, hükme esas alınan 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda zararın tespitine yönelik olarak yapılan hesaplamanın, davacının vazife malullüğü aylığı almaya başladığı 15/08/2010 tarihinden bilirkişi olarak atandığı 01/04/2021 tarihine kadar yapıldığı görülmektedir.
Buna göre, İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın maddi tazminat talebinin reddedilen kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
C. İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen reddine ilişkin kısmının incelenmesi :
Manevi zarar; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır. Tam yargı davalarının ve manevi tazminatın belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın, zararın ve varsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı olacak şekilde belirlenmesi, bununla birlikte olayın meydana geliş şekli, idari faaliyetin niteliği ve idarenin sorumluluk sebebi gözetilerek hakkaniyetli bir tutarı aşmaması gerekmektedir.
Dava konusu olayda, olayın gerçekleşme şekli, zararın niteliği ve kalıcılığı dikkate alındığında, Mahkemece takdir edilen 1.000,00 TL tutarında manevi tazminat miktarının, uğranılan zarara göre orantısız ve düşük kaldığı, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak ve taleple bağlı kalınarak belirlenecek manevi tazminatın davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
D. İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminat isteminin kabul edilen 205.357,63 TL'lik kısmına aylık hakediş tarihlerinden itibaren yasal faiz ödenmesine ilişkin kısmı ile manevi tazminat isteminin kabul edilen 1.000,00 TL'lik kısmına dava tarihinden itibaren yasal faiz ödenmesine ilişkin kısmının incelenmesi :
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatı ödediği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun, uyuşmazlığa ilişkin ön karar başvurusunda bulunulduğu tarihteki haliyle 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır.
Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Bu itibarla, temyiz incelemesine konu Mahkeme kararında, kabul edilen maddi ve manevi tazminata işletilecek olan yasal faizin başlangıç tarihinin, Danıştay'ın yerleşik ihtiyaçlarına göre idareye başvuru tarihi olan 30/11/2010 tarihi olması gerekirken, kabul edilen maddi tazminat için aylık hakediş tarihlerinden itibaren, kabul edilen manevi tazminat için ise dava tarihinden itibaren yasal faizin işletilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; Mahkemece, bozma kararımız üzerine yeniden bir karar verileceğinden, davacının yargılama giderlerine (vekalet ücreti dahil) yönelik temyiz istemleri hakkında bu aşamada inceleme yapılmamıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
3. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen reddine ilişkin kısmı ile kabul edilen maddi ve manevi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıcı yönünden BOZULMASINA,
4. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.