11. Hukuk Dairesi 2015/4695 E. , 2016/2079 K.
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/11/2014 tarih ve 2014/922-2014/341 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 23/02/2016 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, müvekkillerinden ...'nın %5, ... ve ...'nın %10'ar pay sahibi olduğunu, müvekkilinin eşi ve babaları... %15 pay sahibi olup, 1982 yılından beri yönetim kurulunda görev aldığını, müvekkili ...'nın ise 2003 yılından beri yönetim kurulunda görev aldığını, şirketin %40 hissesinin... ailesine, %60 hissesinin ilesine ait olduğunu, 05.03.2012 tarihli genel kurul toplantısında müvekkillerin talebi üzerine bilanço görüşmelerinin ertelenmesine karar verildiğini, 4 nolu kararla haklı sebep olmaksızın bbailesinin yönetimden uzaklaştırıldığını, yönetim kurulu 5 kişiden bbbl ailesi fertlerinden oluşmaktayken 3'e düşürüldüğünü, bilanço görüşmeleri ertelenmesine rağmen ibra edilmeyen ve önceki yönetimde görev alan kişilerin yönetim kuruluna seçildiğini, anılan kararın kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, 5 nolu karar ile yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 334 ve 335. maddelerine göre izin verilmesinin de bilanço görüşmeleri ertelendiği için kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, denetçi olarak ailesine yakınlığı ile bilinen ...seçilmesinin yiniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, 16.04.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında ise 3 nolu karar ile bilanço ve kar zarar hesaplarının kabulüne karar verildiğini oysa bilançonun şirket menfaatlerine ve kanuna aykırı düzenlendiğini, 4 nolu kararla yönetim kurulu üyeleri İlhan
... ibra edilmelerinin kanuna aykırı olduğunu, anılan kişilerin müvekkillerin olumsuz oyuna rağmen kendi olumlu oyları ile ibra edildiğini, TTK'nın 348. maddesi uyarınca özel denetçi taleplerinin reddinin de kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, 05.03.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4,5 ve 6 nolu, 16.04.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3 ve 4 nolu kararların kanuna ve iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada davacı ... vekili, aynı sebeplerle aynı kararların iptalini istemiştir.
Davalı vekili, davacı ... ve ...'nın yönetim kurullarınının çalışma prensiplerine gerekli özeni göstermediklerini, yönetim kurulunun 3 kişiden oluşmasının yasaya aykırı bir yönü bulunmadığını, TTK'nın 377. maddesi uyarınca bilanço görüşmelerinin ertelenmesi halinde bilanço ile ilgisi olmayan hususların görüşülebileceğini, yeni yönetici ve denetçi seçiminin bilanço görüşmeleri ile ilgili olmadığını, yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 334 ve 335 maddeleri uyarınca izin verilmesinin iyi niyet kurallarına uygun bulunduğunu, 16.04.2012 tarihli genel kurulda bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanması ile yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin iyi niyet kurallarına uygun bulunduğunu, TTK'nın 348.maddesi gereğince özel denetçi tayini isteminin reddi halinde bu kararın iptali yoluna gidilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, TTK'nın 381. maddesi gereğince genel kurul toplantısında alınan kararların iptali yönünde dava açılabilmesi için alınan kararlara karşı oy kullanılması ve karardan sonra muhalefetin tutanağa geçirilmesi gerektiği, 16.04.2012 tarihli 2. toplantı tutanağında davacıların muhalefet şerhi bulunmadığı, davacılar TTK'nın 377 madddesine göre bu genel kurulun 05.03.2012 tarihli genel kurulun devamı niteliğinde olduğunu ayrıca muhalefet şerhine gerek olmadığını belirtmişlerse de 16.04.2012 tarihli toplantıda alınan 3 ve 4 nolu kararların ayrı içerik ve nitelikte oldukları dikkate alındığında bu kararlara karşı ayrıca muhalefet şerhi konulması gerektiği, anılan kararların yasa, anasözleşme ve objektif iyi niyet kuralları açısından iptalini gerektirir bir durum da bulunmadığı, 05.03.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu karar ile şirket yönetim kurulu üye sayısı 3'e düşürülerek ... ailesinden 3 kişinin yönetim kuruluna seçildiği, bu durum anasözleşmeye ve yasaya uygun bulunmakla birlikte objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, başlangıçtan itibaren şirket yönetim kurulu lesinden 3 kişi, A... ailesinden 2 kişi olmak üzere 5 kişi olarak devam ettiği halde 05.03.2012 tarihinde hiçbir gereksinim olmaksızın yönetim kurulu üye sayısının 5'ten 3'e indirilmesi mevcut üye dağılımına aykırılık oluşturduğundan dürüstlük kuralına uygun bulunmadığı, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin ibralarının görüşülmesi ertelenmesine rağmen yeniden yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri, eski yönetim kurulu üyelerinin seçiminin erteleme kapsamında olmasının sebebinin ibra edilmemiş olmaları değil, bilançonun ertelenmesi olduğu, TTK'nın 377. maddesi hükmüne dayanılarak azlığın toplantının ertelenmesini talep ettiği durumlarda eski yönetim kurulu üyelerinin seçimi de bilançonun görüşülmesi ile bağlantılı olduğundan bu konunun da erteleme kapsamına girmesi gerektiği, ibra almamış eski yöneticilerin yeniden seçilmesine ilişkin kararın da TTK'nın 377. maddesi ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 334. ve 335 maddelerine göre izin verilmesine ilişkin kararın azlığın bilanço ertelemesinin kapsamı dışında sayıldığı, denetçi olarak Mehmet Ali Aydın'ın atanmasına ilişkin kararın adı geçenin tarafsız olmadığı belirtilerek iptali istenilmiş ise de bu konudaki davacı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin yönetim kurulu üye sayısının üçe düşürülmesi ve ibra edilmeyen yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçimine ilişkin 4. nolu 05.03.2012 tarihli genel kurul kararının iptaline, diğer taleplerin reddine, 16.04.2012 tarihli genel kurula ilişkin istem yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre asıl ve birleşen davalar yönünden davacılar vekilinin aşağıdaki 2 nolu bendin kapsamı dışında kalan ve dava konusu 05.03.2012 tarihli genel kurulda alınan 6 nolu, 16.04.2012 tarihli genel kurulda alınan 3 nolu karara ve 4 nolu kararla özel denetçi tayini talebinin reddi kararına yönelik sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl ve birleşen davalar, anonim şirket genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Dava konusu genel kurullar 05.03.2012 ve 16.04.2012 tarihli olup somut uyuşmazlığa 6762 sayılı TTK hükümleri uygulanması gerekmektedir. Davacılar vekili dava konusu 05.03.2012 tarihli genel kurul toplantısında 5 nolu karar ile yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 334 ve 335. maddelerine göre izin verilmesi kararının iptalini talep etmiştir. Mahkemece yazılı gerekçe ile anılan kararla ilgili talebin reddine karar verilmiş ise de anılan karar, toplam paya göre 210.000.000 adet (%40) red, 315.000.000 adet (%60) olumlu oyla karara bağlanmıştır. Ancak, TTK'nın 334 ve 335. maddesi uyarınca yönetim kuruluna izin verilmesine ilişkin kararlarda yöneticiler kendileriyle ilgili bu kararda oy kullanamayacakları gibi anılan kararlar, ortak ile şirket arasındaki şahsi bir iş niteliğinde bulunduğundan somut olaya uygulanması gereken mülga TTK'nın 374/1. maddesinde sayılan yakınların da bu kararların alınmasında oy kullanmaları mümkün bulunmamaktadır. Dava konusu olayda da oy kullanan ortaklar ile yöneticiler arasında baba, anne ve çocuk derecesinde yakınlık ileri sürülmüştür. Ayrıca, genel kurul tutanağından yöneticilerin kendilerine izin verilmesine ilişkin kararda oy kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, yöneticiler ile oy kullanan diğer ortaklar arasındaki yakınlığın derecesi duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenip, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yöneticilere 6762 sayılı TTK'nın 334 ve 335. maddesi uyarınca yetki ve izin verilmesine ilişkin kararın, karar nisabı itibariyle geçerli olup olmadığı irdelenmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca davaya konu 16.04.2012 tarihli genel kurul toplantısının 4. maddesinde alınan karar ile şirket yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilmiştir. 6762 sayılıTTK'nın 374. maddesinde pay sahiplerinden hiçbirinin kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füruu ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya dair olan müzakerelerde rey hakkını kullanamayacağı, şirket işlerinin görülmesine her hangi bir suretle iştirak etmiş olanların idare meclisi azalarının ibrasına ait kararlarda rey hakkını haiz olmadıkları düzenlenmiştir. Bu hükmün emredici nitelikte olması nedeniyle bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olup, bu oylar ile alınan genel kurul kararları da geçersizlikle malul olacaktır. Somut uyuşmalıkta yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olarak yapılan oylamada yönetim kurulu üyelerinin hiçbirisinin oylamaya katılmaması, ibralarına ilişkin olarak yapılan oylamada oy kullanmamaları gerekirken yönetim kurulu üyelerinin ibrasının tek tek oylanarak, ibrası oylanan yönetim kurulu üyesi dışında kalan diğer yönetim kurulu üyelerinin oylarını kullanmaları sonucu her bir yönetim kurulu üyesinin ibrasına karar verildiği görülmüştür. Yapılan bu oylama yöntemi ile aslında şirket yönetiminden birlikte sorumlu olan yöneticilerin her birinin diğerinin ibrasına ilişkin karara katılmaları sonucu verdikleri oylar ile birbirlerinin ibrasına karar verdikleri, bu şekilde ibralarını sağladıkları anlaşılmakla oylamada izlenen bu yöntem ile anılan 374. maddede düzenlenen oy kullanma yasağına aykırı davranılmış olup, bu şekilde yöneticilerin ibrasına ilişkin olarak alınan kararlar karar nisabı bulunmadığından yoklukla maluldür. Bu itibarla, yok hükmünde olan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararlara karşı ortaklar muhalefet şerhi koymamış olsalar bile bu kararlara karşı dava açabilirler. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olarak alınan karar yok hükmünde olduğundan mahkemece bu durum nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir
3- Davalı vekilinin temyizlerinin incelenmesine gelince, yukarıda belirtildiği üzere genel kurulların tarihi itibariyle somut uyuşmazlığa 6762 sayılı TTK hükümleri uygulanması gerekmektedir. 05.03.2012 tarihli genel kurulda davacıların talebi üzerine bilanço görüşmelerinin ertelendiği ihtilaf konusu değildir. 05.03.2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu seçimi yapılmış ve ... yönetim kuruluna seçilmişlerdir. Mahkemece “6762 sayılı TTK'nın 377. maddesi hükmüne dayanılarak azlığın toplantının ertelenmesini talep ettiği durumlarda eski yönetim kurulu üyelerinin seçimi de bilançonun görüşülmesi ile bağlantılı olduğundan bu konunun da erteleme kapsamına girmesi gerektiği, ibra almamış eski yöneticilerin yeniden seçilmesine ilişkin kararın da TTK'nın 377. maddesi ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı” gerekçesiyle yönetim kurulu seçimine dair kararın iptaline karar verilmiş ise de Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre (Hukuk Dairesi 01.12.1992 tarih 5600/11038 E.K. sayılı ilamı, 13.10.2003 tarih 2588/9174 E.K. sayılı ilamı) TTK’nın 377. maddesi hükmü uyarınca sadece bilançonun ve bunun ayrılmaz cüzü niteliğinde bulunan gündem maddeleri ertelemeye tabidir. Yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile ilgili kararlar TTK’nın 377. maddesinde öngörülen bilanço görüşmeleri ile ilgili değildir.Bu itibarla, mahkemece yazılı gerekçe 05.03.2012 tarihli genel kurul toplantısında 4 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu seçimine dair kararın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Yine mahkemece 05.03.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu gündem maddesinde yönetim kurulunun 5 kişiden 3 kişiye indirilmesi kararının “anasözleşme ve yasaya uygun bulunmakla birlikte objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, başlangıçtan itibaren şirket yönetim kurulu... ailesinden 3 kişi, ,,ailesinden 2 kişi olmak üzere 5 kişi olarak devam ettiği halde 05.03.2012 tarihinde hiçbir gereksinim olmaksızın yönetim kurulu üye sayısının 5'ten 3'e indirilmesinin mevcut üye dağılımına aykırılık oluşturduğundan dürüstlük kuralına aykırı olduğu” gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ise de 6762 sayılı TTK’nın 312/1. maddesinde anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin sayısı hakkında en az 3 olmak üzere bir alt sınır öngörülmüşse de bir üst sınırdan söz edilmemiştir. Yönetim Kurulu üyesinin sayısını belirleme yetkisi genel kurula ait olup, davalı şirket anasözleşmesinde yönetim kurulunun en az 5 kişiden oluşacağı ya da şirketi oluşturan ortakların aile olarak yönetim kurulunda temsiline dair bir hüküm bulunmamaktadır. Şirket uygulaması da davacıların iddiası ve mahkemenin kabulünün aksine baştan itibaren Gürsel ailesinden 3 kişi, Akkaya ailesinden 2 kişi olacak şekilde değildir. Şirketin geçmiş uygulamalarında da yönetim kurulu zaman zaman 5 kişiden, zaman zaman 3 kişiden oluşmuştur. Bu itibarla mahkemece yönetim kurulu üye sayısının 5'ten 3'e düşürülmesine dair kararın yazılı gerekçe ile iptaline karar verilmesi de hatalı olmuş ve kararın açıklanan nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalar yönünden davacılar vekilinin dava konusu 05.03.2012 tarihli genel kurulda alınan 6 numaralı, 16.04.2012 tarihli genel kurulda alınan 3 numaralı karara ve 4 numaralı kararla özel denetçi tayini talebinin reddi kararına yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle asıl ve birleşen davalara yönelik kararın davacılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle asıl ve birleşen davalara yönelik kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL vekalet ücretinin taraflardan alınarak yekdiğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.