15. Ceza Dairesi 2019/6591 E. , 2021/3614 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçuna
teşebbüs, 5809 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜMLER : A-) Sanığın 02/06/2009 tarihli eylemlerine yönelik;
1-Özel belgede sahtecilik suçundan; TCK’nın 207/1, 62/1, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
2-Nitelikli dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 158/1-f-j-son, 62/1, 52/2-4, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
3-Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan; TCK’nın 245/2, 35/2, 62/1, 52/2, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
B-)Sanığın 03/07/2009 tarihli eylemlerine yönelik;
1-5809 sayılı Kanuna muhalefet suçundan; 5809 sayılı Kanunun 56/2. maddesi yollamasıyla 63/10. ve TCK'nın 62/1,52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet,
2- Nitelikli dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 158/1-d, 43/1, 62/1, 52/2-4, 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Sanığın 02/06/2009 tarihli eylemlerine yönelik, özel belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler ile 03/07/2009 tarihli eylemlerine yönelik, 5809 sayılı Kanuna muhalefet ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından, mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, 02.06.2009 tarihinde banka şubesine bizzat giderek, kendisini ... olarak tanıtıp, katılan ... adına düzenlenmiş üzerinde kendi fotoğrafının bulunduğu sahte nüfus cüzdanı ile sahte ikametgah ilmühaberi ibraz ederek kredi başvurusu yaptığı, sanığın katılan ... adına başvuru formlarını, kredi sözleşmesini, hayat sigorta poliçesini ve bilgilendirme formlarını imzaladığı, bankadan talep ettiği 2.100TL kredinin onaylanmasının ardından masraflar düşüldükten sonra 1.850TL parayı elden teslim alarak bankadan ayrıldığı, ayrıca sanığın katılan ... adına kredi kartı talebinin de işleme konulduğu, ancak bilgilerde tutarsızlık olduğunun anlaşılması nedeniyle katılan banka tarafından çıkartılan 4610-3809895 müşteri numarasına bağlı 4090 70 ** **** 6889 numaralı kredi kartının (bonus card) sanığa teslim edilmediği, dosyada mevcut 30/06/2010 tarihli bilirkişi raporunda; tetkike konu belgeler üzerinde ... adına atılı bulunan imzalar ile ...'ın mukayese imzaları arasında fark görüldüğünün, inceleme konusu imzaların mukayese imzalarına kıyasen ... elinden çıkmadığı kanaatine varıldığının bildirildiği ve yine;
Katılan ... hakkında Ankara 31. İcra Müdürlüğü'nün 2010/9264 sayılı dosyasında, alacaklı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.'nin 533 511 42 65, 533 511 54 12, 533 512 10 91 ve 533 512 77 85 numaralı cep telefonlarının ödenmemiş faturaları nedeniyle icra takibi yapılması üzerine, katılan ...'in şikayetçi olduğu, 03.07.2009 tarihli 533 511 4265, 533 511 54 12, 533 512 10 91 numaralı GSM hatlarına ait abonelik sözleşmesi asıllarının dosyaya getirtildiği, 533 512 77 85 numaralı telefon ile ilgili, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/100751 soruşturma sayılı dosyasından ayrıca soruşturma yapıldığının anlaşıldığı, suça konu 533 511 4265, 533 511 54 12, 533 512 10 91 nolu telefonlara ilişkin abonelik sözleşmesi asılları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen 29.01.2012 tarihli raporda; Turkcell bireysel abonelik sözleşmeleri üzerinde bulunan yazılar ve ... adına atılı bulunan imzaların ...'ın mevcut mukayese yazı ve imzalarına kıyasen ... eli ürünü olmadığının belirtildiği, söz konusu telefon abone sözleşmelerinin asılları ekinde katılan ... adına sahte olarak düzenlenen, sanığın fotoğrafının bulunduğu, nüfus cüzdanı fotokopileri ile katılan ... adına katılan banka tarafından düzenlenen kredi kartının ekstre fotokopilerinin eklendiğinin açıkça görüldüğü, sanık ...'ın temin edilen mukayese yazı ve imza örnekleri ile suça konu sahte telefon abonelik sözleşmeleri, banka kredi sözleşmeleri ve bankaya ibraz edilen diğer belgelerin üzerinde katılan ... adına atfen atılı imzaların ve yazıların karşılaştırılması sonucu düzenlenen 07.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ... adına düzenlenmiş Denizbank sözleşmeleri ve kredi belgeleri üzerinde bulunan 'kimlik bilgileri' yazılarının ... eli ürünü olduğu, 533 511 4265, 533 511 54 12, 533 512 10 91 numaralı GSM hatlarına ait bireysel abonelik başvuru formu üzerinde bulunan abone imzaları ile ...'ın mukayese imzaları arasında benzerlikler mevcut olduğu tespit, sonuç ve kanaatine varıldığının belirtildiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık ile banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda;
1) Sanık hakkında 5809 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
14/04/2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000TL'ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, 5809 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen 820 TL adli para cezasına ilişkin hükmün, cezanın türü ve miktarı itibarıyla temyizi mümkün bulunmadığından, sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2) Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık savunması, katılanlar beyanı, tanıklar beyanı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın üzerine atılı eylemin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, özel belgede sahtecilik suçundan sanık hakkında hüküm kurulurken suça konu belgelerin birden fazla olması nedeniyle cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerekirken, cezanın alt sınırdan tayin edilmesi suretiyle eksik cezaya hükmedilmesi ve adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış ve Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesine ilişkin olup, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3) Sanık hakkında bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle ve banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık ile banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık savunması, katılanlar beyanı, tanıklar beyanı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın üzerine atılı eylemlerin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 23/01/2018 karar tarihli 2015/962 Esas ve 2018/16 Karar numaralı ilamında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesindeki düzenlemeye aykırı olmaması ve 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesinde 18/06/2014 tarihinde yapılan değişikliğin ve Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesine ilişkin olup, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- Sanık hakkında 02/06/2009 tarihli eylemleri yönünden, hüküm kurulurken TCK’nın 158/1-j bendi “banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık” suçu ile birlikte “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunun da işlendiği ve sübuta erdiği gözetilmeden, hükmün C bendi 1. fıkrasında “TCK’nın 158/1-d-j-son “ bentleri yerine “TCK’nın 158/1-f-j-son “ bendinin uygulama maddesi olarak gösterilmesi,
b- 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde, asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurmak suretiyle fazla adli para cezası tayini,
c- Sanık hakkında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanığın 02/06/2009 tarihli eylemleri yönünden, hükmün C bendi 1. fıkrasından, 'TCK’nın 158/1-f-j-son” ibaresinin çıkartılarak yerine, 'TCK’nın 158/1-d-j-son“ ibaresi eklenmek suretiyle ve hüküm fıkrasının C bendinden, adli para cezasına ilişkin sırasıyla '250 GÜN', '208 GÜN' ve '4.160,00TL” ibarelerinin çıkartılarak yerine, sırasıyla ' 185 GÜN', '154 GÜN' ve '3.080,00TL' ibarelerinin eklenmesi suretiyle ve yine sanığın 02/06/2009 tarihli eylemleri yönünden, hüküm fıkrasının D bendinden, adli para cezasına ilişkin sırasıyla '30 GÜN', '10 GÜN', '8 GÜN' ve '160,00TL” ibarelerinin çıkartılarak yerine, sırasıyla ' 5 GÜN', '1 GÜN', '1 GÜN' ve '20,00TL” ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4) Sanık hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık savunması, katılan beyanı, tanıklar beyanı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın üzerine atılı eylemin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 23/01/2018 karar tarihli 2015/962 Esas ve 2018/16 Karar numaralı ilamında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesindeki düzenlemeye aykırı olmaması ve 5275 sayılı Kanun'un 106/3. maddesinde 18/06/2014 tarihinde yapılan değişikliğin ve Anayasa Mahkemesinin TCK'nın 53. maddesine ilişkin olup, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinde “değişik zamanlarda” ifadesinin yer alması karşısında, aynı anda işlenen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulama olanağı bulunmadığı ve suça konu sahte abonelik sözleşmelerinin aynı tarihli olduğu hususu da göz önünde bulundurularak, suça konu sahte abonelik sözleşmelerinden kaynaklı cep telefonlarının ödenmemiş faturaları nedeniyle, katılan aleyhine icra takiplerinin ne şekilde ve hangi tarihlerde yapıldığına dair yeterli araştırma yapılmadan, sanık hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
b- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.