Hukuk Genel Kurulu 2016/2412 E. , 2021/343 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
...
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 22. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının davalıya ait yetkili serviste mekanik ustası olarak 06.01.2006-27.02.2012 tarihleri arasında çalıştığını, işyerinin taşınmasından sonra işverenin eski işyerine yakın yerde ikamet eden, ücret ve servis olarak pahalıya mal olan personelden kurtulmak istediğini, bu nedenle müvekkiline karşı da psikolojik baskı, hakaret ve küfürlere başvurulduğunu, mesleki deneyim ve onurunu, kişiliğini ayaklar altına alan onur kırıcı sözler sarf edildiğini, iş yükü iki katına çıkarılmasına rağmen çalışan davacının 27.02.2012 tarihinde işbaşı yapmak üzere işe geldiğinde işyerine alınmadığını, büroya çağrılarak bir kısım evrakı imzalamasının istendiğini, imzalamayınca da iş sözleşmesinin feshedildiğini, işten çıkarken de haklarını alamayacağına dair sözler sarf edildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, fazla çalışma, yıllık izin ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 25.02.2012 tarihine kadar müvekkiline ait işyerinde mekanik ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin feshine ilişkin iddiaların asılsız olduğunu, davacının müvekkilinden habersiz şekilde tamirhane açtığını, işyerine gelen müşterileri daha ucuz olduğunu söyleyerek kendi tamirhanesine yönlendirdiğini, davacının iş ahlakına ve sadakatine aykırı davrandığını, kendi işinin başına geçmek için işi bıraktığını, aynı gün üç işçinin aynı sebeple işten ayrıldıklarını, işten ayrılan işçilerden Sevda Öztürk’ün işverene Kezban, Erol ve kendisinin işten ayrıldığını belirten mesaj yolladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul 17. İş Mahkemesinin yetkisizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Bakırköy 22. İş Mahkemesinin 28.05.2014 tarihli ve 2013/679 E., 2014/191 K. sayılı kararı ile; İş Kanunu’nun 19. maddesi gereği fesih bildiriminin yazılı yapılması ve sebebinin de açık ve kesin şekilde bildirilmesinin zorunlu olduğu, sözleşmenin haklı şekilde feshedildiğinin ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davacı hakkında 27, 28.02.2012 tarihlerinde devamsızlık tutanakları düzenlenerek 29.02.2012 tarihli ihtarname ile mazeretini bildirmemesi hâlinde iş sözleşmesinin feshedileceğinin ihtar edildiği ancak devamsızlık ihtarnamesinin keşide edildiği tarihte dolayısıyla ihtarname davacıya tebliğ edilmeden iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiği, bu durumda davacının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğüne müracaat etmiş olması, davalı tarafından devamsızlık ihtarnamesinin sonucu beklenmeden ihtarnamenin keşide tarihinde iş sözleşmesinin feshedilmesi, davacının işyerine gelen müşterileri kendisine ait işyerine yönlendirdiğine ve kendisine ait işyeri olduğuna dair davalı delillerinin dosyaya ibraz edilmemiş olması birlikte değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız şekilde feshedildiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Bakırköy 22. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 15.03.2016 tarihli ve 2014/30278 E., 2016/6171 K. sayılı kararı ile; (1) numaralı bentte davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, “…2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş akdini davacının mı, yoksa davalının mı feshettiği noktasında toplanmaktadır. Somut uyuşmazlıkta davacının aynı işyerinde çalışan diğer iki arkadaşı ile birlikte 'Necmi Bey tenezzül edip bizimle konuşmadığınız için biz hariç herkesin haberi olan bir durumu bizimle paylaşmadığınız için bize saygı gösterip değer vermediğiniz, ben, Kezban, Erol işi bıraktık haberiniz olsun.' şeklinde mesaj çektikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı iş akdini haklı bir neden olmadan kendisi feshettiğinden kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. 3-Hükmedilen miktarların net mi, yoksa brüt mü olduğunun kararda gösterilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Bakırköy 22. İş Mahkemesinin 13.07.2016 tarihli ve 2016/250 E., 2016/236 K. sayılı kararı ile; bozmaya kısmen uyularak (3) numaralı bozma sebebi yönünden hükmedilen miktarların net olduğunun karara bağlandığı, (2) numaralı bent yönünden ise; davacı tarafından kendi telefonundan bizzat işi bıraktığına dair işverene gönderilen bir mesaj olmadığı gibi bu mesajın çalışanlardan Sevda'nın telefonundan haberi olmaksızın diğer çalışan Kezban tarafından davalı işverene gönderildiği, dosyalardaki mesaj metni ve tanık beyanlarıyla da bu hususun sabit olduğu, 6 yıldan fazla çalışması bulunan bir işçinin, haklı fesih imkânı varken işçilik alacaklarını yakacak şekilde iş sözleşmesini feshetmesinin eşyanın tabiatına aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından mı yoksa davalı işveren tarafından mı haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği burada varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. İş sözleşmesini sona erdiren en önemli sebeplerden biri fesihtir. Fesih, sürekli (belirli ya da belirsiz süreli) bir iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesi ile sona erdiren, tek taraflı ve karşı tarafa ulaşması gerekli bozucu yenilik doğuran bir haktır. Dolayısıyla fesih karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuran, karşı tarafın kabulünü gerektirmeyen bir irade açıklamasıdır (Kaplan Senyen E. T.: Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Haksız Feshinin Hüküm ve Sonuçları, Sicil İş Hukuku Dergisi, 2016, Sayı: 36, s. 23).
13. İş sözleşmesi işçi ile işveren arasında kurulan ve her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, işçi ile işveren arasında karşılıklı güvene dayanan kişisel ve sürekli bir ilişki yaratır. Bu nedenle işçi veya işveren taraflarından birinin davranışı ile bu güveni sarsması hâlinde güveni sarsılan tarafın objektif iyi niyet kurallarına göre artık bu ilişkiyi sürdürmesinin kendisinden beklenemeyeceği durumlarda iş sözleşmesi ile bağlı kalamayacağı gerçeğinden hareket eden kanun koyucu, yaptığı düzenleme ile taraflara iş sözleşmesini haklı nedenle tazminatsız fesih hakkı tanımıştır.
14. Hukukumuzda 'olağanüstü fesih', 'bildirimsiz fesih', 'süresiz fesih', 'önelsiz fesih', 'derhal fesih', 'muhik sebeple fesih' gibi terimlerle ifade edilen haklı nedenle fesih Türk Borçlar K. md. 435, İş K. md. 24 ve 25; Deniz İş K. md. 14, 16; Basın İş K. md. 11'de düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, haklı nedenle fesih kanunla tanınmış bir haktır. Bir tarafın işte bu haklı nedenle fesih hakkına dayanarak, karşı tarafa yöneltilmesi gereken irade beyanıyla iş sözleşmesine geçmişe etkili olmaksızın derhal son vermesi, haklı nedenle fesih olarak tanımlanmaktadır. Bu itibarla İş Kanunu, haklı nedenle fesih hakkını 'Haklı nedenle derhal fesih' başlığı altında düzenlemektedir (Mollamahmutoğlu, H./ Astarlı, M. / Baysal, U.: İş Hukuku, 6. Bası, Ankara 2014, s. 794).
15. 4857 sayılı İş Kanunu'nda haklı nedenle fesih tanımı yapılmamış, ancak işçi ve işveren açısından haklı nedenler ayrı ayrı sayılmıştır (m.24,25).
16. Hukuk sistemimizde feshin işçi veya işveren tarafından yapılmasına bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan fesih bildiriminin kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Yine iş sözleşmesinin her iki tarafça feshedilmiş olması hâlinde de ilk önce kimin tarafından feshedildiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Öncelikle iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği belirlendikten sonra sözleşmeyi sona erdiren bozucu yenilik doğuran hak bu kişi tarafından kullanılmış sayılacağından, feshe bağlanan hukuki sonuçlar kullanan kişiye göre belirlenecektir.
17. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin kanuni düzenlemesi ise aynı Kanun'un 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında işçinin istifası kanunda özel olarak düzenlenmemiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi yollamasıyla hâlen yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu’nun “Kıdem Tazminatı” başlıklı 14. maddesinde de kıdem tazminatına hak kazandıran nedenler sınırlı olarak sayılmış olup, istifa kıdem tazminatına hak kazandıran iş sözleşmesinin sona erme nedenleri arasında yer almamaktadır.
18. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshetmesi istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.
19. İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi hâlinde işçi iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı gibi ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz.
20. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacı iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğini, davalı vekili ise davacının işi kendi isteğiyle bıraktığını savunmuş olup bu durumda iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin davalı işveren tarafından ispat edilmesi gerekmektedir.
21. Davacının kendi isteğiyle işten ayrıldığı iddiasına ilişkin olarak işveren tarafından dosyaya cep telefonundan gönderilen kısa mesaj (sms) kaydı sunulmuştur. Davacıyla aynı gün işten ayrılan ve tanık olarak dinlenen Sevda Öztürk’ün kullanmakta olduğu numaradan işverene atılan mesaj “'Necmi Bey tenezzül edip bizimle konuşmadığınız için biz hariç herkesin haberi olan bir durumu bizimle paylaşmadığınız için bize saygı gösterip değer vermediğiniz, ben, Kezban, Erol işi bıraktık haberiniz olsun.' şeklindedir. Duruşma sırasında dinlenen davacı tanığı Sevda mesajın kendi telefonundan izni olmadan çalışma arkadaşı Kezban tarafından çekildiğini beyan etmiş olup bu beyanının Kezban tarafından da doğrulandığı görülmüştür. Bunun yanı sıra davalı işverence 27, 28.02.2012 tarihlerinde devamsızlık tutanakları tutulmuş, 29.02.2012 tarihli ihtarname ile davacıya devamsızlığına ilişkin mazeretini bildirmesi aksi hâlde iş sözleşmesinin feshedileceği bildirilmiş ve aynı gün Sosyal Güvenlik Kurumuna işten ayrılış bildirgesi verilerek işten ayrılış kodunun 03 (belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshi(istifa)) olarak belirtildiği anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra 27.02.2012 tarihinde işine son verildiğini belirten davacı 28.02.2012 tarihinde Bölge Çalışma Müdürlüğüne yaptığı şikayetinde dava dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini ve tazminatlarının ödenmediğini bildirmiştir.
22. Davalı işveren tarafından davacının işi kendi isteği ile bıraktığı iddia edilip aynı zamanda devamsızlık tutanakları tutulması ve devamsızlığa ilişkin mazeretini bildirmesi için ihtarname gönderildiği gün işten ayrılış bildirgesi verilerek ayrılış nedeninin istifa olarak belirtilmesinin çelişki oluşturduğu, dayanak olarak kabul edilen mesajın da davacının çalışma arkadaşı Sevda’nın kullanmakta olduğu telefondan diğer arkadaşı Kezban tarafından çekildiği, dolayısıyla davacı tarafından kendi telefonundan bizzat işi bıraktığına dair işverene gönderilen bir mesaj olmadığı, davacının sözleşmenin feshedildiğini bildirdiği 27.02.2012 tarihinden hemen sonraki gün 28.02.2012 tarihinde Bölge Çalışma Müdürlüğüne dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarla başvurarak haksız şekilde iş sözleşmenin sona erdirildiğini bildirdiği ve 6 yıl hizmet süresine göre davacının işi kendi isteğiyle bıraktığının kabulünün hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceği dikkate alındığında; işverenin davacının işi kendi isteğiyle bıraktığını ispat edemediği dolayısıyla iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği sonucuna varılmıştır.
23. Bu durumda, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı açıktır.
24. O hâlde açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup direnme kararı yerindedir.
25. Ne var ki, bozma nedenine göre hüküm altına alınan alacak miktarlarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun bulunduğundan davalı vekilinin hüküm altına alınan miktarlar ile diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.03.2021 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.