Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2986 E. , 2022/2759 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2986
Karar No : 2022/2759
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Komutanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:…) sayılı kararının (... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı Geçimli Jandarma Karakol Komutanlığı emrinde askerlik görevini yaparken 04/08/2012 tarihinde bölücü terör örgütü mensupları tarafından karakola yapılan saldırı sonucunda yaralandığı, bu yaralanmaya bağlı olarak GATA Sağlık Kurulunun … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporu ile hakkında “Askerliğe elverişli değildir. Psikiyatrik hastalığının oluşmasında askerlik mesleğinin sebep ve tesiri
vardır.” kararının verildiği ileri sürülerek, bu yaralanma ve rahatsızlık nedeniyle uğranıldığı belirtilen zararlara karşılık 1.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 363.145,00 TL) maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren
hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesince; olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunmamakla birlikte zararın kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince davalı idare tarafından karşılanması gerektiği, davacının rahatsızlığının oluşmasında bünyesel durumunun %25 oranında etkisinin olduğu, davacının sağlık durumunun tespiti için GATA Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan 04/12/2014 tarihli raporda, davacının %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının belirtildiği, maddi tazminatın hesaplanması için yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda, davacının maddi tazminat hak edişinin 363.145,00 TL olarak belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu, ayrıca davacının olay nedeniyle çektiği acı ve ıstıraplarının kısmen de olsa karşılanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 363.145,00 TL maddi tazminatın davacıya aylık bağlandığı 01/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, 50.000,00 TL manevi tazminatın da olay tarihi olan 04/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, sorumluluğunun bulunmadığı, manevi tazminat miktarının yüksek olduğu, tazminata başvuru ya da hüküm tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken olay tarihinde itibaren faiz yürütülmesinin hukuka aykırı olduğu, aksi yönde uygulama ile verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, … İl Jandarma Komutanlığı Geçimli Jandarma Karakol Komutanlığı emrinde askerlik görevini
yaparken 04/08/2012 tarihinde bölücü terör örgütü mensupları tarafından karakola yapılan saldırı sonucunda sağ gözünden yaralanmış, akabinde tedavi altına alınmış ve görme kaybı olmaksızın fiziksel sağlığına tam olarak kavuşmuştur. Ancak bu yaralanmaya bağlı olarak GATA Sağlık Kurulunun
… tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporu ile hakkında 'kronik nitelik kazanmış travma sonrası stres bozukluğu' ve 'kronik nitelik kazanmış psikotik bozukluk' tanılarıyla “Askerliğe elverişli değildir. Psikiyatrik hastalığının oluşmasında askerlik mesleğinin sebep ve tesiri
vardır.” kararı verilmiştir.
Davacıya olay nedeniyle Jandarma Genel Komutanlığı Nakdi Tazminat Komisyonunun … tarihli ve … sayılı kararı ile 32.916,65 TL nakdi tazminat ödenmesine karar verilmiş, ayrıca 01/08/2013 tarihinden itibaren 5434 ve 3713 sayılı Kanunlar uyarınca vazife malullüğü aylığı bağlanmış ve 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesine göre de tütün ikramiyesi ödenmiştir.
Bu yaralanma ve rahatsızlık nedeniyle uğradığı maddi ve manevi
zararlarının giderilmesi için davacı tarafından 18/02/2014 tarihli dilekçeyle yapılan başvurunun
cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere efor kaybı karşılığı 1.000,00 TL (miktar artırımı sonucu 363.145,00 TL) maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden
hesaplanacak yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle, askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan, kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştay'a, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen Geçici 45. maddede ise; kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, 'usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi' gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Anayasanın 'Siyasi Haklar ve Ödevler' bölümünde yer alan 'Vatan hizmet' başlıklı 72. maddesinde; vatan hizmetinin, her Türk'ün hakkı ve ödevi olduğu, bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacının Manevi Tazminat İsteminin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Mahkemelerin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idarenin dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Davacının Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Davacı Hakan Çelik'in askerlik hizmetini yaptığı sırada bölücü terör örgütü mensuplarınca karakola yapılan saldırı sonucu yaralandığı, GATA Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 04/12/2014 tarihli ve 783 sayılı rapora göre, kronik nitelik kazanmış travma sonrası stres bozukluğu ve kronik nitelik kazanmış psikotik bozukluğa neden olan bu yaralanmasının yaşına göre %100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde, davacı … için sadece efor kaybı nedeniyle oluşan zararın tazmini istenilmiş olup, davacının efor kaybı nedeniyle oluşan gerçek zararının ortaya konulabilmesi için denkleştirme hesabının toplam zararı üzerinden yapılması, bunun için de efor kaybı nedeniyle oluşan zarar ile birlikte gelir kaybı nedeniyle oluşan zararın da tespiti gerekmektedir.
Buna göre, davacı …'in gelir kaybı ve efor kaybı zararı, aşağıda belirtilecek hesaplama ilkeleri uyarınca ayrı ayrı tespit edilmelidir. Ancak davacı tarafından sadece efor kaybı nedeniyle tazminat talep edildiğinden, taleple bağlılık ilkesi gereği yalnızca efor kaybına ilişkin olarak hesaplanacak tazminata hükmedilmelidir.
Dava konusu uyuşmazlığın davacının gelir kaybı yönünden incelenmesi:
Dosyanın incelenmesinden; Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen … tarihli ve … sayılı raporda, davacının %100 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı kanaatine varıldığı, Mahkemenin, davacının askere gitmeden önce herhangi bir işte çalışıp çalışmadığının, çalışmış ise buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine yönelik 17/09/2014 tarihli ara kararına davacı vekili tarafından verilen cevapta, olay öncesinde sigortalı olarak çalıştığı ve asgari ücret üzerinden maaş aldığının bildirildiği ve dilekçe ekinde davacıya ait SGK hizmet dökümünün sunulduğu, yine Mahkemece verilen ara kararlarına cevaben Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Primsiz Aylıklar Daire Başkanlığınca sunulan 07/11/2014 tarihli yazı ile davacıya 01/08/2013 tarihinden itibaren 4. derece Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullüğü aylığı bağlandığı, aylığın %25 artırımlı olarak ödendiği, ayrıca 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesi uyarınca 2013 yılına ait (5 ay) 898,31 TL tütün ikramiyesinin 24/01/2014 tarihinde ödendiği hususlarının, Jandarma Genel Komutanlığınca sunulan 30/10/2014 tarihli yazı ile de davacıya 32.916,65 TL nakdi tazminat ödenmesine karar verildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davacının iş gücü kaybının % 100 oranında olması nedeniyle askerlik öncesi çalıştığı işten elde ettiği geliri aynı veya benzer işte çalışarak kazanması ihtimalinin bulunmadığı veya çok zayıf olduğu gözetildiğinde, mevcut işinden elde edeceği gelirin kazanç/gelir kaybından kaynaklı maddi zarar olarak kabul edilmesi, adalet ve hakkaniyete uygun düşecektir.
Bu durumda, davacının olay nedeniyle gelir kaybından doğan zararının tespit edilmesi amacıyla yaptırılacak bilirkişi incelemesinde, zararı doğuran olay olmasaydı davacının yasal olarak terhis olacağı tarihten bilirkişi raporunun düzenleneceği tarihe kadarki işlemiş aktif dönemde elde edeceği geliri ve bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten içtihadi emeklilik yaşı olan 60 yaşına kadarki işleyecek aktif dönemde elde etmesi muhtemel gelirinin toplamı (Davacının geliri, dosyaya sunulan SGK hizmet döküm belgesinde davacıya ödendiği belirtilen tutarlar esas alınarak hesaplanmalıdır.) ile olay nedeniyle davacıya SGK tarafından bağlanan vazife malullüğü aylıkları arasındaki fark, davacının aktif dönem maddi (gelir kaybı) zararı; iş gücü kaybına maruz kalmamış olsaydı aktif çalışma süresi sonu olan ve emekli olacağı kabul edilen 60 yaşından TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresi sonuna kadar SGK tarafından bağlanacak emekli aylığı ile olay nedeniyle SGK tarafından bağlanan vazife malullüğü aylıkları arasındaki fark, davacının pasif dönem maddi (gelir kaybı) zararı; 5434 sayılı Kanun'un Ek 79. maddesi gereğince ödenen tütün ikramiyesinin ve Jandarma Genel Komutanlığı Nakdi Tazminat Komisyonunca ödenen nakdi tazminatın yasal faiz uygulanarak güncellenmiş tutarları ise, yarar kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılması; hesaplamada, gelecek yılların ücretlerinin, emekli aylıklarının ve vazife malullüğü aylıklarının, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen ücret ve aylık miktarlarının, her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Dava konusu uyuşmazlığın davacının güç (efor) kaybı zararı yönünden İncelenmesi:
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin kalıcı sakatlığı nedeniyle uğramış olduğu beden gücü kaybına bağlı olarak gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi 'güç (efor) kaybı tazminatı' olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını ve çalışma hayatını sürdürebilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu 'fazladan sarf edilen gücün' oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde ve gücünde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacının kronik nitelik kazanmış travma sonrası stres bozukluğu ve kronik nitelik kazanmış psikotik bozukluk nedeniyle %100 oranında çalışma gücü kaybına uğradığı, dolayısıyla çalışarak hayatını devam ettirme olanağı bulunmayan davacının günlük yaşamını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdürmek zorunda kalması nedeniyle efor kaybından kaynaklı maddi zararının bulunduğu açıktır.
Her ne kadar Mahkemece davacının uğradığı zararın %25'lik kısmının 'bünyesel zayıflığı'ndan kaynaklandığı gerekçesiyle maddi zararında belirtilen oranda indirim yapılmış ise de, zararın askerlik hizmetinin neden ve tesiriyle meydana gelmesinin yanı sıra kişilerin mizacından kaynaklı farklılıklarının uğradıkları zararı ve dolayısıyla idarenin sorumluluğunu değiştirmeyeceği dikkate alındığında, bahse konu gerekçede hukuki isabet görülmemiştir.
Buna göre, davacının aktif dönemdeki (zarara uğranılan tarihten itibaren içtihadi emeklilik yaşı kabul edilen 60 yaşın sonuna kadar olan dönemde) maddi zararının, 2022 yılına kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) meslekte kazanma gücü kaybı olan %100 oranının uygulanması suretiyle hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca, güç (efor) kaybına dayanan maddi tazminatın hesabında, davacının 60 yaşını ikmalinden TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel bakiye yaşam süresinin sonuna kadar geçen pasif devrede de, bedensel kaybı nedeniyle daha fazla efor sarf ederek yaşamını devam ettirmesi söz konusu olacağından, pasif dönem zararının da aynı usulle (AGİ hariç net asgari ücret tutarına meslekte kazanma gücü kayıp oranının uygulanması suretiyle) hesaplanması gerekmektedir.
Aktif dönemin işleyecek devre zararı ile pasif dönem zararı hesaplanırken, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarı her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
Ayrıca, yukarıda 'gelir kaybı' bölümünde yapılacak denkleştirme (yarar-zarar hesabı) sonucu davacının halen yararının bulunması halinde, kalan yarar tutarının, ilgilinin efor kaybı zararından indirilerek yapılacak denkleştirmede ortaya çıkacak sonuca göre yalnızca efor kaybı zararının tazminine karar verilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte, davacı …'in temyiz başvurusunda bulunmadığı görüldüğünden, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde Mahkemece yaptırılacak olan hesaplama neticesinde, temyiz isteminde bulunmayan davacı lehine hükmedilecek olan maddi tazminat tutarının, aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı gereği, işbu temyiz incelemesine konu Mahkeme kararı ile davacıya ödenmesine karar verilen tutarı (363.145,00 TL) aşamayacağı da açıktır.
C) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kararının, Faiz Başlangıç Tarihlerine İlişkin Kısmının İncelenmesi :
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatı ödediği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun, uyuşmazlık bakımından ön karar başvurusunda bulunulduğu tarihteki haliyle 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır.
Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Bakılmakta olan davada da Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında yer aldığı üzere, artırılan miktar dahil, faizin başlangıç tarihine, davalı idarenin temerrüde düştüğü, dolayısıyla davacının idareye başvurduğu tarihin esas alınması gerekirken, maddi tazminata ilişkin olarak davacıya aylık bağlandığı tarihin, manevi tazminata ilişkin olarak olay tarihinin esas alınarak hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. Davanın kabulü yolundaki (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının (…. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının) manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı ile kabul edilen maddi ve manevi tazminatlara işletilecek yasal faizin başlangıç tarihlerine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın davanın görüm ve çözümünde yetkili olan … İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın ... İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. Maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.