9. Hukuk Dairesi 2022/5490 E. , 2022/6534 K.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y K A R A R I
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2020/152 Esas sayılı dosyasında alacak davalarında davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı olarak taraf eklenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı ve hakkında usulüne uygun şekilde dava açılmayan bu kurum hakkında karar verilmesinin usule aykırı görüldüğünü, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2020/133 Esas sayılı dosyasında ise 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi uyarınca davalı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından işin ihaleyle davalı alt işveren Şirkete verildiği, davacının yüklenici firmalarda çalıştığı dönemlerde davalının asıl işveren olduğu, davalı şirketin ise alt işveren olduğu bu nedenle bu dönemde doğan tüm hak ve borçlardan davalıların sorumlu olduğu, Mahkeme kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığını, her iki Daire kararı arasında uyuşmazlık bulunduğunu, 7. Hukuk Dairesince sonradan davaya müdahil olan davalı Kurumun asıl işveren olarak sorumluluğu kabul edildiği hâlde, 8. Hukuk Dairesince tamamen hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verilerek davalının da istinaf sebepleri arasında göstermediği ve resen de dikkate alınamayacak bir hususta karar verdiğini, resen göz önünde bulundurulan hususun kamu düzenine aykırı olmadığını belirterek Dairelerin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 21.04.2022 tarihli ve 2022/4 Esas., 2022/4 Karar sayılı kararı ile;
'...
Bölge Adliye Mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanunun 35. Maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesinin istenileceği, anılan bu yasal düzenlemelere göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında uyuşmazlığının varlığı için;
a) Kararların Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk veya Ceza Dairelerince verilmesi,
b) Kararların benzer olaylara ilişkin olması,
c) Verilen kararların kesin nitelikte olması,
d)Kararlar arasında uyuşmazlık bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi koşullarının arandığını, aralarında uyuşmazlık bulunduğu ileri sürülen Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri kararlarının incelenmesinde;
-Kararların Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi tarafından verildiği,
-Kararların benzer olaylara ilişkin olduğu,
-... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2020/133 Esas 2020/1499 Karar sayılı ilamında 'Davalı DSİ ile taşeron şirket arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi bulunduğundan davalı DSİ'nin istinaf başvurusunun esastan reddine' şeklinde kesin olmak üzere hüküm kurulduğu,
-... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 28.01.2022 tarih 2020/152 Esas 2022/121 Karar sayılı ilamında 'Davacının dava dilekçesinde davasını Uğur Tem. Ltd. Şti. ile Güçbay Temizlik Ltd. Şti. şirketlerine açtığı, yargılama sırasında davacı vekilinin 23/01/2018 tarihli dilekçesiyle DSİ'yi davaya dahil ettiği görülmüş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda, dava açıldıktan sonra diğer kişilerin davaya dahil edilmek suretiyle davalı sıfatını kazanması ve husumetin bu kişilere yöneltilmesi konusunda bir düzenleme yer almadığı gibi alacak davalarında, davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı olarak taraf eklenmesi mümkün olmamakla DSİ'ye dahili dava yoluyla husumet yöneltilmesi ve hakkında usulüne uygun şekilde dava açılmayan bu kurum hakkında karar verilmesi usûle aykırıdır. Ayrıca karar başlığında DSİ'nin davalı yerine dahili davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir' şeklindeki gerekçe ile dahili davalı DSİ'ye yönelik davanın usulüne uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığından dahili davalı DSİ yönünden karar verilmesine yer olmadığına'' şeklinde kesin olmak üzere hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Yukarıda anılan Hukuk Dairelerinin anılan kararları arasında, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 35/3-4 maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri arasında verilen kararlar arasında uyuşmazlık olduğu anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında, uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilerek dosyanın Yüksek Yargıtay 9. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin kararları arasında UYUŞMAZLIK BULUNDUĞUNA,
2. Söz konusu uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2020/152 Esas 2022/121 Karar sayılı kararı doğrultusunda GİDERİLMESİ...' yönünde karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 08.01.2022 Tarihli ve 2020/152 Esas, 2022/121 Karar Sayılı Kararı
'...
Dosyanın incelenmesinde; davacının dava dilekçesinde davasını Uğur Tem ltd şti ile Güçbay Temizlik Ltd Şti şirketlerine açtığı, yargılama sırasında davacı vekilinin 23/01/2018 tarihli dilekçesiyle DSİ'yi davaya dahil ettiği görülmüş olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda, dava açıldıktan sonra diğer kişilerin davaya dahil edilmek suretiyle davalı sıfatını kazanması ve husumetin bu kişilere yöneltilmesi konusunda bir düzenleme yer almadığı gibi alacak davalarında, davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı olarak taraf eklenmesi mümkün olmamakla DSİ'ye dahili dava yoluyla husumet yöneltilmesi ve hakkında usulüne uygun şekilde dava açılmayan bu kurum hakkında karar verilmesi usule aykırıdır. Ayrıca karar başlığında Dsi'nin davalı yerine dahili davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir.
Mahkeme hükmünde davanın kabul edilen miktarı yönünden davacı lehine davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmak üzere vekalet ücretine hükmedildiği halde, hemen bir sonraki paragrafta yine davacı lehine bu kez sadece davalı Uğur Tem Taşımacılık Mühendislik Med. Gıda İnş. Teks. Ltd. Şti .'dan alınmak üzere vekalet ücretine hükmedilmesi suretiyle davacı lehine iki kez vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı ise de davalı Uğur Tem Taşımacılık Mühendislik Med. Gıda İnş. Teks. Ltd. Şti .'nin karara karşı istinaf itirazında bulunmadığı , yasa gereği istinaf itirazları ile bağlı olarak istinaf incelemesi yapıldığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu sebeplerle dahili davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
...' gerekçesi ile dahili davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhameleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına, dahili davalı DSİ Genel Müdürlüğüne yönelik usulüne uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığından dahili davalı DSİ Genel Müdürlüğü yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
B. ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 Tarihli ve 2020/133 Esas, 2020/1499 Karar Sayılı Kararı
'...
Somut olayda, davacının çalışmış olduğu işin objektif olarak belirlenebilir bir süresinin söz konusu olmamasına veya iş akdinin sonra ermesinin bir işin tamamlanmasına ya da bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif olarak belirlenebilir bir koşula bağlanmamış olmasına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin belirli süreli olmadığı, 4857 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca davalı DSİ tarafından işin ihaleyle davalı alt işveren şirkete verildiği davacının da yüklenici firmalarda çalıştığı dönemlerde davalının asıl işvereni olduğu, davalı taşeron şirketin ise alt işveren olduğu bu nedenle davalının asıl işveren-alt işveren sıfatı ile işçilik sözleşmesinden doğan tüm hak ve borçlardan davalıların sorumlu olduğu, mahkeme kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalıların bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı Uğur şirket vekili istinaf talebinde bulunmuş ise de; verilen süreye rağmen eksik harç ve giderleri yatırmadığı ve mahkemece bu sebeple 25.11.2019 tarihli karar ile isinaf talebinin reddine karar verildiği, kararın davalı vekiline tebliğine rağmen istinaf konusu yapılmadığından davalı......Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya kapsamına, hükmün dayandığı deliller ve kanuni gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde isabetsizlik görülmemesine göre HMK 355. Maddesi kapsamında kamu düzenine de aykırı bir husus bulunmayan mahkeme hükmüne karşı davalı DSİ tarafından yapılan istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
...' gerekçesi ile davalı Uğur Şirketi vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine dair kesin olarak karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Uyuşmazlık, işçi tarafından açılan alacak davasında davaya taraf eklenmesi suretiyle yargılama yapılarak dahili davalı hakkında hüküm kurulup kurulamayacağına ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124 üncü maddesi hükmü şu şekildedir:
'Tarafta iradî değişiklik
MADDE 124- (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder'
3. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.10.2020 tarihli ve 2017/17883 Esas, 2020/13703 Karar sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
'...
Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili davalı adında bir müessese bulunmamakta olup, husumetin yöneltildiği kişi dışında bir başka kişinin davaya ithali mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda dahili davalı kurumu hukukumuzda düzenlenmemiş olduğundan dava açılırken davalı olarak gösterilmemiş olan aile hekiminin davaya dahil edilmesi mümkün değildir. Yani bu davaya davalı olarak ıslah yoluyla dahi dahil edilemez. Anılan sebeplerle, hakkında usulüne uygun şekilde açılmış dava bulunmadığından aile hekimi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talep konusu işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.'
4. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2021/9540 Esas, 2021/14240 Karar sayılı kararının ilgili kısımları şu şekildedir:
'...
4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarına göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olup olmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik re’sen yapılması gereken yargısal denetim, ilişkinin taraflarının, yani asıl işveren ve alt işverenin davada yer almalarını ve kendi hukuklarını koruyacak açıklama ve ispat haklarını zorunlu kılmaktadır. Aksine bir düşünce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına ve 6100 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil eder. Buna göre, işe iade davalarına özgü olarak, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin söz konusu olduğu davalarda, davalı taraf yönünden bir çeşit şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığının mevcut olduğu kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere, bu çözüm tarzı hem işçi hem de işveren yönünde hukuka uygun maddî ve usûlî bakımdan her iki tarafın haklarını korumasını sağlayan bir çözümdür.
...'
C. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına konu davalarda, davacı işçilerin önce sadece çalıştıkları şirkete husumet yönelterek işçilik alacaklarının tahsili istemi ile dava açtıkları, yargılamanın devamı sırasında DSİ Genel Müdürlüğünün asıl işveren olduğu iddiası ile davaya dahil edilmesini talep ettikleri ve İlk Derece Mahkemesince talebin kabulüne karar verildiği ve bu Kurum davalı sıfatıyla davaya dahil edilerek yargılamanın sonuçlandırıldığı görülmektedir. Davalı DSİ Genel Müdürlüğü tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu ve davalı Kurumun talep edilen alacaklardan asıl işveren sıfatıyla sorumlu olması gerektiği sonucuna varılmış ise de 8. Hukuk Dairesi davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı olarak taraf eklenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle bu Kurum hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmünü ortadan kaldırarak DSİ Genel Müdürlüğü yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermiştir.
2. İlgili hukuk bölümünde açıklanan mevzuat ve Dairemizin ilke kararlarına göre 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesinde öngörülen hâller ile zorunlu dava arkadaşlığı dışında davaya taraf eklenmek suretiyle yargılama yapılması ve davaya dahil edilen taraf hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Bu hâllerde davaya dahil edilen taraf hakkında usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunmadığı kabul edilmelidir.
3. Belirtmek gerekir ki Dairemizce asıl işveren alt işveren ilişkisi iddiasıyla açılan işe iade davalarında, bu davalılar arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu benimsenerek her iki tarafa birlikte husumet yöneltilmesi gerektiği yönünde karar verilmekte ise de alacak davaları bakımından böyle bir zorunluluk aranmamaktadır. Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına konu davalarda davalı şirketler ile davaya dahil edilen DSİ Genel Müdürlüğü arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilse dahi ulaşılan sonuç değişmeyecektir.
4. Açıklanan sebeplerle uyuşmazlığın ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 08.01.2022 Tarihli ve 2020/152 Esas, 2022/121 Karar sayılı kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
V. KARAR
1.Uyuşmazlığın 'davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu ile davalı olarak taraf eklenmesinin mümkün olmadığı, dahili dava yoluyla husumet yöneltilmesi ve hakkında usulüne uygun şekilde dava açılmayan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü hakkında karar verilemeyeceği' yönündeki ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 08.01.2022 Tarihli ve 2020/152 Esas, 2022/121 Karar sayılı kararı doğrultusunda giderilmesine,
2. Dosyanın talepte bulunan ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.