Ceza Genel Kurulu 2020/227 E. , 2021/591 K.
Sanık ... hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucu değişen suç vasfına göre 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na muhalefet suçundan sanığın, aynı Kanun’un 56/3, TCK'nın 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.05.2015 tarihli ve 284-187 sayılı hükmün sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 13.11.2017 tarih ve 3713-9503 sayı ile;
'Sanık avukat ... tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan alacak davası dilekçesine eklenen ve daha sonra yevmiye numarası üzerinde yapılan araştırmada ilgili yevmiye numarasının dava konusu ile alakası bulunmayan bir araç satış sözleşmesine ait olduğu anlaşılan ... 4. Noterliğince düzenlenmiş gibi gösterilerek sanık tarafından üzerine ‘aslı gibidir’ şerhi düşülen 04.10.2011 tarihli fotokopiden ibaret ihtarnamenin kanıt olarak değerlendirilebilmesi için aslının noterde mevcut olup olmadığı hususunun araştırılmasının hukuk mahkemelerince mutat bir uygulama olup olmadığı, mutat bir uygulama olması hâlinde belgenin aldatma yeteneğine haiz olamayacağı, bu durumda da 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56/3 maddesinde öngörülen suçun unsurlarının gerçekleşmeyeceği, sanığın eyleminin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 62. maddesi aracılığıyla TCK’nın 257/2. maddesine uyacağı gözetilmeden, eksik kovuşturma ile yetinilerek yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 26.10.2018 tarih ve 19-354 sayı ile; sanığın 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na muhalefet suçundan aynı Kanun’un 56/3, TCK'nın 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 26.06.2019 tarih ve 22786-10028 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.09.2019 tarih ve 10868 sayı ile;
“1- Mahkemece, sanık tarafından ‘aslı gibidir’ şeklinde imzalanarak düzenlendiği iddia olunan 04.10.2011 tarihli fotokopiden ibaret ihtarnamenin bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere kanıt olarak değerlendirilebilmesi için aslının noterde mevcut olup olmadığının araştırılmasının mutat bir uygulama olup olmadığının araştırılmasının hukuk mahkemelerinden araştırılmasının istendiği, mahkemece de bu yönde yapılan araştırmaya verilen cevabi yazıda ise, bu hususun her mahkemenin uygulamasına göre farklılık arz edeceği yönündeki cevabi yazıların sanık aleyhine değerlendirilerek aslında kuşkunun sanık lehine yorumlanır ilkesine (in dubio pro reo) aykırı davranıldığı,
2- Sanık Avukat ... tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan dava dilekçesine eklenen ve sanık tarafından onaylandığı iddia olunan ‘04.10.2011 tarihli ihtarname’ fotokopisinin dava açma şartı oluşturmaması karşısında davanın safahatını da etkilememektedir.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 05.02.2020 tarih ve 32639-1019 sayı ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bu karara yönelik itirazın mercisince reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında 1136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56/3. maddesine aykırılık suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; sanığın eyleminin nitelendirilmesi bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ...'ın, ... 1. Noterliğinin 31.10.2011 tarihli ve 3542 sayılı genel vekaletnamesi ile ... Barosu avukatlarından 1302 sicil nolu sanık Av....'ı vekil tayin ettiği, ... 2. Noterliğinin 02.07.2012 tarihli ve 05017 sayılı azilnamesi ile de saat 16.26 itibariyle sanığı vekillikten azlettiği,
Katılan ...'ın 12.07.2012 havale tarihli şikâyet dilekçesinde; kiracısı bulunduğu Merve Park Otel isimli ... yerinde mal sahibi ile kira ödemeleri konusunda 2011 yılı içerisinde sorun yaşadığını, mal sahibinin kira bedelini ödemediğini iddia ederek icra takibi yaptığını, banka dekontunu göstererek kira bedelini ödediği için takibe itiraz ettiğini, mal sahibinin dava açtığını ve 29.07.2011 tarihine duruşma günü verildiğini, kendisinin icra dairesine giderek 15.12.2011 tarihinde oteli tahliye edeceğine dair tahliye taahhüdünde bulunduğunu, karşı tarafın kendisine otele yaptığı bütün masrafları ödeyeceklerine dair belge verdiklerini, bunun üzerine bu davaları takip etmesi için sanığa vekalet verdiğini, sanığa mal sahibinde olan alacağı için karşı tarafa ihtar çekmesini, ayrıca otelde tespit yaptırmasını ve 100.000 TL bedelli alacak davasını açmasını söylediğini, sanığa dava masrafı olan 4.400 TL'yi peşin olarak ödediğini, sanığın kendisine karşı tarafa ihtarname çektiğini, tespit ve alacak davası da açtığını söylediğini, bu olayların 2011 yılı Ekim-Kasım aylarında meydana geldiğini, daha sonra mal sahibinin ... İcra Mahkemesinin 2012/110 esas sayılı dosyası ile tahliye davası açtığını, tahliye davasına ilişkin sanığa elindeki savunmaya ilişkin bütün evrak örneklerini verip dosyaya koymasını istediği hâlde sanığın dosyaya bu evrakları koymayıp daha sonra koyacağını söylediğini, ancak ilk duruşmada tahliye kararı verildiğini, sanığın yine kendisini oyaladığını, 05.06.2012 tarihinde sanığın kendisine kararı temyiz edeceğini ve sezon sonuna kadar otelden çıkmayacağını söylediğini, bu tarihten sonra üç aylık kira alacağını yatırarak tahliyeyi durduracakları gerekçesiyle kendisinden 17.000 TL para aldığını, 21.06.2012 tarihinde davacı vekilinin otele tahliye için geldiklerini, bunun üzerine sanığı aradığını ancak tatmin edici cevap alamadığını, karşı tarafın avukatının kendisine kararın temyiz edildiği hâlde harç yatırılmaması sebebiyle kesinleştiği için tahliyeye geldiklerini söylediğini, daha sonra sanığın süresi içerisinde temyiz dilekçesi vermediğini, temyiz süresinin 15 Haziran'da bitmesine rağmen sanığın 20 Haziran'da temyiz harcını yatırdığını, temyiz süresini geçirdiği hâlde usulsüz olarak tehir-i icra kararı aldığını öğrendiğini, sanığın kendisine diğer davaları da açtığını söylediğini ancak sanığın dosya fotokopisini kendisine veremediğini, en sonunda sanığı 02.07.2012 tarihinde azlettiğini, aynı gün sanığın kendisi arayarak ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 esas ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/8 değişik ... sayılı dosyalarında dava açtığını söylediğini, dosyaları incelediğinde davaların sanığın azledildiği tarih olan 02.07.2012 tarihinde acele ile açıldığını ve Asliye Hukuk Mahkemesine delil olarak sunulan noter ihtarının da sahte olduğunu öğrendiğini, sahte evrakın nasıl hazırlandığını bilmediğini, noterlikle yaptığı görüşmede ihtarnamenin sahte olduğunu, böyle bir yevmiye numarasının ve adına çekilen bir ihtamamenin olmadığını söylediklerini, sanığın dava masraflarını aldığı hâlde davaları açmadığını, davaları 2012 yılı Ocak ve Mart aylarında açması gerekirken azil tarihinde açtığını, mahkeme kararını süresinde temyiz etmeyerek tahliyeye sebep olduğunu, 2012 yılı yaz sezonunda kazanmayı hedeflediği en az 100.000 TL kazançtan kendisini mahrum bıraktığını, ihtarname çektiğini söylediği hâlde aylarca kendisini oyaladığını, aslında çekmediği ihtarnameyi sahte olarak düzenlediğini, belirtilen sebeplerle kendisinden şikâyetçi olduğunu beyan ettiği,
Saat 15.43'de düzenlenen tevzi formuna göre; 02.07.2012 tarihinde ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 esas sayılı dosyasında davacı ... tarafından davalı Merve Tur. ve Otelcilik AŞ aleyhine 50.000 TL değerinde alacak davası açıldığı, 02.07.2012 tarihli sayman mutemedi alındı belgesine göre; harçları teslim eden kısmında ... yazdığı, harçlandırma formunun ve tahsilat makbuzunun da aynı gün saat 15.42'de düzenlendiği, tahsilat makbuzuna göre gider avansının ... tarafından yatırıldığı,
... Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazılmış 01.05.2012 tarihli ve 02.07.2012 havale tarihli (havale tarihindeki 7 rakamı üzerinde 5 rakamı da bulunan) davacı vekili Av. ... tarafından imzalanmış, davacı ..., vekili Av. ..., davalı Merve Tur. ve Otelcilik AŞ, konunun; kiralananda yapılmış olan eklenti ve zenginleştirmelerin bedellerinin tarafımıza ödenmesi, dava değerinin 50.000 TL (100.000 TL'nin üzeri çizilerek ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla), hukuki delillerin; 01.01.2010 tarihli kira sözleşmesi, davalının ödeme taahhüdünü içeren tahliye taahhütnamesi, 04.10.2011 tarihli ihtarname, söz konusu iyileştirmeleri gösteren faturalar ve oda kiralama sözleşmeleri, tanık beyanları ve diğer deliller olduğu dava dilekçesinde;
'1- Müvekkilim, 01.01.2010 tarihinde Merve Park Oteli, Merve Tur. ve Otelcilik AŞ'den 3 yıl süre ile kiralamıştır.
2- Müvekkilim bu süreçte söz konusu oteli 3 yıl süre ile işleteceği inancıyla otelde hatırı sayılır tadilatlar ve eklentiler yapmıştır. Söz konusu otel ekte sunduğumuz rezervasyon evraklarından da anlaşılacağı üzere otel odaları müvekkilin kiralamasından önce cüz-i meblağlarla kiraya verilirken(EK-1) şu anda ciddi fiyatlarla kiraya verilmektedir(EK-2). Otel şu an müvekkilin çabalarıyla 3 yıldız ayarına gelmiştir.
3- Ancak davalı taraf müvekkilimi tahliye etmek istemiş ve tahliye karşılığında müvekkilime bir tahliye taahhütnamesi imzalatmıştır. Ancak söz konusu tahliye taahhütnamesinde davalı taraf, müvekkilin söz konusu otelde yaptığı bütün eklenti ve zenginleştirme bedellerini kendisine ödeyeceğini taahhüt etmiştir.
4- Ancak söz konusu taahhüte rağmen ve kendilerine çekilen ihtara rağmen davalı taraf müvekkilime şu ana kadar hiçbir ödeme yapmadığı gibi koşulsuz tahliye istemektedir. Müvekkilim bütün hayatını bu otele bağlamış olup söz konusu otelin işletilmesi haricinde hiçbir işi ve geliri yoktur. Söz konusu alacağı kendisine ödenemediği için de sor derece mağdur durumdadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkilimin davalıdan olan 100.000 TL'lik alacağın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkilim adına saygıyla talep ederim.' şeklinde ifadelere yer verildiği,
Dava dilekçesi ekinde sunulan ... ve Merve Tur. AŞ vekili Av. Ünal Acun tarafından imzalı 'Av. ...', 'Aslı gibidir' yazılı ve imzalı belge, 24.12.2009 tarihli kira ön protokolü, kira kontratosu ve eklerinde de 'Av. ...', 'Aslı gibidir' yazılarının ve imzanın bulunduğu,
Dava dilekçesi ekinde sunulan fotokopi suretinde olan ... vekili Av. ... tarafından 'ihtar eden vekili Av. ...' yazısı altında imzalı 'Av. ...', 'Aslı gibidir' yazılı ve imzalı, ... 4. Noterliğinin kaşesi, 3708 yevmiye numarası ve mührü bulunan 04.10.2011 tarihli ihtarnamede; ihtar edenin '...', vekilin 'Av. ...', muhatabın 'Merve Tur. Ve Otelcilik AŞ', konunun 'Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile tarafınıza ait olan Merve Park Otelde yapmış olduğumuz eklenti ve iyileştirmelerin tarafımıza ödenmesi ihtarıdır.' ve açıklamaların ise;
'Müvekkilim şirketinize ait Merve Park Otel'i 01.01.2010 yılında 3 yıllığına kiralamıştır. Bu süreç zarfında 3 yıl işleteceği inancıyla söz konusu otele hatırı sayılır eklenti ve iyileştirmeler yapmıştır. Ancak tarafınızca müvekkilimden oteli tahliye etmesi istenmektedir. Bu amaçla kendisine bir tahliye taahhütnamesi imzalatılmıştır. Söz konusu taahhütnamede siz de müvekkilin otelde yapmış olduğu eklenti ve zenginleştirmeleri kendisine ödeme taahhüdünde bulunmuş durumdasınız. Müvekkilim bütün hayatını bu otelin işletmesine bağlamış başkaca bir işi ve geliri olmayan bir kimsedir. Nitekim yapmış olduğu masrafların tarafınızdan kendisine ödenmesi müvekkilin tahliyeden sonra hayatını idamesi için çok önemlidir. Bu sebeplerle ihtarname ekinde tarafınıza iletmekte olduğumuz 31 kalem hâlinde bulunan fazladan iyileştirme bedellerinin tarafımıza bu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesini aksi takdirde hukuki ve cezai yaptırımların uygulanması için aleyhinize yasal yollara müracaat edileceğini, bu uğurda yapılacak tüm masraflar ile avukatlık ücretlerinin de size ait olacağını vekaleten ve ihtaren bildiriririm.' şeklinde olduğu, ihtarname arkasında ise yevmiye numarası, kaşe ve mühür ile 'İstek üzerine bir nüshasının muhataba PTT kanalı ile tebliğe gönderildiği onaylarım.', 'Harç, damga, değerli kağıt makbuz karşılığı tahsil edilmiştir.' şeklinde ibareler ile ... 4. Noterinin ismi ve imzası bulunduğu, bu ihtarnamenin ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.07.2012 tarihli emanet eşya makbuzuyla emanete alındığı,
Dosya içerisinde bulunan ve katılan vekilince ibraz edilen aynı ihtarnamenin ise sanık tarafından aslı gibidir yapılıp imzalanmadığı, sadece ihtarnamenin son kısmında ihtar eden vekili Av. ... ibaresi ve imzanın bulunduğu, ... 4. Noterliğinin 3708 yevmiye numarası ile kaşe, mühür ve imzanın mevcut olduğu, ayrıca ... 2. Noterliğinin 20.04.2015 tarihli ve 02193 yevmiye numarası ve 02.07.2012 tarihli ve 05020 yevmiye numarası ile iki kez örneğinin çıkartılması sebebiyle noterliğe ait kaşe, mühür ve imzaların bulunduğu, katılan vekilinin 11.05.2015 tarihli dilekçesinde; sanığın suça konu ihtarname aslını katılana teslim etmesi üzerine katılan tarafından sahte ihtarnamenin orijinalinin kaybolma ihtimaline karşı iki kez örnek çıkarttığının beyan edildiği,
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesince 05.06.2013 tarih ve 288-230 sayı ile; takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılan bu davanın 3 aylık süre içerisinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu dosya içerisinde bulunan davalı vekili Av. ... tarafından yazılan dava dilekçesine karşı 30.07.2012 tarihli cevap dilekçesinde; davacının delilleri arasında göstermiş olduğu ihtarnameden müvekkilinin hiçbir haberi ve bilgisi olmadığının, taraflarına gönderilmiş ve tebellüğ edilmiş böyle bir ihtarname bulunmadığının belirtildiği,
... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/110 esas sayılı dosyasında; ... 1. İcra Müdürlüğünün 2012/131 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibi sırasında davalı borçlu ...'ın vekili sanık Av. ... aracılığıyla tahliye emrine itiraz ettiği, davacı Merve Turizm ve Otelcilik AŞ vekilince 02.03.2013 tarihli dilekçe ile itirazın kaldırılması ve tahliye talepli olarak dava açtığı, yapılan yargılama sonucunda 05.06.2012 tarih ve 110-373 sayı ile davanın kabulü ile davalının itirazının kaldırılmasına takibin devamına ve tahliye taahhüdü nedeni ile kiralanan yerin tahliyesine karar verildiği, davalı vekili sanık Av. ...'ın 10.06.2012 tarihli dilekçesi ile tehiri icra talepli olarak mahkemeye temyiz dilekçesi verdiği, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 16.08.2012 tarihli ek kararı ile; temyiz harç ve giderlerinin süresinden sonra yatırılması sebebiyle davalı vekilinin temyiz talebinin İİK'nın 365. maddesi gereğince reddine karar verildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.07.2012 tarihinde düzenlenen dosya inceleme tutanağına göre; ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2012/288 esas sayılı dosyasında davacı ... olan 02.07.2012 tarihinde davalı Merve Tur. ve Otelcilik AŞ'ye karşı alacak davasının açıldığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan davada havale tarihli dilekçeye göre bahsi geçen alacak davasını, davacı ... vekili genel vekaletnamesi bulunan sanık Av. ...'ın açtığı, mahkemeye açılan dava dilekçesinin eklerinde davacı ...'ın davalı ile düzenlemiş olduğu kira sözleşmesi, kira protokolü ile birlikte 04.10.2011 tarihli ... 4. Noterliği tarafından mühür bulunan ihtar eden vekili olarak sanık Av. ... imzalı ihtarnamenin bulunduğu, bahsi geçen ihtarnamenin fotokopi olduğu, ilgili sanık Av. ... tarafından “aslı gibidir' yapılmak suretiyle imzalandığı, ilgili davada ... 2. İcra Dairesine, İcra Müdürlüğünün 2011/2728 esas sayılı dosyasının incelenmesi istemini içerir müzekkere yazıldığı ve 03.07.2012 tarihli ön inceleme tensip tutanağının düzenlendiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.07.2012 tarihinde düzenlenen dosya inceleme tutanağına göre; ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/110 esas sayılı dosyasında davacı Merve Turizm ve Otelcilik AŞ vekili tarafından davalı ... adına taahhüt nedeniyle tahliye talebine ilişkin olarak davacı 02.03.2012 tarihinde açılan tahliye davasına ilişkin olarak 05.06.2012 tarihinde ilk duruşmanın yapılmasına ilişkin olarak tensip tutanağının düzenlendiği, davalı borçlunun tahliyeye ilişkin olarak yapılan takibe yönelik itirazının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği ve ... İcra Hukuk Mahkemesinin 05.06.2012 tarihli ve 110-373 sayılı kararı ile; davanın kabulüne, borçlunun tahliyeye ilişkin itirazının da kaldırılmasına dair temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiği, 10.06.2012 tarihli havaleye göre davalı vekili sanık Av. ... tarafından temyiz dilekçesinin dosyaya koyulduğu, 20.06.2012 tarihinde de temyize ilişkin harcın mahkeme veznesine yatırıldığı,
... 4. Noterliğinin 23.07.2012 tarihli cevabi yazısı ve eklerine göre; arşivde yapılan incelemede, 04.10.2011 tarih ve 3708 yevmiye numaralı işlemin 19.04.2011 tarihli ... 4. Noterliğince düzenlenen araç satış sözleşmesine ait olduğu, yazı ekinde gönderilen ihtarname fotokopisinin Noterlikleri kanalıyla kesinlikle kayda alınmadığı ve gönderilmediği, ihtarname fotokopisi incelendiğinde ihtarname üzerine basılan noterlik resmî mührünün tam daire şeklinde olmadığı, üst ve alttan basık bir şekilde olduğu, yine 'T.C. ... 4. Noterliği' başlık kaşesinin puntolarının farklılık gösterdiği ve yevmiye numaratörünün gerçeğinden oldukça küçük olduğu, ayrıca Noterlik adres bilgilerinin de ihtarnamede 'Recai Gürali Cad., Yazar İşh. Kat:1, No:7', araç satış sözleşmesinde ise 'Recai Güreli Cad. No:24 K:1 ...' şeklinde gösterildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2012 tarihli ve 1117 sayılı fezlekesinde; sanık Av. ...'ın almış olduğu vekillik görevlerine aykırı olarak zamanında katılan aleyhine ... İcra hukuk Mahkemesinde verilen tahliye kararında temyiz harcını yatırmamak suretiyle temyiz etmeyerek görevini ihmal suretiyle kötüye kullandığının ve ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu kendisi tarafından 'Aslı Gibidir' yapılmış ... 4. Noterliği kaşeli ve mühürlü ihtarnamenin sahte oluşturularak kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu işlediğine dair somut deliller bulunması nedeniyle atılı suçlarla ilgili olarak sanık Av. ... hakkında soruşturma açılması gerektiğinin belirtildiği, ayrıca ilgili sahte ihtarnamenin aslının ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 esas sayılı dosyasında bulunmadığı, bu dosyada ilgili avukat tarafından “aslı gibidir” yapılmış bir fotokopi örneğinin bulunduğu, bu belgenin de emanete alındığı,
... Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 28.11.2012 tarihinde soruşturma yapılmak üzere izin verildiği, izin üzerine sanığın savcılık tarafından ifadesinin alındığı, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 18.03.2013 tarihli ve 921-61 sayılı fezlekesinde; sanığın TCK’nın 204/2 ve 257/2. maddelerinde düzenlenen suçları işlediği anlaşıldığından kovuşturma izni istendiği, ... Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 21.05.2013 tarihinde kovuşturma yapılmak üzere izin verildiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 03.06.2013 tarihli ve 1731-97 sayılı iddianamesiyle TCK’nın 204/2 ve 257/2. maddelerine muhalefet edilmesi sebebiyle son soruşturmanın açılmasına karar verilmesinin talep edildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 12.02.2013 tarihli ekspertiz raporuna göre; inceleme konusunun; 04.10.2011 tarihli ve 3708 yevmiye numaralı 2 adet ihtarname fotokopisi olduğu, tetkik konusu belgelerin fotokopi olması, bu tür belgelere başka belgelerdeki imza ve yazıların montaj yoluyla taşınabilmesinin ihtimal dahilinde olması, diğer yandan da belgede bulunan yazı ve imzalarda kalem kaldırma, yeniden başlama, hatlardaki bağlantı noktalarının tespiti, fulaj izi özellikleri ile kalem mürekkebi renk tonları görülemediğinden sağlıklı sonuçlara ulaşılması güçleşebilmekte ise de; sol üst tarafına kırmızı kuru kalemle “Belge 1” ibareleri yazılmış olan ihtarname fotokopisinde “İhtar Eden Vekili Av. ...” adına atılı bulunan imza ile, sol üst tarafına kırmızı kalemle “Belge 2” ibareleri yazılmış olan ihtarname fotokopisinin sağ üst köşesindeki “Aslı Gibidir Av. ...” ibareli el yazıları ve bu yazıların alt tarafına gelecek şekilde atılı bulunan imzanın, mukayese yazı ve imzalarla yapılan karşılaştırma sonucunda sanık ...’ın eli mahsulü oldukları,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 23.06.2014 tarihli raporuna göre; incelenmek üzere gönderildiği belirtilen ihtarnamenin gönderilmediği, sanığa ait imza ve yazı örneklerinin alınarak adli dosya ile birlikte yeniden gönderilmesi gerektiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 09.02.2015 tarihli raporuna göre; inceleme konusunun sağ üst köşesinde “Aslı Gibidir Av. ...” yazıları ve ...’a atfen atılı ıslak imza olan 04.10.2011 tarihli ihtarname başlıklı belge fotokopisi olduğu, inceleme konusu ihtarnamede sağ üst köşede 'Aslı Gibidir Av. ...' yazıları ve altındaki imza ile ...'ın mukayese imza ve yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından, söz konusu imza ve yazıların sanık ...'ın eli ürünü olduğu sonucuna varıldığı, fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı, karbon nüsha vb… belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının bulunduğu, ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılması esas olmakla mevcut koşullarda istem doğrultusunda yapılan değerlendirmede; inceleme konusu ihtarnamede sağ alt köşede Av. ...'a atfen atılı imza ile sanık ...'ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu ve seyir bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından, söz konusu imzanın sanığın eli ürünü olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varıldığı,
... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.05.2018 tarihli yazısında; Mahkemeye sunulan evrakların taraflarca herhangi bir itiraza uğramaması ya da Mahkemece tereddüt oluşmadığı hâllerde aslının ilgili noterde mevcut olup olmadığının araştırılmadığı, taraflarca itiraza uğraması ya da talep edilmesi ile davanın mahiyeti ve sunulan evrakın dava sonucuna doğrudan etkisi olması hâlinde belirtilen araştırmanın yapıldığı ancak bu uygulamanın Mahkeme uygulaması olup tüm hukuk mahkemeleri adına görüş bildirilmesinin uygun olmayacağının belirtildiği,
Sanık müdafisince dosyaya sunulan ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/234 esas sayılı dosyasının 12.04.2018 tarihli 2. celsesine ilişkin duruşma zaptında; ... 6. Noterliğinden ihtarnamenin, tebliğ mazbataları ile birlikte istenmesine karar verildiği, 2016/535 esas sayılı dosyasının 24.10.2016 tarihli tensip zaptında; ... 2. Noterliğinden vasiyetnamenin onaylı bir suretinin istenmesine karar verildiği,
18.12.2013 tarihli tutanağa göre; katılana ait Nokia marka cep telefonunun gelen mesajlar bölümünde; 532 5.. ..55 numaralı GSM hattından gönderilen 3 adet mesaj bulunduğu, 03.07.2012 tarihinde saat 12.41’de; “Tespit yapıldığında alacak için delil teşkil edecek bu sebeple yüksekten açınca verdiğimiz masraf ziyan olabilme ihtimaline karşı tespitten sonra ıslah yoluyla o bedel arttırılacak ve eksik masraf o zaman ödenecek, nitekim her şey usulüne uygun tespitten sonra eksik masrafı zaten yine ben yatıracağım.”
04.07.2012 tarihinde saat 12.46’da; “Hangi şube bu hesap”, aynı gün 13.23’de; “Tam 1000 TL masraf iadeniz çıktı alınan masraflardan 750 yolladım birazdan devamı da hesabınızda olur dosyadan beni azil ettiğiniz için şu anda vekalet ücretine hak kazanıyorum ancak talep etmeyeceğim zor durumunuzu bildiğimden bilginiz olsun umarım her şey sizin için iyi olur.” şeklinde mesajlar alındığının tespit edildiği,
Katılan vekilince sunulan dilekçe ekindeki 04.07.2012 tarihli, 750 TL bedelli, katılana gönderilen EFT’ye ait dekontta; “Av. ...’a verilen dava masraf iadesidir.” şeklinde açıklama bulunduğu,
Sanık tarafından dosyaya sunulan 15.04.2015 tarihli Y. Doç. Dr. Jale ... tarafından hazırlanan bilimsel mütalaada; ihtarnamedeki ihtar eden vekili Av. ... adına atılı imzanın genel olarak şekillendirilmesinde, büyük bir bölümünde görülen titreklik ve gayri tabii oluşum nedeniyle örnek imzalara göre kuvvetli farklılıklar gösterdiği, şüpheli ve örnek imzaların, harf ve yazı özelliği ihtiva etmeyen basit tersimli şekilsel imza olması ve sahibinin kimliğini teşhise elverişli yeterli tanı unsuru göstermemesi ve imzaların bu niteliği gereği fotokopi üzerinden yapılan incelemelerden doğru ve kesin bir sonuca varılamayacağı, fotokopi üzerinden inceleme yapılmasının sakıncalarının raporlarda da açıklanmış olduğu, buna rağmen sonuç belirtilmesinin doğru ve sağlıklı olmadığı, Adli Tıp Kurumu raporunda kullanılan ifadenin, uluslararası terminolojiye uygun olmayan, anlaşılmaz, tereddütlü ve çelişkili olması ve yukarıda sayılan tüm nedenlerle belge aslı üzerinden yeniden inceleme yapılması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı,
Sanık tarafından dosyaya sunulan Prof. Dr. ... Ruhan Erdem tarafından hazırlanan 19.04.2015 tarihli bilimsel görüşte; sanık tarafından düzenlendiği iddia edilen dava konusu ihtarname fotokopisinin belge niteliği taşımadığı, aslı dosyada bulunmayan ihtarnameye sanık tarafından “aslına uygunluk” onayı verilmesinin, söz konusu ihtarnamenin Noterlik Kanunu’nun 106. maddesinde öngörülen koşulları içermediği göz önüne alındığında kandırma yeteneği kazandırmayacağı, nihayet bir hakkın doğumuna, değişmesine ya da sona ermesine yol açmayan ihtarnamenin delil olarak ileri sürülmesi de gerekli olmadığı için faydasız (gereksiz) bir sahteciliğin söz konusu olduğu, bu nedenle sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun unsurlarının gerçekleşmediği kanaatine varıldığı,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 31.12.2013 tarihli ve 2013/967 sayılı emanet eşya makbuzunda; emanete alınan belgenin 04.10.2011 tarihli ihtar eden ..., Muhatap Merve Tur. ve Otelcilik AŞ olan ihtarname aslı olduğunun belirtildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 24.11.2014 tarihli ve 2014/849 sayılı emanet eşya makbuzunda; emanete alınan belgenin ... 4. Noterliğinin 3708 yevmiye nolu 4. Noter Ercan Özdemir imzalı, 04.10.2011 tarihli ihtar eden vekili Avukat ... adına düzenlenmiş aslı gibidir yapılmış ve üzerinde ... 4.Noterliği mührü bulunan ihtarname olduğunun belirtildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 26.02.2015 tarihli ve 2015/132 sayılı emanet eşya makbuzunda; emanete alınan belgelerin 1 Adet Av. ... imzalı, üzerinde kırmızı kalemle Belge-1 yazılı ihtarname başlıklı belge fotokopisi ve 1 Adet Av. ... imzalı üzerinde kırmızı kalemle Belge-2 yazılı ihtarname başlıklı belge fotokopisi olduğunun belirtildiği,
Katılan vekili tarafından 18.12.2013 tarihli 1. celsede sunulan belgenin Mahkemece incelenerek dosyaya eklendiği, belge incelemesinde; ihtarname başlıklı ... 4. Noterliği kaşesi, 3708 yevmiye numarası, yine sol alt köşesinde ... 4. Noterliği kaşesi, sağ alt köşesinde ise ihtar eden vekili Av. ... ismi ve altında imzası bulunan arkasında orta üstte ... 4. Noterliğine ait kaşe, orta kısmında No:3708 yazısı, yine sol tarafta 'Harç damga değerli kağıt makbuz karşılığı tahsil edilmiştir.' kaşesi, altta ortada 'İstek üzerine bir nüshasını muhataba Ptt kanalı ile tebliğe gönderildiğini onaylarım.' ... 4. Noteri Ercan Özdemir kaşesi, mührü ve imzası bulunan, sağ alt köşede ise Lale Cengiz ... 2. Noteri kaşesi, hemen üstünde 05020 numarası 02.07.2012 tarihi ve içeriği okunmayan mühür bulunduğu,
Mahkemece 20.04.2015 tarihli 7. celsede ... Adli Emanetinin sırasında kayıtlı bulunan ihtarnamenin tetkikinde; ihtar edenin ..., avukatının Av. ..., muhatabın Merve Tur ve Otelcilik AŞ, konunun fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile muhataba ait olan Merve Park otelde yapılmış olan eklenti ve iyileştirmelerin taraflara ödenmesi konusunda ihtar olduğu, ihtarname tarihinin 04.10.2011 olduğu, ihtar eden vekili olarak sağ alt köşede Av. ... isminin bulunduğu ve altında ıslak imza bulunduğu, diğer belgenin de daha önce incelemesi yapılan belgenin fotokopisi olup sağ üst köşesine 'aslı gibidir' yazısı ile birlikte sanık ...'ın adının soyadının ve imzasının olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan vekilince dosyaya sunulan 02.12.2013 tarihli dilekçede; katılanın sanığın bürosuna 02.07.2012 tarihinde gittiğini ve davaları hakkında bilgi istediğini, sanığın katılana suça konu ihtarnamenin gönderildiğini ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 02.05.2012 tarihinde alacak davası açtığını söylediğini, katılanın sanığa ihtarnamenin neden ...'da düzenlendiğini sorması üzerine sanığın '...'da işi olması sebebiyle ... Noterliğinde işlem yaptığını' söylediğini, bunun üzerine katılanın sanıktan incelemek için ihtarnameyi istediğini, sanık tarafından ihtarname aslının katılana teslim edildiğini, katılan tarafından ... 4. Noterliğinin telefonla aranarak ihtarname hakkında bilgi istendiği, 3708 yevmiye numaralı işlemin 19.04.2011 tarihli araç satış sözleşmesine ait olduğunu öğrenmesi üzerine ... 2. Noterliğine müracaat eden katılanın sanığı vekillikten azlettiği, ayrıca katılanın savcılığa ve baroya sanık hakkında şikâyette bulunduğunu, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan alacak davasına ilişkin dava dilekçesinde de hâkim havalesinin 02.07.2012 olduğu hâlde 7 rakamı tahrif edilerek 5 rakamına dönüştürülmeye çalışıldığını, sahte olarak düzenlenen ihtarname aslının Mahkemeye sunulduğunu,
Katılan Mahkemede; şikâyet dilekçelerini aynen tekrar ettiğini, Merve Park Otel isimli işletmeyi sahibinden kiraladığını, 2011 yılı içerisinde yaşadığı sorunlar sebebiyle kira bedelini ödemediğinden dolayı icra takibi başlatıldığını ve tahliye davası açıldığını, bu nedenle sanığa vekalet verdiğini, Mahkemece tahliye kararı verildiğini, otele tahliye için karşı tarafın avukatı geldiğinde kararın kesinleştiğini öğrendiğini, bu kararın temyiz edildiğini bildiğini, sanığı aradığında kendisine halledeceğini, sorun olmadığını, harç yatırmayı unuttuğunu söylediğini, daha sonra da otelden tahliye edildiğini, sanığa alacak davası açması için ihtarname çekmesi yönünde talimat verdiğini ve dava açıp açmadığını sorduğunu, yine dosyayı getirmesini, neden böyle olduğunu, başka bir tecrübeli avukat ile görüşeceğini söylediğini, sanığın dosyayı getirip bıraktığını, başka bir avukat ile yaptığı görüşmede ihtarname çekildiği hâlde böyle olmaması gerektiğini söylediği, sanığın tehiri icra talebinde bulunduğuna ilişkin evrak getirdiğini, ancak yaptığı araştırmada ... 4. Noterliğince gönderildiği anlaşılan ihtarnamenin bu yevmiye numarasında bir araç satışı işlemine ait olduğunu, böyle bir ihtarnamenin gönderilmediğini öğrendiğini, alacak davası açarken sanığın ihtarnamenin üzerine 'aslı gibidir' yazıp imzalayarak mahkemeye sunduğunu, taşınmazın tahliyesinden sonra sanıktan dosyayı istediğini, ihtarname aslının dosya içerisinden çıktığını, ihtarnamenin şu an avukatında olduğunu,
Tanık ... Yılmaztürk Mahkemede; sanık ile yaklaşık olarak 7 yıldır tanıştıklarını, ofislerinin karşı karşıya olduğunu, sürekli olarak iç içe olduklarını ve sürekli olarak bilgi paylaşımı yaptıklarını, 2011 yılı yaz aylarında katılanın sanığın bürosuna geldiğini, kendisinin de o esnada sanığın bürosunda olduğunu, katılanın sanığa dava açmasını ve bu nedenle dilekçe yazması gerektiğini söylediğini, sanığın da katılana dava dilekçesi yazdığını, delilleri katılanın getirdiğini, sanığın da delilleri düzenleyerek dava dilekçesinde delillerden bahsettiğini, katılanın acelesinden dava dilekçesinin panik hâlinde hazırlandığını, dava dilekçesinin altını sanığın imzaladığını hatırladığını, hazırlanan dava dosyasını sanığın katılana verdiğini, katılanın dosya ile bürodan ayrıldığını, sonrasında ne yaptığını bilmediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık Savcılıkta; müvekkili ...'ı ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 Esas sayılı dosyası ile ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/110 Esas sayılı dosyasında vekaleten temsil ettiğini, ... İcra Dairesinde müvekkili ... aleyhine kira borçlarını ödememesi nedeniyle ve tahliye taahhütnamesine dayalı icra takibi başlatıldığını, İcra Hukuk Mahkemesine itirazda bulunduklarını, bununla ilgili 2012/110 Esas sayılı dosyasında ilk duruşmasına müvekkil ile birlikte katıldıklarını, bu duruşmada müvekkilin tahliyesine karar verildiğini, duruşma sonrası dosyayı temyiz edeceğini söylediğini, müvekkilinin de temyizi kabul ettiğini, müvekkilini tanıdığı için avukatlık ücretini konuşmadıklarını, mahkeme masraflarını müvekkilinin ödeyeceğini, temyiz harcını da müvekkilinden istediğini, müvekkilinin temyiz harcını büroya getireceğini, süresi içerisinde temyiz dilekçesini yazarak hâkime havale ettirdiğini, harcın ödenmesi gerektiğini sürekli olarak müvekkiline hatırlattığını ancak müvekkilinin kendisini oyaladığını, 20.06.2012 tarihinde müvekkilinin temyiz harcını getirmesi üzerine aynı gün harcı yatırdığını, bu olayda müvekkilinin ihmalinin söz konusu olduğunu, kendisinin ihmalinin olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu iddia edilen ihtarnameyi ilk defa gördüğünü, altındaki imzanın ve sağ üst köşede yer alan 'aslı gibidir', 'Av. ...' yazısı ile imzanın kendisine ait olmadığını, suçu kabul etmediğini,
Sanık Mahkemede; imzaların kendisine ait olmadığını, imza incelemesine ilişkin raporları ve sahtecilik yaptığına ilişkin iddiayı kabul etmediğini, ihtarname tarihinin kendisine verilen vekalet tarihinden önce olduğunu, o tarihte katılanın tahliye taahhüdünde taşınmazda yaptığı kabul edilebilir iyileştirmeleri kendisine tahliye tarihinde ödeneceğine dair kayıt olduğu için önceden tespit davası açması gerektiğini, durumun bundan ibaret olduğunu, dava dilekçesi üzerinde de tahrifat yapılmadığını, harç makbuzlarında davanın açılma tarihinin belli olduğunu, katılanın sürekli kendisini arayarak babasının zengin olduğunu, zararının bulunduğunu ve bu zararın karşılanması durumunda şikâyetçi olmayacağı söylediğini, “Seni ancak ben kurtarırım.” şeklinde beyanda bulunduğunu, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davayı katılanın açtığını, kendisinin açmadığını, bu durumun harç makbuzundan da belli olduğunu, bu dava dosyası için ihtarnamenin gerekli bir belge olmadığını, şarta bağlanılacak bir belgenin dava konusu olduğunu, şart gerçekleşmediği için tahliye hususundaki ihtarnamenin çekilmesinin hukuki bir yarar sağlamayacağını, davanın ilk celse takipsiz kaldığı için mahkeme tarafından dosyanın işlemden kaldırıldığını, davanın devam etmesi hâlinde mahkemenin bu belgenin gerçek olup olmadığını ve aslını mutlaka araştıracağını, katılan ile birlikte İcra Hukuk Mahkemesindeki dosyanın duruşmasına girdiğini, duruşmadan sonra katılana durumu izah ettiğini, temyiz dilekçesini de verdiğini, ancak harçların kendisine geç getirildiği için harçların geç yatırıldığını, bu nedenle temyiz talebinin reddedildiğini, suçu kabul etmediğini,
Sanık müdafisi; davanın katılan tarafından açıldığını, harç makbuzunda katılanın isminin yazılı olduğunu, uygulamada avukatlar tarafından dava açıldığında harç makbuzlarının üzerine mutlaka avukatın isminin yazıldığını, aksinin de ispatının karşı tarafa düştüğünü, bu belgenin şikâyetçi tarafından hazırlanmış olabileceğini, gerçek belgenin sağ alt köşesinde sanığa atfen atılan imzanın da şikâyetçi veya başkası tarafından oluşturulabileceğini, gerçek belgenin sağ alt köşesindeki ıslak imzanın sanığa ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, evrakta sahteciliğin somut olayda unsurlarının bulunmadığını, resmî evrakta sahtecilik ve 1136 sayılı Kanun'un 56/3. maddesinde belirtilen suçların oluşabilmesi için zararın meydana gelmesi gerektiğini, somut olayda belgenin aslı olduğunu ve katılan tarafından da mahkemeye sunulduğunu, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin başka dosyalarda mahkemeye sunulan belgeleri noterden istediğini tespit ettiklerini,
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi bakımından “1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56/3. maddesine aykırılık” ve “resmî belgede sahtecilik” suçları üzerinde durulması gerekmektedir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 'Örnek çıkarabilme ve tebligat yapabilme hakkı' başlığını taşıyan 56. maddesi;
'Usulüne uygun olarak düzenlenen ve avukata verilmiş olan vekaletname 52 nci maddede yazılı dosyada saklanır. Avukat, bu vekaletnamenin örneğini çıkarıp aslına uygunluğunu imzası ile onaylayarak kullanabilir. Avukatın çıkardığı vekaletname örnekleri bütün yargı mercileri, resmi daire ve kurumlar ile gerçek ve tüzel kişiler için resmi örnek hükmündedir.
Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmiyen hallerde avukatlar, takibettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylıyarak yargı mercileri ile diğer ... dairelerine verebilirler.
Aslı olmayan vekaletname veya diğer kağıt ve belgelerin örneğini onaylayan yahut aslına aykırı örnek veren avukat, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır...' şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümle birlikte avukatların aslı kendilerinde bulunan vekâletname, her türlü kâğıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylayarak kullanabilmesi sağlanmıştır. Maddenin ilk fıkrası ile usulüne uygun olarak düzenlenen ve avukata verilmiş olan vekâletnamenin 1136 sayılı Kanun'un 52/1. maddesindeki 'Avukat, üzerine aldığı her ... yahut yazılı mütalasına başvurulan her husus hakkında düzenli dosya tutmak zorundadır.' şeklinde düzenlenen fıkrada belirtilen tutulması zorunlu dosyada saklanması gerektiği belirtilmiştir. Avukatın kendisinde bulunan ve dosyada muhafaza ettiği vekâletnamenin bir örneğini çıkarıp aslına uygunluğunu imzası ile onaylayarak kullanabilecek olup kullanılan vekâletname örneklerinin bütün yargı mercileri, resmî daire ve kurumlar ile gerçek ve tüzel kişiler için resmî örnek hükmünde olduğu kabul edilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise aslı kendilerinde bulunan vekâletname dışında her türlü kâğıt ve belge örneklerinin avukat tarafından ne şekilde kullanılabileceği düzenlenmiştir. Her türlü kâğıt ve belgenin avukat tarafından örneğinin çıkartılması için bazı şartlar kabul edilmiştir. Öncelikle avukatlar takip ettikleri işlerde kâğıt ve belgelerin örneğini çıkartıp aslına uygunluğunu imzası ile onaylayarak kullanabilir. Ancak kâğıt ve belgelerin asıllarının verilmesi gerektiği kanunda açıkça gösterilmemelidir. Kâğıt ve belgelerin asıllarının verilmesi gerektiği kanunda açıkça gösterilmişse avukat o kâğıt ve belgenin örneğini çıkartıp aslına uygunluğunu imzası ile onaylayarak kullanamayacaktır. Ayrıca örneklerin onaylanıp kullanabilmesi için kâğıt ve belgelerin asıllarının kendisinde olması gerekir. Avukatlar kâğıt ve belgenin aslını görüp örneğini çıkarttıktan sonra belgenin aslını iade etmeyecek, onaylı örnek belgenin içeriği veya şekliyle ilgili tereddüt hasıl olması durumunda yani sahtecilik iddiası ihtimaline karşı belgenin aslını dosyasında muhafaza edecektir. Her ne kadar maddenin 1. fıkrasında vekâletnamenin örneği çıkartıldıktan sonra aslının 52. maddede yazılı dosyada saklanacağı belirtilmesine rağmen örneği çıkartılan her türlü kâğıt ve belgenin aslının dosyada saklanması gerektiği ayrıca belirtilmemiş ise de 56. maddenin 2. fıkrasındaki 'aslı kendilerinde bulunan' ibaresinden örneği çıkartılarak kullanılan her türlü kâğıt ve belge aslının da muhafaza edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Onaylama işlemini de avukatlar bizzat kendileri yapacak olup yanında çalışan stajerleri veya yardımcı elemanları örnek belgelerin onaylamasını yapamayacaktır.
Maddenin 2. fıkrası ile 1. fıkrası arasındaki temel fark ise vekâletname örnekleri bütün yargı mercileri, resmî daire ve kurumlar ile gerçek ve tüzel kişilere verilebilirken, diğer belgeler bakımından bu yetki sınırlanmakta ve sadece yargı mercileri ile diğer ... dairelerine verme yetkisi mevcuttur.
Maddenin 3. fıkrasında ise 1. ve 2. fıkralarda avukata tanınan vekâletname, her türlü kâğıt ve belgelerin örneklerini çıkartıp, onaylayarak kullanma yetkisinin kötüye kullanılması hâli suç olarak tanımlanmıştır. Bu hâl kanun koyucunun avukata tanıdığı hak ve görevlerle, ona verdiği önem ve gösterdiği itimadın mantıki bir sonucudur. Bu suretle avukatın örnek çıkarmak için başka mercilere müracaat ederek zaman kaybetmesi önlenmiş ve mesleğin itibarı artırılmıştır.
Söz konusu suç, maddenin üçüncü fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup aslı olmayan vekâletname veya diğer kâğıt ve belgelerin örneğinin onaylanması yahut aslına aykırı örnek verilmesi durumunda suç oluşacaktır. Üçüncü fıkrada belirtilen 'aslı olmayan' ibaresinin vekâletname veya diğer her türlü kağıt ve belge aslının avukatın kendisinde olmaması şeklinde anlaşılması gerekir. Keza maddenin 1. fıkrasında vekâletnamenin avukata verilmiş olmasından, 2. fıkrasında ise her türlü kâğıt ve belge asıllarının kendilerinde bulunması gerektiğinden bahsedilmiştir. Maddenin 3. fıkrasında belirtilen aslı olmayan vekâletname, her türlü kâğıt veya belgenin aslının avukatın kendisinde bulunmaması anlaşılacak, bir başka deyişle avukatın belgenin aslını görüp muhafaza etmesi gerektiği hâlde belgenin muhafaza edilmemesi sebebiyle aslının dosyaya sunulamaması durumu belge aslının görüldüğü yönündeki savunmayı çürütecektir. Vekâletname veya diğer belge asıllarının onaylı örneğinin yargı mercileri veya diğer ... dairelerine sunulduğu durumda, asılların avukat tarafından hiç görülmemesi veya görüldüğü hâlde iade edilen asılların dosyaya sunulamaması durumunda suç oluşacaktır. Bununla birlikte, onay öncesinde kağıt veya belgenin aslı kendisinde bulunan avukatın bunların örneğini çıkartıp aslının uygunluğunu imzası ile onaylamasından sonra kâğıt ya da belgenin aslını resmî bir kuruma verme zorunluluğundan dolayı muhafaza etmesinin fiilen imkânsız hâle geldiği durumlarda söz konusu kâğıt ya da belgenin aslını ilgili kuruma verdiğini ispatlaması şartıyla bu kâğıt ya da belgenin aslını muhafaza etme yükümlülüğüne aykırı davrandığı, buna bağlı olarak da üçüncü fıkrada düzenlenen suçu işlediği söylenemez. Bu durumda, söz konusu suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Suçla korunan hukuksal değer belgede sahtecilik suçlarında olduğu gibi kamunun güvenidir. Ancak burada kanun koyucu avukatlık mesleği mensuplarına tanıdığı bir yetkinin kötüye kullanılmasını da cezalandırmaktadır. Sonuç olarak kanun koyucu, avukatlara kamu nazarında ek bir güven atfetmekte ve bu güvene aykırı davranışları özel olarak düzenlenmektedir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.06.2019 tarihli ve 1170-488 sayılı kararında da anılan suçun unsurları bakımından aynı sonuca ulaşılmıştır.
Resmî belgede sahtecilik suçu 5237 sayılı TCK’nın 204. maddesinde;
“(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Söz konusu suç, maddenin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup, resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmî belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, resmî belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış, maddenin üçüncü fıkrasında ise, suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması hâlinde cezanın yarı oranında artırılması gerektiği belirtilmiştir.
Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup, belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun ilgili hükümleri üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 'İhtarname ve ihbarname' başlıklı 106. maddesi;
'Her türlü hukuki işlemlere ait ihtarname ve ihbarname:
1. İstemde bulunan ve diğer tarafın ad ve soyadları ile açık adreslerini,
2. İhtar ve ihbar konusunu,
3. İstemde bulunanın imzasını,
4. Tebliğ şerhini, noterin imza ve mühürünü ve tarihi (Yazı ve rakam ile),
Kapsar.
İhtarname ve ihbarnameler ilgili tarafından yazılıp tebliğ için notere getirebileceği gibi, notere de yazdırılabilir.',
'Onaylama şerhinin ihtiva edeceği hususlar' başlıklı 92. maddesi;
'Onaylama şerhinin:
1. İşlemin yapıldığı yer ve tarihi (Rakam ve yazı ile),
2. İlgilinin kimliği, adresi ve vergi kimlik numarasını,
3. Noter, ilgiliyi tanımıyorsa, kimliği hakkında gösterilen ispat belgesini,
4. İmza huzurda atılmışsa bu hususu, imza dışarda atılıp da huzurda ilgili, imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmişse bu husustaki beyanı,
5. İşleme katılanların imzalarını ve noterin imza ve mührünü,
Taşıması gereklidir.',
Şeklinde düzenlenmiş olup ihtarnamenin ilgili tarafından yazılabileceği gibi notere de yazdırılabileceği, bir başka ifadeyle ihtarnamenin düzenleme veya onaylama şeklinde de tanzim edilebileceği kabul edilmiştir. Anılan maddelere göre ihtarnamede; istemde bulunan ve diğer tarafın ad ve soyadları ile açık adresleri, ihtar ve ihbar konusu, istemde bulunanın imzası, tebliğ şerhi, noterin imza, mührü ve tarihi (yazı ve rakam ile); onaylama şerhinde ise işlemin yapıldığı yer ve tarihi (rakam ve yazı ile), ilgilinin kimliği, adresi ve vergi kimlik numarası, Noter, ilgiliyi tanımıyorsa, kimliği hakkında gösterilen ispat belgesi, imza huzurda atılmışsa bu hususu, imza dışarda atılıp da huzurda ilgili, imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmişse bu husustaki beyanı, işleme katılanların imzaları ve noterin imza ve mührü bulunmalıdır.
Diğer taraftan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... 1. Noterliğinin 31.10.2011 tarihli ve 3542 sayılı genel vekaletnamesi ile katılan ...'ın sanık Av. ...'ı vekil tayin ettiği, ... Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben yazılmış olan ve altında sanığın ismi ve imzası bulunan 02.07.2012 havale tarihli dava dilekçesi ile katılanın Merve Tur. ve Otelcilik AŞ'den kiraladığı otelde yapılan masrafların ödenmesi için ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde alacak davası açıldığı, dava dilekçesi ekinde sunulan 04.10.2011 tarihli ihtarnamenin sağ alt köşesinde ihtarnameyi düzenleyen olarak 'ihtar eden vekili Av. ...' yazısı ve imza bulunduğu, ihtarnamenin sağ üst köşesinde ise 'Aslı Gibidir Av. ...' yazısı ve imzası bulunduğu, ayrıca ihtarnamenin üzerinde ... 4. Noterliği kaşesi, yevmiye numarası, noter mührü ve noterin imzası, ihtarnamenin arkasında ise ... 4. Noterliği kaşesi, yevmiye numarası, noter mührü, noterin imzası, 'Harç, damga, değerli kâğıt makbuz karşılığı tahsil edilmiştir.' ve 'İstek üzerine bir nüshasının muhataba PTT kanalı ile tebliğe gönderildiğini onaylarım.' yazısı bulunduğu, anılan ihtarname üzerindeki yevmiye numarasının araç satış sözleşmesine ait olduğu, kriminal raporuna göre ihtarname üzerindeki 'ihtar eden vekili Av. ...' ve 'Aslı Gibidir Av. ...' yazıları ile imzaların sanığın eli ürünü olduğu, sanık hakkında gerçeğe aykırı olarak düzenlediği veya düzenlettiği ihtarnameyi 'aslı gibidir' şerhi ile mahkemeye delil olarak sunduğu iddiasıyla TCK'nın 204/2. maddesinde düzenlenen kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kamu davası açıldığı anlaşılan olayda;
... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen dosya inceleme tutanağında, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 esas sayılı dosyasında bulunan ihtarnamenin fotokopi olduğunun, yine Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında sahte ihtarnamenin fotokopisine 'aslı gibidir' şerhi düşülerek imzalandığının, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 20.09.2012 tarihli fezlekesinde; ihtarname aslının ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/288 esas sayılı dosyasında bulunmadığının, bu dosyada avukat tarafından 'aslı gibidir' yapılmış bir fotokopi örneğinin bulunduğunun, bu belgenin de emanete alındığının, 12.02.2013 tarihli kriminal raporunda; inceleme konusunun 2 adet ihtarname fotokopisi olduğunun, fotokopi belgeler üzerinden yapılan incelemelerin sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını güçleştirdiğinin belirtildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 09.02.2015 tarihli raporunda; ihtarnamenin fotokopi olduğu ancak sağ üst köşede yer alan 'Aslı Gibidir Av. ...' yazısı altındaki imzanın ıslak imza olduğunun ancak sağ alt köşede yer alan 'ihtar eden vekili Av. ...' yazısı ile altındaki imzanın ıslak yazı ve imza olmadığının, belgenin fotokopi olması nedeniyle bu yazı ve imza yönünden inceleme yapılmasının sakıncalı olduğunun ifade edildiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 31.12.2013 tarihli ve 2013/967 sayılı emanet eşya makbuzunda; emanete alınan belgenin ihtarname aslı olduğunun, 24.11.2014 tarihli ve 2014/849 sayılı emanet eşya makbuzunda ise; emanete alınan belgenin Av. ... adına düzenlenmiş aslı gibidir yapılmış ihtarname olduğunun, 26.02.2015 tarihli ve 2015/132 sayılı emanet makbuzunda; emanete alınan belgelerin Av. ... imzalı ve ihtarname başlıklı iki adet belge fotokopisi olduğunun, Yerel Mahkemece 20.04.2015 tarihli 7. celsede adli emanette bulunan ihtarnamenin tetkikinde; ihtar eden vekili olarak sağ alt köşede Av. ... isminin ve altında ıslak imza bulunduğunun belirtildiği, katılanın ihtarname aslının şu an avukatında olduğunu, aslının kaybolması ihtimaline karşı örnek çıkarttığını beyan ettiği, katılan tarafından ... 2. Noterliğinin 02.07.2012 tarihli ve 05020 yevmiye numaralı, 20.04.2015 tarihli ve 02193 yevmiye numaralı işlemiyle ihtarnamenin çıkartılan ve dosyaya sunulan örneğinde sağ üst köşede yer alan 'Aslı Gibidir Av. ...' ibareli yazı ve imzanın bulunmadığı, katılan vekilinin 24.02.2018 tarihli dilekçesinde; Mahkemeye sağ üst köşesinde 'Aslı gibidir' şerhi olmayan ancak sağ alt köşesinde sanığa ait ıslak imza bulunan ihtarname aslını sunduklarını ifade ettiğinin ve suça konu ihtarname üzerinde noter tarafından atılması gereken tarihin de olmadığının anlaşılması karşısında;
Sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kamu davası açılması, ihtarname aslı ve 'aslı gibidir' yapılarak dava dilekçesi ekinde sunulan ihtarname örneğinin incelenmek üzere dosya arasına alınmaması, suça konu ihtarnamenin aldatma yeteneğini haiz olup olmadığına yönelik Yerel Mahkemece herhangi bir inceleme yapılmaması, belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hâkime ait olması, ıslak imzalı olan 'aslı gibidir' şerhli belge üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına rağmen ihtarname aslı üzerinden inceleme yaptırılmayıp fotokopi belge üzerinden alınan raporlar ile yetinilmesi hususları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde; adli emanette kayıtlı bulunduğu anlaşılan suça konu ihtarname aslı ve 'aslı gibidir' şerhli örneğinin, duruşmada incelenerek özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulmasından sonra iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve ihtarname aslı üzerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması sonucunda sanığın eyleminin kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu mu yoksa 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56/3. maddesinde tanımlanan suçu mu oluşturduğunun tespiti bakımından sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün sanığın eyleminin nitelendirilmesi bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin nitelendirilmesi bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesinin 26.06.2019 tarihli ve 22786-10028 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.10.2018 tarihli ve 19-354 sayılı mahkûmiyet hükmünün, sanığın eyleminin nitelendirilmesi bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.11.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.