Ceza Genel Kurulu 2020/246 E. , 2021/592 K.
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen üste fiilen taarruz suçundan hükümlü ...'un, aynı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 31.12.2002 tarihli ve 935-981 sayılı hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Hükümlü hakkında 08.02.2008 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinde yapılan değişiklik ve 5728 sayılı Kanun’un geçici birinci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan lehe düzenleme sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi olasılığı bulunduğundan 5275 sayılı Kanun’un 98 ila 101. maddeleri uyarınca hükümlü hakkında infazın durdurulup durdurulmayacağı ve 5728 sayılı Kanun’un geçici 1/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususlarında karar verilmesi için Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 24.03.2008 tarihli ve 2002/255 sayılı talebi üzerine dosyayı yeniden ele alan Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesince 29.05.2008 tarih ve 935-554 sayı ile; Mahkemenin 31.12.2002 tarihli ve 935-981 sayılı hükmünün geri alınmasına, infaz işlemlerinin durdurulmasına, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen üste fiilen taarruz suçundan hükümlü ...'un, aynı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir.
İtiraz edilmediği gerekçesiyle bu kararın 12.03.2009 tarihinde kesinleştirilmesinden sonra, hükümlünün 12.02.2010 tarihinde işlediği 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan yapılan yargılama sonucunda Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesince 30.12.2010 tarih ve 304-711 sayı ile; 23.03.2011 tarihinde işlediği resmî belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılama sonucunda Gaziosmanpaşa 7. Asliye Ceza Mahkemesince 02.05.2012 tarih ve 167-231 sayı ile; hükümlünün denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dosya için Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesine ihbarda bulunulmuştur.
Dosyayı ele alan Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Erzurum 9. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 12.10.2016 tarih ve 1778-1128 sayı ile; CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına, hükümlünün 1632 sayılı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son, 59/2, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hükmün de hükümlü tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 21.10.2019 tarih ve 29792-13124 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.12.2019 tarih ve 23019 sayı ile;
“1- İtiraza konu davanın konusu ‘üste fiilen taarruz’dur. Sanık 25.11.2001 tarihli eyleminden dolayı yargılanmış ve 31.12.2002 tarihinde ASCK 91/1, 92 yollamasıyla 765 s. TCK 51/son (ağır tahrik altında) ve 59/2 maddeleri uygulanarak 1 ay 20 gün hapis cezası ile hükümlendirilmiştir. Bu hüküm 06.02.2003 tarihinde tebliğ edilerek, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kesinleşmekle ‘dava zamanaşımı’ tükenmiş, artık ilamın kesinleştiği tarihten itibaren Askeri Ceza Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca tatbiki mümkün 765 s. TCK'nın 112/4 maddesinde belirtilen 10 yıl süreli ‘ceza zamanaşımı’ başlamıştır.
14.02.2003 tarihinde başlayan 10 yıllık 'ceza zamanaşımı' süresi işlemekte iken ve 5 yıl 4 ay 21 gün sonra, 29.05.2008 tarihinde Mahkemesince ASCK 91/1, 765 s. TCK 51/son, 59/2, 5237 s. CMK 231. maddeleri uygulanarak yapılan uyarlama sonrasında 1 ay 20 gün hapis ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu karar da 14.07.2008 tarihinde tebliğ edilerek itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Sanık deneme süresi içinde, 12.02.2010 tarihinde Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesince hükümlendirildiği 6136 sayılı Kanun'un 13/1 maddesine muhalefet suçunu işlemiştir. Yani hükmün açıklanmasının geri bırakılması deneme süresinde ceza zamanşımı 1 yıl 6 ay 21 gün durmuş ve böylece kesintiye uğramıştır.
Sonuç olarak 14.02.2003 günü başlayan 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi 1 yıl 6 ay 21 gün daha uzayarak 14.02.2013 yerine 05.09.2014 tarihinde dolmuştur.
Temyize konu (Kapanan) 9. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla ceza zamanaşımı dolmuş olması nedeniyle düşme kararı vermesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü tesisi usul ve yasalara aykırı, usul ve yasalara aykırı Yerel Mahkeme hükmünün temyiz incelemesini yapan yüksek Yargıtay 19. Ceza Dairesinin de açıklanan nedenle hükmün bozulmasına ve ceza zamanaşımı nedeniyle düşme kararı vermesi gerekirken onanmasına dair kararı usul ve yasalara aykırıdır.
2- Yerel Mahkeme hükmünde 765 s. TCK ve 5237 s. TCK uygulanarak karışık şekilde hüküm kurulmuştur. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan 647 s. Kanun ile adli para cezası hesaplaması gerekirken yazılı şekilde fazla adli para cezasına hükmedilmesi de usul ve yasalara aykırıdır. Hükmün bu yönden de bozulması gerekirken onanması usul ve yasalara aykırıdır.” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 10.06.2020 tarih ve 35317-6316 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı hükümlü Ali Kırmaz hakkında asta müessir fiil suçundan verilen ağır para cezasının ertelenmesine ilişkin hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, hükümlü ... hakkında üste fiilen taarruz suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Hükümlüye atılı üste fiilen taarruz suçundan yapılan yargılama sırasında ceza zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin,
2- Suç tarihinde yürürlükte olan 647 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uygulanarak adli para cezasının hesaplanması gerekirken karma uygulama yapılarak mülga 765 sayılı TCK hükümleri ile 5237 sayılı TCK hükümlerinin birlikte uygulanması suretiyle fazla adli para cezasına hükmedilip hükmedilmediğinin,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Ağrı ili, Patnos ilçesinde askerlik görevini yapan hükümlü ...'un üstü konumundaki inceleme dışı hükümlü Ali Kırmaz'a 25.11.2001 tarihinde yumruk vurmak suretiyle üste fiilen taarruz suçunu işlemesi nedeniyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 26.02.2002 tarihli ve 255-102 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesince 31.12.2002 tarih ve 935-981 sayı ile; hükümlünün 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün 25.02.2003 tarihinde hükümlü ...’a tebliğ edildiği, taraflarca yasal süresi içinde temyiz edilmeyen söz konusu hükmün Yerel Mahkemece 24.04.2003 tarihinde kesinleştirilip infaz edilmek üzere dosyanın Görele Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, hükümlüye gönderilen davetnamenin 24.06.2003 tarihinde hükümlünün babasına tebliğ edildiği, Görele Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.07.2003 tarihinde hükümlüye yakalama çıkarıldığı, kolluk tarafından düzenlenen 20.08.2003 tarihli tutanağa göre hükümlünün İstanbul ili, Esenler ilçesinde ikamet ettiğinin belirlenmesi sonrasında infaz evraklarının 23.12.2003 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi üzerine hükümlüye 15.02.2004 tarihli davetname gönderildiği, 04.03.2004 tarihli tebliğ mazbatasına göre hükümlünün adreste tanınmaması sebebiyle tebliğ evrakının iade edildiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.04.2004 tarihinde hükümlüye yakalama çıkarıldığı, hükümlüye adresinde ulaşılamaması üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca infaz evrakının 08.06.2004 tarihinde Askeri savcılığa iade edildiği, Askeri savcılık tarafından 08.02.2005 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda infazın yerine getirilmesinin talep edildiği, bu işlemlere rağmen infazın yapıldığına ilişkin dosya içerisinde bir evrakın bulunmadığı,
Hükümlü hakkında 08.02.2008 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinde yapılan değişiklik ve 5728 sayılı Kanun’un geçici birinci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan lehe düzenleme sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi olasılığı bulunduğundan 5275 sayılı Kanun’un 98 ila 101. maddeleri uyarınca hükümlü hakkında infazın durdurulup durdurulmayacağı ve 5728 sayılı Kanun’un geçici 1/2. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususlarında karar verilmesi için Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 24.03.2008 tarihli ve 2002/255 sayılı talebi üzerine dosyayı yeniden ele alan Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesince 29.05.2008 tarih ve 935-554 sayı ile; Mahkemenin 31.12.2002 tarihli ve 935-981 sayılı hükmünün geri alınmasına, infaz işlemlerinin durdurulmasına, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen üste fiilen taarruz suçundan hükümlü ...'un, aynı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, hükümlüye bu kararın 04.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği, Mahkemesince itiraz edilmediği gerekçesiyle bu kararın 12.03.2009 tarihinde kesinleştirildiği,
Sarıyer (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesince 30.12.2010 tarih ve 304-711 sayı ile hükümlünün; 6136 sayılı Kanun’un 13/1, TCK’nın 62, 50/1-a, 52/2-4 ve 54/4. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın 04.01.2013 tarihinde temyizde onanarak kesinleştiği, Gaziosmanpaşa 7. Asliye Ceza Mahkemesince 02.05.2012 tarih ve 167-231 sayı ile; TCK’nın 204/1, 62 ve 51. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın ise temyiz edilmeden 21.06.2012 tarihinde kesinleştiği, adı geçen mahkemelerce hükümlünün denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dosya için Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Ağrı 12. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesine ihbarda bulunulduğu,
Dosyayı yeniden ele alan Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Erzurum 9. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 12.10.2016 tarih ve 1778-1128 sayı ile; CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına, hükümlünün 1632 sayılı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son, 59/2, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün de hükümlü tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesince 21.10.2019 tarih ve 29792-13124 sayı ile onanmasına karar verildiği,
UYAP kayıtlarına göre; 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan aldığı cezanın infazı için hükümlünün 21.11.2013 ila 27.11.2013 tarihleri arasında Giresun Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun “Amire ve mafevka fiilen taarruz edenlerin cezaları” başlıklı 91. maddesinin birinci fıkrası; “Amire veya mafevka fiilen taaruz eden veya fiilen taarruza teşebbüs eden üç seneden, az vahim hallerde altı aydan aşağı olmamak üzere hapsolunur.”, “Tahrik suretiyle madunun yaptığı suçlar hakkındaki cezaların nasıl indirileceği” başlıklı 92. maddesinin birinci fıkrası; “Bir amir veya mafevk, askeri nizamlara ve askerlik kaidelerine mugayir muamelede bulunmak, yahut makam ve mevkiinin salahiyetini tecavüz etmek suretleriyle madunu tahrik eyler ve madun bu tahrik sebebiyle 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90 ve 91 inci maddelerde yazılı suçlardan birini hemen yaparsa, Türk Ceza Kanununun elli birinci maddesine göre madunun cezası hafifletilir.” şeklinde düzenlenerek üste fiilen taarruz suçuna, bu suçun az vahim hâllerine ve tahrik suretiyle işlenmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
“Askeri cürümlerde dava ve cezanın nasıl düşeceği” başlıklı 49. maddesi;
'Aşağıdaki fıkralarda yazılı hükümler mahfuz olmak üzere askeri suçlarda dava ve cezanın düşmesi hususlarında Türk Ceza Kanununun birinci kitabının 9 uncu babı hükümleri tatbik olunur...' şeklinde düzenlenmiş olup askeri suçlarda dava ve ceza zamanaşımına ilişkin kuralların o tarihte yürürlükte bulunan mülga 765 sayılı TCK’da yer alan hükümlere göre belirleneceği kabul edilmiştir.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan mülga 765 sayılı TCK'nın 112. maddesi;
'Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki müddetlerin müruriyle ortadan kalkar:
1- Ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis ve müebbet ağır hapis cezaları otuz sene,
2- Yirmi sene ve daha fazla müddetle ağır hapis cezası yirmi dört sene,
3- Beş seneden ziyade ağır hapis veyahut hapis veya müebbet sürgün cezası yirmi sene,
4- Beş seneye kadar ağır hapis veyahut hapis veya muvakkat sürgün veya muvakkaten hidematı ammeden memnuiyet cezalariyle ağır cezayı nakdi hükümleri on sene,
5- Bir aydan ziyade hafif hapis veyahut bir meslek ve sanatın tatili icrası yahut otuz liradan ziyade hafif cezayı nakdi hükümleri dört sene,
6- Bundan evvelki bentte beyan olunan miktardan aşağı ceza hükümleri on sekiz ay geçmesiyle ortadan kalkar.
Nevileri başka başka cezaları havi hükümler, en ağır ceza için konulan müddetin geçmesiyle ortadan kalkar.',
113. maddesi;
'Hükümlerde müruru zaman hükmün kat'ileştiği veya infazın her hangi bir suretle inkıtaa uğradığı günden itibaren işlemeğe başlar.',
114. maddesi;
'İlamın infazına müteallik mahküma salahiyetli merci tarafından kanun dairesinde tebliğ olunan her türlü muamele müruru zamanı keser. Bundan başka şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalarda ilamın infazı için mahkümun yakalanması dahi müruru zamanı keser.
Bir suçtan dolayı mahküm olan kimse müruru zaman cereyan ettiği sırada mahküm olduğu suç cinsinden diğer bir suç daha işlediği takdirde müruru zaman yine kesilmiş olur.',
5237 sayılı TCK'nın 68. maddesi;
“(1) Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edilmez:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında kırk yıl.
b) Müebbet hapis cezalarında otuz yıl.
c) Yirmi yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında yirmidört yıl.
d) Beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl.
e) Beş yıla kadar hapis ve adlî para cezalarında on yıl.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle ceza infaz edilmez.
(3) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı yurt dışında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.
(4) Türleri başka başka cezaları içeren hükümler, en ağır ceza için konulan sürenin geçmesiyle infaz edilmez.
(5) Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.”,
'Ceza zamanaşımının kesilmesi' başlıklı 71. maddesi;
'(1) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.',
Şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza zamanaşımı bakımından, iki kanun hükümleri karşılaştırıldığında;
a- 5237 sayılı TCK'da öngörülen ceza zamanaşımı sürelerinin daha uzun olduğu,
b- Mülga 765 sayılı TCK'da ceza zamanaşımı sürelerinin geçmesiyle cezaların “ortadan kalkacağı” belirtilmişken; 5237 sayılı TCK'da ceza zamanaşımı sürelerinin geçmesinin, cezayı ortadan kaldırmadığı, sadece bir infaz engeli oluşturduğu,
c- Mülga 765 sayılı TCK'da çocuklar bakımından ayrı bir ceza zamanaşımı süresi öngörülmemişken 5237 sayılı TCK'da çocuklar açısından fiili işlediği sıradaki yaşı göz önünde bulundurulmak suretiyle ayrı ceza zamanaşımı süreleri tespit edildiği,
Görülmektedir.
Ceza zamanaşımı süresinin hangi andan itibaren işlemeye başlayacağı, mülga 765 sayılı TCK'nın 113. maddesinde “Hükümlerde müruru zaman hükmün katileştiği veya infazın herhangi bir suretle inkıtaa uğradığı günden itibaren işlemeye başlar.” şeklinde hükme bağlanmış iken; 5237 sayılı TCK'nın 68. maddesinin beşinci fıkrasında “Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.” şeklinde belirtilmiş olup iki kanun hükümleri arasındaki temel fark, 5237 sayılı TCK'da, ceza zamanaşımının kesintiye uğraması hâlinde göz önünde bulundurulması gereken zamanaşımı süresinin, mahkûmiyete konu ceza süresinin tamamına göre değil kesintiden sonra infazı gereken cezanın süresine göre hesaplanacak olmasıdır.
Ceza zamanaşımını kesen nedenler, mülga 765 sayılı TCK'nın 114. maddesinde, 5237 sayılı TCK'nın ise 71. maddesinde düzenlenmiştir. Mülga 765 sayılı TCK'da ilamın infazına ilişkin hükümlüye yetkili merci tarafından kanuna göre tebliğ olunan her türlü muamele, şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalarda ilamın infazı için hükümlünün yakalanması, bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse müruru zaman cereyan ettiği sırada mahkûm olduğu suç cinsinden diğer bir suç daha işlediğinde; 5237 sayılı TCK'da ise mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre tebligat yapılması veya bu maksatla hükümlünün yakalanması, bir suçtan dolayı mahkûm olan kimsenin üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi hâllerinde ceza zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
Mülga 765 sayılı TCK'da hükümlünün yakalanmasının ceza zamanaşımını kesmesi, hürriyeti bağlayıcı cezalar yönünden kabul edildiği hâlde, 5237 sayılı TCK'da böyle bir ayırıma yer verilmemiştir. Mülga 765 sayılı TCK'da bir suçtan dolayı mahkûm olan kimsenin ceza zamanaşımı süresi içinde mahkûm olduğu suç türünden başka bir suç işlediği takdirde ceza zamanaşımının kesileceği kabul edilmiş iken, 5237 sayılı TCK'da bir suçtan dolayı mahkûm olan kimsenin, üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi hâlinde, ceza zamanaşımının kesileceği öngörülmüştür.
5237 sayılı TCK ile mülga 765 sayılı TCK'da ceza zamanaşımının durması ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamakla birlikte gerek Anayasa'da gerekse de bazı kanunlarda bu konuda hükümlere yer verilmiştir. Asker kişiler için getirilen özel düzenleme ise 5275 sayılı Kanun'un 'Asker edilen kişilerin cezalarının infazı' başlıklı 118. maddesinde yer almakta olup madde metni; 'Sırf askerî suçlar ile askerî disiplin suçları ayrık olmak üzere, askere alınmadan önce ve askerlikleri sırasında işledikleri suçlardan dolayı er ve erbaşlar ile yedek astsubay ve yedek subaylar hakkında kısa süreli hapis cezaları yerine hükmedilen Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c), (e) ve (f) bentlerinde yazılı tedbirler ile bu Kanunun 106 ncı maddesinde yazılı adlî para cezasının yerine getirilmesi askerlik hizmetlerinin sonuna bırakılır. Bu süreler içinde zamanaşımı işlemez.' şeklindedir. Bu madde ile asker kişiler yönünden ceza zamanaşımının hangi koşullar altında duracağı düzenlenmiş, sırf askeri suçlar ile askerî disiplin suçları ayrık tutularak bu suçlar bakımından ceza zamanaşımının durmayacağı kabul edilmiştir.
5320 sayılı Kanun'un 15. maddesinin birinci fıkrasında; birden fazla mahkûmiyeti olan kişi bu mahkûmiyetlerden birine ilişkin cezayı infaz kurumunda çektiği sürece, diğer cezaları açısından ceza zamanaşımının işlemeyeceği, ikinci fıkrasında ise; cezanın infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde, bu cezaya ilişkin zamanaşımının işlemeyeceği hususları düzenlenmiştir.
Ceza zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı hâlinde o günden itibaren ceza zamanaşımı işlemeyecek ancak daha önce işleyen ceza zamanaşımı süresi saklı kalacaktır. Ceza zamanaşımının durduğu veya işlediği gün ise süreye dahil olacaktır. Yasal düzenlemelerde ceza zamanaşımının ne kadar süre duracağı (üst sınır) konusunda bir belirleme yoktur. Ceza zamanaşımını durduran nedenin ortadan kalkmasından sonra sürenin tekrar işlemeye başlayacağı açıktır.
Ceza zamanaşımının kesilmesiyle o güne kadar işlemiş olan zamanaşımı süresi yanar ve süre kesilme gününden itibaren yeniden ve tam olarak işlemeye başlar. Dava zamanaşımının kesilmesinin aksine, ceza zamanaşımının kesilmesinde bir üst sınır yoktur.
Ceza zamanaşımıyla birlikte düşen cezadır, hüküm diğer sonuçlarıyla birlikte varlığını sürdürmektedir. Ceza zamanaşımı süresinin dolmasıyla devletin cezayı infaz hakkı ortadan kalkar. Buna bağlı olarak, hükümlünün ceza zamanaşımından feragat etmesi mümkün değildir. Cezanın zamanaşımına uğraması, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen dikkate alınır. Cumhuriyet savcısı, cezanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda tereddüde düşer veya hükümlü cezanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerse, 5275 sayılı Kanun'un 7242 sayılı Kanun'un 41. maddesi ile değişik 98/1-b maddesi uyarınca infaz hâkimliğinden karar istenir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları değerlendirildiğinde;
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen üste fiilen taarruz suçundan hükümlü ...'un, aynı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Askeri Mahkemenin 31.12.2002 tarihli ve 935-981 sayılı hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, hükümlü hakkında 08.02.2008 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinde yapılan düzenleme ve 5728 sayılı Kanun’un geçici birinci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı ve hükümlü hakkında infazın durdurulup durdurulmayacağı hususlarında karar verilmesi için Askeri Savcılık tarafından yapılan 24.03.2008 tarihli talep üzerine dosyayı yeniden ele alan Askeri Mahkemece 29.05.2008 tarih ve 935-554 sayı ile; Mahkemenin 31.12.2002 tarihli ve 935-981 sayılı hükmünün geri alınmasına, infaz işlemlerinin durdurulmasına, hükümlü ...'un, 1632 sayılı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, itiraz edilmediği gerekçesiyle bu kararın 12.03.2009 tarihinde kesinleştirilmesinden sonra, hükümlünün 12.02.2010 tarihinde 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçunu ve 23.03.2011 tarihinde ise resmî belgede sahtecilik suçunu işlemesi üzerine dosyayı ele alan Askeri Mahkemece 12.10.2016 tarih ve 1778-1128 sayı ile; CMK'nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına, hükümlünün 1632 sayılı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son, 59/2, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün de hükümlü tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece 21.10.2019 tarih ve 29792-13124 sayı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
1- Hükümlüye atılı üste fiilen taarruz suçundan yapılan yargılama sırasında ceza zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesinde;
Ceza zamanaşımının, mahkûmiyet kararının kesinleştiği tarihten itibaren kanunda öngörülen belli sürelerin geçmesi ile birlikte mahkûm olunan cezanın infazından sarfınazar edilmesi olduğu, ceza zamanaşımının gerçekleşmesiyle birlikte mahkûmiyet hükmü değil, bu mahkûmiyetin infaz edilebilirliğinin ortadan kalktığı ancak hükmün diğer sonuçlarıyla birlikte varlığını sürdürdüğü, ceza zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen dikkate alınması gerektiği, Cumhuriyet savcısının, cezanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda tereddüde düşmesi veya hükümlünün cezanın zamanaşımına uğradığını ileri sürmesi hâlinde infaz hâkimliğinden karar istenebileceği hususları dikkate alınarak yapılan incelemede; hükümlü hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen kararla birlikte Askeri Mahkemenin 31.12.2002 tarihli ve 935-981 sayılı hükmünün geri alınıp infazın da durdurulduğu göz önüne alındığında anılan ilk hüküm bakımından ortada infazı mümkün bir hüküm bulunmadığı gibi infazın da durdurulması sebebiyle ceza zamanaşımının dolmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, birinci uyuşmazlığa ilişkin haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
2- Suç tarihinde yürürlükte olan 647 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uygulanarak adli para cezasının hesaplanması gerekirken karma uygulama yapılarak mülga 765 sayılı TCK hükümleri ile 5237 sayılı TCK hükümlerinin birlikte uygulanması suretiyle fazla adli para cezasına hükmedilip hükmedilmediğinin incelenmesinde;
Askeri Mahkemece 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen üste fiilen taarruz suçundan hükümlünün aynı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, Askeri Savcılığın talebi üzerine Askeri Mahkemece kesinleşen hükmün geri alınarak infaz işlemlerinin durdurulduğu ve hükümlünün 1632 sayılı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, denetim süresi içerisinde suç işlenmesi üzerine dosyayı ele alan Askeri Mahkemece hükmün açıklanmasına, hükümlünün 1632 sayılı Kanun’un 91/1, 92. maddesi delaletiyle mülga 765 sayılı TCK’nın 51/son, 59/2, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, açıklanan bu hükümde açıklanması geri bırakılan hükümdeki gibi haksız tahrik ve takdiri indirim nedenlerini mülga 765 sayılı TCK hükümlerini uygulayarak belirlediği hâlde 1 ay 20 günlük hapis cezasının 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca adli para cezasına çevrildiği, böylece Askeri Mahkemece suç tarihinde yürürlükte bulunan mülga 765 sayılı TCK ile karar tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca karar verilmek suretiyle karma uygulama yapılarak mahkûmiyet hükmü verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, ikinci uyuşmazlık bakımından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün karma uygulama yapılarak hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
a) Hükümlüye atılı üste fiilen taarruz suçundan yapılan yargılama sırasında ceza zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine yönelik uyuşmazlık konusu yönünden REDDİNE,
b) Suç tarihinde yürürlükte olan 647 sayılı Kanun'un ilgili maddeleri uygulanarak adli para cezasının hesaplanması gerekirken karma uygulama yapılarak mülga 765 sayılı TCK hükümleri ile 5237 sayılı TCK hükümlerinin birlikte uygulanması suretiyle fazla adli para cezasına hükmedilip hükmedilmediğine yönelik uyuşmazlık konusu yönünden ise KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 19. Ceza Dairesinin 21.10.2019 tarihli ve 29792-13124 sayılı hükümlü hakkında üste fiilen taarruz suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Kara Kuvvetleri Komutanlığı (Kapatılan) Erzurum 9. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 12.10.2016 tarihli ve 1778-1128 sayılı hükmünün, mülga 765 sayılı TCK hükümleri ile 5237 sayılı TCK hükümlerinin birlikte uygulanması suretiyle karma uygulama yapılarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.11.2021 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle karar verildi.