3. Hukuk Dairesi 2014/12392 E. , 2014/17249 K.
Davacılar ... ve arkadaşları ile davalılar ..., ... ve ... Belediyesi aralarındaki tazminat davasına dair... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.03.2013 günlü ve 2009/471 E.- 2013/288 K. sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 18.03.2014 günlü ve 2013/19445 E.- 2014/4134 K. sayılı ilama karşı davalı ... tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerin murisinin bina dış cephe boya işi yaparken elindeki fırçanın elektrik teline değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat ettiğini, murisin boyadığı bina ile elektrik telleri arasındaki mesafenin 2-2,5 metre olduğunu, çıplak elektrik hattının binalara bu kadar yakın mesafeden geçirilmesinin Kuvvetli Akım Yönetmeliğinin ilgili hükümlerine aykırı bulunduğunu, bu nedenle davalı elektrik idaresinin murisin ölümünden sorumlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup, her bir davacı için 1.000,00 TL'den toplam 4.000,00 TL maddi, davacı eş için 15.000,00 TL, murisin her bir çocuğu için 10.000,00 er TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı elektrik idaresinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 02.02.2011 tarihli dava dilekçesinde ise; murisinin ölümüyle ilgili başlatılan soruşturma sonunda ölümün vuku bulduğu bina sahibi hakkında ceza davası açıldığını, murisinin ölümünden bina sahibi ...'in ve Dörtyol Belediyesinin de sorumlu bulunduğunu belirterek; her bir davacı için 1.000,00 TL'den toplam 4.000,00 TL maddi, davacı eş için 15.000,00 TL, her bir çocuk için 10.000,00 er TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini ve bu dava dosyasının 28.07.2009 tarihinde elektrik idaresi aleyhine açılmış olan dava dosyasıyla birleştirilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, maddi tazminat talebini 114.356,47 TL'ye çıkararak, bu bedelin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Davalı Tedaş vekili cevap dilekçesinde; ölümün vuku bulmasında müvekkiline atfedilebilecek her hangi bir kusur olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleşen dosyanın davalısı bina sahibi ... cevap dilekçesinde; evinin dış cephe boyasını yapması için dava dışı ... ile anlaştığını, müteveffa Veli Keskin'i tanımadığını, olayda kendisine yüklenebilecek bir kusurunun bulunmadığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Birleşen dosyanın davalısı ... vekili cevap dilekçesinde; hizmet kusurunu kabul etmemekle birlikte dava konusu olayın müvekkili belediyenin, hizmet kusuruna dayalı tam yargı davasına konu olabilecek bir olay olduğunu, davaya idari yargı mahkemelerinde bakılması için müvekkili yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, diğer taraftan meydana gelen olayda müvekkiline yüklenecek bir kusur bulunmadığını, davalıların murisinin elektrik akımına kendi ihmali sonucu kapıldığını savunarak, müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalı elektrik idaresinin güvenli elektrik dağıtım hizmetini gereği gibi yerine getiremediği, davalı bina sahibi ...'in tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme suçundan mahkum olduğu, davalı ... yönünden talebin adli yargının görev alanına girmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalı ... Belediyesi yönünden dosyanın Hatay İdare Mahkemesine gönderilmesine, davacı ... için 3.573,71 TL, davacı ... için 5.581,84 TL, davacı ... için 14.953,09 TL, davalı ... için 94.247,83 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Tedaş ve davalı ...'ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ... için 5.000,00 TL, davacılar Meryem, Eda ve Arzu için ayrı ayrı 2.500,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar Tedaş ve ...'ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm, tüm davalılar tarafından temyiz edilmiş, temyiz incelemesi için dosya dairemize gönderilmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme neticesinde; 18.03.2014 tarih, 2013/19445 Esas, 2014/4134 Karar sayılı ilamla tüm davalıların sair temyiz itirazları reddedilmiş, yalnızca davalı belediyenin somut olaydaki sorumluluğunun hizmet kusuruna dayanmadığı, olayın haksız fiilden kaynaklandığı, davanın adli yargının görev alanına girdiği, mahkemece, idari yargının görevli olduğundan bahisle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davalı ... hakkında, işin esası hakkında yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, dairemizin bu kararına karşı davalı bina sahibi ... karar düzeltme isteminde bulunmuş, karara esas alınan kusur bilirkişisi raporunda, dava dışı ...'nın 3/8, ölenin 3/8, Tedaş'ın 1/8, Belediye'nin 1/8 oranında kusurlu bulunduğu, tarafına her hangi bir kusur atfedilmediği halde mahkemece tazminattan sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu savunarak, kararın düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava; elektrik çarpması sonucu ölüm nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda; 1964 doğumlu, evli ve 3 çocuk sahibi Veli Keskin, davalı ...'e ait iki katlı evin teras katında boya yaparken elindeki 2,5 metre uzunluğundaki alüminyum saplı fırçanın alçak gerilim hattına değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat etmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; olayın vuku bulduğu binanın 2. katının 2002 yılında ruhsatsız olarak yapıldığı, davalı belediyenin ruhsatsız inşaatta gerekli denetimi yapmadığı anlaşılmıştır.
İdarece kamu gücüne dayalı, re'sen tek yanlı olarak tesis edilen, önceden kanun ya da idari kurallarla düzenlenen, kamu hizmetinin görülmesine yönelik olan işlemin tesisinde kamu yararı gözetilen ve en önemlisi idare hukuku alanında hukuksal sonuç doğuran işlemler idari işlem olup, bu nitelikteki işlemlere karşı açılacak davaların görülme yeri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 2.maddesi gereğince idari yargı yeridir.
Belediyenin ruhsat verme işlemi de idari bir işlemdir. Bu bağlamda, eldeki davada, davalı ... hakkındaki davanın, idari yargı yolunda görülmesi gerekmektedir.
Her ne kadar mahkemece, davalı ... yönünden görevsizlik kararı verilerek, davanın yargı yolu bakımından reddine ve karar kesinleştikten sonra talep halinde belediye yönünden dosyanın görevli Hatay İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmişse de Dairemizin 18.03.2014 tarih, 2013/19445 E.; 2014/4134 K. sayılı ilamıyla sehven görevsizlik kararının bozulduğu anlaşılmıştır.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmese dahi re'sen gözetilebileceği gibi, daha önceki bozma kararı da usulü kazanılmış hak oluşturmaz.
Ancak, yargı yolu bakımından reddedilen istem yönünden yerel mahkemece gönderme kararı verildiği anlaşılmıştır. İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3 ve sonraki maddelerinde idari davaların nasıl açılacağı açıkça gösterilmiştir. Bir idari dava açılırken yasada gösterilen yöntemlere uyulması gerekir. Adli Yargı yerinde açılan bir davanın idari nitelikte olduğunun anlaşılması üzerine dosyanın idare veya vergi mahkemesine gönderilmesine karar verilmekle başlangıçta Adli Yargı yerinde açılmış olan dava, İdari Yargı yerinde açılmış olmaz. Mahkemenin Adli Yargı yerinde açılan bir davada görevli olmadığından dolayı dava dilekçesinin reddine karar verdiği takdirde dava dosyasını ait olduğu görevli mahkemeye göndereceğine dair hukuk usulü hükmü, salt Adli Yargı yerleri arasındaki görevsizlik kararının verilmesi durumunda uygulanır. Bu nedenle eldeki davada yargı yolu bakımından Belediye hakkındaki davanın reddine karar verilmesi durumunda davaya İdari Yargı da bakılabilmesi için İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerindeki yöntemin işlenmesi gerekeceğinden, mahkemece gönderme kararı verilmesi doğru değildir.
Davalı bina sahibi ... hakkındaki hükme gelince;
Davacıların murisi Veli'nin; 28.06.2009 tarihinde elektrik çarpması sonucu ölmesi nedeniyle; taksirle ölüme neden olma suçundan dolayı davalı bina sahibi hakkında ceza davası açılmış; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, ölenin asli, bina sahibi ...'in tali kusurlu olduğu rapor edilmiş, mahkemece, TCK'nın 85/1 maddesi uyarınca sanığın 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, 5271 Sayılı CMK'nın 231. maddesi uyarınca sanık hakkında belirlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Eldeki tazminat davasında alınan bilirkişi raporunda, bina sahibine kusur yüklenmemiş, bina sahibinin boya işini yapması için anlaştığı dava dışı ...'nın işveren statüsünde 3/8, müteveffa Veli'nin 3/8, Tedaş'ın 1/8, Belediye'nin 1/8 kusurlu oldukları rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine, mahkemece iki ayrı rapor daha alınmış, bu raporlarda vefat edenin kusurlu, davalı Tedaş'ın kusursuz olduğu belirlenmiş, diğer davalılar yönünden net bir kusur belirlemesi yapılmamış, mahkemece ilk rapor hüküm kurmaya elverişli ve yeterli görülerek, ikinci ve üçüncü bilirkişi raporlarına itibar edilmemiş, davalı bina sahibi ... hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlikle ölüme sebebiyet verme suçundan mahkumiyet kararı verildiği gerekçesiyle davalı bina sahibi Yılmaz'ın meydana gelen ölüm olayından sorumlu olduğu kanaatine varılarak, hükmedilen tazminattan davalı Tedaş ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde; hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanunu'nun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Diğer taraftan, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir hüküm olmadığından hukuk yargıcı yönünden ortada bağlayıcı nitelikte bir maddi vakıa bulunduğu sonucuna varılamaz.
Hal böyle olunca; davalı bina sahibi hakkında ceza mahkemesinde alınan karar hukuk hakimini bağlamayacağından, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, daha önce alınan tüm kusur oranına ilişkin raporlardaki çelişkileri giderecek biçimde yeni rapor alarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Bu itibarla, davalı ...'in karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulması gerekirken, zuhulen davalı Belediyeye ilişkin görevsizlik hükmünün bozulduğu anlaşıldığından, Dairemizin 18.03.2014 gün 2013/19445 E.ve 2014/4134 K.sayılı önceki bozma ilamının kaldırılarak, hükmün yukarıda belirtilen gerekçeler ilave edilerek ve açıklanan bozma sebepleri doğrultusunda BOZULMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.