16. Ceza Dairesi 2016/6138 E. , 2017/355 K.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2016 tarih ve 2016/259767 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığının 16.06.2016 tarihli Kanun Yararına Bozma konulu yazılarında; hükümlünün veya tutuklunun kaçması suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1-5 ve 62/1 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 2013/554 esas, 2013/722 sayılı kararını müteakip, sanığın aynı eylemi dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda 5237 sayılı Kanunun 292/1-5 ve 62/1 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/7. maddesinde “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.” hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre; ...’ın 29.06.2013 tarihinde, hükümlünün veya tutuklunun kaçması suçundan Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23.07.2013 tarihli ve 2013/36734 soruşturma, 2013/13392 esas, 2013/3936 sayılı iddianame ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1-5 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 2013/554 esas, 2013/722 sayılı kararının verildiği, aynı sanığın aynı eylemi sebebiyle Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 08.07.2013 tarihli ve 2013/34726 soruşturma, 2013/12363 esas, 2013/3659 sayılı iddianamesi ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1-5 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli kararı verildiği esnada aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm bulunduğundan, 5271 sayılı Kanunun 223/7. maddesi gereğince açılan bu kamu davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararının Kanun Yararına Bozulması talep olunmuştur.
I-OLAY:
Sanık ...'ın 29.06.2013 günü hükümlü olarak kalmakta olduğu Gaziantep Açık Cezaevi infaz kurumundan firar ettiğinin tespit edildiği,
-Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığında 2013/36734 Sor. No üzerinden yürütülen soruşturma sonucunda hakkında 23.07.2013 tarih 2013/13392 esas, 2013/39036 iddianame no ile 'Hükümlü ve Tutuklunun Kaçması' suçundan kamu davası açıldığı, Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarih 2013/554 esas, 2013/722 karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nın 292/1-5 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
-Sanık ...'ın hakkında aynı eylemi (29.06.2013 tarihinde Gaziantep yarıaçık cezaevi infaz kurumundan firar etmesi eylemi) sebebiyle Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 08.07.2013 tarih ve 2013/34726 Sor. 2013/12363 esas ve 2013/3659 sayılı iddianamesiyle kamu davası açıldığı bu davanın yargılamasında Gaziantep 6. Sulh Ceza mahkemesi tarafından yapıldığı yargılama sonucunda Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarih ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 292/1-5 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
-Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı; ilamat bürosu tarafından Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesine gönderilen 18.06.2014 tarih 2014/4-1220 ilamat nolu taleple hükümlü ...'ın infazı devam etmekte olan Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/554 esas, 2013/722 karar sayılı 5 ay hapis cezası ile infaz için gönderilen yine Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/514 esas, 2014/302 sayılı 29.06.2013 tarihinde işlemiş olduğu firar suçundan verilen cezanın aynı suça ilişkin aynı tarihli ve aynı kişiye ait olduğundan mükerrer dava yargılaması yapıldığı, aynı tarihli suça ilişkin iki defa ceza verilmesi infazda tereddüt yarattığı, bu hususta karar verilmesi istendiği,
-Talep üzerine Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.06.2014 tarih ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı ek karar ile 'Her iki dosyada aynı sanığın aynı tarihte işlemiş olduğu, hükümlü ve tutuklunun kaçması suçuna ilişkin olduğu her iki dosyada da aynı sanıkla ilgili olarak aynı suçtan iki kez dava açılması nedeniyle aynı suçtan iki kez mahkumiyet hükmü kurulduğu gerekçesiyle sanık hakkında sonradan kurulup kesinleşen 2013/514 esas, 2014/302 karar sayılı ilamın infazın durdurulmasına karar verilerek Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulduğu, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı 22.03.2016 tarih ve 2014/4-1220 ilamat sayılı yazısıyla Adalet Bakanlığına Kanun Yararına Bozma yoluna gidilme talebinde bulunulduğu tespit edilmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Sanık ...'ın 29.06.2013 günü hükümlü olarak kalmakta olduğu Gaziantep Açık Cezaevi infaz kurumundan firar ettiğinin tespit edildiği,
Hükümlünün veya tutuklunun kaçması suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1-5 ve 62/1 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 2013/554 esas, 2013/722 sayılı kararını müteakip, sanığın aynı eylemi dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda 5237 sayılı Kanunun 292/1-5 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararı ile aynı fiil nedeniyle iki kez yargılanıp mahkum olduğu,
5271 sayılı CMK'nın 223/7 maddesinde 'Aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.' hükmü gereğince sanık hakkında sonradan kurulup kesinleşen Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/514 esas, 2014/302 sayılı esas sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmesi gerekirken sanık hakkında aynı fiilden dolayı mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Anayasanın 36.maddesinde 'herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' hükmüne yer verilmiştir.
Ceza Muhakemeleri Kanunundaki düzenlemeler ise ;
Madde 223 - (1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.
(7) Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.
(10) Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı kanun yolu bakımından hüküm sayılır.
Madde 309 - (1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.
(4) Bozma nedenleri:
a) 223'üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara
ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden anlaşılacağı üzere;
Yargılamanın değişik aşamalarında gerek hakimlik makamı gerekse mahkemeler tarafından değişik kararlar verilebilmektedir. CMK’nın 223. maddesinde bu kararlardan hangilerinin hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; 'mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları', birer hükümdür. Yine “adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları” da yasa yolu bakımından hüküm sayılır.
Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir mutabakat bulunmaktadır. (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Bası, 2005, s. 624, Nurullah Kunter-Feridun Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku Özet Kitap, 2005, s. 519, Veli Özer Özbek, Yeni Ceza Muhakemesi Kanununun Anlamı, 2005, s. 1186)
Davanın reddi kararının da yasanın açık düzenlemesi karşısında hüküm olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak CMK 223/7 maddesi kapsamında usul hukuku ilkelerinden olan 'non bis in idem' (Aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz) ilkesi uyarınca uyuşmazlığı sonlandıran hükmün, davayı esastan çözen bir hüküm olmadığının maddenin uygulanmasında gözardı edilmemesi gereklidir. Mahkeme açılan davalarda iddianameyi kabulü ile birlikte daha önceden aynı kişi ve aynı fiile yönelik olarak açılan bir davanın kesin hüküm ile sonuçlandığını tespit ettiğinde ret kararı verecektir. Mahkeme davanın reddi kararında suçun varlığı, yokluğu veya cezanın verilip verilemeyeceği hususlarında bir saptama yapmamakta; uyuşmazlığı esastan çözmeden yargılama yöntemine dayalı nedenlerden dolayı yargılamayı sonlandırmaktadır.
Nitekim, Ceza Genel Kurulu 19.11.2013 gün ve 1419-460 kararında,
'CMK'nun 223/7. maddesi uyarınca verilen davanın reddi kararlarının davanın esasını çözmeyen kararlardan olması nedeniyle, yerel mahkemece sanık hakkında verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen davanın reddine ilişkin hükmün Özel Dairece CMK'nın 309/4-a maddesi kapsamında kabul edilerek kanun yararına bozulmasına karar verilmelidir.'
Ceza Genel Kurulu 21.10.2014 gün ve 480-441 kararı,
'Ceza muhakemesi yapılabilmesi için bir takım 'olmazsa olmaz' (sine qua non) şartlar aranır. Bu bağlamda muhakeme yapılabilmesinin şartlarından birisi de 'Non bis in idem' olarak ifade edilen, aynı fiilden dolayı verilmiş bir hükmün veya açılmış bir davanın bulunmamasıdır.
Kanunlarda açıkça yazılı olmadan da uygulanan bir hukuk normu olarak doktrinde de kabul olunan ve muhakeme hukukunun ana ilkelerinden olan 'Non bis in
idem' ilkesi 1412 sayılı CMUK’nun 253. maddesinin üçüncü fıkrasında; 'Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar verilir', 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 'Duruşmanın sona ermesi ve hüküm' başlıklı 223. maddesinin yedinci fıkrasında ise; 'Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir' şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa, sonradan açılmış olan davanın reddine karar verilecektir.
'Non bis in idem' ilkesine uluslararası sözleşmelerde de yer verilmiş olup, konu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 7 numaralı Ek Protokolünün 'Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı' başlıklı 4. maddesinin ilk fıkrasında; 'Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulune ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz' şeklinde aynı ilkenin düzenlendiği; Anayasanın 90. maddesi dikkate alındığında bu hususun göz ardı edilmemesi gereklidir.
Nitekim, Ceza Genel Kurulu 09.07.2013 gün ve 1518-354 kararından,
'Uluslararası hukuk metinlerinde de güvence altına alınmış olan 'aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı'nın doğal sonucu olarak; aynı fiil nedeniyle aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava bulunduğu takdirde, mükerrer yargılama yapılmasının engellenmesi amacıyla dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın sanık için daha lehe olan davanın reddi kararı verilmelidir.'
Bir uyuşmazlık için yargılama yapılır ve karar da kesin hüküm halini alırsa, artık bu uyuşmazlık için kural olarak, yeniden yargılama yapılması kabul edilmemekte, dava da açılamamaktadır.
Açıklanan bu gerekçeler ışığında somut olayımızda sanık ...'ın 29.06.2013 günü Hükümlü olarak kalmakta olduğu Gaziantep Açık Cezaevi infaz kurumundan firar ettiğinin tespit edildiği,
Hükümlünün veya tutuklunun kaçması suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1-5 ve 62/1 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 31.12.2013 tarihli ve 2013/554 esas, 2013/722 sayılı kararını müteakip, sanığın aynı eylemi dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda 5237 sayılı Kanunun 292/1-5 ve 62/1 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararı ile aynı fiil nedeniyle iki kez yargılanıp mahkum olduğu,
5271 sayılı CMK'nın 223/7 maddesinde 'Aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.' hükmü gereğince sanık hakkında sonradan kurulup kesinleşen Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/514 esas, 2014/302 sayılı esas sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmesi gerekirken sanık hakkında aynı fiilden dolayı mahkumiyet kararı verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiş ve anılan kararın Kanun Yararına Bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
IV- SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Gaziantep 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/514 esas, 2014/302 sayılı kararının Ceza Muhakemesi Kanunun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.